22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: SERPİL ÜNAY 927 TEMMUZ 2019 CUMARTESİ ‘Barış’a özgürlükAYM: Barış Bildirisi’ni imzalayan akademisyenlerin yargılanması hak ihlali Orhan Birgit ‘Her Şey Çok Güzel Olacak’ adlı kitabını ve yeni siyaseti anlattı ‘CHP ilk seçimde iktidar olacak’ GAMZE AKDEMİR “Her Şey Çok Güzel Olacak” (Doğan Kitap), 91 yaşındaki usta gazeteci, yazar ve politikacı Orhan Birgit’in “Evvel Zaman İçinde”, “Kalbur Saman İçinde” ve “Ayağa Kalk CHP” adlı yapıtlarından sonra kaleme aldığı dördüncü kitabı. Birgit’in kitabında sadece bir gazeteci yazar olarak değil aynı zamanda uzun yıllar siyaset yapmış, CHP’de üst düzey görevlerde bulunmuş bir bürokrat olarak kaleme aldığı değerlendirmelerinin nirengi noktalarının başında fikir ve ifade özgürlüğü geliyor. Birgit’in sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle: n Kitabınızın adını neden Her Şey Güzel Çok Olacak sloganı üzerinden verdiniz? Bir umut ifadesidir çünkü; tertemiz, pırıl pırıl bir umudun ifadesi. Türkiye halkı son dönemde ifade özgürlüğü, ekonomik ve sosyal haklar bakımından bir girdaba sokulmuştur. Bu girdabın içerisinde de alamadığı haklarını sandık yoluyla alacağına inanmaktadır. Böyle bir ortamda Atatürkçü, aydın, genç bir siyasetçi Ekrem İmamoğlu da bu umudu sadece İstanbul’a değil ülke coğrafyasına yaymıştır. n Kitabınız, 2002’de halkın oylarıyla iktidara gelen AKP’nin Cumhuriyet’in kazanımlarını, özvarlıklarını, milli hazinelerini olduğu gibi fikir ve ifade özgürlüğünü de yok etmeye çalışmasına ilişkin değerlendirmelerinizle başlıyor. Fikir ve ifade özgürlüğünü başa koyarak devam edelim... Bakın, bu söyleşiyi yaptığımız bugün, bu saatlerde İstanbul’da, ifade özgürlüğüyle ilgili iki önemli dava görülüyor. Gezi davası ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’na açılan dava. Ankara’da Yargıtay Başsavcılığı, Cumhuriyet gazetesindeki arkadaşlarımıza açılan davayla ilgili görüş açıklıyor, beraat istiyor. Vatandaşlarının en masum isteklerini terörle ilişkilendirmek, gazetecileri, aydınları, sanatçıları tutuklamak, yıldızı parlıyor diye partilerine tehdit olarak gördükleri siyasetçileri uyduruk gerekçelerle davalara boğmak ülkemiz ve insanlık adına büyük bir utançtır. İki yıldız parlıyor n Kaftancıoğlu ve İmamoğlu’nun yarattığı heyecanı, halkın desteğini nasıl değerlendiyorsunuz? Bir kadının İstanbul gibi bir megapolde, böyle köklü bir partinin il başkanlığını söke söke alması büyük bir başarıdır. Hem kendisi hem de partisi açısından dinamik ve kararlı bir atılımdır. Kaftancıoğlu, ne yapacağını ve ne yapmayacağını bilerek hareket eden başarılı ve mert bir hanımefendi. Ekrem Bey ile de kısa süre önce bir araya geldik. Son derece pozitif, ayağını yere sağlam basan, kompleksleri olmayan, kimseyi ötekileştirmeden tüm ortak değerleriyle halkı kucaklayan, kulak veren bir kişi olduğunu bir kez daha gördüm Ekrem İmamoğlu bu hasletlerle ve Stefan Zweig’ın “Yıldızın Parladığı Anlar” adlı bir kitabındaki gibi o yıldızın parladığı anları doğru değerlendirerek hareket ediyor. Bir şey saptamış, çok saygıdeğer bir ihtiras; önce Beylikdüzü sonra İstanbul sonra Türkiye diyor. Geleceğe kendi adaylığını koyuyor ve emin adımlarla ilerliyor. İmamaoğ lu da Kaftancıoğlu da ülkemizin parlayan iki yıldızı! Kılıçdaroğlu sessiz bir kaplan gibi n CHP, yükselen bu dinamizmin etkisiyle iç yönetim anlayışında nasıl bir yenilenme sağladı/sağlıyor? CHP’nin eskiden bu yana yanlışlarından biri her iki CHP’linin birbirini sevmemesi, devamlı kavga edip partiyi zayıf düşürmesidir. Şimdi ise Kemal Kılıçdaroğlu’nun basiretli yönetimi sayesinde bir kere hizipler ortadan kalkmıştır. Kılıçdaroğlu, sessiz bir kaplan gibi bekliyor. Ne zaman öne atılacağını, hamle yapacağını biliyor. CHP’nin şu anda üç ana direği var. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, Canan Kaftancıoğlu ve Ekrem İmamoğlu. CHP, ilk seçimlerde iktidardır. Bir önceki kitabımın adı gibi “CHP Ayağa Kalktı”. Şu anda CHP’nin her türlü art niyetli eleştirilere sırt çevirerek, vatandaşın sesi olması çok önemlidir. Mesela son seçimlerde HDP’li pek çok vatandaş gelip İmamoğlu’na oy verdiler. Bunu kompleks yapıp CHP’ye “sen PKK’lılarla işbirliği yaptın” demeleri trajikomiktir. Millet ‘Yeter artık’ dedi n Sizce son seçimlerin ortaya koyduğu duygunun ifadesi nedir? Seçmenlerin “yeter artık” dediğini ortaya koymuştur. n “Karşılarında memleketin son 17 yılını iktidarda geçirmiş bir parti AKP var. Erdoğan’ın hesabı bitmez, kolay kolay bırakmayacaktır” argümanına yanıtınız? Bakın Türkiye’de CHP’den sonra sayısız parti kurulmuştur. Kuyruklu yıldız gibi bir görünmüş sonra da kaybolmuştur. Gitmiştir, yoktur! Ayakta kalan ve kalacak olan Atatürk’ün de kurucusu olduğu partidir. CHP, çatının altındaki en önemli direktir. O partinin bazen baraj altında kaldığı da olmuştur, badirelerden geçmiş, darbeler görmüştür ama hep ayağa kalkmıştır. O nedenle hukuksuz kararları alan savcıların ve bu kararlara göre hareket etmek durumunda olan yargıçların iyice düşünmeleri lazım. n Önemli değerlendirmelerinizden biri de; “Erdoğan’ın 24 Mart 2019 seçimleriyle başlayan süreçte en büyük yanlışı, yerel seçimi kendisi için bir referandum havasına dönüştürmesidir”. Açar mısınız? Cumhurbaşkanı; ben, çok iyi konuşan bir eski hafızım. Ben konuştuğum zaman geniş halk kitleleri ayağa kalkıp fareli köyün kavalcısını izler gibi beni izler zannediyor. Bunda yer yer haksız değildi ama 17 yıl içinde yıprandı ve yıprattı! Zannetti ki bu hep böyle sürer! Erdoğan maalesef başka bir dünyanın adamı. Bugünkü Cumhuriyet rejiminin başkanı olmayı bırakın, yurttaşlığını bile kendi içine sindirememiştir. İki sarhoş, iki putperest söylemleri basit şeyler değildir. Cumhuriyet rejimiyle uğraşmaları, gericileri yüceltmeleri, sesini çıkaranı yargılamalar, çalınan, peşkeş çekilen milli hazineler, dikiş tutmayan ekonomi, artan yoksullaşma bıktırdı, gözleri açtı. Oktay Ekşi’nin kulakları çınlasın, böyle durumlarda; “Atatürk tokadı er geç insanın yüzünde patlar, o bize yetişir” diyordu. Barış akademisyenleri kararı AYM’yi böldü. Oylama sonucu 8’e 8 çıkınca Anayasa Mahkemesi Alican Başkanı Zühtü Arslan’ın oyuyla çoğunluk sağlandı. uludağ Anayasa Mahkemesi (AYM), Güneydoğu’daki hendek çatışmaları sırasında “Bu suça ortak olma misyenlerden 191 akademisyen hapis cezasına çarptırıldı. Büyük bölümünün cezası ertelenirken 35 kişinin yacağız” başlıklı bildiriyi imzaladıkla mahkumiyet kararı ertelenmedi. rı için “silahlı terör örgütü propagandası yapmak” suçundan cezalandırılan 10 Yoğun tartışma... akademisyenin ifade özgürlüğünün ih İmzacılardan Prof. Dr. Füsun Üstel, lal edildiğine karar verdi. Yüksek Mah İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. keme, yeniden yargılama yapılmasına Ceza Dairesi tarafından onanan 1 yıl hükmetti ve akademisyenlere 9’ar bin 3 aylık hapis cezasının infazı için Eski TL tazminat ödenmesini kararlaştırıldı. şehir Kadın Kapalı Cezaevi’ne gelerek Bu kararla kesin hüküm giyen hapse girdi. Üstel, 2.5 ay son lerin cezası kaldırılacak. AYM ra AYM toplantısına kısa süre Genel Kurul üyelerinin 8’e 8 kala tahliye edildi. Bu süreçte bölünmesi ve Başkan Zühtü cezası onanan 10 akademis Arslan’ın eşitliği bozan oyuyla yen, AYM’ye bireysel başvu alınan karar, yargılaması halen ruda bulundu. Başvuruda, bil süren 784 akademisyenin da diriye imza attıkları gerekçe vası için emsal nitelik taşıyor. siyle cezalandırılmalarının ifa İfade özgürlüğü... de özgürlüğünün ihlali olduğu vurgulandı. AYM, Türkiye’de ifade özgürlüğü açısından önemli bir ka Zühtü Arslan AYM Genel Kurulu, birleştirdiği 10 başvuruyu dün gün rar verdi. “Barış için Akade demine aldı. Sabah başlayan misyenler” İnisiyatifi” Sur, Cizre ve Si müzakeler akşama kadar sürdü. Top lopi başta olmak üzere Güneydoğu lantıda yoğun tartışmalar yaşandığı öğ Anadolu Bölgesi’ndeki sokağa çıkma renildi. Müzakereler sonucunda oyla yasakları ve hendek operasyonlarının maya geçildi. 8 üye ihlal yönünde oy gerçekleştiği sırada 10 Ocak 2016’da kullanırken, 8 üye ise ihlal yok dedi. “Bu suça ortak olmayacağız” başlık Yasaya göre eşitlik durumunda başka lı bir bildiri yayımlamıştı. 1128 öğre nın oyu 2 sayılıyor. Zühtü Arslan, ihlal tim üyesinin imzaladığı bildiriye, daha yönünde oy kullandığı için oylama so sonra yeni imzalar eklendi, bu süreçte nucu 8 oya karşılık 9 oyla ihlal kararı imza sayısı 2 bin 218’e çıktı. Cumhur yönünde oldu. başkanı Tayyip Erdoğan imzacı akademisyenlere tepki gösterirken “Gitsinler hendek kazsınlar veya dağa çıksınlar” İhlal yok diyenler Erdoğan’ın atadıkları dedi. Bu açıklamalardan sonra akade Hak ihlali olduğuna karar veren üye misyenler hakkında savcılıklar tarafın ler; Başkan Zühtü Arslan, Başkan vekil dan “Terör örgütü propagandası yap leri Engin Yıldırım, Hasan Tahsin Gök mak” suçundan soruşturma başlatıl can, üyeler Hicabi Dursun, Celal Müm dı ve birçoğu gözaltına alındı, tutukla taz Akıncı, Muhammed Emin Kuz, Yu nanlar oldu. suf Şevki Hakyemez, Recep Kömürcü 15 Temmuz darbe girişiminin ardın iken; ihlal olmadığını düşünen ve ço dan ilan edilen OHAL sürecinde çıka ğunluğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın rılan kararnamelerle bildiriyi imzala atadığı üyeler ise Rıdvan Güleç, Sela yan 404 akademisyen, üniversiteler hattin Menteş, Yıldız Seferinoğlu, Re deki görevlerinden ihraç edildi. Savcı cai Akyel, Kadir Özkaya, Muammer To lıklar, bu kapsamda 784 akademisyen pal, Serdar Özgüldür, Burhan Üstün ol hakkında dava açtı. Yargılanan akade du. l ANKARA ‘İfade özgürlüğü hâlâ tehlikede’ İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz AYM’nin verdiği kararı şöyle değerlendirdi: “BAK Bildirgesi’ni imzalamanın cezalandırılması gibi ifade özgürlüğünün çok açık ihlali olan bir başvuruda bile ihlal kararının ne kadar zor çıktığını gördük. Anayasa Mahkemesi’ndeki kutuplaşma siyasi nitelikli tüm başvuruları etkileyecektir. Yeniden yargılama kararına da Mehmet Altan ve Şahin Alpay kararlarında olduğu gibi direnen ve tekrardan ceza kararı veren ağır ceza mahkemeleri ile karşılaşabiliriz. İfade ve basın özgürlüğü halen tehlike altındadır. Bu karar da bu tehlikeden bizi uzaklaştırmaz.” ‘Eşit oy, gelecek için kaygı verici’ İhlal kararı verilen akademisyenlerin avukatlarından Aslı Kazan, “Anayasa Mahkemesi’nin ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini tespit eden bu kararı geç gelen ama sevindirici bir gelişmedir” dedi. Ancak AYM’nin bu kararı eşit oy (8/8) ile vermesinin de bir o kadar üzücü ve gelecek için kaygılanmalarına yol açtığını belirten Kazan, “Bu durum da ne yazık ki, AYM üyelerinin bir kısmının hukuk standartlarından ziyade kendilerini atayan otoriteye bağlılığını gösteriyor. Netice itibarıyla bu karar sonrası akademisyenlere açılan davaların ve soruşturmaların düşürülmesi gerekiyor. Ve de akademisyenlerin yerinin adliye olmadığı anlaşıldığına göre bir an önce ait oldukları yere üniversiteye dönmeleri sağlanmalıdır” diye konuştu. CHP’li Özel: Haklar iade edilmeli CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, AYM’nin akademisyenlere ilişkin verdiği hak ihlali kararının ardından, “Akademisyenlerin ellerinden alınan akademik görevleri, pasaportları ve bütün hakları iade edilmeli, süreç içindeki zararları tazmin edilmelidir. Yapılanlardan dolayı amasız, fakatsız bir özür bekliyoruz” açıklamasını yaptı. AYM’nin bu kararıyla olağanüstü halin en tartışmalı kararını mahkum ettiğini ifade eden Özel, “FETÖ’nün bağnaz, dogmacı, aklı ve bilimi dışlayan yapısına karşı akademide mücadele eden FETÖ’nün rakiplerini, sadece kendisine muhalif oldukları için hedef seçenler, 12 Eylül ve 16 Nisan antidemokratik anayasalarına rağmen ve Anayasa Mahkemesi’nin mâlum kompozisyonuna rağmen anayasa, tarih ve vicdan karşısında bu kararla mahkum olmuştur” dedi. İhlal kararı verilen isimler Füsun Üstel, İbrahim Garip, Yasemin Gülsüm Acar, Ayda Rona Aylin Altınay Cingöz, Melda Tunçay, İzzeddin Önder, Canan Özbey, Nazlı Ökten Gülsoy ve Zübeyde Gaye Çankaya Eksen, Ece Öztan. AYM: İşini kaybeden kişinin sesini duyurmaya çalışması en doğal hakkı OHAL’de bile hak ALİCAN ULUDAĞ Anayasa Mahkemesi, OHAL döneminde, barışçıl, şiddet içermeyen toplantı ve gösterilerin “keyfi gerekçelerle” yasaklanmasının anayasaya aykırı olduğuna karar verdi. Kararda KHK ile işini kaybeden kişilerin seslerini duyurmaya çalışmalarının en doğal hakkı olduğu vurgulandı. Bu karar, başta Yüksel Caddesi olmak üzere birçok yerde yapılan ve bu nedenle idari para cezası kesilen “İşimi geri istiyorum” eylemleri için emsal nitelik taşıyor. Aydın’da EğitimSen üyesi öğretmen Erdal Karadaş ve eşi 7 Şubat 2017’de yayımlanan OHAL KHK’si ile kamudan ihraç edildi. Karadaş hakkında, sendika üyeleriyle birlikte kamudan ihraçları protesto amacıyla bildiri dağıtmak ve imza standı açmak nedeniyle idari para cezası uygulandı. Karadaş, cezanın iptali için Aydın 2. Sulh Ceza Hâkimliği’ne itiraz etti, ancak reddedildi. Bunun üzerine Karadaş, AYM’ye başvuruda bulundu. AYM, uygulanan idari para cezasıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verdi. l ANKARA Firari sanık Uzundal yakalandı Beyoğlu KENT KONSEYİ’NDE SEÇİM OYUNLARI Delegeler salonu terk etti İstanbul’da AKP’li Beyoğlu Belediyesi’nin organize ettiği Beyoğlu Kent Konseyi seçimli genel kurulunda, 120 kurum, seçim sürecinde usulsüzlükler yapıldığını belirterek salonu terk etti. Kent Konseyi seçimini kazanan aday İsmail Hakkı Gülal’ın Beyoğlu Belediyesi Başkan Yardımcısı Kübra Gülal’ın amcası olduğu öğrenildi. Beyoğlu Kent Konseyi başkan adaylarından Elvan Kıvılcım, genel kurulun 28 Haziran’daki birinci toplantısının da yine usulsüzlük tartışmaları nedeniyle yapılamayıp ertelendiğini belirterek “İkinci genel kurul hazırlık sürecinde de belediye tarafından sivil toplum kuruluşlarına yapılması gereken bildirimler yapılmadı. Hazirun listesi daha önceden bize verilmediği gibi, toplantı salonunda dahi delegelere gösterilmedi. Divan kuru Kent Konseyi Genel Kurulu’ndaki usulsüzlük iddiaları tartışma yarattı. lu seçimi sırasında toplantı salonunda çok sayıda 18 yaş altı çocuk vardı. İtirazlarımız dikkate alınmadığı gibi, oldu bitti ile başkan ve yürütme kurulu seçimine geçilmek istendi. Bu genel kurulun iptali için tüm yasal haklarımızı kullanacağız” ifadelerini kullandı. Öte yandan, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız tartışmalı seçimin ardından sosyal medya hesabından “Kent Konseyi Başkanlığı’na seçilen İsmail Hakkı Gülal’ı ve yönetim kurulu üyelerini tebrik ediyorum” mesajını paylaştı. l İSTANBUL / Cumhuriyet Dink davasında 15 yıl hapse çarptırılan firari sanık yaka lanarak cezaevine gönderildi. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayeti davasında 2007 yılında tutuklanıp ar dından serbest bırakılan ve geçen günlerde dava kap samında 15 yıl hapse çarp tırılan Tuncay Uzundal dün İzmir’de yakalandı. SEGBİS Uzundal aracılığıyla çıkarıldığı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Hrant Dink’in öldü rülmesine yardım ettiği iddiasıyla tutuklana rak cezaevine gönderildi. Dink, 19 Ocak 2007 günü Şişli’de silahlı saldırıya uğramış, olay yerinde hayatını kay betmişti. Olayın ardından yürütülen soruş turma kapsamında Tuncay Uzundal 2007’de “adam öldürmek suçuna iştirak” ve “silah lı suç örgütü üyesi olmak” suçundan tutuk lanarak cezaevine gönderilmiş ancak sonra sında serbest bırakılmıştı. Geçen günlerde Dink’in öldürülmesine ilişkin yürütülen davada açıklanan kararda Erhan Tuncel’e 99.5 yıl, Ogün Samast’a 2.5 yıl, Yasin Hayal’e 7.5 yıl hapis verilmişti. Ay rıca Uzundal hakkında da Dink’in öldürülme sine yardım etmekten dolayı 15 yıl hapis ce zasına hükmedilerek hakkında yakalama ka rarı çıkarmıştı. l İSTANBUL/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle