15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 3 1 KASIM 2020 PAZAR Depremde yıkılan 17 binanın 9’unda kurtarma çalışmaları sürdü Mucizeler sevindirdi Armudunsapı, üzümün çöpü Seferihisar açıklarında meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremde yıkılan 17 binadan saatler sonra müjdeli haberler geldi. MEHMET İNMEZ MUHAMMED ÖZMEN Ege Denizi’nde merkez üssü İzmir’in Seferihisar ilçesi açıkları olan 6.9 büyüklüğündeki depremde 17 bina yıkıldı. Arama kurtarma çalışmalarının ikinci gününde 9 binada ekiplerin gece gündüz kurtarma çalışmaları devam ediyor. AFAD 1’i boğularak olmak üzere 39 yurttaşın hayatını kaybettiğini 885 kişinin yaralandığını açıkladı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, hastane servislerinde 243 kişinin tedavi gördüğünü, yoğun bakımda 8 kişinin olduğunu ve 3 kişinin durumunun ağır olduğunu söyledi. Altında bir kafe bulunan 7 katlı, 21 daireli Doğanlar Apartmanı’nın enkazının altında kaç kişinin olduğu bilinmiyor. Apartmandan 12’si sağ olmak üzere 13 kişi çıkarıldı. Zamana karşı kurtarma çalışmalarını sürdüren ekipler, depremden 16 saat sonra 3. katta 3 çocuğu ile birlikte enkaz altında kalan Ege Üniversitesi Emel Akın Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seher Dereli Perinçek ile irtibat kurmayı başardı. 10 yaşındaki ikizler Ezel ve Elzem, 7 yaşındaki Umut için, son derece hassas ve zorlu bir kurtarma çalışmasına başladı. 7 saat süren titiz çalışmaların ardından depremden tam 23 saat sonra anne ve 3 çocuk enkazdan çıkarıldı. Ancak, küçük oğlu Umut tüm müdahalelere rağmen kurtarılmadı. Aynı apartmanda bulunan Elif isimli çocuğu ise kurtarma çalışmaları devam ediyor. Enkaz altında 3 çocuğuyla birlikte kalan Seher Perinçek’in sesini duyan eşi Oğuz Perinçek ve babası Bekir Dereli bir yandan mutluluk, diğer yandan ise hüzün yaşadı. Birbirlerine sarılan aile bireyleri duygu dolu anlar yaşadı. 3 mucize birden Okan’ın kurtarıldığı dakikalarda Yılmaz Erbek Apartmanı’nın enkazında kalan Hülya Özmet’ten de sevindiren haber geldi. Ekipler Özmet’i 17 saat sonra yaralı olarak çıkardı. Enkazdan yürüyerek çıkan Özmet, alkışlar arasında ambulansa bindirildi. Aynı apartmandan Gülçin Aykut Soydan isimli yurttaş yaklaşık 16 saat, 53 yaşındaki Fadime Tolu da yaklaşık 15 saat sonra yaralı kurtarıldı. Tolu’nun ambulansa götürüldüğü sırada oğlunun seslenerek “Annem dayan, buradayım” demesi dikkat çekti. 26 saat sonra çıkarıldı 4 bloklu Barış Sitesi’nde kısmen çökme yaşanan 2 blokta çalışmalar sürüyor. Arama kurtarma çalışmalarına katılan Bursa Yıldırım Belediyesi ekipleri, 14 saat sonra enkazdan 62 yaşındaki Emine Eren’i yaralı olarak çıkarmayı başardı. Depremden 17 saat sonra aynı sitede bulunan binanın enkazı altından Nurcan Tosun yaralı olarak kurtarıldı. İlk iki katı çöken Yılmaz Erbek Apartmanı’nın zemin katında yer alan markette mahsur kalan 62 yaşındaki Halim Sarı yaklaşık 26 saat sonra molozların arasından kurtarıldı. Rıza Bey Sitesi’ndeki enkazdan da 30 saat sonra bir kadın çıkarıldı. Ancak ambulansa konulan kadının yaşamını yitirdiği belirlendi. BUSE, 9 SAAT SONRA... Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, önceki akşam Sakarya Caddesi’nde bulunan ve deprem sırasında çöken 8 katlı binanın enkazının üzerine çıkarak enkaz altında kalan Buse Hasyılmaz ile telefonla konuştu. Bakan Pakdemirli, Hasyılmaz’a kendisine ulaşmak için arama kurtarma köpeklerinin kullanılacağını ve sakin olması gerektiğini, yerinin büyük ölçüde belirlendiğini söyledi. Hasyılmaz’ın “Kedi sesi çıkarayım mı?” demesi üzerine Pakdemirli, “Evet Buse, kedi sesi çıkar, moralini böyle yüksek tut” dedi. Ekipler Buse Hasyılmaz’a 9.5 saat sonra ulaştı. Buse Hasyılmaz, ambulansla hastaneye kaldırıldı. Pakdemirli, gündüz saatlerinde Buse Hasyılmaz’ı hastanede ziyaret etti. Nişanlı olduğu öğrenilen Hasyılmaz, Bakan Pakdemirli’yi düğününe davet etti. Pakdemirli’nin enkaz üzerinde konuşması sosyal medya kullanıcıları tarafından eleştirildi. K9 KÖPEĞI KEDIYI KURTARDI Yılmaz Erbek Apartmanı’nın zemin katındaki enkazda yapılan çalışmada K9 köpeği ‘Bob’un uyardığı bölgeye yoğunlaşan ekipler bir kediyle karşılaştı. Kedi 30 saatin ardından enkazdan sağ çıkarıldı. Kediye ‘Umut’ ismi verildi. Kedinin sahibi, “Evimin yıkılmasına değil, kedimin enkazda olduğuna üzülmüştüm. Oğlum bu habere çok sevinecek” dedi. Rıza Bey Apartmanı’nın enkazı altında olduğu öğrenilen Beril Gidiş ve annesi Aynur Gidiş’in evlerinde bulunan ‘Ponpon’ isimli tavşan da canlı olarak çıkarıldı. Artçı sarsıntılar sürüyor Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın (AFAD) internet sitesinde yer alan bilgiye göre dün saat 08.31’de Ege Denizi’nde, İzmir’in Seferihisar ilçesinin 17.25 kilometre açığında 5 büyüklüğünde deprem kaydedildi. Depremin 7.33 kilometre derinlikte oluştuğu belirlendi. İzmir’deki 6.9’luk deprem sonrasında, 40’ının büyüklüğü 4’ün üzerinde olmak üzere 658 artçı sarsıntı yaşandı. Belediyeden büyük destek İzmir’i sarsan depremin ardından büyükşehir belediyesine bağlı ekipler, yıkım bölgesine ve geceyi parklarda geçiren İzmirlilere 33 bin 255 kişilik çorba, döner ve ayran ulaştırdı. Sabah saatlerinden itibaren ise 20 bin simit ve boyozun çay ve peynirle dağıtımı başladı. Gıda desteklerinin yanı sıra 1000 polar, 200 yağmurluk, 500 kişilik giyim malzemesi, 100 soba, 500 battaniye ve 100 çuval yakacak da İzmirlilere teslim edildi. 100 barınma, 3 taziye çadırı kuruldu. Çadır bölgelerinde ise 50 seyyar tuvalet hizmete alındı. 450 battaniye ve seyyar aşevi ise depremden büyük ölçüde etkilenen Seferihisar’a gönderildi. Çalıştay düzenlenecek Öte yandan Türkiye’nin hiçbir noktasının depreme hazır olmadığının altını çizen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, deprem çalıştayı düzenleyeceklerini açıkladı. Soyer, “Biz geçen ay İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde bir deprem daire başkanlığı kurmuştuk. İzmir’in depreme hazırlığını sorgulamak adına da çalışmalara başlamıştık. Ama önümüzdeki hafta Türkiye’de depreme dair sözü olan ne kadar bilim insanımız varsa onları davet edeceğimiz hem İzmir’in yapı sorunu hem İzmir’in deprem faylarını hem de depreme karşı yapılması gereken hazırlıkların ne olması gerektiğini masaya yatıran bir çalıştay düzenleyeceğiz. Neyin hesabı sorulması gerekiyorsa, kimin neyi yapması gerekiyorsa hepsini tek tek tarif edeceğiz. Türkiye’deki bilim insanlarına buradan duyurmak istiyorum, böyle bir çalıştayı önümüzdeki hafta planlıyoruz” dedi. 40 bin bina yenilenmeli Rıza Bey Apartmanı’nda kullanılan malzeme ve beton yapısı hakkında mimar Nihat Şen önemli açıklamalarda bulundu. Şen, Rıza Bey Apartmanı’nda kullanılan demirlerin deprem anında yıkılmaya davetiye çıkardığını belirterek “Yaklaşık bir ay önce yapılan son araştırmaya göre İzmir’de 40 bin binanın yenilenmesi gerektiğini söyledik. İşte bu 40 bin binadan biri de Rıza Bey Apartmanı” dedi. Enkazda inceleme yapan Şen, “Yıkılan binada nervürlü demir kullanılmamış. Bu durum mukavemeti düşürüyor. Yuvarlak demir bir deprem anında betonla en kolay ayrışan yapı elemanıdır” ifadesini kullandı. l İZMİR İzmir’deyim... Kötü yönetimleri resmeden enkaz başında sabahlıyoruz... Kıyametin eli, yüzlerce bina arasından neden onları seçmişti? Neden yanı başındakiler ayakta dururken bu binaTUNCAY lar insanlara canlı mezar MOLLAVEİSOĞLU olmuştu?! HHH Baba, oğlunun üzerine kapaklanmış. Hırsızlığın, yoz yönetimin beton duvarları ikisinin üzerine çökmüş! Son anlarında sarılmışlar birbirlerine... Gördüğümde gözyaşlarımı tutamadım... Babasına sarılmış genç delikanlı, nefes diye toz çekmiş ciğerlerine... Molozlar ağzına dolmuş... Oku bunları Türkiye... Görmeyi yüreğin kaldırmaz belki! Çünkü az vakitte sen yaşayacaksın bu küçük kıyametleri... Çürümüş, katil siyaset! HHH 10 saat karanlıkta, beton yığınların altında bekledikten sonra kurtarma ekibinin sesini duyuyor Günay... “Abi sen gitme” diyor... Bacakları ucuz siyasetin demirlerine takılmış... Koca apartman üzerine çökmüş, kımıldayamıyor... Enkaz altında ona ulaşan kahraman abisini göremiyor ama sesini duyuyor. Aralarında kaldırılması gereken beton blok var... “Sen gitme abi” diyor... “Bacaklarım acıyor, artık çıkarın beni...” 14 yaşındaki Günay Özışık mucize eseri kurtuluyor... HHH Günay’ın kurtarılmayı beklerken yüreğimizi yakan çaresizliğini, bu ülkeyi yönettiğini sananlara her gün izletmek isterdim... Ağzını demagojiye her açtığında, sarılarak ölüme giden baba oğulun fotoğrafını göstermek isterdim... HHH Neden bu binalar çöktü? Neden bu hayatlar söndü? Hepimiz ölümün depremle gelmediğini biliyoruz artık! Çürümüş siyaset, hırsızlık, ahlaksızlık, denetimsizlik, otorite boşluğu, oy cambazlığı!.. Ölümlere neden olan çukur siyasete ve siyasetçilere mahkum bir toplum... Ölüyor ve “neden” diye sormuyor. HHH Ben, o baba oğul için, enkazda kurtarılmayı beklerken can veren insanlar adına soruyorum... Katiller ne olacak? Bu binaları yapan müteahhitler, onay veren mühendisler, inşaatın temel ruhsatından başlayıp da oturma iznine kadar süreci sözde inceleyen belediye bürokrasisi ve belediye başkanları!.. Çarpık kentleşmeyi izleyen valiler... Ruhsatsız milyonlarca binaya oy kaygısı ile ses çıkarmayan iktidarlar, belediye meclisleri, üyeleri, başkanları... O koltuklarda menfaatları için el kaldıran, hırsızlığa gözünü kapayan, “Memleketi kurtarmak bana mı düştü?” diyen basiretsizler... HHH İzmir’de hiç yaşanmaması gereken ölümler için yas tutuyoruz... Faili belli cinayetler! Peki, ya İstanbul? Marquez’in “Kırmızı Pazartesi”ne gün sayıyor... Yapılacak onca şey varken 21 yıldır kafasını kuma gömenler... O enkazdan hiç kimse sağ çıkamayacak... Gerçekten de armudun sapı, üzümün de çöpü vardır ama karpuzun da çekirdeği, vişnenin de ekşisi vardır. Pekiyi ne yiyeceğiz? Bu söz “Hiçbir şey yemeyin” anlamında söylenmez. Ama şimdi bazı insanların ağzından bu anlamda söylenen bir söz duyuluyor: “Bu iktidar yüzünden ne eğitim kaldı ne ekonomi kaldı ne demokrasi, laiklik, ifade özgürlüğü kaldı ne Cumhuriyet kurumları kaldı, ülke mahvoldu, oyumu AKP’ye vermem ama oy verecek başka parti de yok.” Al başına belayı! AKP dışında kalan siyasal partilerin tamamı çürük mü? Yüce gönlünüze göre bir parti mi yok? Vah gidi vah vah! Oy vermeyeceğiniz “o” partiye neden oy vermiyorsunuz? Gelin ya da damat adayı mı söz konusu? Bir partinin sadık müşterisi olmak esarettir, köleliktir. Bir partiye kesinlikle oy vermeyeceksiniz ama oyunuza layık bir parti bulamıyorsunuz! Demek ki siz hâlâ AKP’lisiniz; gerisi, kusura bakmayın, lafügüzaf! HHH Merdan Yanardağ geçen gün “öğretilmiş çaresizlik” deyimini kullandı. “Oyumu AKP’ye vermem ama oy verecek başka parti de yok” demek, öğretilmiş çaresizliğin kurbanı olduğunuzun itirafıdır. Bunu kim öğretti size, ne zaman öğretti? Düşünün, kim? İktidardaki parti AKP’nin kara ve pembe propagandası mı, yoksa yakın çevreniz mi? Peki, AKP dışındaki partilerin sesini dinliyor musunuz? Hangi gazeteyi okuyorsunuz? Örneğin Cumhuriyet, BirGün, Sözcü gibi gazeteleri okuyor musunuz? Hangi televizyonları izliyorsunuz? Janjanlı, fantirifitton ve yandaş televizyonları mı? Yoksa TELE 1 ve Halk TV izlemiyorsanız, doktorun dediği gibi artık ne yerseniz yeyin. AKP’den başka oy verecek bir parti mi arıyorsunuz? O zaman muhalif kanalları izleyeceksiniz, muhalif gazeteleri okuyacaksınız? Doğru gazeteleri okumak, doğrucu televizyonları izlemek, siyasal bilinç kazanmanızı sağlar. Değerli oyunuzu verecek bir parti bulursunuz. Bulamazsanız hâlâ AKP’lisiniz efendim!!!!!!! HHH Yazmamda hiçbir sakınca yok: Benim seçimlerde oy vereceğim partiler bellidir: 1965’ten itibaren Mehmet Ali Aybar’ın, Behice Boran’ın ve hayranı olduğum Şaban Yıldız’ın Türkiye İşçi Partisi’ne oy verdim; yerel belediye seçiminde Türkiye Komünist Partisi’ne oy verdim; çoğunlukla CHP’ye oy verdim. Yaşım icabı, bundan sonra kaç kez oy kullanırım bilemem ama oyumun adresi bellidir: Ortanın solundan itibaren sola. Çünkü tarih ve sınıf bilincim (her zaman proleterim, emekçiyim) icabı olmam gereken yer sol cenahtır. Siz isterseniz ve varsa cumhuriyetçi ve Cumhuriyetin devrimlerine, anayasanın ilk dört maddesine ve 174. maddesine saygılı ve sadık orta ve ortanın sağına da oy verebilirsiniz... Armudun sapı, üzümün de çöpü demeden. HHH Ya da cumhuriyetçiyseniz, insan hakları savunucu iseniz, soyguna dönüşmüş ihalelere, akraba kayırmacılığına karşı iseniz, AKP’ye oy vermek istemiyorsanız muhalefete oy vermek istememenizin belli bir nedeni mi var? AKP’ye bir borcunuz mu var? Dindar iseniz Cumhuriyete sadık olduğunu sandığım Saadet Partisi var. AKP ve CHP size ters geliyorsa İYİ Parti var. Marksist iseniz TKP var, öteki sol partiler var. HHH Siz demeyeceğim ama oylarını çok kıskanan, mevcut partileri oylarına layık görmeyen burnu büyük bir kitle var. Kendilerini pek önemsiyorlar. Bense onları gülünç buluyorum. Burjuva ve büyük burjuva olup da sola oy veren (az da olsa) insan tanıyorum. Ama yoksul olup da AKP ve MHP’ye oy verenleri anlamıyorum. Aslına bakarsanız çok iyi çözüyorum onları. Gündelik hayatın gerçekleriyle ilgisi olmayan şu din ve milliyetçilik efsunları yüzünden bilinçleri kapanmış... Oysa din ve milliyetçilik zengin sınıfların ideolojisidir. HHH Başa dönelim: Merdan Yanardağ’ın tanımsız kullandığı (belki tanımladı) “öğretilmiş çaresizlik” deyimi ne anlama geliyor? Ben olsam “öğretilmiş çaresizlik”in yanı sıra “çaresizlik afyonu”nu da kullanırdım. Sınıfsal koşullanmanın yerine iktidar ve yönetici sınıfların çorbaya gizlice karıştırdığı saptırıcı ve baştan çıkarıcı ilaç. Merdan Kardeş, “öğretilmiş çaresizlik” bukağısından kurtulmak, onu yenmek çok mümkün! Zor olanı geçirimsiz (empermeabl) kitlenin bilinçlenmesi: Hükümetten haklı/ haksız maddi yardım alanlar; mesleksiz lümpen proletarya, asalak kitle, sadaka ekonomisinden beslenenler. Yani AKP’nin gerçek oy deposu. Dindarlar bile halkçı ve adaletçi bilince ulaşabilirler, ama bunlar asla! Depremde gökdelen inşaatından düştü İzmir’in Bayraklı ilçesinde 151 metre yüksekliğindeki Biva Tower’ın 21’inci katında çalışan inşaat işçisi Melih Dağbaşı, deprem anında yere düşerek yaşamını yitirdi. İnşaattan kopan çelik bloklar onlarca metreden araçların üzerine düştü. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle