23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÇEVRE eposta: hazal.ocak@cumhuriyet.com.tr 9 20 KASIM 2020 CUMA Bu çöpler nereden geldi? Çin’in plastik atık ithalatını yasaklamasının ardından Türkiye, Avrupa’nın yeni plastik çöplüğü haline geldi. Türkiye’nin 2004 yılından bugüne Avrupa Birliği ülkelerinden ithal ettiği plastik atıkların 173 kat arttığı belirtiliyor. Greenpeace’in Adana’da çektiği görüntüler, ithal edilen plastiklerin bir kısmının doğaya atıldığını ya da yakıldığını gözler önüne serdi. Bölgede hayvancılık yapan Mustafa Akar, atıkların yakılması nedeniyle hayvanlarının zehirlendiğini belirterek “Bu gördükleriniz onda biri, yüzde biri değil” dedi. Çiftçi Adem Koç ise “Arazimize pamuk ekiyoruz, tozdan kaldıramıyoruz. Hastalık, ilaçtan başa çıkamıyorum. Buna bir çözüm olması lazım” diye konuştu. Mikroplastikler derede Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, plastik atıkların hem doğayı kirlettiğini hem de canlı yaşamına zarar verdiğine dikkat çekerek “Akyakan Tuzla lagünlerine uzanan bir kanalın kenarında terk edilmiş, atılmış, yakılmış plastikler var. Yakılma esnasında çok ciddi toksik zehirli gazlar ortaya çıkıyor. Bu plastik çöpler hem sucul ve karasal yaşamı hem de atmosferi ciddi anlamda kirlettiyor. Dereden adeta mikroplastikler akıyor, su aktığına dair herhangi bir emare yok” ifadelerini kullandı. Greenpeace Akdeniz Program Direktörü Deniz Bayram da Türkiye’nin kendi plastik atığı ile baş edemezken plastik atık ithal etmesinin kabul edilemez olduğunu belirterek plastik atık ithalatının yasaklanmasını gerektiğini ifade etti. Fındıklı halkı, Çağlayan Deresi’nden su çeken balık çiftliğine direniyor Su için savaşıyorlar Çiftçilerden kömüre veto Antalya Korkuteli ilçesindeki Dereköy Yaylası kömür madeni tehdidi altında. Köylüler ve Antalya Isparta Burdur Denizli Kaş Platformu tarafından yapılan ortak açıklamada “Turkuaz Kömür İşletmeleri AŞ tarafından kömür çıkarılmak istenen yerde kayısı ihracatı bu yıl adeta patladı. Biz kayısı üreterek hem daha iyi kazanıyoruz hem ülkemize dolar kazandırıyoruz hem de halkımızın daha çok kayısı yemesini sağlıyoruz. Kömür istemiyoruz’’ denildi. Daha önce kömür madeninin gündeme geldiği ancak köylülerin itirazı üzerine ertelendiği belirtilen açıklama kömür madeni için tekrar harekete geçildiği anlatıldı. Açıklamada özetle “Bizler, kayısı üreticilerini yok sayan, kayısı ihracatını yok sayan, Korkuteli su kaynakları havzasında 14 köyün meyve üretimin yok sayan, entrikalı kararla kömür madeni açılmasına ‘hayır’ diyoruz! Korkuteli Çayı’nın sularıyla 75 bin dönüm tarım arazisinde sulu tarım yapılıyor’’ denildi. 550 bin yavru denize koştu Koronavirüs nedeniyle sahiller boş kalınca Caretta caretta ve yeşil denizkaplumbağalarının yuva ve yavru sayılarında yüzde 40’a varan artış yaşandı. Akdeniz sahillerinde bu yıl 6 bin Caretta caretta yuvasından 350 bin yavru, 3 bin 500 yeşil denizkaplumbağası yuvasından 200 bin yavru denizle buluştu. DEKAMER Başkanı Prof. Yakup Kaska, denize ulaşan yavrulardan binde 23’ünün ancak erişkinliğe ulaşabildiğine dikkat çekti. Rize’nin Fındıklı ilçesinde bölge sakinleri suları için mücadele ediyor. Bugüne kadar Çağlayan Deresi’nde hiçbir hidroelektrik santralına (HES) geçit vermemişler. Bölge sakinleri bugün balık çiftliğinin derenin suyuna el koyduğunu belirterek “Suyuma dokunma” diyor. Bölge sakini Mete Hacaloğlu, “Dere tüm insanlığın malıdır” ifadelerini kullandı. Çok sayıda bölge sakini, balık çiftliğinin sahibi Kuzuoğlu Grup şirketlerine karşı dava açtı. Bir yurttaş dava dilekçesinde rızaları dışında arazilerine iş makinesi sokularak metrelerce derin kuyular açıldığını, hendekler kazıldığını ve bu hendeklere devasa borular döşendiğini anlattı. Yurttaş, arazilerinin doğal yapısının bozulduğunu, ağaçların kesildiğini ve tahrip edildiğini belirterek mala zarar verme suçunun işlendiğini söyledi. Açılan davanın dosyasına şirketin itirazı da girdi. ‘Yıkım kararı var’ Yurttaş itiraza verdiği cevapta ise şirketin, kiraladığı arazinin balık çiftliği faaliyetine uygun olmadığı halde kiralandığı, akabinde balık çiftliği inşa edildiği ve tesisin faaliyete geçebilmesi için boru hattıyla tesise tonlarca su taşımak istediği belirtildi. Mahkeme heyeti, geçen pazartesi günü bölgede keşif yaptı. Bölge sakinleri keşif sırasında “Çağlayan Deresi ÇEVRE Balık çiftliği, Çağlayan Deresi’nden su çekiyor. ağlayan deresi olmasın” yazılı pankart açtı. Gazetemize konuşan Rize Fındıklılı Mete Hacaloğlu da bu derenin köy için son derece önemli olduğunu belirterek “15 yıl önce başlayan HES furyasının zararlarını gören Fındıklı halkı mücadele etti ve dereye HES yaptırmadı. Çağlayan Deresi üzerinde, derenin suyu kullanılarak beton havuzlarda alabalık yetiştiriciliğinin endüstriyel boyutlarda yapılması temel sıkıntımız. Daha önceden küçük çaplı havuzlar oluyordu. Vadi ve dere kapasitesini aşmıyordu. 34 yıl önce devralındı. Daha büyük havuzlar yapıldı, daha çok su ihtiyacı oldu. Bu çiftlik için dere yatağına keyfiyata dayalı derenin suyunu alabilecek bir düzenek yapıldı. Buna ilişkin Devlet Su İşleri (DSİ) tarafından yıkım kararı çıkarıldı fakat 8 aydır uygulaması yapılmadı. Kontrol edip de ‘Neden yıkılmadı’ diyen de olmadı’’ dedi. ‘Bazen komple kuruyabiliyor’ Çağlayan Deresi’nin geniş bir yatağı olduğunu vurgulayan Hacaloğlu, “Suyun alınması nedeniyle kontrol de olmadığı için kimi zamanlar dere yatağı komple kuruyabiliyor. Buraya has, endemik bir balık türümüz var: Deniz alası. Bu dere kuruyunca ya da dere yatağında yapılan herhangi bir müdahale, su alma düzenekleri gibi, bu canlının hayatını etkiliyor’’ diye konuştu. Hacaloğlu, çiftliğin büyümesiyle atık sorununun da oluştuğuna değinerek özellikle havuzların temizlendiği zamanlar dereye boşaltım yapıldığını anlattı. Hacaloğlu özetle “Yanına yaklaşamadığımız, kokusundan duramadığımız zamanlar oldu. Dere, insanlığın malıdır, ticari kaygılarla yaklaşılan bir şeyi kabul etmemiz mümkün değil’’ ifadelerini kullandı. Taleplerini de sıralayan Hacaloğlu, öncelikle o boruların sökülmesi gerektiğine dikkat çekerek atıkların ileri düzeyde bir arıtma sisteminden geçmesi gerektiğini anlattı. Hacaloğlu, son olarak dereden suyun takibinin yapılabildiği bir usulle alınması gerektiğini söyledi. 2020 İklim Şeffaflığı Raporu’nda Türkiye uyarısı Karaismailoğlu bütçe konuşmasında değinmedi Kuraklık kapıya dayandı Kanal İstanbul’u atladı G20 ülkelerinde yer alan 14 düşünce kuruluşu ve sivil toplum kuruluşunun işbirliği içinde hazırladığı 2020 İklim Şeffaflığı Raporu (Climate Transparency Report 2020) açıklandı. Rapora göre, Avustralya, Brezilya, Fransa, İtalya, Meksika ve Türkiye’nin, şiddetli şekilde gerçekleşebilecek su kıtlığına veya kuraklığa maruz kalması olası görünüyor. Ayrıca raporda Türkiye ile ilgili verilere de yer veriliyor. Buna göre Türkiye, Endonezya ve Güney Kore’nin 2020 yılındaki karbondioksit emisyon azaltımı, diğer ülkelerle kıyaslandığında daha sınırlı gerçekleşti. Türkiye ve Güney Kore’de aynı zamanda 20132018 yılları arasında kişi başına ulaşım kaynaklı emisyonlarda artış yaşandı. Raporda Türkiye’nin koronavirüs kurtarma paketinde, çevre veya iklim hedeflerine çok az atıf yer aldığı belirtildi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının 2021 bütçesi, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşüldü. HDP’li Garo Paylan, Bakan Adil Karaismailoğlu’nun sunumunda Kanal İstanbul’a değinmediğini belirterek “Buraya her Ulaştırma Bakanı geldiğinde ‘Kanal İstanbul’u yapacağız’ diye fotoğraflarını koyardı. Kanal İstanbul’u ne dillendirdiniz ne sunumunuza koydunuz. Demek ki bu yanlıştan dönmüşsünüz. Size teşekkür ediyorum çünkü bunun bir ulaşım projesi değil, bir rant projesi olduğu ortaya çıktı” dedi. İYİ Partili Yasin Öztürk, “Karayolları Müdürlüğü’nün 2021 bütçe teklifinde yapişletdevret modeliyle yaptırılan ulaştırma projelerine ilişkin trafik garantileri ve katkı ödemeleri için14 milyar 49 milyon lira ödenek ayrıldığı görülüyor. 2022’de 16.9 milyar, 2023’te 17.3 milyar lira ödeme yapacağımız da şimdiden belli” dedi. l ANKARA PROF. DR. AHMET ERCAN UYARDI Asıl büyük deprem Tekirdağ’da olacak Jeofizik Yüksek Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, “Kimse Tekirdağ depreminden söz etmiyor herkes İstanbul diyor. Oysaki büyük deprem Tekirdağ’da olacak. İstanbul’da beklenen depremde açığa çıkacak güç 4.3 atom bombası gücünde olacak ama Marmara Ereğlisi’nde olacak olan depremde açığa çıkacak güç 24 atom bombasına eşdeğer olacaktır” dedi. Marmara Ereğlisi İlçe Belediyesi’nin düzenlediği, “Deprem her an kapımızda” konulu panelde konuşan Ercan, Marmara’daki deprem ölçerleriyle nerenin gergin olup olmadığını bildiklerini belirterek “Buna göre Büyükçekmece’nin batısından Şarköy’e kadar yüksek gerginlik yaşanıyor. Demek ki bu gerginliğin bulunduğu torağın bir kısmı Silivri’den başlıyor yani İstanbul’un batısından başlıyor ama büyük bölümü Tekirdağ ilinde bulunuyor. Buna göre Tekirdağ ilini deprem bekliyor diyoruz. Bu depremin olacağı yer ise bu arı kovanının en yoğun olduğu yer Marmara Ereğlisi’nin önü oluyor. Sadece Marmara Ereğlisi depremi olmayacak bütün Trakya bölgesinin depremi olacak” dedi. Hiç kimsenin Tekirdağ depreminden söz etmediğini söyleyen Ercan, “Herkes İstanbul diyor. Marmara Ereğlisi’nin beklediği depremin yıkım kuvveti de 9 olacaktır. Eğer Marmara Ereğlisi’nde enkaz altında insan aramak istemiyor, can kaybı yaşamak istemiyorsanız o kıyı şeridindeki yapılaİstanbul’da oran yüzde 64 CHP Kadıköy ilçesinin geleneksel “Çarşamba Sohbetleri”ne telekonferans aracılığıyla katılan yerbilimci, deprem uzmanı Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul’da beklenen depremin Anadolu yakasına oranla Avrupa yakasında daha yıkıcı olabileceğine dikkat çekti. Prof. Dr. Görür, şöyle konuştu: “7 ve 8 aralığında olası bir depremde Kadıköy’ün Kurbağalıdere vadisi daha çok etkilenecektir. Merdivenköy, Zühtüpaşa, caferağa, Osmanağa’da etki söz konusu. Ataşehir’e uzanan bölgelere dikkat etmek gerekiyor. Görür, beklenen büyük İstanbul depreminin gerçekleşme olasılığını yüzde 64 olarak açıklarken, mevcut iyileştirme çalışmalarının can kaybını azaltmayacağını, İstanbul’un rantsal değil, köklü bir kentsel dönüşüme ihtiyacı olduğunu söyledi. l İSTANBUL / Cumhuriyet rın hepsinin yıkılması gerekiyor. Siz yıkmazsanız deprem hepsini yıkacak. İnsanlar önce malım dememeli önce canım demeli. Bir kişinin Türkiye Cumhuriyeti’nde depremden ölmesinin maliyeti 1 milyon 250 bin dolardır. Pekiyi, bir kişinin depremde ölmemesi için yapılması gereken kişi başı yatırımın miktarı ne kadardır biliyor musunuz? Sadece 5 bin dolardır” diye konuştu. l DHA Bimeks işçilerine polis müdahalesi: 5 gözaltı Haklarını alamadan işten çıkarılan BİMEKS işçileri, BİMEKS yöneticisi Vedat Akgiray’ın öğretim görevlisi olduğu Boğaziçi Üniversitesi önünde dün eylem yaptı. “Vedat Akgiray ders verme hakkımızı ver” yazılı pankart açan işçiler “Vedat Akgiray’ın hâlâ ders verdiği üniversiteden bir muhatap bulana kadar, bizimle masaya oturulana kadar buradayız” dedi. Eyleme müdahale eden polis ekipleri UmutSen Sözcüsü Betül Celep ve Örgütlenme Koordinatörü Başaran Aksu’nun da aralarında bulunduğu 5 kişi gözaltına aldı. l İSTANBUL / Cumhuriyet İMAMOĞLU İBB BÜTÇESİNİ SUNDU: 2021 yeşile yatırım yılı olacak İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) 2021 yılı bütçesi 28 milyar 900 milyon TL olarak belirlendi. Meclis toplantısında bütçeyi sunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Meclisimizin, finansal ihtiyaçlarımız konusunda önümüze çıkardığı engellere rağmen borçlarımızı ödemeye, İBB’nin sırtındaki devasa borç kamburunu azaltmaya, yatırımlara ve hizmetlere ara vermeksizin devam etmeye söz veriyorum” dedi. İmamoğlu, yeşil yatırımlar için 2021’de topyekun bir seferberlik başlatacaklarını açıkladı. 2020 tablosunda kendilerini en fazla zorlayan faktörün, önceki yönetimden kalan 5.8 milyar TL ticari ve 2 milyar Avro’nun üzerindeki finansman borçları olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “2020 Ocak ayında 6.6 TL olan Avro’nun kasım başı itibariyle 9.1 liraya yükselmesinin 16 milyon İstanbulluya yüklediği ek borç yükü 5.4 milyar Türk Lirası’dır. 2021 yılında 28,9 milyar lira olmasını öngördüğümüz gider bütçesinin tam üçte biri yatırım bütçesidir” dedi. ‘Destek yok engelleme var’ Dünya devletlerinin, pandemiyle mücadele sürecinde, ellerinden gelen her türlü yolla yerel yönetimleri desteklediğini aktaran İmamoğlu, “Bizde ise, en az 1 yıl daha süreceği anlaşılan salgınla mücadelede, hükümetimizin, yerel yönetimlere herhangi bir desteği yoktur. Bırakın desteği, pek çok konuda engelleme ve yok sayma uygulamaları malumunuzdur” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet TAŞOCAĞI DINAMIT PATLATTI: 6 KÖYLÜ YARALI Mersin’in Tarsus ilçesinde bulunan taşocağında dinamit patlatıldı. Patlamanın ardından taşocağı yakınındaki özel mülkiyetinde zeytin hasadı yapan eski muhtar Murat Çolak ile ailesinin üzerine, kaya parçaları düştü. Başına aldığı darbe ile yaralanan Murat Çolak, hastaneye kaldırıldı. Diğer yaralılar ise ayakta tedavi edildi. Çolak ve ailesi taşocağından şikâyetçi olurken dinamit patlatılmasıyla ilgili taşocağının uyarı yapmadığını iddia etti. Murat Çolak, temmuz ayında taşocağının üzüm ve zeytin ağaçlarına zarar verdiğini ve toz nedeniyle mahsullerini satamadığını iddia etmiş ve haberlere konu olmuştu. l İHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle