23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER dishab@cumhuriyet.com.tr 7 20 KASIM 2020 CUMA ABD Dışişleri Bakanı, Filistin topraklarındaki yasadışı İsrail yerleşimini ziyaret etti Pompeo işgal turunda ABD’de Joe Biden’ın kazandığı belirtilen seçimlerin ardından Trump yönetiminin iki dönem boyunca izlediği dış politika hamlelerini vurgulama mesajları devam ediyor. Tartışmalı Ortadoğu planının mimarı ABD’nin Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun dün İsrail temaslarındaki durağı işgal altındaki Filistin toprakları oldu. Pompeo, uluslararası pek çok kesimden yasadışı tepkilerinin yükseldiği bölgedeki bir İsrail yerleşimini ziyaret etti. Böylelikle Pompeo Batı Şeria’da Yahudi yerleşim birimini ziyaret eden ilk ABD Dışişleri Bakanı oldu. Bu adımı öncesinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile basının karşısına çıkan Pompeo, İsrail işgali altındaki Golan Tepeleri’ne de gitti. ‘İsrail yapımı’ ibaresi! Pompeo, Trump yönetiminin Golan Tepeleri’nin bir bölümünün İsrail’e ait olduğunu tanıdığına yönelik 2019’daki kararına da işaret etti. Ayrıca Batı Şeria’daki yerleşimlerdeki üretimlerin “İsrail yapımı” etiketiyle kabul edileceğini de savundu. Bu çerçevede bölgedeki şarap üretimine de atıf yapıldı. Pompeo’nun giderayak İsrail çıkarmasında, Trump yönetiminin Filistin’e yönelik ayrımcılığa karşı çalışmalarıyla bilinen BDS örgütünü antisemitik olarak niteleyen kararı da gündeme yansıdı. Bu gruba destek veren tüm oluşumlara hüİsrail Başbakanı Netanyahu ile görüşen Pompeo, Ramallah yakınındaki yasadışı Psagot Yahudi yerleşimine helikopterle gitti. kümet desteğinin kesileceği tehdidi de yapıldı. Pompeo’nun Golan’ı ziyaret etmesi önceki gün İsrail’in açıkça üstlendiği Suriye topraklarına yönelik saldırısının ardından geldi. İsrail, Golan’da bulunan patlayıcılara misilleme olarak sekiz hedefin vurulduğunu duyurmuştu. Suriye’nin güneyindeki “İran ve Suriye ordusuna ait hedeflerin vurulduğu” belirtilmişti. Biden’a mesaj Pompeo’nun ziyaretine Filistin ve Ankara’dan tepki yükseldi. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın sözcüsü, “Pompeo’nun ziyareti işgale aktif katılımdır” dedi. Filistin Turizm Bakanı Rula Maayah, ABD Dışişleri Bakanı’nın adımının uluslararası yasalara aykırı olduğunu söyledi. ABD’de yeni dönemde işbaşı yapacak olan yönetimin yerleşimlerin yasadışılığı konusundaki eski tutumuna dönmesini umduklarını belirtti. Ankara, Pompeo’nun yasadışı İsrail yerleşimini ziyaret etmesini “son derece vahim adım” olarak değerlendirdi. Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında “Bu ziyaretin arkasında, İsrail’in işgal altındaki Filistin topraklarındaki hukuk dışı eylemlerine meşruiyet kazandırmak amacı yatmaktadır. Sorumsuzca atılan bu tür tek yanlı adımlar, İsrailFilistin ihtilafının çözümüne yönelik yerleşik uluslararası parametrelere, BM kararlarına ve Filistin halkının hak ve özgürlüklerine halel getiremeyecektir” ifadelerine yer verildi. İsrail’in 1967’de işgal ettiği Batı Şeria’da 250’den fazla yasadışı Yahudi yerleşim birimi bulunuyor. Bu yerlerde ikamet eden 400 binden fazla yerleşimci, Batı Şeria’da işgal altında yaşayan Filistinliler için hayatı daha da zorlaştırıyor. Uluslararası hukuka göre, işgal altındaki topraklarda bulunan tüm Yahudi yerleşim birimleri yasadışı kabul ediliyor. Öte yandan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 4 üyesi Almanya, Fransa, Belçika ve Estonya ile konseye gelecek yıl katılacak Norveç ve İrlanda önceki gün İsrail’e işgal altındaki Doğu Kudüs’te yer alan “Givat Hamatos” yasadışı yerleşim birimine ek konut inşası planından vazgeçmesi çağrısı yaptı. Yeni tip koronavirüs salgınına rağmen yılın başından beri mal ve mülke el koyma ve yıkımların üzücü bir şekilde devam ettiği kaydedilen açıklamada, Batı Şeria’da bir Filistin okulunun da yıkım tehdidi ile karşı karşıya olduğu belirtildi. Ortak açıklamada, 1967 sınırları öncesi hiçbir değişimin tanınmayacağı vurgulandı, yerleşim birimlerinin Filistin Devleti kurulması ve iki devletli çözüm umutlarına ciddi zarar verdiği ifade edildi. Biden döneminin işbaşı yapması halinde Washington yönetiminin Ortadoğu planlarının nasıl şekilleneceği merak konusu. ABD Başkanı Donald Trump, İran’a yönelik baskıyı daha artırırken İsrail’in işgal politikasına tam destek oluyor. DSÖ Başkanı’na suçlama Etiyopya ordusu isyancı kuzey bölgesi Tigray’a operasyonunu genişleterek sürdürürken Genelkurmay Başkanı Berhanu Jula, dün Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus’u çatışmaların yaşandığı muhalif bölgedeki liderler için lobi yapmak ve bölgedeki güçleri silahlandırmakla suçladı. Kendisi de Etiyopyalı olan Ghebreyesus Tigray etnik topluluğunun bir üyesi. Jula, basın toplantısında, bir dönem Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) lideri ve eski Devlet Başkanı Meles Zenawi’ye bağlı Sağlık Bakanı olarak görev yapan Tedros’un “bu ekibin bir parçası” olduğunu saGhebreyesus vundu. “Onlara silah sağlamak için çalıştı” suçlamasını yöneltti. Etiyopya Başbakanı Ahmed Abiy de Ghebreyesus’u kastederek “Ondan Etiyopya halkının yanında yer almasını ve onları kınamasını beklemiyoruz” dedi. Ghebreyesus’tan suçlamalara ilişkin dün bir yanıt gelmedi. Öte yandan ABD’de başkanlık seçimlerini kazanan Joe Biden’ın dış politika danışmanı, Etiyopya’da ateşkes çağrısı yaptı. Putin’den maçoluk övgüsü! Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın oluşturduğu BRICS grubunun sanal zirvesinde Brezilya’nın aşırı sağcı Devlet Başkanı Jair Bolsonaro’ya “cesaret örneği” olduğunu söyleyerek övgüler yağdırdı. Bolsonaro’nun dün Facebook hesabından yayımladığı metne göre Putin, geçen Temmuz’da yeni tip koronavirüse (Covid19) yakalanan Brezilya Devlet Başkanı’na “enfekte olduğunuz hastalıktan büyük bir cesaretle çıkmayı başardınız. O anın kolay olmadığını biliyorum ama gerçek bir erkek gibi karşıladınız ve erkekliğin en iyi özelliklerini, güç ve irade gibi gösterdiniz” demiş. Övgülerden mutlu olduğu anlaşılan Bolsonaro, videoyu ve konuşma metnini yayımladı. Ancak sosyal medyada Putin ile Bolsonaro’yla dalga geçen sayısız paylaşımlar yapıldı. Bolsonaro ülkesinde, Covid19’u ciddiye almadığı, gerekli önlemleri yaşama geçirmekte başarısız olduğu yönünde sert eleştirilerin merkezinde. Salgının ağır tablo gösterdiği Brezilya’da Covid19 nedeniyle en az 166 bin kişinin yaşamını yitirdiği belirtiliyor. Afganistan, yıllardır savaş, istikrarsızlık, yokluk döngüsünde... AVUSTRALYA’NIN UTANCI Afganistan’daki birliklerin sivil katliamları ve insan hakları ihlalleri belgelendi. Avustralya’da dört yıldır süren soruşturma sonucunda açıklanan rapor, ülkenin özel güçlerinin “Afganistan’da 39 silahsız tutsak, çiftçi ve sivili, ‘kendilerini savaşa hazırlamak isteyen üstlerinden’ gelen emirlerle öldürdüğünü” ortaya koydu. Avustralya Savunma Kuvvetleri Genel Müfettişi Paul Brereton tarafından hazırlanan rapor, Genelkurmay Başkanı General Angus Campbell tarafından açıklandı. Raporda yer verilen cinayetlerin hiçbirinin “savaşın harareti içinde” tanımlanmadığını ve cinayetlerin bilinçli işlendiğine dikkati çeken Campbell, olayı utanç verici olarak değerlendirdi. Raporda devriye gezen güçlerin “gruba katılma töreninin” bir parçası olarak, üstlerinden gelen talimatla “ilk cinayetlerini” işlediği, bazılarının “hangimiz daha çok öldürecek” yarışına girdiğinin de yer aldığı dehşet ifadeler bulunuyor. Bazı askerlerin, öldürülen Afgan sivillerin cesetlerinin yanına “meşru hedef” gibi göstermek için silah ve bomba yerleştirdiği kaydediliyor. Raporda, olaya karışanların kimliklerini korumak için ayrıntıları açıklanmayan bir olay ise “Avustralya askeri tarihinin belki de en utanç verici” olayı olarak geçiyor. ‘Özür dileriz’ Ellerinde, Avustralya Savunma Kuvvetleri’ndeki 25 personelin ya suçları işlediğine ya da en azından ciddi suçlara karıştığına dair “inandırıcı bilgiler” olduğunu vurgulayan Campbell, “Afganistan halkından, Avustralya Savunma Kuvvetleri adına, Avustralya askerlerinin herhangi bir suçu için içtenlikle ve kayıtsız şartsız özür dilerim” dedi. Raporu hazırlayan Tümgeneral Brereton, hükümetin, Afganistan’daki kurbanların ailelerine tazminat ödemesi gerektiğine inandığını belirtti. Soruşturmayı yürüten müfettişler raporu, Avustralyalı askerlerin 2005 ile 2016 arasındaki davranışlarına ilişkin 423 tanıkla görüşüp 20 binden fazla belgeye ve yaklaşık 25 bin görüntüyü inceleyerek hazırladı. Rapor, 36 olayın ve bu olaylarla bağlantılı 19 asker ve eski askerin soruşturma için polise sevk edilmesini tavsiye ediyor. Ankara’ya Afganistan ziyareti ABD arabuluculuğunda Kâbil ile Taliban arasında barış müzakereleri inişli çıkışlı sürerken Trump yönetiminin kısmi asker çekme kararlarıyla birlikte diplomatik temaslar da hızlandı. Afganistan Ulusal Uzlaşı Yüksek Konseyi Başkanı Abdullah Abdullah dün Ankara’yı ziyaret etti, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’la görüştü. Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada Akar ve Abdullah’ın, Afganistan’daki son durum ve gelişmeleri ele aldıkları, Akar’ın, Türkiye’nin Afganistan’daki barış çabalarına katkı vermeyi sürdüreceğini vurguladığı kaydedildi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da “Ülkemizin dost ve kardeş Afgan halkının barış talebine güçlü desteği devam edecek” dedi. Han’dan Kâbil çıkarması Öte yandan, Pakistan Başbakanı İmran Han, dün Afganistan’ı ziyaret etti, Devlet Başkanı Eşref Gani ile bir araya geldi. Han, Taliban ile Afganistan hükümeti arasında Katar’ın başkenti Doha’da barış görüşmelerinin başlamasından bu yana Kâbil’i ziyaret eden en üst düzey isim. Afganistan’da kimi çevreler İslamabad’ı Taliban’a örtülü destek vermekle suçluyor. Taliban ile müzakerelere karşın Afganistan’da gerek Taliban gerekse IŞİD bağlantılı grupların saldırıları hız kesmiyor. lDış Haberler/ANKARA/Cumhuriyet ŞİLİ’DE GERİLİM Şili’nin başkenti Santiago’da dün yüzlerce kişi, sağcı Devlet Başkanı Sebastian Pinera’nın istifası talebiyle meydanlara çıktı. Eylemciler Moneda cumhurbaşkanlığı sarayına doğru yürüyüşe geçti, bölgedeki yolları kapattı. Güvenlik güçleri eylemcilere sert müdahalede bulundu. Polis gözyaşartıcı gaz ve tazyikli su kullanırken gözaltına alınanlar oldu. Protestolar, Pinochet’nin 19731990 diktatörlüğünden miras kalan anayasanın değiştirilmesini içeren referandumdan üç hafta sonra patlak verdi. Değişimin yüzde 80 onay almasına rağmen demokratikleşme adımlarının atılmaması, protestoları sert müdahalelerle bastırma çabası ülkede muhalefetin eleştirilerinin merkezinde. İçişleri Bakanı Victor Perez, Kongre’nin polisin eylemlere sert müdahalesiyle ilgili olarak kendisine yöneltilen suçlamanın ardından bu ayın başında istifa etmişti. Fuzuli çevresinde ağır hasar görmüş tanklar objektiflere yansıdı. Paris’ten Karabağ kartı Moskova arabuluculuğunda, BakuErivan arasında varılan ateşkes ve Ermenistan’ın Dağlık Karabağ’daki kısmi işgalini sona erdiren uzlaşının ardından gözler Minsk Grubu eşbaşkanları Rusya ile ABD ve Fransa arasındaki müzakerelerde. Ermenistan işgali altındaki Dağlık Karabağ bölgesinin durumuna ilişkin ise Fransa’dan dikkat çeken bir çıkış geldi. Sputnik’in haberine göre, “Fransa Senatosu’nun resmi olarak tanınmamış Dağlık Karabağ yönetiminin tanınması için hükümete çağrı yapılmasını öngören karar tasarısını 25 Kasım’da oylayacağı” belirtildi. Tasarıda imzası bulunan Fransız Senatör Bruno Retailleau’nun, Twitter’dan tasarının oturumun gündemine alındığını duyurduğu aktarıldı. Senato’nun en büyük 5 siyasi grubu olan Cumhuriyetçiler, Merkezci Birlik, Sosyalist Parti, Komünist Parti ve Ekolojist Grup tarafından tasarının desteklendiği, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un partisinin ise karşı çıktığı savunuldu. Senato tarafından alınan kararlar, Fransız hükümeti için tavsiye niteliği taşıyor ve bağlayıcı hüküm ifade etmiyor. ‘3 bini aşkın kişi döndü’ Öte yandan Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Dağlık Karabağ’da tarafların ateşkese uyması çağrısını yineledi. Borrell, “AB ayrıca tüm yabancı savaşçıların bölgeden tamamen çekilmelerini istemektedir” vurgusu yaptı. AA’nın haberine göre, bölgede işlenmiş olabilecek savaş suçlarının araştırılmasını da isteyen Borrell, “Dağlık Karabağ ve çevresinde yerlerinden edilmiş kişilerin gönüllü, güvenli dönüşü için en uygun şartların oluşturulmasının önemine” işaret etti. Uzlaşı çerçevesinde Rus barış gücünün bölgede konuşlanması da sürüyor, Rus konvoyun, Azerbaycan ordusuna ait araçlara Şuşa’dan Fuzuli’ye geçerken eşlik ettiği belirtildi. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, 14 Kasım’dan beri 3 binden fazla kişinin Dağlık Karabağ’daki ikamet yerlerine döndüğünü, tarafların birbirlerine 385 cenaze teslim ettiğini söyledi. Protestolar sürüyor Ermenistan’da Dağlık Karabağ yenilgisinin sorumlusu olarak gösterilen Başbakan Nikol Paşinyan’ın istifası için protestolar da sürüyor. Başkent Erivan’da bazı gruplar yolları trafiğe kapattı. Bazı eylemciler gözaltına alındı. İHA’nın haberine göre, yolu kapatan bir protestocu grubun üzerine bir sürücü aracını sürdü, olayda bir kadın hafif yaralandı. Yaptırım tehdidi masadan inmiyor Doğu Akdeniz mücadelesinde Türkiye’ye Avrupa Birliği’nin (AB) baskı çabası sürüyor. Dün yapılan AB Dışişleri Bakanları toplantısı öncesinde basına konuşan birlik dönem başkanı Almanya’nın Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki eylemlerini “provokasyon” olarak niteledi. “Buna devam etmesi halinde yaptırım konusunun aralık ayındaki AB zirvesinde tekrar ele alınabileceğini” söyledi. Maas, “Eğer aralığa kadar Türkiye’den herhangi bir olumlu sinyal geldiğini görmezsek ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs’a ziyareti gibi yalnızca daha fazla provokasyon görürsek, o zaman zorlu bir tartışmaya doğru ilerliyor olabiliriz” dedi. Borrell: Dönüm noktası AB Dışişleri Bakanları Toplantısı sonrasında açıklama yapan Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell de “Türkiye’nin Kıbrıs’la ilgili son eylemlerinin ve açıklamalarının BM kararlarına aykırı olduğunu ve gerilimi daha da tırmandırdığını düşünüyoruz. AB Konseyi gelecek ay ilişkilerde gidilecek yöne karar verecek. Zaman daralıyor ve Türkiye ile ilişkilerimizde bir dönüm noktasına yaklaşıyoruz” dedi. Obama’dan yıllar sonra liderler tasviri Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın A Promised Land (Vaat Edilmiş Bir Ülke) adlı anı kitabının ilk cildi yayımlandı. Kitapta Obama’nın 20092011 yılları arasında tanıştığı dünya liderlerine ilişkin tanımları da yer alıyor. Obama’nın değerlendirdiği liderler arasında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da var. ‘Demokrasiye bağlılığı kendi gücünü koruduğu sürece...’ Obama “Bağımsız bir Filistin Devleti için çabasında hem Müslüman Kardeşler hem de Hamas’a duyduğu sempati, Washington ve Tel Aviv’i de tedirgin etti” dediği Erdoğan’dan “Şahsen samimi ve genel olarak isteklerime yanıt veren buldum. Ama ne zaman konuşsam, uzun çerçeveli yüzü aşağı düştü, sesi yükseldi. Demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne olan bağlılığının ancak kendi gücünü koruduğu sürece devam edeceği konusunda güçlü bir izlenim edindim” ifadeleriyle söz etti. Obama Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i “Fiziksel olarak dikkat çekici”, Fransa eski Cumhurbaşkanı Sarkozy’yi “kendini daha uzun göstermek için ayakkabılarına destek koyan biri”, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’yu “sert ve yetenekli bir iletişimci”, Almanya Başbakanı Angela Merkel’i “gözleri büyük ve parlak mavi. Huysuz görünümü duyarlılığını yansıtan kişi” olarak tanımlıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle