19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 9 TEMMUZ 2019 SALI EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: İLKNUR FİLİZ HABER Fezlekeleri hazırlayanDemirtaş ‘iddiaları bir de benden dinleyin’ diyerek sosyal medyadan açıklama yaptı Savcı FETÖ’den tutuklu Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hakkındaki iddialar ve yargı sürecine dair “‘iddiaları’ bir de benden dinleyin lütfen” diyerek sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Demirtaş, 8 maddede iddialara yanıt verirken, “Neden siyasi rehine olduğumuzun daha da iyi anlaşıldığını umuyoruz” dedi. Demirtaş, “Bir gece yarısı, kar maskeli polislerle evimi basarak, çocuklarımın gözleri önünde beni gözaltına aldırıp tutuklatan ve iddianamemi hazırlayan savcıyı ise benden değil, Şamil Tayyar’dan dinleyin” diyerek Tayyar’ın savcı hakkındaki açıklamalarını içeren görüntüleri paylaştı. Resmi Twitter hesabından paylaşım yapan Demirtaş, “Sözde yargılandığım davaya dair biraz bilgi vermek istiyorum. Malum nedenlerle, medyanın önemli bir kısmı duruşmalarımı takip etmiyor. Ancak herkesin gerçekleri bilme hakkı var. Belki biraz zamanınızı alacağım ama anlatacaklarımın tamamı gerçek ve çok önemli. Meydan meydan, kanal kanal dolaşıp beni ‘terörist, katil’ ilan edenlere zaten inanmadığınızı biliyorum. Yine de bütün ‘iddiaları’ bir de benden dinleyin lütfen” diyerek tüm yargı sürecini ve hakkındaki iddiaları açıkladı. Demirtaş, suçlamalardan örnekler verdiği açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Mercek adlı gizli tanığın 2009 yılında verdiği sözde ifadeye göre, TBMM’de Kürtçe konuşma yapmak için KCK’den talimat almışım. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, beni bu iddiayla tutuklattıktan iki yıl sonra, mahkemenin ısrarı üzerine gönderdiği yazıda, aslında böyle bir gizli tanığın hiç olmadığını belirtti. Bu fezlekeyi hazırlayıp TBMM’ye gönderen savcı Uğur Özcan, daha sonra Cemaat’ten tutuklandı. PKK, Elazığ’daki bir aileye mektup yazmış ve bu mektubu Sn Gültan Kışanak ile benim elden teslim etmemizi istemiş. Sene 2009. Yıllar son ra yapılan teknik incelemede bu mektubun, Sur Belediyesi Başkanı Sn Abdullah Demirbaş’ın bilgisayarından usule aykırı bir şekilde oluşturulduğu/elde edildiği ortaya çıktı.... Öte yandan, bu fezlekeyi hazırlayan savcı da Cemaat’ten tutuklanan Uğur Özcan.” Savcıyı Tayyar’dan dinleyin Hakkındaki suçlamalara 8 madde ile yanıt veren Demirtaş, iddianamelerin önemli kısmının gizli tanık ve üretilen delillerle hazırlandığını savundu. Hakkındaki fezlekelerin çoğunun FETÖ’den tutuklanan savcı Uğur Özcan tarafından hazırlandığına dikkat çeken Demirtaş, savcıya ilişkin eski AKP milletvekili Şamil Tayyar’ı işaret etti. Demirtaş “Bir gece yarısı, kar maske li polislerle evimi basarak, çocuklarımın gözleri önünde beni gözaltına aldırıp tutuklatan ve iddianamemi hazırlayan savcıyı ise benden değil, Şamil Tayyar’dan dinleyin” diyerek Tayyar’ın savcının FETÖ bağlantılarını anlattığı görüntüleri paylaştı. ‘Umutsuzluğa kapılmadık’ “Bu anlattıklarım dışında söylenen her şey yalandır, iftiradır. Bizler barış ve demokrasi için, birlikte yaşam için büyük fedakârlıklar yaptık ve bedeli bu oldu. Ama yılmadık, boyun eğmedik, umutsuzluğa kapılmadık, direnmeye devam ediyoruz. Barış ve demokrasi kazanana kadar” vurgusu yapan Demirtaş açıklamalarını, “Neden siyasi rehine olduğumuzun daha da iyi anlaşıldığını umuyoruz” diyerek bitirdi. l Haber Merkezi Demirtaş PKK operasyonunda gözaltına Çaycı Fesih’inalındıktansonra akıl sağlığı sorunları yaşayan Arslan, hakkında dava açıldığını hayatı karardıbilmeden mahkum edildi İçişleri Bakanlığı 350 bin TL ödeyecek Mağdurlara tazminat Ankara 17. İdare Mahkemesi, “Gar katliamı” mağdurlarının açtığı davada, “Önlemekle yükümlü olduğu saldırıyı önleyemeyen” İçişleri Bakanlığı’nı 350 bin TL maddimanevi tazminata mahkum etti. Ankara Gar Meydanı’nda 10 Ekim 2015 tarihinde, KESK, DİSK, TMMOB ve TTB “Emek, Barış ve Demokrasi” mitingi gerçekleştirmek için toplanmıştı. Ancak mitinge terör örgütü IŞİD üyesi 2 kişi tarafından eşzamanlı düzenlenen bu intihar saldırılarında 103 kişi yaşamını yitirirken, 389 kişi de yaralandı. Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamı olan ve tarihe “Gar Katliamı” olarak geçen bu saldırıyla ilgili olarak dikkat çeken bir gelişme yaşandı. IŞİD’in saldırısında hayatını kaybeden inşaat işçisi Tekin Arslan için, eşi Nebahat Arslan ile çocukları Suna Arslan ve Berfin Arslan bir dava açtı. Davacılardan Nebahat Arslan, Suna Arslan ve Berfin Arslan, Tekin Arslan’ın saldırıda hayatını kaybetmesiyle ilgili olarak idarenin hizmet kusuru olduğunu, maddi ve manevi zarara uğradıklarını, idarenin bozulan ekonomik dengeyi yeniden sağlaması gerektiğini ileri sürdü. Davayı karara bağlayan Ankara 17. İdare Mahkemesi maddimanevi tazminat talebini kısmen kabul etti. Eski CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün de davacıların avukatlığını üstlendiği davada, Ankara 17. İdare Mahkemesi, “Saldırıyı önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemeyen” İçişleri Bakanlığı’nı 350 bin TL maddimanevi tazminata mahkum etti. l Haber Merkezi PKK operasyonunda gözaltına alındıktan sonra akıl sağlığı sorunları yaşa yan 23 yaşındaki Fesih Ars lan, hakkında dava açıldığı nı bilmeden mahkum edildi. Yaklaşık 3 yıl hapiste kalan Arslan’ın ailesi devlete 950 bin TL’lik tazminat dava sı açtı. Senaryosunu Ferhan Şensoy’un ya zıp oynadığı ve 3 arkadaşın yan lış ihbar sonucu 6.5 yıl hapis yat cüneyt muharremoğlu masını konu alan “Pardon” filmi Türk yargı siste mindeki kararların insan ha yatındaki tahribatını anlatır. Çaycı Fesih Arslan’ın başına gelenler de “Pardon” filmini anımsattı. Fesih Arslan, 19 Mart 2010’da polisin Antalya’da terör örgütü PKK’ye bağ lı olduğu iddia edilen Yurt sever Devrimci Gençlik Meclisi’ne yönelik operasyo nunda 21 kişiyle beraber gözaltı na alındı. Arslan, dört gün sonra serbest bırakılırken, kardeşi Ömer Arslan’ın verdiği bilgiye göre, Ars lan bırakıldıktan sonra üç kere si vil polislerce Emniyet’e götürül dü. Bu süreçte akıl sağlığı sorun ları yaşamaya başlayan Arslan’a ve 22 kişiye İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Polise göre Arslan’ın 30 Kasım 2009’da katıldığı tek eylem var dı. Polisin çektiği görüntüler delil olarak dava dosyasına girdi. Mah kemenin görevlendirdiği bilirki şi “Görüntülerin gece olması, net liğinin bozulması ve göstericilerin Fesih Arslan yüzlerinin kapalı olması nedeniyle” kimliklerin belirlenemeyeceği raporunu verdi. Aslan’ın ve ailesinin yargılamadan haberi olmadı. Aile, Arslan’ın rahatsızlığıyla meşgulken, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava, 5 Aralık 2012’de karara bağlandı. Mahkeme, akıl sağlığını yitirdiğinden haberdar olmadığı Aslan için terör örgütü adına faaliyet göstermek suçundan beş yıl hapis verdi ve yakalama kararı çıkardı. Arslan ile beraber gözaltına alınan 22 genç de toplam 629 yıl hapis cezası aldı. Bir gün sonra polis mahallede Arslan’ı çöpleri karıştırırken yakaladı. Antalya L Tipi Cezaevi’ne gönderilen Arslan’ın kardeşi Ömer, ağabeyine vasi olarak atandı. Yargıtay, davayı Mayıs 2014’te bozdu. Ancak bu bozma kararına karşın Arslan, 13 Ocak 2015’te tahliye edildi. Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 22 Şubat 2019’da yeni kararı açıkladı. İki kişi ceza alırken aralarında Arslan’ın da bulunduğu 20 kişi beraat etti. Karara itiraz edilmediğinden beraat kararı kesinleşti. Arslan’ın ailesi ise yaşananlara isyan ederken avukatları Hadi Cin aracılığıyla devlete 450 bin TL manevi, 500 bin TL manevi olmak üzere toplam 950 bin TL’ik tazminat davası açtı. Dava dilekçesinde şöyle denildi: “Fesih Arslan, gözaltında ve sonrasında sık sık evden alınıp götürüldüğü sırada her ne yaşadıysa, sonucunda beden ve ruh sağlığını kaybetmiştir. Ancak akıl, ruh ve beden sağlığını yitirdiği halde iki buçuk yıl tutuklu kalmıştır. Neresinden bakarsanız bakın, bir facia ile karşı karşıyayız.” Ömer Arslan da babasının yıllar önce öldüğünü, annesinin şizofrenisi olduğunu belirterek Fesih Arslan’ın sürekli evde yattığını kaydetti, Aslan, “Hastalığı sürüyor. İlaç alıyor ve tedavi görüyor. Ömrü gitti. Onu bu hale getirdiler. O içerdeyken, annemin durumu daha da kötüleşti. Şimdi onunla uğraşıyoruz” diye konuştu. 15 ay sonra ilk duruşmada tahliye edilen gazeteci Ferhat Parlak: Ben yalnızca gazetecilik yaptım Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde 450 gün Mahkemesi’nde örgüt üyeliği suçlamasıy önce tutuklanan ga la 15 yıla kadar hapis zeteci Ferhat Parlak, istemiyle yargılanan 15 ay sonra ilk kez Parlak savunmasında, çıktığı duruşmada, “15 aydır bu anı bek tahliye oldu. Parlak liyordum. Hakkımdaki savunmasında, “Dün iddialar gerçekdışıdır. ya güzeli iki kızımla Ben gazetecilik yap kahvaltı yapmayı öz Ferhat Parlak tım. İddianamede söz ledim. Ben yalnızca edildiği gibi örgüte gazetecilik yaptım” dedi. şantaj yoluyla adam kazandır Diyarbakır’ın Silvan ilçesin dığım iddiaları doğru değildir. de yayımlanan Silvan Müca Örgüte gönderdiğim ileri sürü dele Gazetesi’nin imtiyaz sa len kişi şu anda Silvan’da evin hibi ve muhabiri olan gaze de, serbestçe dolaşmaktadır. teci Ferhat Parlak, tutuklan İtirafçı sanık, cezaevine gir dığı 13 Nisan 2018 tarihin memek için yalan beyanda bu den 15 ay sonra, dün ilk kez lunmuş. Tutuklanmamın üze Diyarbakır’da hâkim karşısına rinden tam 15 ay geçti. Dün çıktı. Diyarbakır 11. Ağır Ceza ya güzeli iki kızımı ve onlarla kahvaltı yapmayı çok özledim. Suçsuzum, tahliyemi ve beraatimi talep ediyorum” dedi. Ardından Sesli ve Görüntülü Bilgi İletişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya bağlanan tanık B.Ç. ise önceki ifadesinin aksine, Parlak’ı sadece gazeteci olarak tanıdığını, örgüte adam kazandırdığı iddiasının gerçek dışı olduğunu söyledi. Mahkeme heyetinin, önceki ifadesinde dağa adam gönderdiğini neden söylediğini sorması üzerine, tanık B.Ç., Parlak’ı sadece gazeteci olarak tanıdığına dair sözlerini tekrar etti. Karar için salondakileri dışarı çıkaran heyet, ardından kararını açıkladı ve Parlak’ı tahliye etti. l DİYARBAKIR/Cumhuriyet MEHMET ALİ AYBAR 10 TEMMUZ 2019 ÇARŞAMBA GÜNÜ 11.00’DE AŞİYAN’DA ANILIYOR Babacan, Davutoğlu, Gül.. Ne umulur? Özdemir İnce gerçi bir yönünü yazdı. AKP’den yeni parti kopuşunu, “bir diğer benzerine ülkeyi devir işlemi” anlamına gelecek derin bir eleştiride bulundu ve yağma yok dedi. Evet, yakın zamana kadar hepsi bir aradaydı ve ülke birdenbire bugüne gelmedi. Ekonominin cicim aylarının başında Ali Babacan vardı. Tüketim toplumuyla bir ülkenin kalkınamayacağını en iyi onun bilmesi gerekirken, bugünün gelişini ve çöküşünü körükleyenlerden biri değil miydi? En uzun süre bakanlık yaptı, 2015’ten itibaren de kızağa çekildi, çünkü Damat bekliyordu. Reis’in “ekonomiyi de üstlenme” dönemine girilecekti, kendini “ben iyi ekonomistim” benzeri sözlerle tarif etmemiş miydi. Nitekim Merkez Bankası Başkanı’nı yasal açıdan tartışmalı bir yaptım oldu kararnamesiyle görevden alarak gösterdi. Ülkenin pratikte en büyük ekonomistiydi.. Bunu Trump bile yapamıyor. O sadece Fed’e faizleri düşürün diyebiliyor. Ama bizim Cumhurbaşkanı demekle kalmıyor, fiiliyatta da faizleri bizzat düşürme görevini devralıyor. Kim daha büyük?! Hiçbir eleştiride bulunmadılar Babacan’dan bir eleştiri duyduk mu bugüne kadar? Hayır. Sanırım Mehmet Şimşek de yanında. Peki, ondan duyduk mu bakanlığı sırasında, farklı bir görüş? Hayır. Babacan ve arkadaşları parlamenter demokrasiye dayalı bir anayasa hazırlığı da içindeymiş. Peki, Tek Adam sistemine geçilirken bir eleştiri duyduk mu? Hayır. Davutoğlu Suriye politikasının, yeni Osmanlıyız, ulus devlet çağı geçti, O eski Osmanlı topraklarını bizim bakiyemiz politikalarının mimarı değil miydi, evet. Bütün bu dış politika bataklıkta mı? Evet. Yani bugünkü Türkiye fotoğrafında temel damgaları olan ve bugüne kadar geçmiş tasarrufları konusunda tek bir yanlışlık duymadığımız politikacılar, yeni parti kuracaklar da ne yenilik yapacaklar, bilmiyoruz. İnandırıcı olurlar mı? “O beceremedi, her şeyi berbat etti, ama biz şimdi AKP ve Reis pratiğinden öğrendik, daha iyisini yapacağız” düşüncesiyle yola çıktıkları belli. Babacan, Gül, Davutoğlu gibi, bir zamanlar AKP’nin vitrinindeki gözde isimlerin yeni partisi veya partileri eli kulağında. Davutoğlu geri durur mu, bilinmez, kendini bu kadar politikaya adamış bir insan, eğer AKP’den tam kopuş yaşadıysa, rahat durmaz.. Ama politika bu belli olmaz, bakmışsınız, Reis kendisini geri çağırmış ve bu çağrıya da uymuş. Erdoğan’ın uğraşacağı yeni düşman Özdemir İnce’nin saptaması ve eleştirisi haklıdır... Ama ben başka reel politik yönüyle ilgiliyim gelişmelerin.. Bir kez, AKP içinden tasfiye edilmişlerin kuracağı partinin, AKP tabanını çekip alacağını sanmıyorum. Erdoğan kolay teslim olacak bir politikacı değil. Ama AKP’nin 31 Mart yerel seçimler sonucunda oyunun yüzde 36.5’e indiğini ve 23 Haziran’da ise sadece İstanbul’dan bakacak olursak yüzde 30’lara doğru yolculuğa çıktığını anımsarsak, AKP muhafazakârlığından giderek kopan ve kopacak seçmenlerin yeni adresi olmaya soyundukları açık ve seçik. Partileri, AKP MHP arasındaki seçmen geçişkenliğinden de oy alır. Yani MHP’den de kayma olur. İlk başta yüzde 10 oy hedefleri olduğu açık. Fakat AKP’nin 17 yıllık iktidarının gemiyi karaya oturtmasından ağzı yanan seçmenin tavrını bilmek de zor. Ama bu gelişmenin en önemli yanı, Erdoğan’ın yeni bir “düşman” ile uğraşmak zorunda kalacağıdır. Bakın, neler yaşayacağız daha! İktidarda olmak, genellikle avantaj sayılır. Ama ülkeyi çökertmiş bir iktidarın hiç değişmeyen anlayışının ve daha güçlü tek adam politikalarının yarattığı sonuç, iktidarda olmayı dezavantajlı duruma sokmuştur. Yeni muhafazakâr AKP partisi başarılı olur mu bilmem, ama CHP, İYİ Parti ve HDP, esen rüzgârı yelkenlerine doldurabilirlerse, ülke gerçekten aydınlığın yüzünü görebilir. Bu konu daha çok yazı kaldırır. İstanbul Kavram Meslek Yüksekokulu’ndan almış olduğum diplomamı kaybettim. Hükümsüzdür. ZÜLAL ÖZSEVER Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi, Sınıf Öğretmenliği Bölümü’nden almış olduğum geçici mezuniyet belgemi kaybettim. Hükümsüzdür. MENŞURE DULUN ESEN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle