24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER EDİTÖR: DOĞAN ERGÜN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ dishab@cumhuriyet.com.tr ‘İhbar’ ortaya saçıldıDemokrat cephe, ABD Başkanı’nı ‘kanuna aykırı davranmakla’ suçluyor, azlini istiyor ABD Başkanı Donald Trump hakkında, 2020 başkanlık seçimlerindeki olası rakibi Joe Biden’ın oğlunun soruşturulması için Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’e baskı yaptığı iddiasıyla başlatılan azil sürecine ilişkin tartışmalar büyüyor. Trump ile Zelenskiy arasında geçen temmuzda yapılan görüşmeyi şikâyet eden istihbarat görevlisinin ihbar mektubu ortaya çıktı. ABD Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi tarafından kamuoyuna açıklanan mektupta, Trump’ın söz konusu görüşmede, 2020 başkanlık seçimleri öncesinde siyasi rakibine karşı yabancı bir devlet başkanından müdahale talep ettiği ileri sürüldü. ‘Farklı dosyada saklandı’ Yaşananların doğrudan tanığı olmadığını ancak birden fazla yetkiliden bu yönde bilgi aldığını savunan muhbir, Trump’ın şahsi ve siyasi çıkarları için makamını kötüye kullandığını ve bunun da ulusal güvenliği tehlikeye attığını iddia etti. Öte yandan, ihbar mektubunda söz konusu telefon görüşmesinin dökümünün, kamuoyundan gizlenmek üzere, alışılageldik dosyada değil başka bir yerde saklanmaya çalışıldığı da savunuldu. Demokrat Senato üyeleri, muhbirin anlatıklarını “çok rahatsız edi Washington’da siyaset Trump’ın rakibi hakkında, Ukrayna liderine baskı yaptığı iddialarıyla toz duman. Beyaz Saray’ın tartışma yaratan kayıtları saklamak istediği öne sürüldü. Trump ile Zelenskiy, New York’ta BM Genel Kurulu toplantıları çerçevesinde önceki gün bir araya geldi. İkilinin sıkıntılı ifadeleri objektiflere yansıdı. ci” ve durumu “acil” olarak tanımladı. ABD Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi’nin Demokrat Partili Başkanı Adam Schiff, istihbaratçının şikâyetinin “kanuna aykırılık ortaya çıkardığını” söyledi. ABD Temsilciler Meclisi’nin Demokrat Başkanı Nancy Pelosi ise Beyaz Saray yetkililerinin kayıtların yerini değiştirme hamlesini “örtbas” çabası olarak değerlendirdi. Trump ise Twitter’dan, “Demokratlar Cumhuriyetçi Parti’yi ve onun savunduğu her şeyi parçalamaya çalışıyor. Bir arada durun, oyunlarını gö rün ve sıkı mücadele edin. Söz konusu olan bizim ülkemiz!” tepkisini gösterdi. Gelişmelerin ardından Ulusal İstihbarat Direktör vekili Joseph Maguire, İstihbarat Komitesi’nde ifade verdi. Maguire, ihbar için “eşi benzeri görülmemiş” ifadesini kullanırken, muhbirin “iyi niyetli olduğunu düşündüğünü” belirtti. ‘Savcı adamım’ Görüşmenin dökümlerine göre, Trump ABD’nin Ukrayna’ya, diğer Avrupa ülkelerinden çok daha fazla yar dım yaptığını belirterek “Biz de şimdi sizden bizim için bir iyilik yapmanızı isteyeceğiz” ifadesini kullanıyor. “Joe Biden’ın oğlu hakkında konuşulan çok şey var. Biden’ın yargıyı engellediği konuşuluyor” diyen Trump’a karşılık Zelenskiy, “Parlamentoda çoğunluğa sahip olduğunu” hatırlatarak “yeni savcı adayının yüzde 100 kendi adamı olacağını ve gerekeni yapacağını” söylüyor. Gözlerin üzerinde olduğu Trump ile Zelenskiy önceki gün New York’ta bir araya geldi. Trump, Biden’ın oğlunun Ukrayna’daki enerji sektöründeki faaliyetlerinden milyonlarca dolar kazandığını ve bunun araştırılması gerektiğini savundu ve telefon görüşmesi için “baskı olmadı” ifadesini kullandı. Zelenskiy de baskı olmadığını söyledi. Trump’ın, “siyasi kazanç uğruna yeminine ve görevine ihanet ettiği” gerekçesiyle ABD Temsilciler Meclisi’nin Demokrat Başkanı Nancy Pelosi tarafından başlatılan azil süreci, geçen hafta Wall Street Journal’da yayımlanan bir haberle gündeme gelmişti. Gazete, Trump’ın Zelenskiy’e Biden ve ailesinin soruşturulması karşılığında ülkeye yardım edeceği vaadinde bulunduğunu öne sürmüştü. ChIrac yaşamını yitirdi Avrupa sağının simge ismiydi Fransız siyasetinde “De Gaulle’cü sosyal sağın” temsilcisi eski Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, 86 yaşında hayata veda etti. Chirac’ın damadı Frederic SalatBaroux, AFP ajansına verdiği bilgide, eski cumhurbaşkanının aile üyelerinin bulunduğu bir ortamda sabah saatlerinde yaşama veda ettiğini duyurdu. Fransız Ulusal Meclisi ve Senato, ölüm haberinin ardından Chirac için bir dakika saygı duruşunda bulundu. 19952007 yılları arasında 12 yıl boyunca Fransa’yı yöneten muhafazakâr siyasetçi, son yıllarında yolsuzluk skandallarının odağı haline gelmiş ve zimmete para geçirmekten hüküm giymişti. Chirac, bir süredir akciğer enfeksiyonu hastalığı nedeniyle kamuoyu önüne çıkmıyordu. Irak işgaline karşıydı Fransa’da iki kez Cumhurbaşkanlığı, iki kez Başbakanlık ve üç kez Paris Belediye Başkanlığı görevlerini yerine getiren Chirac, ülkesini 2003 yılında ABD’nin yanında Irak’ta sa vaşa sokmaya rak tüm dünyada ve Ortadoğu’da takdir topla mıştı. Chirac, Türkiye’nin Av Chirac rupa Birliği (AB) ile müzakereleri sürecinde önemli rol oynayan bir isimdi. Tam üyelik mü zakerelerinin başlatılmasını destekleyen Chirac, “Türkiye’nin AB’ye üyelik yolculuğu uzun ve zorlu olacaktır. Ancak bu üyelik arzu edilen bir geliş medir” diye konuşmuştu. Türkiye ile AB arasındaki tam üyelik görüşmeleri, onun cumhurbaşkanlığının son yıl larında, 2005’te başladı. Hafter ‘diyaloğa açığız’ dedi Libya’da uluslararası toplumun tanıdığı Ulusal Uzlaşı Hükümeti’ne karşı taarruz halinde olan güçlerin komutanı General Halife Hafter, aylar sonra ilk kez diyalog kapsısını araladı. New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kapsamında düzenlenen Libya oturumu öncesinde konuşan Hafter, “Her şey söylendiğinde ve yapıldığında, oturup diyaloğa başlamamız gerekecek” ifadelerini kullandı. Buna karşın olası bir müzakerenin, “Trablus’u terörist gruplar ve suç örgütleri kontrol ederken mümkün olmayacağını” söyledi. Öte yandan UUH Başkanı Feyyaz el Saraj, önceki gün BM oturumunda yaptığı açıklamada, “kana susamış bir suçlu” olarak tanımladığı Hafter’e destek vermekle suçladığı Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa ve Mısır’a yüklendi. “Bu ülkelerin Libya’nın içişlerine karışmaya devam etmesi kabul edilemez” diye konuştu. Saraj ayrıca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la heyetler arası görüşmede bir araya geldi. Görüşmede Saraj’ın, “Türkiye’nin bizim yanımızda yer alan dostça tavrını takdir ediyoruz. Gerçek dost zor zamanlarda ortaya çıkar” ifadelerini kullandığı aktarıldı. TÜNEL OPERASYONU Suriye ordusu, ülkenin kuzeybatısında yer alan İdlib’de gerilimi azaltma bölgesinde, militanlar tarafından kullanılan mühimmat dolu bir tünel bulunduğunu duyurdu. Şam güçlerinin müttefiki Rusya’nın desteğiyle geçen ay tamamen kontrolü ele aldığı Han Şey hun kasabasındaki tünellerin, 5 binin üstünde insanı barındırabilecek büyüklükte olduğu kaydedildi. Suriye ordusu sözcüsü, militanların 2017’de Han Şeyhun’a düzenlenen ve kimyasal silahla yapıldığı iddia edilen saldırının bu tünellerde hazırladığını savundu. CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI EMRE: KURUMSAL AKIL KAYBOLDU ‘Kişisel dış politika olmaz’ CHP’nin “Suriye’de Barışa Açılan Kapı” temasıyla düzenlediği konfe doğrudan etkiliyor. Fakat uzun bir süredir bu bölgedeki dış politika belirli dev rans, yarın başlıyor. Konferans önce letlerin desteklediği tarikatlar, aşiretler, si Cumhuriyet’in sorularını yantılayan silahlı gruplar ve terör örgütleri gibi dev CHP Genel Başkan Yardımcısı Yunus Em let dışı aktörler üzerinden ilerliyor. Bölge re, Türkiye’nin dış politikasının krizde ol de bir “vekâlet savaşı” var ve dış politika duğunu belirtti. Krizden çıkış için önce da bu aktörlere endekslenmiş durumda. lik verilmesi gereken 4 temel mesele ol Türkiye’nin de devlet dışı aktörler yerine duğunu söyleyen Yunus Emre, “Bunlar uluslararası anlaşmalarla bağlı olan dev dan ilki Suriye ve Irak’la olan ilişkilerimiz. letleri muhatap alıp bu devletlerle dış po İkincisi, “büyük güçlerle” olan asimetrik litika üretmesi gerekiyor. Bu siyaset de ilişkilerimiz. Üçüncüsü, kurumsal aklın Şam’la ve Bağdat’la sürdürülecek devlet kaybolmuş olması. Sonuncusuysa, bölge lerarası diplomatik ilişkiler ile mümkün. mizdeki ülkelerle işbirliğini sağlayabile n Fakat özellikle Suriye konusunda cek kurumsal bir yapı...” dedi. işin içerisinde birçok ülke var. n Türk dış politikasının krizde oldu Son on yılda yapılan hatalı dış politika ğunu söylüyorsunuz. Bu krizi anlatır tercihleri dolayısıyla, bölgedeki çoğu ül mısınız? YUNUS EMRE Türkiye uzun keyle kavgalı ve sorunlu ilişkilerimiz bizi bölgesel dış politikada büyük güçle bir süredir dış politikanın hemen re mahkum bırakıyor. Realist dış her alanında tarihinde görülme miş bir krize, siyasi ve strate jik yanlışlar dizisine sahne olu yor. Bunun iki temel nedeni var. Dış politika, iç politikadaki ön celiklere yönelik bir araç hali ne gelmiş durumda. İkincisi ise kurumsal işleyiş tamamen terk edildi. Kişisel bağlar ve lider Yunus ler arası kişisel yakınlık dış politikanın yapımında ve uygulanmasında öne çık tı. Özetle Türk dış politikası, uzun vade li diplomatik ilişkilere dayanmak yerine günden güne değişen kısa vadeli sorun ve çözümlere odaklanıyor. Krizinin köke ninde dış politikanın kişiselleşmesi var. politika her ülkenin kendi ulusal çıkarlarını azami ölçüde gözetmesine dayanır ve bu çıkarlar arasında kurulacak denge de diplomasi yoluyla sağlanır. Fakat başta komşularımız olmak üzere bölgedeki devletlerle yürütülen karşıtlığa dayalı ve yanlış dış Emre politika sebebiyle Türkiye çoğu zaman kendi çıkarları aleyhine, tutarsız bir şekilde ABD ile Rusya arasında salınan ve ABD ile Rusya’nın stratejik hamleleri arasında sıkışan bir pozisyona sürüklendi. Bu maniveladan kurtulmak istiyorsak bölge ülkeleriyle işbirliği içine girmemiz gerek. n Bahsettiğiniz doğru diplomatik ‘Şam’la diplomatik ilişki’ vurgusu ilişkileri ne tür bir kurumsal yapıyla kurabiliriz? Dış politikamız kurumsal bir çerçeve n Türkiye bu krizden nasıl çıkacak? de değil, Erdoğan’ın kişisel öncelikleri Dış politikanın yeniden inşasında ön ne göre oluşturuluyor. Bu durum esasın celememiz gereken dört temel mese da, politika oluşturma sürecini aşırı mer le var. Bunlardan ilki Suriye ve Irak’la kezileştiren Cumhurbaşkanlığı Hükümet olan ilişkilerimiz. İkincisi, “büyük güçler Sisteminin kurumsal yapısından kaynak le” olan asimetrik ilişkilerimiz. Üçüncüsü, lanıyor. Halbuki 2010 yılına gelene ka kurumsal aklın kaybolmuş olması. Sonu dar AKP de dış politikamızı büyük ölçü nuncusuysa, bölgemizdeki ülkelerle işbir de Meclis, güvenlik bürokrasisi, Hariciye liğini sağlayabilecek kurumsal bir yapı... gibi kurumlarla istişare içinde yürütüyor Suriye ve Irak’taki gelişmeler Türkiye’yi du. Bu işleyişin de sorunları olsa bile be lirli bir kurumsal akla yaslandığı için dış politikada son yıllarda yaşadığımız yalpalamaları 2010 öncesinde çok daha az yaşıyorduk. İçine düştüğümüz güç durumdan çıkış yolu, kurumsal işleyişi yeniden (ama bu kez gerçekten demokratik ilkelere dayalı bir biçimde) kurmaktan geçiyor. TBMM, Türkiye’nin dış politikasını oluşturma konusunda tamamen devre dışı bırakılmış durumda. Dış politikamızı milli çıkarlarımızla aynı doğrultuya çevirmek istiyorsak kurumsal işleyişi yeniden kurmalı, TBMM’nin dış politikadaki manevra alanını mutlaka genişletmeliyiz. n Dış politikanın yeniden inşasında öncelenmesi gereken dördüncü meselenin bölgemizdeki ülkelerle işbirliğini sağlayabilecek kurumsal bir yapı olduğunu söylediniz. Ne tür bir yapı bu, hangi ülkeleri içeriyor ve amacı nedir? Büyük güçler yerine bölge ülkelerinin çıkarlarını önceleyecek, sahadaki vekâlet savaşının unsurları yerine devletler arası diplomasiyi güçlendirecek bir bölgesel işbirliği teşkilatına ihtiyacımız var. CHP olarak, bölgede kalıcı barış ve istikrarın sağlanması için başlangıçta Türkiye, Irak, İran ve Suriye’nin yer alacağı Orta Dogˆu Barıs¸ ve I·s¸birligˆi Tes¸kilatı’nın (OBİT) kurulmasını önermiştik. Bölge ülkeleriyle yoğun bir diplomasi yürüterek bu girişimi ülkece sahiplenmeliyiz. Ayrıca Batı dünyasına da bölgedeki istikrar ve enerji güvenliğinin sağlanmasını garanti altına alacak bu tür bir teşkilatın onların da çıkarına olduğunu anlatmalıyız. n Türkiye’nin önünde zorlu bir yol var gibi görünüyor. Bu adımları atmak ve yarattığı açmazdan Türkiye’yi kurtarmak iktidarın tarihsel sorumluluğudur. Halbuki iktidarın uğradığı başarısızlıklardan ders çıkarmadığı, kurumsal akıldan tamamen uzaklaştığı ve ülkemizin çıkarlarını zedeleyici politikalar ürettiği malumdur. CHP, geçmişten bugüne taşıdığı tarihsel birikimi ve ilkeleriyle; ülkemizde kurumsal aklı hâkim kılıp bölgemizde kalıcı barış ve istikrarın sağlanmasına ön ayak olma irade ve kararlılığına sahiptir. l Haber Merkezi 727 EYLÜL 2019 CUMA Somali’de Maarif Vakfı aracına saldırı El Kaide bağlantılı terör örgütü Eş Şebab’ın etkin olduğu Somali’de, Türkiye Maarif Vakfı’na ait bir araca bombalı saldırı düzenlendiği bildirildi. Başkent Mogadişu’da meydana gelen olayda, araçta bulunan 3 Türk vatandaşının yaralandığı açıklandı. CNN Türk’e konuşan Türkiye Maarif Vakfı Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, “Birisi güvenlik, ikisi eğitim personeli olmak üzere 3 personelimiz yaralandı. Yaralıların ciddi sağlık durumları yok” ifadelerini kullandı. Yaralılar Mogadişu’da bulunan Recep Tayyip Erdoğan Eğitim Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Türkiye Maarif Vakfı, 1 milyar TL’yi aşan bir bütçeyle ve yurtdışındaki “FETÖ okullarının” devralınması amacıyla kurulmuştu. Vakfın intenet sitesinde yayımladığı bilgilere göre, Somali’de anaokulundan liseye altı eğitim kurumu bulunuyor. Türkiye, 2017 yılında yurtdışındaki en büyük askeri üssünü Somali’de açmıştı. ‘Selman sorumluluğu kabul etti’ Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın geçen yıl İstanbul’daki Başkonsolosluk binasında öldürülmesinde kendi sorumluluğunu ilk kez dile getirdiği iddia edildi. ABD’nin PBS televizyon kanalında yayımlanan Frontline programının gelecek hafta yayımlanacak bölümünün fragmanında Selman’ın cinayet hakkında “Bu olay benim sorumluluğum altında oldu. Tüm sorumluluğu üstleniyorum” dediği bildirildi. Programın yapımcısı Martin Smith, Aralık 2018’de Riyad’da yapıldığını söylediği görüşmede Selman’ın, “Suudi Arabistan’da 20 milyon insan yaşıyor. 3 milyon devlet çalışanı var. İşleri takip eden görevliler, bakanlar var ve bu onların sorumluluğu. Onların bunu yapmaya yetkisi var” yanıtını verdiğini ifade etti. Smith, Selman’ın cinayet öncesinde bilgisi olmadığını söylediğini de belirtti. Washington Post’a yazılar yazan, Riyad’ın Yemen’deki operasyonlarıyla ilgili muhalif tavrı olduğu bilinen Kaşıkçı, 2 Ekim’de Suudi yetkililer tarafından katledilmişti. Cinayete ilişkin soruşturma yürüten Suudi savcı, Kaşıkçı’nın bedeninin parçalara ayrılarak konsolosluk binasından çıkarıldığını açıklamıştı. Birleşmiş Milletler Raportörü, geçen haziranda yayımladığı raporda “Soruşturma, Veliaht Prens’in rolü hakkında daha fazla araştırma yapılması gerektiği konusunda yeterli ve güvenilir delil olduğunu gösterdi” ifadesine yer vermişti. Esper’den Riyad’a ‘asker’ telefonu ABD’nin, İran’la yaşanan gerilim ve Aramco petrol tesislerine düzenlenen saldırılar sonrasında Suudi Arabistan’a takviye birlik gönderme kararına ilişkin temaslar sürüyor. ABD Savunma Bakanı Mark Esper’in Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ı telefonla arayarak asker sevkıyatıyla ilgili düzenlemeler hakkında görüştüğü bildirildi. Suudi ajansı SPA’nın haberine göre Esper, “İran’ın saldırgan politikalarının frenlenmesi gerektiğine işaret ederek Suudi Arabistan’ın kendisini savunmasına katkı sağlamak için gereken her şeyi yapacaklarını” vurguladı. Mısır’da Türklere ‘casusluk’ suçlaması Mısır’da Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’yi hedef alan, geçen hafta başlayan gösterilerle ilgili kovuşturma genişlerken, en az üç Türk vatandaşının da gözaltında olduğu bildirildi. Egypt Today’in haberine göre, 22 Eylül’de Kahire Havalimanı’na inen, Tahrir Meydanı’ndaki gösterilerde halkın ve güvenlik güçlerinin fotoğraflarını çektiği, gösterileri organize edenlerle temas halinde olduğu iddiasıyla 46 yaşındaki bir Türk vatandaşı gözaltına alındı. Gözaltına alınan bir diğer Türk vatandaşının ise 22 yaşında olduğu, Mısır’a geçen haziranda gittiği, gösterileri sosyal medya üzerinden takip ettiği ve fotoğraflar çektiği öne sürüldü. Geçen cumadan bu yana gözaltına alınanların sayısının 1900’ü aştığı belirtilirken, yabancılar hakkında casusluk suçlamasının yapıldığı da bildirildi. Öte yandan, Habertürk’ün haberine göre, gösterilerde AIESEC isimli programla Mısır’a giden 26 yaşındaki bir Türk öğrenci de gözaltına alındı. Gözaltındaki öğrencinin ailesiyle görüşen gazete, genç hakkında haber alınamadığını duyurdu. 2013’te seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi askeri darbeyle devirerek iktidara gelen Cumhurbaşkanı Sisi’ye karşı geçen hafta boyunca yolsuzluk suçlamalarıyla gösteriler düzenlenmişti. Kahire geçen hafta Sisi karşıtı protestolara sahne olmuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle