14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 31 OCAK 2020 CUMA EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER Olgu ve algı Ne olduğunun değil, olanın nasıl algılandığının önemli olduğu bir ortamda yaşıyoruz. Bu durumda, deprem bölgesindeki hasarı aktarması gerekirken Elazığ Valisi Çetin Oktay’ın İçişleri Bakanı’na “toplumda iyi bir algı var” muştusunu vermesinde şaşacak bir yön yok. Artık amansız bir kendi lehine algı oluşturmak savaşının hedefi halinde toplum. Devlet kuruluşu AA (Anadolu Ajansı yazılır, ama Algı Ajansı olarak okunur) iktidar yararına algı oluşturma işlevini ElazığMalatya depreminde de kusursuz yerine getirdi ve kamuoyuna Suriyeli Mahmut’u sundu. AA’nın bulup lanse ettiği, Suriyeli Mahmut veya Mahmut Osman iki yıl önce, Humus’tan Hatay’a geliyor, üç ay önce de eğitim için Elazığ’a yerleşiyor ve deprem sonrası kurtarma operasyonu sırasında Sürsürlü Mahallesi’nde çöken apartmanın enkazı altından Dürdane Aydın ile kocası Zülküf Aydın’ı elleriyle çekip çıkarıyor. Anadolu Ajansı’nın bir anda bulduğu Mahmut Osman’ın görüntüleri “Suriyeli Mahmut” olarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından bir kez daha düzenlenerek kamuoyuna servis ediliyor ve Suriyeli kahraman sığınmacı bir anda günün yıldızı oluveriyor. İçişleri Bakanı, “aynı kıbleye yönelerek ibadet ettiğimiz” Suriyeli Mahmut’un fedakârlığını övüyor, daha sonra Cumhurbaşkanı’nın da paylaştığı bir müjdeyi de esirgemiyor: Suriyeli Mahmut’a vatandaşlık verilebilir. HHH İktidarın algı yaratmadaki ustalığı, yüzlerce binanın hasar gördüğü, onlarca insanın öldüğü, yüzlercesinin yaralandığı her zamanki gibi aymazlığımızı, avantacılığımızı yüzümüze vuran deprem olgusundan kahraman din kardeşi “Suriyeli Mahmut” algısını yaratmayı becererek sosyal bir tehlikeyi bir efsaneye dönüştürmeyi başarmıştır. Neyin ne olduğunun değil, nasıl algılandığının önemli olduğu bir toplumda böyle bir durumun yadırganacak bir yanı yoktur. Kuşkunuz olmasın ki, Elazığ’daki depremden toplumun belleğine kazınacak, yarınlara kalacak olan sapasağlam binaların yanında yerle bir olmuş yapılardaki cinayetler değil, kahraman din kardeşi “Suriyeli Mahmut”un görüntüleri olacaktır. Tabii olgu, algıya ram olunca, olaylardaki neden sonuç ilişkisi de kaybolmakta, bir musibet ile karşılaşıldığında, işe gelmeyen sebep sonuç ilişkileri geri itilerek, musibeti nimet gibi gösterecek veya efsane yaratacak, algılar oluşturulmaya çalışılmaktadır. Olgu, yanlış algıyla saptırılınca, artık ondan doğru dürüst ders çıkarmak da mümkün olmamakta, aynı yanlışların art arda yinelendiği bir süreç yaşanırken, gerçekle ilgisi olmayan algı olgusunun yarattığı kısırdöngü eğitim eksikliğiyle malul toplum tarafından “tarihin tekerrürü” olarak kabul edilmektedir. HHH İçeride bunlar olurken, Cenevre’de Birleşmiş Milletler merkezinde ise Türkiye’nin insan hakları karnesi üzerinde görüşmeler yapıldığı sırada “Cumartesi Anneleri” konusu gündeme gelmekteydi. Bilindiği üzere, 776 haftadan beri yakınları kaybolan, faili meçhul cinayete kurban giden kadınlar, cumartesi günleri Galatasaray Lisesi önündeki küçücük meydanda toplanmaktaydılar. Polis, bu sessiz gösteriyi 76 haftadır engelleyerek Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray’a girmelerini yasaklamış bulunmakta ve göstericilerle birlikte kimseyi lise önündeki alana sokmamaktadır. Cumartesi Anneleri de, her cumartesi sabahı Beyoğlu’nda İHD’nin bulunduğu Çukurçeşme Sokağı’nda oturma eylemlerini yapmaktadırlar. Cenevre’de Türkiye’nin insan hakları karnesi görüşülürken, bu konu gündeme gelmiş ve Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Meydanı’ndaki oturma eylemlerinin neden yasaklandığı sorusuna Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı şu garip gerekçeyle yanıt vermiş: Turistleri rahatsız ettikleri için! “Buyurun biraz da buradan yakın!” dışında ne diyelim? Bu da bir başka tür algı operasyonu olsa gerek. Benim asıl merak ettiğim, sorunun sahibinin bu yanıttan tatmin olup olmadığı. Kılıç, 24 aylık işe iade mücadelesini kazandı CHP İstanbul İl Başkanlığı önünde 254 gündür işine iade edilmek için eylem yapan ve 160 gündür de açlık grevinde olan Mahir Kılıç’ın talepleri kabul edildi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki işine iade edilen Kılıç, eylemini sonlandırdı. Kılıç, 11 yıl kadrosuz çalıştığı İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne dava açmasının ardından işten çıkarılmıştı. Kasım 2017’de İzmir’de 184 gün oturma eylemi yapan Kılıç, ardından Ankara’da CHP Genel Merkezi önünde 67 gün açlık grevi yapmıştı. Kılıç sonrasında ise mücadelesini İstanbul’da CHP İl Başkanlığı önüne taşımıştı. Sosyal medya hesabından maddi sıkıntılar nedeniyle yaşamına son veren İstanbul Üniversitesi öğrencisi Sibel Ünli’yle çekilen fotoğrafını paylaşan Kılıç “Bu zaferim sana adandı Deniz Kızı” ifadelerini kullandı. l İç Politika Denge unsuru kalmadıCHP, yeni sistemden sonra krizleri bir kitapta topladı. Önsözü Kılıçdaroğlu yazdı: Altay, Acun Ilıcalı ile AFAD’ın rakamı arasındaki farka dikkat çekti: O hesabı vereceksin CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve hükümet yetkililerinin yardım paralarına yönelik hesap vermeleri gerektiğini belirterek “Paşa paşa o hesabı vereceksin, hem bu dünyada hem öbür dünyada” diye konuştu. Altay, Acun Ilıcalı’nın Elazığ depremi sonrası başlattığı kampanyada toplam 73 milyon TL tutarında yardım toplandığını ilan ettiğini, ancak AFAD’ın 2 gün sonra toplanan toplam yardım tutarını 71 milyon TL olarak duyurduğunu belirterek “Sadece 2 günde 2 milyonluk kayıptan bahsediyoruz” diye konuştu. CHP’li Altay, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu. Türkiye’de vergi kaçırmak isteyenlerin eskiden bunu “vergi cenneti” olarak nitelendirilen bazı yabancı adalar üzerinden yaptıklarını anlatan Altay, “Vergi kaçırmak isteyen lerin bugün bunu Kızılay üzerinden yapmaları her şeyden önce Allah’tan korkmamak, milletten utanmamaktır. Daha da vahimi, Kızılay’ın böyle bir kaçakçılığa, sorumsuzluğa ve hırsızlığa alet olmasıdır” dedi. Özel bir şirketin, vergisini, devletin parasını bağış olarak Kızılay üzerinden Ensar Vakfı’na aktardığını kaydeden Altay, “Kızılay’ın vergi kaçakçılığına aracılık etmesi kanuna karşı hiledir” ifadelerini kullandı. ‘Kızılay bunu hak etmiyor’ Kızılay Başkanı’nın bu olaya ilişkin “vergi kaçırma değil, vergiden kaçınma” ifadelerini kullandığını dile getiren Altay, “Bunun diğer bir adı ahlaksızlıktır, bir başka adı edepsizliktir. Kızılay bunu asla hak etmiyor” değerlendirmesini yaptı. Altay, “Erdoğan’ın, AK Parti’nin Ensar ve benzeri vakıflara ilgilerini biliyoruz. Kendi keselerinden bu va kıflara diledikleri kadar para verebilirler ama devletin parasını Kızılay üzerinden vergiden kaçırmak suretiyle bu vakfın emrine vermeleri kabul edilebilir bir tablo değildir” dedi. Altay, TV yapımcısı Acun Ilıcalı’nın Elazığ depremi sonrası başlattığı kampanyada toplam 73 milyon liralık yardım toplandığını ilan ettiğini, ancak AFAD’ın 2 gün sonra toplanan toplam yardım tutarını 71 milyon lira olarak duyurduğunu belirterek “Sadece 2 günde 2 milyonluk kayıptan bahsediyoruz. Bunu sormak görevimiz. ‘Hesabını vermeye zamanım yok’ ne demek?” dedi. AFAD ise CHP’li Altay’ın 2 milyon liralık yardım parasının kaybolduğu sözlerine ilişkin yaptığı açıklamada, Acun Ilıcalı’nın programında toplandığını belirttiği 73 milyon 132 bin 624 lira yardımın peyderpey hesaplarına yattığını kaydetti. l ANKARA / Cumhuriyet KILIÇDAROĞLU’NDAN İNCE’YE ZIYARET CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 23 Haziran seçimlerinde CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce’nin tedavi gören annesi Zekiye İnce’yi ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce’nin annesi Zekiye İnce’yi tedavi gördüğü Başkent Hastanesi’nde ziyaret etti. Kılıçdaroğlu’nu hastaneye gelişinde Muharrem İnce, Mehmet Haberal ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş karşıladı. İnce’nin ardından Kılıçdaroğlu, aynı hastanede tedavi altında olan eski Gelirler Genel Müdürü Altan Tufan’ın eşi Fatma Sema Tufan’ı ve eski Bakan Yaşar Okuyan’ı da ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti. l ANKARA / Cumhuriyet Kayyımlar ‘yasa’ tanımadı MEHMET KIZMAZ Sayıştay’ın Kamu İdareleri Denetim Raporu’nda, 2018 yılını kayyımla geçiren üç büyükşehir belediyesinde onlarca usulsüzlük tespit edildi. Belediyelerde sınavsız bir şekilde alınan memur 7 günde müdür olurken, onlarca kişi mevzuata aykırı bir şekilde sadece kayyımın “oluruyla” işe alındı. Sayıştay raporunda kayyımların, belediye mülkiyetinde bulunan taşınmazları kayıt etmediği, birçok taşınmazın da kiraya verilmesine karşın ilgili hesaplara kaydedilmediği belirtildi. Raporda, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde memuriyete sınavsız girişin bir yöntem olarak uygulandığı ve kurumun bir aşama olarak kullanıldığı belirtilerek, işe sınavsız alınan memurun bir haftada müdürlüğe yükselmesi şu ifadelerle anlatıldı: “Belediyenin Özel Kalem Müdürlüğü’nde görevli M.A.’nın veri hazırlama ve kontrol işletmenliği kadrosuna atanmasının ardından F.S., 23 Temmuz 2018’de Özel Kalem Müdürlüğü’ne açıktan atanmış, bu kadroda 7 gün kaldıktan sonra, mevzuata aykırı olarak, Lice Diyarbakır, Van ve Mardin büyükşehir belediyelerinin kayyım dönemini mercek altına alan Sayıştay, ihale, işe alım ve araç kiralamada mevzuata uyulmadığını tespit etti. Belediyesi’ne zabıta müdürü olarak atanmıştır. Bunun ardından 1 Ağustos 2018’de M.A. Özel Kalem Müdürlüğü’ne tekrar atanmıştır.” Sayıştay raporunda, belediyenin alacaklarını tahsil edemeyerek kamu zararına yol açtığı vurgulandı. Enerji şirketinden 62 trafonun bakım bedeli olarak 2 milyon 304 bin 761 TL’nin tahsil edilmediği, akaryakıt alım ihalesini kazanan yükleniciden 262 bin 851 TL ek kesin teminat alınmadığı, faiz gelirlerinin eksik kaydedildiği bulgularına yer verilen raporda 330 taşınmazın izin dışı bir şekilde üçüncü şahıslara bırakıldığı belirtildi. Yüzde 86’lık faiz artışı Yine rapora göre 2018 yılında Van Büyükşehir Belediyesi’nin “faiz giderleri” yüzde 86 artışla 21 milyon 880 bin 83 TL olarak kaydedilirken, belediyenin toplam borcunun 79 milyon 668 bin 96 TL’ye ulaştığı kaydedildi. Raporda, bedeli 15 milyon lirayı aşan alım ihalelerinin “do ğal afetler” gibi ani ve beklenmeyen olaylar kapsamında “pazarlık usulü” ile mevzuata aykırı bir şekilde yapıldığı belirtilerek, işçilerin kadroya alınmasında da mevzuata uyulmadığı kaydedildi. Tespite göre, Belvan Ulaşım Sanayi Ticaret Şirketi’ne geçiş işlemleri yapılan 194 kişi, usul ve prosedürlere tabi tutulmadı, sadece kayyımın “oluruyla” sürekli işçi olarak istihdam edildi.  Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin 89 milyon 238 bin 886 TL kredi borcu bulunduğunu tespit eden Sayıştay, 121 aracın ihaleye çıkmadan Mardin Kent A.Ş.’den doğrudan kiralandığı kaydedildi. Belediyenin yaklaşık 35 milyon olan 15 mal ve hizmet alım ihalesinin de mevzuata aykırı olarak “pazarlık usulü” ile yapıldığı bilgisine yer verildi. Raporda mülkiyeti belediyeye ait olan bir binanın Milli Eğitim Müdürlüğü’ne 25 yıllığına, bir binanın da Adalet Bakanlığı’na bedelsiz devredilerek belediyenin zarara uğratıldığı belirtildi. Yargı bağımsızlığının yitirildiği ni, TBMM’de çoğunluk dayatması yaşandığını belirten Kılıçdaroğlu, “Hedef, demokratik anayasanın hazırlanması olmalıdır” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yeni yönetim sistemiyle birlikte denge unsurunun olmadığını; kuvvetler ay rılığının ortadan kalktığını; TBMM’nin yasa ma yetkisini özerk bir biçimde kullanamadığını ve Meclis’te ço ğunluk dayatmasının yaşandığı nı vurguladı. Kılıçdaroğlu, hesap verebilir bir parlamenter hükü MAHMUT LICALI meti eksen alan demokratik bir anayasa hazırlanması gerektiği çağrısında da bulundu. Kılıçdaroğlu’nun talimatı üzerine CHP İs tanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, 23 Ha ziran 2018 genel seçimleriyle uygulanma ya başlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sis temi kapsamında 1.5 yıl boyunca yaşananla rı kitaplaştırdı. Yedi bölümden oluşan “Yasa ma Yetkisi Devredilemez” adlı kitap; HDP, İYİ Parti, SP, DP ve TİB’li bütün milletvekilleri ile AKP ve MHP’li grup başkanvekillerine gönde rildi. CHP’li Kaboğlu, söz konusu kitabı dün TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a da iletti. Kılıçdaroğlu’nun kitabı siyasi parti liderlerine yapacağı ziyaretlerde hediye edeceği belirtil di. Kitabın öneri bölümünde sistem tartışma larının bilimsel verilerle yapılması gerekti ği ve nitelikli yasa ile demokratik bir anayasa için nasıl bir yol haritasının izlenmesi gerek tiği anlatılıyor. Kitapta, Kılıçdaroğlu’nun ön söz olarak kaleme aldığı bir yazı da yer aldı. Kılıçdaroğlu, özetle şunları dile getirdi: n Kuvvetler ayrılığı ortadan kalktı: Bütün demokrasilerin ana omurgasını kuvvetler ay rılığı ilkesi oluşturmaktadır. Yasama, yürüt me ve yargı, demokrasinin olmazsa olmazıdır. Kuvvetler ayrılığı, gücün demokratik kurallar içinde denetlenmesidir. Çeşitli defalar aske ri darbeler ve farklı müdahalelerle egemenlik milletten alınmak istenmişse de TBMM er geç aslına dönmüştür. Ancak son anayasa değişik liği TBMM’nin yetkilerini kısıtlamış, çağdaş demokrasinin vazgeçilmez kuralı olan kuvvet ler ayrılığı ilkesi fiilen ortadan kalkmıştır. n Yargı bağımsızlığı sona verdi: Denge ve denetleme mekanizmaları yok edilmiş, dene timsiz bir yürütme organı ve iktidar yaratıl mıştır. Cumhurbaşkanı, kararnameler yoluy la Meclis’in yasama yetkisine fiilen ortak ol muştur. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı fii len sona ermiştir. Partili Cumhurbaşkanı, bel li bir siyasi görüşün temsilcisi haline gelmiş tir. Bu da Cumhurbaşkanlığı makamının den ge unsuru olmaktan çıkmasına yol açmış tır. Tek kişiye parlamentoyu fesih yetkisi ve rilmiş, milletin Meclisi’nin geleceği bir kişi nin ağzından çıkacak sözcüğe bırakılmıştır. Meclis’in bütçe hakkı ve yetkisi fiilen alın mıştır. Denetlenen, hesap veren, şeffaf bir ik tidar yoktur; yargı bağımsız değildir. n TBMM yasa yapmıyor: TBMM’de birin ci parti konumunda olan AKP’li vekillerin im zasını taşıyan yasa önerileri, aslında Saray ve bakanlık bürokratları tarafından hazırlan makta; bu durum, yasama sürecini inisiyatif aşamasında muvazaalı kılmaktadır. n Çoğunluk dayatması var: TBMM’de gru bu bulunan üç parti (CHP, HDP ve İYİ Parti) ile temsil edilen diğer üç parti (SP, DP ve TİP) vekillerinin yapıcı eleştirilerini dikkate alma yan AKPMHP çoğunluğu, anayasaya ve ka mu yararına açıkça aykırı yasaları bile tered dütsüz kabul ettiğinden, bir tür çoğunluk da yatması söz konusu olmakta ve bu dayatmada Saray gölgesi, doğrudan ya da dolaylı biçimde TBMM üzerinde hissedilmektedir. TBMM’de oylanan kanunların çoğunluğu, anayasaya aykırı bir biçimde hazırlanan “torba yasa” tarzına göre çıkarılmaktadır. n Kararnameler anayasaya aykırı: Cum hurbaşkanı kararnameleri çoğu zaman TBMM’nin yetki alanına giren anayasaya ay kırı metinler olarak hazırlanmakta ve yürür lüğe konulmaktadır. n Yeni bir anayasa yapılmalı: Kuşkusuz, asıl hedef; denge ve denetim düzeneğine da yanan, görev, yetki ve sorumluluk ilkelerini yansıtan ve hesap verebilir bir parlamenter hükümeti eksen alan, erkler ayrılığı ve yargı bağımsızlığını vazgeçilmez olarak kabul eden demokratik anayasanın hazırlanması ve yü rürlüğe konulması olmalıdır. TBMM yeni ana yasaya giden yola özgü etkili yasama yöntem lerini geliştirmelidir. l ANKARA MGK Libya mesajı: Destek sürecek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Başkanlığı’nda toplanan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) sonrası yayımlanan bildiride, Libya’da Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınan Milli Mutabakat Hükümeti’ne desteğin süreceği belirtilirken, ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı Orta Doğu planı, “ilhak planı” olarak nitelendirildi. Yaklaşık 4.5 saat süren MGK toplantısının ardından yayımlanan bildiride, 2019’un güvenlik değerlendirmesinin yapıldığı, 2020’de meydana gelmesi muhtemel gelişmelerin ele alındığı belirtildi. Libya’nın siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün korunarak, barışın tesisi için BM tarafından tanınan Millî Mutabakat Hükümeti’nin desteklenmeye devam edileceğinin de vurgulandığı belirtilen toplantıda, ABD ile İran arasındaki ilişkileri ile ilgili itidal çağrısı tekrarlandı. Trump’ın açıkladığı Orta Doğu planının, “Filistin ve Kudüs’e yönelik işgal, yıkım ve baskı politikalarını meşrulaştırmayı hedefleyen bir ‘ilhak planı’ olduğu” kaydedilen bildiride, “çözümün ancak 1967 sınırları esas alınarak, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve bitişik bir filistin devletinin kurulması ile mümkün olduğu” ifade edildi. l ANKARA/Cumhuriyet Erdoğan’dan ABD’nin Ortadoğu planına tepki ‘Kudüs kırmızı çizgimiz’ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump’ın açıkladığı Orta Doğu planına tepki göstererek, “Yüz yılın anlaşması diyorlar. Ne anlaşması ya? Bu bir işgal projesidir. Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir. Kudüs satılık değildir” dedi. Erdoğan, Anadolu Yayıncılar Derneği’nce (AYD) Ankara’da bir otelde dün 5.’si düzenlenen Anadolu Medya Ödülleri törenine katıldı. Burada konuşan Erdoğan, doğruluğu teyit edilemeyen bilgilerin her yere sızdığını söyleyerek, “Ülke ve millet olarak Elazığ ve Malatya depremlerinin acısını yaşarken kimi kendini bilmezlerin, sosyal medya üzerinden yayınladıkları alçakça mesajlar, bunun emsallerinden biridir” dedi. Türkiye’yi karalamak için dünyada canhıraş şekilde çalışan devasa bir mekanizma olduğunu söyleyen Erdoğan, Trump’ın açıkladığı Orta Doğu planına tepki gösterdi. Erdoğan, “Yüz yılın anlaşması diyorlar. Ne anlaşması ya? Bu bir işgal projesidir. Utanmadan, sıkılmadan dünyaya diyorlar ki Filistin’e yeni haklar getiriyoruz. Kudüs satılık değildir. Kimse bir şeyler verelim de siz burayı bize bırakın deme edepsizliğine girmesinler” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle