18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SÖYLEŞİ 9 26 EKİM 2020 PAZARTESİ NEDEN PROF. DR. MİTHAT SANCAR? Siyaset öyle ısındı ki, partilerin içi fokur fokur dense yeridir.. İYİ Parti’de Ümit Özdağ’ın çıkışı, CHP’de Muharrem İnce’nin söylem ve eylemleri, HDP’nin tutuklu Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen’in açıklamaları... “İktidar Millet İttifakı üzerinde oyun oynuyor” iddiası yüksek sesle dile getirilirken önemli bir ayrıntıyı gözden kaçırıyoruz: Çıkış yapan siyasetçilerin söylemleri ne kadar gerçekçi? Bilgen’in HDP’ye içeriden getirdiği eleştiriler için en doğru adres partinin eş genel başkanı hukukçu Sancar’dı; buluştuk, konuştuk... ‘İmralı ve Kandil’e göre pozisyon iddiası haksızlık’ 4 Ayhan Bilgen parti hukukunu ihlal etmedi, görüşlerini paylaştı. 4 Eleştirilerin doğrudan kamuoyuyla paylaşılması doğru değil. 4 Türkiyelileşme, HDP’nin kuruluşundaki temel noktalardan biri. 4 Muhalefetle diyaloğa hazırız. Tek şartımız önşartsızlıktır. 4 HDP ve Kürtler olmadan demokratik dönüşüm mümkün değil. 4 AKP’nin en fazla oy kaybettiği kesim Kürt seçmen. 4 Kayyım meselesi Kürtlerin haysiyetine saldırı. 4 (Özdağ’ın iddiası) Biz kimseyle pazarlık yapmadık. n Siyasette etekteki taşlar dökülüyor, erken seçime mi gidiyoruz? Erken seçim tartışmalarının eksik bir zeminde yürütüldüğünü düşünüyorum. Bu konuda anayasal hükümler pek fazla dikkate alınmıyor. Erken seçim kararı sadece iki şekilde verilebiliyor: Biri, cumhurbaşkanının Meclis’i feshetmesi ve kendi görev süresini sona erdirmesidir; bunun için herhangi bir gerekçeye de ihtiyacı yok. Diğeri, Meclis’in erken seçim kararı alması. Bunun içinse beşte üç çoğunluğa, yani 360 oya ihtiyaç var. Hem iktidar blokunun, hem de muhalefetin bu çoğunluğa ulaşması mümkün değil. Şu anda bir erken seçim işareti görmüyorum. n 18 yılda iktidar Seçim Kanunu ve Siyasi Partiler Kanunu’nda 220 değişiklik yapmış. Bu kez neyi hedefliyor? Doğrusu tek amacı var; kendisine avantaj sağlayacak düzenlemeler yapmak. Taraflı/tarafsız, iktidara yakın/ uzak bütün anket şirketlerinden çıkan ortak sonuç, iktidar blokunun oy kaybettiği yönünde. Bir iktidar bloku şayet oy kaybediyorsa çeşitli yöntemlerle bunu durdurmaya veya tersine çevirmeye çalışır. Eğer kendisinden uzaklaşan seçmeni ikna edecek bir yöntem bulamıyorsa, o zaman seçim mühendisliği gibi bir yöntemi tercih eder. Mesela iktidar, seçim sisteminde değişiklik yaparak oyu düşmesine rağmen mevcut sandalye sayısını korumayı ya da artırmayı hedefleyebilir. Türkiye bunu geçmişte de sıkça yaşadı... Her eleştiri isabetli değil n Gelelim asıl gündemimize... CHP’de Muharrem İnce’nin, İYİ Parti’de Aytun Çıray ile Ümit Özdağ’ın ve HDP’de Ayhan Bilgen’in çıkışları zamanlama açısından manidar bulundu. Katılır mısınız? Bazı gelişmeler bakımından zamanlama, manidar. Bütün bu örnekleri aynı kefeye koymak ve aynı çerçevede değerlendirmek doğru olmaz. Aslında siyasetin zemini uzun süredir sağlam değil. Küçüklü büyüklü sarsıntılar yaşanıyor. Bu sarsıntıların önce AKP’de başladığını da unutmayalım. AKP içinden iki parti çıktı. Muhalefet partilerinin içindeki hareketlenmelerin iktidar tarafından, en hafif tabirle teşvik edildiğini söyleyebiliriz tabii. Bu partilerin yaşadıkları tartışmaların iktidar temsilcileri ve medyası tarafından nasıl kullanıldığını da hep birlikte görüyoruz. Ayhan Bilgen’in söylediklerini ise bunlardan farklı bir yere koyuyorum. n Tahminimce parti içinden seslerin çıkmasını demokratik bulduğunuzu söyleyeceksiniz, ama zamanlamaya takılıyorum hep. Parti disiplini tam da bu noktada gerekmiyor mu? Parti disiplininin devreye girebileceği yerler elbette var, ancak bunun etkili olmayacağı durumlar da mevcut. Eğer birileri parti içinde kalarak eleştiri yapıyorsa parti hukukuna uygun davranmak durumundadır, çünkü parti içi demokrasi demek, parti hukukunun yok sayılması anlamına gelmez. Bu hukuku belirleyen çeşitli metinler, ilkeler ve gelenekler var. Asıl mesele, parti içinde bir tartışma başlamışsa bunu nasıl yöneteceğinizdir. Parti hukukunu hiçe sayan, bu hukuku çiğneyen bir durum varsa parti disiplinini gündeme getirebilirsiniz, fakat tartışmaları bu yöntemle engellemeniz veya bastırmanız mümkün olmaz. Bu doğru da değil. Benim tercihim zamanlama, tarz, üslup konusundaki değerlendirmeyi esas itibarıyla kamuoyuna bırakmak. n Ayhan Bilgen’in eleştirilerini de böyle mi değerlendiriyorsunuz? Ayhan Bilgen parti hukukunu ihlal etmiş değildir. Görüşlerini ifade etmiştir. Bu süre zarfında kendisiyle doğrudan diyaloğumuz da oldu; grup başkanvekilimiz ve bir milletvekili arkadaşımız kendisiyle görüştüler. Amacının partiyi daha ileriye taşıyacak bir tartışmaya vesile yaratmak olduğunu söyledi. n Bilgen’in ardından Altan Tan pası aldı ve tartışmayı yürüttü... Altan Tan partimizden istifa etmiştir, 2018 seçimlerinde başka partiden aday olmuştur. Altan Tan’ın değerlendirmeleri Ayhan Bilgen’inkilerle birlikte anılamaz. Bilgen parti hukukunu ihlal etmeksizin kendi düşüncelerini belirtmiştir. Bu açıklamaların yöntemi, gözaltındayken yapılması, tutuklandıktan sonra sürdürülmesiyle ilgili şüphesiz çekinceler koyabiliriz. Dile getirdiği her eleştiriyi de isabetli bulduğumu söyleyemem; bazı eleştirilerinin dayanaklarını da fazla güçlü bulmuyorum. MYK’de Bilgen’in eleştirileriyle ilgili şöyle bir görüş oluştu: Dile getirdiği görüşler tartışılabilir, ama parti kurulları yerine doğrudan kamuoyuyla paylaşılması doğru değil, çünkü Bilgen’in bunları bize iletmesinin önünde engel yok. Elbette farklı konularda görüşlerini kamuoyuna açıklayabilir. Fakat partinin işleyişi, programı ve politikalarıyla ilgili değerlendirmeyi sosyal medya üzerinden değil, doğrudan kurullarımıza iletmek yoluyla yapması daha doğru olur. Nitekim milletvekili arkadaşlarımız kendisiyle görüştüğünde bu konuda mutabık kalındı. Bu, diğer tutuklu arkadaşlarımızla ilgili de esas almayı tercih ettiğimiz çerçevedir. n Eleştirileri üzerinden gidelim o zaman... HDP, tersine Türkiyelileşme yaşıyor mu? Türkiye partisi olma, Türkiyelileşme, HDP’nin kuruluşundaki temel noktalardan biri. Neden “partinin kuruluşu” diyorum, çünkü 30 yıllık geleneğimiz içerisinde daha önce kurulmuş başka partiler de var. Bu geleneğin büyük bir kısmını devraldık ama biz yeni bir partiyiz. HDP, mesela HADEP veya BDP ile aynı değildir; içerisinde geleneğini devraldığı partilerden elbette unsurlar var; ama farklılaştığı noktalar da. Tek şartımız, önşartsızlık n Türkiyelileşmeye nasıl bağlayacaksınız? Asıl farklılaştığımız noktaysa şu: Bundan önceki partiler görece daha homojen, Kürt siyasal geleneğine dayalı partilerdi ve bu partiler ihtiyaç dahilinde seçimlerde ittifaklara giriyorlardı. HDP öncesinde geçici ittifaklar ile ilerleyen ilişkiler, HDP ile bileşen hukuku çerçevesinde kalıcı hale geldi. HDP, Türkiye’nin Kürt siyasal geleneği ile sol, sosyalist, demokrat, muhafazakâr demokrat geleneklerini ve bağımsız bireyleri kendi örgütsel yapısının birer unsuru haline getirdi. Türkiyelileşme mevzusunda bu yeni model çok temel bir göstergedir: Türkiye’nin bütün halklarının ve inanç gruplarının kendilerini bizatihi var ettikleri, ülkenin tamamında faaliyet gösteren ve Türkiye’nin tüm sorunlarına çözüm üreten bir parNECATİ SAVAŞ ti olmak... Bunlar bizim yola çıkışımızda ve siyasal ortamı terörize etmek için zaçok önemli noktalardır. ten yapıyor. İyi niyetli yaklaşımlarda bu n Bilgen şöyle diyor: “Kürtlerin si kadar muğlak bir ifadenin problem yayaset yapma tarzı değişmedikçe dev rattığı kanaatindeyim. Kongreden bu yaletin Kürt siyaseti değişmiyor. Dev na açıkladığımız programların hepsi bu letin Kürt siyaseti değişmedikçe parti binasında, parti yönetimindeki arKürtlerin siyaset biçimi, kalıpları ve kadaşlarımızla yüz yüze hazırlandı. tarzı değişmiyor. Bu kısırdöngüden çıkışın yolu sahici ittifaklardır” diyor. Nasıl değerlendirirsiniz? Bu ifade bana soyut geliyor. Ayhan Bilgen arkadaşımız keşke burada olsaydı, tutuklanmasaydı da ben de kendisine neyi kastettiğini sorabilseydim. Bu iddiaları bu şekliyle yorumlamayı faydalı bulmuyorum. Daha cesur olsunlar! n Kandil ve İmralı’da değil diyorsunuz? Elbette. n Açık konuşalım: Bugün HDP kilit bir parti ama kimse sizinle açıktan ittifak yapmıyor, yapamıyor. Kandil ve İmralı etiketiyle ilgili değil mi bu? HDP’yle ilgili değerlendirmeler yapılırken iktidar temsilcileriTürkiye’de faili meçhullerden nin, medyasının açıklamaları ve yorumlarını esas almak köy yakmalara, asit büyük yanlışlıktır. Bizimle dikuyularından helikopterli yalog kurmak en sağlıklı yolişkencelere varana kadar dur. Bu diyaloğu, bizim her konuda haklı olduğumuzu idpek çok insanlık suçunun dia edeceğimiz bir yol olarak işlendiği bir gerçek. O dönemin sorumlularının epeyce bir kısmının bu da görmüyoruz. Böyle bir diyalog oluşmadığında sonuç şuna varıyor: İktidar bir çerçeve yaratıyor ve HDP’yi bu iktidar döneminde aktif çerçeve dışında tartıştırmak görevlerde tutulduğu da bu suçlarla ilgili istemiyor. Muhalefet de maalesef bu çerçeveye mahkum oluyor. açılmış davaların tek tek n Muhalefetten ne beklisonuçsuz bırakıldığı da biliniyor. “Ergenekon” yorsunuz? Daha cesur olmalarını bekliyoruz. Eğer bu iktidarın ülkederken kastettiğim yi felakete götürdüğünü düşübuydu. nüyorsak bu gidişatı durduracak adımları daha cesurca atmalıyız. İktidarın birçok polin “Sahici ittifak” diyor... Sahici ittifakın ne olduğunu da bilmiyorum. Bir ittifak politikamız var, çeşitli ittifaklar da deniyoruz, üstelik bana göre bunlar sahicidir de. Hatırlarsanız eş genel başkan seçildikten sonra ilk röportajımı size vermiştim ve o zamandan beri ittifak programımızı adım adım geliştiriyoruz. Biz, “demokrasi ittifakı”nı toplumsal bir zeminde kurmaya çabalıyoruz. Bu gidişattan rahatsız, derdi adalet, demokrasi, eşitlik, barış olan çevrelerin birlikte hareket etmenin bir yolunu bulabilmesi gerektiğini düşünüyoruz tikasına karşı çıkıp üstelik de çok sert tepki gösterip HDP’yle ilgili söylediklerini sorgusuz kabul etmek ya da kabul eder gibi bir tavır sergilemek büyük bir çelişkidir. Aslında herkes de biliyor ki siyasal ve sosyolojik açıdan HDP ve Kürtler olmadan Türkiye’de demokratik bir dönüşüm mümkün değil. Bizim istediğimiz tam da demokratik bir dönüşümdür. Bunun için bütün gücümüzle çalışıyoruz ve diğer partilerle çalışmaya da hazırız. “HDP’yle yan yana görünürsek, iktidarın açık hedefi haline geliriz” diye düşünenlere hatırlatmak ve biz bu yolları inşa etmek için çalışı isterim: İktidar yerel seçimlerden önce yoruz. Partilerle ittifak meselesi, seçime bütün muhalefeti terörist ilan etti. Üsyönelik bir meseledir. Bütün muhalefet telik bu yöntemi siyasal olarak tıkanpartileriyle diyaloğa hazırız. Önşart ko dığında bütün iktidarlar kullandı. Teşulmamasından başka da bir önşartımız rör söylemiyle toplumu rehin almak ve da yok. Yani tek şartımız önşartsızlıktır. muhalefeti kilitlemek siyasal tarihimin Pervin Buldan’ın kongrede muzin acı bir gerçeği. halefete yaptığı “samimiyet” çağrın Halkta karşılığı var mı? sına geliyoruz bu noktada aslında. İktidarın bu politikasının halkta karBilgen’in sözü de buna bir cevap gişılık gördüğü tespiti, ciddi anlamda sobi... “Hem müdahaleden bahsedip hem runludur. 20132015 yılları arasındaki Kandil ve İmralı için pozisyon belirle çözüme yönelik politikaların nasıl desmeye çalışmak, kendi pozisyonunun tek aldığını hep beraber gördük. O dögereğini yapmamakla ilgili bir handi nem Akil İnsanlar Heyeti mensubuykaptır.” dedi. HDP, Kandil ve İmralı dum ve süreci halkın içinde yürüteniçin pozisyon mu belirliyor? lerdendim. Bu politikalara verilen desDoğrusu Ayhan Bilgen’in tam olarak tek yüzde 80’lere varmıştı. Demek ki ne demek istediğini bu cümlelerden ha silahların sustuğu, demokratik siyaset reketle çıkaramıyorum. HDP’nin İmra aracılığıyla çözüm arayışının söz kolı ve Kandil’e göre pozisyon belirlediğini nusu olduğu durumda halkın desteği söylemek haksızlıktır. İktidar bunu, bizi güçlü bir biçimde alınabiliyor. HER SEÇENEĞE HAZIRLIKLI OLMAK GEREKİR n HDP’yi kapatma girişimi bekliyor musunuz? Doğrusu bu konu, bizim bekleyip beklemememizle açıklanacak bir mesele değil. Kapatma davası nasıl açılır? Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçer, Anayasa Mahkemesi’nde kapatma davası açılır. İktidarın yargı üzerindeki kontrolünü ve etkisini biliyoruz. Eğer iktidar isterse kapatma davası açtırır, istemezse açtırmaz. n Bir B planınız var mı? Her seçeneğe hazırlıklı olmak gerekir. Biz gereken hazırlıkları yapıyoruz. Tabanımızın da demokrasi talebi olan bütün insanların da rahat olmasını isteriz. HDP, demokratik dönüşüm mücadelesinden bir an bile vazgeçmeyecek, her şarta göre bir yol buluruz. ERGENEKON’DAN KASTIM DAVA DEĞİL n Geçen gün bir açıklama yaptınız, “AKP’nin milliyetçi, Ergenekoncu, Susurlukçu ve ulusalcı bir koalisyona dayandığını” söylediniz. Ergenekon kumpası bu ülkede hassas bir konu... Dolayısıyla tepki gösterenler oldu... Benim Ergenekon davasını kastetmediğim çok açık. Bunu anlatmaya gerek bile duymam. Adını anmak istemediğim kişilerin o davalar sırasında gözaltına alınmasına, yargılanmasına hoca olarak da yazar olarak da en net tepkileri vermiş biriyim. Bu davalarda artık başka hedeflerin devreye girdiğini gördüğüm anda yazdığım çok sayıda yazı var. Ancak Türkiye’de faili meçhullerden köy yakmalara ve köy bombalamalara, asit kuyularından helikopterli işkencelere varana kadar pek çok insanlık suçunun işlendiği de bir gerçek. Bunları kimin yaptığını, bu suçların hangi örgütlenmeler ve mekanizmalar içerisinde işlendiğini açığa çıkarmak insanlık açısından asgari bir talep ve gerekliliktir. O dönemin sorumlularının epeyce bir kısmının bu iktidar döneminde aktif görevlerde tutulduğu da bu suçlarla ilgili açılmış davaların tek tek sonuçsuz bırakıldığı da biliniyor. Benim “Ergenekon” derken asıl kastettiğim buydu. Yoksa daha sonra kumpasa dönüşen, cemaat yargısının kendi hesapları için devreye soktuğu yargılamalar değil... Şimdi ben herkesten adalet adına samimiyet bekliyorum. Aynı hassasiyetleri KCK davaları için bekliyorum. n Kayyım politikası, AKP’ye oy veren muhafazakâr Kürt seçmeni nasıl etkiliyor? AKP’nin en fazla oy kaybettiği kesimin Kürt seçmen olduğunu görüyoruz. Bu, kayyım politikası da dahil iktidarın Kürt yaklaşımıyla ilgili. Kürtler kayyım meselesini, kimliğine ve haysiyetine saldırı olarak görüyor. Kobani protestoları gerekçesiyle yürütülen operasyonların da birer kumpas olduğunu görmek lazım. KİMSEYLE PAZARLIK YAPMADIK n İYİ Parti İstanbul Milletvekili Ümit Özdağ, 31 Mart’ta HDP ile İYİ Parti’nin örtülü ittifak yaptığını söyledi, yaptınız mı? Hayır, doğru değil. Biz, kimseyle oturup pazarlık yapmadık. Belediye başkan adayı paylaşımı, belediye meclis üyeliği paylaşımı vb. üzerine konuşmadık. Bizim bir stratejimiz vardı. Bu stratejimize göre davrandık. Asıl diyalog tabanlarda oldu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle