12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 28 OCAK 2020 SALI EDİTÖR: CAFER KURT HABER Mülk sahibi Genelİş, 68 dönümlük arazinin kamulaştırılmasının şokunu yaşıyor İşçinin arazisine el kondu DİSK’e bağlı Genelİş Sendikası’nın kurucu genel başkanı Abdullah Baştürk dönemin de alınan Urla’daki denize sıfır 68 dö nümlük arazi Cumhurbaşkanı kararıy la “turizm yatırımlarına tahsis” ama cıyla kamulaştırıldı. Karar “acele ka mulaştırma” kararı olarak çıktı. Karara sert tepki gösteren Genel İş Sendikası Genel Başka nı Remzi Çalışkan, “olayın şokundayız” derken, “İş MUSTAFA ÇAKIR çilerin aidatı, alın teri ile alınmış araziyi kamulaştırdılar. Hukuki haklarımı zı sonuna kadar kullanacağız” dedi. Geçen cumartesi günü çok sayı da Cumhurbaşkanı kararı yayımlan dı. Bunlardan birisi de İzmir Urla’da ki arazilere ilişkin “acele kamulaştır ma” kararıydı. Sadece olağanüstü du rumlarda başvurulması gerekmesi ne karşın hükümetin gelenek haline getirdiği “acele kamulaştırmalardan” birisi olan kararla çok sayıda taşın mazın ada ve parsel numalarına yer verildi. Taşınmazlar tapuda Hazine adına tescil edilecek. Kamulaştırılan alanlar arasında Genelİş Sendikası’nın 45 yıllık arazi si de bulunuyor. Sendikanın Kurucu Genel Başkanı Abdullah Baştürk döne minde 1975 yılında işçilere tatil yeri yapmak üzere alınan 68 dönümlük ara zi İzmir Urla Zeytineli köyü Böğürtlen mevkiindeki bulunuyor. Genelİş Genel Başkanı Remzi Çalışkan, arazinin çevresinde bazı kamu görevlilerinin yatırımları olduğu bilgisini aldıklarını söyledi. Çalışkan, işlemin kamusal yarardan çok “bazı menfaatlarla” ilgili olduğunu söyledi. ESKI BAKANIN ARAZISI MUAF IDDIASI CHP milletvekili Mahir Polat, Cumhurbaşkanı Kararı ile Çeşme ve Urla’da yapılan “acele kamulaştırmayı” Meclis gündemine taşıdı. Kamu yararı dışında her şeyin olduğunu belirten Polat, “İşgüzarlık, rant, hukuksuzluk ve talan var sadece kamu yararı yok” dedi. Polat, Urla’da yurttaşların ve DİSK’in arazilerine el konulurken hemen yanında kamulaştırmanın dışında kalan arsanın eski İçişleri Bakanı’na ait olup olmadığını sordu. Kamulaştırmada kamu yararı bulunmadığını belirten Polat, “Parsel numaralarında arada atlatılan parseller var bunlar kimin? Kamulaştırılan arazilerinin hemen yanında kara rın dışında tutulan arsalardan biri eski İçişleri Bakanı’na mı ait? Bunlar açıklansın. Kamu yararı değil AKP’li olmanın yararı var. Yandaşlık ve rant yararı var. Urla’ya önce kayyım atadılar, sonra meclisi iptal ettiler. Halkın iradesi ve yararına olan her şeye düşmanlar. Bu uygulama gösteriyor ki kayyım ve meclisin iptali tamamen stratejik ve politik bir hamle. Sebebi çok açık ve net bir şekilde rant çevresi ve yerel halkın sesini azaltmak. Kamulaştırma yapılan bölgenin hemen arkasında geçmişte yapılan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tatilini yaptığı kaçak villalar var” dedi. l İZMİR/Cumhuriyet ‘Belki özelleştirilecek’ Karara sert tepki gösteren Genelİş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan, “Maalesef olayın şokundayız. Orada 4 parselden oluşan 68 dönümlük arazimiz vardı. Abdullah Baştürk döneminde işçilerin aidatları, alın teri ile alınmış araziydi. Cumhurbaşkanı kararı ile kamulaştırıldığını öğrendik” dedi. Kararda arazinin “turizm yatırımla rına tahsis” edileceğinin belirtildiğine işaret eden Çalışkan, “Kesinlikle karşıyız. İşçilerin alın teri, aidatı ile alınmış bir arazinin işçilerin hiç gidemeyecekleri bir alana çevrilmesini kabul etmiyoruz” vurgusunu yaptı. Çalışkan, karara karşı dava da açacaklarını söyledi. Arazinin sit alanı olduğunu, bu nedenle yıllardır bir şey yapamadıklarını belirten Çalışkan, “sit alanından çı karılmış, kamulaştırılmış. Şimdi belki özelleştirilecek. Bazı kişilere rant olarak sunulacak. Belki birilerine kiralanacak, devredilecek. Şahısların, şirketlerin yararına sunulacak. Biz bunu asla kabul etmiyoruz. Bu hukusuzluğa karşıyız. Sendika olarak ne gerekiyorsa yapacağız” dedi. Çalışkan arazinin “denize sıfır, albenisi olan, dikkat çeken bir koy” olduğuna, üzerinde yerleşim alanları kurulabilecek bir kıyı şeridinde bulunduğuna işaret etti. Kim bu görevliler Kamulaştırılan arazilerinin çevresinde bazı kamu görevlilerinin de yatırımlarının olduğu, özel mülkiyetlerinin bulunduğu bilgisini aldıklarını anlatan Çalışkan, “Nedense yurttaşlara ait tarım arazilerinin, bizim arazimizin olduğu 500’ün üzerinde parsel kamulaştırılıyor. Onlara ise dokunulmuyor” dedi. Arazinin Genelİş Sendikası’nın mülkü olduğunu aktaran Çalışkan, köy merası, tarım arazisi niteliğinde bazı taşınmazların golf sahası yapılmasının söz konusu olduğuna dikkat çekti. Çalışkan, “Bazı kişilerin kayırılması yasaların eşit objektif uygulanmaması, kamulaştırma işleminin kamusal yanından çok bazı menfaatlarla ilgili olduğu sonucunu ortaya çıkarmaktadır” değerlendirmesini yaptı. Genelİş Sendikası gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar gideceklerini de bildirdi. l ANKARA Sayıştay raporu, dönemin AKP’li Esenyurt Belediyesi’ndeki usulsüzlükleri ortaya koydu Araçlar yandaşların emrinde HAZAL OCAK Sayıştay Başkanlığı son yerel seçimlerde AKP’den CHP’ye geçen İstanbul Esenyurt ilçesi belediyesine ilişkin 2018 yılı denetim raporunda AKP dönemine ilişkin çarcıpı tespitlerde bulundu. Kurum araçlarının bazı dernekler için mevzuata aykırı kullandırıldığına dikkat çekilen raporda, araçların etkinlik için gittiği yerler arasında Yenikapı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın mütevelli heyetinde yer aldığı Okçular Vakfı’nın yer alması dikkat çekti. Rapora göre, bazı taşınmazlar dernek ve vakıflara tahsis edildi, belediyeye ait kültür merkezleri ve nikâh sarayları da dernek ve vakıflara ücretsiz kullandırıldı. Zabıta biriminde yer alan kadrolara da mevzuata aykırı atamalar yapıldı. Raporda kurum araçlarının mevzuata aykırı olarak bazı dernek faaliyetlerinde kullandırıldığına dikkat çekilerek belediye kanunua göre belediyelerin dernek, vakıf, birlik, kurum, kuruluş, sandık ve benzeri teşekküllere yardım yapabilmesinin önünün tamamen kapatıldığı anımsatıldı. İnceleme sonucunda; çeşitli dernekler, vakıf, sivil toplum kuruluşu ve kişiler için belediyeye ait otobüs ve minibüs gibi araçların görevlendirildiği ve herhangi bir ücret alınmadığı tespit edildi. Raporda 2018 yılı içinde araç tahsislerinin bir kısmına da yer verildi. Buna göre tabloda 2018 yılı mart ayında gidilen yerler arasında Yenikapı ve Okçular Vakfı’nın olması dikkat çekti. Tabloda bir siyasi parti için 2018 yılı mart ayında Ankara’ya gezi programı için giden araç da yer aldı. Raporda kuruma ait kültür merkezleri ve nikâh saraylarının dernek, vakıf ve bazı site yönetimlerine ücretsiz kullandırıldığı belirtilerek herhangi bir ücret alınmamasının kamu kaynağının mevzuata aykırı olarak kullandırılması anlamına geldiği ifade edildi. Raporda, “Gerçek ve tüzelkişilere, derneklere, sivil toplum kuruluşlarına veya meslek kuruluşlarına süresi ne olursa olsun belediye taşınmazlarının ücretsiz olarak tahsis edilmesi mümkün değildir. Adlarına tahsis yapılan vakıf ve dernekler kamu kurumu niteliğinde olmadığından bu derneklere taşınmaz tahsis edilmesi ve bu tahsislerin iptal edilmemesinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır” denildi. O arazi raporda Rapora, dönemin AKP’li Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu’nun kendisinin de yönetiminde olduğu Yeşilköy 2001 Eğitim Kültür ve Sağlık Vakfı’na üniversite yapılması için tahsis ettiği 25 dönümlük arsa da girdi. Bu arazinin tahsis için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan izin alınmadığına dikkat çekilen raporda bu haliyle tahsisin plandaki fonksiyon amacına aykırı kullanılabileceği anlatıldı. Sayıştay raporunda, “görevde yükselme ve unvan değişikliği”ne ilişkin boş bulunan 5 adet zabıta komiserliği kadrosu için 28 Nisan 2018 tarihinde sınav yapıldığı ancak başarı sıralamasına görev atama yapılmadığına dikkat çekti. Mevzuata aykırı şekilde yüksek puanlı kişiler yerine daha düşük puan alan kişilerin atamalarının yapıldı anlatıldı. Raporda bu şekildeki atamaların mevzuat ve “liyakat” ilkesine aykırı olduğu belirtildi. Prof. Ayday, Ankaraİzmir hattı için önemli uyarılarda bulundu YHT HATTINDA OBRUK TEHLIKESI Jeoloji Mühendisleri Odası Eskişehir Şubesi Başkanı Prof. Dr. Can Ayday, 2022 yılında seferlere başlayacak olan Ankaraİzmir Yüksek Hızlı Tren (YHT) hattının geçiş noktalarına yakın bölgelerde çok sayıda obruk tespit edildiğini ifade ederek, Çorlu’da yaşanan tren kazasının benzerinin yaşanmaması için hayati uyarılarda bulundu. Prof. Ayday, “Sivrihisar’da şu anda bizim gözle gördüğümüz ve kaydettiğimiz 8 tane obruk var. Oradaki çiftçilerin de gizledikleri obruklar var. Onlarla beraber 2025 belki de 30 tane obruk olduğunu söyleyebilirim. Oraya gittiğimizde trenin bu kadar yakınında ol duğunu bilmiyorduk. Gittik ve orada araştırmalar yaptık. Böylece bölgede gerçekten obruk olduğunu gördük” dedi. Obrukların koordinatlarını GPS ile aldıklarını kaydeden Ayday, söz konusu güzergâhta henüz çalışma yapılmadığını anımsattı. Ayday, “Önlem alınması lazım belki de alındı. Alındıysa mesele yok. Alınmadıysa buradaki güzergâh için en azından ciddi etüt yapılmalı. Oradan tren geçecek ve yüksek hızlı tren geçerken fazla sarsıyor. Eğer obruk oluşumuna riskli bir yerden geçerse bu sarsıntıdan dolayı obruk oluşumunu hızlandırır.” l İHA ÖZTUNÇ’TAN UYARI Öte yandan, TBMM’de basın toplantısı düzenleyen CHP milletvekili Ali Öztunç, “Ankaraİstanbul yüksek hızlı tren (YHT) güzergâhının Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın tam üstünde” olduğunu söyledi. Öztunç, “Bu, deprem açısından ciddi risk taşıyor. Planlanan güzergâh yanlış, yeniden belirlenmesi gerekiyor” dedi. Boğaz’da tehlikeye davetiye HÜSEYİN HAYATSEVER Kanal İstanbul için iktidar “Boğaz’ın güvenliği için inşa edilecek” gerekçesini öne sürerken İstanbul Boğazı’nda yaşanabilecek deniz kazalarına hızlı müdahale için gerekli önlemlerin alınmadığı ortaya çıktı. Sayıştay’ın Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü denetim raporunda İstanbul Boğazı’ndaki olası kazalara kısa sürede müdahale edilebilmesi için kritik bölgelere römorkörlerin yanaşabileceği ilave yer tahsisinin yapılmadığı tespiti yer aldı. Türk denizlerinde ve karasularında seyreden gemilerin seyir güvenliğini sağlamakla sorumlu olan Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü, Montrö Boğazlar Sözleşmesi uyarınca İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçen gemiler için kılavuzluk ve römor kör hizmetini de sağlıyor. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün TBMM KİT Komisyonu’na sunulan 2018 yılına ait Sayıştay denetim raporunda boğazlarda yaşanan deniz kazalarının önemli bir kısmının gemilerin donanım yetersizliğinden kaynaklanan manevra hatalarıyla insan hataları sonucu ortaya çıktığı vurgulandı. Kaza durumunda Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü bünyesindeki römorkörlerin olay yerine en kısa sürede ulaşmasının, oluşacak hasarın en aza indirilebilmesi açısından önemli olduğu vurgulanan raporda, Paşalimanı Su İskelesi ve Kuruçeşme eski atık alım tesisine yanaşma yeri yapılmasını önerisinde bulunuldu. ‘Montrö ayrıcalıktır’ İstanbul ve Çanakkale boğazları ile Marmara Denizi’ni içine alan Türk boğazlarındaki deniz trafiğinin düzenlen mesi için alınacak önlemlerin, Montrö Sözleşmesi’ne uygun olması gerektiği belirtilen raporda, “1982 BM Deniz Hukuk Sözleşmesi’ndeki transit geçiş rejiminde herhangi bir şart bulunmamasına rağmen Türk boğazlarından geçişte Montrö Sözleşmesi sayesinde çok daha geniş hakların kullanılabilmesi özel bir ayrıcalık oluşturmaktadır” ifadelerine yer verildi. Raporda verilen bilgiye göre Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’nün elinde 139 adet kılavuz kaptan, 6 adet kılavuzluk istasyonu ve 27 adet kılavuz botu bulunuyor. Gemi kurtarma filosu ise İstanbul’da Büyükdere, İstinye, Kuruçeşme ve Haydarpaşa’da, Çanakkale’de ise Akbaş, Kepez ve Gelibolu’da yer alıyor. 2018 yılında 8 gemiye verilen kurtarma hizmeti karşılığında 4.1 milyon dolar ve 1 milyon Avro gelir elde edildi. l ANKARA Siyaset yapma, ne demek? Peki ya ‘algımız iyi’? K ulaklarda Vali Bey’in sesi “Bakanım algımız iyi”...  Mesele algı... Aman iktidara falan aykırı bir durum ortaya çıkmasın, halk her şeyi kabul etsin.. Bakın ne güzel kurtarma çalışmaları yapıyoruz, yerin altında cenaze bile bırakmıyoruz... Vali Bey çırpınıyor... Serdar Akinan’ın tüyler ürpertici iddiası! O bir gazeteci, tabii ki Vali Bey iddiayı baştan reddedecek ve halkın bu kadar da olur mu tepkisi karşısında derhal Akinan hakkında dava açacak! Yani Vali Bey’e doğru mu yanlış mı diye sormadan nasıl böyle bir şey yazar, anlatır, yayar! Akinan düzgün bir gazetecidir! Sizlerin asla sevmediği gazeteci türünden! Birden İçişleri Bakanı ve diğerleri sosyal medyada “algı bozucu” paylaşımlar yapanlar hakkında dava açılacağını ilan ederken, “deprem üzerine siyaset yapmayın” sözü mü desem yoksa talimatı mı ortalığa yayıldı. Siyaset yapma mı? İktidarla, toplumla, depremle vb. her şey siyasetle ilgilidir. “Algımız iyi” diyen Vali Bey’in yaptığı en bayağı, en pespaye siyasettir. Ayrıca, bunu deprem üzerinden yaptığı için de, iktidarın depremle ilgili temel “felsefe”sini anlatıyor. Şunu söylüyorlar bize: Deprem üzerine biz siyaset yaparız sadece, siz susun oturun. Vali Bey’in algımız iyi sözünün anlattığı başka bir şey daha var: İktidarın durumu, algısı, görüntüsü o kadar kötü ki, deprem üzerinden bunu düzeltme çalışması yapıyorlar! Çok ayıp! Acılar, kayıplar önemli değil, orda yaptığınız çalışmaların yaratacağı “iyi çalışıyorlar, devlet burada” algısı önemli! (Hay Allah “..., ama iyi çalışıyorlar”ın önüne konan bir takıyı anımsatıyor!) Sizin hiç mi doğru düzgün modern bir halkla ilişkilerciniz yok?! Bu ne derin düşüş! Politikasızlık ve vurdumduymazlığınız sizi batırıyor!  Deprem vergileri topluyorsunuz halktan, depreme karşı halkın evini barkını güçlendirmeniz ve bir nebze olsun acıların azaltılmasına yardımcı olmanız için. Topladınız mı topladınız. Reddemeyeceğiniz bir durum... Ama paraların üzerine çullandınız, az buz para değil. En son öğreniyoruz ki “genel bütçe”ye aktarmışsınız. Neresine, ne zaman, nasıl, sıfır bilgimiz var. Halktan topladığınız paraların hesabını öbür dünyada Allah’a mı vereceksiniz! Halk diyor ki hayır, bu dünyanın işi bu dünyada! Paraya dayanamıyorsunuz! Muhalefetin deprem konusunda verdiği önergeleri reddediyorsunuz.. Neden? İmarsız, kaçak yüz binlerce binaya, ki hepsi bir depremde yerle bir olacak, imar affı veriyorsunuz. Oh kekâ! Millet koşa koşa affı satın alıyor ve yüz milyar kadar para topluyorsunuz. Sen sağ ben selamet! Halkını, sağlını ve hayatını düşünen bir iktidar, depremin altında canını verecek bu bina ve sahiplerine para ile af satar mı? Onlara demez mi ki, “halkım, bu kaçak binalar mezarınız olacak, yapmayın etmeyin! Gelin anlaşalım, tamam af vereceğiz ama hepsini yıkıp yeniden yapmanız koşuluyla” Demez, çünkü para görünce kırmızı boğa kanı dolaşıyor damarlarda! Dayanamıyorsunuz! Duvara elini tut, dua oku yıkılmaz Ortalığa salınan videolara, açıklamalara, soytarıların milletin tepesinde pişirdikleri bozalara bakın: Gazetecinin uzattığı mikrofona “Deprem Allah’ın işidir, bunun siyasetle hükümetle ne ilgisi var” diyenlerden tutun, deprem paraları nerede diye soranlara vatan hainisin diyerek saldıran siyasi ajan provokatörlere, “Elini evinin duvarına koy üç kez dua et duvarın yıkılmaz evin çökmez, bu dua bir ay geçerli olur, her ay tekrar et” diyen hokkabazlara, halk düşmanlarına, depreme karşı önlem alman gerekmez diyen şarlatanlara varıncaya kadar... Bunların hepsi iktidarınızın kölesi, destekçisi... Nereden bittiler dersiniz? Biliyoruz aslında siz de depremin “Allah’ın işi” olduğuna inanıyorsunuz! Veya halka böyle yutturmak işinize geliyor! T.C. İstanbul Bilim Üniversitesi’nden almış olduğum öğrenci kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. TUĞÇE AYDIN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle