19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 4 TEMMUZ 2019 PERŞEMBE TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN HABER/YORUM Çin’e verilen söz Suriye’de tutulacak mı?rdoğan’ın Çin ziyareti oldukça önemliydi. Çünkü Türkiye ile Çin’in “Kuşak ve Yol İnisi Eyatifi” içinde işbirliği yapması, öncelikle ciddi ekonomik kazançtır. Çin medyasından öğrendiğimize göre Erdoğan, Çin Devlet Başkanı Şi Jinping’le görüşmesinde şöyle diyor: “Çin’in Sincan bölgesindeki insanların Çin’in gelişimi ve refahı içinde mutlu bir yaşam sürdüğü bir gerçektir.” Yine Çin medyasına Şi Jinping’in şu sözleri de yansıdı: “Türkiye’de Çin aleyhine ayrılıkçı herhangi bir harekete izin verilmeyeceği taahhüt edildi.” Uygur ayrılıkçılığına tavır Kuşkusuz Erdoğan bu sözleri Çin yatırımına ihtiyacı nedeniyle söylüyor. Nitekim Çin’in Global Times gazetesine bir makale yazan Erdoğan işadamlarına şöyle seslendi: “Çinli işadamlarını Asya ve Avrupa’nın kesiştiği nokta ile Kuşak ve Yol projesinin kalbinde yer alan ülkemize yatırım yapmaya çağırıyorum.” Fakat gerekçesi ne olursa olsun, Erdoğan’ın Çin’deki Uygur ayrılıkçılığına karşı tavır alması son derece önemli bir gelişmedir. Artık mesele, Pekin’de sergilenen bu tavrın gereğini yapmaktır. Erdoğan, Pekin’deki tavrını hem Türkiye’de hem de Suriye’de sürdürmelidir. Öncelikle iktidar sözcülerinin Uygur ayrılıkçılığını kaşıyan ve öven sözleri ile iktidara yakın medyanın Uygur ayrılıkçısı isimleri parlatan yayımlarına son verilmelidir. İkinci olarak da Ankara’da Uygur ayrılıkçısı örgüte yapılan her türlü destek kesilmeli ve bu örgütün Türkiye’de siyasal faaliyet yapması engellenmelidir. Suriye’deki Uygurlar Fakat asıl önemlisi, Ankara’nın Uygur ayrılıkçılığına karşı açıkladığı bu tavrı Suriye’de sürdürüp sürdürmeyeceğidir. Zira Suriye’de Esad yönetimine karşı savaşan Uygur ayrılıkçıları, Ankara’nın kontrolündeki Özgür Suriye Ordusu ile sahada işbirliği yapmakta ve kollanmaktadır. Kaldı ki AKP’nin kontrolündeki Anadolu Ajansı da bu ayrılıkçıları şu tür haberlerle sürekli övmektedir: “Çin’in kuzeybatısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nden Suriye’ye yaşadıkları baskılar dolayısıyla göç eden bir grup Uygur Türkü Suriyeli muhaliflerle birlikte Esed yönetimine karşı savaşıyor.” Türkistan İslam Partisi’ne bağlı olarak Esad yönetimine karşı savaşan bu gruplar hem El Kaide ile bağlantılıdır, hem de sahada doğrudan Özgür Suriye Ordusu ÖSO ile eşgüdüm halinde hareket etmektedirler. Dolayısıyla artık mesele şudur: Erdoğan, Pekin’de verdiği sözü Suriye’de tutacak mıdır? Ankara, Suriye’de Esad rejimini yıkmaya çalışan bu ayrılıkçı örgüte verilen desteği kesecek midir? Tabii Türkiye için en yararlısı, Özgür Suriye Ordusu’na desteği de kesip, Ankara’nın Şam’la anlaşmasıdır! İdlib’de kriz tırmanıyor Ancak AKP hükümeti Esad’ın ortakları olan Rusya ve İran’la işbirliği yapmasına rağmen, hâlâ Esad karşıtlığını sürdürmekte ısrarlı! Sahadaki gerçekler Ankara’nın Şam’la anlaşması gerektiğini gösterirken, AKP hükümeti hem sahada hem masada tersine pozisyon almaya devam ediyor. Sahada İdlib’de, Esad yönetiminin kendi topraklarına egemen olmasını sağlayacak askeri operasyonuna engel oluyor! Öyle ki, artık bu mesele gittikçe Ankara ile Moskova arasında da sorun olmaya başladı. Oysa İdlib’den Uygur ayrılıkçıları da dahil tüm teröristlerin temizlenmesi, Türkiye’nin yararınadır! İstanbul’da Suriye’ye başkan seçmek! Yine masada da Şam’a karşı hamleler sürdürülmektedir. Örneğin son olarak Esad karşıtları İstanbul’da toplanıyor ve bir genel kurul yaparak “Suriye Geçici Hükümeti”ne başkan seçiyorlar! Ankara’nın kurdurduğu SMDK’nin başkanı Abdurrahman Mustafa, “Suriye Geçici Hükümeti”ne AKP’nin desteğiyle başkan oluyor! Ve Ankara’nın desteğindeki Özgür Suriye Ordusu da bu hükümetin ve SMDK’nin ordusu olarak sahada Esad’ı devirmeye çalışıyor! Özetle, Çin yatırımını çekmek için Çin’deki Uygur ayrılıkçılığına karşı açıklama yapmak yetmez, Uygur ayrılıkçılığına Türkiye’de ve Suriye’de verilen fiili desteği kesmek gerekir! 4 TEMMUZ 2019 SAYI: 34238 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03:31 03:24 03:57 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:30 13:13 17:13 05:18 12:58 16:55 05:45 13:21 17:15 Akşam 20:47 20:28 20:46 Yatsı 22:37 22:14 22:27 Cumhuriyet “12 YILLIK YALAN BİTTİ” manşeti ile çıktı. Sözcü ise mağdurla rın fotoğrafları ile “HAKKIMIZI HELAL ETMİYORUZ” diye hay kırıyor. Her iki gazete de bu ko nunun yıllardır takipçileri. Bakın, Bakın hangiHürriyet bile “KUMPAS TARİHE GÖMÜLDÜ” diye başlık atmış. Tabii onunki o kadar geçerli Ergenekon iflasdeğil! Bugün Cumhurbaşkanı ve iktidarın yönlendirmesiyle FETÖ davalarından “kumpas” diye söz etmiş?    etmek, pek cesur bir tavır sayıl maz. Mühim olan bu kumpaslar yaşanırken doğruları yüksek sesle savunabilmekti. Zaten gazetecilik bunu gerektirmez miydi? Ben buradan Hürriyet’e fazla riskli olmayan bir şans daha veriyorum: Buyurun Sözcü davasına bizler kadar sahip çıkın. “Bunlar saçma sapan kumpaslar, aynen FETÖ davası gibi vakit kaybediyorsunuz” deyin. “Emin Çölaşan yıllarca bizde yazmış, Türk basınının en değerli yüz aklarından biridir” deyin. “Burak Akbay’ın gazetesi sürekli olarak Fetö’cüleri deşifre edip suçladı” diye hatırlatmalar yapın! “Bu abartılı sulandırmaların FETÖ’cülerden başka hiç kimseye faydası yok!” deyin...  Pehlivan’ı bu rezaletlere karşı savunacaksanız, şimdi savunun! Dört yıl sonra yaşanan usdışı kumpasların içyüzü ortaya dökülüp kanıtlandıktan sonra değil! 8 sütuna manşet atın: “Barış Pehlivan bu gerekçeyle suçluysa, FETÖ’ye teröristbaşı diyen bütün siyasetçiler de suçlu!” Bunu yapacak cesaretiniz varsa, ki emin olun ilkokul üç seviyesinde mantık buna yeter, o zaman sizi alkışlarım ve Ergenekon hakkındaki kumpas sözleriniz havada kalmamış olur! Ne yıllardı onlar... 20092013 arasında sürekli Silivri’ye taşındık. İkinci Ya da... ya da daha da radikal bir Dünya Savaşı film karelerine benzeyen manşet atın Hürriyet olarak! Hani bir ortam vardı. Bir hafıza kartı bile şimdi “Kumpas Tarihe Gömüldü” yanlışlıkla cüzdanınızda kalmışsa içeri diyorsunuz ya? Her gün haklı olarak alınmazdınız. Normalde tutuklularla FETÖ olayının üstüne gidiyorsunuz ya, hiçbir vücut teması yoktu, bir gün dava herhalde haberiniz vardır basın olarak, küçük salonda görüldü ve gardiyanlar dün ağır bir bulvar tiyatrosu rezaleti görmeden Balbay ve Özkan’la hızlı yaşandı. Yıllardır Fethullah Gülen terör bir şekilde kucaklaşabildik. İçimiz örgütü ile canını ve hayatını riske ede parçalanıyordu her defasında... “İçim rek birinci elden savaşan Oda TV’nin Parçalanıyor” başlıklı bir sergi açtım, gözü pek genel yayın yönetmenlerin Caddebostan Kültür Merkezi’nde ve Pi den Barış Pehlivan hakkında, TERÖ ramid Sanat’ta. Hem de ne zaman bili RİSTBAŞI FETTULLAH GÜLEN’İN yor musunuz? O alçak örgütün yargı ve ŞİKÂYETİYLE HAPİS KARARI ÇIKTI! polise sızmış elemanları, her sabah ya Vallahi şaka yapmıyorum. Barış zarların, gazetecilerin, askerlerin evleri ne baskın yapıp bilgisayarlarına montaj deliller yerleştirerek onları apar topar Silivri’ye taşıdıkları dönemde... Bir yandan Cumhuriyet’te Silivri davalarını tüm çıplaklıkları, mantıksızlıkları ve kabul edilemezlikleri ile teşhir ediyor, bir yandan da hemen ardından Ankara’ya taşıdığım bu sergi ile uğraşıyordum. Bana da her an dokunabileceklerini bilmiyor muydum? Tabii ki biliyordum. Ama istediklerimi özgürce yapmanın dışında, bize her kötülüğü yapsalar bile hiçbir şekilde korkutamayacaklarını onların suratına çarpmanın mutluluğu hiçbir şeyle değişilmezdi. O günlerde AKP iktidarı ve FETÖ göz göze, diz dizeydiler! FETÖ’nün medya uzantıları ve çeşitli AKP ileri gelenleri Kemalizme karşı altın bir ittifak içindeydiler ve aralarındaki pasta bölümü savaşı başlamamıştı. Bizlerden başka açık hedefleri yoktu. Canlı yayında gerçekleri anlatırken veya bu sütunlarda savaşımızı verirken, karşımızdaki kilit dayanışmanın kalemşorları ve ekran gevezeleri aynı cümlelerle bizleri laik militarist, antidemokrat ve Türkiye’nin safralarından arınmasına tahammül edemeyen eski tipolojiler olarak görürlerdi! Tabii bunlar en hafifiydi. Sürekli olarak sataşmalar ve imalarla Ergenekon hücrelerine yeni masum isimler katmaya çalışanlar hiç de az değildi. Hepsinin kimliği arşivlerde elimizin altında duruyor. FETÖ2. Cumhuriyet’in “Zihni Sinir Procesi” ılımlı İslam ve onların siyasi uzantıları, artık durdurulamaz bir güç yumağı oluşturduklarına inanıyorlardı. Öte yandan gururla izlediğim davalarda Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek ve daha nice tutuklu, şimdi firari veya hapiste olan o hâkimlerin ve savcıların yüzüne haykırıyorlardı: “Bu Cumhuriyeti çökertmeye gücünüz yetmez, Türk milleti bu komployu yenecek, tarihe gömecek!” Aradan 10 yıl geçti. Silivri’deki çağ dışı mahkeme salonunun havaalanlarını solda sıfır bırakan aramaları, mahkeme salonuna hiçbir teknolojik aletin veya zerrenin sokulmaması, duruşmaların mantıksızlığı, çekilmezliği ve insandışılığı unutulmaz! Aynen kumpasa karşı direnen bizlerin o çağdışı ortamlardaki dayanışması ve dostluğu gibi. Balbay, Özkan, Mehmet Haberal, Perinçek, Fatih Hilmioğlu, Ergün Poyraz, Soner Yalçın, Sevgi Erenerol, Ali Özoğlu, Mehmet Demirtaş ve daha nice değerli aydınımız Ergenekon’a mertçe direndiler. Dursun Çiçek, Mehmet Ali Çelebi, Tuncer Kılınç, Kemal Yavuz, Hurşit Tolon, Hasan Ataman Yıldırım, Hasan Atilla Uğur, Turgay Erdağ, Murat Özenalp, Ali Sadi Ünsal Balyoz kumpasına direnen değerli komutan ve askerlerimizden bazılarıydı. Celal Ülgen, Hüseyin Ersöz, Zeynep Küçük, İrem Çiçek ve daha birçok yürekli avukatımız yaşanan her savunma hakkı sabotajına direndiler, delillerin uydurmalığını kanıtladılar. Ve sürekli Silivri’ye taşınan yüzlercebinlerce cumhuriyetçi demokrat aydın: Rahmetli Tarık Akan, Ataol Behramoğlu, Ümit Zileli, Mehmet Aksoy, Ekrem Kahraman, Orhan Aydın, Genco Erkal ve daha sayısız isim... Bundan 8 yıl önce, Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, “Ne şikesi, memleket elden gidiyor!” diye haykırdığında kaç kişi vardı ülkede, onun demek istediğini anlayabilen? Bir de tabii Ergenekon/Balyoz’da kaybettiğimiz demokrasi şehitlerimiz var. Yarbay Ali Tatar, Kuddusi Okkır, Kaşif Kozinoğlu ve daha birçok acı ölüm! Sevgili İlhan Selçuk ve Türkan Saylan’ın sağlık dengelerinin bu alçak baskınlarda altüst edildiğini bilmeyen var mı? Tarihinin yüz karası bu davalarla ilgili size hatırlatacağım o kadar çok olay ve cümle var ki... Şimdilik bu kadar.  Umarım herkes için bu yaz, okuma yazı olur. Çünkü okumak, kişisel hak ve ödev olduğu kadar toplumsal bir görevdir. Anayasamızın 42. maddesinde “ilköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır” hükmü yer almaktadır. İlköğretim okuma yazma öğretir. Ama ne yazık ki okullarımız herkese okuma alışkanlığı ve okuma sevgisi kazandıramamaktadır. Okuryazar olmak, bir kitabı doğru anlamak, bilinçli yurttaş olmak, “doğru oy” kullanmak için bazen yetmiyor. Bilinçli insan gerçekle yalanı ayırıyor. Ayrıca bilgiyle, gerçekle daha güçlü oluyor. Okuma zorunluluğu için pek çok neden sıralanabilir. Mutlu olmak. Mutlu etmek. Ülkeye sahip çıkma bilinci kazanmak, Türkiye’yi, dünyayı iyi tanımak gibi. Ülkeye sahip çıkma bilinci deyince, önce Atatürk’ün Söylev’inden başlamak gerekir. Günümüz diline uyarlanan, çocuk ve gençler için olanlar da var. Emre Kongar Seçkisiyle Atatürk/Nutuk kitabı herkesin kolay anlayabileceği bir yalınlıkta. Elbette herkes dilediğini okur. Benim bu yazıda anımsattıklarım bugünlerde bana imzalı gelenlerden bir demet. O kadar. Ama hepsi de değerli. Eğitim ve siyaset Türkiye’de eğitimin nereden nereye geldiği ve son yıllarda hangi karanlığa doğru gittiği Oktay Akbal’ın Atatürkçülük Savaşı, Mustafa Gazalcı’nın Cumhuriyet’in Eğitim Devrimi ile Necdet Okuma yazı Sakaoğlu’nun Türkiye’de Eğitim Tarihi ile Rahmi Turan’ın Memleketim, Adil İzci’nin Örtmenim! adlı kitaplarında görülebilir. Ülke siyasetini bugünlerde derinden etkileyen şu kitaplar da var: Alev Coşkun’un Asker İnönü, Aykut Küçükkaya’nın The Ortak, Işık Kansu’nun Yurt Kemiricileri, Barış TerkoğluBarış Pehlivan’ın Metastaz. Deneme, söyleşi Doğan Hızlan’ın deneme kitabı, ...Yazı Kalır, Feridun Andaç’ın Kültürsüzlüğümüzün Dört Mevsimi, Metin Turan’ın ödüllü kitabı Üç Ayaklı Masal Kuşu Oğuz Tansel, Mustafa K. Erdemol’un Kitap Kokusu, Şükran Sabanuç, Mukadder Özgeç, Ömer Özgeç’in Sami Karaören’le söyleşi kitabı Güzel Günlerimiz Oldu, Emel Güz’ün babası Abdülkadir Budak’ın konuşmalarını derlediği Aşkla Yazılmıştır Benim Şiirlerim, Tarık Konal’ın Bize Öz Türkçe Yaraşır, deneme ve söyleşi kitapları. Şiir Okuma yolculuğunu Haluk Oral’ın Nâzım Hikmet’in Yolculuğu ile sürdürelim: Yüksel Pazarkaya’nın St. Louis Günleri, Hüseyin Peker’in Engel/Siz, Arife Kalender’in Bir Uzun Gökyüzü, KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI Berrin Taş’ın Geceyarısı Şiirleri, Emel Koşar’ın Işığın Nefesi (CD’li), Serpil Devrim’in Yeryüzü Ağrısı (İtalya, 2019 VII Edizione del Premio Letterario Citta Di Sarzana Ödülü), Dursun Özden’in Şiir Bayramı, Nisa Leyla’nın Hayal Divan (2017 Enver Gökçe Şiir Ödülü), A. Kadir Paksoy’un Şiirin Kıyılarında (2017 Yunus Nadi Şiir Ödülü). Öykü, roman 2019 Sennur Sezer Emek ve Direniş Öykü Ödülü’nü kazanan Hüseyin Peker’in Hasır Lokantası, Nursel Duruel’in Yazılı Kaya, Seray Şahiner’in Hepyek, Cafer Hergünsel’in Benim Güzel İnsanlarım ile Sibel Güneşdoğdu’nun Suskun Toy Kuşları, Ertuğrul Erdoğan’ın Mor Gözlerdeki Hüzün ile Fazlı Yalçın’ın 1981 Akademi Kitabevi Ödülü kazanan yapıtı Sevgi Yoksa’ya eklenen Bir Uzun Türkü adlı yapıtı, öykü kitaplarından bir demet. Buket Uzuner’in Uyumsuz Defne Kaman’ın MaceralarıHava, Gaye Boralıoğlu’nun Dünyadan Aşağı (2019 Duygu Asena Kadının Hâlâ Adı Yok Ödülü), Gül İrepoğlu’nun Kavuşmak, Erdal Atıcı’nın Bir Uzun Gece, Ayşe Övür’ün Botter Apartmanı, Timur Soykan’ın Badeci Şeyh’in Sır Odası, Oscar Wilde’ın Didar Zeynep Batumlu’nun çevirisiyle Dorian Gray’in Portresi romanları... Tüm okumaların toplumu aydınlığa kavuşturmada, cehaleti yenmede, Madımak’lardan korumada katkıda bulunmasını içtenlikle dilerim.  [email protected] [email protected] Odabaşı’na ‘barış bildirisi’ gözaltısı Yrd. Doç. Dr. Battal Odabaşı, “Bu suça ortak ol mayacağız” başlıklı barış bildirisini imzaladığı gerek çesiyle dün Konya’da gözal tına alındı. Evrensel gazete sine açıklamalarda bulunan Odabaşı’nın avukatı Ali Yü Battal Odabaşı cel, Odabaşı’nın gece boyun ca emniyet müdürlüğünde tutulacağını ve bugün mahkemeye çıkarılmasını bek lediklerini ifade etti. Avukat Yücel, Bat tal Odabaşı’nın kaçma şüphesi bulunmadı ğı halde gözaltına alınarak bu şekilde mu amele edilmesinin hukuksuzluk olduğunu vurguladı. Odabaşı, 2016 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ndeki akademisyenlik görevinden aynı sebeple çıkarılmıştı. l Haber Merkezi BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Giysile 1 M Ü L A Z I M T rin üstüne 2 İ N Ö N Ü E D E giyilen, önü 3 R İ K A B İ Y E açık bir tür 4 A K T Ü P F A üstlük... 5 L TOKA LON Yayla fırlatı 6 lan ucu sivri 7 çubuk. 2/ 8 “Panzehir taşı” da de 9 AL İM N İ SA Y EM İ Ş EN N NO EM İ NE SAR I KANAT nilen değerli bir mineral... Mevlevi dervişlerinin kollarını iki yana açıp dönerek yaptıkları ayin. 3/ Asaf Halet Çelebi’nin bir şiir kitabı. 4/ Ağaçlıklı yol... Atın en yavaş doğal yürü yüşü. 5/ Soğanlı bir süs bitkisi... Aldatma işi, hile. 6/ Nişasta ve pekmezle yapılan bir tatlı... Soyundan gelinen kimse. 7/ Ka badayı... Eski Türk güreşlerinden biri. 8/ Bütün kutsal Hint metinlerinin başında ve sonunda yinelenen mistik hece... Az pişmiş et. 9/ Yahudiliğin içrek ve gizem sel öğretisi... Vilayet. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tırnak yöresindeki yumuşak bölümle rin iltihaplanmasından ileri gelen ağrılı şiş... Y.K. Beyatlı’nın hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri. 2/ İnce ve düzgün do kunmuş pamuklu kumaş... Gökyüzü. 3/ Dolambaçlı, eğri büğrü, çapraşık. 4/ İngiltere’de çok sevilen bir cins bira... “Hemen hemen, neredeyse” anlamında kullanılan belirteç. 5/ Eskiden ağır hapis mahkumlarının boynuna geçirilen demir halka... Bir renk. 6/ Un, et ve bamya ile yapılan bir yemek... Hediye, bağış. 7/ Zeybek... Kalın ve kaba bir kumaş cinsi. 8/ Kemiklerin yuvarlak ucu... Posta hiz meti görmeye alıştırılmış güvercin. 9/ Bir şeyi toptan ve götürü alma... İsrail’in plaka imi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle