17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 28 KASIM 2020 CUMARTESİ Ey şiir, Nobel misin, değil misin? Peki, Nobel sen kimsin? Edebiyat dünyamıza bu yıl şiire giden ‘Nobel Edebiyat Ödülü’nü sorduk. NURDURAN DUMAN Bu yılki Nobel Edebiyat Ödülü açıklandığında tüm dünyada hem çok tartışıldı hem de yeterince tartışılamadı diyebiliriz. Şiire, kadına gitmiş olması tartışma konusu olabilirken yine şiire ve ABD’li şair Louise Glück’e verilmiş olması hakkında konuşulmasına pek olanak tanımadı. Şiir, roman kadar kolay alımlanıp malzeme sağlamıyor hem de desteklenmiyor, Glück ise başka dillere pek çevrilmemiş bir şair çünkü. Türkçeye ise Güven Turan tarafından yıllar önce bir seçki kitap ile kazandırıldı, onun da ödül açıklandığında baskısı yoktu. İngilizce bilen okurlar dışında pek bilinmeyen bir şair Glück sonuç olarak. Yine de başta şiir çevremiz olmak üzere edebiyat atmosferimizde rüzgârlar esmedi değil. Biz de başta şairler olmak üzere edebiyata hizmet veren isimlerimize soralım istedik: n Bu yıl Nobel Edebiyat Ödülü şiire, kadına, itirafçı şiirle de bağları olan lirik bir şaire, Louise Glück’e verildi. Romanın, anlatımcı şiirin albenisi, Margaret Atwood gibi güçlü imzaların bilinirliği bir yana bırakılarak. Ne dersiniz, ezber mi bozuldu ya da şiire yaklaşımda yeni bir tasarım mı önerildi? Ya da hiçbiri? ‘Dylan ile ezber bozuldu’ l Alev Bulut (Çevirmen, İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi): Ezber Bob Dylan ile bozulmuştu bir ölçüde, bir şairşarkı sözü yazarına verilecekse Leonard Cohen olurdu diye hayıflanmıştım, eşik geçildi, ifade türleri ve biçemlerinde özgürce dolaşabiliyor artık ödül. Şiire yaklaşımda yeni tasarım da işin hediyesi sanki. ‘İnanamadım’ l Arife Kalender (Şair): Haberi sosyal medya ile öğrendim, inanamadım. “Bu yıl Nobel Edebiyat Ödülü Louise Glück’e verildi”. Bir şair kadına... Hayal Louise Glück gibi görünse de dünyanın tersine dönmeye başladığını; cinsiyetçi, dinci, ırkçı eğilimlerin son bulacağını düşünerek bir an umutlandım. Bu elbette sonuçta bir ödül ama yüzyıllardır zorlanan bir değişimin de sonucuydu. Kadın erkek eşitliği, daha ötesi emeğin ve niteliğin cinsiyetsiz ödüllendirilmesi... Bence bu durum “kadın”ı gereğinden çok yüceltme ve kayırma değil, sanatın önyargısız değerlendirilmesidir. ‘Sözün gücü...’ l Elif Akkaya (Tekin Yayınevi Genel Yayın Koordinatörü): Yazarın/şairin anlattıklarının bize bir duygu aktarması, dokunması, sözün gücüne bağlıdır. Şiir ise sözün en güçlü halidir. Romanda, öyküde olduğu gibi her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlatmaz şiir. Birazını da okuyan anlayacaktır, okurun ferasetine güvenilerek yazılmıştır. Bu yüzden de çok güçlü olmak durumundadır. Zorluğu ve güzelliği de buradadır... Nobel edebiyat ödüllerinin son birkaç yılda şairlere (biri şarkı sözü de olsa) verilmesi, insanlığın sözün gücüne hâlâ güvendiğini gösteriyor. Sözün, hem de damıtılmış sözün yani şiirin öne çıkarılması olarak değerlendiriyorum bu durumu. ‘Yeni bir çağ’ l Gülseli İnal (Şair): “Şiir ve Şair Kadın”: Bu tanım kapitalist/ataerkil düzenin kabul edebileceği bir olgu hiç olmadı, bu yüzden erkek egemenler şair kadınlarla hep savaştılar, aşağıladılar, dışladılar. Ancak şimdi kapitalizmin dayanaklarından ataerkil düzen yıkılıyor, kapitalizm çöküyor, erkek egemenler tükendikleri, savundukları değerler tükendiği için kadınları öldürüyor. Ve yeni bir çağ geldi, geliyor. Adaletin, eşitliğin, paylaşımın, erotizmin yaşanacağı bir çağ. Nobel Edebiyat Ödülü toplumların nabzına göre ödül verir. Siyasi bir edebiyat ödülüdür. Dünyanın gizli efendilerinin şaşalı ödülü Nobel ve komitesi, 21. yüzyılın yaklaşan yüksek değerlerini, dişi değerlerin yükselişini fark ettikleri için bu yıl ödül, Amerikalı bir kadın şaire verildi. Yoksa Louise Glück şiirlerine hayran oldukları için değil. ‘Hiçbiri’ l Güven Turan (Şair, çevirmen): Sorunuza “hiçbiri” diye yanıt vermek geçiyor içimden. Doğru, son yıllarda Nobel edebiyat tartışmaları çok arttı ve edebiyat bağlamının dışına da taştı. Bunda elbette Nobel seçici kurulunun aldığı kararların “bu seçimler edebiyat dışı” kuşkusunu uyandırmasının payı vardı... Gene de örneğin Glück’ün ödül alışı bence iyi şairler içinde bir iyi şaire verilen doğru bir ödüldür; tıpkı birkaç sene önce İngiliz romancı Ishigura’nın alışı da bence hiç de fena olmayan bir seçimdi. ‘Kadınlar mercek altında’ l İlknur Özdemir (SİA Kitap Genel Yayın Yönetmeni): Louise Glück’ün bazı şiirlerini orijinal dilinden okumuş ve çok beğenmiştim. Onun gibi etkileyici yazan başka şair yok mu? Var tabii, ama bence özelliği anlaşılır, yalın, lirik yazması, duyguların derinliğine inebilmesi. Her sene Nobeltoto oynanır ve hiçbir zaman tutmaz. Bana kalırsa şiire yaklaşımda yeni bir tasarımdan çok farklılık arıyorlar. Son sekiz yılın dördünde ödülü kadınlar almış. Daha eskiye gittiğimizde kadınların sayısı epeyce az. Buna bakarak kadın edebiyatçıları daha fazla mercek altına aldıkları düşünülebilir. ‘Şiir kazanacak’ l Levent Karataş (Şair): 2020 ve nihayet Nobel’i şiir aldı. Daha önce de almıştı. Şair Louise Glück’ün ödülü almasına annem almış kadar sevindim. Fakat şiirin dünyada dolaşacağı ya da dünyalının gündemi olacağı, entelektüel okurun onu başucu yapacağı konusunda hiçbir fikre sahip değilim. Nobel Akademisi’nin ve gelişik bir monarşinin şiire ödül vermesi önemli değildir demiyorum. Evrenin katı gerçekliğiyle denilebilir ki evet: Şiir direnirse kazanacak! ‘En özellerinden’ l Nihat Özdal (Şair): Glück, yeni başlangıçların sürekli devam ettiği bir şiiri yazıyor, başlangıçlara tekrar dönen bir şiir: “mutluyduk bir zamanlar, anılarımız yoktu”, “tekrar dönme eğilimine saplanan”, “tekrar kalkmaya davranan”, “yeniden başlatabilirdik yolculuğu” diyen, yaşayan en özel şairlerinden. [email protected] Neşet Ertaş ‘Bozkırın Tezenesi’ (Kalan Müzik) Halk müziğimizin büyük ustası Neşet Ertaş’ın vefatının ardından külliyatı bir yayın enflasyonuna uğramıştı. Açıkça söylemek gerekirse piyasa amaçlı bu ürünlerin çoğu, bilhassa da plaklar, gerek içerik gerekse de baskı kalitesi açısından yerlerde sürünüyordu. Ancak “Bozkırın Tezenesi” bir istisnayı oluşturuyor. İki CD üç plak formatında hazırlanan “Bozkırın Tezenesi”, 28 parçadan meydana gelmiş. Bunlar arasında “Neredesin Sen”, “Gönül Dağı”, “Zahide”, “Yanıyorum”, “Yalan Dünya” gibi ustanın alametifarikası olmuş eserler var. Bu neşriyatın bir başka tuhaf yanı da eserlerin mütemadiyen başka başka ve yanlış isimlerle yayımlanmış, paylaşılmış oluşuydu. “Bozkırın Tezenesi”nde hassasiyet gösterilen bir başka nokta da bu. Tüm eserler orijinal isimleriyle adlandırılmış. Burada yer alan eserler, ustanın 1970 ve 80’li yıllarına ait. Makara bantlara kaydedilmiş eski dönem eserleri, uzun süren bir çalışmanın ardından temizlenerek toplamaya alınmış. Arşivlik albümün içinde eser bilgileri dışında bir de ustanın bu kayıtları yaptığı zamanlara ait nefis siyah beyaz fotoğrafları kullanılmış. Kelimenin tam anlamıyla bir best of “Bozkırın Tezenesi”, hem içerik hem de baskı kalitesi bakımından en doyurucu tarafından. Erkin Koray ‘İlla ki’ (Mega Müzik) Erkin Koray, askeri darbe sonrası müzisyenler için iş alanı daralınca 1982 yılında Kanada’ya gitmişti. Bir yıl sonra memlekete döndüğünde kayıtlarını tamamladığı “İlla ki” albümünün çıkışı, miksler için gittiği Almanya’da geçirdiği beyin kanaması nedeniyle iki ay hastanede yatmasının ardından gerçekleşmişti. 1983 tarihli “İlla ki”, Erkin Baba’nın yetmişli yıllardaki kadar güçlü olmasa da seksenli yıllarda yaptığı en iyi albümlerden biriydi. Dinleyenler “Baba döndü” diyorlardı. Erkin Baba’nın kaset ve LP formatında çıkan bu altıncı albümünde uzun hava, bağlama, ud gibi Doğu renkleri bulunurken klavyeler geriye itilmişti. 12 parçanın bulunduğu albümde “Kızları da Alın Askere” ve “Hop Hop Gelsin” adlı iki eski şarkının da yeni düzenlemeleri vardı. Albüm, Arap müziği ile sarıp sarmalanmış ama yine de içindeki en rock parça, sözleri Nuri Kurtcebe tarafından yazılan “Tek Başına” bir rock bar hiti haline gelmiş, “Deli Kadın” ise Kadın Hakları Derneği tarafından protesto edilmişti. Küçük bir kadroyla, kendi dışında vurmalı çalgılarda Sedat Avcı, bağlamada Özer Şenay (bir de geri vokal dörtlüsü) ile kaydedilmişti. Kurtcebe’nin çizgileriyle harikulade bir kapağa sahip olan bu albüm şimdi plak formatında yeniden basıldı. DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyorum. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yorum. Haber alma özgürlüğüm ç n C’ n yanındayım. SERPİL YAZOĞLU MEHMET AKİF GÜLERSOY DAYANIŞMA Dünya AIDS gününde: Buradayım! Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. ISPARTA Ş.A.İ.K. NOSTALJİ GRUBU 66 67 68 69 MEZUNLARI Pera Film, her sene Dünolanağı da sağlı bilir. yor. Program, Program yer alan filmya AIDS 122 Araler şöyle: “Sağlık BakanlıGünü kaplık tarihğı” (6’58) , “Bu Doğru; Zak, samınleri araYaşamı ve Sonrası” (6’58), da göstesında Pe “Kendime Dikkat Ediyorum” rime sunduğu “Buradayım!” ad“Kendime Dikkat Ediyorum” ra Müzesi web sitesi ((https:// (6’20), “Kadınlardaki Görünmezlik Sendromu” (7’38), “Adına Aşk Dediler Ama Gerlı film programına www.peramuze çekten Aşk Mıydı?” (8’35), bu yıl, Visual AIDS’in Yasi.org.tr) üzerinden izlene “Amaç Bulmak” (8’). yılımlar seçkisiyle devam ediyor. Dünyanın farklı bölgelerinde HIV ile yaşayan insanların gerçek hikâyelerine odaklanan videolar, DAYANIŞMA AIDS ve COVID19 salgınlarının ortak noktaları, farklılıkları ve serBasın İlan Kurumu’nun giledikleri eşitsiz dağılım üzerine düşünme belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyorum. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yorum. Haber alma özgürlüğüm ç n DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyorum. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yorum. Haber alma özgürlüğüm ç n resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. C’ n yanındayım. C’ n yanındayım. İTÜ İNŞAAT FAKÜLTESİ İSTANBUL RİZE MASASI adına NECATİ EKŞİ HAMZA PARILTI Cumhuriyet Okuru 1973 GİRİŞLİLER İTÜ’LÜ 173’LÜLER
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle