15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 9 18 KASIM 2020 ÇARŞAMBA Şekip Mosturoğlu: Kumpası destekleyenlerin çoğu işlerine devam ediyor ‘Aynı iklim sürüyor’ Akşener’eFETÖ uymadı, HDP Tam 9 yıl önce, FETÖ’cü hâkim ve savcılar tarafından Fenerbahçe Spor Kulübü’ne “Şike Kumpası” kuruldu. Eski FenerSEYHAN AVŞAR bahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım’ın da aralarında bulunduğu çok sayıda yönetici tutuklandı. Fenerbahçe Kulübü bu süreçte taraftarıyla ve yöneticileriyle FETÖ’ye direndi. O dönemde 8 ay boyunca cezaevinde kalan Fenerbahçe’nin eski yöneticisi Şekip Mosturoğlu, son 10 yılda saha içinde ve dışında yaşananlar bir arada değerlendirildiğinde aynı iklimin sürdüğünü söylüyor. O dönem Fenerbahçe’ye düzenlenen kumpası destekleyenlerin birçoğunun spor ve basın camiasında görev yapmaya devam ettiğini anımsatan Mosturoğlu, “3 Temmuz kumpasında yazılanlar, televizyonda söylenenler arşivlerde mevcut. Bunları kimlerin söylediği de belli. Pek çoğu bugün hiçbir şey yazmamış, söylememiş gibi işlerine devam ediyor. Hatta bir kısmı, medyada Fenerbahçe destekçisi gibi gözüküp Fenerbahçe’nin haklarını savunuyor. Sanırım toplumsal hafızanın zayıflığına güveniyorlar. 3 Temmuz kumpas davası dosyasında o tarihlerde Emniyet müdürlüğü santralından aranan yayın kuruluşları ve gazetecilere ait HTS kayıtları var. O kayıtlar bile aslında çok şey anlatıyor” diyor. ‘Basit bir rant mücadelesi değil’ Eski futbolcu Rıdvan Dilmen’in, “Türk spor basınında FETÖ’cü gazeteciler ve yöneticiler hâlâ işbaşında” sözleri oldukça önemliydi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Rıdvan Dilmen’in açıklamalarını çok önemli buluyorum. Herkes Rıdvan Hoca’nın açıklamalarını parça parça değerlendirdi. Oysa bana göre Türkiye’de belli amaçlarla yaratılan futbol iklimini açık seçik bir şekilde anlattı Rıdvan Hoca. Futbol sektörünün tüm paydaşlarına ilişkin zaman zaman yüksek sesle konuşulan birbirinden kopuk olayları hem de kendisi tarafından bizzat yaşananlarla birlikte anlattı. “3 Temmuz Kumpası’nda FETÖ’cülerin hazırladığı iddianameyi destekleyenlerin Fenerbahçe’nin dostuymuş gibi medyada yer aldıklarını” söylemiştiniz. Bu konuyu biraz açar mısınız? Bu konu sadece basit bir rant elde etme mücadelesi değil. Tabii ki bu sektördeki herkes daha fazla pay alabilmek için pozisyon alma, gücü ele geçirme mücadelesinde, ama anlatmak istediğim bundan daha öte. Burada futbol iklimi kavramı ile anlatmak istediğim şu: Bir yapı, büyük kitleleri faylar şeklinde ayrıştırıyor. Bunların amaçları belli: Bu kırıkları zaman zaman birbirine çarptırarak büyük toplumsal olaylara yol açmak. Biz bu futbol iklimini en açık şekilde 3 Temmuz’da gördük, yaşadık. Bahsettiğim kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı, çatışma ortamı yaratan futbol iklimini oluşturan paydaşlar 3 Temmuz sürecinde de etkinlerdi ve herkesin gözü önünde faaliyette bulundular. O “Büyük kitleler faylar şeklinde ayrıştırılıyor. Bunların amaçları belli, bu faylar zaman zaman birbirine çarparak büyük toplumsal olaylara yol açıyor. Biz bu futbol iklimini en açık şekilde 3 Temmuz’da gördük, yaşadık. Bahsettiğim kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı, çatışma ortamı yaratan futbol iklimini oluşturan paydaşlar 3 Temmuz sürecinde de etkinlerdi ve herkesin gözü önünde faaliyette bulundular. O günün aktörleri bugün de aynı etkinliklerini farklı şekillerde sürdürüyorlar.” Fenerbahçe Futbol Takımı otobüsü, RizeTrabzon yolunda 4 Nisan 2015’te silahlı saldırıya uğradı. Otobüs şoförü hafif yaralandı. Şekip Mosturoğlu ‘10 YILDA TEK AÇIKLAMA YOK’ A Milli Futbol Takımı’nın 2010 yılında Amerika’ya turneye gittiği sırada, kamptan ayrılan bazı yönetici ve futbolcuların Pensilvanya’ya ziyarete gittiklerini biliyoruz. Bank Asya’ya para yatıranların yargılandığı süreçte bu isimlerin birçoğu hakkında soruşturma dahi açılmamasını nasıl değerlendiriyorsunuz? A Milli takımın 2010 yılında Amerika turnesi sırasında futbolcuların, teknik heyetin, yöneticilerin ve misafirlerin bir kısmının kamptan ayrılarak Pensilvanya’ya gittiklerini bizler de ulusal medyadan öğrendik. Ben hiçbir önyargı olmadan, en azından gidenlerin kim olduğunu kamuoyunun bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Geçen 10 yılda bu konuda tek bir açıklama olmamasını da üzüntü ile karşılıyorum. Bu gibi önemli bir konuda toplumun bilgi alma hakkı olduğunu düşünüyorum. Daha bu önemli konuda bile somut bilgiye erişilemeyen bir ortamda futbol sektörünün bu yapıdan arındırıldığını söylemek de mümkün değil. Sizce spor camiası FETÖ’den nasıl temizlenebilir? Özelde futbolda genelde FETÖ temizliği konusunda en azından mevcut soruşturma dosyalarında adı geçen ve haklarında hiçbir işlem yapılmayan kişiler çağırılarak dinlenir ve bu şekilde daha kapsamlı bilgilere erişilebilir. Yine ByLock ve ardışık arama kapsamından da bir takım somut delillere ulaşılabilir. Maddi destek sağlayanların tespiti için kapsamlı bir araştırma yapılabilir. Bu yapının en güçlü olduğu zamanda futbol sektöründen toplanan himmet ve yardımları duyuyorduk. Bugün acaba bu akış durdurulabildi mi? Bu konunun da üzerine gidilmesi gerekiyor. Aziz Yıldırım tarafından 3 Temmuz paydaşları ile ilgili olarak yapılan bir suç duyurusu var. Bu suç duyurusunda ismi geçenler hakkında (biri hariç) hiçbir şey yapılmadı. günün aktörleri bugün de aynı etkinliklerini farklı şekillerde sürdürüyorlar. Bunların bir kısmı FETÖ örgütünün bağlıları bir kısmı ise taşeronluklarını yaptı. Bunları hâlâ futbol sektöründe görüyoruz. Kulüpler arasındaki sert rekabetten dolayı kulüpler başlarına bir iş gelene kadar bu iklimden besleniyor. Rakibin bu iklimden olumsuz olarak etkilenmesi işlerine geliyor. 3 Temmuz’dan beri yani son dokuz yılda Fenerbahçe’nin yaşadığı olaylara bir bakın. 3 Temmuz olayı, şampiyonluğa giden takımın otobüsünün kurşunlanması, 12 Mayıs’ta bir stadyum dolusu insana, kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden polis tarafından uygulanan orantısız güç kullanımı... Bunlar dünyada hangi kulübün başına gelebilir ve o kulüp de tüm bu depremlere rağmen ayakta kalabilir. Geriye dönüp baktığımızda son 10 yılda saha içinde ve dışında yaşananlar bir arada değerlendirildiğinde hâlâ aynı iklimin sürdüğünü söylememiz lazım. 3 Temmuz Kumpası’nda yazılanlar, televizyonda söylenenler arşivlerde mevcut. Bunları kimlerin söylediği de belli. O gün sürece destek verenlerden çok azı sorumluluk göstererek en azından pişmanlıklarını dile getirdiler. Pek çoğu bugün hiçbir şey yazmamış, söylememiş gibi işlerine devam ediyor. Hatta bir kısmı, medyada Fenerbahçe destekçisi gibi gözüküp Fenerbahçe’nin haklarını savunuyor. Bunların kim olduğunu herkes biliyor. Onlar da kendilerini biliyor. Sanırım toplumsal hafızanın zayıflığına güveniyorlar. Ama unutulmasın ki yıllar önce verilmeyen bir korneri hatırlayan ve bugün sorgulayan geniş bir taraftar kitlesi var ve bu taraftar kitlesi asla onları unutmadı. 3 Temmuz kumpas davası dosyasında o tarihlerde emniyet müdürlüğü santralından aranan yayın kuruluşları ve gazetecilere ait HTS kayıtları var. O kayıtlar bile aslında çok şeyler söylüyor. l İSTANBUL ‘Anayasa değil takvim çalışması’ SEFA UYAR İYİParti Genel Sekreteri Uğur Poyraz, 4 partinin anayasa taslağı hazırlamadığını, Millet İttifakı’nı oluşturan partilerin İyileştirilmiş Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş için takvim çalışması yaptığını belirterek “Bu, bir anayasa değil, takvim çalışması. Beraber hareket ettiğimiz tek konu bu” dedi. Poyraz, 2012’de Meclis’e sunulan metni, yeni bir çalışma gibi gündeme getirmenin “Türk siyasetini manipüle etmeye dönük” olduğunu kaydetti. ‘Alakası yok’ İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ ve Adana Milletvekili İsmail Koncuk; İYİ Parti’nin, CHP, HDP ve Saadet Partisi ile ortak anayasa taslağı hazırladığı iddialarını dile getirmişti. Özdağ, İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu’ya FETÖ’cü imasında bulunduktan sonra sevk edildiği disiplin kurulu tarafından ihraç edilirken Koncuk, partisinden istifa etmişti. İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur PoyİYİ Parti’den ‘anayasa taslağı’ tepkisi: Türk siyasetini manipüle etmeye dönük. UĞUR POYRAZ raz, iddialara ilişkin Cumhuriyet’e konuştu. Özdağ ve Koncuk’un “manipüle edildiğini düşündüğünü” belirten Poyraz, “Anlattıklarıyla İYİ Parti’nin hiçbir alakası yok” dedi. Poyraz; İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 4 Haziran 2018’deki “parlamenter sistemin nasıl, hangi aralıkta olacağının yol haritasının paylaşılması konusunda” gerçekleştirdikleri görüşmeyi ve bunun üzerine Millet İttifakı’nı oluşturan CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi ve Demokrat Parti’nin “temel ilke ve hedefleri” konusundaki çalışmasını 21 Haziran 2018’de “Tutum Belgesi” olarak açıkladıklarını anımsattı. CHP ve İYİ Parti genel başkanlarının, “İyileştirilmiş Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile ilgili çalışma yapıyoruz” dediğini belirten Poyraz, “Saadet Partisi, Demokrat Parti, İYİ Parti ve CHP yetkilileri 21 Haziran’da bunun takviminin ne olacağına ilişkin ilanat yapıyor. Bu, bir anayasa değil. Bu, bir takvim çalışması” dedi. “İYİ Parti’nin CHP ile de başka partiyle de ikili, üçlü, dörtlü olarak bir çalışması olmadığını” kaydeden Poyraz, “Beraber hareket ettiğimiz tek konu bu. Ne kadar sürede, hangi süreçle İyileştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçilir. Bu kadar” ifadelerini kullandı. ‘Meclis’e sunulan metin’ “Anayasa taslağı” olarak iddia edilen metnin, 2012’de, o dönem Meclis’teki AKP, CHP, MHP ve HDP’nin bulunduğu Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na sunulan metin olduğunu söyleyen Poyraz, “Bu metni bugün yeni bir çalışma gibi gündeme getirmek, Türk siyasetini manipüle etmeye dönüktür” dedi. l ANKARA deniyorlar... Ankara siyasetinde gelenektir, taşlar sürekli yerinden oynar. Partilerin içinde, dışında taşlar sürekli hareket halindedir. Başlar oynamasa da taşlar oynar! Böyle dönemdeyiz. İktidar barajı yüzde 50... Ama yüzde 1’in bile kıymeti var... Bazen sıfırın bile yeri oluyor, hiç değilse ses getiriyor! En çok haber değeri taşıyan gelişmeler AKP’nin içinde ama ana akım medyada en az buradan haber çıkıyor. Muhalefet partilerindeki pireyi deve yapanlar, AKP’deki deveyi pire kadar görmüyor. Gündemde İYİ Parti var. Son 3 yılda 2 olağan, dört olağanüstü kongre yapan İYİ Parti’nin 20 Eylül’deki 2. olağan kongresinden sonra partinin içi karıştı. Liste tartışmasının yarattığı sarsıntının hasar tespit çalışmalarına geçilmeden Ümit Özdağ’ın medya mahkemesinde açtığı FETÖ davası gündeme geldi. Son bir aydır Özdağ’ın İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu hakkındaki iddiaları gündemde. HHH Olay, Türkiye’de FETÖ ile mücadelenin ne kadar sulandırıldığının fotoğrafı olarak da irdelenebilir. 2016’dan beri, devletin savcıları, olmuş FETÖ avcıları... Hiçbir iddiayı boş bırakmıyorlar. İktidar ve onaylanmış çevresi hariç her kesime dokunuyorlar. Kavuncu, 2 Ekim 2018’de il başkanlığına atandı. 2019’daki yerel seçimler sürecinde özellikle CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında her türlü kirli propaganda, dava, soruşturma gündeme geldi. Kaftancıoğlu ile Kavuncu kendi ifadeleriyle uyumlu bir seçim süreci geçirdi. Bu dönemde iki partiyi de didik didik edenler Kavuncu’yu koklayamamışlar. Kurultaydan sonra Özdağ koklamış! Özdağ’ın Kavuncu’ya FETÖ’cülük suçlamasından sonra ilk harekete geçen Kavuncu oldu. Cumhuriyet savcılığına gitti, “Benim hakkımda suçlama var, soruşturun” dedi. Bunun üzerine savcılık harekete geçti. Geçen 3 haftalık zaman diliminde İYİ Parti yeterince yıpratılamayınca Özdağ, bu kez içinde İYİ Parti, CHP ve HDP’nin de olduğu bir anayasa çalışması yapıldığını iddia etti. Ne zaman? 2018’de... Kaç yılındayız? 2020... Konunun özü ayrı konu, olay buram buram “ne tutturabilirsek” kokuyor! HHH İYİ Parti, AKP’nin tek başına iktidara gelişiyle merkez sağın çökmesinin ardından kurulup yüzde 10 barajını aşan ilk ve tek parti. Önce yok saydılar... Olmadı... Sonra var sayıp yanlarına çekmeye çalıştılar... Olmadı... Şimdi varlığını kabul edip yıpratmaya çalışıyorlar... Gördüğümüz o ki bu da olmadı... İYİ Parti giderek darbelere dayanıklı, çalkantılara şerbetli, iftira tutmaz, teflon dipli bir parti haline geliyor. İçinde çok çiğler de var, çok pişkinler de... 2018’de İYİ Parti’nin barajı geçeceği, MHP’nin baraj altı kalacağı tezi işlendi. Bu sonuca dayalı siyaset yapan MHP kökenli potansiyel genel başkanlar, Akşener’in genel başkanlığını sineye çekip İYİ Parti’yi yeğledi. Bahçeli barajın üstünde kaldı. AKP’den MHP’ye, MHP’den İYİ Parti’ye oy akışı bugünkü dengeyi getirdi. Bakarsınız Bahçeli, “Memleket düze çıksın diye AKP’ye her türlü desteği verdim ama...” der... Bakarsınız Erdoğan, İYİ Parti’yi yanına çekmek için reddedilemeyeceğini düşündüğü teklifler hazırlar... Bakarsınız Akşener, hepsine rest çekip yeni oyun kurar... Sıcak bir kışa girdik... 19 ilde FETÖ operasyonu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu, FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) kripto yapılanmasının deşifre edilmesine yönelik bir çalışma başlattı. Çalışma kapsamında İstanbul merkezli 19 ilde eşzamanlı operasyon düzenlendi. Şüphelilerden 2’sinin sivil, 1’inin görevde olduğu, 1’inin geçici olarak görevden uzaklaştırıldığı, 5’inin meslekten ihraç edildiği, 3’ünün emekli, 42’sinin ise kapatılan askeri okul öğrencisi olduğu belirtildi. Operasyonda 18 şüpheli İstanbul’da, 5 şüpheli şehir dışında yakalanırken, yakalanan şüphelilerden 1’inin ise koronavirüs hastası olması nedeniyle gözaltına alınmadığı öğrenildi. Şüphelilerden 10’unun da yurtdışında olduğu tespit edilirken, diğer 21 şüphelinin yakalanması için çalışmaların sürdüğü öğrenildi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle