13 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: CAFER KURT 730 AĞUSTOS 2019 CUMA Ergin, ‘ortaklığı’ anlatacak mı?AKP’den istifa eden eski bakan, yargıda Fethullahçı kadrolaşmayı hazırlayan referandumun mimarlarından AKP’lilerden Dolmabahçe açıklaması Eski HSYK Birinci Daire Başkanı Okur’un yargılandığı davanın en önemli tanıkları arasında yer alan Ergin’in, 25 Eylül’deki duruşmada anlatacakları yargıdaki “hükümetcemaat” ortaklığına ışık tutacak. Yeni parti hazırlıkları yapan Ali Babacan’ın ekibinde yer alan Sadullah Ergin’in AKP’den istifa etmesiyle gözler, adalet bakanı olarak görev yaptığı döneme çevrildi. Yargıda Fethullahçı kadrolaşmasının en fazla olduğu dönemde Adalet Ba kanlığı yapan Ergin, eski HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur’un tutuklu yargılandığı davanın en önemli tanıkları arasında yer alıyor. 9 Temmuz’daki duAlican ruşmaya sağlık gerekçesiyle kauludağ tılmayan Ergin’in, 25 Eylül’deki duruşmaya gelip, anlatacakları yargıdaki “hükümetcemaat” ortaklığına ışık tutacak. Ergin, bu duruşmaya AKP’den istifa etmiş “muhalif” kimliği ile katılacak. AKP’nin kuruluşundan bu yana partinin etkili isimlerinden sayılan Sadullah Ergin, Türkiye’nin en kritik dönemlerinden birinde Adalet Bakanlığı görevini yürüttü. 1 Mayıs 2009’da adalet bakanı olan Ergin, 17 Aralık operasyonu sonrasında, 26 Aralık 2013’te, dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan tarafından görevden alındı. Ergin’in, Ali Babacan’ın yeni parti sürecinde AKP’den istifa etmesi, bir kez daha “eski defterleri” gündeme getirdi. Ergin’in görev yaptığı dönemde başta Ergenekon ve Balyoz davaları olmak üzere birçok kumpas davası görüldü. “Yargıdaki Fethullahçı” kadrolaşma da bu dönemde ete kemiğe büründü. Referandumun mimarı Yargıda cemaatçi kadrolaşmanın anaya sal altyapısını hazırlayan 12 Eylül 2010’da ki anayasa değişikliği Ergin’in adalet bakan lığı döneminde gerçekleşti. Bakanlık, referan dum sırasında kilit rol oynadı. Referandum sırasında FETÖ elebaşı Fethullah Gülen, “me zardaki ölülerin dahi oy kullanması gerekti ği” yönünde açıklama yapıyordu. Referandu mun ardından yargıda HSYK üyeliği seçim leri yapıldı. YARSAV’ın karşısına Adalet Ba kanlığı bizzat liste çıkardı. “Hükümetcema atin” birlikte hazırladığı listede “Gülen müri di” hâkim ve savcılar da aday gösterildi. Se çimleri, “bakanlıkcema at listesi” kazandı. Böyle ce Türkiye Cumhuriyeti ta rihinde ilk kez bir cemaat, “iktidar eliyle yargıyı yöne tir” hale geldi. Üyeleri ve yapısı değişen HSYK, ar dı ardına çıkardığı karar namelerle yargıda tasfiye harekâtına başladı. Önemli Sadullah Ergin başsavcılıklar, ağır ceza mahkemesi başkan lıkları ile özel yetkili savcılıklara FETÖ üyesi hâkim ve savcılar getirildi. FETÖ’yle pazarlık İktidar, yüksek yargıyı ele geçirmek için de üye sayısını artırma yoluna gitti. HSYK, Yargıtay’a 160, Danıştay’a 51 yeni üye atama planı yaptı. Atamalar için cemaat ile hükümet arasında pazarlık yapıldı. Eski HSYK Genel Sekreteri Mehmet Kaya’nın evinde yapılan toplantıda cemaatçi üyeler, Yargıtay’a en az 140 üye atamak istiyordu. Bu pazarlıktan bizzat dönemin Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in haberi vardı. Adalet Bakanlığı adına dönemin HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur ve üye Birol Erdem, pazarlığı yürüttü ve bu isimler ilk anda, cemaatçi üyelerin 140 üye isteklerine karşı çıktı. Durumun bildirildiği dönemin Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman’ın “uzlaşın” talimatı üzerine cemaate 108 üye kontenjanı verildi. ‘Nur’lu liste! O dönem Yargıtay ve Danıştay üyelerinin listesi, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’a Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve müsteşarı Ahmet Kahraman tarafından götürüldü. Kahraman, listeye ilişkin bilgi verirken, “Efendim liste biraz ‘nurlu’ oldu” dedi. Erdoğan ise “Ya, bu arkadaşların hepsi dürüst, alnı secdeye giden arkadaşlar değil mi” diye sordu. Müsteşar Kahraman ise “Öyle efendim” deyince Erdoğan, “Öyleyse zarar gelmez, olsun” dedi. 2011’de yapılan atamalar sonrasında yüksek yargıda FETÖ egemenliği başladı. Başta Balyoz davasında olmak üzere birçok mahkumiyet kararı cemaatin güdümüne giren Yargıtay tarafından onandı. Ergin tanıklık yapacak mı? 15 Temmuz darbe girişiminin ardınan İbrahim Okur ve Birol Erdem hakkında FETÖ üyeliğinden dava açıldı. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde 25 Eylül’de yapılacak duruşmaya Ergin’in “tanık olarak” katılması bekleniyor. Ergin’in ifadesi “yargıda hükümetcemaat ortaklığı” dönemine ilişkin ışık tutacak. l ANKARA Çelik’ten istifa yalanlaması AKP’den istifa ederek yeni parti girişimlerini hızlandıran eski Ekonomi Bakanı Ali Babacan ile hareket ettiği öne sürülen eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik istifa iddialarıyla ilgili sos yal medya hesabından “Şu an için partimdeyim. İstifam söz konusu değildir” açıklamasını yaptı. Babacan’ın partisine katılmak için eski bakanlardan Nihat Ergün, Hüseyin Çelik ve Beşir Atalay’ın AKP’den istifa kararı aldıkları ileri sürülmüştü. l İç Politika Erdoğan’dan Şenler için müze ve kütüphane sözü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, kadınların türban takması yönünde öncülük yapan yazar Şule Yüksel Şenler’in (81) cenazesine katıldı. İstanbul’da Eyüpsultan Camii’ndeki törene Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, AKP milletvekili Binali Yıldırım, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, AKP Sözcüsü Ömer Çelik, AKP Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, Cum hurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın katıldı. Şenler’in cenaze namazını İstanbul Müftüsü Mehmet Emin Maşalı kıldırdı. Erdoğan, “Hayat tarzını kendisine dayatılan şekilde değil de inancının gerekleri doğrultusunda yaşamak için verdiği mücadele onu son dönemin bayrak şahsiyetlerinden biri kıldı. Şenler’in adına kütüphane ve müzeyi en yakın zamanda açacağız” dedi. Şenler’in cenazesi Eyüpsultan Mezarlığı’na defnedildi. l İç Politika Değişmeyen gündemi: İdam EMİNE KAPLAN Kamuoyu vicdanını derinden sarsan olayların hemen ardından idamı gündeme getiren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Emine Bulut cinayetinin ardından yine ‘Parlamento kararını verirse kesinlikle onaylarım” dedi. İdam cezasının getirilebilmesi için anayasa değişikliği yapılması gerekiyor. Erdoğan’ın talimat vermesi durumunda AKP’nin anayasa değişikliği önerisi vermek için sayısı yetiyor, ancak teklifin TBMM’den referandumlu ya da doğrudan kabul edilebilmesi için muhalefetin de desteği gerekiyor. AKP’de ise idam cezası konusunda tam bir görüş birliği bulunmuyor. Erdoğan’ın sık sık konuyu gündeme getirmesine karşın AKP Grubu’nu harekete geçirmemesi, “konunun siyaseten gündeme getirildiği” biçiminde yorumlanıyor. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de “Bu konu, parlamentonun vereceği bir karardır, anayasa değişikliği gereken bir konu” dedi. Kırıkkale’de 10 yaşındaki kızının gözleri önünde eski eşi tarafından katledilen Emine Bulut cinayetinin ardından idam cezasının geri getirilmesi tartışması yeniden başladı. Erdoğan, Rusya dönüşü gazetecilere yaptığı, “Benim gönlüm açık ve net söylüyorum idamdan yanadır. Bir kadını bıçaklayarak öldürüyorsun hem de yavrusunun gözleri önünde. O yavru ‘Anne ölme’ diyor. Kan revan içinde kadıncağız. Ondan sonra çıkıyor bazıları da insan hakları mücadelesi veriyor. ‘Bu nasıl böyle isteniyor, Avrupa’da bu yok.’ Avrupa’da bu yok diye biz doğrudan, haktan sapacak mıyız? ABD’nin çeşitli eyaletlerinde var. Dünyanın değişik ülkelerinde var. Demek ki oluyor. Can bu kadar basit mi? ‘Efendim işte insan hakları bilmem nesi bunu kabullenmez’ diyorlar... Ben parlamento bu işi müzakere eder, tartışır, kararını verirse kesinlikle onaylarım’ diyorlar” açıklamasıyla idam cezasını yeniden gündeme taşıdı. Miting alanlarında idam Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından özellikle miting meydanlarında idam cezasını kaldırmakla hata yaptıklarını, TBMM’den geçmesi durumunda onaylayacağını sık sık dile getir di. Erdoğan’ın konuyu gündeme getirmesine karşın AKP Grubu’ndan idam cezasının kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliği önerisi verilmesi yönünde herhangi bir girişim olmadı. Yeni sistemle birlikte milletvekili sayısının 600’e çıkarılmasının ardından anayasa değişikliği önerisi verebilmek için 200 milletvekilinin imza vermesi gerekiyor. Önerinin referandumlu kabul edilebilmesi için 360, referandumsuz için ise 400 milletvekilinin gizli oylamada “kabul” oyu vermesi şart. AKP içinde idam cezasının kaldırılması konusunda görüş birliği bulunmuyor. Bazı AKP’liler, idamın kaldırılmasının doğru olmadığını belirterek, “Hem evrensel hukuk ilkeleri hem de Türkiye’nin dünyadaki imajı açısından mahsurlar doğurur. Ağırlaştırılmış ömür boyu hapis zaten ağır bir ceza” görüşünü dile getiriyor. Bir AKP’li yetkili, Erdoğan’ın toplumdan gelen talepler üzerine yatıştırma amaçlı siyaset yaptığını, idamla ilgili TBMM’ye bir teklif verilmesinin düşünülmediğini söyledi. Aynı yetkili, “Toplumsal infial ve linç kültürü ile düzenleme yapılmamalı” görüşünü dile getirdi. l ANKARA Erdoğan tutuklu gazetecileri unuttu, özgür Basın istedi! Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’de 134 gazetecinin tutuklu olduğunu görmezden gelerek “Biz demokrasisi çok daha güçlü bir ülke istiyoruz, basını daha özgür, daha çoğulcu bir Türkiye arzuluyoruz” dedi. Erdoğan, dün akşam İstanbul’da düzenlenen Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği Ödül Töreni’ne katıldı. Erdoğan, matbu gazetelerle internet gazeteciliğinin, hatta vatandaş gazeteciliğinin yaygınlaştığını söyleyerek “Yeni medya araçları tehlikeleri de beraberinde getiriyor. Hiçbir dönemde olmadığı kadar dezenformasyona maruz kalıyoruz. Bugün hiçbir düzenlemenin olmadığı sosyal medyada yalan ve provokatif haberlerin hâkimiyeti, doğrulara göre kat ve kat fazladır. İnternetin kendisi adeta dev bir malumat çöplüğü oluşturuyor” ifadelerini kullandı. Türkiye’de daha özgür bir basın istediğini ileri süren Erdoğan, “Biz demokrasisi çok daha güçlü bir ülke de istiyoruz, basını daha özgür, daha çoğulcu bir Türkiye arzuluyoruz. Halk adına gözcülük yapan bir medya düzenini savunuyoruz. Türkiye ne basın özgürlüğünden ne de milli güvenliğinden ödün verebilir” dedi. Türkiye 157. sırada Geçen haftalarda açıklanan basın özgürlüğü raporunda Türkiye’de 134 gazetecinin hâlâ cezaevinde olduğu belirtilmişti. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün 2018 yılı basın özgürlüğü raporunda da Türkiye 180 ülke arasında 157. sırada yer alıyor. l Haber Merkezi Özmen, İGDAŞ’ın genel müdürü oldu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) iştirak şirketi İGDAŞ’a genel müdür olarak Dr. Mithat Bülent Özmen atandı. Özmen, banka ve finans kuruluşları ve reel sektörde üst düzey görevler almıştı. Özmen, 19881992 yılları arasında Mülkiye’de siyaset bilimi ve kamu yönetimi okudu. AB Jean Monnet bursiyeri olarak gittiği University of Kent, Brussels School of International Studies’den uluslararası ilişkiler yüksek lisans derecesi alan Özmen, doktorasını bankacılık ve finans üzerine yaptı. 1992’de Dışişleri Bakanlığı’nda çalışma hayatına başlayan Özmen, 1994’te Türkiye İş Bankası Teftiş Kurulu’na katıldı. Özmen, son olarak Bilgi Üniversitesi’nde Bankacılık ve Finans Programı Danışma Kurulu üyeliği görevini yürütüyordu. l Haber Merkezi Dolmabahçe Mutabakatı’nın açıklandığı toplantıda yer alan eski Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, eski İçişleri Bakanı Efkan Ala ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, 28 Ağustos 2019 tarihli Cumhuriyet’te yayımlanan ve Ahmet Davutoğlu ekibinde yer alan isimlerin “Kimin nerede oturacağını Erdoğan A4’e çizdi” iddiasını içeren haberle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, haberin “tamamen asılsız, gerçekdışı” olduğu ileri sürüldü. Eski Başbakan Yardımcısı, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç da, konuyla ilgili olarak 3 yıl önce “Oturma düzeni dahil, kimin nasıl konuşacağı, taraflar o konuda anlaştılar. Cumhurbaşkanı’nın haberinin olduğunu biliyorum. Yalçın Akdoğan da gelişmelerden anında kendisini bilgi sahibi kıldıklarını ifade ettiler” demişti. Akdoğan, Ala ve Ünal, dün yaptıkları ortak açıklamada, “28 Şubat 2015 tarihinde Çözüm Süreci bağlamında AK Parti ve HDP milletvekilleri arasında Dolmabahçe Başbakanlık Ofisi’nde gerçekleşen görüşmeye yönelik şu ifade yer almıştır: ‘Dolmabahçe’de kimin nerede oturacağını beyaz bir A4 kâğıdına bizzat Erdoğan çizdi’. Cumhuriyet Gazetesinin bu haberindeki tüm iddialar tamamen asılsız, gerçekdışı ve uydurmadır. Tamamen hayal ürünü olan ve isimsiz kaynak üzerinden spekülasyon üreten bu haberi yalanlıyor, Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayyip Erdoğan’a atfedilen iddiaların külliyen yalan olduğunu kamuoyunun bilgisine sunuyoruz” denildi. Arınç da ‘haberi var’ demişti Bülent Arınç, Dolmabahçe Mutabakatı ile ilgili tartışmalar üzerine 3 yıl önce şu açıklamayı yapmıştı: “Oturma düzeni dahil, kimin nasıl konuşacağı, taraflar o konuda anlaştılar. Cumhurbaşkanı’nın haberinin olduğunu biliyorum, tahmin ediyorum. Cumhurbaşkanı’nın bu görüntüyü eleştiren sözleri oldu. Hükümet sözcüsü olarak karşılık vermek durumunda kaldım. Oradaki cümlem ‘Sayın Cumhurbaşkanı bu gelişmelerden haberdardır’ cümlesidir. Başbakanımızın, Yalçın Akdoğan’ın verdiği bilgilerden Cumhurbaşkanımızın bu konuda haberdar edildiğini onlara atfen söylüyorum. Herhalde onlar da yalan söyleyecek değiller. Cumhurbaşkanımız, bu işi başlatan, süreci takip eden birisidir. Anı anına kendisine bilgi verilmeden bir şey yapılacağını zannetmiyorum. Böyle bir görüntüye girmeden önce, birkaç gün öncesinden ‘biz şunu yapacağız’ diye haberdar ettiklerini onlar söylediler.” Arınç, bu açıklamalarına Erdoğan’ın “Bundan benim haberimin olduğunun, müsaademle yapıldığının iddia edilmesi dürüst, doğru bir hareket değildir. O zat, benimle çalıştığı zaman içerisinde bunları konuşmamıştır” diye tepki göstermesi üzerine, Twitter’dan “Dolmabahçe görüşmesi ve detaylarına dair tüm bildiklerimi tarih huzurunda Akdoğan’ın namusuna emanet ediyorum” açıklaması yapmıştı. l ANKARA / Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle