15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 29 KASIM 2020 PAZAR PAZAR YAZILARI Sevinçten ışıldayan gözler Çocukluğumuzun İstanbulun’da küçük panayırlar vardı, mahalle halkını eğlendirmek amacıyla kurulurdu. Çocukluğumuzda bayram yerleri vardı, genci yaşlısı açılmalarını özlemle beklerdi. Kara tahta salıncakların yanı sıra atlıkarıncalar vardı. Anne babalarının ellerinden tuttuğu küçük çocuklar ilk kez geldikleri bayram yerinde biraz ürkek dolaşırdı. Gözlerini dönme dolaplardan, atlıkarıncılardan, uçan sandalyelerden ayıramazlardı. Pamuk helvacıların, kâğıthelvacıların, dondurmacıların, baloncuların, macuncuların önünden geçerken anne babalarının gözünün içine bakarlardı. Büyük semtlerde büyük alanlara kurulan lunaparklara sirkler de gelirdi. Çadırlarda tel cambazları ve trapezciler nefes kesen gösteriler yapardı. ‘Düşsel oyuncak’ En çok anımsadığım, uzun yıllar yaz aylarını geçirdiğimiz Küçüksu’nun çayırındaki, haftalarca süren eğlencelerdi. Salıncakların, atlıkarıncaların yanı sıra çadır tiyatroları da tarihi ağaçların altına kurulurdu. Güldürüler, kukla ve gölge oyunları dört bir yandan gelen insanları keyiflendirirdi. Küçüksu’da sadece yüzmeyi öğrenmedim, sütlü mısırın tadına, bisiklete binmenin zevkine de orada vardım. Almanya Cumhurbaşkanı Walter Steinmeier, konutunun büyük bahçesinde düzenlediği geleneksel dev yaz etkinliğine o yıl günlük yaşamın değişik alanlarında gönüllü görev yapmış, topluma yararlı olmuş 4 bin vatandaşı davet ediyor. İki gün AHMET ARPAD süren açık hava partisine geçen yıl Ahlen’li Fredebeul ailesi de çağırılmıştı. Davet edilmelerinin nedeni, sahip oldukları 1919 Thüringen’de Friedrich Heyn tarafından yapılmış sevimli ve şirin atlıkarıncalarıydı. Bellevue Sarayı’nın parkına kurdukları bu “düşsel oyuncak” on dört tahta hayvandan oluşuyor. Fredebeul’lar onu 2000 yılında mesleğine son vermeye hazırlanan Dinkelsbühl’lü bir panayır göstericisinde keşfetmiş. Almanya’da bir başka benzeri olmayan atlıkarınca şu hayvanlardan oluşuyor: Leopar, dağkeçisi, horoz, domuz, zebra... Bu hayvanları değiştirmek, atlıkarınca ve panayır oyuncaklarının fotoğraflarıyla ender planları da içeriyor. Değişik arşivlerden temin edilen patentler, sayısız belge, geçmiş yüzyıldan gazete makaleleriyle, okur çok kapsamlı bilgilendiriliyor. Onlarca yıldır sürdürdüğü çalışmaları ve yarattıklarıyla unutulmaya karşı bir savaş vermiş, vermeye de devam ediyor. Tahta atların büyüsü yerlerine tilki, karaca, inek veya köpek Susanne Fredebeul’un dev kitabınde takmak mümkün. da yazanlardan öğrendim, Avrupa’da Kısa süre önce bir kitapçıda karşıma ilk atlıkarınca bundan tam 400 yıl önçıkan 500 sayfalık, büyük boyut, 3.5 ki ce, 17 Mayıs 1620’de Osmanlı toprakloluk dev bir kitabın konusu atlıkarınca larındaki Bulgaristan’ın Plovdiv kentinların tarihi! Ahlen’li Susanne Fredebe de kurulmuş. Almanya’da ilk atlıkarınul bir çılgın, bu yapıta tam 28 yılını ver ca 1780 yılında Hanau’da dönmüş. Onmiş! Ümidini kesip her şeyi bir kenara larca yıl insan gücüyle çalışan atlıkarınbıraktığı anlar olmuş, ancak sonra ken calar, ilk kez 1863’te İngiltere’de buhardini yine toparlamış, “misyonunu” sür lı makine gücüyle dönmeye başlamış. dürmüş. İyi de yapmış! Kitap 800 tarihi Fredebeul’la eşi, ömrünü Almanya ve komşu ülkelerde dikkatlerini çeken tarihi atlıkarıncaları toplayıp restore etmeye vermiş. “Onların çekiciliği beni büyülüyor”, diyor. Fredebeul’ların tutkusu sınırsız. Tarihi atlıkarıncaları sadece cumhurbaşkanının yaz etkinliğine davet edilmiyor, Münih’teki dünyanın en büyük panayırı “Ekim Bira Festivali”ne de son on yıldır sürekli çağrılıyor. Koleksiyonlarındaki bazı asırlık tahta atlar büyük mağazaların vitrinlerine dekor oluyor, televizyon dizilerinde de “rol alıyor”. Fredebeul çifti dev koleksiyonlarıyla “Alman kültür tarihi”ni koruyor. Almanya’da atlıkarınca ve diğer panayır oyuncaklarının merkezi sayılan Thüringen eyaletindeki birçok yapımcıya ve yüzyıllar boyu yarattıklarına kitaplarında geniş yer veriliyor. Tahta atların büyüsü Susanne Fredebeul’un yaşam yolunu belirlemiş. “Onlara baktıkça çocukluk günlerimi anımsıyorum” diyor. Almanya’da yaklaşık 5 bin panayırcı var. Bu yıla kadar işleri fena gitmiyordu, fakat son altı ayda her şey değişti. Yaşam savaşı veriyorlar. Çoğu, devlet desteği olmadan yaşanan krizi atlatamayacak. Küçük aile kuruluşları olan panayırcıların misyonu, insanlara neşe ve sevinç vermek. Aachen’li atlıkarıncalar sahibi Johannes Braun: “Bizi mutlu eden, çocukların sevinçten ışıldayan gözleri...” diyor. [email protected] Alice, harikalar diyarına neden gidemiyor?.. Emirates Havayolları, koronavirüs önlemleri kapsamında İstanbul’a yaptığı uçuşları 17 Mart’ta askıya alREMZİ GÖKDAĞ mıştı. Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) dünyayla bağlantısı kesilirken buradaki yabancılar için ne zaman biteceği belli olmayan alacakaranlık kuşağı başlamıştı. “Nasıl olsa geçicidir” deyip beklemeye koyulduk. Seyahat bağlantılarımızın kısıtlandığı dönemi, sanal bağlantılarımızla atlatmaya çalıştık ama aklımız hep oradaydı. Birkaç ay böyle geçti. Dubai Emirliği’nin sahip olduğu Emirates, İstanbul seferlerine yeniden başlayacağını duyurduğunda sevindik. Dilediğimiz zaman uçağa atlayıp İstanbul’a ulaşabileceğimizi düşünüyorduk. Yanılmışız... Emirates seferlerine başlamıştı ancak İstanbul o listede yoktu... Gizli boykot mu? 2020’ye kadar İstanbulDubai hattı Ortadoğu’nun en yoğun hava köprüsüydü. Haftada 50’ye varan karşılıklı seferlerle milyonlarca kişi bu güzergâhta seyahat ediyordu. İstanbul’un yeni havalimanı, uluslararası yolcuların ekonomik uçuşlar için yeni adresi olmuştu. Şimdilerde bu hatta yılın belli dönemlerinde sadece göçmen kuşlar uçuyor. Birkaç tahliye uçuşu dışında 17 Mart’tan bu yana iki şehir arasında düzenli uçak seferi yapılamıyor. İstanbul’a THY ile uçmak isteyenler konsolosluğun hazırladığı formları doldurup tarihi belli olmayan seferleri beklemek zorunda. Diğer seçenek, ikinci bir ülke üzerinden aktarmalı İstanbul’a ulaşmak. İstanbul’dan Dubai’ye de doğrudan uçuş yok. Dört saatlik yolculuk, yaklaşık iki kat fiyatla 1018 saatte yapılabiliyor. İşin garip tarafı her iki ülke bu konuda sessizliğini koruyor, seferlerin ne zaman başlayacağını kimse açıklamıyor. THY, “Sorun bizde değil” deyip topu Emirates’e atıyor. Emirates salgına işaret etse de en yoğun hattın neden hâlâ kapalı olduğunu açıklayamıyor. Dubai Konsolosluğu muhatabın THY olduğunu söylüyor. Dışişleri ise sessiz... Onca sorunla uğraşırken kimse bu “önemsiz” konuyu gündeme getirmiyor. Sekiz aydır THY ve Emirates’in web sitelerini ısrarla ziyaret edip uçuşların ne zaman başlayacağını öğrenmeye çalışıyorum ama nafile. THY’nin sayfasında Dubai hakkında “Kendinizi Alice Harikalar Diyarında romanının satır aralarında geziyormuş gibi hissedeceğiniz, BAE’nin en enerjik üyesi Dubai...” ile başlayan bir şeyler yazıyor ancak bilet almak istediğinizde “Seçtiğiniz tarih ve güzergâhta uçuşumuz bulunmuyor” uyarısı çıkıyor. THY bir türlü Alice’i harikalar diyarına uçuramıyor... Emirates’in durumu da farklı değil, rezervasyon yapılamıyor. İstanbul sayfasında ise şunlar yazılı: “Kalabalık pazaryerleri ve lüks restoranların arasında yer alan asırlık mekânları bu şehirde iç içe bulacaksınız.” Doğru! Kalabalık meydanlar, asırlık mekânlar... Ben de biliyorum, hepsi İstanbul’da, niye götürmüyorsunuz? Koronavirüs, hayatımıza bazı bilinmezleri hediye etti. Salgınla ilgili yanıtını veremediğimiz o kadar çok soru var ki... Bunlardan biri de bahsettiğim Dubaiİstanbul seferleri. Aslında bu durumun koronavirüs önlemleriyle bir ilgisi yok. Emirates, İstanbul dışında her yere rahatlıkla uçuyor. Yakında İsrail seferlerine bile başlayacak. Mars’a uydu gönderen, Ay misyonuna hazırlanan BAE, İstanbul’a uçak göndermiyor! “Uç, keşfet” gibi sloganlarıyla bizi baştan çıkaran THY, tahliye seferleri dışında Dubai’ye gelemiyor. Her iki ülke menfaatlarının çakıştığı, kıyasıya rekabetin yaşandığı bu hatta devam eden sorunun ne zaman biteceğini kimse bilmiyor. Son zamanlarda kafamı kurcalayan bu bilinmezi gördüğünüz gibi çözemedim ama gerçeği öğrenene kadar bu işin peşini bırakmamaya kararlıyım. [email protected] Almanya’nın Frankfurt kentinde bir restoran sahibinin, koronavirüs ile mücadele kapsamında ülke genelinde restoranların kapatılmasını, oyuncak pandaları restoranında müşteri gibi ağırlayarak protesto etmesi ise ilginç görüntülere sahne oldu. VIRÜSÜN KAYNAĞI TARTIŞMASI Dünyayı sarsan yeni tip koronavirüs (Covid19) salgınında dün itibarıyla vaka sayısı 62 milyon 120 bin 76’ya, can kaybı ise 1 milyon 451 bin 865’e yükseldi. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) , Covid19 aşı çalışmalarında hata yaptıklarını ancak bunu düzelttiklerini duyuran AstraZeneca’nın açıklamasından tatmin olmadı. Örgüt, konuya ilişkin basın açıklamasından daha fazla ayrıntıya ihtiyaç duyduklarını belirtti. AstraZeneca tarafından önce yüzde 70, sonrada yüzde 90’a kadar etkili olduğu belirtilen aşı çalışmaları sırasında hata yapıldığı belirtilmişti. Ardından hatanın düzeltildiği açıklaması gelmişti. Çin’in, Covid19’un Wuhan’dan önce İspanya ve İtalya’da görüldüğünü iddia etmesi üzerine ise DSÖ’den, söz konusu iddianın oldukça spekülatif olduğu açıklaması geldi. Çin’de devlet medyası virüsün ülkeye dondurulmuş gıdalar içerisinde gelmiş olabileceğini belirterek, salgının izlerinin daha önce İspanya ve İtalya’da görüldüğüne dair bilimsel çalışmalar yayımlamıştı. İngiltere’nin tıp dergisi Lancet’ta yazan Çinli akademisyenler ise virüsün merkez üssünün Hindistan olduğunu iddia etti. Hindistan’ın kuzeyi ve Pakistan’da yoğun susuzluk yaşandığını belirten araştırmacılar, mayıs ve haziran 2019 arasında rekor hava sıcaklıkları kaydedildiğini aktardı. Bu dönemde temiz suya erişmekte zorlanan insanların hayvanlarla aynı noktalardan su içmek zorunda kaldığını ve virüsün bu şekilde yayıldığı öne sürüldü. Mahallemizden mektup İşimiz zor, haber kıtlığına kıran girdi, âleme laf etmemeli. Kadıncağız son ne bulup ne yazacağız! Varsa yok zamanlarda yeni bir huy peyda etti, sa salgın, virüs; ortalık da iyice ka cep telefonuyla balkonundan kuzeypalı, eve tıkıldık kaldık... Bir yerledoğu istikametine doğru genişleyen re çıkamayınca komşum Mr. Harold önümüzdeki ormanlık alanın fotoğve eşi Mrs. Thelma’yla idare ediyo raflarını çekiyor; ama sürekli. Bu karuz ama bunun da bir haddi var, ta dar fotoğrafı ne yapacak, bilemedim; bii... Edmonton kar ve virüs altında, depresyonda mıdır, nedir! diz boyu kardan sokağa zaten çıkılacak gibi değil, hem çıksanız gidip Bahçeyle haşır neşir... bir kahve içilecek yer bile yok. StarO apartmanla biz karşısındaki tek bucks’ların servis penceresi açık; sıralı ikişer katlı evlerin arasından arabanda kahve içeceksen, git! geçen 105. Cadde’nin az ötesindeki Liverpool’dan 50 sene evvel göç kavşakta bir Çinli karıkoca yaşıyor, etmiş İngiliz komşum Mr. Harold iyi sessiz sedasız insanlar; çor çocuklace eve kapandı, eşi arada bir alışve rı, torun tombalakları da yok. Yaşlarişe gidip geliyor; hepsi o! Derken rını kestirmesi zordur Çinlilerin, bunönceki gün telefonum çaldı, arayan lar galiba rahat rahat seksen, sekMr. Harold’dı, bitişik binadan arıyor. sen beşindeler. Mr. Harold söylemiş“Görüşemiyoruz, eskiden tahta per ti, Mao’nun Kültür İhtilali sırasında delerin ardından, bahçede görüşür kızıl muhafızların elinden kaçıp göçdük” dedikten sonra ekliyor: “Bu müşler. Her göakşam yemek saatimizde ZOOM çüşün bir tarihi, üzerinden sohbet edelim mi?” Garibir hikâyesi varbime gitti, duvarı matkapla delsen dır tabii... yandaki odaya elinizi uzatırsınız; Bahçesi genişşimdi duvarların ardından online video sohbeti edecekmişiz. İşim var, MAHMUT ŞENOL çe bir evde yaşıyorlar ve Mr. gazeteye yazı yetiştireceğim deHarold bu madim. Alıngandır, kırılmasın diye gön halleye 50 sene evvel geldiğinde onlünü de aldım. lar buradaymış. Adını da kaç keBu video sohbetler yaygınlaştı ya, re söyledilerse unuttuğum, bu, maben hiç sevmiyorum. Fakat çaresi hallemizin sakini Çinli bey, bir bode yok, bir bakıma insanın yalnızlığı tanik bahçesine çevirdiği bahçesinnı ortadan bir nebze olsun kaldırıyor. de gün boyu didinir, uğraşır durur. Mr. Harold’a böyle dedikten sonra Şimdi buz kesti ortalık, geceleri ekçalışma odasında turlamaya başla si 20 derecelere düşüyor hava sıcakdım, canım bir kat daha sıkıldı. Pen lığı ve o bitkilerine elbise giydirir gicereden karşı apartmanın tam be bi örtüler geçiriyor, çevrelerinde tinim seviyeme isabet eden balkonun tizleniyor. Karısı kaygıyla kapı önüda yaz kış demeden, fakat kışları sa ne çıkmış, eşinin botanik bahçesindece sigara içmeye, yazları da seden içeri gireceği anı bekliyor. Bahfa sürmeye çıkan genç kadına göçe de bahçe! Nuh’un gemisine hep züm takıldı; oradaydı. Salgından ev hayvanları almışlardı, hani bir de bitvel de hep balkonundaydı. Fakat bu kiçiçek gemisi olsa, al buradan koy kızcağız geçen seneki genç kız mı tekneye; yok yok. dır, bir şişmanlamış, tostoparlak olMahalleden başka ses gelmiyor, muş; fark etmemiştim. Salgından fakat burada yaşayan Türkiyeli bir beri hareketsizlikten bu hale gelmiş işadamı arkadaşımdan telefon geldi, diyesim var ama kendime de aynada açtım, sevindim mi onu da bilemebakınca pek memnun olmuyorum, dim! Depresyon biraz da kendi içine dönen girdap gibi, insanı kapatıyor ve kimse aramasın istiyorsun bir süre sonra. Nedense, dargın dargın biraz konuştuk. Hafta sonu kuzey tarafındaki göllerden birisinin kıyısında olan yazlık evini kolaçan etmeye gitmiş, ondan bahsediyordu. Kökünden ev sökülüp taşınır!.. Hali vakti yerindedir, bir iki mülk daha aldı buralarda; geri dönesi yok! Geçen yaz göl evine davet etmişti, gittik! Ev 150 yıllık eski bir bina, iki katlı fakat bakımlı. Kısmetin var, böyle göl başında temiz ve eski bir bina bulabildin diyecektim, öyle değilmiş, açıkladı: Meğer, eski binaları kırıp dökmeden, orasına burasına zarar vermeksizin kökünden söküp taşıyan, sen boş arsayı gösterince getirip oraya kuruveren inşaatçılar varmış. Bu ev 1880 tarihli bir antika, yer değiştirmiş, eski yerinden buraya gelmiş. Biraz tuhaf dinlemiştim ama Vancouver’da evini beş kuruş almaksızın bedava vermek isteyen Katie Dunworth’a ait bir haberle karşılaşınca, iyice inandım. Mrs. Katie, 1920 yapımı binasını temelinden bedava veriyor, sadece bu lenduhayı buradan kaldırıp götürecek birisini arıyordu. Söküp götürme maliyetini de hesap etmiş, önceden haber veriyor: 149 bin dolar. Fena alışveriş gibi görünmüyor, bakımlı bir eve sahip olacaksınız, ev ise altındaki arsayı değiştirmiş olacak; hepsi bu! Yıkmaya kalksa daha masraflı olacağını gören Mrs. Katie, arsasına yeni ev yapacağından şimdi evi sırtlayıp götürecekleri bekliyor. Herkes bir şey beklemekte; hepimiz Beckett’in Godot’yu Beklerken eserindeki Vladimir ve Estragon gibi bir şeylerin gelmesini bekliyoruz. O bir gelse, bakın o zaman, Kanada’dan ne haberler gönderirim. [email protected] Paris’te Noel hazırlığı... Fransa’da yeni tip koronavirüs (Covid19) salgınının ikinci dalgasını yaSÜLEYMAN şıyoruz. CumTOSUNOĞLU hurbaşkanı Macron, önümüzdeki 2021 yılının ocak ayına kadar kafe ve restoranların kapalı kalacağını ve Noel alışverişlerinin yapılması için mağazaların kısıtlı saatler arasında açılacağını duyurdu. Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo, geçen pazar gecesi dünyaca ünlü ChampsÉlysées (Şanzelize) Caddesi’ndeki yeni yıl ışıkları için düğmeye bastı ve sokaklar ışıl ışıl oldu. Dünyanın dört bir yanından turist akınına uğrayan bu caddenin ihtişamlı ışıltısının sadece yeni yıl ışıklarıyla sınırlı kalacağını kim tahmin edebilirdi ki? Her yıl milyonlarca turist ağırlayan bu caddede, şimdi kahve içecek bir teras bile kalmadı. Mağazalar açıldı Paris’in ünlü markalı mağazaları bu hafta itibarıyla Noel ve yılbaşı vitrin süslemeleriyle açılmaya başladı. Hafta sonuna hazırlanan mağaza sahipleri yasağın kalkmasının ayakta durmak için geç de olsa sevindirici olduğunu, Noel ve yılbaşı satışlarının yıllık satışlarından daha fazla olduğunu söylüyorlar. Mağazaların açılmalarına izin verildi fakat diğer taraftan sokağa çıkma kısıtlaması ise devam ediyor. Alışveriş yapmak isteyenler telefonlarından aplikasyon yöntemi ile izin belgesi doldurmak zorunda. Mağazaların açılış çalışmalarına bir göz atmak, sonbahar havasını soluklamak için Paris’in ünlü caddelerine doğru yürüyoruz. Sonbahardan kışa geçiş, sararan ağaç yaprakları ile güneşin ara ara kendini gösterdiği yağmur altında Paris’in güzelliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Şehrin ünlü turistik yerlerinin başında gelen Saint Germain Caddesi üzerindeki kafeler kapalı. Dünyanın farklı ülkelerinden gelen sevgililerin sıkça buluştuğu, romantik aşklara tanıklık eden Cafe de Flore’un kapısı kilitli, terası güvercinlerle dolu. Oysa bu aylarda bu teraslarda yer bulmamız hiç de kolay olmazdı. Notre Dame Katedrali’nin hemen yanındaki Saint Louis Köprüsü’nden geçip Şanzelize Caddesi’ne doğru yürüyorum. Geçen yıl çıkan yangın sonucu çatısı tamamen yanan katedralde tadilat çalışmaları aralıksız devam ediyor, yüksek vinçler ve kalabalık şekilde çalışan işciler göze çarpıyor. Pandemiden önce kalabalıkların olduğu cadde şimdilerde ise tenha... Test çadırları Paris Belediyesi çeşitli caddelere halkın virüs testlerini yaptırmaları için test çadırları kurmuş. Bu çadırlarda ücretsiz testler yapılıyor. Eğer istiyorsanız ayda veya iki haftada bir bu çadırlara gelip ücret ödemeden test yaptırabiliyorsunuz. Boğaz ve burun yoluyla yapılan testlerin çoğunun sonucunun yaklaşık iki saat içerisinde verildiği belirtiliyor. Benzer test çadırları Fransa genelinde biçok belediye tarafından da uygulanıyor. 25 milyar Avro ek destek paketi açıklandı Günlük vaka ve can kaybı sayılarında rekor düzeyde artışın ardından hükümet ikinci kez sokağa çıkma yasağını tekrar başlatınca sayılar biraz olsun düşüşe geçti. İkinci kez yaşadığımız sokak yasağı bu kez birinci yasağa oranla biraz daha hafifletilerek uygulanılıyor. İlköğretim düzeyindeki okullar eylülden beri derslerine devam ederken üniversiteler ara verdi. Yasakla birlikte işyerlerinin çoğu kapatıldı. Başta restoranlar, kafeler ile birlikte bütün eğlence ve spor merkezleri kapalı tutuluyor. Sinema ve tiyatroların bu ay sonunda açılmasına izin verilecek. Hükümet ikinci kez kapatılan iş yerlerinin ve işine gidemeyen çalışanların kayıplarını karşılamak için 25 milyar Avro’luk bir ek bütçe ayırdı. Bu bütçe ile iş yerlerinin kirası ile çalışmayanların ev kiraları ve maaşları devlet tarafından karşılanıyor. Bütçeden ayrıca şirketlerin geçen yılki aylık cirolarına göre para desteği sağlanıyor. Mart ayında başlayan kapatmalarda devlet garantili beş yıl ödemesiz para desteği ise halen devam ediyor. Önceki yılların yaşam özgürlüklerine kavuşmak için umutlar aşı çalışmalarında, uygulama sürecinin başlatılmasında. Kimi uzman, genelde aşı çalışmalarının en az altı ile on yıl arasında sürdüğüne işaret ederken Covid19 aşılarının oldukça kısa sürede piyasaya sürülme çabasından kaygılı. Salgınla birlikte kapitalizmin para kazanma hırsının devreye girerek aşı savaşlarının yaşanabileceğine işaret ediyor. [email protected]
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle