15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR AVRO [email protected] STERLIN FAİZ BORSA 11 18 KASIM 2020 ÇARŞAMBA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 7.7390 0.5 kuruş 9.2010 5.1 kuruş 10.3160 7.2 kuruş 13.87 0.12 puan 1.259 33.27 puan 3165.37 2.68 lira 471.99 99 kuruş Yiyecek içecek sektörünün bir ay kapanması 67 milyar TL’lik zarara neden olacak 7 milyar TL’lik korku Salgın nedeniyle sosyal hayatı kısıtlayıcı yeni önlemlerin alınması, restoran işletmecilerinde hem kafa karışıklığına hem endişeye neden oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün akşam “restoranların saat 10.0020.00 arasında hizmet vereceği” ve “paket servis uygulamasına GAMZE BAL geçileceği” şeklinde parça parça açıkladığı iki ayrı karar, anlaşılamadı. Müşteri kabul edip, etmeyeceklerini; paket servise geçeceklerse de hangi tarih aralığında bu uygulamanın başlayacağını anlayamayan restoran sahipleri, Erdoğan’ın dün akşamki açıklamalarından sonra duruma açıklık getirebilmek için yoğun mesai harcadı. Gazetemizin baskıya gittiği saatlerde bu durum henüz netleşmedi. Diğer Restoranlar saat 10.0020.00 arasında hizmet verecek. Bu uygulamanın ne zaman başlayıp, biteceği henüz net değil. Ancak bir ay sürmesi durumunda yüzde 70 ciro kaybı yaşanması bekleniyor. yandan, Türkiye’de irili ufaklı yaklaşık 100 bin restoran var ve yüzde 50’sinin paket servis kabiliyeti yok. Tüm Restoranlar ve Turizmciler Derneği (TÜRES) Başkanı Ramazan Bingöl, “Yılın bu mevsimi 34 hafta restoranların paket servis harici çalışmaması işlerin yüzde 70 düşmesine, yani 67 milyar TL’lik bir kayba yol açar” dedi. AVM’lerin durumu vahim Bingöl’ün tahmini, işletmeleri tamamen kapatmaktan ziyade belli kısıtlamalar geleceği yönündeydi. Bingöl, “Belli saat aralığında, belirli sayıda müşteriler ve artan hijyen koşulları yoluyla birtakım kısıtlamalar bekliyorduk” dedi. Salgın önlemleri kapsamında 18 Mart’ta geçici olarak faaliyetlerine ara verilen restoranların o dönem bir anda kapatılmış olmasının işletmelere ciddi ekonomik zarar verdiğini anımsatan Bingöl, “Bu kez kapatılacaksa da 23 gün önceden bildirilmesini İçişleri Bakanlığı’ndan talep etmiştik” diye konuştu. Öte yandan, yeni önlemler kapsamında AVM’lerin çalışma süreleri de 10.0020.00 aralığında olacak. Alışveriş Merkezleri ve Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Hüseyin Altaş, AVM’lerdeki fastfood işletmelerin cirolarının pandemiden bu yana yüzde 30’u geçemediğine dikkat çekti. Altaş, “AVM içindeki restoranlardan çok da verim alamıyoruz, onlar zaten kapalı gibiler” diye konuştu. Turizm, Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği, günler öncesinde, üyelerine işletmelerin geçici olarak kapanabileceğine dair uyarı mesajı göndermişti” Açıklamada “Uygulamanın başlangıç tarihinin 19 Kasım olması, kapanış sürelerinin ilk aşamada 34 hafta ile sınırlı olması öngörülmektedir” denilmiş; TURYİD Başkan Yardımcısı Barış Tansever, “Üyelerimize ‘önlem alın’ dedik. Stokla yakalandığımız zaman bozulan mallar nedeniyle sektör darbe yiyor” açıklamasını yapmıştı. TOBB ŞÛRASI BUGÜN Erdoğan katılıyor talep listesi hazır Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) Ekonomi Şurası bugün toplanıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ekonomi kurmaylarının katılacağı şuraya TOBB üyeleri ise online katılacak. Toplantıda TOBB’un 365 oda ve borsa başkanları ve sektör temsilcileri ekonomide yaşanan sıkıntıları içeren raporları Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunacak. Özel sektör temsilcileri, Erdoğan tarafından gündeme getirilen yeni ekonomik döneme ilişkin daha detaylı bilgi alma imkânı bulacaklar. Vergi ve kredi ödemelerinin yeniden ertelenmesi, işten çıkarma yasağı ve esnek çalışmanın tekrar gözden geçirilmesi gibi konulardaki taleplerini anlatacak olan sanayici ve tüccarlar, pandemi sonrasına hazırlığın da kamu desteğiyle başlamasını istiyor. l Ekonomi Servisi BARBUN 120 TL Sıcaklar balık fiyatlarını katladı Antalya’da balıkçı tezgâhlarında hamsinin kilosu 30 TL’ye yükseldi. Havaların sıcak gitmesi nedeniyle denizlerde az avlanan sarıkanat ve barbun 120 TL, çinekop 100 TL, çipura, mercan ve levrek 75, uskumru, karakulak ile kuzu 60, istavrit 50 TL’den satılıyor. Fiyatların pahalılığından dolayı balık almaya gelen yurttaşın, kilosu 20 TL’ye satılan kubbes, gümüş ve sardelyeyi tercih ettiği belirtildi. Balıkçı esnafı İlker Keklik, “Karadeniz’de havanın soğumamasından dolayı Karadeniz balığının fiyatı yüksek. İlerleyen günlerde hava soğumaya başladıkça fiyatlar düşer” diyor. Keklik, hamsinin 20 TL’ye kadar inmesini beklediklerini kaydetti. l DHA GÜVENSIZLIK SÜRÜYOR Dolara talep devam ediyor Türk Lirası’nın dolar karşısında 2001 sonrasındaki en iyi haftasını geçirmesine rağmen TL yerine dolar tercih edildi. BDDK verilerine göre, 6 Kasım’da 248 milyar dolar olan Türk bankalarındaki toplam yabancı para mevduatlar, 12 Kasım’da 249.9 milyar dolarla rekor tazeledi. Buna ilişkin bir haber yapan Bloomberg, “TL için neredeyse son 20 yılın en iyi haftası, birçok Türk arasında para birimlerine güvenin yeniden tesisi için çok az katkıda bulunmuş olabilir” diye yazdı. l Ekonomi Servisi Hazine ve Maliye Bakanı Elvan, salgının olumsuz etkilerini giderecek ekonomik ve sosyal dönüşüm programlarını da hayata geçireceklerini söyledi. Lütfi Elvan, sürdürülebilir büyüme ve istihdamın ana gaye olduğunu açıkladı ‘VAATLER’ TAM GAZ Berat Albayrak’ın istifasının ardından göreve gelen Hazine ve Maliye Bakanı olan Lütfi Elvan, dün Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlığının bütçesini savunurken, yine bir dizi vaatte bulundu. Muhalefet ise garanti ödemelerine ve kamudaki israfa dikkat çekti. Önümüzdeki dönem ekonomi politikalarının sürdürülebilir büyüme ve istihdam artışı ana gayesi ile kurgulandığını belirten Elvan, “Bu ana gaye doğrultusunda finansal istikrarın güçlendirilmesi, enflasyonun aşağı çekilmesi, mali disiplinin tam anlamıyla tesis edilmesi, üretim kapasitemizin ihracata dönük, dijital dönüşümü içselleştirmiş yenilikçi bir yapıya dönüşmesi yönünde kararlı adımlar atılacaktır. Önümüzdeki günlerde Adalet Bakanımızla birlikte sivil toplum kuruluşlarımızla, iş dünyamızla, TOBB’la, TÜSİAD’la, MÜSİAD’la, DEİK’le, TİM’le ve benzeri tüm kuruluşlarla bir araya geleceğiz. Ne tür sorunlar yaşıyorlar, bunları konuşacağız. Ortak bir akılla yapılması gereken düzenlemeleri yapacağız” dedi. Doğmamış çocuklar Hem yerli hem uluslararası girişimciler için yatırım ortamının iyileştirilmesi, kamu gider ve gelirlerinin kalitesinin yükseltilmesi konusunda yapısal reformların yaşama geçirileceğini savunan Elvan, şöyle devam etti: “Yatırım ödeneklerinde artırılan kaynaklar başta demiryolu, sulama, eğitim, sağlık, ArGe ve OSB yatırımları olmak üzere üretimi, verimliliği ve istihdamı destekleyecek sabit sermaye yatırımları için kullanılacaktır.” Düzenleyici ve denetleyici kurumların bağımsızlığına ilişkin sorulara da yanıt veren Elvan, “BDDK ve SPK başkanımızla da görüştüm. Kendisine aynen şunu ifade ettim; ‘Kanun neyi söylüyorsa, neyi emrediyorsa onu yapacaksınız’ dedim” diye konuştu. CHP Milletvekili Abdüllatif Şener ise hükümetin geçmiş yıllarda kurulmuş tesisleri sattığını, elde edilen 7080 milyar doları da kullandığını belirterek şu vurguyu yaptı: “Mezardakilerin biriktirdiklerini ve doğmamış çocuklarımızın elde etmedikleri kaynakları harcıyorsunuz.” Garanti ödemelerini eleştiren Şener, Osmangazi Köprüsü’nden geçen her otomobil için bunun 40 dolar sayılması halinde geçiş ücretinin 308 liraya ulaştığını, yurttaştan alınan rakamın ise 118 lira olduğunu hatırlattı. Aradaki farkın Hazine’den ödendiğini belirten Şener, 22 yılda toplam garantinin 13 milyar dolara ulaşacağına dikkati çekti. Şener, Akkuyu Nükleer Santralı için de kilovat saat başına 100 kuruş garantisi verildiğini söyledi. Değeri 10 milyon TL HDP Milletvekili Garo Paylan, “tek adam rejiminin bir aile şirketi kurduğunu ve kasanın başına damadı getirdiğini, bu nedenle ülke ekonomisinin çöktüğünü” vurgularken, Hazine Bakanı Elvan’ın makam aracının 10 milyon lira değerinde olduğunu kaydetti. İYİ Parti Milletvekili Erhan Usta da cari açığın, 19852002 döneminde 21 milyar dolarken AKP’nin 18 yıllık iktidarında 558.2 milyar dolara ulaştığını belirtti. l ANKARA KISA ÇALIŞMA 2021’E UZAYABILIR İşsizlik Sigortası Fonu’nda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Resmi Gazete’de yayımlanarak yasalaştı. Kanun ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a kısa çalışma ödeneği uygulamasının süresini 30 Haziran 2021’e kadar uzatma yetkisi verilmiş oldu. Aynı kanun, yurtdışındaki varlıklarını 30 Haziran 2021’e kadar Türkiye’deki banka veya aracı kuruma bildiren gerçek ve tüzelkişilere, bu varlıklarını serbestçe tasarruf edebilme hakkı da tanıyor. Kamuoyunda “Varlık Barışı” olarak da bilinen düzenlemeyle yurtdışında bulunan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları Türkiye’ye getirilebilecek. Bu varlıklar nedeniyle hiçbir vergi incelemesi yapılmayacak. Öte yandan, Hazine alacaklarını yeniden yapılandıran yasa düzenlemesi Resmi Gazete’nin dünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi. Borcunu peşin ödemek isteyenlere indirim sağlanırken, 18 taksit imkânı da sunuluyor. l Ekonomi Servisi Türkiye’de medikal fiyat artışının gelecek yıl yüzde 19’a çıkması bekleniyor Sağlıkta enflasyon hızlanacak KONUT FIYATI UÇUYOR Merkez Bankası’nın periyodik açıkladığı konut fiyat endeksinin (KFE) eylül ayı sonuçlarına göre, ülke genelinde konut fiyatlarındaki artış, bir önceki aya kıyasla yüzde 1.6, geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 27.3 oldu. Yıllık oran geçen nisan ayında yüzde 16.7 idi. Yıllık fiyatlar, yeni konutlarda yüzde 28.5, yeni olmayan konutlarda yüzde 27.2 yükseldi. Birim metrekare fiyatı ise 3 bin 620 lira oldu. Yine, yıllık fiyatlar İstanbul’da yüzde 25.7, Ankara’da yüzde 27.2 ve İzmir’de yüzde 27.8 arttı. Öte yandan eylül ayı itibarıyla yıllık reel artış ise yüzde 14’e ulaştı. l Ekonomi Servisi Risk, emeklilik ve sağlıkta profesyonel hizmetler sunan Aon’un “2021 Küresel Medikal Trendler Raporu”na göre, 2021’de dünyada işverenlerin sunduğu sağlık yardımı maliyetlerinin, genel enflasyonun 5 puan üzerinde seyrederek, yüzde 7.2 artacağı tahmin ediliyor. Raporda, genişleyen yardımlar, medikal servisler için artan birim maliyetler ve genel enflasyon oranında düşüş beklentisi söz konusu artışın sebepleri arasında gösteriliyor. Yine rapora göre, bu yıl medikal enflasyon oranının yüzde 13.8 olarak ölçüldüğü Türkiye’de ise 2021’de bu oranının yüzde 19 çıkacağı öngörülüyor. Aon’un raporunda Covid19 salgınının ağırlığı üzerinde de rol oynayan bulaşıcı olmayan hastalıkların, küresel çapta sağlık hizmetleri maliyetleri üzerindeki artış etkisine dikkat çekiliyor. Sağlık hizmetleri talepleri üzerinde en çok etkili olacak rahatsızlıklar arasında kardiyovasküler hastalıklar, kanser, yüksek tansiyon ve diyabet yer alıyor. Rapor ayrıca yüksek tansiyon, fiziksel hareketsizlik, kötü stres yönetimi, yüksek kolesterol ve kötü beslenme gibi sağlıksız kişisel alışkanlıklardan kaynaklanan risk faktörlerinin artan yaygınlığını ortaya koyuyor. 19 Kasım’ı beklerken AKP’nin ekonomi yönetiminin üst kadrolarında gerçekleştirilen müdahaleler, popüler iktisat medyasında “Türkiye ekonomisinde yepyeni bir sayfa açılıyor” müjdesiyle karşılandı. Bu umut şimdi 19 Kasım’da (yarın) toplanacak olan Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısından çıkacak “faiz kararına” taşındı. Eğer yarınki toplantıda kurul, “Piyasa beklentilerini karşılayacak” bir faiz artırımı kararı alırsa Merkez Bankası bir anlamda “bağımsızlığını” ve “enflasyonla mücadele kararlılığını” dosta düşmana göstermiş olacaktır. Dolayısıyla Türkiye ekonomisini düzlüğe çıkaracak (bu cümleyi dövizi ucuzlatacak diye de okuyabiliriz), yabancı yatırımcıyı tekrar geri döndürecek (bu da sıcak paraya dayalı spekülatif balonu yeniden şişirecek uluslararası finans sermayesi diye okunabilir) adımlar, işte bu 19 Kasım toplantısının şifrelerinde gizlidir. Vurgulayalım: Türkiye ekonomisinin içine sürüklendiği makroekonomik ve sosyal kriz, ne Merkez Bankası’nın teknik para politikası manevralarıyla ne de ekonomi kadrolarındaki bürokratik atamalar ile aşılabilir niteliktedir. Yarınki toplantıda “piyasaların beklentilerine uygun” bir faiz kararı ile belki kısa dönemde olumlu bir hava yaratılabilir ve döviz piyasalarında coşkulu bir ivme sağlanabilir. Ancak finans piyasalarının gelip geçici dalgalanmalarına dayalı bu tür coşku dönemleri Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarına kalıcı bir çözüm sağlamayacaktır. Söz konusu yapısal nitelikli sorunlar nelerdir? Bundan on iki yıl evvel kaleme alınmış olan çok önemli bir belgeden Bağımsız Sosyal Bilimciler’in Yordam Kitap tarafından yayımlanmış olan, IMF Gözetiminde 10 Uzun Yıl: Farklı Hükümetler, Tek Siyaset adlı katkısından okuyalım: “IMF’nin, Türkiye’nin iktisadi ve sosyal yaşamını denetleme ve yönlendirmeye yönelik konumu özellikle 1998 Yakın İzleme Anlaşması’ndan bu yana daha da belirginleşmiştir. IMF, 1997 Asya Krizi’nden çıkardığı derslere de dayanarak, Türkiye ekonomisi üzerindeki denetimini bu tarihten sonra daha da derinleştirmek ve bunu daha kurumsal bir niteliğe kavuşturma ihtiyacı duymuştur. Benzer şekilde yerli burjuvazi de 1989 sonrasında, Türkiye’nin içinde bulunduğu dışa açık makroekonomik yapının rastgele (yaygın medyatik söylemi ile ‘popülist’) politikalar içinde biçimlendirilmesinden rahatsızlık duymuş ve uluslararası yeni işbölümünde Türkiye’nin ‘yeni yükselen piyasalar’ arasında yer almasını garantiye alacak dönüşümlerin bir an önce sonuçlandırılmasını açıkça (ve acilen) arzular hale gelmiştir. Burjuvazinin bu özlemi, Türkiye’nin kaderine kesin ve sınırsız bir egemenlik kurma girişimine dönüşmüştür. Bu girişim, emekçi sınıfların, bir bölümü Cumhuriyet tarihi kadar eski olan tüm geçmiş birikimlerini adım adım tasfiye etme programı olarak da nitelendirilebilir. Bu programın hayata geçirilmesi uluslararası sermaye ile (ve onun üst örgütleriyle) tam işbirliğiyle mümkün olabilmiştir. Dolayısıyla 1998 yılı, aynen 24 Ocak 1980 gibi, yakın iktisadi tarihimizde önemli bir dönemeçtir. 1998 yılında Türkiye artık IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü ve uluslararası finans ve derecelendirme kuruluşlarının denetim ve gözetiminde ekonomik ve siyasal kurumlarını neoliberal koşullandırmaların biçimlendirmesini kabullenmiş ve uluslararası işbölümünde kendisine biçilen yeni rolü üstlenmiştir. Bu rolün ana özellikleri şu şekilde özetlenebilir: l Uluslararası ve yerli finans sermayesine, sermaye hareketleri üzerine sınırsız serbestlik güvencesi sağlayarak yüksek finansal getiri sunmak, l İşgücü piyasalarını kuralsızlaştırma ve esnekleştirme yöntemiyle ucuz işgücü deposu haline dönüştürerek katma değeri düşük teknolojilerde uzmanlaşmak ve sanayisini uluslararası şirketlerin taşeronu olarak geliştirmek, l Üretimde ithal girdi kullanma ve ithal mal tüketme eğilimini özendirerek, finansmanı esas itibarıyla spekülatif sermaye tarafından sağlanan bir ucuz ithalat cennetine dönüşmek, l Kamu hizmetlerini ticarileştirerek vatandaşları ‘müşteriye’, kamu hizmeti üreten kurumları ‘ticari işletmeye’ dönüştürmek, kamu varlıklarını yerli ve uluslararası özel sermaye şirketlerine doğrudan yabancı sermaye cezbetmek uğruna yok pahasına satmak, l Etkin ve demokratik yönetim, ‘iyi yönetişim’ söylemleriyle, aslında tüm toplumu ilgilendiren stratejik, ekonomik ve siyasi kararların alınmasını ve uygulanmasını demokratik denetim mekanizmalarının dışına çıkarırken, devletin neoliberal anlayışa uygun bir biçimde yeniden yapılandırılmasında toplumun desteğini sağlamaya çalışmak.” AKP kurulduğu günden beri, yerli burjuvazinin ama özellikle finans sermayesinin, en gözde partisi konumunu koruyagelmiştir. 19 Kasım’da para politikasının yönüne ilişkin çıkacak teknik bir kararın, bu temel gerçeği değiştirmesini beklemek safdilliktir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle