22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER İsrail, İran’a baskıyı artırırken ABD Ortadoğu’ya B52 bombardıman uçağı yolladı Biden öncesi kapışma 7 dishab@cumhuriyet.com.tr 23 KASIM 2020 PAZARTESİ ABD’de Biden döneminin dış politikada nasıl bir tutum izleyeceğine ilişkin tartışmalar sürerken gözler Ortadoğu’daki gelişmelerde. İsrail, Trump yönetimiyle eşgüdümlü yürüttüğü İran’a baskıyı, Tahran’ın yakın müttefiki Suriye üzerinden yoğunlaştırıyor. Geçen çarşamba günü Golan’da bulunan patlayıcılara misilleme gerekçesiyle Suriye’de sekiz hedefin vurulduğunu duyuran İsrail’in, önceki gün de ülkenin kuzeydoğusuna saldırı düzenlendiği belirtildi. Muhaliflere yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Irak’a uzanan Deyr ez Zor çevresine İsrail güçlerinin hava saldırısında İran bağlantılı gruplardan 14 milisin öldüğünü duyurdu. Ölenlerin Iraklı ve Afgan oldukları savunuldu. Ebu Kemal bölgesini hedef alan İsrail saldırısında İran bağlantılı iki üs ve araçların vurulduğu aktarıldı. ‘Vurkaç dönemi bitti’ Öte yandan İsrail’e İran’dan sert çıkış yükseldi. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, ülkesinin Suriye’de danışman olarak varlığı olduğunu savunarak koşulları bozmaya çalışanlara karşı ağır yanıt verileceğini belirtti. İsrail, bir hafta içinde Suriye’de ikinci kez İran bağlantılı grupları hedef alan saldırı düzenledi. ABD, Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü YPG’nin etkinliğindeki petrol bölgelerinde konuşlanmasını sürdürüyor. İsrail’e atıfla “vurkaç taktiği döneminin sona erdiğini biliyorlar, o yüzden temkinliler” ifadesini kullandı. İran Suriye’de askeri gücü olduğu haberlerini reddediyor, sadece askeri danışmanlarını gönderdiğini savunuyor. Geçen çarşamba günkü İsrail saldırısında, 5’i İran Kudüs Gücü’nden olmak üzere 10 kişinin öldüğü iddia edilmişti. İran’ın bölgede nüfuzunu artırmasına izin vermeyeceği görüşünü sıkça dile getiren İsrail, geçmişte de pek çok kez Suriye topraklarını vurmuştu. İsrail, ABD ittifakıyla birlikte ayrıca Sünni Körfez ülkeleriyle de normalleşme hamlesinde. İsrail önceki gece Filistin’de Gazze’den açılan ateşe misilleme gerekçesiyle Hamas hedeflerine hava saldırısı düzenledi. Gözler Pentagon’da Öte yandan Trump’ın giderayak Afganistan ve Irak’tan yaklaşık 3 bin askeri daha geri çekeceği haberleri yankı bulurken ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı’ndan (CENTCOM), B52H Stratofortress stratejik bombardıman uçağının Ortadoğu’ya aktarıldığı açıklaması dikkat çekti. CENTCOM, “Kuzey Dakota’daki Minot Hava Üssü’ndeki B52H Stratofortress ekipleri, caydırıcılık ve ABD’nin müttefiklerine destek için 21 Kasım’da Ortadoğu’ya uzun menzilli uçuş gerçekleştirdi” dedi. Ortadoğu’da en son bu yılın başında bir Amerikan uzun menzilli bombardıman uçağının bulunduğu kaydedildi. Trump yönetiminin Irak ve Suriye’den asker çekme yönündeki kararlarına Pentagon’dan kimi çevrelerce muhalefet yükseldiği haberleri gündeme yansımıştı. Diğer yandan da Trump yönetiminin İran’la varılan nükleer anlaşmadan çıkarak İsrail politikalarına tam destek tutumunun da ABD’de başkanlık seçimlerini kazanan Joe Biden’ın işbaşı yapması halinde nasıl bir sürece evrileceği merak konusu. Biden, Tahran’la uzlaşıya imza atan Demokrat cepheden Başkan Obama’nın yardımcısıydı. Son olarak CENTCOM Komutanı Orgeneral Kenneth F. McKenzie’nin, “Tahran’ın nihai hedefinin ABD’yi Irak’tan çıkarmak olduğu” görüşünü dile getirerek Trump’ın asker sayısını düşürme kararını üstü kapalı olarak eleştirdiği belirtilmişti. Katıldığı bir toplantıda McKenzie’nin “ABD’nin Ortadoğu’daki varlığının her bakımdan kritik olduğunu, bölgedeki deniz yollarının açık olması ve petrol ile ticari faaliyetlerin serbestçe dolaşımının sadece ABD’nin değil dünyanın da menfaatine olduğunu, İran’ın, Irak’ı ABD’ye karşı bir vekâlet savaşı alanı olarak kullandığını söylediği” kaydedilmişti. ABD’de tartışmalı Ortadoğu planının mimarı ABD’nin Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’un da geçen hafta İsrail temaslarında durağı işgal altındaki Filistin toprakları olmuştu. Irak’ta IŞİD saldırısı Irak’ın kuzeyindeki Selahaddin kentinde önceki gün IŞİD tarafından düzenlenen saldırıda beşi güvenlik görevlisi sekiz kişi yaşamını yitirdi, 10 kişi yaralandı. Kentte üç günlük yas ilan edildiği bildirildi. İki hafta önce de Bağdat’ın dış mahallelerinde, çoğunluğu Sünni Müslüman olan AlRadwaniyah’ta bir gözetleme noktasına düzenlenen IŞİD saldırısında 11 kişi ölmüştü. ETİYOPYA’DA ÇATIŞMALARLA BİRLİKTE İNSANİ KRİZ KAYGILARI BÜYÜYOR Trump’a bir ret daha ABD Başkanı Donald Trump’ın, Pensilvanya’da postayla gelen milyonlarca oyu geçersiz kılmak için giriştiği hukuki mücadele sonuçsuz kaldı. Federal yargıç Matthew Brann, usulsüzlük iddialarıyla yapılan başvurunun “dayanaksız” olduğunu kaydetti. Trump ekibinin yaptığı başvuru için “spekülatif suçlamalar” ifadesini kullanan Brann, ABD’nin “en büyük nüfusa sahip 6. eyaletinde bütün oyları bir kenara bırakın tek bir oyun bile hakkının yenemeyeceğini” vurguladı. 2024 iddiası Pensilvanya’nın Cumhuriyetçi Senatörü Pat Toomey de Trump’ın bütün yasal seçenekleri tükettiğini, artık yenilgiyi kabul etmesi gerektiğini söyledi. Demokrat aday Biden’ı kutladı. Trump ekibi ise kararı temyize götürmeyi düşünüyor. Çünkü Trump’ın seçim sonuçlarını değiştirmek için bir şansı varsa, Pennsyvania’daki sonuçların kesinlikle tersine çevrilmesi gerekiyor. Bu arada, Trump’ın aslında 2024 için hazırlanmaya başladığı iddiaları da sürüyor. Washington Post gazetesinin haberine göre, yakın çevresine Beyaz Saray’dan ayrıldıktan sonra da medya ve siyasette etkili olmaya devam etmek istediğini söyleyen Trump, 2024’te başkanlık yarışına girmeyi düşünüyor. Seçim tartışmalarının dinmediği ABD’de diğer yandan da yeni tip koronavirüs salgını tablosu her geçen gün ağırlaşıyor. Kaliforniya’da, sağlık sisteminin artan vakalardan ötürü artık yükü taşıyamaması nedeniyle, geceleri sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Aralarında silahlı olanların da bulunduğu Trump destekçileri önceki gün Atlanta’da eylem düzenledi. ‘KORİDOR AÇILSIN’ Etiyopya ordusunun ülkenin kuzey eyaletinde Tigray Halk Kurtuluş Cephesi’ne karşı operasyonları sürüyor. Ordunun, eyalet başkenti Mekelle’yi kuşatma planları açıklanırken sivillere ilişkin kaygılar artıyor. Bölgedeki ateşten kaçan binlerce kişinin komşu Sudan ve Eritre’ye sığındığına dikkat çekiliyor. Birleşmiş Milletler insani kriz uyarısını yineledi. İki ülke arasında mülteci kamplarına uzanacak şekilde “insani koridor” açılması çağrısında bulundu. Yeni bir Yemen olabilir Etiyopya’nın geleceğini belirleyecek Tigray’daki mevcut krizin köklerini Etiyopya tarihinin derinleMUSTAFA K. ERDEMOL rinde aramak gerekiyor. Malum, İtalya’nın emperyal emellerine direnmeyi başarmış bir ülkedir Etiyopya. Çocukluğumuzda, ülke açlıktan kırılırken sarayındaki aslanlarını etlerle beslediğini okuduğumuz “Arslanlar Arslanı” lakaplı Haile Selasiye, bağımsızlık sonrası ulusal birliğin nimetlerinden hayli yararlanmış bir figürdü. Başlarda ülke içinde hassas bölgesel/etnik dengeyi sürdürme ihtiyacına uyum sağlamış olsa da sonuçta sert bir diktatöre dönüşmüştü. Kilit bölge Tigray Biliniyor; Etiyopya’yı 1974’ten 1987’ye kadar Sosyalist Etiyopya Geçici Askeri Hükümeti (Derg olarak da adlandırılır) yönetti. Marksist yönetim monarşiyi kaldırıp Selasiye’yi defetmiş, feodalizme savaş açmış, eğitim seferberliği yapmış bir yönetimdi. Ancak Eritre’nin bağımsızlık taleplerinin öncüsü Eritre Halk Kurtuluş Cephesi (EPLF) ile Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) birlikte Derg yönetimine karşı mücadele ettiler. Marksist yönetimin devrilmesinde bu Tigray bölgesi kilit önemdeydi. (Bu arada Derg, 1987’de resmi olarak devrilmesine rağmen, liderleri 1991 yılına kadar iktidarda kaldı). Dönüm noktası seçim İki örgüt de Derg’e karşı kurulan Etiyopya Halkının Devrimci Demokratik Cephesi’nin (EPRDF) bir parçasıydı. TPLF lideri Meles Zenawi, koalisyona liderlik etmiş ardından Başbakan olmuştu. Zenawi, Tigray’lılara yeni hükümetin güvenlik aygıtında, askeri komutasında geniş yer verdi. Yeni anayasa etnik federalizme dayanıyordu, yani her etnik bölgeye ayrılma hakkı verilmişti. 2005 seçimlerinde daha fazla demokrasi için atılan adımların kontrol edemeyecekleri güçleri serbest bırakabileceğini fark eden EPRDF liderliği, tutumunu değiştirerek son derece baskıcı bir mekanizmaya dönüştü. Muhalif politikacılar, insan hakları aktivistleri, bağımsız gazeteciler hapsedildi. Oromia ve Amhara arasındaki tarihi etnik çekişmeler, Amhara ve Tigray dahil bazı bölgelerarası arazi anlaşmazlıkları etnik milliyetçiliği, karşılıklı düşmanlığı kökleştirdi. Hıristiyan Ortodoks seçkinler ile büyüyen, ancak görece daha fakir olan Müslüman nüfus arasında da gerilim gittikçe arttı. Zelewi 2012’de öldüğünde, ülkenin güneyinden Tigray olmayan Hailemariam Desalegn’in başbakanlığa atanması, özellikle de Oromya’da ayaklanmalara yol açtı. EPRDF, Hailemariam’ın yerine hızla, Müslüman/Hıristiyan karışımı bir aileden gelen ilk Oromo olan Abiy Ahmed’i getirdi. Etiyopya’nın güvenlik aygıtının içinde yetişen biri olan Abiy, siyasi tutukluları serbest bıraktı ancak federal düzeyde etkili Tigraylı liderleri görevlerinden uzaklaştırdı. Sadece güvenlik hizmetlerinde değil, hükümetin her yerinde Tigraylılar kendilerini nüfuzlu pozisyonlardan uzak buldular. Bu tasfiye Tigraylılar arasında çıkarlarının federal düzeyde korunacağına dair güveni zayıflattı. Tigray siyasi liderliği ülkenin kuzeyindeki Tigray’a çekildi. Abiy, Covid19 salgınının ortasında Ağustos 2020’de yapılması planlanan ülke çapındaki seçimleri süresiz olarak ertelediğinde, yalnızca Tigray bölgesi seçimleri belirlenen zamanda yaparak özerkliğini savundu. Etiyopya ordusunun çekirdeğini oluşturan Tigray askeri birimlerini de harekete geçirdiler. Abiy’in kaygısı... Abiy’e göre, Tigray bölgesi federal hükümete karşı gelebiliyorsa diğer bölgeler de gelebilir. Tigray’in diğer ayrılıkçı gruplarla bağlantıları olduğuna inanıyor Abiy. Bu nedenle Tigray üzerinde merkezi otoriteyi sağlamak zorunda. Tigray, son derece zorlu, hayli dağlık bir bölge. İnsanları sert, inatçı olarak biliniyor. Karayla çevrili olmasına, sadece 6 milyon nüfusuna karşın, 100 milyonluk Etiyopya’ya karşı Tigray’ı savunmakta kararlı bir halkı var. Abiy, hava gücü avantajına ve kuzeyde Eritre gibi bir müttefike sahip, ancak bu ülkedeki bir savaşın Yemen’deki gibi sonuçlanması ihtimali de var. Tigray en azından henüz ayrılık için savaşmıyor. Liderleri Etiyopya’nın dağılmasını değil, Tigray’ın merkezde saygın bir yere, bölgelerinde yeterli özerkliğe sahip olmasını istiyor. Hedefleri bağımsızlıktan çok rejim değişikliği gibi görünüyor. Çünkü artık Abiy’e güvenmiyorlar. Görünen o ki, Abiy, boyun eğmelerini beklediği Tigraylılarla, Tigraylılar da Abiy ile pazarlık yapmayacak. Bu nedenle uluslararası arabuluculuk sorunu çözecek gibi görünmüyor. Sonucu Etiyopya’nın başka bölgelerindeki benzeri gelişmeler ile Etiyopya’nın komşularının rolü/etkisi belirleyecek ayrıca. Ülkenin geleceğini çok etkileyecek bir sorundur bu. Yine de Etiyopya’nın dağılması pek olası değil. Bir şiddet dönemine gireceği kesin. Çözüm ne olabilir? Merkezde yeni bir hükümet sistemi ile bölgelerle ilişkilerin yeniden yapılandırılarak dengenin sağlanması. Olmasa ne olur? Yeni bir Yemen’le karşılaşırız. Olacağı bu. Zirve koronavirüs salgını nedeniyle sanal düzenlendi. G20’den adil aşı dağıtımı vaadi Yeni tip koronavirüs salgını (Covid19) ana gündem başlığıyla Suudi Arabistan’da toplanan G20 Zirvesi dün sona erdi. Üye ülkeler koronavirüs aşılarının adil dağıtımının sağlanması için “hiçbir çabadan kaçınılmayacağı” ve borç yüklü yoksul ülkelere destek verileceği açıklaması yaptı. Zirvede yer alan ülkeler çok taraflı ticareti ve iklim değişikliğine karşı mücadeleyi destekleme konusunda da görüş birliğine vardı. IŞİD vurgusu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da G20 zirvesine Vahdettin Köşkü’nden ikinci kez video konferans ile katıldı. Erdoğan uluslararasılaşmış sorunlara ilişkin Türkiye’nin tutumunu “Terör tehdidinin bertaraf edilmesi, itilafların önlenmesi ve istikrarın güçlendirilmesi noktasında elimizden gelen çabayı gösteriyoruz. Suriye’de IŞİD ile göğüs göğüse çarpışan tek NATO ülkesiyiz” sözleriyle ifade etti. “Yalnız bırakılmamıza rağmen, bugüne kadar 9 bine yakın yabancı terörist savaşçı yakaladık ve ülkelerine geri gönderdik. Çatışma bölgeleri ile bağlantılı olduğunu tespit ettiğimiz yaklaşık 100 bine yakın kişiye, ülkemize giriş yasağı koyduk” diyen Erdoğan, “bir dönem teröristlerin cirit attığı bölgelerin güvenli hale getirilerek 411 bini aşkın Suriyelinin ülkelerine geri gitmelerini sağladıklarını” söyledi. “2030 sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için, önümüzde 10 yıldan kısa bir süre var” diyen Erdoğan şu ifadeleri kullandı: “Salgının yoksulluk ve eşitsizlik başta olmak üzere, birçok sorunu daha da derinleştirdiğini görüyoruz.” ABD Başkanı Donald Trump da salgınla mücadele edilirken güçlü ekonomik büyümenin ve istihdamın yeniden sağlanması için birlikte çalışma gereğini dile getirdi. Almanya Başbakanı Angela Merkel de küresel eylem çağrısı yaptı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, “yıl sonuna kadar kullanıma hazır olacak Covid19 aşısının bir kısmının fakir ülkelere bağışlanmasını” önerdi. Endonezya Devlet Başkanı Joko Widodo da üye ülkelere salgınla mücadelede yoksul ülkelere yardım etme çağrısında bulundu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de salgına ve küresel ekonomik krize dikkat çekti. Fransa: Söz değil eylem bekliyoruz Ankara’dan Avrupa Birliği (AB) ile krizi dindirme yönünde önceki gün gelen açıklamalar yankı bulurken Paris, baskının süreceği çıkışını yineledi. Doğu Akdeniz’de enerji, etkinlik mücadelesi sürerken AB, aralık ayındaki zirvede Türkiye’ye yaptırım tehdidi kartını masadan kaldırmıyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan önceki gün AB’den Türkiye’ye verilen sözlerin tutulmasını isteyerek “Kendimizi başka yerlerde değil Avrupa’da görüyor, geleceğimizi AB ile kurmayı tasavvur ediyoruz” demişti. Fransa Dışişleri Bakanı JeanYves Le Drian, basına verdiği demeçte “Erdoğan’ın Doğu Akdeniz, Libya ve Dağlık Karabağ’daki anlaşmazlıkları gidermesinin çok kolay olduğunu” söyledi. Le Drian, “Sayın Erdoğan’dan son birkaç gündür dinlediğimiz yatıştırıcı açıklamalar yeterli değil, davranışları görmemiz gerekir” dedi. Türkiye’nin AB üyeleri, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne yönelik siyasetini “yayılmacı, saldırganca” olarak niteleyen Le Drian, “Pek çok anlaşmazlık konumuz var” ifadesini kullandı. NATO teması AB içinde Ankara’ya yönelik sert çıkışlarda bulunan Paris ile önceki gün NATO çerçevesinde temas olduğu gündeme yansımıştı. Türkiye’nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Basat Öztürk, Fransız mevkidaşıyla bir araya gelmişti. AA’nın haberine göre Fransa’nın NATO Daimi Temsilcisi Muriel Domenach, sosyal medya hesabından, Öztürk ile görüştüğünü duyurdu. Fransa’nın eski İstanbul Başkonsolosu Domenach, “Mevkidaşımla açık ve dostça iletişim. Birleştiğimiz ve ayrıştığımız noktalar var. Bunları NATO’da sükunetle konuşmak konusunda mutabıkız” dedi. BÜTÇE PROTESTOSU Orta Amerika ülkelerinden Guatemala’da 2021 yılı ulusal bütçesine karşı çıkan yüzlerce gösterici Kongre binasını basıp bazı bölümlerini ateşe verdi. Muhafazakâr partilerin hâkim olduğu Kongre, geçen hafta ülke tarihinin en büyük bütçesi kabul edilen 13 milyar dolarlık paketi onaylamıştı. Bütçede eğitim ve sağlık hizmetleriyle ilgili kesinti yapılacak olması tepkilerin merkezinde. Covid19 hastalarının bakımı, eğitim, insan hakları için ve yetersiz beslenmeye karşı mücadele amacıyla oluşturulmuş fonlarda kesintiye gidildiğine de işaret ediliyor. Başkan Alejandro Giammattei’nin istifasını talep eden eylemciler, yolsuzluğa hayır sloganlarıyla meydanlara çıktı. Bazı gruplar Kongre binasına girdi, eylemlere polis müdahale etti, yer yer çatışmalar yaşandı. Çıkan olaylarda 50 kişinin yaralandığı, 20 kişinin gözaltına alındığı belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle