27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DIŞ HABERLER EDİTÖR: BETÜL BERİŞE [email protected] 71 EYLÜL 2019 PAZAR ldlib’e ABD bombasıPentagon, El Kaide bağlantılı örgütlerin mevzilerine saldırı düzenlediğini duyurdu Rusya destekli Şam güçlerinin ateşkes ilan ettiği vilayetteki saldırıda en az 40 cihatçı öldü. Suriye ordusunun İdlib vilayetinde dün sabah saatlerinde ilan ettiği tek taraflı ateşkesin ardından, bölgedeki hava operasyonlarına büyük ölçüde ara verilse de çatışmalar bitmedi. El Kaide bağlantılı Hurras el Din ve Ensar el Tevhid adlı grupların mevzilerine düzenlenen füze saldırısında en az 40 cihatçının öldüğü bildirildi. Muhaliflere yakın, Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, İdlib merkezine yakın bölgede düzenlenen saldırıda cihatçı grupların liderlerinin de öldürüldüğünü bildirdi. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), kendileri tarafından düzenlenen saldırının “ABD vatandaşlarını, müttefiklerini, sivilleri tehlikeye atan El Kaide liderlerini hedef aldığını” duyurdu, ancak ne tür silah kullanıldığına dair detay vermedi. ABD, geçen temmuzda iki yıl aradan sonra bölgede Hurras el Din’i vurmuştu. Washington halihazırda Türkiye ile Suriye’nin kuzeyinde “güvenli bölge” pazarlığında. Akşam saatlerinde ise gözlemevi, hükümet güçlerinin saldırısında bir sivilin yaşamını yitirdiğini duyurdu. Rusya Savunma Bakanlığı, önceki gün yaptığı açıklamada, Suriye ordusu ile ateşkes için anlaşmaya varıldığını duyurmuştu. İdlib’in güney kırsalından başlayan ve 4 aydır devam eden operasyonda dün hava operasyonlarının genel olarak durduğu gözlendi. Nisan ayından bu yana süren çatışmalarda en az 950 kişi hayatını kaybederken, Birleşmiş Milletler rakamlarına göre 400 binden fazla kişi de evlerini terk etmek zorunda kaldı. Rusya’nın hava desteği ve İran bağlantılı güçlerin karadan desteğiyle düzenlenen operasyonda son olarak geçen ay başında ilan edilen ateşkes ancak birkaç gün sürmüştü. Suriye ordusu, “silahlı militanların faaliyetlerini ve Ankara’nın sorumluluklarını yerine getirmemesini” gerekçe göstererek ateşkesi bozmuştu. Öte yandan Rusya Savunma Bakanlığı, Suriye’deki ateşkesi izleyen Türk Rus komisyonunun çalışmaları kapsamında Rusya’nın dün 35, Türkiye’nin ise 24 ateşkes ihlali tespit ettiğini açıkladı. Dondurma sınırda Hatay’da Cilvegözü Sınır Kapısı’nın karşısında Suriye tarafındaki Bab’ül Hava Sınır Kapısı’nda ve Reyhanlı ilçesinin karşısındaki Atme’de önceki gün ÖSO ve cihatçı grupların da katıldığı iddia edilen eylemde, Ankara’ya tepki gösterilmişti. “Suriye ordusunun İdlib’deki operasyonlarınındurdurulması” talep edilmişti. erirken... Doğan Ergün Cilvegözü Sınır Kapısı’nın hemen karşısında Türkiye karşıtı sloganlarla önceki gün yapılan gösteri, Ankara’nın yalnız Suriye’yle sınırlı olmayan bölge politikası açısından önemli bir kırılmaya işaret ediyordu. Rusya ve İran’la işletilen Astana sürecinin, AnkaraWashingtonMoskova hattındaki pazarlık ve tutulmaya çalışılan köşe başlarının getirdiği bir sonuç bu. Gelinen aşamanın ana hatlarını, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in geçen hafta Moskova’daki buluşmasında beliren işaretler üzerinden anlayabiliriz. Kimilerinin çok önem vermediği “magazin”, bazen hayatın kendisi olabiliyor: Erdoğan ile Putin’in Moskova buluşması da buna bir örnek. Aslında, Suriye ordusunun TSK’ye ait gözlem noktalarının bulunduğu İdlib’de sürdürdüğü operasyonun yarattığı gerilim, Moskova’nın ana gündemlerinden birini oluşturuyordu. Ancak zirvede öne çıkan kareler, Rusya’nın Su serisi savaş uçaklarına Erdoğan’ın ilgisi, Putin’in olası helikopter alımında “limuzin promosyonu” teklifi ve liderlerin dondurma yedikleri anlar oldu. Magazinin anlattığı, Türkiye ile Rusya arasındaki askeri, teknolojik, ticari işbirliği hamlelerinin Suriye parantezine sığmayacak bir düzeyi zorladığıydı. ABD’de Donald Trump yönetiminin her an patlamaya hazır bombalar üreten dış politikasının Ortadoğu’ya etkisi ve oluşan yeni güç dengeleri, silah ticaretinde alternatif arayışını beraberinde getiriyor. Dahası, Ankara’nın, NATO üyeliği saklı kalmak kaydıyla Batı’ya karşı, gerek sığınmacılar sorunu, gerekse Rusya İdlib’de duvara çizilen karikatürde Erdoğan’a tepki vardı. ile ilişkileri geliştirmek gibi kozlarla ilerleyen dış politikası düşünüldüğünde, “dondurma diplomasisinin” önemi daha fazla anlaşılıyor. Moskova’dan Cilvegözü’ne... Bu yeni diplomasinin sonuçları ne mi oldu? Önce, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in sözlerine kulak verelim. Putin, İdlib’de El Nusra bağlantılı Heyet Tahrir Şam (HTŞ) militanlarını, yani “teröristleri” temizlemek konusunda uzlaşıya varıldığını açıkladı. “Teröristleri temizlemek” kulağa makul görünse de, Türkiye’nin destek verdiği ÖSO ve Ulusal Öz gürleştirme Cephesi adlı oluşumlarla HTŞ, Suriye ordusuna karşı birçok noktada birlikte savaşıyor. Dahası, bu oluşumları imha hareketinde sivilmilitan ayrımının çoğu zaman yapılamadığı da biliniyor. Erdoğan ise İdlib’de ateşkes çağrısı yapmakla birlikte, esas olarak Türkiye’ye olası bir göçmen akışını önlemeyi ve son dönemde taciz altında bulunan TSK gözlem noktalarının güvenliğini öne çıkardı. Cilvegözü karşısında cihatçı bağlantılı grupların aralarında olduğu gösteriyi düzenleyenler de Moskova’dan kendileriyle ilgili pek az sonuç çıktığının farkındalar. Askeri, ticari işbirliği uzlaşı sını cebe attıktan sonra sürdürülen Suriye pazarlığının bir diğer boyutunu ise Suriye’nin kuzeydoğusu oluşturuyordu. Taviz verme sırası kendisinde olan Putin, Fırat’ın doğusu için AnkaraWashington işbirliğiyle kurulması öngörülen “güvenli bölgeye” yeşil ışık yaktığını duyurdu. Şekillenen tablo Türkiye ile ABD arasında devam eden “güvenli bölge” görüşmelerinin arka planına ilişkin geçen hafta Bloomberg’de yayımlanan iddiaları da düşünürsek, şimdilik tablo şöyle: 4 İdlib’de Şam’ın ilerleyişi, kısa dönemli ateşkesler, insani koridor açma uğraşları gibi kesintiler olsa da sürecek. 4ABD ile Türkiye arasında uzlaşıya varılan ve Rusya’nın da onay verdiği “güvenli bölge” oluşturulmaya başlanacak. Bu bölgenin derinliğine ve hava denetiminin kimde olacağına ilişkin sürtüşmeler ise devam edecek. 4 İçeride sığınmacılarla ilgili başı ağrıyan Ankara, yeni bir göç dalgasına karşı kapıları kapalı tutacak. Öyleyse, Türk askerinin konuşlu bulunduğu/bulunması muhtemel “güvenli bölge” ve AzezEl BabAfrin hattının Suriye’de yerinden edilenler için yeni “yurt” olarak tasarlandığı düşünülebilir. Ya sorunlar? Bütün bu denklemde ortaya çıkabilecek yeni sorunlar ise bir hayli fazla. Öncelikle, Suriye’de tüm ta rafların ikna olacağı, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da TSK’nin bu ülkeden çıkışı için şart koştuğu bir siyasi çözümün henüz zemini oluşmuş değil. BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’e göre anayasa komitesi üzerinde gelecek ay uzlaşıya varılabilir. Ancak, bu komitenin kurulması kararı 19 ay önce alınmıştı ve halen 150 kişilik isim listesinde anlaşmaya varılamadı. Diğer yandan, Suriye ordusu ve müttefiklerinin operasyona devam etmesi beklenen İdlib’de halihazırda 2 milyondan fazla sivil yaşıyor. Aralarında çokça Şam karşıtı ve cihatçı unsurların da olduğu bu büyük nüfusun hareketlerini, tepkilerini kontrol edebilmek kolay olmayacak. Ayrıca, Suriye’nin kuzeyinde oluşacak “güvenli bölge” Şam için hazmı kolay bir lokma olmayacak. Suriye hükümeti buna karşı kendi kartlarını açmak isteyecek ve halen AnkaraŞam doğrudan temasının kurulmamış olması sorunları artıracak. Bu noktada, Suriye Kürtleri ile Şam arasında olası bir diyalog, Ankara cephesinde yeni bir tehdit olarak görülebilir. Nihayet, İdlib’de ortaya çıkan “Ankara bizi dondurmaya sattı” algısının yaygınlaşması mümkün. Ve maalesef, özellikle cihatçı güçlerin Türkiye içinde de hiç yabana atılmaması gereken bağlantıları bulunuyor. Kontrol edilemeyen bir tepkinin Türkiye içinde bir “güvenlik tehdidi” anlamına gelmesi olasılığı mevcut. “Dondurma diplomasisi” Batı’yla ilişkilerde Ankara’ya yeni kozlar sunsa da, Suriye’ye hoyratça atılan bumerang, İdlib üzerinden dönmek üzere... Atina’dan ‘göçmen önlem’ paketi Yunanistan’da hükümet, iltica talepleri reddedilen göçmenlerin Türkiye’ye iadelerini hızlandırmayı planlıyor. Başbakan Kyriakos Miçotakis liderliğinde, konuya ilişkin Savunma ve Dışişleri Konseyi dün toplandı. Toplantı sonrası yapılan açıklamada, yedi karar alındığı bildirildi. Bu kararlardan birisinin ise iltica talebi reddedilen göçmenlerin, TürkiyeAvrupa Birliği (AB) arasındaki göçmen mutabakatı kapsamında, Türkiye’ye iadelerini hızlandırmak olduğu belirtildi. Bu amaca yönelik iltica talebi reddedilen göçmenlerin, kararı temyize götürmesini sağlayan yasal düzenlemenin değiştirileceği ifade edildi. Avrupa sınır koruma ajansı FRONTEX ve NATO ile işbirliğini artırarak Ege Denizi’nde düzensiz göçmen geçişlerini engellemek ve iltica talepleri reddedildiği halde ülkede bulunan göçmenlerin tespiti için polis kontrollerini sıklaştırmak toplantıdan çıkan diğer kararlar olarak açıklandı. Ayrıca, Ege Adaları’ndaki mülteci kamplarında aşırı kalabalığı azaltmak için göçmenlerin ana karaya taşınacağı ifade edilen açıklamada, bu kamplarda kalan refakatçisiz çocukların bir bölümünün aile birleştirme programı yoluyla Avrupa’ya bir bölümünün ise elverişli yerlere taşınmasının planlandığı belirtildi. Meydanları bırakmadılar Çin’in Hong Kong Özel İdari Bölgesi’nde zanlıların Çin’e iadesi tasarısına karşı başlayan, reform taleplerine evrilen gösterilerde dün tansiyon yüksekti. 13’üncü haftasına giren eylemlerde binlerce protestocu “Haydi Hong Kong, özgürlük için savaş”, “Hong Kong’u geri alın, zamanımızın devrimi” sloganlarıyla meydanlara çıktı. Gösteriye izin vermeyen polis, gözyaşartıcı gaz ve basınçlı su ile müdahale etti. Resmi binaların yakınlarında barikat kuran kimi göstericilerin de polise molotofkokteyli attığı aktarıldı. Eyleme Hıristiyan ve Budist grupların destek verdiği haberleri de gündeme yansıdı. Dün düzenlenen eylemler, Pekin yönetiminin Hong Kong’da demokratik seçimleri yasaklamasının beşinci yıldönümüne denk geldi. Bazı yollar ve metro hatları da ulaşıma kapatıldı. Hong Kong polisi gösterilere izin verilmediğini duyurmuştu. Protesto eylemlerinin organizatörü olan Sivil İnsan Hakları Cephesi’nin yasağa itirazı reddedilmişti. Öte yandan Çin’in resmi haber ajansı Xinhua, Twitter hesabından Hong Kong sınırındaki Shenzhen kentinde Çin özel kuvvetlerinin “tatbikat” görüntülerini servis etti. Kunduz’da Afgan güvenlik güçleri devriye geziyor. Taliban’dan Kunduz hamlesi ABD ile Taliban arasında Katar merkezli ateşkes görüşmeleri nedeniyle gözlerin üzerinde olduğu Afganistan’da, cihatçı örgütün ülkenin kuzeyindeki Kunduz vilayetine saldırıda bulunduğu bildirildi. Kentin merkezini ele geçirmek üzere başlatıldığı bildirilen saldırıya karşılık verildiğini duyuran Afganistan İçişleri Bakanlığı, kara ve hava operasyonlarında en az 36 Taliban militanının öldürüldüğünü belirtti. Sağlık yetkilileri ise Taliban saldırısı sonrasında en az 3 sivilin öldüğünü, 41 kişinin ise yaralandığını kaydetti. Öte yandan, ABD’nin birliklerini çıkarması karşılığında Taliban’ın bölge ülkeler için tehdit olmaktan çıkması için sürdürülen Katar merkezli görüşmeler ise devam ediyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın, Taliban’la uzlaşıya varılsa da ABD askerlerinin bir bölümünün ülkede kalmaya devam edeceği şeklinde geçen hafta yaptığı açıklamanın, görüşmelerde pürüz yarattığı bildirildi. Trump önceki gün de, görüşmelerin “olumlu devam ettiğini ancak henüz bir anlaşmaya varılmadığını” söyledi. Bu arada, Afganistan’daki NATO birliklerinden yapılan açıklamada, ülkede bir ABD askerinin 29 Ağustos’ta bir operasyon sırasında öldüğü belirtildi. Hindistan’da, azınlıklar hedefte Cammu Keşmir eyaletinin özel statüsü nü kaldırma kararı nedeniyle tepkilerin odağındaki Hindistan’da hükümet, yaklaşık 2 milyon kişinin vatandaşlıktan çıkmasına neden olabilecek bir adım atmaya hazırlanıyor. Yeni Delhi yönetiminin, Bangladeş’ten ülkeye göç edenlerin bulunduğu Assam eyaleti için yayımladığı Ulusal Vatandaşlık Kaydı Listesi’nde en az 1.9 milyon kişinin isminin yer almadığı belirtildi. Hükümet, vatandaşlık listesinde, komşu Bangladeş’in Pakistan’dan ayrıldığı 24 Mart 1971’den önce ülkeye geldiklerini kanıtlayabilenlerin yer aldığını duyururken, liste dışında kalanlar için 120 günlük itiraz süresi öngörülüyor. Hindu milliyetçisi Başbakan Narendra Modi hükümeti, adımın Bangladeşli yasadışı göçmenlerin tespit edilmesi için gerekli olduğunu savunuyor. Listeye karşı çıkanlar ise, kararı Assam’daki azınlıklar için bir “cadı avı” olarak nitelendiriyor. Öte yandan, Keşmir sorunu nedeniyle Hindistan ile gerilim yaşayan Pakistan, olası bir askeri çatışma ihtimali karşısında sınırdaki “Kontrol Hattı” bölgesinde yeraltı sığınakları inşa edeceğini duyurdu. Pakistan ordusundan bir komutan kontrol hattının yakınındaki tüm okullarda sığınak inşa edileceğini, bölgede halihazırda 70 sığınak bulunduğunu bildirdi. İran’da petrol ticareti umudu ABD’nin, İran’ın petrol ticaretini sıfırlama hedefiyle uyguladığı yaptırımların yarattığı gerilim sürerken, Tahran’dan Washington’ın politikasında esneme işareti olduğu açıklaması geldi. İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Arakçi, ABD’nin, geçen hafta Fransa’nın Biarritz kentinde düzenlenen G7 Liderler Zirvesi’nin ardından İran’ın petrol ihracatı konusunda esneklik göstermeye başladığını söyledi.Arakçi, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’in de ziyaret ettiği Biarritz’de ABD Başkanı Donald Trump ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un görüşmesinden sonra baskının azaldığını bildirdi. Öte yandan, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, İngiltere’ye bağlı Cebelitarık yönetimi tarafından alıkonulan ve geçen ay serbest bırakılan İran tankeri Adrian Darya’nın “Suriye’ye gittiğini düşündüklerini” söyledi. ABD Dışişleri Bakanlığı da, daha önce Suriye yaptırımlarını delme gerekçesiyle el koyulan tankerin kara listeye alındığını duyurdu. Bu arada, İran Deniz Kuvvetleri Komutanı Tuğamiral Hüseyin Hanzadi, Hazar Denizi’nde “Güvenlik ve Sürdürebilir İktidar” adlı bir tatbikat gerçekleştireceklerini söyledi. Hanzadi, tatbikatın, komşu ülkelerin katılımıyla yapılmasının öngörüldüğünü açıkladı. 11 Eylül’e 20 yıl sonra mahkeme El Kaide’nin üst düzey isimlerinden olan ve ABD’de düzenlenen 11 Eylül saldırılarının mimarı olmakla suçlanan Halid Şeyh Muhammed’in saldırılardan yaklaşık 20 yıl sonra mahkemeye çıkacağı bildirildi. BBC’nin haberine göre, Halid Şeyh Muhammed ve Guantanamo cezaevinde bulunan diğer dört tutuklu 11 Ocak 2021’de askeri mahkeme önüne çıkarılacak. Mahkemeye çıkacak 5 kişinin de “savaş suçu işlemek”, “terörizm” ve 3 bine yakın cinayetle suçlanacağı belirtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle