19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 53 TEMMUZ 2019 ÇARŞAMBA Cumhurun başkanı değilCHP lideri Kılıçdaroğlu: Partili cumhurbaşkanı Türk milletinin birliğini temsil edemez 91 YAŞINDAYDI Şeref Bakşık, CHP’de İsmet İnönü’nun son genel sekreteriydi. Şeref Bakşık yaşamını yitirdi CHP’de İsmet İnönü’nun son genel sekreteri, İzmir il başkanı, milletvekili ve senatörü olarak görev yapan, İzmir’in efsane gazetesi Demokrat İzmir’in yazı işleri müdürlüğünü uzun yıllar yapan gazeteci ve siyasetçi Şeref Bakşık (91) dün İzmir Hatay’daki evinde yaşamını yitirdi. Bakşık’ın cenazesi bugün (çarşamba) ikindi vakti Hatay Murat Reis Camii’nde kılınacak cenaze namazının ardından toprağa verilecek. Bakşık’ın son olarak, “CHP İle Bir Ömür” adıyla kaleme aldığı anıları Cumhuriyet Kitapları’ndan yayımlanmıştı. l Haber Merkezi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ergenekon kumpasından mağdur olan yazarlar ve gazetecilerden Türkiye’yi yönetenlerin özür borcu olduğunu belirterek, “Özrü de laf olsun diye değil, onların önünde diz çökerek özür dilemeleri gerekir” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanının tarafsız olması gerektiği çağrısını yineleyerek, “Getir Anayasa’nın maddelerini değiştirelim. Tarafsız, ilkesi üzerine kuralım bütün kuralları. Tarafsız Cumhurbaşkanı ol, başımızın üstünde yerin var” dedi. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında özetle şunları dile getirdi: 2 Temmuz’da insanlık katliamı yaşandı: Bugün (dün) 2 Temmuz. İnsanlar bir şeyler anlatmak istediler. Madımak’ta bir insanlık katliamı yaşandı. İnsanlar diri diri yakıldı. Bunu unutmayacağız ve unutturmayacağız. Şunun bilinmesi çok önemli, bir insanı beğenmeyebilirsiniz, ama bir insanı yakamazsınız, bir insanı öldüremezsiniz. Eren Aysan bugün (dün) Cumhuriyet gazetesinde güzel bir yazı yazmış. Ergenekon’da 588 kişi tutuklandı: 12 yıldır üretilen yalan en sonunda 2019’da çöktü. Tamamının yalan olduğu mahkeme kararıyla sabit oldu. Peki bu sürede ne oldu? 60 bin kişinin telefonu dinlendi. 3 bin kişi hakkında takip yapıldı. 588 kişi tutuklanıp hapse atıldı. Bin 360 kişi ifadeye çağrıldı. 7 kişi ifadesini vermeden öldü. 7 kişi kanser oldu. Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı terörist diye alınıp hapse atıldı. Ölenlerin hesabını kim verecek?: 12 yıl sonra “Pardon; bir yanlışlık oldu” diyoruz. 12 yılda bu ailelerin çektiği dramın hesabını kim verecek? 12 yılda hapishanede ölenlerin hesabını kim verecek? Ali Tatar’ın, Kuddusi Okkır’ın Türkan Saylan’ın, Erhan Göksel’in hesabını kim verecek? Mehmet Haberal dünyanın en önemli doktorlarından birisi. Yıllarca hapiste tutuldu. Tuncay Özkan 6 yıl hapiste tutuldu. Yazarlardan, çizerlerden, gazetecilerden bu ülkeyi yöne tenlerin özür borcu vardır. Özrü laf olsun diye değil, onların önünde diz çökerek özür dilemeleri gerekir. Memnun musun, hicap mı duyuyorsun?: Bütün bu süreç yaşanırken arkasında güçlü bir siyasal destek vardı. Tek itiraz eden bizdik. Yanlış yapıyorsunuz diyen bizdik. Dönemin başbakanı zırhlı aracı savcıya vermişti. Bu savcı devletin resmi savcısıydı. Bir de devletin gerçek savcısı olan vardı Başbakanlık koltuğunda oturan... Ben bu davaların savcısıyım demişti. Şimdi o davaların savcısı olan bugün en tepede bir yerde oturuyor. Şimdi sormak istiyorum; o davaların savcısı olmaktan memnun musun, hicap mı duyuyorsun? Geriye dönüp “Biz kandırıldık” mı diyeceksin? Buradan Sayın Baykal’a da saygılarımızı sunmak isteriz. Erdoğan’a “Sen bu davaların savcısıysan, ben de bu davaların avukatıyım” demişti. Eren Erdem dışarı çıkacak mı?: Yargı reformundan söz ediliyor. Yargı reformu bu ülkede adaletin olmadığını gösteriyor. Şu soruyu sormaktan kendimizi alamıyoruz: Getireceğiniz adalet paketinde Eren Erdem’in dışarıya çıkacağına söz veriyor musunuz? Eren Erdem boşu boşuna yatıyor. Eren Erdem’in hangi suçu var? Hangi gerekçeyle içeride? Osman Kavala niye içeri de? Askeri öğrencilerin de çıkması lazım. Komutanı tutuklayacaksın askeri öğrenciyi değil. Sırrı Süreyya Önder bırakın siyaset adamını, önemli bir entelektüel. Ahmet Altan hangi gerekçeyle içeride? Nazlı Ilıcak hangi gerekçeyle içeride? Selahattin Demirtaş hangi gerekçeyle içeride? Cumhurbaşkanı olacaksın diyorlar. Seçim kuruluna başvuruyor. Cumhurbaşkanı adayı olmasına hiçbir engel yok. Vicdan sahibi her vatandaşa sormak istiyorum. Eğer bu kişi Cumhurbaşkanı adayı oluyor ve seçimlere katılabiliyorsa hapiste ne işi var? Adaleti sadece kendimiz için değil, 82 milyon için istiyoruz. Siyasi rakibimi hapse atacağım, parası olan dışarıda. Bu mudur adalet? Garibanlar içeride. Cumhuriyet yazarları neden içerideler? Tarafsız cumhurbaşkanı vurgusu: Cumhurbaşkanının tarafsız olması gerekir demiştim. Adı üstünde cumhurun başkanı, hepimizi temsil ediyor. Bir partinin genel başkanı Türk milletinin birliğini temsil edemez. Ben edemem, Sayın Bahçeli de edemez, Meral Hanım da edemez. Türkiye’nin çivisi çıkmak üzere, yokuş aşağı gidiyoruz. Başvurulacak yer kalmadı. Tarafsız olmalı ki insanlar en azından gidip başvurabilsinler. Partinin genel başkanı olarak değil, Cumhurbaşkanı olarak meydanlara çıkıyor. Bize oy verin diyor. Her türlü hakareti yapıyor. Biz cevap verdiğimiz zaman Cumhurbaşkanı’na hakaret. Sen Cumhurbaşkanı değilsin ki. Tarafsızlık ilkesi üzerine kuralları koyalım: Getir Anayasa’nın maddelerini değiştirelim. Tarafsızlık ilkesi üzerine kuralım bütün kuralları. Tarafsız cumhurbaşkanı ol, başımızın üstünde yerin var. Tarafsız oldun da biz itiraz mı ettik. Milletin talebi tarafsız cumhurbaşkanından yanadır. İnanmıyorsan referandum yapalım. Maliyeti çok yüksek olmaz. Koyalım sandıkları. Milletin iradesine karşı neden yapıyorsun bunları? Neden anayasaya saygı göstermiyorsun? Ettiğin yemini tutmayan sensin. l ANKARA / Cumhuriyet İBB Başkanı İmamoğlu, CHP il başkanlığı’nı ve 1. Ordu komutanlığı’nı ziyaret etti İmamoğlu’ndan Yıldırım’a davet İLAYDA KAYA İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu ziyaret etti. İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde de tüm siyasi partileri ziyaret ettiğini anımsatarak, “Siyasi partiler bir şekilde toplumun bütününü temsil ediyor. Bilmediğiniz kesimlerin duyguları oraya gidiyor. Bu uygulamanın örnek olduğunu düşünüyorum” dedi. Seçimlerin ardından ziyaretlerini sürdüren İmamoğlu dün ilk olarak CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu Şişhane’deki CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda ziyaret etti. Kaftancıoğlu, İmamoğlu’na, seçim kampanyasına yönelik yardım kampanyası sırasında kendilerine ulaşan bir kumbara ve bazı mektupları, “Emanet” diyerek hediye etti. İmamoğlu da Kaftancıoğlu’na İSMEK’li bir kadının yaptığı Kız Kulesi’nin işlendiği el işi bir seramiği verdi. Burada konuşan Kaftancıoğlu, “Bu, siyasetin normalleşmesi ve aslından bundan sonra devam etmesi anlamında kıymetli bir ziyaret. İsterdim ve arzu ederdim ki, belediye başkanımızdan önceki belediye başkanlarımız da benzer ziyaretleri yapsın” dedi. İmamoğlu da “Siyasi partiler bir şekilde toplumun bütününü temsil ediyor. Bilmediğiniz kesimlerin duyguları oraya gidiyor. İlk etapta Meclis’te grubu bulunan bütün siyasi partilerden talepte bulunarak yola çıktık. Bugün CHP’deyiz. Diğer partilerden randevularımız, girişimlerimiz var. Bu uygulamanın örnek olduğunu düşünüyorum. Asla vazgeçmeyeceğimiz bir uygulama olacak” diye konuştu. Daha sonra İmamoğlu ve Kaftancıoğlu bir süre basına kapalı olarak görüştü. İmamoğlu konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. AKP ve MHP’den randevu alınıp alınmadığının sorulması üzerine İmamoğlu, İBB Başkanı İmamoğlu, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Avsever ve CHP İstanbul İl Başkanı Kaftancıoğlu’na yaptığı ziyaretlerde çeşitli armağanlar verdi. “MHP’den henüz dönüş almadık. AKP bize randevu vermedi. Ama girişimlere devam edeceğiz. Belki kişisel, belki siyasi bir tavırdır. Tekrar düşünmelerini tavsiye ediyorum” dedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ziyeret edip etmeyeceğinin sorulması üzerine İmamoğlu, “Randevu talebinde bulunacağım” yanıtını verdi. Binali Yıldırım’ın çay davetinin anımsatılması üzerine İmamoğlu, “Ben, bu çay davetinin süresinin dolduğunu düşünüyorum. Ben onu kahveye çevirdim ve Saraçhane’deki İBB binasına davet ediyorum. Ben bunun üzerine çıkacağım diyorsa, beni yemeğe davet etsin” dedi. Ekrem İmamoğlu öğleden sonra da 1. Ordu Komutanı Orgeneral Musa Avsever’i, Selimiye Kışlası’nda ziyaret etti. Avsever, basına kapalı yapılan görüşme öncesinde İmamoğlu’na kışlayı gezdirerek kışlanın tarihi ve askeri işleviyle ilgili teknik bilgiler verdi. Daha sonra Org. Avsever, İmamoğlu’na çerçeve içerisinde bir Türk bayrağı hediye ederken, İBB Başkanı da 1. Ordu Komutanı’na, Kız Kulesi ve Boğaz Köprüsü temalı karakalem bir tablo takdim etti. l İSTANBUL Hayali Ergenekon davası İktidar en büyük zaferini, askeri vesayetle hesaplaşma vaadi üzerine kurdu. Referanslarını İslam dininin bir mezhebinden aldığını hiçbir zaman saklamadı. Takıyye kültürünü bünyesinde barındırdığı gerçeği daha ilk günden herkesçe malumdu. Ülkeyi kâh dualarla kâh tarikat rüzgârlarıyla yöneteceği ortadaydı. Bu temel ve basit verilerin işaret ettiği tehlikeler çok net bir biçimde görülürken... Ve bu tehlikeleri bir avuç aydın ve gazeteci hayatları pahasına inatla işaret etmişken... Hayali olduğu baştan belli Ergenekon davasına alkış tutan kucak dolusu aydın ve gazeteci, bu davanın rüzgârıyla esip gürleyen iktidara destek olurken şöyle diyorlardı: “Dindarları artık küçümsemeyelim.” “Yüzde 99’u Müslüman bir ülkede bir de onlara şans verelim.” “Ne sanıyorsunuz, yarın hemen bütün kadınların kafasını mı kapatacaklar?” Sonra olacaklar oldu ve Ergenekon davasına alkış tutan kucak dolusu aydın ve gazeteci şöyle demeye başladılar: “Bu kadarını düşünememiştik.” “Biz onların vaatlerine inanmıştık.” “Ne bilelim işi buralara vardıracaklarını?” İçlerinden bir tane bile “Ben bildiğin aptalmışım” ya da “Ben bile bile kötü bir şey yaptım” diyen çıkmadı. Aksine... “E askeri vesayet de kalktı bu arada, onu da göz ardı etmeyelim lütfen!” diyenler çıktı. Taraf gazetesi için hâlâ “Ama çok önemli haberler yaptılar, hiç yazılmayan şeyleri yazdılar” diyenler bile var. Zamanında onlarla yapılan tartışmalardan “Faşist, militarist, paranoyak” gibi sıfatlara bulanarak ve epey hırpalanarak çıkanlar... Bugün “Biz zamanında size söyledik!” diye istedikleri kadar haykırsınlar. Adını sanıldığı gibi eski bir Türk destanından değil, o destana ismini veren hayali bir vadiden alan hayali Ergenekon davasının foyasının, o korkunç zamanların üzerinden silindir gibi geçip giden son dönemin kırılma noktasında ortaya çıkması maalesef artık hiçbir hesaplaşmayı değerli kılmıyor. Ergenekon’a alkış tutanları enselerinden tutup silkelemek... O zamanki niyetleri okuyamayan ya da okumamayı tercih eden gafilleri ve kötüleri arenada aslanlara atmak... O süreçte hayatını kaybeden ya da hayatı karartılan onca insanın yaşadıklarını telafi de hiçbir işe yaramayacak. Üstelik benzer süreçlerin tekrar tekrar yaşanması olasılığını da ortadan kaldırmayacak. Yakın ya da uzak tarihinden ders almayanlar, tekerrürü alınyazısı sananlar ilk fırsatta aynı hataları yeniden yapacaklar. Bu noktada, hem geçmiş hem de gelecek adına, işe yarayacak olan tek şey farklı politik disiplinlerdeki akılların faşizme ve faşizmin tuzaklarına karşı temel bir prensipte birleşmesi ve bu prensibi zedeleyebilecek her türlü yapıya yönelik direnci hiç düşürmemesidir. Onları da bizleri de, “onlar ve bizler” olmadığımız gerçeğinde birleştiren... Aslında aynı kaygıları ve aynı idealleri taşıdığımız fikrinde buluşturan... Hayatta kalabilmek için düşmanı doğru belirleyip farklılıklarımıza rağmen bir arada durmamız gerektiğiyle yüzleştiren... Ve nihayetinde pestile çevirerek olsa da kaynaştıran şu kıyamet günlerde hesap sormanın peşine düşmek yerine, mevcut enerjiyi bugünün ve yarının hesabını doğru yapmaya harcamak gerekir. Bunun için de, çalkantılı bir politik zeminin üzerinde ayağa kalkmakla yerin dibine girmek arasında bocalayan bu ülkede... İşe artık hiçbir resmi toplantıyı dualarla, adaklarla açmayarak başlanabilir. Yerlere düşürülmekle kalmayıp, bir de diz üstünde bastırılarak kırılan medeniyet çıtası, gerekiyorsa ağacın dalından kesilip en baştan yontulabilir. Bırakalım, geçmişte olanları tarih yazsın. Muhalefet şu an kendi kritik ve pragmatik tarihini nasıl yazıyor, ona bakılsın. İBB’de görev değişimi İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun göreve gelmesiyle birlikte yönetim kadrosunda değişim başladı. Bakırköy Belediyesi’nde İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü’nde görev yapan Nurcan Alan, İBB’nin yeni İnsan Kaynakları ve Eğitim Daire Başkanı oldu. Daha önce bu görevde Ferrah Şarman bulunuyordu. Özel Kalem Müdürlüğü’ne de Yavuz Saltık getirildi. Saltık, Beylikdüzü Belediyesi Özel Kalem Müdürü olarak görev yapıyordu. İmamoğlu’nun ilk mesai günü olan 28 Haziran’da İBB Genel Sekreteri Hayri Baraçlı, genel sekreter yardımcıları Muzaffer Hacımustafaoğlu, Mevlüt Bulut, Süleyman Karalı, Nihat Macit, Çağatay Kalkancı, Eyyüp Karahan, Adil Karaismailoğlu ve Hukuk Müşaviri Ali Karaaslan ortak bir açıklama yaparak görevlerini bıraktıklarını du yurmuşlardı. Metro İstanbul AŞ Genel Müdürü Kasım Kutlu ile “Ekrem İmamoğlu’nu belediye başkanı olarak kabul etmiyorum” diyen İSPARK Marina Bakım ve Onarım Şefi Hüseyin Hacıoğlu da görevlerinden istifa ettiklerini açıklamıştı. İmamoğlu bu istifaların ardından İBB Genel Sekreterliği’ne vekâleten 2014 yılından beri Beylikdüzü Belediye Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Mehmet Çakılcıoğlu’nu atamıştı. İmamoğlu Yavuz Erkut ve Murat Ongun’u da başkan danışmanı olarak görevlendirmişti. İmamoğlu, katıldığı bir TV programında yaptığı açıklamada, eski TÜPRAŞ Genel Müdürü olan Yavuz Erkut’un asaleten İBB Genel Sekreteri olarak atanacağını, bakanlık onayı, güvenlik soruşturması ve diğer prosedürlerin devam ettiğini açıkladı. l İSTANBUL/Cumhuriyet GÖKÇEK’İN KARA PROPAGANDA BROŞÜRLERİ DEPODA BULUNDU İnkâr etmişti ama... Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir depoda, eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in “Ben yaptırmadım” dediği “Gökçek Gidecek Sol Gelecek” yazılı broşürler bulundu. Ankara’da, Dikmen Vadisi’nde, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait olan ve kafeterya olarak planlanıp depo olarak kullanıldığı tespit edilen binadan tartışma yaratacak belgeler çıktı. Binada belediye meclis kararları, Türkiye Gençlik Kulübü Federasyonu üye kayıt defteri, çok sayıda CD, Osman Gökçek’in seçim afişleri ve “Gökçek Gidecek Sol Gelecek” yazılı broşürlerin olduğu belirlendi. Birçok seçimde ortaya çıkan bu provokatif seçim materyalleri, 2009 yerel seçimlerinde Murat Karayalçın’ın belediye başkanlığına aday olduğu dönemde “Gökçek Gidecek Sol Gelecek” sloganıyla hazırlanmış, hat ta bilboardlara afiş olarak dahi yapılmıştı. Gökçek, afişlere ilişkin yaptığı açıklama da, “İlgili billboard firmasına ihtar çektim. Afişlerin kaldırılması için Yüksek Seçim Kurulu’na başvurmaları için avu katlarıma talimat ver dim. Bu tarzdaki bir pro pagandanın kimseye bir fayda getirmeyeceğinin bilinmesini isterim. Kal dırılması için girişimler de bulunuyoruz” demişti. l ANKARA / Cumhuriyet Gökçek İlk Atatürk heykeli temizlendi Sarayburnu’nda bulunan ilk Atatürk Anıtı, uzun bir aradan sonra, geçen günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ekipleri tarafından temizlendi. Sarayburnu’ndaki Atatürk heykeli Avusturyalı heykeltıraş Heinrich Krippel tarafından yapıldı. Heykel, sanatçının Viyana’daki atölyesinde yapılıp parçalar halinde Türkiye’ye getirildi ve heykeltıraşın denetiminde yerine oturtuldu. 25 Ağustos 1925 tarihinde yapımına başlanan anıt, 3 Ekim 1926’da törenle açıldı. Anıtın son yıllarda bakımsız kalması eleştiri odağı olmuştu. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu 2015’ten bugüne 3 kez yazı yazarak anıtheykelin çevresiyle beraber bakımının yapılarak korunmasını istemesine rağmen anıt bakımsız bırakılmıştı. l İSTANBUL/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle