18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ 9 5 EKİM 2020 PAZARTESİ Yüksek oranda ekonomik büyüme gelecek birkaç yıl için mümkün gözükmüyor 2020 kayıp yıl olacak PROF. DR. CEYHUN ELGIN: İşsizliğin birkaç yıl daha yüzde 10’un altına inmesini, enflasyonun bir zamanların hedefi olan yüzde 5’lere yakınsamasını beklemiyorum. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ceyhun Elgin, pandemi sonbahar ve kış aylarında da devam ederse, 2020 dördüncü çeyrek ve 2021 yılı ilk çeyrek büyüme rakamlarının daha da olumsuz seyredeceğini söyledi. Halk sağlığı krizi bitmeden, salgın sona ermeden, ekonomik krizin de tam olarak sona ermesinin ne yazık ki mümkün olmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Elgin ile ekomideki krizi ve çıkış yollarını konuştuk. n Yükselen döviz kuru, yüksek enflasyon, düşük faiz, düşük büyüme ve yüksek işsizlik... Türkiye ekonomisi bu noktaya nasıl geldi? Türkiye ekonomisi pandemi öncesinde de oldukça kırılgan durumdaydı. Salgının zamanlaması Türkiye için ne yazık ki oldukça talihsiz oldu. ABD ekonomisi salgına yüzde 3.6 seviyesinde işsizlik oranıyla girerken Türkiye’de Ocak 2020’de işsizlik oranı yüzde 13.8 idi. Buna ek olarak, para politikası boyutlarında da sınırlarına dayanmış bir Türkiye ekonomisi vardı, zira pandemi öncesi indirilen faizler, pandemi sırasında Merkez Bankası’nın (TCMB) hareket alanını daralttı. Bu durum ne yazık ki krize karşı uygulanabilecek politikalarda politika yapıcının elini zayıflattı. İşsizlik düşmeyecek n Türkiye’yi bekleyen ekonomik zorluklar neler? Gelişmekte olan bir ülke ekonomisi olarak, gelişmiş ülkelerdeki gibi para ve maliye politikası araçlarını sınırsız kullanamıyoruz. Buna ek olarak enflasyon ve TL’nin değeri konusunda hassas bir ekonomiye sahibiz. Amerikan Merkez Bankası ya da Avrupa Merkez Bankası gerekirse sınırsız para basacağını açıklayabiliyor ancak aynı şeyi TCMB’nin yapması imkânsız. O nedenle de krizin etkileri daha sert hissedilebiliyor. Pandemi öncesinde dahi hayli yüksek seyreden işsizlik iki haneli rakamlara çapa atmış gözüküyor ve kısa vadede düşmesi beklenmiyor. Türkiye ekonomisi için 2020 yılı 2020’ye girerken sıkıntıda olduğu üç boyutta (döviz kuru, enflasyon, işsizlik) pandeminin de etkisiyle maalesef kayıp bir yıl olacak gibi görünüyor. n Türkiye’de yurttaşları kısa orta vadede neler bekliyor? Çok karamsar değilim. Salgının dünyada ve Türkiye’de kontrol edilebildiği bir durumda içinde bulunduğumuz noktadan daha kötüye gideceğimizi düşünmüyorum. Lakin bu iyi senaryoda dahi işsizlik oranının tek haneli rakamlara, enflasyonun bir zamanların hedefi yüzde 5’e düşmesi ve yüksek oranda ekonomik büyüme en azından önümüzdeki birkaç yıl için pek de mümkün gözükmüyor. Ancak daha olumsuz senaryoda, pandemi sonbahar ve kışın da devam ederse o zaman, dördüncü çeyrek ve 2021 yılı ilk çeyrek büyüme rakamları daha da olumsuz seyredebilir. n Son dönemlerde ciddi kredi genişlemesine gidildi, ne tür sonuçlar doğurur? Kredi genişlemesi arsa ve konut alımına da destek verdi ve bu alımlar tüketim değil yatırım olarak değerlendiriliyorlar. Ayrıca tüketici kredisi gibi görünen kredilerin bir kısmı kayıt dışı çalışana ve KOBİ’lere destek olarak gitti ve bir miktar nefes almalarını sağladı. Ancak tabii burada sorun, bu kredilerin geri ödenme zamanı geldiğinde yaşanabilir. Eğer pandemi süreci uzar ve sonbahar ile kışı da salgın ile geçirirsek o zaman bu krediler banka ve kredilerini ödemekte zorlananların başını ağrıtabilir. KAYIT DIŞILIKTA EN BAŞTAYIZ n Pandemi döneminde devletin verdiği destekler maalesef kayıtdışı işletmelere ve çalışanlara gitmedi, burada nasıl bir tablo görüyorsunuz? Türkiye’de kayıtdışı ekonominin GSYİH’ye oransal olarak büyüklüğü OECD ülkeleri arasında Meksika ve yeni üye olan Kolombiya ile birlikte en başta yer alıyor ve kayıt dışı ekonomide istihdam edilenlerin maalesef formel tedbirlerden yer almaları pek mümkün olmuyor. Yaralanabilecekleri sadece ihtiyaç sahibi ailelere yapılan sınırlı bir yardım var, ancak o da boyutu itibarıyla oldukça sınırlı kaldı (2000 TL). Yakın zamanda Gökçe Başbuğ, Abdullah Yalaman ve Gamze Öz ile yaptığımız bir çalışmada gösterdiğimiz gibi kayıt dışı ekonominin görece daha büyük olduğu ülkelerde pandemiye karşı alınan mali önlemler arasında anlamlı bir negatif korelasyon var. Yani kayıt dışı ekonomisi büyük ülkelerde devletlerin açıkladığı mali paketler çok daha sınırlı kalmış; Türkiyede ne yazık ki bundan nasibi almış gözüküyor. PANDEMI BITMEDEN KRIZ BITMEZ n Türkiye ekonomisi için bu krizden çıkış reçetesi var mı? Tıbbi tabirle hastalığı tamamen iyileştirmek için ekonomik bir reçete yazmak mümkün değil. Durgunluktan çıkmanın ilk yolu pandeminin kontrol altına alınmasından geçiyor. Halk sağlığı krizi bitmeden, ekonomik krizin bitmesi mümkün değil. Ancak, tabii ki iktisadi krizin etkilerini daha yumuşak hissetmek için yapılabilecekler var. Para politikası anlamında bence faiz politikasında bir basitleşmeye gitmek ve tek bir politika faizi uygulamasına geçmek gerekiyor. Maliye politikası anlamında ise daha cömert bir maliye politikası uygulanması gerektiğini, özellikle de kayıtdışı ekonomide yer alanlara yönelik ek destek sunulabileceğini düşünüyorum. Yurtdışı örneklerde gördüğümüz gibi kredi yerine nokta atışlı ve istihdam ve üretim şartına dayalı hibe destek paketler düşünülebilir. TEK FAIZ POLITIKASI GEREKIYOR n Merkez Bankası son toplantısında faizi 200 baz puan yükseltti, bu adımı atmak için bu kadar de basit tek bir faiz üzerinden para politikası yönetiminin daha doğru olacağı. beklenmeli miydi, başka hangi adımlar atılmalı? nişleme ne yazık ki sınırlı oluyor. Merkez Bankası gerçekten n Bütçe açığının finanse edilmesi için gelecek dö TCMB 1 Şubat’tan bu yana birkaç adımda politika faizini yüz faiz yükseltti mi? Zira politika faizi 1 haftalık repo faizi olsa da nemde vergi oranlarının artırılması yoluna gidilebilir mi? de 10.75’ten yüzde 8.25’e düşürmüştü, yani 1 Şubat’taki ora Merkez Bankası son zamanlarda bunun dışında farklı oranla Türkiye’de bütçe açığı endişe yaratacak seviyelerde olmana göre yaklaşık yüzde 23.26’lık bir indirim söz konusuydu. rı (GLP gibi) da kullanıyor. Hatta artış öncesi politika faizini sa da pandemi döneminde artış trendine girdi. Bütçe açıBu oranla da Türkiye yaptığımız araştırmaya göre 168 ülke kullanmayı tamamen bırakıp, GLP ile çalışıyordu. Şimdi po ğı konusunda bence ekonomi yönetimi biraz gereğinden arasında 66. sırada idi. Ancak şimdi bu oran yeniden yüzde litika faizi artınca GLP de aynı oranda artacak mı artmaya fazla hassas davranıyor. Örneğin mücbir sebep varlığı nede10.25’e çıktı, dolayısıyla 1 Şubat’a göre indirim daha sınırlı ha cak mı gibi belirsizlikler oluşuyor. niyle geçiş ve alım garantilerinin bir süreliğine de olsa durle geldi; bu da bizi 108. sıraya getiriyor. Dövizdeki kırılganlığı Burada iktisatçıların ortak görüşü, özellikle içinde bulun durulup buradan artacak mali kaynağın, örneğin ihtiyaç samız nedeniyle faiz indirimi yoluyla yapılacak bir parasal ge duğumuz ve belirsizliklerin iyice arttığı pandemi dönemin hibi ailelere yardım olarak kullanılabileceğini düşünüyorum. 8 ayda 70 bin yeni milyoner Hesabında 1 milyon lira veya üzeri parası olan mudi sayısı 8 ayda 69 bin 13 artarken, milyonerlerin toplam mevduatı 1 trilyon 850 milyar 99 milyon liraya ulaştı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerinden derlenen bilgilere göre, yurtiçinde ve dışında yerleşik milyonerlerin toplam sayısı ağustos sonu itibarıyla 294 bin 454 oldu. Geçen yılın sonunda 225 bin 441 olan milyoner sayısı, 8 ayda 69 bin 13 kişi arttı. Milyonerlerin toplam mevduatı da ağustos sonu itibarıyla 1 trilyon 850 milyar 99 milyon liraya ulaştı. Milyoner başına düşen ortalama mevduat, 6 milyon 283 bin lira oldu. Yurtiçinde yerleşik milyonerlerin sayısı, 8 ayda 60 bin 582 artarak 262 bin 602’ye ulaştı. Bu kişilerin toplam mevduatı 1 trilyon 729 milyar 268 milyon liraya yükseldi. l Ekonomi Servisi Eylülde 177 işçi yaşamını yitirdi İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) açıkladığı iş cinayetleri raporuna göre, eylül ayında en az 177, yıl başından bu yana ise 1493 işçi yaşamını yitirdi. Rapora göre, 46 işçi koronavirüs, 38 işçi trafik/servis kazası, 25 işçi ezilme/göçük, 20 işçi kalp krizi ve 11 işçi yüksekten düşme nedeniyle hayatını kaybetti. l Haber Merkezi T.C. ADANA 4. SULH HUKUK MAHKEMESİ’NDEN T.C. ELAZIĞ KADASTRO MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN ELAZIĞ VALİLİĞİ Sayı: 2020/897 Esas Davacı, HALİL KURT ile Davalı, HASIMSIZ arasında mahkememizde görülmekte olan Gaipliğe Karar Verilmesi davası nedeniyle; Adana İli, Yumurtalık İlçesi, Kuzupınarı Mahallesi/Köyü No:76’da nüfusuna kayıtlı, Çetin ve Kadışah’dan olma, 15/07/1974 doğumlu, 14596301144 T.C.kimlik numaralı 2005 yılından bu yana kaybolduğu ve nerede olduğunun bilinmediği, herhangi bir haberde alınamadığından, Ümit KURT’un kayıp olması nedeniyle ilan tarihinden itibaren 6 ay içerisinde adı geçenin sağ yada ölü olduğunu bilenlerin (M.K.nun 33 Maddesine göre ) Mahkememizin 2020/897 Esas sayılı dosyasına başvurmaları 6 Ay içerisinde mahkememize müracaat edilmediği takdirde adı geçen Ümit KURT hakkında Gaiplik Kararı verileceği hususu ilanen duyurulur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1230370) Elazığ ili, Merkez ilçesi, Koçharman köyü 109 ada 37 nolu parselin yüzölçümü 3661,90 m2, 38 nolu parselin yüzölçümü 1696,81 m2, 39 nolu parselin yüzölçümü 2768,58 m2 ve 40 nolu parselin yüzölçümü 2161,55 m2 olarak 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesine istinaden düzeltilmiş olup, 7201 sayılı yasanın 29,30 ve 31. maddeleri gereğince ilanın yayınlandığı tarihten itibaren ilgililerin veya kanuni vekillerinin 30 gün içerisinde taşınmazın bulunduğu yerdeki Sulh Hukuk Mahkemelerine düzeltmenin durdurulması için dava açabilecekleri, dava açılmadığı takdirde düzeltmenin kesinleşeceği ilan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1230920) T.C. MERSİN 12. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN KAMULAŞTIRMA İLANI ESAS NO: 2020/211 Esas KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN BULUNDUĞU YER: Mersin ili Toroslar ilçesi MEVKİİ: Karaisalı ADA NO: 7356 PARSEL NO: 1 VASFI: Arsa YÜZÖLÇÜMÜ: 190.000 MALİKİN ADI VE SOYADI: 1Osman Zeytun 2Muzaffer Uslu 3 Mustafa Çokçalışkan 4Mustafa Yıldırım 5Menderes Artan KAMULAŞTIRMAYI YAPAN İDARENİN ADI: TÜRKİYE ELEKTRİK İLETİM ANONİM ŞİRKETİ Kamulaştırmayı yapan davacı idare, malikleriyle cinsi ve niteliği yukarıda yazılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için davacı idare tarafından mahkememizin 2020/211 Esas sayısında dava açılmıştır. 2942 Sayılı Kamulaştırma Yasasının 10. maddesinin 4. bendi uyarınca ilan olunur. 29/09/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1230779) ABD’ye ne oluyor? Bir “büyük gücün” yaşam devresinin sonunu izliyoruz: Yükseliş, hegemonya, gerileme ve sıradanlaşma. ABD hegemonyası, 1970’lerden sonra gerilemeye başladı, “Soğuk Savaş”ın sona ermesiyle şekillenen ortamda tükendi. 11 Eylül “olayını” izleyen “imparatorluk projesi”, Obama döneminde hegemonya restorasyonu atılımı başarılı olmadı. ABD artık bir gerileme, toplumsal, ekonomik ve kültürel çürüme sürecine girmişti. Bir yılın bilançosu Bu gerileme ve çürümenin semptomlarını, Çin’in yükselişini, Rusya’nın yakın coğrafyasında yeniden egemen olmaya başlamasını, Ortadoğu’ya inmesini, ticaret savaşlarını, teknolojik yarışı bir kenara bırakarak yalnızca bu yılın bilançosuna baksak bile görebiliyoruz. Yıl, ABD tarihinin 3. başkan azletme davasıyla başladı. Ardından Covid 19 salgını geldi. ABD’de vaka ve ölü sayısı rekor düzeye çıkarken, tarihinin en derin depresyonu başladı. Trump’ın ırkçı söylemi, pandeminin etkileri ve ekonomik çöküş birleşti: Bir taraftan Trump yanlısı silahlı milis gruplar, QANON gibi komplo teorisi çevreleri pıtrak gibi çoğaldı; FBI ve İç Güvenlik Örgütü (Homeland Security) tarafından ulusal güvenlik riski olarak saptanan beyaz üstünlüğü yanlısı faşist bir dalga yükseldi. Diğer taraftan da ABD tarihinin en yaygın antifaşist, ırkçılık karşıtı toplumsal protesto hareketi (Siyah Yaşamlar Önemlidir)… Seçimler yaklaşırken, Trump’ın psikolog yeğeninin, işlerini yönetmiş kişilerin, Milli Güvenlik Danışmanlığı yapmış Bolton’un yazdığı, nihayet, Nixon döneminde, Watergate skandalını ortaya çıkaran ünlü ikiliden, gazeteci Woodward’ın Trump’la yaptığı söyleşilere dayanan ses kayıtları gibi birbiri ardına gelen kitaplar, Trump’ın karakterinin, yönetim tarzının, iş ilişkilerinin hatta Rusya bağlantılarının ayrıntılarını ortaya dökmeye başladı; New York Times’a sızan 10 yıllık mali hesaplar resmi tamamladı. Karşımızda yalnızca kendini düşünen, yalancı ve sahtekâr bir adam var: Trump daha başından pandeminin ne kadar ölümcül olduğunu, havadan da bulaştığını biliyordu ama bilim insanlarının uyarılarına, hatta virüsün gerçekliğine ilişkin kuşkuları körüklemeye, hiçbir önlem alınmayan kalabalık toplantılar düzenlemeye devam etti. Trump, seçilebilmek için insan yaşamıyla oynuyordu. Gelinen noktada artık, 200 binden fazla can kaybından sorumludur. İkincisi, 2016’dan bu yana kendini son derecede başarılı bir işadamı olarak satan Trump, aslında yalnızca “başarılı işadamı rolünü” başarıyla oynamıştır, gerçekteyse iflas noktasında, büyük borç altındadır. Ulusal güvenlik riski CIA, FBI araştırmaları, Gen. McMaster ve Bolton gibi Trump’la çalışmış uzmanlara göre, Rusya’nın elinde Trump’ın politikalarını belirleyen bir şeyler var; bir devlet başkanının bu kadar büyük borç altında olması da başlı başına bir ulusal güvenlik sorunu. Trump, iki güvenlik riski daha yaratmış görünüyor. Birincisi, son TrumpBiden tartışmasındaki saldırgan, tutarsız tutumu, eleştiriye cevap veremeyince bağırmaya başlayarak tartışmayı sabote etmesi, ABD’nin tüm dünyaya sunmaya çalıştığı, “liberal demokrasinin”, bireysel özgürlüklerin kalesi ülke imajını, uluslararası güvenilirliğini adeta sıfıra indirdi. İkincisi, Trump, tartışmada beyaz üstünlüğü savunan grupları, mahkum etmek bir yana “hazır bekleyin” mesajıyla açıkça destekledi. Bu sırada liberal eğilimli The Atlantic dergisinde yayımlanan ayrıntılı bir araştırma, ırkçı milis grupların polis ve askerler içinde hızla taraftar bulmaya başladığını gösteriyordu. Aynı günlerde, bu kez “The American Conservative” dergisinde bir yorum, toplumsal dokudaki çözülmeye, siyasi kutuplaşmaya, düzeni şu ya da bu yönde yıkmaya kararlı silahlı grupların açığa çıkmaya başlamasına bakarak “Nazi Almanyası ya da Sovyet Rusya öncesi dönemle sandığımızdan daha çok ortak yanlarımız var” diyordu. Şimdi gelinen noktada, pandemi Demokratlar’ın “bir yalanı” diyen Trump hastanede, birçok Beyaz Saray personeli hasta. Gelen açıklamalardaki karmaşa, ABD’nin en üst yönetimindeki kaosu sergiliyor. ABD’de seçimlerin geleceği, dünyada da ABD modelinin çürümüşlüğü, liderlik üretme kapasitesinin tükenmişliği konuşuluyor. Bir “büyük gücün” yaşam devresinin sonunu, en tehlikeli dönemini izliyoruz. Vergi muhbirlerine 5 yılda 41 milyon lira ödendi Vergi kayıp ve kaçağı ile mücadele kapsamında vergi kaçıranları ihbar eden 441 kişiye toplam 12,3 milyon liralık ikramiye ödemesi yapıldı. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) verilerine göre, geçen yıl vergi kaçıranları ihbar edenlerin sayısı 441 olurken, 2018’de bu sayı 391 olarak gerçekleşmişti. İhbarı doğru çıkan kişilere kesinleşen verginin yüzde 10’u oranında ödeme yapılırken, 2019’da ihbarda bulunanlara yapılan ikramiye ödemesi 12 milyon 300 bin 472 lira olarak hesaplandı. Başkanlığın ödediği ikramiye tutarı 5 yılda ise yaklaşık 41 milyon lira oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle