13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 21 OCAK 2020 SALI EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: EMİNE BİLGET KÜLTÜR Tüketen değil üreten olmak “Babylon Şiir Kenti”, Mart 2019’da başlayan ve Şubat 2020’de sona erecek bir şiir dergisi projesi. Yayın kurulunun tamamının genç şairlerden oluştuğu derginin genel yayın yönetmenleri Çağın Özbilgi ve Emre Şahinler ile projenin ayrıntılarını konuştuk. n “Babylon Şiir Kenti”, Mart 2019’da başlayan ve Şubat 2020’de sona erecek bir şiir dergisi projesi. Tamı tamına 12 sayı çıkacak olan derginizde her şair yalnızca bir kere, bir şiiriyle yer alabiliyor. Yayın sürecini ve amacınızı anlatır mısınız? Dergimizin yayın kurulu Çağın Özbilgi, Emre Şahinler, Eray Sarıçam, Serdar Topaloğlu ve Yusuf İmrel’den oluşmakta. Amacımız, özellikle genç şairlere kendilerini gösterme fırsatı tanımak ve geçmiş kuşaklarla günümüz arasında bir köprü oluşturabilmek. Derginin kolektif yapısı gereği, şiir seçiminden kapak çizimine kadar ortak karar alıyoruz ve yayım lanan şiirlerin modern çağla ilişkisini göz önünde bulunduruyoruz. n“Şair için sadece yazdıkları değil duruşu da önemlidir” diyorsunuz... Neden günahkârlar şehri, neden Babylon? Üreten değil tüketen bir toplumda yaşıyor olmamız, bizlerin de sürekli tüketmek zorunda olduğumuz anlamına gelmez. “Babylon Şiir Kenti”ne yüklediğimiz anlam hem “Günâhkarlar Şehri” (İngilizce bir sözcük olan Babylon’un karşıladığı anlamlardan biri) yani bir mecaz, hem de 2010 kuşağının Türk şiir tarihi ne katmak istediği ivmenin, somut bir şekle bürünmesini sağlamak adına ortaya koyduğumuz kolektif çabanın emekle bütünleşerek bizi yolumuzdan alıkoymasının önüne geçmesini sağlamak. Günümüz şiir formlarının çeşitliliği göz önünde bulundurulduğunda yeni üretildiğini düşündüğümüz birçok eserde taklitle karşılaşmamız ne yazık kimümkün. Şiirin yaşadıklarımızdan beslendiğimiz ve yaşadıklarımızı somut bir şekilde dışa vurduğumuz bir sanat dalı olmanın da ötesinde bir hayat biçimi olduğunu da unutmamalıyız. “Bir şair için sadece yazdıkları değil duruşu da önemlidir” diyerek attığımız her adımda bunun bilincinde olmayı, buna görece hareket etme yi ve davranışlarımızı belli bir kalıba sokmaktan ziyade sürekli güncelleyerek yürümeyi en büyük ödevlerimizden biri olarak görüyoruz. n Son sayıya değin neler görüp geçirdiniz? “Babylon Şiir Kenti” fikir olarak ortaya çıktığı günden beri, ortaya çıkış ilkelerinden asla taviz vermedi. Bugüne kadarki süreçte şiirlerini yayımladığımız birçok şair bizlere kattıklarıyla, biz de şairlerimizin şiirlerini edebiyat dünyasına kazandırmış olmakla övünebiliriz. Bizler için asıl olan, büyük bir okul olduğunu düşündüğümüz “Babylon Şiir Kenti” projesini tamamlamak ve yepyeni ufuklara yelken açmak. Ahmet Oktay’ın dediği gibi: “Çünkü şiir hiçbir zaman umutsuzluğun, ölümün, haksızlığın, yalnızlığın askeri olmadı.” Her zaman şiirle! (Siz de şiirlerinizi babylondergi@gmail. com‘a yollayabilirsiniz.) * Dergilerinizi Nurduran Duman adına Cumhuriyet gazetesinin adresine gönderebilirsiniz. Ceren Necipoğlu İstanbul Ceren’in anısıUluslararasıArp gençlerle yaşayacakFestivalisonaerdi GÜLÇİN GÜLAN Bir uçak kazasında kaybettiğimiz arp sanatçısı ve pedagog Ceren Necipoğlu’nun anısına ilki düzenlenen İstanbul Uluslararası Arp Festivali’nde genç sanatçılar ödüllendirilirken jüri üyelerinin verdiği resitallerle müzikal bir ödül töreni gerçekleşti. İki kategoride düzenlenen solo arp yarışmalarından Young Hope’da (12 16 yaş) Litvanya’dan Giedra Julija Tutkute birinci oldu, Türkiye’den Bahar Zeynep Aşçı ile Ada Canata ikinciliği paylaştı, Young Artist’te (17 21 yaş) ise birinci seçilmezken, Türkiye’den Nükhet Bektaş ikinci ve Emircan Kurt üçüncü oldular. Oda Müziği Yarışması’nda ise birincilik ödülünü iki İspanyol, bir Finlandiyalı gençten oluşan Granados Trio alırken ikinciliği ABD’den Duo XCIV ile Ukrayna’dan Duo Inspiration paylaştı. Jüri Özel Onur Ödülü’nü ise Türkiye’den Animus Trio aldı. Genç yıldızlar çaldıkları eserlerle yeteneklerini sergilediler. Gecede jüri üyesi sanatçılar; Fransa’dan Marielle Nordmann (Solo Arp Yarışmaları Jüri Başkanı), Polonya’dan Irena CzubekDavidson, İngiltere’den Eleanor Turner, İtalya’dan Francesca Toondelli (arp), Paola del Negro Plano ve Roberto Plano (piyano), Türkiye’den Sibel Ayhan Bayer (flüt) ile konuk sanatçı Lindsay Davidson (gayda) Necipoğlu anısına aralarında iki dünya prömiyerinin de olduğu eserleri seslendirdiler. Sanatçının ablası ve organizasyon komitesi üyesi İmre Tüylü, “Festival kardeşimin arzu ettiği gibi memleketinde, çok kıymetli jüri üyesi dostları ve dünyanın pek çok ülkesinden genç müzisyenlerin katılımıyla gerçekleşti” diyerek kardeşini andı. Tüylü, “Dün akşam da Pera Müzesi’nde yeğeni, öğrencileri ve St. Petersburg ve Szeged Arp Yarışmaları birincisi Tatiana Repnikova’nın yer aldığı konserle doğum günü kutlandı. En önemli hedef festivalin devamlılığını sağlayabilmek” diyerek destek olan herkese aile adına teşekkür etti. Solo arpistlere ödüllerini Florence Sitruk ile Gözde Ece Yavaş verdi. İmre Tüylü, sanatçılardan oluşan jüri ve organizasyon komitesi üyelerine teşekkür plaketi sundu. ‘Müzik Festivali’ne üç yeni eser siparişi İKSV tarafından E.C.A. Presdöküm Sanayi AŞ sponsorluğunda düzenlenen ve 225 Haziran arasında gerçekleşecek 48. İstanbul Müzik Festivali, bu yıl da sipariş ettiği üç yeni eserden ikisinin dünya, birinin ise Türkiye prömiyerine ev sahipliği yapacak. 48. İstanbul Müzik Festivali programının özel projelerinden biri, tüm dünyada 250. doğum günü kutlanan Alman besteci L. Van Beethoven’in 6. Senfoni’si Pastoral’in Türk sazları ve yaylı sazlar dörtlüsü için besteci Turgay Erdener’in düzenlemesiyle 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde seslendirileceği “Pastorale Alla Turca”. Turgay Erdener, Beethoven’ın Pastoral Senfoni’si ile Beethoven döneminde yaşamış Osmanlı bestecilerinin eserlerinden seçtiği temaları harmanlayarak hem ülkemizden hem de klasik Batı müziğinden çalgıları bir araya getirdiği yepyeni bir eser yaratıyor. Eserde Derya Türkan, Yurdal Tokcan, Serkan Mesut Halili ve Aykut Köselerli, Kağan Yıldız ve Semplice Quartet’i bir araya geliyor. Ernst von Siemens Mü zik Vakfı fonuyla, İstanbul Müzik Festivali’nin Tekfen Vakfı ile Hasan Uçarsu’ya ortak sipariş ettiği eseri Toprak Sever İnsanları Birer Birer ise 8 Haziran’da Tekfen Filarmoni Orkestrası ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu tarafından seslendirileceği dünya prömiyeriyle izleyicilerle buluşacak. Uçarsu’nun orkestra ve koro için bestelediği Toprak Sever İnsanları Birer Birer, Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın şiirlerini kullanırken doğadaki birliktelik ve uyumun toplumsal bir varlık olan insan için de geçerli olduğunu, daha adil ve dengeli bir yaşamın mümkün olduğunu derinlikli bir müzik diliyle anlatıyor. Essen Philharmonie, Riga Güz Oda Müziği Festivali ve Wigmore Hall ortak siparişi, Hoffmann Vakfı başkanı André Hoffmann’ın desteğiyle, Peteris Vasks’ın bestelediği Yaylı Çalgılar Dörtlüsü No. 6 ise 17 Haziran Cuma akşamı Surp Hovhan Vosgeperan Ermeni Katolik Kilisesi’nde Türkiye prömiyerini yapacak. Orhan Pamuk söyleşisi bugün Türk edebiyatının önemli sisimlerinden Orhan Pamuk, bugün Yapı Kredi Kültür Sanat (YKKS) Loca’da bir söyleşiye katılacak. Uzun bir aradan sonra okuruyla buluşan Nobel ödüllü yazar, Türk edebiyatının dünyada en çok okunan kitaplarından biri olan “Benim Adım Kırmızı”ya dair konuşacak. Söyleşide Pamuk’un yanı sıra “Benim Adım Kırmızı Üzerine Yazılar”ı yayına hazırlayan Erkan Irmak ve roman üzerine iki makale yazmış olan Feride Çiçekoğlu yer alacak. Gülten İmamoğlu’ndan Samsun’a yeni sanat galerisi CEMİL CİĞERİM Samsunlu sanatçı Gülten İmamoğlu, Atakum’da resim galerisi ve atölye açtı. Uluslararası alanda birçok ülkede sergiler açan İmamoğlu, çok önemli bir kent olan Samsun’un sanatla kucaklaşması gerektiğini söyledi. İstanbul’daki galerisinde ürettiği eserleriyle dünyanın birçok ülkesinde sergiler açtığını kaydeden İmamoğlu, yeni eser lerini kendi şehrinde üretme kararı aldığını bildirdi. İmamoğlu, “Bu galeride hem ülkemizin hem de dünyanın dört bir yanında yetişen sanatın değişik alanlarındaki ünlü sanatçılarla sanatseverleri buluşturacağız. Burada sanata yatkın sanatçı adaylarını yetiştireceğiz. Samsun’da yapılması planlanan festival ve sanat etkinliklerinin altyapısını birlikte hazırlayacağız” dedi. l SAMSUN Ceylan Ertem ve Jabbar Sahne Arkası’nda Gazeteci Burak Abatay’ın hazırlayıp sunduğu Sahne Arkası programının bu ayki konukları, Ceylan Ertem ve Jabbar olacak. Kozmonot Bomonti’de düzenlenecek etkinlik, bugün 20.00’de başlayacak. Ücretsiz düzenlenen etkinlikte Ertem ve Jabbar, Abatay’ın sorula rını yanıtlayacak. Sönmez, Avrupa Film Akademisi’nde Oyuncu Damla Sönmez, Avrupa Film Akademisi’nin üyeleri arasına katıldı. Sönmez’in üyelik daveti aldığı Avrupa Film Akademisi’nin üyeleri arasında Julie Delpy, Dardenne Kardeşler ve Colin Firth gibi isimler de bulunuyor. “Sibel” filmindeki rolüyle birçok ödüle değer görülen genç oyuncu, Akademi’nin üyesi olarak Türk sinemasını uluslararası alanda tanıtacak. Devlet Tiyatroları’nda sözleşmeli eleman sorunucak başından beri Ankara DT’de bu dönem sunulan yeni yapım Olardan Macar yazar Karinthy Ferenc’in tiyatro ansiklopedilerinde yer alan “Gellert Tepesi’nde Düş ve Gerçek” adlı oyununu görmek istiyorum. Aylık izlence çizelgesinde adı yok. Demek ki şubatta gündeme gelecek. Demeye kalmıyor. 9 Ocak 2020 tarihli BirGün gazetesinin Burak Abatay imzalı haberinden anlaşılıyor ki, bu “iki kişilik” oyunun başrol oyuncularından mezun sanatçı olduğu aynı yazıda belirtilenTaygun Sungar işten çıkarılmış. Anlaşılan, bu oyuncu, DT’de 2010’dan bu yana oyuncular için kadro açılmadığından, sözleşmeli olarak çalışmak durumunda kalan sanatçılarımızdan biri. 150300 sanatçı/teknik eleman işten çıkarılıyor mu? Bu durumda, Aralık 2019’dan bu yana basında çıkan haberlerin dile getirdiğinde gerçek payı olduğu anlaşılıyor. Sayıları 150’den 300’e uzanan DT sanatçı ve teknik elemanlarının işten çıkarılacağı/çıkartıldığı, Devlet Opera ve Balesi’nin sözleşmeli elemanlarının da aynı konumda bulunduğuna ilişkin haberler yalanlanmış olsa bile, sözleşmeli sanatçılar için yapılacağı anlaşılan uygulama doğru dürüst açıklanmadığı için, kamuoyunda özellikle de tiyatro seyircilerinde yanıtsız sorular oluşuyor. Sürekli bir seyirci olarak benim de kafamda netleştirmek istediğim bilgiler var. Ama önce bildiklerim... Yıllardır elimden geldiğince, “Bölgeler”den turneyle Ankara’ya gelen toplulukları izlemeye çalışıyorum. Özellikle son iki yıldır izlediğim kalabalık kadrolu oyunlarda, oyunculardan çoğunun tiyatro okulu mezunu olmalarına karşın, sözleşmeli olarak görev yaptıkları söylenmektedir. Oyunlarda yer alan bir dolu sanatçı ise yalnızca yevmiyelidir. Bölgelerde kadrolu oyuncu kıtlığı İşte, geçen yıl Diyarbakır DT’nin “Gül’e Ağıt” oyunu için yazdıklarım: “Oyuncuların çoğu, yorumladıkları karakterlere aykırı düşecek düzeyde gençti. Çünkü DT, kıdemli sanatçıları Bölgeler’deki tiyatrolarda tutacak yeterli bir ‘özendirme’ sağlayamıyor. Dahası, DT kadrolarına yıllardır yeni sanatçı alınmadığı için Bölgeler’de görevli gençlere destek gelemiyor, dahası, pek çok rolü de yevmiyeli oyuncular yükleniyor.” (8 Ocak 2019) Konya Devlet Tiyatrosu’nun “Akümülatörlü Radyo” yapımında, yıllardır bir türlü sınav açılmayışı nedeniyle DT’de sözleşmeli olarak çalışmak durumunda kalan oyunculardan ve “başrol sayılabilecek” Doktor karakterini oynayan Ayhan Anıl’ın “sözleşmeli” statüde çalıştırıldığını yazmıştım. (16 Nisan 2019) Bu yıl sahnelenen Bursa DT yapımı “Keşanlı Ali Destanı”nda ise 4 kadrolu sanatçı dışında, sahne alan 30 dolayında oyuncunun sözleşmeli ya da yevmiyeli olduğunu belirtmiştim. (24 Aralık 2019) Son birkaç gün içinde izlediğim ve henüz eleştiri yazılarını oluşturma fırsatı bulamadığım Van DT yapımı “Yanlışlıklar Komedyası” ve İzmir DT yapımı “Kanlı Düğün” kalabalık oyuncu kadroları içeriyor. Bu iki yapımda görev alan sanatçıların çoğunluğu yine sözleşmeli ya da yevmiyeli elemanlardan oluşuyor. Ankara ve İstanbul’daki sahnelerde de durumun pek farklı olmadığı anlaşılıyor. Sanatsal önlem mi, siyasal önlem mi? Koşullar böyleyken, sözleşmeli sanatçıların ve teknik elemanların görevlerine son verilmesi, herhalde DT’yi “iyileştirme” uygulamasına hizmet etmeyecektir. Çünkü açılması olası sanatçı ve teknik eleman kadrolarının sayısı, şu anda sunulmakta olan yapımlarda oluşan boşlukları dolduramayacaktır. Ya kadrolar zamanında açılmalı ya da yapım, sanatçı, teknik eleman sayısı zamanında sınırlı tutulmalıydı. Bu aşamada söz konusu olan sanatsal ya da siyasal önlemse, artık geçmiş ola...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle