18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 39 EYLÜL 2019 PAZARTESİ 290/14 0 340/22 0 240/16 0 300/2 1 0 290/17 0 250/10 0 190/9 0 270/14 0 340/18 0 320/20 0 290/16 0 310/22 0 160/12 0 320/23 0 170/10 0 220/1 1 0 200/9 0 330/15 0 190/10 0 260/17 0 230/17 0 330/26 0 TARİHTE BUGÜN 1922: İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşu. 1923: CHP’nin kuruluşu. 1976: Mao Zedung yaşamını yitirdi. Zil ‘kaos’a çalıyorYaklaşık 1 milyon öğretmen ve 18 milyon öğrenci ders başı yapacak Öğretim yılı yeni, ama sorunlar hep eski! İstediği liseye yerleşemeyen öğrenciler, adresi tutmayan okullara kayıt için yapılan, akla hayale gelmeyen girişimler, kime ödendiği belli olmayan paralar, adres tutsa bile istenen ve miktarı semtin sosyo ekonomik dufigen rumuna göre değiatalay şen “bağış”lar , “kayıtta kesinlikle bağış alınamaz” açıklaması, velilerin kendilerinden bağış isteyen okul aile birliği başkanına bakanın bu açıklamasını hatırlatmaya cesaret edememeleri, bir türlü öğretilemeyen yabancı dil, hep ihmal edilen felsefe, sosyoloji, psikoloji dersleri... Bu yıl eğitim sistemindeki onlarca soruna bir de 8. sınıf öğrencilerinin sayısının 600 bin daha artması eklendi. Çağ nüfusu 1 milyon 200 bin civarıyken, 4+4+4 modeliyle ilkokula başlayanların sayısının çokluğu nedeniyle 20202021 öğretim yılında lise 1’e başlayacak öğrenci sayısı 1 milyon 800 bin olacak. Aile ve öğrencilerin asıl istediği okul türü olan Anadolu, fen ve sosyal bilimler liselerinin sayısı şu an bile talebe cevap veremezken, önümüzdeki yıl bu öğrenciler hangi okullara, nasıl yerleşecek? Belli değil. Bu belirsizlik, 8. sınıf öğrencilerinin yeni öğretim yılına kaygıyla başlamalarına neden oluyor. 1.5 milyon açıkta Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan, “sadece son 5 yılda açık öğretime giden öğrenci sayısı yüzde 65 artarak 1,5 milyonun üzerine çıkmıştır” dedi. Aydoğan, yeni öğretim yılın 20192020 öğretim yılı bugün başlıyor. Sayıları 600 bin artan 8. sınıf öğrencileri şimdiden liseye giriş kaygısı içinde. TAŞIMALI EĞİTİM YAYGINLAŞIYOR Eğitim İş Sendikası’nın hazırladığı raporda da, 4+4+4 düzenlemesi ile birlikte 20122013 öğretim yılından itibaren çok sayıda köy okulunun kapatıldığı ve taşımalı eğitim uygulamalarının yaygınlaştırıldığı hatırlatıldı. Raporun devamı şöyle: “20132014 öğretim yılında taşınan ilkokul ve orta okul öğrenci sayısı 825 bin 90 iken, 20182019 öğretim yılında taşınan öğrenci sayısı 1 milyon 324 bin 960’a çıkmıştır. Eğitimlerine devam etmek için yerleşim yerlerine en yakın ilçelere giden öğrenciler, Aladağ’da olduğu gibi devlete ait yurt olmadığı için yine cemaat ve tarikatların yurtlarına yön lendirilecektir. Taşımalı eğitim sisteminde özellikle kız çocukları mağduriyet yaşamakta ve eğitimden kopmaktadırlar. Özellikle ilköğretim ve lise çağındaki çocuklarımız devletin bizzat hizmet verdiği yurtlarda barınma ihtiyacını karşılamalı, hiçbir suretle özel teşebbüs, dernek, vakıf faaliyetine izin verilmemelidir.” da öğrencileri neler beklediğini şöyle sıraladı: n Bir yılı aşkın süredir etkisini hissettiren ekonomik krizin de etkisiyle, zorunlu okul ihtiyaçlarının fiyatlarında son bir yıl içinde yüzde 15 ile yüzde 35 arasında artış meydana geldi. n 20192020 öğretim yılı itibarıyla çocuk kitapları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14.90, test kitabı yüzde 16.30, okul çantası yüzde 18.20, diğer kırtasiye malzemeleri yüzde 30,51, resim boyaları yüzde 33,11, okul defteri yüzde 33,73, kalem fiyatları ise yüzde 34,75 oranında arttı. n Özel ilköğretim (ilkokul+ortaokul) sayısı 4+4+4 öncesine göre yüzde375; öğren ci sayısı ise yüzde 95 arttı. n Özel lise sayısı 4+4+4 önce sine göre yüzde 340, özel liseye giden öğrenci sayısı ise yüzde 400 arttı. n Özel mesleki ve teknik lise sayısı 4+4+4 öncesine göre yüzde 850, öğrenci sayısı ise yüzde 250 arttı. n 2019 2020 öğretim yılında yüz binlerce öğrenci, 4 gün organize sanayi bölgelerinde çalıştırılıp yalnızca 1 gün okulda eğitim görebilecek. Hatta son yayınlanan yönetmelik ile haftada 1 gün okulda görülecek eğitimin akşam veya hafta sonu da olabileceğinin belirtilmesi ile öğrenciler 13 yaşından itibaren bakanlık eliyle ‘çocuk işçi’ olarak çalıştırılacak. n Çok sayıda dini vakıf ve derneğin MEB ile işbirliği sürüyor. n 2019 LGS verilerine bakıldığında okulların yüzde 56’sı imam hatipler ve meslek liselerinden, 2019’da sınavla öğrenci alacak okul sayısı 1526 okulun 855’i Anadolu imam hatip ve meslek liselerinden oluştuğundan yüz binlerce öğrenci, birincil tercihi olmayan okul türlerine yerleştirildi veya örgün eğitim dışına çıkarıldı. n Merkez ve taşra teşkilatlarında 2018 sonu itibariyle 31 bin 355 yardımcı hizmetlinin görev yaptığını açıklandı.Türkiye’de 54 bin 732 devlet okulu olduğu dikkate alındığında, neredeyse her 2 okula 1 hizmetlinin düştüğü görülüyor. İş makinelerinin önü kesildi Çanakkale’nin Kirazlı köyünde Kaz Dağları’na yapılmak istenilen altın madenine karşı başlatılan Su ve Vicdan Nöbeti 45. gününde, eylemciler iş makinelerinin önünü kesti. Nöbete, HDP Çanakkale İl Örgütü, Çanakkale Belediyesi Başkan Yardımcısı İrfan Mutluay, Artvin Çevre Derneği ve Tarım OrkamSen üyeleri ve çok sayıda kişi katıldı. Eylemci Serkan Kabak, altın madeni inşaatında çalışan 20’yi aşkın yerli şirketin isimlerini netleştirdiklerinde tek tek açıklayacaklarını söyledi. Eylemciler, şantiye kapısında “6. şirket Kirazlı’yı terk et” ve “Bu daha başlangıç” sloganları attı. l Haber Merkezi AKP’li vekillerin mesajlarını okullarda okutacaktı Aydın İl Milli Eğitim Müdürlü Selçuk’a ve Aydın Valisi Yavuz ğü, AKP milletvekillerinin eği Selim Köşger’e iletti. Kaya, “Ba timöğretim yılı açılış mesajlarının kan Selçuk’un konuya ivedilikle okullarda okutulması için talimat müdahale etmesi memnuniyetle verdi. CHP’nin girişimiyle, mesajla karşılanmıştır” açıklamasını yap rın okunması engellendi. tı. Kaya, “Okullarımızda AKP’nin CHP Genel Başkan Yardım siyasi propaganda yapmasına, cısı Yıldırım Kaya, Aydın İl Mil okulların siyaset arenasına dö li Eğitim Müdürlüğü’nün tali nüştürülmesine asla izin verme matını Milli Eğitim Bakanı Ziya yeceğiz” dedi. l Haber Merkezi Cinci hocanın kandırdığı CHP’li Sanki kapı açıldı. Bir yeni dünyaya geçtik. İktidarın ortasında bir tarikat vazosu vardı. Bir kez daha “dokunan yanar” diyorlardı. Oysa tartışılması gereken her mesele tarihin rahmine zamanında düşer. Toplumun aydın sınıfı ise doğumu çabuklaştırır. Şimdi televizyonlarda reklam aralarında bile şeyhler konuşuluyor. İsmail Saymaz’ın “Şehvetiye Tarikatı” kitabı, şeyhler ve hocalar düzenine dokunan son eser olarak önümüzde duruyor. Türkiye’deki 30 tarikat silsilesi, bunlara bağlı 400 civarında kol, 445 tekke, 800 medrese ve bunlarla irtibatlı yaklaşık 3 milyon insanın içinden “sıra dışı” görünen, ama alıştığımız haliyle artık “sıradanlaşan” örnekleri ele alıyor. “Ben Veysel Karani’yim” diye hâkimleri bile dolandıran reenkarnasyoncu hocadan, sahte yatır inşa ederek dergâh kuran Recep Küçük’e, müritlerini badeleyen Uğur Korunmaz’dan, Suffe Derneği ile örgütlenerek kitlelere ulaşan çocuk istismarcısı şeyhe her biri çarpıcı din istismarı hikâyesi önümüze bir fotoğraf koyuyor. Tarikatlara tepeden değil de sokak arasından bakınca bir gerçek daha yüzümüze çarpıyor. Şeyhler ve hocalar din perdesi altında siyasi, ekonomik ya da cinsel çıkarlarını büyütüyor da sıradan yurttaşı tarikat kapısına ne götürüyor? Kimi yoksulluktan kurtulmak, kimi iş bulmak, kimi sağlık sorununu çözmek, kimi zengin olmak için hocaların peşinden gidiyor. Kutsal buyrukları bir ömür takip edip öte dünyayı kazanmak yerine, şeyhe tutunup kolay yoldan sırat köprüsünü geçmek, cenneti şeyhin avcunda bir vaat haline dönüştürü yor, düşmemek için duvardan tutuyordu. Yanımıza geldi ve yere düştü. Nevzat Hoca ‘adamı cinler öldürdü’ dedi.” “Suriyeli hoca” diye tanıttıkları adam da ölmüş bir de para isteyen ailesi ortaya çıkmıştı. Evindeki altınları cinlerden kurtarmak için satın alınması gereken bahur bahanesiyle Yazar’dan bir kez 500 bin dolar, bir kez 100 bin dolar alındı. “Nevzat Hoca”nın peşine takılan eski CHP’li vekil üç ayda 1 milyon 520 bin doları Nevzat Açıkgöz’ün eline saymıştı. CHP’li Yazar’ın aklı başına Açıkgöz’ü lüks bir ciple görünce geldi. Mahkeme süreçlerinde her şeyin bir mizansen olduğu neyse ki anlaşıldı. “Suriyeli Hoca” diye tanıttıkları sözde ölmüş adam, Arapça bilen işsiz bir vatandaştı. “Nevzat Hoca” ve adamlarına 20’şer yıl 5’er ay hapis ve 245 bin lira para cezası veren mahkeme kararında şunlar yazıyordu: “Cinleri etkisiz hale getirme ve küpten altın çıkarma için dua okuma gibi hususların dini inanç ve duygulara ilişkin olduğu, bu duyguların istismar edilerek irade özgürlüklerinin baskı altına alınması suretiyle sanıklara para vermelerinde etkili olduğu anlaşıldığından...” Şehvetiye Tarikatı kitabında sonu mahkemede biten hikâyelerden sadece biri bu. Mağdurunun Türkiye’nin laikliği en çok tartıştığı 20022011 aralığında CHP’de milletvekilliği yapmış olması hikâyeyi daha ilgi çekici kılıyor. “Şeyh” ya da “hoca” diye bilinenlerin adının başına “sahte” lafı yıllarca süren düzenleri yıkıldığı zaman ekleniyor. Tarikatlar yor. Haliyle çıkar, çıkar, daha çok çıkar döndürülen çarkı özetliyor. Abdulaziz Yazar, hem 2002’de hem 2007’de CHP’den milletvekili seçilmiş, eski bir belediye başkanı. Hatırı sayılır bir zenginliğe sahip Yazar, 2012 yılında evlerinden birini satışa çıkardığında karşısına “Nevzat Hoca” denilen Nevzat Açıkgöz’ün adamları çıktı. Görüştükleri gün Kuran okumayı bitiren “Nevzat Hoca”, misafirine okunmuş kahve ve şerbet ikram ettikten sonra anlatmaya başladı: “Allah’ın çok sevdiği kulusunuz. İnsanlara çok yardım etmişsiniz. Allah size yeraltı aslanlarıyla hediye gönderdi. Evinizin altı tonlarca altınla dolu.” Sohbet bitti. Herkes bu sırrı tutmak için Kuran’a el bastı. Üçer kez Fatiha okundu. Altını hoca ve adamlarıyla paylaşacak Yazar, hemen satılık ilanını indirdi. Ertesi günü Yazar’ın evinin bahçesinde mumların aydınlattığı bir çukur, “Nevzat Hoca”nın elinde çukurdan çıkardığını söylediği altın liralar vardı. Devamının çıkarılması için 320 gram özel bir bahur (tütsü) lazımdı. Nevzat Hoca, bahurun 320 bin dolar olduğunu, 170 binini Yazar’dan alacaklarını söyledi. Eski CHP’li vekil parayı bir güzel verdi. Yetmedi... Altın küplerini yıkamak için Suriye’den de gasil getirilmeliydi. Fiyatı 470 bin dolardı. Yazar’ın payına 350 bin dolar düşüyordu. Yetmedi... Ender bulunan bir bahur ve Suriyeli bir hoca altını vermemek için direnen cinlerle mücadele için getirilecekti. 570 bin dolar tutuyordu, Yazar’dan 400 bin dolar alındı. “Suriyeli Hoca” diye tanıtılan kişi eve girdikten sonra olanları Yazar şöyle anlatıyor: “İki dakika sonra ‘Allahuekber’ diye bağırdı. Arapça ‘bana vurmayın’ diyordu. Nevzat Hoca ‘eyvah vuruldu’ dedi. Üçümüz birbirimizin elinden tuttuk. Sürekli Fatiha okuyorduk. Suriyeli hoca aşağıya indi. Sendeli denetlenebilir mi? İsmail Saymaz’ın “neoliberal politikaların rıza üretim merkezi” diye tanımladığı ve “merdiven altı oluşumların ve sahte şeyhlerin dölyatağına dönüştü” dediği tarikat düzenine çözüm konusunda farklı şeyler düşünüyorum. Saymaz, iyi niyetli bir çözüm olarak, vakıf çevresinde dinsel eğitim ile sınırlandırılan tarikat oluşumlarının Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından denetlenmesini savunuyor. Ben ise bunun hem çözüm olmadığını hem de imkânsız olduğunu düşünüyorum. Tarikatların kendileri hakkında ne söylediklerine değil, gerçekte ne olduklarına bakarsanız; Türkiye’de ne dinsel eğitim ile sınırlanmayı ve denetlenmeyi kabul edecek bir tarikat var ne de bunları denetleyebilecek bir Diyanet. Tekke ve Zaviyeler Kanunu’nu tam anlamıyla uygulayarak, Tanrı ile kul arasında bir vesayet kurumu olan tarikatları tümüyle ortadan kaldırmak, zor gibi görünen kolay ve gerçekçi çözüm. Zaten halihazırda devlet; Fethullah, Adnan Oktar ya da Furkan Vakfı cemaatlerini fiilen yasaklamış değil mi? Türkiye, kamu düzenini akla dayandırmadıkça, sosyal adalete ve eşitliğe dayalı bir sistemi yerleşik kılmadıkça, çocuğunu okutmak isteyen AKP’li yoksul bir vatandaş ya da daha zengin olmak isteyen bir CHP milletvekili şeyhhoca düzeninin kurbanı olacak. Mahkemeler “din istismarı”nı kayıtlara geçirirken, din istismarlarını tespit ettiği kurumlar yaşamaya devam edecek. Köylerindeki sahte yatıra kurulmuş dergâhta işlenen günahları öğrenince dergâhı da sahte yatırı da kazma kürekle yıkan Balıkesir Gökköylüler bize örnek olsun. Şimdi bir kapı açıldı, bir vazo kırıldı, ayaklarımız kanasa da yürümeye devam edelim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle