19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ERZURUM KONGRESİ Belgelerle Erzurum Günümüz Türkçesine yalınlaştıran: Işık Kansu 23Temmuz 1919 Çarşamba günü Erzurum’da başlayan Erzurum Kongresi’nin gündem hazırlıkları birkaç gün önceden başlamıştı. Kongrenin gündemi ile ilgili hazırlıkların taslakları ile ilgili belgeler ilk kez, Erzurum’un resmi gazetesi olan “Envâri Şarkiyye”nin kuruluşunun 101. yıldönümü nedeniyle Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde 721 Ağustos 1968 tarihleri arasında açılan “Erzurum Yazma ve Basma Eserler Sergisi”nde gün yüzüne çıkarılmıştı. Mavi mürekkeple çift tabaka bir kâğıda yazılı gündem taslaklarının içeriği şöyle: Erzurum Kongresi ile ilgili el yazısı gündem taslakları Erzurum Kongresi Açılış Günü Gündem (Ruzname) Hazırlığı Taslağı: 17 Temmuz 1919 1 Pazartesi (20 Temmuz) gününe kadar Diyarbakır, MamuretülAziz (Elazığ) vilayetlerinden uygun yanıt alınır ve çoğunluk oluşursa kongre açılacak; yanıt gelmediği takdirde perşembe (24 Temmuz) gününe değin ertelenmesiyle, perşembe günü mutlaka açılacaktır. 2 Duanın ardından kongre, bir yaşlı üye tarafından “Güşad edildi” (açıldı) biçiminde açılacak ve delegelerden olmayanların dışarı çıkması rica edilecektir. 3 Her vilayetin temsilcilerinden birer kişi alınarak yedi kişilik bir “İtimadname Tetkik Encümeni” (Güven Mektubu İnceleme Komisyonu) oluşturulacaktır. 4 Kongrenin açılışında Erzurum Müftüsü (Solakzâde Sadık Efendi), eğer kabul etmediği takdirde, Şiran Müftüsü Hasan (Fahri) Efendi, dua okuyacaktır. 19 Temmuz 1919 5 Oyların nasıl sonuca bağlanacağı sorunu. 6 Mustafa Kemal ve Kazım Paşa’larla, alttaki konuların belirlenmesi için bir heyetin, işaret olunan kişilerin nezdine gönderilmesi: a) Beslenme ve barınma, para, cephane. b) Yönetim şekli: Ordu ve Kuvayi Milliye bir kitle halde bulunduğu takdirde başvurulacak yerin belirlenmesi. c) Gelecek göz önüne alınarak, şimdiden her türlü malzemenin, Vilayeti Seb’a’ya (Trabzon, Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ ve Sivas valilikleri bölgelerinden oluşan 7 il) gönderilmesi. ç) Subayların tasfiyesi. d) Kıyıların Rumlar ve Ermenilere hesabına İtilaf Devletleri tarafından aniden işgaline karşı kıyı halkının alacağı durum ve Kuvayi Milliye’nin hareket hattı. e) Elviyei Selase (Kars, Ardahan, Oltu, Batum, Artvin sancakları) ve Nahçıvan’da gelişen katliamlara karşı alınacak önlemler. 7 Kongrede, her ilin özel durumu göz önüne alınarak bir tüzük hazırlanması. Kongrenin açılış konuşmasını yapan Raif Efendi: Hakkımızda düşünülen şey, idam ve giyotinmiş Erzurum Kong resi Vilayatı Şarki ye Müdafaai Huku ki Milliye Cemiyeti (Doğu Anadolu İlle ri Ulusal Hukuku nu Savunma Der neği) Erzurum Şu besi Başkanı Raif Efendi’nin konuş ması ile açıldı. Raif Efendi, bu rada toplanmanın pek bilinen kutsal nedeni ve amacı ol duğunu dile getir diği konuşmasın da, Osmanlı hükü metinin 4 yıl sü ren savaştan sonra, can düşmanı olan Rusya Çarlığı’nın “Osmanlı hakkının devamı ve çoğun luğun azınlıkla ra çiğnetilmeyece ği konusunda veri len güvenceler üze rine silahlarını in dirdiğini” belirterek şöyle devam etti: “Üzülerek söylüyorum ki, bu zanlarımızda aldanmışız. Doğu Anadolu İlleri Ulusal Hukukunu Savunma Derneği Erzurum Şubesi Başkanı Raif Efendi’nin Erzurum Kongresi’nde yaptığı konuşmanın kendi el yazısı ile metni... Bizim hakkımızda düşünülen şey idam Doğu Anadolu evlatları, yaklaşık kararı; oturtulmak istediğimiz 600 yıllık Osmanlı’nın soylu mil sandalye, idam sandalyesie hak letinin bir parçasıyız. İşte, uğra kımızda yapılacak iş, giyotin iş dığımız tecavüze karşı savunma lemiymiş. Ondan sonraki düşün görevimiz için yüreklerimiz çarp cenin de, milletin devleti ve vata maya, her yerde bu yönde giri nımız parçalanarak, üzerinde is şimler başlamıştır” dedikten son tenildiği gibi yaralar açılarak, di ra, İzmir’in işgalinin ardından bu dik didik edilmek üzere bir hü tür girişimlerin Doğu Anadolu’ya kümet oluşturmak sevdasın da yayılacağının kesin gözüktü da bulunan hunhar ellere teslim ğünün altını çizdi. edilmek olduğunu da anlatmaya Raif Efendi konuşmasında, gerek yoktur.” Doğu Anadolu halkının gönül Raif Efendi, “Gün gibi ortada ve ağız birliği ile hareket edece olan hukukumuza saldırı olası ği bir anda olunduğunun da al lıklarını göz önünde tutan bizler, tını çizdi. İstanbul hükümetine gönderilen telgraf... Kongre kararlarının tam metni Erzurum Kongresi kararlarını İstanbul’a bildiren tarihi telgraf: SADARET MAKAMINA Doğu Anadolu vilayetlerinin Erzurum Kongresi beyannamesidir: Silah bırakışmasının imzasından sonra gittikçe artan anlaşmayı bozucu uygulamalar ve İzmir, Antalya, Adana ve havalisi gibi memleketlerimizin önemli kısımlarının fiilen işgali ve Aydın Vilayetinde yapılan dayanılmaz Yunan faciaları ve Ermenilerin Kafkasya içinde hudutlarımıza kadar varan katliam ve Müslüman kıyımı siyasetiyle, yayılma hazırlıkları ve Karadeniz kıyısında Pontus hayalini gerçek haline getirmek amacıyla hazırlıklar yapılması ve sırf bu amaçla, Rusya kıyılarından akın akın, göçmen adı altında gelen yabancı Rumlar ve bu arada da silahlı eşkıya çetelerinin gönderilmesi gibi olaylar karşısında, kutsal vatanın bölünme ve dağılma tehlikesini gören milletimiz, hiçbir milli iradeye dayanmayan merkezi hükümetin bu facialar acılarına çare bulamayacağına eskimiş örneklerle inanmış ve birçok etkiler altında, olası ki daha acı ve hazin ve kabulü imkânsız kararlara da baş eğeceğinden tümüyle endişeli bulunuyor. Bu yüzden, kendisini en yakın ve en kanlı tehlikeler karşısında gören Doğu Anadolu vilayetlerinin kutsallığını bizzat korumak amacıyla, her tarafta milli vicdanda yer tutmuş cemiyetlerin katılımıyla, son zamanda toplanmış olan Erzurum Kongresi, 17 Ağustos 1919 tarihinde çalışmasına son vererek Allah’ın lütfuyla, aşağıdaki kararları aldık: 1 Trabzon vilayeti ve Canik Sancağı ile Doğu vilayetleri adını taşıyan Erzurum, Sivas, Diyarbakır, Elaziz, Van, Bitlis vilayetleri ve bu saha içindeki bağımsız livalar, hiçbir neden ve gerekçe ile birbirlerinden ve Osmanlı topluluğundan ayrılması imkânı düşünülemeyen bir bütündür. Saadet ve felakette tam bağlılığı kabul eder ve yazgıda aynı amacı hedef seçer. Bu alanda yaşayan bütün Müslüman unsurlar, birbirlerinin karşı karşılıklı dostluk duygusuyla dolu ve geleneksel sosyal durumlarına saygı gösteren öz kardeşlerdir. 2 Osmanlı vatanının bütünlüğü ve ulusal bağımsızlığın sağlanması ve Saltanat ve Hilafet makamının korunması için Kuvvayi Milliye’yi etken ve ulusal istenci egemen kılmak esastır. 3 Her türlü işgal ve müdahale, Rumluk ve Ermenilik oluşumu amacına dönük bir çaba sayılacağından, birlikte savunma ve direnme esası kabul edilmiştir. Siyasi egemenliği ve sosyal dengeyi bozacak biçimde Hıristiyan unsurlara birtakım ayrıcalıklar verilmesi kabul edilmeyecektir. 4 Merkezi hükümetin, devletlerin baskısı karşısında, buraları terk ve bırakma zorunluluğunda kalması olasılığına göre, Hilafet ve Saltanat makamına bağlılığına ve milli varlık ve haklara kefil olacak kararlar alınmıştır. 5 Vatanımızda öteden beri birlikte yaşadığımız gayrimüslim unsurların, devlet kanunları ile belirlenmiş kazanılmış haklarına tümüyle uyarız. Mal ve can ve ırz larının korunması zaten din bakımından gerekli şeylerden, milli geleneklerden ve yasal esaslardan olduğundan, bu esas, kongremizin genel kanısı ile onanmıştır. 6 İtilaf Devletleri’nce, silah bırakılmasının imza olunduğu 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırlarımız içinde kalan ve her bölgesinde olduğu gibi, Doğu Anadolu vilayetlerinde de ezici çoğunluğu İslamlar teşkil eden ve kültürel ekonomik üstünlüğü Müslümanlara ait bulunan ve birbirinden ayrılması imkânsız, öz kardeş olan din ve ırktaşlarımızın oturduğu memleketlerimizin bölüşülmesi teorisinden tamamen vazgeçilerek varlığımıza ve tarihi, ırki, dini haklarımıza uyulması ve bunlara aykırı girişimlerin kabul olunmaması ve böylelikle, tümüyle hak ve adalete dayanan bir karar verilmesi beklenmektedir. 7 Milletimiz, insani, asri gayeleri ulu sayar ve fenni, endüstriyel ve ekonomik hal ve ihtiyacımızı takdir eder. Bunun için, devlet ve milletimizin iç ve dış bağımsızlığı ve vatanımızın bütünlüğü saklı kalmak koşuluyla altıncı maddede açıklanan sınırlar içinde, milliyet esaslarına uyan ve memleketimize karşı yayılma emeli beslemeyen, herhangi bir devletin fenni, endüstriyel ve ekonomik yardımını memnunlukla karşılarız ve bu adil ve insani şartları kapsayan bir barışın da acele kararlaştırılması insanlığın selameti ve alemin huzuru adına, milli emellerimizin en başta gelenidir.  8 Milletlerin kendi geleceğini bizzat belirlediği bu tarihi devirde, merkezi hükümetin de milli istence bağlı olması zorunludur. Çünkü milli iradeye dayanmayan herhangi bir hükümet ve heyetinin kendi ve kişisel kararları milletçe uyulacak şeyler olmadıktan başka, dışarıdan da geçerli olmadığı ve olmayacağı, şimdiye kadar olan şeyler ve sonuçlar ile kanıtlanmıştır. Buna göre, milletin içinde bulunduğu hazin ve endişeli halden kurtulmak çarelerine bizzat başvurmasına gerek kalmadan, merkezi hükümetin Millet Meclisi’ni hemen ve bir an kaybetmeden toplaması ve böylelikle millet ve memleket yazgısı hakkında alacağı bütün kararları, Millet Meclisi’nin denetlemesine bırakılması zorunludur. 9 Vatanımızın maruz kaldığı acılar ve olaylar ile ve tümüyle aynı amaçla milli vicdandan doğan derneklerin birlik ve beraberliğinden oluşan genel kitle, bu sefer Şarki Anadolu Müdafaai Hukuk Cemiyeti adıylaa adlandırılmıştır. Bu cemiyet, her türlü particilik cereyanlarından tamamen uzaktır. Bütün Müslüman vatandaşlar, cemiyetin tabii üyelerindendir. 10 Kongre tarafından seçilmiş bir temsil heyeti kabul edilmiş ve köylerden başlayarak vilayet merkezine kadar var olan milli örgüt birleştirilmiş ve onanmıştır. 17 Ağustos 1919 İmza Kongre Heyeti 923 TEMMUZ 2019 SALI Çok değerli ve meşru bir unvan METİN AYDOĞAN Mustafa Kemal, 3 Temmuz 1919’da Erzurum’a geldi. Amasya’da milli direnişin askeri temelini atmıştı, şimdi Erzurum’da ve Sivas’ta bu temelin siyasi karşılığını yaratacaktı. Paşalık yetki ve unvanından ayrıldığı için, işi daha güç ve tehlikeli bir duruma gelmişti. Türk toplumu, meşru yetkiye önem veren, özellikle orduyu yöneten paşalara saygı duyan bir geleneğe sahipti. Emekli olan yönetici, çok yetenekli bile olsa, belki saygınlığını korur ancak yaptırım gücünü koruyamazdı. “Hizmet” dışı kalan her unsur, etkisini kısa süre içinde yitirirdi. Yetkisizliğin yol açacağı her türlü olumsuzluğa hazırlıklıydı. “Bir kenarda sıkıştırılacak olursa, ölene dek çarpışacak ve asla sağ ele geçmeyecekti”. Her şeyi göze almıştı. Halkın desteğini örgütlü bir güce ulaştıracak ve sonuna dek gidecekti. 3 yıl dişimizi sıkarsak... Erzurum’da ilk toplantıyı, 10 Temmuz 1919’da Erzurum ve Vilayatı Şarkiye Müdafaai Hukuk Cemiyeti Yönetim Kurulu üyeleriyle yaptı ve görüşlerini kapsamlı bir biçimde açıkladı. Açıklamaları, durumu belirlemekle kalmıyor, gelecekteki gelişmeleri büyük bir isabetle önceden görüyordu. Masaya serdiği haritada elini Avrupa üzerine koyarak ve karşısındakiler sanki “Erzurumlu beş dernek yöneticisi değil de, yeni ordunun kurmaylarıymış gibi” büyük bir ciddiyetle askerisiyasi görüşlerini anlattı. “Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılabileceğini, ancak Türk milletinin ölmeyeceğini” söyledi. Avrupa devletlerinin güçlü ve güçsüz yanlarını ele aldı. Batı’daki savaş yorgunluğunun milli mücadele için uygun koşullar yarattığını, İngiliz ve Fransız ordularının savaşacak durumda olmadığını söyledi. “Üç yıl dişimizi sıkarsak, düşmanı yurdumuzdan atarız” dedi. Dört saat süren konuşmasında, değişik sorulara inandırıcı yanıtlar verdi ve bu toplantıyı, “görüyorsunuz ki; bu koşullar altında karşımızda yalnız Yunan kuvvetleri kalacaktır. Eğer, Türk milletini tek bir direniş cephesinde birleştirebilir ve ordumuzu kısa zamanda düzenleyip güçlendirirsek, çok sürmeden Yunanlıları denize döker, ülkeyi işgalden kurtararak bağımsızlığımıza kavuştururuz” diyerek bitirdi. HHH Kongre henüz başlamadan Kurtuluş Savaşı’nın dayanacağı stratejiyi belirlemişti. Bu belirlemeyi, Erzurum’da başlayarak Yunan ordusunun denize döküldüğü 9 Eylül 1922’ye dek adım adım uyguladı. Erzurum Kongresi’ni, 23 Temmuz 1919 günü görüşleri içeren güçlü bir söylevle açtı. Kongre, beş ilden gelen 54 delege ile toplandı. Delegelerin 17’si çiftçi ve tüccar, 5’i emekli subay, 4’üemekli memur, 5’i öğretmen, 4’ü gazeteci, 5’i hukukçu, 4’ü mühendis, biri doktor, 6’sı din adamıydı. Yorucu ama verimli Kongre çalışmaları uzun, yorucu, tartışmalı ama beklenenin de ötesinde verimli oldu. Birbirinden değişik düşüncede ve anlayışta olan farklı kültür ve dünya görüşüne sahip insanlar bir araya gelmiş, ortak kararlara ulaşmaya çalışmışlardı. Düşünsel ayrılıklar, çoğu kez uzlaşmaz karşıtlıklar içeriyordu. Örneğin, Trabzon, Sürmene, Giresun ve Tirebolu’dan gelen delegeler Prens Sebahattinci’ydiler. Kongreye verdikleri 22 maddelik raporda, “Türk ırkının yaratılış olarak en ko lay kabul edeceği uygarlık AngloSakson uygarlığıdır. Doğu Anadolu’da, bu uygarlığı temsil eden milletlerin yol göstericiliği kabul edilmelidir” diyorlardı. Erzurum Kongresi, bölgesel niteliğine karşın ulusal bağımsızlığı ve halkın birliğini amaç edinerek, mücadele ilkelerini belirleyen önemli kararlar aldı. Siyasi, idari ve hukuki saptamalarda bulundu. Müdafaai Hukuk örgütlerini, Sivas’ta yapılacak ulusal kongrede bir merkezde toplamak ve ülke geneline yaymak için gerekli olan düşünsel ve örgütsel temeli oluşturdu. İki kongre arasında yetkili olacak bir Temsil Heyeti seçti. “Milletin birliğini tüm dünyaya gösteren” bir eylem yarattı. Mustafa Kemal, Erzurum’u Anadolu’da kurulacak bir hükümetin ilk adımı olarak görüyordu. Bu görüşü, “milletin güveneceği bir hükümet yaratmak için, önce o hükümetin dayanacağı bir kuvvet yaratmak gerekir. Bu da Doğu İlleri Kongresi’nin ve ondan sonra Sivas Genel Kongresi’nin toplanmasıyla olacaktır” diyerek dile getirdi. Erzurum’daki çalışmaların bir başka önemli sonucu, temeli Amasya’da atılan, “Anadolu’da yeni bir hükümet kurma düşüncesinin” kesin bir karara dönüştürülmesidir. Mustafa Kemal, bu kararı kongreyi açış konuşmasında, “geleceğine egemen bir milli iradenin, müdahaleden korunmuş olarak ortaya çıkışı, ancak Anadolu’dan beklenmektedir” diyerek dile getirmişti. Erzurum’da, devrimin iki temel ilkesi ortaya çıktı. Milli Mücadele, iktidar gücünü birkaç kişinin elinde toplayan tepeden inmeci ve salt askeri bir hareket olmayacaktı. Mücadeleye halk iradesi egemen kılınacak ve ulusun içinden çıkan bir çoğunluk yönetimi oluşturulacaktı. Erzurum’dan bütün Anadolu’ya durmadan gönderilen ileti buydu. Ödün yok... Kongrede, Misakı Milli anlayışı bir bildiri haline getirildi ve yabancı temsilcilikler de içinde olmak üzere ülkenin tümüne gönderildi. Doğrudan kendisinin kaleme aldığı Misakı Milli Bildirisi’nde, Türk unsurunun çoğunlukta olduğu İmparatorluk topraklarının sonuna dek savunulacağı ve bu sınırlardan hiçbir koşulda ödün verilmeyeceği açıklanıyordu. Erzurum Kongresi’nin Milli Mücadele’ye yaptığı bir başka önemli katkı, direniş örgütlerinin bağlı kalacağı bir tüzüğün ve bu tüzükte somutlaşan mücadele anlayışının bir bildiri halinde belirlenmesiydi. Bildiride şu görüşler yer alıyordu: “Ulusal sınırlar içinde bulunan vatan bir bütündür; birbirinden ayrılamaz... Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı, ulus birleşerek direnecek ve kendini savunacaktır... Kuvayi Milliye’yi etkin ve ulusal iradeyi egemen kılmak, temel ilkedir... Hıristiyan azınlıklara siyasi üstünlük ve toplumsal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez... Manda ve himaye kabul olunamaz... Ulusal meclisin derhal toplanmasını ve hükümet işlerinin meclis denetiminde yürütülmesini sağlamak için çalışılacaktır”. Erzurum Kongresi, on dört gün süren yoğun çalışmalardan sonra, 7 Ağustos 1919’da 10 maddelik bir bildiri kabul edilerek son buldu. Son gün, içinde Mustafa Kemal’in de bulunduğu dokuz kişilik bir Temsil Kurulu (Heyeti Temsiliye) seçildi. Kongrede kabul edilen tüzüğe uygun biçimde seçilen kurul, Cemiyetler Kanunu’na bağlı olarak 24 Ağustos’ta Erzurum Valiliği’ne bildirildi. Kurul üyeleri, hiçbir zaman bir araya gelmedi ama bu girişim Heyeti Temsiliye Başkanı olarak Mustafa Kemal’e çok değerli meşru bir unvan kazandırdı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle