15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER [email protected] 7 29 KASIM 2020 PAZAR Tahran, Fahrizade suikastından ABD’yle ittifak vurgusuyla açıkça İsrail’i sorumlu tuttu İSRAİL YEDİ YIL ‘Trump kaos peşinde’ SUSKUN KALABİLDİ İran Cumhurbaşkanı Ruhani, “Birkaç hafta sonra baskı dönemlerinin sona ereceğini hissediyorlar” dedi. “İsrail’in tuzağına düşmeyeceklerini” söyledi. İran’ın nükleer programının kilit isimlerinden Muhsin Fahrizade’nin önceki gün uğradığı suikast sonucu ölmesiyle Ortadoğu’da gerilim bir kez daha yükseldi. Tahran’dan açık bir şekilde saldırıdan İsrail’i sorumlu tutan açıklamalar sürüyor. İran’ın diİran’ın başkenti Tahran’da Fahrizade’ye yönelik suikastın ardından ni lideri Ali Hamaney’in etkinliğindeki muhafazakâr kanattan “saldırıya heUlusal Güvenlik Yüksek Konseyi binasının önünde toplanan öğrenciler, ABD ve İsrail’e karşı intikam çağrısında bulundu. men yanıt verilmeli” çıkışlarıyla birlikte Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin yer aldığı reformcu cephede ABD’de Trump sonrası Biden dönemine işaretle ani eylemlerden kaçınılması görüşleri dikkat çekiyor. Suikast, gözlerin Trump yönetiminin İsrail ve Sünni Körfez ülkeleriyle İran’a yönelik baskı politikasının Biden döneminde nasıl şekilleneceğine çevrildiği bir dönemde düzenlendi. Ruhani, dün başkent Tahran’da düzenlenen Koronayla Ulusal Mücadele Kurulu toplantısında yaptığı konuşmada, Fahrizade’nin, nükleer ve savunma alanındaki çalışmalarının yanında yeni tip koronavirüs konusunda da araştırmalar yapan bir bilim insanı olduğunu belirtti. ‘Kiralık katiller’ Ruhani, Savunma Bakanlığı Araştırma ve İnovasyon Kurumu Başkanı olarak da görev yapan Fahrizade’ye suikastın ardında İsrail’in olduğunu ve ABD Başkanı Donald Trump’ın görevden ayrılmaİran’ın dini lideri HamaRuhani. ney ise dün Twitter üzerinden “Fahrizade’nin öldürülmesinin intikamının alınacağı” mesajını paylaştı. Ofisinden yapılan açıklamasında da Fahrizade’yi öldürenleri “kiralık katiller ve zalimler” olarak niteledi. “Yetkililer cinayetin takipçisi olmalıdır. Failler ve azmettiriciler kesin olarak cezalandırılmalıdır. Fahrizade’nin bilimsel ve teknolojik tüm alanlardaki çalışmaları sürdürülmelidir” dedi. Hizbullah’tan kınama İran’da muhafazakâr kesime ait gazetelerde “intikam” manşetleri öne çıktı. Keyhan gazetesinin, “Göze göz, siyonistler beklesin” manşeti dikkat çekti. Ruhani hükümetine yakınlığıyla bilinen Armanı Milli gazetesi ise “Gerginlik tuzağı” başlığını kullandı. “Stratejik sabır ve bölge şartlarının tahlili, kalan son 2 ayda İran’ın Netanyahu ve Trump’ın ateşi körüklemesine karşılık en önemli sihafızları Komutanı Hüseyin Selami de İsrail’i sorumlu tutmuştu. İran’ın müttefiki Lübnan Hizbullahı’nın yanı sıra Filistin’in Hamas ile İslami Cihad Hareketleri de suikastı kınadı, ABDİsrail’e tepki gösterdi. ‘Gergin günler’ Tahran’ın suikasttan sorumlu tuttuğu İsrail ise suçlamaları ne yalanladı ne de kabul etti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, “Size Ortadoğu’da bir hareketlenme olduğunu söylemek istiyorum. Gergin günler bizi bekliyor” demekle yetindi. İsrail basınında, olası misilleme saldırılarına karşı dünya genelinde ülke elçiliklerinde İsrail’in güvenliği alarma geçirdiği haberleri yer aldı. New York Times gazetesi Amerikalı bir yetkili ve iki istihbarat çalışanının saldırının arkasında İsrail’in olduğunu doğruladığı iddiasını aktardı. Tasnim ajansı, Fahrizade’nin içinde olduğu arabanın geçişi sırasında yakındaki patlayıcı yüklü aracın infilak ettiğini, ardından bir saldırganın ateş açdan “kaos” hedeflediğini söyledi. “Bir yasi ekseni olmalıdır” değerlendirmesin tığını, Fahrizade’nin korumalarının karkaç hafta sonra baskı dönemlerinin sona de bulundu. şılık verdiği kaydetti. ereceğini hissediyorlar, dünyadaki şartİran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif suiNetanyahu, 2018’de Fahrizade’den lar değişiyor... Hem bölgede istikrarsız kastta İsrail’in rolüne dair ciddi işaretler “İran’ın nükleer programının başınlık oluşturmak hem de dikkatleri bu gün olduğunu söylemişti. İran Devrim Mu daki kişi” olarak bahsedip, “Bu islerde işgal altındaki topraklarda (Filismi unutmayın” demişti. New York Titin) estirdikleri terör ve tehditlerden başmes, Fahrizade’nin İsrail istihbaratı ka yöne çekmek istiyorlar” diye konuştu. İsrail’i ABD’nin “paralı askeri” olarak da niteledi. İsrail’in tuzağına düşmeyeceklerini söyleyen Ruhani, diğer yandan da “İlgiTrump yönetiminin son Mossad’ın hedefi olduğuna işaret etPENTAGON’DAN dönemde Afganistan ve Irak’tan yaklaşık 3 bin askeri daha geri çağırdıHAMLELER ğıs haberleri yankı bulurken Pentagon’un mişti. Trump yönetimi İran ile nükleer anlaşmadan çekildikten sonra yaptırım kartıOrtadoğu’da kritik konuşlanma hamleleri dikkat çekiyor. Hindistan donanması ile Malabar Tatbikatı’na katılmak üzere Körfez’den ayrılan ABD’nin “USS Nimitz” uçak gemisine tekrar bölgeye dönmesi emri verildiği belirtildi. ABD Savunma Bakannı ağırlaştırmıştı. Biden nükleer anlaşmaya yeniden katılımın malığı (Pentagon) USS Nimitz’in beraberindeki savaş gemileri ile gesaya gelebileceli yetkililer, bu suçun yanıtını uygun bir vakitte verecektir” diye de ekledi. ri döndüğünü doğruladı. Bir yetkili konuşlanmanın asker çekme kararı sonrasında olduğunu, geminin bölgedeki Amerikan birliklerine destek sağlayacağını belirtti. Yetkili, gemiye geri dönmesi emrinin Fahrizade’nin öldürülmesinden önce verildiğini kaydetti. Hafta arasında ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’ndan da B52H stratejik bomğine değinmiş, Tahran “bekle gör” politikasına göz kırpmıştı. bardıman uçağının Ortadoğu’ya gönderildiği açıklaması dikkat çekmişti. USS Nimitz ‘TAHRAN BIDEN’I BEKLEMELİ’ ABD’de Biden yönetimiyle yeniden transatlantik işbirliğini canlandırma hedefindeki Avrupa Birliği’nin (AB) lokomotifi Berlin’den İran’ı sarsan suikastın ardından taraflara tansiyonu daha da tırmandıracak eylemlerden kaçınmaları çağrısı geldi. İran ile uluslararası toplum arasında varılan nükleer uzlaşının geleceğine dikkat çekildi. AB dönem başkanı Almanya’nın Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Yeni ABD yönetiminin işbaşı yapmasına haftalar kala İran’ın nükleer programı konusundaki anlaşmazlığın müzakereler yoluyla çözülebilmesi için İran’la görüşmelerin kapsamını korumak önemlidir” denildi. Birleşmiş Milletler’den (BM) de itidal çağrısı yapıldı. Bölgedeki gerginliği artırabilecek adımlardan kaçınılması istendi. İran’ın BM temsilcisi Majid Takht Ravanci’nin BM Genel Sekreteri’ne gönderdiği mektupta, “Tahran’ın Güvenlik Konseyi’nin suikastı kınaması, arkasındakilere yönelik gerekli adımları atması talebini” ilettiği belirtildi. ‘Dünyayı daha güvenli yapmaz’ Gelişmelerin Biden yönetiminin elini zorlayabileceği yorumları yapılırken ABD’li Demokrat kanattan Senatör Chris Murphy, “suikast ne ABD ne de İsrail’i, dünyayı daha güvenli yapmaz” dedi. Eski ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü John Brennan da Fahrizade’nin öldürülmesini “uluslararası hukuka aykırı ağır bir suç” olarak nitelendirdi. Bunun bölgede yeni gerginliklere neden olabileceği uyarısında bulundu. Tahran’ın Joe Biden yönetimini beklemesi gerektiğini söyleyen Brennan, “İran yönetimi, sorumluluk sahibi Amerikan liderliğinin küresel ölçekte dönüşünü bekleyecek kadar erdemli olmalı ve potansiyel faillere karşı harekete geçme tavsiyelerine direnmelidir” ifadelerini kullandı. Fahrizade’nin ölümünde yabancı bir ülkenin onayının, bağlantısının olup olmadığını bilmediğini kaydeden Brennan, “Bu tür bir devlet destekli terörizm, uluslararası hukukun açıkça ihlalidir ve diğer yönetimlerin yabancı yetkililere karşı ölümcül saldırılar düzenlemesini teşvik etmektir” yorumunu yaptı. Fahrizade’nin öldürülmesinin El Kaide ya da IŞİD’lilerin öldürülmesinden tamamen farklı olduğunu söyledi. Mayın sivilleri öldürdü Ermenistan Dışişleri Bakanlığı, Dağlık Karabağ bölgesinde Azerbaycan ile Ermenistan’ın yeni bir sınır belirleyeceğini, bunun için ortak komisyon ve çalışma grupları oluşturulacağını açıkladı. DW’nin haberine göre açıklamada, Güney Kafkasya bölgesinde çok sayıda geçici kontrol noktası oluşturulacağı da kaydedildi. Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Ermenistan ve Azerbaycan’daki mevkidaşları ile telefonda yoğun diyalog halinde” olduğunu söyledi. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Facebook paylaşımında Putin ile iki telefon görüşmesi yaptığını bildirdi. Azerbaycan Başsavcılığından yapılan açıklamada ise işgalden kurtarılan Fuzuli ilinde mayın patlaması sonucu dört sivilin yaşamını yitirdiği duyuruldu. Patlayan mayının, bölgeden geri çekilen Ermenistan güçlerince döşendiği ve anti tank mayını olduğu aktarıldı. Öte yandan Ermenistan Devlet Başkanı Armen Sarkisyan’ın Rusya’ya gideceği, Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşeceği duyuruldu. Paraları eve götürüyormuş Çin’e bağlı Hong Kong’un Baş Yöneticisi Carrie Lam, ABD’nin yaptırımları nedeniyle banka heLam. sabı olmadığından yığınla parayı evde sakladığını açıkladı. BBC’nin haberine göre, Lam, yerel İngiliz televizyon kanalı HKIBC’ye verdiği söyleşide, “Hong Kong’da Pekin tarafından uygulanan Ulusal Güvenlik Yasası nedeniyle ABD’nin şahsını hedef alan yaptırımlardan ötürü bankada hesap açtıramadığını ve parasını evde saklamak zorunda kaldığını” söyledi. IRAK’TA YÜKSEK TANSİYON Irak’ın güneyindeki Nasıriye kentinde Şii din adamı Mukteda el Sadr yanlıları ile hükümet karşıtı protestocular arasında çıkan çatışmalarda en az 4 kişi yaşamını yitirdi, 51 kişi yaralandı. Binlerce Sadr yanlısı önceki gün başta başkent Bağdat olmak üzere meydanlara çıkmış, ekonomik kriz ve yolsuzluğa karşı protesto düzenlemişti. Şii din adamı ülkede gelecek yıl yapılacak genel seçimleri kazanarak iktidara gelmek istediğini söylemişti. Nasıriye’de Sadr destekçisi bir grubun bölgedeki bir çadırı ateşe verdiği haberleri gündeme yansımıştı. Bir görgü tanığı, “Sadr destekçilerinin ellerinde silahlarla çadırları boşaltmaya çalıştıklarını, şiddet olaylarının daha da artmasından korktuklarını” dile getirdi. AFP’nin haberine göre Nasıriye’de gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi, kentin polis şefinin görevine son verildi. Nasıriye, Ekim 2019’da yeniden alevlenen Bağdat karşıtı protestoların merkezi konumunda. Geçen kasımda kentteki gösterilerde güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu en az 27 kişi yaşamını yitirmiş, dönemin Başbakanı Adil Abdülmehdi’nin istifasıyla sonuçlanacak olaylar zincirini başlatmıştı. ‘Suriye’nin kuzeyine sınır dışı’ Almanya’da koalisyon hükümetinin büyük ortağı olan Birlik Partileri’nin (CDU/CSU) Federal Meclis Grup Başkan Yardımcısı Thorsten Frei, Almanya’dan sınır dışı edilen suçlularla, tehlike potansiyeli taşıyan kişilerin Suriye’nin kuzeyine gönderilebileceğini ifade etti. DW’nin haberine göre Frei, Rheinische Post gazetesine verdiği demeçte, “Tehlike potansiyeli taşıyan şahısları, Türkiye’nin kontrol ettiği, Suriye’nin kuzeyindeki bölgeye gönderme fikri gözden geçirilmeli” dedi. Dışişleri Bakanı Heiko Maas’a da çağrıda bulunan Frei, Suriye’deki son durumla ilgili, “kapsamlı ve net bir durum raporu” hazırlanmasını talep etti. Almanya, yaşanan iç savaştan dolayı 2012 yılından bu yana Suriye’ye sınır dışı uygulamasını durdurmuş durumda. Konuyla ilgili alınan son kararın süresi yıl sonunda dolacak. 912 Aralık tarihlerinde, federal ve eyalet içişleri bakanlarının katılımı ile toplanacak olan İçişleri Bakanları Konferansı’nda, söz konusu uygulamanın devam edip etmeyeceğine karar verilecek. Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer, bu yasağı kaldırmak isteyen isimlerden birisi. İçişleri Sözcülüğü’nden önceki gün yapılan açıklamada, “Böyle bir sınır dışı yasağı istisnasız uygulanamaz” demişti. İran’ın nükleer programının en önemli unsurlarından biri olan Muhsin Fahrizade’nin bir saldırı sonucu ölmesi üzerine kuşkular doğal olarak İsrail’e yöneldi. Yaptıysa eğer ki kuvvetle muhtemel bu İsrail’in 2013’ten beri İran nükleer programının yürütücülerine yönelik olarak suikast yapmama kararının artık geçerli olmadığını gösteriyor. İsrail, Barack Obama yönetiminin İran ile müzakereler yürüttüğü sırada yaptığı baskılar sonucu bu kararı almıştı. Artık İsrail’in “devlet terörizmi” 2013 öncesine dönmüş bulunuyor. Gerisi gelecektir. Devlet politikası Gelecektir çünkü İran’a karşı suikast eylemleri İsrail’in (gayri) resmi politikasıdır. Bunu eski İsrail Savunma Bakanı Moşe Ya’alon, birkaç yıl önce açık açık söylemişti: “Şu ya da bu şekilde İran’ın askeri nükleer programı durdurulmalı. Nasıl olursa olsun hareket edeceğiz. Nükleer silahlı bir İran’a tahammül etmeye istekli değiliz”. Eski/yeni yetkilileri böyle konuşsalar bile İsrail elbette Fahrizade suikastını da üstlenmeyecek. Ariel Şaron’un bu tür eylemler için başbakanlığı sırasında söylediği “bazen yaptığımızı açıklayaca MUSTAFA K. ğız, bazen açıklamayacağız. Her zaERDEMOL man duyurmak zorunda değiliz” sözleri yeterince net. (Haaretz gazetesine verdiği demeç. 6 Nisan 2001). Hiçbir uluslararası anlaşma İsrail’i durdurmuyor, durdurmayacak da. İsrail’in devlet tutumu haline getirdiği “resmi bir suikast politikası” var. Tabii İsrail bu deyimden pek hoşlanmıyor; onun yerine “terörle mücadele doktrini” uyarınca “yargısız infaz”, “seçilmiş hedef” ya da “uzun vadeli sıcak takip” terimlerine başvuruyor. Nasıl tanımlarsa tanımlasın, İranlı figürler de dahil olmak üzere, 70’lerden bu yana düzinelerce “hedef” yani insan İsrail güvenlik güçleri tarafından öldürüldü. Büyük/ilk Filistin intifadasından bu yana da en az seksen suikast girişimi oldu İsrail’in. Durumu karışık hale getiren bir ayrıntı var: İsrail’in bu suikastlar yoluyla “dilediğini istediği zaman ortadan kaldıran” bir güç olarak görülmesi İran’ın pek hazzetmediği bir hal. O nedenle İranlı nükleer bilim insanlarına yönelik bazı saldırıları İran başka türlü açıklıyor. Örneğin 2007’de bilim adamı Ardeşir Hüseyinpur’un öldürülmesi İranlı yetkililerce “bir ısıtıcının yol açtığı zehirlenme” olarak gösterilmişti. İran’ın ülkenin bilim insanlarına güvenlikte oldukları inancını aşılamaya çalışması elbette anlaşılabilir ama gerçekçi bir yaklaşım değil bu. Batılı kaynaklar Hüseyinpur’un İsrail tarafından radyasyonla zehirlenerek öldürüldüğünü açıklamışlardı. Önemli suikastlar 2010 ve 2012 yılları arasında, dört İranlı nükleer bilim insanı öldürüldü:s Mesud Alimuhammedi, Mecid Şehriyari, Daryuş Rızainejad, Mustafa Ahmadi Ruşen. Bunlardan Rızainejad vurularak, Alimuhammedi de bombalı bir motosiklet saldırısında öldüler. Diğerleri otomobillerine konan manyetik bombalarla. Ya’alon yukarıda söz ettiğim cümlesini de İran İsrail’i suikastların sorumlusu olarak suçladığında sarf etmişti. Resmi olarak üstlenmiyor, ama reddetmiyor da İsrail. Son derece pervasız bir “politika”. Pervasızlık o kadar göze batırılıyor ki, geçmişte suikastçı olanlar bir süre sonra ülke politikasında önemli yerlere geliyor. Eski Başbakanlardan Ehud Barak da bir suikastçı örneğin. Nisan 1973’te, Barak liderliğindeki Mossad ajanları, kadın kılığına girerek, Beyrut’ta FKÖ lideri Yaser Arafat’ın yardımcısı Yusuf Neccar ile El Fetih Sözcüsü Kemal Nasir’in de aralarında bulunduğu çok sayıda Filistinli direnişçiyi öldürmüştü. Bir başka örnek şu, eski Savunma Bakanı Ya’alon’dur. Muhalifleri de kullanıyor İran’daki “operasyonlara” dönersek; İsrail her zaman kendi ajanlarını kullanmıyor bu suikastlar için. İran muhalifleri arasından da suikastçı seçiyor. Alimuhammedi’nin katili, suçunu itiraf eden Macid Cemali Faşi adlı bir İranlı idi örneğin. Şehriyari’nin katili de yine İranlı Araş Kerhadkiş idi. Bir ara ABD’li üst düzey iki yetkili, (daha sonra ABD makamları yalanlasa da) muhalif Halkın Mücahitleri’nin İranlı nükleer bilim adamlarını öldürmek için “İsrail tarafından finanse edildiğini, eğitildiğini ve silahlandırıldığını” açıklamıştı. (Şu linkte ayrıntısı var: Rock Center with Brian Williams (6 December 2014). “Israel teams with terror group to kill Iran’s nuclear scientists, U.S. officials tell NBC News”. NBC News. Archived from the original on 29 November 2014. Retrieved 6 December 2014 ) İran tüm bu cinayetlerde ABD’nin İsrail’e yardım ettiğini iddia ediyor haklı olarak. ABD elbette bu iddiaları kabul etmiyor ama kimi ABD’li siyasi figürler bu suikastları desteklediklerini söylemekten çekinmiyorlar. Örneğin senatör Rick Santorum bu cinayetler için “muhteşem” diyebildi. “Ölürlerse İsrail yaşar” Ronen Bergman’ın hâlâ çok satılan “The Secret History of Israel’s Targeted Assassinations” adlı kitabında İsrail’in bu suikastlardan vazgeçmeyeceği açık açık anlatılır. Kitapta, İsrail iç istihbarat teşkilatı Şin Bet’in bir intihar bombacısının öldürülmesiyle en az 20 İsraillinin yaşamının kurtulduğunu düşündüğü belirtiliyor. İranlı bilim insanlarına yönelik suikastlar da aynı mantığa dayandırılıyor:s “öldürülmeleri İsrail’i yaşatacak”. Bu hemen hemen her İsrailli yetkilinin inandığı bir ilke. Şimdi, 2013’ten beri “sessiz kalan” İsrail’in yeniden suikast kampanyasına başlamasının nedeni, Joe Biden’ın Trump’ın çekildiği İran ile nükleer anlaşmaya yeniden geri döneceğini düşünmesi. Trump döneminde bu suikastlara daha rahat başvuracakken yapmaması da Trump’ın İran’ı köşeye sıkıştırmış olmasıydı. Biden, elbette İran dostu değil ancak Avrupa’nın hemen her ülkesinin desteklediği anlaşmalardan (Paris İklim Anlaşması dahil) çekilmiş olmanın uzun sürdürülebilecek bir politika olmadığını biliyor. Buna rağmen İran’la yeniden anlaşır mı anlaşmaz mı bilinmez ama bilinen İsrail’in işi şansa bırakmayacağı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle