24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY 529 EYLÜL 2019 PAZAR CHP’NİN SURİYE KONFERANSI’nda Konuşan KILIÇDAROĞLU: ŞAM’LA İŞBİRLİĞİ YAPILMALI Suriye’de barış Türkiye’de huzur Konferansta CHP lideri Kılıçdaroğlu, terörle mücadelenin Şam yönetimiyle ilişki kurularak sürdürülmesi gerektiğini söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Uluslararası Suriye Konferansı”nda yaptığı konuşmada, Şam’la işbirliği yapılması gerektiğini söyleyerek, “Ankara ve Şam arasındaki yol barışa giden en kısa yoldur” dedi. CHP’nin “Suriye’de Barışa Açılan Kapı” başlığıyla düzenlediği “Uluslararası Suriye Konferansı” dün Sarıyer’deki Tarabya Oteli’nde yapıldı. Konferansa Kemal ilayda Kılıçdaroğlu, Ekrem kaya İmamoğlu ile birlikte çok sayıda CHP’li katılırken, Türkiye’nin vize vermediği Suriye yönetimini temsilen çağrılan kişiler ve AKP’li yöneticiler katılmadı. Konferansta ilk konuşmayı yapan CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, AKP hükümetlerinin dış politikasını eleştirerek “CHP’nin önerileri dinlenseydi, Suriye’deki yapılar yıkılmasaydı bu durumda olmazdık. İzledikleri yanlış politikalarla milyonlarca insanı yurtlarından ettiler” dedi. ‘Atatürk’ün yolu’ Açılış konuşmasını yapan Kılıçdaroğlu da, “Bugün sizlere, bölgesinde barış isteyen, komşularıyla ilişkilerini bu anlayış üzerine kuran, bu ülkenin olduğu gibi partimizin de kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk’ün sözü ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesine sahip çıkmak üzere sesleniyorum. CHP olarak bu konferansla, Türkiye ve Suriye arasındaki ilişkileri onarmak için, Suriye’de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana attığımız adımlara bir yenisini ekliyoruz. Bu çabalarımızın tek bir amacı var: Doğunun ve batının buluştuğu, kültürlerin bin yıllardır birbirleriyle kucaklaştığı coğrafyamızda akan kanı durdurmak ve bölge halklarının geleceğe eşitlik ve kardeşlik içinde umutla bakmalarını sağlamak. 2011 yılından bu yana yaşadıklarımız ve bugün geldiğimiz nokta, CHP’nin konuya ilişkin tutumunun ne kadar isabetli olduğunu ortaya koymaktadır” dedi. Suriye’nin barışı ile Türkiye’nin huzurunun iç içe geçmiş olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Suriye’deki savaşın sona ermekte olduğuna ilişkin kanaat her geçen gün güçleniyor” diyerek, “Ankara ve Şam’ın önlerinde yanıt bekleyen sorular bulunduğunu ve barışa doğru atılması gereken adımların olduğunu unutmamalıyız. Suriye’nin geleceğine Suriye halkının karar vermesi demokrasinin ve bağımsızlığın olmazsa olmazıdır” dedi. İdlib’de ABD VE RUSYA’NIN ÇIKARLARI ARASINDA SAVRULMAMALI 4 Ankara ile Şam arasındaki yolun barışa giden en kestirme yol olduğunu ve Suriye’nin geleceğini ancak Suriye halkının karar verebileceğini hiç unutmamalıyız. 4 ABD ve Rusya’nın çıkarları arasında savurulmamak için toprak bütünlüğünü, siyasi bağımsızlık, egemenlik, iyi komşuluk ilişkilerine dayanan bütünlüklü, uyumlu tek bir Suriye politikası izlemeliyiz. 4 Suriye yönetimi başta olmak üzere uluslararası hukuka ve ilişkilere dayalı, meşruluğu olan bütün aktörlerle tıpkı burada olduğu gibi konuşarak diplomasiyi etkin kılmalıyız. 4 Bugüne kadar uluslararası hukuk ve meşruiyete aykırı bütün hamlelerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz. 4 Suriye yeniden güvenli ülke olduktan sonra ülkemizdeki sığınmacıların gönüllü geri dönüşlerini teşvik etmeli ve bu amaca uygun politikalar geliştirmeliyiz. Kılıçdaroğlu sözlerini, şair Nâzım Hikmet’in “Davet” şiirinin dizeleriyle noktaladı. ki gelişmelerin kaygı verici olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, “İdlib’de, El Kaide ve türevi örgütlere mensup, on binlerce teröristin Türkiye’ye sızma olasılıkları ülkemizin güven ve istikrarı için ciddi bir tehlikedir. Ülkemizin terörle mücadelesinin yanındayız. Ancak, terörle mücadelenin Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı gösterilerek ve doğrudan Şam yönetimiyle ilişki kurularak sürdürülmesinin en doğru yol olduğu inancındayız” diye konuştu. Konferansta mülteci sorununa ilişkin değerlendirmelerde bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ise, “Resmi makamlara göre İstanbul’da ise 550 bin civarında Suriyeli var. 18 yaş altı binlerce çocuğun İstanbul’da hiçbir yakını olmadan yaşadığı raporlanıyor. Kasım 2018’den bu yana, doğum ve evlilik gibi durumlar dışında İstanbul’a gelen mültecilerin fiili olarak kayıt altına alınmadığı bildiriliyor” ifadelerini kullandı. “Onları kendi kaderlerine terk etmeyeceğiz” diyen İmamoğlu, “Suriyelilerin varlığının toplumsal sorunlara dönüşmemesi için sorunun doğru anlaşılması ve iyi yönetilmesi şart. Sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerle bir araya gelmeye başladık. ‘Göç Barometresi Araştırmaları’ yapmaya karar verdik. Nihai olarak barış ve huzura kavuştuğunda kendi ülkelerine dönmelerini teşvik edeceğiz” diye konuştu. l İSTANBUL Konferansın açılış konuşmasını Kılıçdaroğlu yaptı. SONUÇ BİLDİRGESİ: Suriye ile ilişkiler bir an önce rayına oturtulmalı Konferansın sonuç bildirgesini paylaşan CHP Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, “Komşumuz Suriye’de çatışmaların sona erdirilerek, barış, huzur ve istikrarın tesis edilmesi ve sığınmacılar meselesinin uluslararası hukuk ve insan hakları ekseninde çözümü Türkiye için temel ve öncelikli bir hedef olmalıdır” dedi. Konferansın sonuç bildirgesinde şu maddeler yer aldı: n Bölgedeki ve bölge dışındaki devletlerin uluslararası meşruiyet zeminine dayanmayan müdahaleleri, Suriye’deki yangını büyüterek bölge sathına yaymış ve krizi bölgesel ve küresel ölçekteki farklı sorunların da tetikleyicisi haline getirmiştir. AKP’nin batağa saplanan Suriye siyasetinde kapsamlı bir değişimin nasıl yapılacağına ilişkin sorular hâlâ cevap beklemektedir. n Suriye’de Birleşmiş Milletler kararlarıyla terör örgütü olarak ilan edilen örgütlere karşı küresel bir işbirliği gerektiğine işaret edilmiş, Türkiye’nin, Suriye’den yönelebilecek somut tehditlere karşı güvenliğini Suriye yönetimiyle ve Suriye toplumunu oluşturan bütün meşru aktörlerle diplomasiye başvurarak bertaraf edebileceği kaydedilmiştir. n Türkiye, sadece Suriye yöne timiyle sorun yaşamamaktadır. Saha koşulları ülkemizi, krize müdahil diğer aktörlerle de her an çatışabilir bir konumda tutmaktadır. Çok boyutlu bu gerilimden en az hasarla çıkmanın yolu TürkiyeSuriye ilişkilerini bir an önce yeniden rayına oturtmaktan geçmektedir. n Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığının kontrollü biçimde azaltılması yerine sürekli artırılmaya çalışılması ülkemizi güvenlik tehditleriyle karşı karşıya bırakmaktadır. n Fırat’ın doğusunda başka bir devletle farklı politika, batısında başka bir devletle yine farklı bir politika uygulamanın Türkiye’yi çoklu tehditlerle karşı karşıya bırakarak köşeye sıkıştırdığı; yapılması gerekenin, toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlık, egemenlik ve iyi komşuluk ilişkileri ilkeleri üzerinde yükselen bütünlüklü tek bir Suriye politikası izlemek olduğu belirtilmiştir. n Suriye’nin farklı dil, din, mezhep ve etnik aidiyetlerin bileşimiyle oluşan çoğulcu, seküler dokusunun korunmasına özen gösterilmesi, bu bağlamda, Suriye’nin geleceğine Suriye toplumunun bile şenlerinin kendi aralarındaki müzakerelerle karar vermeleri gerektiği vurgulanmıştır. Anayasa Komitesi’nin bir an önce oluşturulması ve Türkiye’nin BM sürecini kolaylaştıran bir aktör olmasının önemine işaret edilmiştir. n İdlib’deki çatışmaların endişeleri artırdığına dikkat çekilerek, ülkemizin, bir yanda büyük bir sığınmacı akınıyla karşı karşıya olduğu, diğer yanda İdlib’deki çoğunluğu cihatçı teröristin Türkiye’ye sızmaları tehlikesinin bulunduğu kaydedilmiştir. Bu nedenle Türkiye’nin, sınır güvenliğimizi korumaya odaklı adımlar atması ve olası sığınmacı akınlarını uluslararası düzeyde yük paylaşımı yoluyla çözme arayışlarını yoğunlaştırması gerekmektedir. n Suriye’de faaliyet gösteren cihatçı örgütlere ve silahlı muhaliflere verilen desteğin derhal sona erdirilmesi özellikle vurgulanmıştır. n Suriye güvenli bir ülke haline geldikten sonra sığınmacıların gönüllü geri dönüşlerinin teşvik edilmesi, Türkiye’de kalacak Suriyelilerin ise toplumumuza uyum sağlamaları için plan ve stratejilerin oluşturulması öncelikli hedefler olarak belirlenmiştir. Asıl aktörlerin konuşulmadığı bir konferans Konferans, Suriye sorununun Türkiye’ye yansımaları üzerine oturtuldu sadece. Dolayısıyla mülteci sorunu ağırlıklı bir toplantıya dönüştü etkinlik. Ülkenin en büyük lamaya zorlayacak” alternatif öneriler ana muhalefet par vardı. Elbette her defasında duymak tisi CHP’nin, dokuz yıl iyidir ama söylenen yeni bir fikir, öneri dır gündemimizi işgal ya da tespit yoktu konferansta. Mustafa K. Erdemol eden son derece yakıcı bir sorun olan Suriye krizi konusunda konferans düzenleme Mülteci konulu toplantı Konferans, Suriye sorununun Türkiye’ye yansımaları üzerine otur si elbette takdire değer. Abartılı bulunmazsa “Suriye’de Barışa Açılan Kapı Uluslararası Suriye Konferansı”nın CHP’nin Adalet tuldu sadece. Dolayısıyla mülteci sorunu ağırlıklı bir toplantıya dönüştü etkinlik. “Başka ne olmalıydı” denebilir elbette ama, Astana, Cenevre ya Yürüyüşü’nden bu yana, çok gecik da Soçi benzeri bir toplantı olmasa meli de olsa, yaptığı en önemli ikinci da bu önemli buluşmada da ulusla etkinlik olduğunu söyleyebilirim. rarası aktörlerin krizdeki rolü mutlaka Kişisel olarak CHP Genel Baş vurgulanmalıydı. ABD’siz, antiemper kanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Suri yalizmsiz bir toplantı oldu konferans, ye’deki bütün aktörleri davet edece dördüncü paneli saymazsak. Bu pa ğiz. Cenevre benzeri bir toplantı he nelde söz alan konuşmacıların özel defliyoruz” demesinden ötürü bek likle ikisi, önceki oturumlara da atıfta lentim bir hayli büyüktü. Ancak ciddi bulunarak bölgeye emperyal müda bir hayal kırıklığı yaşadığımı saklaya halenin yeterince anlatılmadığına dik mam. Çünkü, hazırlıkları uzun zaman kat çektiler. Ama hepsi bu. önce başlayan konferansta ne sayın Konferansta ciddi bir tehlikeye dik Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi “bütün kat çekildi. Bir endişeye, yani ‘göç aktörler”, ne de AKP iktidarını, “uygu akını’ beklentisi üzerine kurulmuş bir belirlemeydi bu. Özellikle İdlib krizi çözülmezse Türkiye’ye 2 milyon kişinin geleceği ileri sürüldü. Bu tehlikenin bertaraf edilmesinin Suriye yönetimi ile işbirliği yaparak mümkün olduğu belirtildi. Belki de konferansın en önemli sonucu, katılımcıların çoğunun bu yönde görüş belirtmeleriydi. Fırat’ın Doğusu’na ilişkin gelişmelerin de Suriye yönetimi ile işbirliği ile aşılabileceğinin altı çizildi ki “askeri çözüm”ün gündeme geldiği şu dönemde, iktidara yönelik bir uyarı olarak da anlaşılmalıdır bu. İki ülke arasındaki işbirliği olanağının artmasına yol açan gelişmenin Esad’ın BM’ye Demokratik Suriye Güçleri’ni (DSG) “terörist” olarak şikâyet etmesi olduğu da belirtildi. İki ülkenin bir araya gelmesiyle güvenli bölge sorununun çözüleceği de anımsatıldı. Konferans bunların yüksek seste dile getirilmesi açısından yararlı oldu elbette. AB bildiğiniz gibi AB adına dile getirilen görüş de yeni değildi. Bu kurumun, sorunun yaratıcısı olan uluslararası aktörlerle krizlerin çözülebileceği dayatması artık bıktırıcı bir hal aldı. Bunu bir kez daha dinledik. ABD’nin çözüme hiçbir katkısı olmayan görüşü de konferansta anımsatıldı. ABD’nin Türkiye’ye, Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) Kürt ağırlıklı bir yapı olmadığı, neredeyse yüzde 60’ının Araplardan oluştuğu konusundaki ısrarı bir kez daha dillendirildi. DSG içinde Süryani, Ezidi, Türkmen unsurların da olduğu anlatıldı. Bu konuda görüş belirten konuşmacının elinde sopası eksikti adeta. Tipik Amerikancı üstten bakışı. Görüşlerine katılalım ya da katılmayalım, konferansta sorunun en önemli taraflarından biri olan Suriye Kürtlerini temsilen birinin yer alması yararlı olacaktı. Birinci elden belki farklı görüşler duyabilirdik bu konuya ilişkin. Suriye yönetiminden kimsenin olmayışı da büyük eksiklikti ki, bu CHP’nin eksikliği değil. CHP’yi, ilk kez bu çapta bir etkinliği hayata geçirerek konuya ciddi bir müdahale de bulunduğu için elbette takdir etmeli ancak konferansın beklentilere yanıt vermeyen “teknik bir toplantı” olduğu gerçeği de kabul edilmeli. CHP LİDERİNDEN ‘Nâzım’lı mesaj Barışa giden en kestirme yol: AnkaraŞam arası CHP’nin İstanbul’daki Uluslararası Suriye Kon le oldu: “Rakamların karışıklığından feransı, “Suriye’de Barışa da anlaşıldığı üzere İstanbul’un Açılan Kapı” başlığı altında mülteci ve göçmen sorunu ile yapıldı. “Barış” kelimesi la ilgili sağlıklı bir veriye ve itibar ik demokratik Cumhuriyetin aykut edebileceğimiz bilgilere ulaş kurucusu Atatürk’ün “Yurt küçükkaya mak oldukça zor.” ta barış dünyada barış” sö “Suriyelileri kendi kader züyle öylesine anlam kazanıyor lerine terk etmeyeceğiz” diyerek ki, dün Suriye’yi konuşurken ana kısa vadede izleyeceği politikanın muhalefet partisinin önemli isim altını çizen İmamoğlu, “nihai ola leri hem dünyaya hem Türkiye’ye rak barış ve huzura kavuştuğunda mesajlarını bu sözle verdi... kendi ülkelerine dönmelerini teş Konferansın yükünü çeken vik edeceğiz” cümlesiyle uzun va isimlerden CHP Genel Başkan deli politikanın mesajını verdi. Yardımcısı Veli Ağbaba’nın açılış Ağbaba ve İmamoğlu’nun ar konuşmasında dikkat çeken bö dından kürsüye gelen ve “Aklı lüm, konferansa Suriye’den gele mızdan çıkarmamamız gereken cek bazı konuklara Dışişleri Ba bir gerçek var, o da Suriye’nin kanlığı tarafından vize verilmediği barışı ile Türkiye’nin huzu ne yönelik iddialarla ilgili kurduğu runun iç içe geçmiş olduğu cümleydi. Ağbaba, “Suriye yöneti dur” tespiti yapan CHP lideri minin görüşlerini temsil etmek için Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında gelecek olan uzmanlar, çeşitli ne iki önemli mesaj vardı... denlerden dolayı konferansta bu 1 Suriye’deki yeni anayasa ça lunamamaktadır” diyordu. lışmalarına atıfla rahatlıkla söy “Bugün Suriye’de yaşanan çok leyebilirim ki, egemenlik kayıtsız taraflı savaşta deyim yerindeyse şartsız Suriye halkının olmalıdır. at izi, it izine karışmış durumda” 2 İdlib’de El Kaide ve türevi ör diyen İBB Başkanı Ekrem İma gütlere mensup on binlerce terö moğlu, İstanbul’u masaya yatırdı. risttin Türkiye’ye sızma olasılıkla İşte o istatistikler: rı ülkemizin güven ve istikrarı için n Türkiye’de 4 milyonu aşkın ciddi bir tehlikedir. göçmen ve mülteci yaşıyor. Bu Hem Türkiye’ye hem dünyaya rakamın 3.5 milyondan fazlasının yönelik mesajını Nâzım Hikmet’in Suriyeli olduğu biliniyor. “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve n Resmi makamlara göre hür ve bir orman gibi kardeşçesi İstanbul’da ise 550 bin civarında ne. Bu hasret bizim...” dizeleriyle Suriyeli var. paylaşan Kılıçdaroğlu, davete kar n Kimi sivil ve bağımsız kaynakla şın konferansa katılmayan iktidara ra göre İstanbul’daki kayıtlı ve kayıt mesaj veriyordu: “Türkiye ve Su sız mülteci sayısı 1 milyondan fazla. riye halklarının barış içinde bir or Bu rakamlar karşısında man gibi kardeşçe yaşamaları için İmamoğlu’nun yorumu ise şöy çalışmaya devam edeceğiz...” Sorunun kaynağı Esad değil ABD! Gözlemci sıfatıyla davet edildiğim CHP’nin sahibinin kurallarına uyuyoruz. Ama o görüşleri de kı Uluslararası Suriye saca eleştirelim: Konferansı’na dair “göz Bir kere konuşmacıla lemlerim” kısaca şöyle: rının çoğunun, Suriyelile Türkiye’nin ana muhale MEHMET ALİ rin Türkiye’ye sığınma ne fet partisinin, iktidarın yan GÜLLER denini Esad’ın diktatörlü lış Suriye dış politikasına ğüne ve zulmüne bağlama karşı önemli bir uyarı çıkışı yap ya kalkması, çok büyük bir yan ması ve ana mesaj olarak “Ankara lıştı. Kaldı ki bu AKP’nin argüma Şam’la görüşmeli” demesi, olduk nıydı. Ve ana muhalefet partisinin ça önemliydi. konferansında sorunun kaynağı Ancak bu önemli ana mesajın olarak iktidarla aynı saptamaların altı maalesef içerikte pek doldu yapılıyor olması, çözüm oluştur rulamadı. Bu, bir parça belirlenen ma çabası açısından daha baş oturumların ağırlıklı olarak Türki tan soru işareti yaratıyordu. Soru ye’deki Suriyeliler sorununa ayrıl nun nedeni yanlış teşhis edilince, masından, ama bir parça da ka soruna çözüm de güdük kalıyor tılımcıların Suriye meselesindeki du. Sorunu Esad’a bağlayan libe pozisyonlarından kaynaklanıyor ral sosyologlar bu nedenle Türki du. Şöyle ki: ye’deki Suriyelileri vatanlarına ka Sempozyumu CHP yerine AKP vuşturma perspektifi yerine, onla düzenleseydi, katılımcıların yarıya rın Türkiye’ye nasıl uyum göstere yakını yine katılımcı olurdu! 2011 cekleri üzerinde durdular ağırlıkla. yılından beri medyada Suriye Ve dördüncü oturumda bir gene Devlet Başkanı Beşar Esad’a kar ralle kıdemli bir gazetecinin söz sı şı konumlanan akademisyen ve rası gelene kadar da maalesef so gazeteci yorumcuların önde ge runun ana kaynağı olan ABD em lenleri sempozyumdaydı! peryalizminden bahseden olmadı! Nitekim, konuşmalarda maale Ancak her şeye rağmen sef yukarıda belirttiğim ana me CHP’nin Uluslararası Suriye Kon saja rağmen, ağırlık olarak Esad feransı, AnkaraŞam işbirliği gi karşıtı mesajlar verdiler. bi meselenin esasına dair vurgusu CHP yönetimi, Chattam House ve bunu iktidara zorlama potan kurallarının geçerli olduğunu be siyeli nedeniyle oldukça önemliy lirterek, konferansta dile getirilen di. Sürdürülmesi ve yeni katılım görüşlerin sahipleri üzerinden dı cılarla geliştirilmesi, ülkemiz için şarı aktarılmasını ne yazık ki iste de, komşumuz için de yararlı ola medi. Yanlış bulsak da, haliyle ev caktır. Güvenli bölge, ikinci Çekiç Güç olur mu? CHP’nin İstanbul’da düzenlediği Uluslara melinde emperyalizm var” demesi, salondan alkış aldı rası Suriye Konferansı, ki, ilk kez bir konuşmacının Türkiye’ye yönelik sığın sözü alkışlarla kesildi. Ah macı akınının, sığınmacıla met Yavuz ise Suriye rejimiy rın mevcut durumunun ve barış le işbirliği yapmadan, güven geleceğinin, onların ne ka doster li bölge kurmanın amacına darının Suriye’ye dönece ulaşmayacağını, tersine ikin ğinin tartışılması açısından yoğun ci bir Çekiç Güç sonucu doğura du. Lakin Suriye sorununun kay cağını vurguladı. nağının ne olduğunun vurgulan Suriye sorununu sığınmacı ve ması açısından eksikti. göç boyutu üzerinde ele alan uz Konferans, gerek konuşmacı manların ise sığınmacılara iliş ların, gerek katılımcıların çoklu kin çizdikleri tablo karamsardı. ğu ve çeşitliliği açısından önem Türkiye’de kaldıkları süre uzadık liydi. Konferansta siyasetçiler var ça, ülkelerine dönme ihtimalinin dı, diplomatlar vardı, bilim insan azaldığını belirttiler sıklıkla. 27 bin ları vardı, gazeteciler vardı, emek Suriyeli gencin üniversitede oku li askerler vardı, demokratik kitle duğunu, çocuklar arasında okul örgütlerinin temsilcileri vardı. Top laşma oranının yüzde 65’i buldu lam 5 panelde, 25 bildiri sunul ğunu, ama bu oranın ortaokul ve du. CHP Genel Başkanı Kemal Kı lisede düştüğünü söylediler. Çalı lıçdaroğlu da CHP’nin önceki ge şan Suriyelilerin ezici çoğunluğu nel başkanlarından, eski Dışişle nun kayıt dışı istihdam edildiğini, ri Bakanı ve TBMM başkanların 102 bin Suriyelinin ise Türk vatan dan Hikmet Çetin de, sorunun çö daşlığına geçtiğini anlattılar. zümünde Suriye rejimiyle görüşül Pek çok uzmanda görülen mesini önerdiler. “Esad kaldığı müddetçe, sığın Cumhuriyet okurlarının yakın macılar dönmez. İyisi mi biz onla dan tanıdığı Ahmet Yavuz ve ga rın Türkiye’de uyumlu biçimde kal zeteci Hüsnü Mahalli’nin sunum masının koşullarını yaratalım” yak yaptıkları 4. oturuma kadar, Suriye laşımı dikkat çekiciydi. Toplumun meselesinin kaynağı, ABD’nin sal beklentileriyle ve Türkiye’nin ger dırganlığı ve Ortadoğu politikaları çekleriyle örtüşmediği gibi, Suriye üzerinde, İranlı uzman hariç, kim lilerin vatanlarına nasıl kazandırıla se durmadı. Öyle ki, “emperya cağı sorusuna da kafa yormuyor lizm” kavramını ilk kez dillendiren du. Bu yönüyle de iktidarın yakla Hüsnü Mahalli’ydi, saat 16.50’de. şımının ve liberal söylemin etkisinin Mahalli’nin “Suriye meselesinin te halen güçlü olduğunun kanıtıydı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle