Katalog

8 3 TEMMUZ 2019 ÇARŞAMBA EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: EMİNE BİLGET HABER Yüzbaşı Eren’e adaletFETÖ’nün ilk kurgu operasyonu Atabeyler mağdurunun davası bir kez daha ertelendi Pilot yetiştiren Yüzbaşı Eren TSK’deki pilot açığına dikkat çekerek “Adalette sürekli bir gecikme var, 49 yaşıma geldim. TSK’de pilota ihtiyacı var. Komutanlarım davayı bekliyor” dedi. yine uğramadı Atabeyler davası ile tutsak edilen ve 3 yıl önce hakkında yeniden yargılama kararı verilen Yüzbaşı Kara Pilot Murat Eren hakkında dünkü duruşmada da beraat kararı verilmedi. Mahkemenin, bir önceki duruşmada “Ben görevli değilim” diyerek Adalet Bakanlığı’na gönderdiği dosya, bakanlıktan “Mahkeme yetkilidir” yanıtı ile döndü. Mahkeme, dosyanın incelenmesi için 24 Eylül’e yeniden duruşma tarihi verdi. Mahkemede konuşan Eren, “13 yılı aşkın süredir adalet bekliyorum. Adalette gecikme ve erteleme söz konusu. Silahlı Kuvvetler’de pilota ihtiyaç var. Sıralı komutanlarım da beni bekliyor. Bir an önce görevime dönmeyi bekliyorum. 13 yıllık haksızlığa son verin” dedi. Eski Özel Kuvvetler Pilotu Yüzbaşı Eren’in Atabeyler davası kapsamında, “devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama” iddasıyla yeniden yargılandığı davanın ikinci duruşması dün, Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya, Murat Eren ve avukatı Muhammet Sarıkaya katıldı. İlk duruşmada mahkeme, yargılamanın “anayasal düzene karşı işlenen suçlara” bakmakla görevli ağır ceza mahkemesinde yapılması amacıyla dosyayı Adalet Bakanlığı’na göndermişti. Mahkamede dün görülen duruşmada ise dosya, Adalet Bakanlığı’ndan geri döndü. Bakanlık, “görev sorunun yargısal yönden çözülebileceği gerekçesiyle kanun yararına bozma yoluna gidilmediğine” karar verdi. Bakanlıktan gelen yanıta göre, 1. Ağır Ceza Mahkemesi davaya “görevli mahkeme” sıfatıyla bakabilecek. ‘Delillerle oynandı’ Mahkemede, FETÖ çatı davasında ve MSB Komisyonu kararında Atabeyler davasının FETÖ tarafından TSK’ye kumpas olduğunun tüm devlet ricali ve kamuoyu tarafından kabul edildiğini söyleyen Eren’in avukatı Sarıkaya, “Murat Eren’in şikâyeti üzerine başlatılan soruşturmada İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı tarafından hazırlanan raporda da 2006 yılında Murat Eren hakkında yapılan aramada ele geçirildiği iddia edilen verilerin hukuka aykırı elde edilmiş delil niteliğinde olduğu açıkça ifade edilmiştir. Yargılama esnasında aldığımız bilirkişi raporlarında Murat Eren’den ele geçirildiği iddia edilen dijitaller üzerinde kendisi cezaevinde tutukluyken üzerinde oynama yapıldığı belgelendi” dedi. Bir önceki duruşmada mahkemenin verdiği görevsizlik kararına iti SENA YAŞAR Yüzbaşı Eren FETÖ’nün kurgu davası nedeniyle uzun yıllar cezaevinde kaldı. raz ettiklerini anımsatan Sarıkaya, “Adalet Bakanlığı’nın yanıtı da bu yönde. Dosyayı incelemeye almanızı talep ediyoruz. İfade için 28 Mart’ta çağırmıştınız. İfade alınacaksa alınsın, deliller toplanacaksa toplansın. 13 yıldır devam eden adaletsizliğin bitirilmesini istiyoruz. Bir an önce beraat kararının verilmesini talep ediyoruz” diye konuştu. ‘Komutanlarım bekliyor’ Mahkemede savunması sorulan Eren ise 13 yılı aşkın süredir bu davadan yargılandığını, 3 yıl önce “yeniden yargılanmak” için serbest bırakıldığını, fakat buna karşın 3 yıldır yargılama beklediğini belirterek şunları kaydetti: “13 yılı aşkın süredir adalette sürekli bir gecikme, erteleme ve davalar arası uzun tarihler söz konusudur. Ben 49 yaşıma geldim. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin subaya ve pilota ihtiyacı var. Eğer davam biterse bir an önce Silahlı Kuvvetler’e dönüş için girişimlere başlayacağım. Sıralı komutanlarım görevime devam etmem için bu davayı bekliyor. Bu adaletsizliğin giderilmesini sizin vicdanınıza bırakıyorum. Dosyayı çalakalem bile inceleseniz görür sünüz. Dosyada bir tane sahte delil var. O delilin de FETÖ’cü sözde hâkimlerin, kendi çağırdıkları bilirkişilerin raporlarında bile benim haklı olduğum gerçeği ortaya çıktı. Dosyadaki bu delile baksanız bile derhal vicdani karara vereceğinize inanıyorum. Dosyanın bir an önce görüşülüp, karara bağlanmasını talep ediyorum. Mağduriyeti kabul etmiyorum. Ben Türk subayıyım, hiçbir zaman mağdur olmayacağım. Mağduriyet kelimesini kullanmayacağım. Bu ‘eksikliğe ve haksızlığa’ son vermenizi talep ediyorum.” Savunmaların tamamlanmasının ardından kararı açıklayan mahkeme başkanı Mehmet Tuğrul Türksoy, dosyanın incelemeye alınmasına, bu nedenle duruşmanın 24 Eylül 2019, saat 11.00’e bırakılmasına karar verdi. ‘Kumpas davası’ Cumhuriyet’e açıklama yapan avukat Sarıkaya, “Mahkeme, bir önceki duruşmada ‘Ben görevli değilim’ diyerek Adalet Bakanlığı’na başvurmuştu. Adalet Bakanlığı ise bunu reddetti ve talebimizi yerine getirerek mahkemenin görevli olduğuna karar verdi. Mahkeme önü TSK’den askerlere çağrı Öte yandan, FETÖ’nün kum pas davaları ve 15 Temmuz darbe girişiminin ardından, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin personel yeterliliği açısından zarar gördüğü, bu personel sıkıntısının da en çok Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda yaşandığı iddia edilmişti. Bu iddiaları güçlendiren bir mektup geçtiğimiz günlerde kamuoyuna yansıdı. OdaTV’de yer alan habere göre, Hava Kuvvetleri Komutanlığı Personel Daire Başkanı Hava Pilot Tuğgeneral Kutlay Demir’in imzasını taşıyan bir belgede, “Yapılan çalışmalar eski personelin tecrübelerine başvurmanın zaruri hale geldiğini göstermektedir” ifadeleri yer aldı. Eski savaş pilotlarını yeniden göreve çağıran yazıda, “Tecrübenizden faydalanarak Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın vurucu gücüne katkı sağlamak amacıyla yeniden pilot subay olarak istihdam edilmenize ihtiyaç duyulmuş olup yapılan bu tebligat ile Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın yeniden yapılandırılması kapsamında göreve çağırılmaktasınız” denildi. Öte yandan yeniden göreve çağrılan personellerin arasında 19601965 doğumluların da olduğu ileri sürüldü. l ANKARA müzdeki süreçte dosyayı inceleyecek. 24 Eylül’de artık adil bir karar çıkmasını bekliyoruz. Davasının kumpas olduğu ve Murat Eren’in suçsuz olduğu ortada” dedi. Mahkeme sonrası konuşan Eren ise davanın takibi ve kamuoyunu bilgilendirme sürecindeki haberleri için Cumhuriyet’e teşekkürlerini ileterek “Bir sonraki duruşmada artık beraat bekliyorum” dedi. Barış Pehlivan’a, Gülen’in şikâyetiyle hapis cezası Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan hakkında, FETÖ lideri Fethullah Gülen’in şikayetiyle açılan dava, İstanbul 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde karara bağlandı. Mahkeme, Pehlivan’a önce 6 ay hapis cezası verdi daha sonra indirim yaparak 5 ay hapis cezasına hükmetti. Barış Pehlivan’a verilen cezanın gerekçesi, Odatv’de Fethullah Gülen aleyhine okur yorumlarının yayımlanmasıydı. Pehlivan Gülen’in şikayeti ile açılan davada İstanbul 12. Sulh Ceza Hakimliği tarafından 10 Ocak 2012’de 5 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Verilen ceza, 5 yıl içinde bir daha “aynısını yapmaması” şartıyla ertelenmişti. Ancak Pehlivan’a sitede yayımlanan bir haber nedeniyle Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a hakaret suçlamasıyla 11 ay 20 gün hapis verilmesi üzerine Gülen’in şikayetiyle ertelenen dosya yeniden açılmıştı. Barış Pehlivan, FETÖ kumpası olarak bilinen Odatv davasından uzun süre tutuklu kalmıştı. Oda TV’de yayımlanan haberde, “2019 yılında, ‘FETÖ’yle mücadele edildiğinin’ iddia edildiği bir dönemde, “yargının altın çağı”nı yaşadığının söylendiği zamanda, yıllarını Fethullahçılarla kavgaya vermiş, hapis yatmış Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, FETÖ lideri Gülen’in şikayetiyle hapis tehdidiyle karşı karşıya! Yorumu siz kıymetli okurlarımıza bırakıyoruz!” denildi. l Haber Merkezi İlk sözcü iddianamesini hazırlayan savcı gazetecilik kitabı yazdı Önce suçladı, şimdi övüyor SEYHAN AVŞAR Sözcü davasının ilk iddianamesini hazırlayan, gazeteci Cem Küçük’ün “kahraman” olarak nitelediği Cumhuriyet Savcısı Asım Ekren, YILDIZ’I KURTARMIŞTI Sözcü’ye ilk iddianameyi hazırlayan Ekren, “6 yaşındaki çocukla evlenebilir” diyen Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız’ın, “Kocasından dayak yiyen kadın şükretsin” açıklamaları için başlatılan soruşturmada takipsizlik kararı ver gazeteciliğin kamunun gözü ve kulağı olduğunu belirtti. Yazdığı kitabın eleştirel savunma yolunda yol gösterici bir kaynak olduğunu belirten Ekren, basın özgürlüğü açısından da kitabının önemli yol “Haberlere Karşı Yasal di. Ekren’in 2002 yılında görev yaptığı gösterici olduğunu savun Haklar” isimli bir kitap çı Osmaniye’de soruşturmasını yürüttüğü du. Sözcü gazetesi hak kardı. Kitapta, “Gazeteci “Çocuğun nitelikli cinsel istismarı” dosya kında mesnetsiz iddialar likte suç”, “Gazetecilerin sında şüphelilerden haksız menfaat temin la iddianame hazırlayan hakları”, “Hangi haberler etmeye çalıştığı suçlamasıyla (İrtikap su Asım Ekren, kitabının ifa suçtur” konularını anla çu) hakkında dava açıldığını ilişkin belgeli de ve basın özgürlüğü ko tan Ekren’in kitabın son kısmında ise anayasa, Yargıtay ve AİHM kriterlerine göre basın özgürlüğü konularına değinmesi ve gazeteciliği övmesi dikkat çekti. haberimize dava açılmıştı. Erken’in bu davada aldığı 10 ay hapis cezası para cezasına çevrilmişti. Erken’in kesinleşen hükme karşın Büyükçekmece Başsavcılığı’na kadar yükselmesi soru işaretlerine neden olmuştu. Ekren, halen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde görev yapıyor. nusuna değindi. Basın özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün özel bir hali en önemli parçası olduğunu aktaran Ekren, ulusal ve uluslararası düzenlemelerle basın özgürlüğü Savcı Asım Ekren, kale nün koruma altına alındı me aldığı “Haberlere Kar zün en saygın ve dinamik mes ğını belirtti. Basın özgür şı Yasal Haklar” isimli kitabının leği olduğunu belirtmesi dikkat lüğü konusuna kitabında geniş önsözünde İstanbul Cumhuriyet çekti. Kamuoyunun nesnel şe yer veren Ekren, Sözcü gazete Başsavcılığı Basın Suçları Soruş kilde bilgilendirilmesi için haber si hakkında hazırladığı iddiana turma Bürosu’nda edindiği tecrü dar edilmesi, sağlıklı bilgi akışı mede ise yapılan haberleri, ha beyi ve bilgiyi okurlara sunmak nın devam etmesi ve demokrasi ber başlıklarını suçlama konusu istediğini aktardı. Ekren’in önsöz nin güçlenmesinde gazeteciliğin yapmış, haberlerden subliminal kısmında gazeteciliğin günümü önemli olduğuna değinen Ekren, mesaj çıkarmaya çalışmıştı. KumpasçılarErgenekon MağdurlarI süreci değerlendirdi: hesap verecek FETÖ’nün Cumhuriyet’i, Atatürkçü, yurtsever aydınları hedef alan Ergenekon kumpası önceki gün mahkemenin verdiği beraat kararıyla 12 yıl sonra çöktü. FETÖ’cü polis, savcı ve yargıçların kurguladığı Ergenekon sürecinde aralarında Başyazarımız İlhan Selçuk ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Türkan Saylan’ın da bulunduğu 18 kişi yaşamını yitirdi. Hukuksuz bir şekilde yıllarca cezaevinde yatan yüzlerce sanık ve aileleri tarifi imkansız acılar yaşadı. Ergenekon kumpasının mağdurları 12 yıl sonra gelen adaletin ardından gazetemize konuştu. Mağdurlar, “Geç gelen adalet adalet midir ki. Bunu neyle telefi edeceksiniz özür mü dileyeceksiniz? Aldığımız beraat kararı bu davanın bittiği değil yeniden başladığı anlamına gelir. Bu kumpası kuranların adalet önünde yargılanmaları ve cezalandırılmaları gerekir” dedi. l Kuddusi Okkır’ın eşi Sabriye Okkır: Geç gelen adalet adalet midir ki. Onların suçsuz olduğunu herkes biliyordu, artık onlarda biliyor. Suçsuz bir insanı suçsuz bulmak bana açıkçası abest geliyor. Alay ediyorlar. Zaten bu insanlar suçlu değillerdi ki. En büyük suçlu kendileri. Yazık ki bu ülkede saçma oyunlar dönüyor. hakimleri savcıları da bu oyunlara alet ediyorlar. 12 sene bir sürü insan mağdur oldu en başta da ben. Eşim iddianamesini bile göremeden öldü. Eşim ben cezaevindeyim devletin güvencesindeyim bana bir şey olmaz korkma derdi. Eşim devletine çok güvenirdi. Onların ihmalleri yüzünden eşim yaşamını yitirdi. Kasıtlı bir şekilde eşimin tedavisine izin vermediler. Değdi mi bu kadar insanı mağdur ettile ellerine ne geçti. 12 yıl sonra beraatına ettirdiniz benim işim geri gelecek mi? İnsanların başlarına gelmeyen kalmadı aileler parçalandı, işlerinden oldular bunların telafisi olacak mı? Devlet beraat ettirme lüksünde bulunma gerçek buydu suçsuzlardı kabul etti. Bunu yapan herkes mağdurlardan derhal özür dilesin. Mağdur ailelerin geleğini düşünmek zorundalar. Cezaevinde yatan mahkum ve tutukluların sağlık hizmetinden neden mahrum ediyoruz. Cezaevindeki insanların sağlık gibi önemli gereksinimleri karşılanmıyor. Devlet bu insanların her şeyinden sorumlu. Devlet güvencesi nedir? Tedavi olması gereken hastalar ölümü beklemek zorunda bırakılıyor. Elini kolunu sallayan haâkim ve savcılardan özür bekliyoruz. Ben eşime söz verdiğim sözü yerine getirdim.Koma halindeki hastanın cezaevinde ne işi vardı. Hakkımı helal etmiyorum. ‘Mağdur Türkiye Cumhuriyeti’ l Hurşit Tolon: Mağdur olan kim? Mağdur olan yalnız bu davada sanık sandalyesine oturtulan insanlar değil takdir edersiniz. Toplumun sağduyu sahibi çok büyük bir kesimi ile biz askerler için Türk Silahlı Kuvvetleri mağdur oldu. Sonuçta Türkiye Cumhuriyeti bu Ergenekon davası ile mağdur edildi. Bunu bir başka türlü düşünmem mümkün değil...Bu süreç içersinde hukuk devletinde hukuk dışı yapılabilecek ne varsa hepsine maruz kaldık. Bunu hiçbir şekilde telafi etme, giderme, zihnimizden çıkarma şansları yoktur. Bunu neyle telefi edeceksiniz özür mü dileyeceksiniz? Özürle bunları telefi edemezsiniz. Özürle ölmüşleri geri getiremezsiniz. Eğer mutlu edilmesi düşünülen bir kitle varsa o bizim için söylüyorum. Önce silahlı kuvvetler sonra tüm Türkiye’nin sağ duyu sahibi insanlarının vicdanıdır. l Dursun Çiçek’in kızı İrem Çiçek:12 yıl oldu. Ben cübbemi ilk babamı savunmak için giydim. Çok sayıda değerli insana kumpas kurulan bu davanın içinde yer aldık. Aslında kamuoyu bu davanın sürecini dava devam ederken anlamıştı fakat siyaset ve FETÖ terör örgütü bir arada hareket ederek bu döneme kadar getirildi. Biz 2014 yılı itibariyle bu mücadeleye beraat karının beklemeden tahliye ile birlikte kumpas davalarına yönelik mücadelelerimizi başlatmıştık. Fakat soruşturma olarak çok yavaş ilerliyor. Hızlandırılması gerekiyor. Bizim aldığımız beraat kararı bu davanın bittiği değil yeniden başladığı anlamına gelir. Bu kumpası kuranların adalet önünde yargılanmaları ve cezalandırılmaları gerekir. Tabi devlet ne yazıkki bu tarz davalarda ders çıkarmıyor. Bugün yine buna benzer Cumhuriyet, Sözcü davası gibi, Gezi davası gibi davalarda bu tarz hukuksuzluklar denkleşiyor. l Haber Merkezi açıkta kalmak ve imam hatip dayatması LGS’de tercih sınırı kalksın Liselere geçiş sistemi (LGS) kapsamında tercih sürecini rinin toplan kontenjanının 87 bin 636 olduğuna dikkat çe yaşayan veliler ve öğrenciler, ken Aydoğan şunları söyledi: sınavla öğrenci alan akademik “Yerel yerleştirmelerde yapılan bir liseye yerleşememeleri ha tercihlerde aynı okul türünden linde açık liseye ve imam ha en fazla 3 okul seçilebilmesi tip liselerine yön maddesi öğrencile lendirilme korkusu ri açıkta kalma kay yaşıyor. gısı nedeniyle iste Merkezi sınava mediği okulu yaz 1 milyon öğrenci ma zorunluluğu da girdi. Sınavla öğ yatma anlamına gel renci alan okulla mektedir. MEB öğ rın kontenjanı ise rencilerimizin ter yaklaşık 140 bin. cihlerini 5 ile sınırla Sınavla öğrenci yarak da yerleşeme alan okulların yarı me kaygısını artır dan çoğu da imam maktadır. Aynı okul hatip ve meslek li türünden en fazla 3 seleri. Bu durum tercih yapabilmek, da yüz binlerce Feray Aytekin Aydoğan öğrencilerimizi kon öğrenciye fazla bir tenjanları boş kalan seçenek bırakmıyor. meslek ve imam hatip lisele EğitimSen Genel Başkanı rine yönlendirmeye çalışmak Feray Aytekin Aydoğan, “Ter tır. On binlerce öğrencimiz is cihler 5 ile sınırlanmamalı, ay temediği okul türlerinde eği nı okul türünden en çok 3 ter tim görmek ya da açık liseye cih yapma sınırı kaldırılmalı ve gitmek zorunda bırakılacaklar. en çok tercih edilen okul türle Her öğrencimiz birer rakam ri olan akademik liselerin kon değil yaşamdır. MEB okullaş tenjanları artırılmalı” dedi. Tür ma politikasını değiştirmelidir. kiye genelinde en çok tercih Her öğrencinin istediği okulda edilen fen liseleri, sosyal bilim eğitim görme hakkı en temel ler liseleri ve Anadolu lisele haktır.” l Eğitim Servisi