25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 27 TEMMUZ 2019 CUMARTESİ EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ HABER Yangeldizm Ötüken Neşriyat, Ziya Gökalp’in, ağırlığı 1918 senesinde çıkan Yeni Mecmua Yazıları’nı kitaplaştırdı. Yüzyıl önce aydınlar buhranlı dönemlere nasıl teşhisler koymuşlar, bugün durum nasıl? Anlamak için elzem.  Gökalp’in en çok etkilendiği isimlerden birisi Rusya kökenli Müslüman aydınlardan Hüseyinzade Ali Bey’dir. Şöyle der Gökalp: “Ali Bey, Petersburg darülfünununda iki tesir altında kalmıştı: Panslavizm, Sosyalizm… Panslavizm’den ‘Pantürkizm’ mefkuresini çıkardığı gibi, Sosyalizmden de ‘Halkçılık’ ahlakını aldı.”  Dikkat edilirse birisi için “mefkure”, yani “idealülkü”, diğeri içinse “ahlak” adlandırması yapıyor Gökalp. Ve iki açıdan da Hüseyinzade Ali Bey’den etkileniyor.  Ahlak olarak Halkçılık bir çare ya da tedavi olarak mutlaka bir toplumsal hastalık teşhisini izlemeliydi. Bu noktada Gökalp’e göre bir “manevi tabip” olan Ali Bey, İstanbul’a geldikten sonra Türklerin tutulduğu sosyal hastalığın sebebini uzun süre düşünmüştü. Gerisini Gökalp’ten dinleyelim yine: “Bir sene sonra sınıfta Ali Bey’in Arşimet gibi ‘Buldum, buldum’ diye bağırdığını işittiler. Sınıf arkadaşları, ‘Ne buldun?’ diye etrafına toplandılar. ‘İçtimai hastalığımızın ismini buldum’; biz ‘Yangeldizm’ hastalığına tutulmuşuz.”  Yangeldizm neydi 100 yıl önce? Geriden gelen Batı hızla demokratik kurumlarını inşa eder, devrimlerini yapar, ekonomiden kültüre her alanda atılım sağlarken (ve emperyalist aşamaya geçip gericileşirken) izleme, boş verme, durumu önemsememe ya da ilerici bir programla direnmeme haliydi. Uyuşma hali de diyebiliriz. Diğer yandan Birinci Dünya Savaşı biterken, emperyalist güçlerin paylaşma hazırlığı yaptığı vatanın kurtuluşunun mümkün olduğuna inanmama hali, teslimiyet de bir “Yangeldizm” biçimiydi.  Namık Kemal’in yıllar önce sorduğu “Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini” sorusuna Mustafa Kemal’in verdiği “bulunur kurtaracak bahtı kara maderini” yanıtı, Yangeldizm hastalığından kurtulma iradesinin de kararlı dışavurumuydu. Demek ki “Yangeldizm” hastalığından kurtulmak için, önce kurtuluşun mümkün olduğuna inandıran bir kararlılık örgütlenmesi gerek. Ahlak olarak Halkçılık, halkın her kesimini sahip olduğu imkân ve yetenekler doğrultusunda bir hedefe inandırma ve yöneltme meselesi. Haksızlığa, yan gelip yatarak geçinenlere ve susanlara karşı ahlaki itirazla başlayan bir politik duruş konusu özetle. Gramsci buna “etikpolitik proje” derdi.  Ya Bugün? Bugüne gelelim. Her çağda Yangeldizm’de içerik ve bileşenler bakımından farklar ortaya çıkar. 100 yıl önceki Türkiye yok. Fabrikası olmayan, nüfusunun çoğunluğu yoksul, savaşlardan yorgun bir ülkeden ekonomisi gelişkin, şehirli nüfusun baskın olduğu ve halkın çoğunluğunun ücretli çalıştığı; geçim dertlerinin, gelir adaletsizliğinin derinleştiği bir ülkeye dönüştük.  Böyle şartlarda bütün millet için “Yangeldizm” genellemesi yapılabilir mi? Sınıflar arası uçurum arttıkça, milletin iç çelişkileri de artar. Günümüz dünyası, Almanların para biriktirme yöntemi karşısında, Rusların kolay yoldan zenginleşmek için rulete, kumara düşkün hale geldiğini yergi olarak anlatan Dostoyevski’nin Kumarbaz kahramanının yaptığı gibi genellemelere uygun değil.  100 yıl önce Hüseyinzade Ali Bey’in bütün milleti ele geçiren toplumsal hastalık olarak sunduğu Yangeldizm, bugün belirli bir azınlığın yaşam felsefesidir. “Sınıfsız, imtiyazsız kütle”, sınıflar ve imtiyazlar (ayrıcalıklar) temelinde keskin şekilde bölündü.  Bir yanda haftada 6 gün işe giden, mesai ücreti alamayan, 1 Mayıs’ta “tatil”ken bile çalışmak zorunda olan, yıllık izinlerini kullanamayan; kendisine, ailesine zaman ayıramayan, geçinmek için çalışırken hayatı yaşayamayan, belki hiç tatil yüzü görmeyen halk çoğunluğu var. Biraz daha iyi şartlarda yaşasa da, emeğinin karşılığını alamayanları, eğitimini aldıkları alanlarda iş bulamayanları da buraya ekleyelim. İşsizler mi? Yangeldizm hastalığının sorumlusu değiller. Üretmeyen, elindeki fabrikaları satan, dışarıya bağımlılığı artıran “Yangeldizm” programının mağdurları onlar. Saydığım geniş kesim, yani halk çoğunluğu “Yangeldizm” milletinden değildir; aksine, birileri Yangeldizm ile gününü gün etsin diye bedel ödeyenlerdir.  Paradan para kazanan; çalışmadan bir makama, koltuğa ulaşan; eş, dost, akraba, parti, tarikat bağıyla işe giren; hazırdan yiyen; bir aileye ya da gruba bağlı olduğu için imtiyazlı olan; zarar etmeye başlayınca, “devlet gelsin, batıklarımızı kurtarsın” diyen; tefecilikten, rantiyeden geçinen; zamları, vergileri halkın sırtına yükleyip gününü gün edenlerin hayat felsefesidir bugün Yangeldizm.  Bugünkü Yangeldizm iyi anlaşılmadan, bir ahlaki Halkçılık da gelişmeyecek. Çöküşe önlem hamlesi23 Haziran yenilgisinin ardından Erdoğan, olağan kongre sürecini 1 yıl öne çekti Partide değişim yönünde baskıya ma ken seçim öncesi teşkilatları hazır ruz kalan Cumhurbaşkanı Erdoğan, tutma, sonbahardan itibaren hızla olağan kongre sürecini 1 yıl öne çek nacak yeni parti hazırlıklarına kar ti. Erdoğan’ın bu hamleyle “küskün emine şı teşkilattan kaymaları önlemeyi” lükleri en aza indirme, olası bir er kaplan amaçladığı belirtiliyor. ‘FAİZ KADEMELİ OLARAK DÜŞECEK’ Erdoğan, partisinin il başkanları toplantısında Merkez Bankası’nın faizde yaptığı indirimin yeterli olmadığını, yıl sonuna kadar ‘usturuplu’ şekilde indirime devam edileceğini açıkladı. Erdoğan, “Merkez Bankası faizlerde 425 baz puanlık bir düşüşe gitti. Ne oldu, battık mı, bittik mi? Hayır. Piyasalar bu durumu gayet normal karşıladı. Olması gereken zaten buydu. Bu bile yeterli değil. Yıl sonuna kadar bunun kademeli şekilde devamı gerekir” dedi. Faiz konusunda dünyadaki oranlara bakacaklarını belirten Erdoğan, “Bunu usturuplu bir şekilde indireceğiz. Yüksek faiz oranları ekonominin önündeki en büyük engeldir” diye konuştu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun faizlerin indirilmesinden rahatsız olduğunu savunan Erdoğan, “Merkez Bankası başkanının alınmasından rahatsız olmuş. Tek adam, tek adam diye nakarat yapıyor. Tek adamlığı biz sizden öğrendik ama biz tek adam değiliz” ifadelerini kullandı. Çiftçiye bayram öncesi ödeme Öte yandan, TİGEM 69. Geleneksel Hasat Bayramı’nda konuşan Erdoğan “Yağlı tohum ve hububatta bekleyen 1 milyar 200 milyon lira desteği Kurban Bayramı’ndan önce ödeyeceğiz” açıklamasında bulundu. BABACAN VE DAVUTOĞLU’NA MESAJ Erdoğan, dünkü il başkanları toplantısında parti teşkilatları ve yeni parti hazırlığında olan Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’na da mesaj verdi. Dava ve ülkeye hizmet için bayrak yarışında nöbeti devrede devrede bugünlere geldiklerini, parti kurulduğunda gençlik kollarında görev alanların ilçe ve il başkanı, milletvekili ve belediye başkanı olarak çalışmalarını sürdürdüğüne dikkat çeken Erdoğan, bu makamların kimsenin tapulu malı olmadı ğını söyledi. Partisinin sırça köşklerde siyaset yapan, halka tepeden bakan, kendi çıkarından başka bir şey düşünmeyen siyasetçilerin yeri olmadığını kaydeden Erdoğan, “Aksini düşünen varsa yanlış yerde olduğunu bilmeli. Kendinde hamallığını üstlendiğimiz mukaddes yükü taşıma mecali bulunmayan, kimseden ikaz beklemeden bayrağı derhal bir sonraki dava arkadaşına bırakmalıdır” dedi. Sağda solda birçok dedikodu olduğunu kaydeden Erdoğan, “Birileri parti kuruyormuş, şunu yapıyormuş, bunu yapıyormuş. Hiç bunları kafanıza takmayın. Çok, içimizden ayrılıp da parti kuranları gördük. Şu anda sorsam adını sanını bilmezsiniz. Bu iş böyledir. Çünkü bu tür ihanetlerin içerisinde olanlar bu işin bedelini de ağır öderler. Ben inanıyorum ki, siz değerli kardeşlerim de dimdik durmak suretiyle bu tür adımlara zaten yer vermeyeceksiniz, bunlara imkân da tanımayacaksınız” diye konuştu. Paket genişletilecekFeyzioğlu: Yargı Reformu Strateji Belgesi, Meclis’te ilk gündem maddesi olacak Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun da katıldığı heyetin yaptığı toplantıda, Yargı Reformu Strateji Belgesi ilk paketinin genişletilmesi noktasında uzlaşıya varıldı. Hâkimevi’nde yaklaşık 2 saat süren toplantının ardından basın mensuplarına açıklama yapan Feyzioğlu, “Toplantıda Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin ilk paketinin daha da genişletilmesi noktasında uzlaşıya vardık. Bu kapsamda düşünce ve ifade özgürlüğünün yargısal güvencesini artırmak amaçlı belirli suçlarda İstinaf denetiminin üzerine Yargıtay denetiminin de getirilmesi konusunda mutabık kaldık. Davaların yıllarca uzamasını önleyecek önemli tedbirler üzerinde durduk. Bu çerçevede avukatların Avukatlık Kanunu’nu kullanarak yargıda delil olmak üzere belge toplama yetkisinin güncellenmesi hususu genel kabul gördü. Ayrıca avukatların mahkemeye sunduğu belgelerin bir kez de ilgili yerlerden istenerek davaların uzamasına yol açan uygulamayı düzeltecek tedbirler konusunda uzlaşıldı. Hukuk mesleklerine giriş sınavı konusu baştan sona bir kez daha ele alındı. Her noktasında uzlaşı teyit edildi.” “Türkiye’nin önünü açacak, hukuk devletini güçlendirecek, tüm dünyaya demokrasimizin gücü konusunda en pozitif mesajı verecek ilk paketin Meclisimiz açıldığında ilk gündem maddesi olması için ge Adalet Bakanı Gül de Twitter’da yaptığı açıklamada, “TBBM Başkanı Sn. Metin Feyzioğlu ile yargı reformuyla ilgili görüş alışverişinde bulunduk. Tüm paydaşlarımızla reformun genişletilmesi konusunda hemfikiriz. ‘Güven veren ve erişilebilir adalet’ anlayışıyla hazırlanan reformu hayata geçirmek temel hedefimizdir” dedi. niş bir mutabakatın bulunduğu özellikle ifade edildi” diyen Feyzioğlu, “Dünyada, ‘Türkiye bu konuda ciddi değildir, oyalama taktiği içindedir, hukuk devletini güçlendirme niyeti yoktur, demokrasiden sapmıştır’ diyenlere tokat gibi cevap olacaktır” diye konuştu. Yeşil pasaport polemiği Yargı reformu belgesi açıklandığında, avukatlara yeşil pasaport meselesinin öne çıktığını belirten Feyzioğlu, “Bu kadar kap samlı, bu kadar üzerinde uzun uzun düşünülmüş bir paketi yeşil pasaport basitliğine indirmek kötü niyetliydi, küçümsemek amaçlıydı. Sizi savunan avukatın sizi yargılayan hâkimle eşit olması sadece sizin menfaatinizedir. Bir avukatın vatandaşı yargılayan hâkim karşısında eşitim demesi o vatandaşın o mahkemede birey olarak güçlü olması anlamına gelir. Avukatlar yeşil pasaport almak için kuyruğa girecekler hepsi yurt dışına çıkacaklar diye bir şey yok” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Yüksekdağ’dan CHP ve İYİ Parti’ye İSTANBUL mesajI Eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın tutuklu yargılandığı davanın 14. duruşması Sincan Cezaevi içerisindeki salonda görülmeye devam edildi. Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde savunmasına devam eden Yüksekdağ, “Kürt toplumu ‘kendine gel’ uyarısını AKP ve Batı toplumuna güçlü bir mesaj olarak verdi. ‘Gelin Kürt sorununun birlikte çözelim’ dedi. Kürt toplumu, çözüm sürecini AKP’nin tekelinden çıkardı. CHP, İYİ Parti, yeni parti oluşumları, parlamento Kürt sorununa sahip çıkacak mı? Kürt sorunu ortada kalırsa, bir daha ‘İstanbul’ demez” dedi. Duruşmanın sonunda Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Yüksekdağ’ın tutukluluk halinin devamına hükmedildiğini açıkladı. Davanın görülmesine 27 Eylül’de devam edilecek. l ANKARA/Cumhuriyet KA.DER RAPORUNA GÖRE SİYASİ PARTİLER SINIFTA KALDI 20 şehrin kadın vekili yok Türkiye’de kadınların seçmeseçilme hakkını kazandığı 1934 yılından bu yana yapılan genel seçimlerde kadınerkek milletvekili dağılımını inceleyen Kadın Adayları Destekleme Derneği’nin (KA.DER) raporuna göre 20 şehir hiç kadın milletvekili çıkaramadı. 85 yılda 23 genel seçim yapıldığı belirtilen raporda Türkiye’de bu zamana kadar Adıyaman, Ardahan, Artvin, Bayburt, Burdur, Erzincan, Giresun, Gümüşhane, Karabük, Karaman, Kilis, Kırıkkale, Kırklareli, Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Osmaniye, Rize, Sinop ve Yozgat’ta hiç kadın miletvekilinin çıkarılamadığı belirtildi. Raporda, “Meclise giren 11.385 milletvekilinin 598’i kadın. Bu oran yüzde 5.25’e gelmekte. Bugün Meclis’te bulunan 589 milletve kilinin yüzde 17.32’si yani 102 milletvekili kadın. Bin 389 belediye başkanlığı koltuğundan 43’ü kadınlardan oluşuyor” denildi. Karaoğlu: Sözler tutulsun Araştırmaya ilişkin KA.DER Genel Başkanı Nuray Karaoğlu, “Henüz bir yıl önce yapılan son genel seçimler ve 23 Haziran’da tamamlanan yerel seçimlerde de partiler, kadın örgütlerinin yıllardır mücadelesini verdiği eşit temsil hakkı konusunda sınıfta kaldılar. Kadınların talepleri bir yana, kendi verdikleri sözleri de tutmadılar. Siyasi partilerin aldığı oyun yarısını kadınlar veriyor.Bir sonraki seçimlerde benzer bir manzarayla karşılaşmak istemiyoruz” dedi. l İç Politika Kabinede ve parti yönetiminde nasıl ve ne zaman bir değişim yapacağı merakla beklenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, teşkilatlardaki değişim için düğmeye bastı. Erdoğan, dün il başkanları toplantısında 7. Olağan Büyük Kongre sürecini sonbaharda başlatacaklarını açıkladı. Erdoğan, “Önce delege seçmen listelerini oluşturacak, ardından da belde, ilçe ve il kongreleriyle yola devam edeceğiz. Büyük kongre sürecimizin partimize ve ülkemize hayırlı olmasını özellikle diliyorum” dedi. Erdoğan’ın bu açıklaması, AKP’nin bugüne kadar olağan kongrelerle ilgili yaptığı çalışma ve karar süreçlerinden farklılık taşıyor. Siyasi Partiler Yasası’na göre, partilerin en az 2 yıl, en fazla da 3 yılda bir olağan kongre yapması gerekiyor. AKP, kurulduğu 2001 yılından beri yaptığı 6 olağan kongreyi de 3 yılda bir yaptı. 6. Olağan Kongresini 18 Ağustos 2018’de yapan AKP’nin, 7. Olağan Kongresini de Ağustos 2021’de yapması bekleniyordu. Yine bugüne kadarki süreçlerde olağan kongre tarihinden 1 yıl önce belde, ilçe ve il kongre süreçleri başlatılıyordu. Erdoğan’ın, sonbaharda süreci başlatacaklarını açıklaması, olağan kongre sürecinin 1 yıl öne çekilmesi anlamına geliyor. Erdoğan, olağan kongre için Ağustos 2021 tarihini beklese de belde, ilçe ve il teşkilatlarını 1 yıl erken yenilemiş olacak. Birden fazla strateji Erdoğan’ın bu hamlesinin birden fazla stratejiyi içinde barındırdığı belirtiliyor. İlk olarak yerel seçimlerinde başarısız olan il ve ilçe teşkilatları, kongreler yoluyla değiştirilmiş olacak. Böylece parti tabanında, teşkilatlardan duyulan rahatsızlık nedeniyle genel merkeze yönelen baskının ortadan kaldırılmasının amaçlandığı, görevden alma şeklinde yapılacak değişim nedeniyle oluşabilecek küskünlüklerin de önüne geçilmesinin hedeflendiği kaydediliyor. Bu hamlenin bir başka amacının ise sonbahardan itibaren hızlanacak yeni parti hazırlıklarına karşı parti tabanını bir arada tutma olduğuna dikkat çekiliyor. Erdoğan’ın, il başkanlarına “Sizlerden, şehirlerinize döner dönmez 2001’den bugüne partimizde görev almış veya gönül vermiş her bir kardeşimize ulaşmanızı istiyorum. Bu kardeşlerimizin gönüllerini almanızı, varsa dertleri, sıkıntıları, onlara çözüm aramanızı, kendileriyle irtibatı asla kesmemenizi özellikle talep ediyorum” demesi de bu hamlenin ikinci ayağı olarak görülüyor. Erdoğan’ın bu kapsamda il ve ilçe kongrelerinde kırılmış ve küsmüş eski teşkilat yöneticilerine yeniden görev verebileceği kaydediliyor. Bu hamlenin bir diğer hedefinin de, Erdoğan ve parti yöneticilerinin “önümüzdeki 4 yıl seçim olmayacak, seçim zamanında yapılacak” açıklamalarına karşın olağanüstü gelişmelerin yaşanması ve erken seçime gidilmek zorunda kalınması durumunda teşkilatları hazırlamak olduğuna dikkat çekiliyor. Erdoğan ayrıca, teşkilatların kadrolarını güçlendirmenin yanında geleneksel siyaset usullerine yeni yöntemler de ekleyeceklerini, gerekirse yeni birimler kurarak teşkilatları daha aktif hale getireceklerini söyledi. Erdoğan, önümüzdeki haftalarda en yüksek oyu aldıkları şehirlere Rize ve Konya’dan başlayarak teşekkür ziyareti gerçekleştireceğini de duyurdu. l ANKARA TBMM Başkanı Şentop: Erken seçim ihtimali sıfır TBMM Başkanı Mustafa Şentop, yeni sistemle ilgili olarak anayasal düzlemde bir değişikliğe gerek olmadığını, alt mevzuatla bazı düzenlemeler yapılabileceğini belirtirken, 2023’ten önce erken seçim ihtimalini “sıfır” olarak gördüğünü söyledi. Şentop, dün düzenlediği kahvaltılı basın toplantısında 2. yasama yılı çalışmalarını değerlendirdi. Soru üzerine Şentop, Cumhurbaşkanı’nın seçim kararı aldığında kendi seçimini de yenilediğini, ilk dönemini harcayacağını ve süresini kısaltacağını belirterek “Cumhurbaşkanı’nın bu kararı alması mümkün ama çok zor” dedi. Parlamentonun seçim kararı alabileceğini, ancak bunun için de nitelikli çoğunluk gerekeceğini kaydeden Şentop, “Gerek parlamento gerekse Cumhurbaşkanlığı Hükümeti stabil halde. Siyaseten de hukuken de erken seçim kararı ihtimalini sıfır olarak görüyorum” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle