22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 3 TEMMUZ 2019 ÇARŞAMBA EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET HABER ‘Yüksek Yanılgılar Kurulu’ Erdoğan, 15 Mayıs’ta yeni bir karar nameyle Yüksek İstişare Kurulu’nu Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı mimarisi içine yerleştirdi. Yeni sistemin teşkilatlanmasını düzenleyen ilk kararname 10 Temmuz 2018’de yayımlandığına göre, 10 ay sonunda sistemin “istişare”ye ihtiyaç duyduğunun anlaşılması güzel, haksız mıyım? Zaten ne diyordu kararnamenin gerekçesinde: “Bilgi ve birikim sahibi kişilerin bu kazanımlarından istifade edilebilmesi amacıyla.” Öyle ya, istişare niye yapılır? Devlet işlerinde akıl danışmak için. İyi de, akıl kime danışılır? Danışan kişi gibi aynı hataları geçmişte tekrarlayanlara mı, yoksa geçmişteki uyarıları haklı çıkanlara, düşünülmeyeni düşünenlere, günlük siyasete göre değil de, geleceğe göre değerlendirme yapanlara mı? Doğrusu ikincisinedir, öyle değil mi? Sonuç mu? Mayıs sonunda Yüksek İstişare Kurulu’na yine kararnameyle ilk atama yapıldı; tanıdığımız bir isim, Bülent Arınç. Kurul, Yüksek İstişare Kurulu, yani istişare kurullarının en tepesi; atanan ilk isim de Arınç olduğuna göre “acaba hangi düşünülmeyeni düşünmüş, hangi uyarıları haklı çıkmış geçmişte” diyerek bir daha baktım arşive.  Öngörülerin lideri  12 Eylül 2010’da anayasa değiştirdi bu iktidar. Gülen, “mezardakilere oy kullandırın” diyecek kadar önemsiyordu. En hararetli savunucularından birisi de Arınç’tı. “Bir daha cunta, darbe dönemi olmayacak” dedi. Sonrası mı? Yargı, Gülencilerin eline geçti; Ergenekon ve Balyoz tasfiyeleriyle ordudaki örgütlenmeyi hızlandırdılar, ardından da 15 Temmuz’da darbe girişimi oldu. Yargıdaki yeniden yapılanma için Arınç, “Kurban olduğum Allah, verdikçe veriyor” diyordu. Öngörü gibi öngörü. Zaten, “bugün biz ne yapabiliyorsak, 12 Eylül 2010 referandumundan aldığımız güçle yapıyoruz” demişti Arınç. “Bu camiaya yüzyıllar boyu hakkımızı helal etsek bundan dolayı geri kalmayız” diye de eklemişti. Hangi camia olduğunu biliyorsunuz. Ufuk gibi ufuk. 2010’da Mavi Marmara gemisi Gazze’ye hareket etti; İsrail saldırdı, canlarımızı yitirdik. Gülen, “İsrail devletinden izin alınmalıydı” dedi. Görüşü sorulan Arınç, “Hocaefendi her zaman olduğu gibi doğruyu söylüyor” dedi. Saptama gibi saptama. Sonra mı? 1725 Aralık operasyonlarının ardından, Ocak 2014’te Hükümet Sözcüsü Arınç kameraların karşısındaydı. Konu, 12 Eylül 2010 referandumuyla HSYK’nin denetiminin Gülencilere geçmesi. Bu sefer ne dese beğenelim? “Ne bilirdik bu kadar saf olacağımızı?” Devlet aklı gibi devlet aklı. Tam istişare edilecek bilgelik. 15 Temmuz’da darbe girişimi oldu, Arınç video yayımladı. Ne diyordu bazıları için? “Ne kadar da ahmak bir insanmışsın, herkes söylüyordu, sen itiraz ediyordun diyebilir. Ben o gece öğrenmiş olabilirim.” Düşünün, en yükseğinden istişare edilecek kişi, herkesin söylediği şeye itiraz etmiş yıllarca. Kozmik odaya girilmesiyle sonuçlanan süreci, Ergenekon operasyonları için söylediği “Türkiye bağırsaklarını temizliyor” cümlelerini, “Öcalan’ı zor duruma düşürüyorsunuz” diyerek HDP’yi eleştirmesini de eklesek yazı bitmez. Halka ‘edepsiz’ diyemezsiniz Demek Arınç çok yanılanlardan, öngörüleri en çok çökenlerden. Yüksek İstişare yapmak için ölçü bu mu? Öyleyse bu Yüksek İstişare Kurulu’nun apar topar kurulmasını ve başına da eski AKP’lilerin atanmasını, hep kandırılanları hatalardan döndürecek bir “istişare” hedefi ile değil, içinden çok parça çıkacağı düşünülen AKP’nin eski kadrolarının kopuşunu önleme hedefi ile açıklayabiliriz. Yani devlet için değil, parti için. “Yanımızda tutalım da, Gül’e, Babacan’a, Davutoğlu’na gitmesinler” telaşından başka bir şey değil özetle. Bunları bildiğinden olsa gerek; Arınç Bey sinirli, gergin biraz. İlk toplantılarında maaşlarına 5 bin lira zam yaptıkları yönündeki haberleri sorgulayan yurttaşlara “Edepsizler” diyor ve “Milletvekili ne kadar alıyor, emeklisi ne kadar alıyor. Seni ne ilgilendirir kardeşim” cümlesini de ekliyor. İlgilendirir Arınç Bey; biz halkız, sorumlu yurttaşız, edepsiz değiliz. O paralar bizim emeğimizden, bizim vergilerimizden. AKP’nin dağılmaması için oluşturduğunuz bir yapıyı ya da sizin geçmiş yanılgılarınızı biz finanse etmek, masraflarını cebimizden ödemek zorunda değiliz. Kendinize başka çareler bulun. Erdoğan tufaya getirildiİYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni eleştirdi: İYİParti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Ergenekon davası kararıyla ilgili “Genelkurmay Başkanı’nı örgüt lideri diye tutuklayıp orduyu terör örgütü ilan edenleri, kumpas davalarının savcısı olmakla övünenleri bir kez daha Allah’a havale ettiğini” belirten Akşener, “Ergenekon kepazeliğinin sonucunda beraat eden tüm mağdurlara geçmiş olsun diyorum” dedi. Yaşananlardan ve sonuçlarından ders çıkarmayan, aynı hatalara tekrar tekrar düşen bir iktidar olduğuna dikkat çeken Akşener, Japonya’da yapılan G20 zirvesini örnek gösterdi. Zirvedeki görüşmelere ilişkin Türk milletine bambaşka bir hikâye anlatıldığını kaydeden Akşener, “Borazan medyanın ‘Trump bizi seviyor, yaptırım falan da olmayacak’ manşetlerine aldanmayın. Düne kadar düşman olan Trump’ı, ‘cici çocuk’ ilan eden medyaya bakmayın siz. Osaka’da, G20 Zirvesi’nde, Sayın Erdoğan’ın Trump’la yaptığı görüşme, maalesef rehin alındığımızı ortaya Yeni sistemi ‘uyduruk’ olarak niteleyen Akşener, Erdoğan’a ‘Birileri sizi tek adam rejimine ikna etti’ diye seslendi. Akşener, ‘Erdoğan’ın bir kez daha fena halde oyuna getirildiğini düşünüyorum’ dedi koydu” diye konuştu. Trump’ın basın açıklamasında Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna geçemeyeceğini ilan etmekle kalmadığını, bu talebini Erdoğan’ın da kabullendiğini ifade ettiğini kaydeden Akşener, S400’lerin alınsa bile bir depoda küflenmeye terk edileceğinin anlaşıldığını ileri sürdü. ‘Erdoğan oyuna getirildi’ Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni de eleştiren Akşener, şunları kaydetti: “Şu anda sapır sapır dökülen, bu uyduruk sisteme Türkiye neden geçti? Erdoğan bu hatayı nasıl yaptı, onu kimler nasıl ikna etti, anlamakta zorlanıyorum. Erdoğan’ın bir kez daha fena halde tufaya getirildiğini, daha önce başkalarının yaptığı gibi bu sefer de yakın çervesiyle ortağı tarafından oyuna getirildiğini düşünüyorum. Erdoğan’a soruyorum: Birileri sizi tek adam rejimine ikna etti, sizin de hoşunuza getti, nefsinize iyi geldi. Peki sonuç ne oldu? Siz şimdi tek adam olarak yapılan her hatanın, her yanlış icraatın bizzat siyasi sorumlusu değil misiniz? Herkes kenara çekiliyor, siz ortada dört dönüyorsunuz.” ‘Eşbaşkan mı diyeyim?’ Terör örgütü PKK lideri Öcalan’ın mektubuyla ilgili olarak isim vermeden Bahçeli’nin açıklamalarını eleştiren Akşener, şöyle konuştu: “Terörist başıyla mektup arkadaşı oldular. Ülkenin Cumhurbaşkanı, yarım saat bebek katilinin mektubunu analiz etti. Küçük ortak, ‘Teröristbaşını dinleyin’ diye celallendi. Ben ayna tutunca Öcalan tekrar teröristbaşı oldu. Çıkıp milletten af dileyeceklerine, hâlâ aklımızla alay etmeye çalışıyorlar. Küçük ortak açıklama yapıyor ve bakın ne diyor: ‘Öcalan canisi, HDP’ye tarafsızlık çağrısı yapıyorsa Sistemi tartışmak‘Revizyon’a yeşil ışık yakan MHP lideri Bahçeli, yeni sistemin devamında ısrarlı: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin devamı için partisinin gereken fedakârlığı yapmaya hazır yararsızolduğunu belirten Bahçeli, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun referandum çağrısını sert sözlerle eleştirdi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi için “revizyona” yeşil ışık yaktı. “Yönetim sistemlerinin ayet hükümleri olmadığını, önemli olanın değişim taleplerinin içeriği olduğunu” söyleyen Bahçeli, “tarafsız cumhurbaşkanı için referandum öneren” CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu da “Türkiye durup durup referandum mu yapacak? Kılıçdaroğlu’nun tarafsızlık çağrısı bize göre nevrotik bir vakadır” sözleriyle hedef aldı. Bahçeli, “seçim sayfasının 2023’e kadar kapandığını” da kaydetti. Partisinin grup toplantısında konuşan Bahçeli, özetle şunları kaydetti: l Aksini iddia eden müptezeldir: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi keyfi olarak kurulmadı. Barajın yüzde 50+1’e çıkması müstesna bir uzlaşmayı sağlamıştır. Değişen rejim değildir. Aksini iddia edenler müfteridir, münafıktır, müptezeldir. Sistem tartışmasını yeni baştan açmanın hiçbir yararı olmayacaktır. CHP ile yanında hizalanan icazetli partiler, yeni hükümet sistemini hedef tahtası haline getirmişlerdir. Bu çevrelerin, son bir yıllık geçmişin bütün olumsuzluklarını yeni sisteme yükleme teşebbüsleri zekâ özründen ziyade akıl eksikliği, ahlak zayıflığıdır. l Nevrotik bir vaka: Bunlar neyi amaçlıyorlar? Koalisyonlar dönemine geri mi dönülsün? Devletteki sonuçsuz güç ve yetki mücadeleleri yeniden mi alevlensin? CHP Genel Başkanı “Tarafsızlık referandumuna hazırız” diyor. Türkiye durup durup referandum mu yapacak? 16 Nisan’da Türk milleti iradesini göstermedi mi? Eğer aklı varsa da kendine saklasın. Tarafsızlık çağrısı, referandum önerisi, bize göre nevrotik bir vaka, tedavisi aciliyet arz eden tükenmişlik sendromudur. l Fedakârlık isteniyorsa, yapacağız: Türkiye’nin geleceği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’dir. AK Partili bazı yöneticilerin sistemi eğer varsa aksayan yönleriyle ilgili kendi aralarında değerlendirme yapmaları doğaldır, ne var ki bunu kamuoyu önünde dile getirmeleri CHP’nin değirmenine su taşıyacaktır ve yanlıştır. MHP’nin buna rızası ve onayı yoktur. Sistemin yaşaması iğneli fırça zafer temoçin için bizden fedakârlık isteniyorsa, mutlaka yapacağız. Sistemi yozlaştırma çabaları ülkemize ihanettir. l Zamanlama manidar: 23 Haziran seçiminden hemen sonra siyaset borsası hareketlenmiş, ismi bayatlamış kişilerin yeni parti kurma iddiaları ortalığı çalkalandırmıştır. Bunların eleştirdikleri iktidar partisinin düne kadar tam göbeğinde yer alan isimler olması garip ve tuhaf bir çelişki olarak karşımızdadır. “Ya yeni bir hal ya da izmihlal” diyen zatın, “Bugün susma vakti değil” çıkışı, yeni bir siyasete vurgu yapması zamanlama itibarıyla oldukça manidardır. Bu eski siyasetçinin ülkemizin başına ne çoraplar ördüğü herkesin malumudur. Ülkemizi dipsiz uçurumların kıyısına kadar sürükleyip stratejik derinlikte boğulmasının atmosferini ha zırlayanların farklı zeminlerde ortaya çıkmaları yalnızca yeni bir hale duyulan arzuyla açıklanamaz. Niyet sahipleri görmüyorlarsa ikazen kendilerine hatırlatayım; sosyal doku, siyasal bünye yeni bir parti kurulmasına kapalıdır. l Serbest kalması normal değil: (Fehmi Koru’ya) Bu arada, FETÖ’yle irtibat ve iltisakı aleni olan sözde bir gazetecinin partimiz üzerinden spekülasyonlara inatla devam etmesi gözümüzden kaçmamıştır. “Pensilvanya’nın Koru”su MHP’yi yeni sistemden en kârlı çıkan parti olarak değerlendirmiştir. Normal olmayan, hâlâ konuşması ve serbestçe gezmesidir. Bizim alnımız aktır. Erken seçim yoktur, seçim sayfası 23 Haziran’la birlikte 2023’e kadar kapanmıştır. l ANKARA / Cumhuriyet bunu görmezden gelemezdik.’ Dün ‘flu’ görüyordu, bugün görmeden duramıyor. Küçük ortak deyince de kızıyor. Ne diyeyim, eşbaşkan mı diyeyim?” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Osman Öcalan’ın TRT’ye çıkarılmasıyla ilgili olarak “Kırmızı bültenle arandığını bilmiyorum, ama TRT’ye güveniyorum” açıklamasını da anımsatan Akşener, bu durumu “ciddiyetsizlik ve milletle dalga geçmek” olarak nitelendirdi. Akşener, “Her başarısız iktidarın arkasında bir Bahçeli vardır. Her ekonomik krizin arkasında bir Bahçeli vardır. Valla ‘şahıs’ girdiği yeri kurutuyor. Girdiği ortaklık, bir daha iflah olmuyor” ifadelerini kullandı. Akşener, hakkında FETÖ ile bağı olduğu iddiasıyla 2016 yılında soruşturma açıldığını da anımsatarak, “Beni ifadeye çağırın. FETÖ’nun siyasi ayağı kimlermiş, kimin ortağıymış, kim kimle iş tutmuş, kim kimin döşeğinde yatmış, kimler turizm acentesi gibi her hafta uçak dolusu adamı bunların inine pazarlık yapmaya, istişare yapmaya göndermiş konuşalım, araştıralım” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet HDP EŞ BAŞKANI TEMELLİ: ‘Türkiye bu sistemle yol alamaz’ HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle yol almasının mümkün olmadığını belirterek “Türkiye krizlerle boğuşuyor ve giderek daha fazla krizlere sürükleniyor. Krizlerden bu sistem ile çıkmak olası değil” diye konuştu. Temelli, dün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Sivas Katliamı’nın yıldönümünü andı. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) iptal ederek 23 Haziran’da yinelenmesine karar verdiği İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yapılan seçimde barış ve demokrasi mücadelesini yükselttiklerini kaydeden Temelli, şunları dile getirdi: “Bir demokrasi referandumunu ortaya koyduk. ‘Eğer İstanbul’a kayyım atarsanız gelir, süpürürüz’ dedik. Öyle de yaptık. İstanbul seçimlerinde, Muş, Viranşehir, Şırnak, Van, Amed olduk. İstanbul’u ayağa kaldırdık. İstanbul seçimlerini bir referanduma çevirdik. Artık Türkiye siyaseti, yarını konuşmak zorundadır. Yeni bir siyaseti var etme zamanıdır. İşte bunun yolunu hep birlikte İstanbul’da açtık. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle Türkiye’nin yol alması mümkün değil. Türkiye krizlerle boğuşuyor ve giderek daha fazla krizlere sürükleniyor.” Yeni anayasanın bir an önce yapılması gerektiğini ifade eden Temelli, “Bunu başardığımız ölçüde geleceğimize, çocuklarımızın geleceğine sahip çıkacağız. Bu demokratik anayasa mücadelesini verirken de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden kurtulup geçmişin vesayetçi rejimine de tekrardan düşmemeliyiz. Yeni anayasa, yerel demokrasi ile güçlendirilmiş bir parlamenter sistemi tartışmaya açmalıdır” değerlendirmesini yaptı. Temelli, Ergenekon davasında verilen kararı da değerlendirirken, “Beraat kararını verirken, kumpas çerçevesinde ele almışlar ve ‘FETÖ’cü savcıların ve yargıçların yaratmış olduğu bir dava’ olarak değerlendirmişler. Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş hangi savcıların, hâkimlerin kararı ile yargılanıyor? Bu FETÖ’cüler, Ergenekon’da suçlu da HDP’ye gelince mi suçsuzlar? İşte bu kriterlerin, anlayışın ortadan bir an önce kalkması gerekiyor” diye konuştu. l ANKARA / Cumhuriyet ‘Çin’le aynı vizyonu ‘Küresel istikrara katkı sağlayacak’ paylaşıyoruz’ Erdoğan Çin’de İngilizce yayımlanan Global Times ve Çince yayımlanan Hunqi Shbo gazeteleri için makale yazdı. Erdoğan makalesinde dünyanın ciddi anlamda küresel meydan okumalarla karşı karşıya olduğunu Türkiye olarak dünyada barışın, güvenliğin ve istikrarın korunması, çok taraflılık ve serbest ticaretin korunması gibi alanlarda Çin ile aynı vizyonu paylaştıklarını söyledi. l İç Politika Resmi temaslarda bulunmak üzere Çin’de bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping ile Büyük Halk Sarayı’nda görüştü. Resmi törenle karşılanan Erdoğan, Türkiye ile Çin arasındaki ilişkiye değinerek “TürkiyeÇin ilişkilerini her alanda uzun soluklu bir anlayışla ve stratejik bir bakışla güçlendirme noktasında mutabık kaldık. Binlerce yıllık ilişkilere sahip, İpekyolu ile birbirine bağlanan kadim medeniyetler üzerine kurulu TürkiyeÇin işbirliğinin güçlendirilmesi için potansiyelin büyük olduğuna inanıyorum. ‘Tek Çin’ politikası, Türkiye için stratejik önemdedir. Çin’i ziyaretim bu defa küresel barış ve istikrara yönelik sınamaların arttığı bir dönemde gerçekleşiyor. TürkiyeÇin ilişkilerinin güçlenmesi, bölgesel ve küresel istikrara da büyük ve farklı bir katkı sağlayacaktır” dedi. l İç Politika
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle