18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 13 28 EKİM 2020 ÇARŞAMBA Sahnede dayanışma sergilenecek! ORHUN ATMIŞ Özellikle pandemi döneminde zor günler geçiren sahne sanatlarına destek olmak amacıyla Türkiye’nin önde gelen 5 kültürsanat kurumu BKM, DasDas, ENKA Sanat, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ve Zorlu PSM “Ortak Yapım” isimli bir destek projesini hayata geçirdi. 786 projenin başvurduğu “Ortak Yapım” projesi kapsamında seçilen oyunlar Zorlu PSM’de düzenlenen basın toplantısında tanıtıldı. Proje kapsamında Ceyda Aşar’ın “Oysa, Maviydi Gök Bu Sabah”, Gökhan Erarslan’ın “Nuh’un Gemisini Aramak”, Şamil Yılmaz’ın “Haset”, Ülkü Oktay’ın “Fikri’nin Vişne Bahçesi” ve Zeynep Kaçar’ın “Şirket” isimli oyunları desteğe değer bulundu. Oyun yazarlarına 7 bin 500 TL tutarında destek Türkiye’nin en önemli beş kurumunun pandemi döneminde sahneye destek olmak için başlattığı “Ortak Yapım”ın beş projesi belirlendi; Seçici Kurul tarafından belirlenen beş oyunun ise yazımı tamam 786 projenin başvurduğu “Ortak Yapım” projesi kapsamında seçilen oyunlar Zorlu PSM’de düzenlenen basın toplantısında tanıtıldı. verilecek. Seçilen beş oyuna ek olarak, seçici kurul tarafından belirlenen beş oyun yazarı da proje kapsamında sahnelenecek oyunlarının yazımını tamamladı. Ortak Yapım projesi için Ahmet Sami Özbudak, “Şimdi Gerçek Bir Şey” isimli oyunu; Ceren Ercan “Beni Sakın Yumruklardan” isimli oyunu; Ebru Nihan, Celkan “Bir İhtimal Daha Var” isimli oyunu; Firuze Engin “Kusursuz Çiftin Harikulade Serüvenleri” isimli oyunu ve Yeşim Özsoy, Kum Zambakları ve Mümkün Dünyalar isimli oyunu kaleme aldı. Oyunları sahneleyecek yönetmen ve oyuncu/topluluklar, yapımcılığı üstlenen kurum tarafından seçilecek. Oyunun prömiyeri de 2021 yılı içinde yapımcılığı üstlenen kurum tarafından belirlenen bir sahnede yapılacak. Her kurum ikişer oyunun yapımcılığını üstlenecek. Desteklenecek oyun metinlerinden beşinin yazarı projenin seçici kurulu tarafından belirlenmiş, kalan beş metin için ise açık çağrı yapılmıştı. CEMAL REŞİT REY 10. Yıl Marşı’nın kompozitörü Doğduğunda ve öldüğünde aylardan Ekimdi. 25 ekim 1904 tarihinde, Kudüs’te “pederinin orada mutasavvıf” olduğu dönemde dünyaya gelmiş. 7 Ekim 1985’te çok sevdiği İstanbul’da vefat etti. 1933’ten beri 29 Ekim’de bütün Türkiye onun Onuncu Yıl Marşı ile çınlar: “Çıktık açık alınla her yılda her savaştan.” Onunla yaptığım ilk söyleşi TRT2 Televizyonu’nda yayımlandı. Bu konuşmanın meyvesi 1997’de YKY tarafından basılan “Cemal Reşit Rey, Müzikten İbaret Bir Dünyada Gezintiler” başlıklı kitabım olacaktı. Beşiktaş’taki Serencebey Yokuşunu çıkıyorum, Yasemin Apartmanı 1 numaralı dairenin kapısını çalıyorum. Beni son derece nazik bir eski İstanbul beyefendisi karşılıyor: “Oooo, safalar getirdiniz, buyurunuz lütfen” diyor. Evin İlyasoğlu, Cemal Reşit Rey ile bir arada. Fikir babası... O, çağdaş müziğimizin ve Türk Beşleri’nin öncüsü, Darülelhan (konservatuvar) da Batı müziği derslerinin ve ilk çoksesli koronun kurucusu, nice virtüözümüzün hocası, İstanbul’daki ilk trionun, ilk kuvartetin üyesi, İstanbul Belediyesi Senfoni Orkestrası’nın kurucu şefi, uzun süre radyolarımızdaki Piyano Dünyasında Gezintiler programlarının canlı kahramanı, Analiz Müzikal derslerinin unutulmaz aktörü. Enstantaneler, Çağrılış, Fatih gibi nice tasviri yapıtın ve Çelebi Operası’nın bestecisi; Bir İstanbul Türküsü Üstüne Çeşitlemeler’de Kâtibim türküsüne yeni bir sentez getirmiş, Piyano Prelüdleri’nde Serencebey Yokuşu’ndaki yoğurtçunun çağrısını yansıtmış, Hatıradan İbaret Bir Şehirde Gezintiler’de mezarlığı, surları ve sarnıçlarıyla mistik Istanbul özlemini dile getirmiş. Avrupa’da şef ve piyanist olarak ünlenmiş, nice bestecilik ve icracılık ödülünün sahibi olmuş. İstanbul’da Filarmoni Derneği’nin fikir babası, düzenli haftalık konserlerin yaratıcısı, o bir “müzisyen komple”. Yirminci yüzyıl başında zamanın bir modası da komple müzisyen olmak. Cemal Reşit’in yetiştiği yıllarda Paris ve Cenevre’de çevresindeki her ünlü müzikçi mutlaka kompozisyon yapıyor, orkestra yönetmeye soyunuyor, çalgısının virtüözü oluyor ve öğrenci yetiştiriyor. Müezzin yanlış makamda ezan okuyamaz Batı kültürüne sahip olduğu kadar İslam kültürüyle de yetiştirilmiş. Konuşmamızın ortasında öğlen ezanı başlayınca sözü kesti ve “Yine yanlış makamda okuyor. Müezzinimizle yarın gidip konuşmalıyım” diye sinirlendi. Ben ona eskileri anlattırmaya çalışıyorum, eskilerle o kadar mutlu oluyor ki! Bir yandan da sessizce kayıt yapıyoruz. Apartmanın o küçücük giriş dairesindeyiz ama o, manen eski çağlardaki görkemli günlerin içinde, eski kimliğine bürünmüş. Bütün vefat etmiş sevdiklerini rahmetle yâd ederek anlatıyor da anlatıyor. Kuyruklu Beckstein piyanosu, cilt cilt el yazması notaları, belki de iki yüz yıllık sedef kakma salon takımı, kocaman bir duvar aynası, piyanosunun üstündeki o aile büyüklerinin ve onu yetiştiren hocaların fotoğraflarıyla hep başka bir zamanda, onların dünyasında yaşıyor. Osmanlı’nın son günlerini, Osmanlı’dan Cumhuriyete geçişi, genç Cumhuriyet’in coşkusunu, Avrupa’nın savaş bunalımını ve bütün bu çalkantının ortasında Cenevre’de ve Paris’te ünlü hocalardan eğitim almış, yalnız müzik için yaşayan bir Cemal Reşit Rey’i tanıyoruz. Onu keşfettikçe çağı yakalayan bir medya öncüsü olduğunu düşünüyorum. Örneğin Ondes Martenot gibi 1930’ların başında icat edilmiş bir çalgıyı o sıralarda Honegger ve Messiaen gibi iki besteci orkestrasına alıyor. Bir de Cemal Reşit Rey! Ondes Martenot ve yaylı çalgılar için “Poeme” adlı bir oda müziği besteliyor. İzlenimcilik akımını, yerel müziklerden yola çıkan Ulusçuluk akımını yakalıyor ve uyguluyor. Operet yazmak 1930’ların Avrupai bir modası. Broadway’in Avrupa’ya yansıdığı yıllar. Tıpkı Ira ve George Gershwin gibi Cemal Reşit de ağabeyi Ekrem Reşit ile peş peşe operetler yazıyor. Bazı operetlerin sözleri Nâzım Hikmet’e ait: Lüküs Hayat, Üç Saat, Deli Dolu. Rengârenk eserleri... Şef olarak orkestra provalarında yorumcuların hayal gücünü yönlendiriyor. Leonora uvertüründe yaylı çalgıları uyarıyor: “Dikkat! Zindandan ışığa doğru çıkıyorsunuz. Önce karanlıktasınız, yavaşça aydınlığı görüyorsunuz.” Evet, ülkemizden bir Cemal Reşit Rey geçti. Keşke yapıtlarındaki miras sorunları ortadan kalksa, o rengârenk eserleri orkestralarımız dağarcıklarına alabilse, genç üyeler de tanıyabilse, genç dinleyiciler de öğrenebilse. İşte bu hafta yine Cumhuriyet Bayramı geldi. Her yerde “Onuncu Yıl Marşı” çalınıyor. Acaba kaç kişi onun Cemal Bey’e ait olduğunu biliyor? Oyuncu Karagöz yaşamını yitirdi Ressam, tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu Hikmet Karagöz, 73 yaşında hayatını kaybetti. Karagöz, rahatsızlanması sonucu 15 Ekim’de Kartal Dr. Lütfi Kırdar Şehir Hastanesi Palyatif Yoğun Bakım Ünitesi’nde tedavi görüyordu. Karagöz’ün cenazesi bugün ikindi namazının ardından Zeytinburnu Yeni Kozlu Mezarlığı’nda toprağa verilecek. 19621963 yıllarında Eminönü Halkevi’nde amatör olarak tiyatroya başlayan sanatçı, 1964’te Küçük Sahne Ulvi Uraz Tiyatrosu’nda profesyonel oldu. 1974 yılında Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz’la TV yapımlarında rol almaya başladı. Sinemaya geçişi “Faize Hücum” filmiyle 1982’de oldu. Bizimkiler dizisindeki Abbas rolüyle geniş kitlelerce tanındı. 1986’dan bu yana ağırlıklı suluboya olmak üzere resim yapan sanatçı sergiler de açmıştı. FİLMLERİ: Memleket2015, Tatar Ramazan2013, Bir Aşk Hikâyesi2004, Gönül Yarası2004, Hızlı Adımlar2004, Sultan Makamı2003, Gönderilmemiş Mektuplar2002, Gönlümdeki Köşk Olmasa2002, Yeditepe İstanbul2001, Yazlıkçılar1994, Hastane1993, Karartma Geceleri1990, İnsanlar Yaşadıkça1989, Geçmiş Bahar Mimozaları1989, Korkmuyorum1989, Bizimkiler1989, Baharın Bittiği Yer1989, Acıların Günlüğü1988, Biri ve Diğerleri1987, Su da Yanar1987, Çark1987 Belene1987, Alnımdaki Bıçak Yarası1987, Çıplak Vatandaş1985. ‘Nasipse Adayız’ Almanya yolcusu Ercan Kesal’ın yazıp yönettiği “Nasipse Adayız”, 1222 Kasım tarihlerinde yapılacak Mannheim Heildelberg Film Festivali’nde yarışacak. Film ülkemizde 30 Ekim’de gösterime girecek. Ercan Kesal’ın genç bir doktor olarak Beyoğlu belediye başkan aday adayı olmasını anlatan aynı adlı kitaptan uyarlanan ve otobiyografik özelliklere sahip olan film, son olarak Türkiye’de 27. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin ‘Ulusal Uzun Metraj Film’ yarışmasında “En İyi Film”, “En İyi Yönetmen’ ve ‘Film Yönetmenleri Derneği En İyi Yönetmen Ödülü” başta olmak üzere toplam 5 dalda ödül alarak törene damga vurmuştu. Türkiye prömiyerini yaptığı İstanbul Film Festivali’nden de “En İyi Yönetmen”, “En İyi Kurgu” ve ‘FIPRESCI En İyi Film’ ödülleriyle dönen “Nasipse Adayız”, İstanbul’da bir belediyenin başkan aday adayı olan doktor Kemal Güner’in bir günde geçen trajikomik hikâyesini konu alıyor. Gedik Sanat’tan iki dünya prömiyeri Gedik Filarmoni Orkestrası şef Orhun Orhon yönetiminde Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda 29 Ekim Perşembe günü saat 18.00 ve 20.00’de verecek. Orkestra Cumhuriyet Bayramı Özel Konseri’ nde Gedik Sanat’ın özal siparişi olan Mahir Cetiz, ‘’Aydınlığın Çağrısı’’ ve Cem Oslu, “Yolculuk” eserlerinin dünya prömiyerini (ilk seslendirilişi) gerçekleştirecek. Konserde Ulvi Cemal Erkin’in “Sinfonietta“ eseri de seslendirilecek. ÜÇ NADIR LOKOMOTIF MODELI LONDRA BILIM MÜZESI’NE MISAFIR OLDU Rahmi M. Koç Müzesi’nin koleksiyonunda bulunan lokomotif modellerinden üçü, London Science Museum’da (Londra Bilim Müzesi) sergilenmek için yapılan davet üzerine İngiltere’ye götürüldü. Science Museum’da sanatseverlerle buluşan “Brass, Steel and Fire / Pirinç, Çelik ve Ateş” başlıklı sergi, 100 yıllık model yapımı ve lokomotif mühendisliğinin hikâyesini konu alıyor. İDSO’dan 29 Ekim’e özel konser İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO), ikinci Cumhuriyet Bayramı konserini yarın 18.00’de Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda verecek. Besteci, şef Tolga Taviş yönetimindeki İDSO’nun solistleri Nurdan Küçükekmekçi (soprano), Zeynep Halvaşi (mezzosoprano) ve Valentin Conus (saksafon). Konserde Tolga Taviş’in “Rona Şarkıları” ve Nevit Kodallı’nın “Telli Turna” eserleri seslendirilecek. İDSO Cumhuriyet Bayramı konserinin ilkini şef S. Dağhan Doğu yönetiminde 23 Ekim Cuma günü vermişti. Keman sanatçısı Mehmet Yasemin’in C. SaintSaens “Introductiıon and Rondo Caprisccioso” eserini ve NTV’nin işbirliğiyle hazırlanan, Ahmet Yeşiltepe ve Ali Faik Demir’in anlatıcılığı üstlendiği “Marşlarla Cumhuriyet Yolculuğu” başlıklı programda bas Tevfik Rodos aralarında “10. Yıl”, “İzmir” ve “Hoş Gelişler Ola”nın da olduğu marşlarımızı seslendirdi. Ulusal medya olarak NTV konserin tümünü 29 Ekim Perşembe günü Cumhuriyet Bayramı programında vererek hem koronavirüs artışı nedeniyle sokağa çıkmaya cesaret edemeyen konser dinleyicisine hem de müziğin derinliğinde bayramın coşkusunu yaşamak isteyen tüm Türkiye’ye hizmet sunacak. Zorlu’da tek kişilik müzikli oyun ‘Kemal’ yarın sahnede Oyuncu Pınar Ayhan, nar Ayhan’a anlattığı öyküle1881’den rin şarkıları1938’e Musnı, türküleritafa Kemal ni seslendiAtatürk’ün hayatını belPınar Ayhan rirken şef, piyanist Kemal Evgesel, müzik ve şiirren Kalaycıoğlu yönetile Zorlu, Turkcell Platinum mindeki orkestra eşlik ediyor. Sahnesi’nde 29 Ekim Perşem Oyuna barkovizyon gösterisiybe, saat 17.30’da sahneliyor. le de farklı bir boyut kazandıGösteri tek kişilik ancak Pırılıyor. Cumhuriyet bestecileri... İstanbul Devlet Opera Balesi (İDOB) Cumhuriyetimizin yeni yaşını yarın Kadıköy, Süreyya Operası’nda ve 30 Ekim’de Zeytinburnu, Büyükyalı Fişekhane’de saat 20.00’de vereceği iki şan ve dans gösterisiyle kutluyor. Programda İDOB şancıları, Dilruba B. Akgün, Kenan Dağaşan, Nesrin Gönüldağ, Evren Ekşioğlu, A. Gökhan Akyüz, Berk Dalkılıç ve piyanist Hüseyin Kaya Cumhuriyet döneminin büyük bestecilerinin eserlerini seslendirecekler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle