19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: EMİNE BİLGET 922 TEMMUZ 2019 PAZARTESİ ‘İnfazı durdurun’Hukukçulardan Yargıtay’a eski Cumhuriyet yazar ve yöneticileri için çağrı Hukukçular, Yargıtay Başsavcılığı’nın tebliğnamesinden sonra halen cezaevinde olan İper ve 5 eski Cumhuriyet yazar ve yöneticisinin bir an önce tahliye edilmesini istedi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Muharrem Özen, Yargıtay Onursal Cum huriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu ve Yargıtay Onursal Daire Başkanı ve Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi HamAlican di Yaver Aktan, Yargıtay uludağ Başsavcılığı’nın tebliğnamesinden sonra halen cezaevinde olan gazetemiz muhasebe çalışanı Emre İper ve 5 eski Cumhuriyet yazar ve yöneticisinin bir an önce tahliye edilmesi çağrısı yaptı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, geçen hafta Cumhuriyet davasına ilişkin “eleştiri ve yorum niteliğindeki haberlerin terör örgütüne yardım suçuna vücut vermeyeceğini” belirterek, mahkumiyetlerin bozulmasını istemişti. Tebliğname üzerine Cumhuriyet davası avukatları, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’ne başvurarak, dosyanın öncelikle ele alınması ve cezaevinde olan Güray Öz, Hakan Kara, Musa Kart, Mustafa Kemal Güngör, Önder Çelik ve Emre İper’in tahliye edilmesini istemişti. 16. Ceza Dairesi de öncelikli görüşme kararı vererek, dosyayı tetkik hâkime göndermişti. Adli tatile girilmesi nedeniyle başvuruyu nöbetçi daire karara bağlayacak. Kanadoğlu: Gecikmemeli Yargıtay Onursal Cumhuriyet Baş savcısı Sabih Kana doğlu, Yargıtay’ın dosyaya öncelik ve rip bu sorunu çöz mesi gerektiğini vurguladı. Nöbetçi dairenin, içerideki Kanodoğlu ler için infazın durdurulmasına karar vermesi gerektiğini kaydeden Kana doğlu, “Nöbetçi dairenin bir an önce fa aliyete geçmesi lazım. Bir gün geciktir meden incelemek lazım” dedi. Yargıtay Onursal Daire Başkanı ve Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Aktan: ‘Kutlanacak davranış’ Yargıtay Onursal Daire Başkanı ve Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Hamdi Yaver Aktan, Yargıtay Başsavcılığı’nın tebliğnamesinin içeriği itibarıyla “kutlanacak bir davranış” olduğunu kaydetti. Davanın aciliyeti olduğuna dikkat çeken Aktan, “Çünkü haklarında kesinleşen karar nedeniyle Yargıtay’a başvuramayan gazetecilerin halen inifazları devam ediyor. Mahkeme, muhtemel bir bozmaya karşı giderilmesi olanaksız zararın önlenmesi için infazların durdurulmasını yapabilirdi. Esasen özgürlükler için her zaman hukukta lehe uygulama yapılması mümkündür. Ama bu yola gidilmeyerek, yazarların uzunca bir süre haksız yere tutukluluklarının devam ettikleri görülmektedir” dedi. Nöbetçi ceza dairesinin ilk me bir zaman, hiçbir örgü sai gününde bunu görüşebileceğini te en ufak destek yapa ifade eden Aktan, “Derhal inceleyip cak bir gazete değildir. tebliğname gibi karar çıkacağını dü Başka yayın organların şünmekteyim. Hemen karar verip şu da bunu gördük. Ancak anda infazları görülmekte olan ya Cumhuriyet hiçbir za zarların da tahliyesine karar verebi man onlar gibi yanılma lir. Bu tebliğnameden sonra infazın dı. Cumhuriyet, çağdaş, yapıldığı yerdeki infaz hâkimliği de modern Türkiye’nin ku infazı durdurabilir. Hangisi yapacak rucusunun düşüncele sa yapsın, bir an önce bunun sonuç rine uygun olarak ya lanması gerekir. Bu mağduriyetin giderilmesi gerekir” ifadesini kullandı. Aktan yın yapmıştır. Aydınlanma devrimleri için ya ‘Cumhuriyet’te olmaz’ yın yapmıştır. Bu mağduriyetin giderilmesi bir hakkın teslimi Hamdi Yaver Aktan, Cumhuriyetçilerin dir. Bu, Türkiye’nin dünyadaki saygınlığını “Örgüte yardım” ile suçlanmasına da tep da koruyacak ve artıracaktır” değerlen ki gösterirken, “Cumhuriyet gazetesi hiç dirmesinde bulundu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Muharrem Özen: ‘Haberden örgüte yardım çıkmaz’ Cumhuriyet’e konuşan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Mu hakemesi Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Muhar rem Özen, Yargıtay dairesi nin, bozma kararını cezası ke sinleşenler yönünden sirayet ettirebileceğini, bunun şart larının mevcut olduğunu kay detti. Prof. Dr. Özen, yargı sal sürecin devam ettiğini belirterek, “Başsavcılığın tebliğ Özen namesindeki görüşlere katılıyorum. Eğer daire, kararı onarsa başsavcılık buna karşı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na baş vurabilir” dedi. Ceza Muhakemesi Yasası’nın 280. maddesinin 3. fıkrasındaki, “Sanık lehine olması halinde, bu hususların istinaf is teminde bulunmamış olan diğer sanıkla ra da uygulanma olanağı varsa bu sanık lar da istinaf isteminde bulunmuşçası na verilen kararlardan yararlanırlar” hük müne işaret eden Özen, CMK’nin 306. maddesi kapsamında Yargıtay’ın vere ceği kararın bozma anında halen cezae vinde olanlara uygulanabileceğini kaydetti. Özen, cezası kesinleşen ve temyize gidemeyen eski Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin tahliyesini ilk olarak ilk derece mahkemesinin yapması gerektiğini kaydetti. 5275 sayılı İnfaz Yasası’nın 98. maddesinin 3. fıkrasında “Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir” denildiğini anımsatan Özen, “Bu nedenle doğru düzgün gerekçe verilebilirse mahkemenin ‘Dosya bende değil’ demesini tutarlı bulmuyorum. İlk derece mahkemesinin karar vermesinin hukuki ve gerekli olduğunu düşünüyorum. Ancak mevcut durumda nöbetçi ceza dairesi de karar verebilir. Veya ‘Ben yetkili değilim’ diyerek, dosyayı yerel mahkemeye gönderebilir. Ancak ortadaki ciddi hak ihlalini önlemek için iki mahkemeden biri bir an önce karar vermeli. Mahkemeler, mevcut yargı paketindeki iradeyi de değerlendirmeli” diye konuştu. Eski Cumhuriyet yazar ve yöneticilerinin haber ve köşe yazıları nedeniyle “terör örgütüne yardım” ile suçlanmasını da eleştiren Özen, şu değerlendirmeyi yaptı: ‘Basın özgürlüğü’ “Ben bir haberin içeriğinin salt ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Haberlerden örgüte yardım çıkmaz. Bir gazetenin o günkü siyasi olaylarla ilgili basın örgürlüğü çerçevesinde ağır eleştiri niteliğindeki haberleri ifade özgürlüğüdür. Bundan suç örgütüne yardımın hukuken çıkması mümkün değil. Böyle bir saik üzerinden eylem olmaz. Eylem fiil üzerinden olur. Algı ve saik suç oluşturarak... Önemli olan fiildeki kasıttır. Bütün iktidarlar da muhalefetler de alkış kadar yergiye ve ağır eleştiriye katlanmak zorunda. Basından, iktidarı da muhalefeti de mutlaka mutlu edecek, olumlu kılıcak bir haber beklenemez. Demokrasilerde 4. kuvvet olan basın, kamu adına iktidarları denetler. Bu denetim örgüte yardım şekilde değerlendirilemez.” l ANKARA 1 milyarı aşkın imza Suriyelilere nefret kampanyası Suriye’deki iç savaş nedeniyle 2011 sonrası göç etmek zorunda bırakılan 3 milyon 613 bin Suriyeli, “geçici koruma statüsü” ile Türkiye’ye yerleşti. Toplam 196 ülkede faaliyet gösteren Change.org’da da kullanıcılar şimdiye dek “Suriyelilere yönelik nefret söylemi içeren” 73 kampanya başlattı. Kampanyalarda Suriyeliler için, “sürgün edilsinler”, “sokağa salınmasınlar”,“vicdan yoksunu”, “katil beyinli”, “taşkın”, “Def olsun gitsinler” gibi ifadeler kullanıldı. Kampanyalara şimdiye dek 1 milyar 385 milyon 122 bin 43 kişi imza attı. Türkiye’deki Change. org’da Suriyelilere ilişkin kampanyalar en çok “Suriyeliler ülkelerine gönderilsin” talebiyle başlatıldı. İfadelerden bazıları şöyle: ‘Dışarı çıkmasınlar’ l TSK 1845 yaş arası Suriyeli erkekleri eğitip, IŞİD’le savaşa göndersin: Bu bizim savaşımız değildir. Türk askeri şehit olurken Suriyeli erkekler Türkiye’de fink atıyor. Kendi memleketine faydası olmayanın bize mi faydası olacak? l Bu insanlar bizi rahatsız ediyor. Birçok IŞİD üyesinin Suriye vatandaşı olduğunu biliyoruz. l Burası Türkiye, Suriye değil. Bizim atalarımız bu vatanı hainlerle ortak olsun diye kazanmadı. Defolsun gitsinler. l Suriyeli gençler adamakıllı para kazanma derdinde değil. Ülkemizin güzel yerlerinde insanları taciz etmekte, rahatsızlık verici olaylar yaşatmakta. l Suriyeliler konteynır kentte toplanıp ordan dışarı çıkmasınlar. l Çocuklarımızı onların vicdandan yoksun “katil beyinli” çocuklarıyla daha fazla aynı çevrede yaşatmak istemiyoruz. Bu güzel ülkemdeki tüm Suriyelilerin sınır dışı edilmesini istiyoruz. l ANKARA / Cumhuriyet ‘Adalet ve özgürlük mücadelemiz sürecek’ Şanlıurfa Suruç’ta 20 Temmuz 2015 tarihinde IŞİD’in canlı bomba saldırısı sonucu hayatını kaybeden 33 genci anmak için, önceki gün Kadıköy’de toplanan ve polisin sert müdahalesiyle gözaltına alınan 27 kişi serbest bırakıldı. Serbest bırakılmalarının ardından İHD İstanbul Şubesi’nde basın toplantısı düzenleyen gençlik örgütleri, adalet ve özgürlük mücadelesini sokakta sürdürmeye devam edeceklerini belirttiler. Suruç Aileleri İnisiyatifi de mesaj göndererek, gençlere destek verdi. Gençler, işkence yapan polisler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti. HDP İstanbul İl Örgütü de Kadıköy Halitağa Caddesi’nde dün bir araya gelerek gözaltı ları protesto etti. Basın açıklamasına katılan HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, “Suruç için yapılan anmalara yönelik saldırılar insanlık dışı ve hukuksuzdur. Saldırıya izin veren herkesi kınıyoruz.” Sert polis müdahalesini protesto etmek için Kadıköy Süreyya Operası önünde bir araya gelen gençlik örgütleri de yaptıkları açıklamada, “Kaymakamlık, ‘envanterimizde plastik mermi bulunmuyor’ demiştir. Ancak gerek alınan sağlık raporlarında gerekse basına yansıyan görüntülerde kolluğun plastik mermiyi yoğun bir şekilde yakın mesafeden kullandığı tespit edilebilmektedir. Kaymakamlık açıkça yalan söylemektedir” dendi. l Haber Merkezi ‘Polis şiddeti’ cezasıAİHM, tabanca ile vurulan Köse için ‘hak ihlali’ kararı verdi MEHMET İNMEZ İzmir’in Bornova ilçesinde, 2008 yılında trafikte tartıştığı polis tarafından tabanca ile vurulan hırdavatçı Hasan Köse’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) “Hak ihlali” olduğu gerekçesiyle yaptığı başvuru sonuçlandı. AİHM, Türkiye’ye “Hak ihlali” olduğu gerekçesiyle Türkiye’yi suçlu bularak, 68 bin Avro (436 bin TL) manevi tazminat ödemeye mahkum etti. 2008 yılında meydana gelen olayda Hasan Köse ve kardeşi İbrahim Köse minibüsle iş yerine giderken, huzur timlerinde görevli motosikletli sivil polis memurları C.U., L.T., H.M. ve A.Y. ile trafik tartışmasına girdi. Polis memuru C.U. önce bir el havaya, ardından yere ateş etti. C.U’nun elinden tabancayı almak istediği öne sürülen Hasan Köse, yaşanan arbedede karnından vurul du. Tartışmada kendisi de kafasından yaralanan C.U. ile Köse’nin kardeşi İbrahim Köse gözaltına alındı. Savcılık, iki kardeş hakkında, “Görevi yaptırmamak için direnme, kamu görevlisine görevinden ötürü hakaret” suçlarından 25 yıl arasında hapis cezası istemiyle dava açtı. Köse kardeşler yargılama sonunda beraat etti. 5 ay ceza aldı Polis C.U. hakkında da “taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma” suçundan 4 8 yıl arasında hapis cezası istemiyle dava açıldı. Yargılamada C.U. “Arkadaşıma zarar verecek diye biber gazı sıktım. Sopa ile bana saldırıp sol omzuma vurdu. Sağ elimde olan tabancayla korkutmak amacıyla önce yere ateş ettim. Birden elimdeki silahı almaya kalkıştı. Silah benim elimdeydi, yerdeyken pat ladı. Olay kaza ile oldu” dedi. Yargılama sonunda C.U’yu 5 ay hapis cezasına çarptıran mahkeme, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süre ile denetime tabi tutulmasına karar verdi. AİHM’ye gitti Köse’nin avukatı Eylem Salık, yargılamanın adil olmadığını ve sanığın az ceza aldığını öne sürerek AİHM’ye başvurdu. 2010’da dosyayı kabul eden AİHM, geçen günlerde kararını açıkladı. Kararda, Köse’nin engelli kalması, polise verilen 5 ay hapis cezasında hükmün açıklamasının geri bırakılması ve yaşam ihlali yapıldığı gerekçesiyle sözleşmenin 46. maddesine aykırı buldu. Mahkeme “Hak ihlali” olduğunu vurgulayarak Türkiye’ye polis şiddetinin cezasız kalmaması için gerekli önlemlerin alınması gerektiği hatırlatıldı. l İZMİR AYM’den kmrietiskaiKsiHK AYM, OHAL’de çıkarılan ve daha sonra yasalaşan KHK’lerden 5’inin iptal istemini karara bağlayacak ALİCAN ULUDAĞ Anayasa Mahkemesi (AYM), 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkarılan ve daha sonra TBMM Genel Kurulu’nda görüşülerek yasalaşan “Kanun Hükmünde Kararname”lerden (KHK) 5’inin iptal istemini çarşamba günü esastan karara bağlayacak. CHP’nin açtığı dava kapsamında AYM’nin gündemine gelen 5 KHK’de yer alan ve iptali istenen düzenlemelerden bazıları şöyle: l Kapatılan yükseköğretim kurumlarında kayıtlı öğrencilerin, YÖK tarafından yerleştirildikleri devlet veya vakıf üniversitelerinde mezun oluncaya kadar ödemeleri gereken ücretleri ödemeye devam etmelerine ilişkin hüküm. l Pasaportu iptal edilen kişilerin eşlerine ait pasaportlarda “genel güvenlik” açısından mahzurlu görülmesi halinde aynı tarihte İçişleri Bakanlığı’nca iptal edilmesi. l Gözaltı süresinin 30 günü aşamayacağına ilişkin madde. l Tutuklu olanların avukatları ile görüşmelerinde cumhuriyet savcısının kararıyla, görüşmeler teknik cihazla sesli veya görüntülü olarak kaydedilmesi, görüşmeleri izlemek amacıyla görevli hazır bulundurulabilmesi, tutuklunun avukatına veya avukatın tutukluya verdiği belge veya belge örnekleri, dosyalar ve aralarındaki konuşmalara ilişkin tuttukları kayıtlara el konulabilmesi veya görüşmelerin gün ve saatleri sınırlandırılabilmesi. l Tutukluluğun incelenmesinin, tutukluluğa itiraz ve tahliye talepleri dosya üzerinden karara bağlanabilmesi. l KHK kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu görevleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğunun doğmamasına ilişkin madde. l Genelkurmay Başkanı; orgeneral ve oramiraller arasından, Bakanlar Kurulu’nun teklifi üzerine Cumhurbaşkanı’nca atanması. l Özel harekât birimlerinde Kamu Personel Seçme Sınavı şartı aranmaksızın polis istihdam edilmesi. l 31 Aralık 2020 tarihine kadar bölge idare mahkemesi üyeliğine, hâkimlik ve savcılık mesleğinde fiilen en az 6 yıl görev yapmış bulunan idari yargı hâkim ve savcıları arasından atama yapılabilmesi. l Harp Akademileri, askeri liseler ve astsubay hazırlama okullarının kapatılması ve buradaki askeri öğrencilerin devlet üniversitelerine veya liselere yerleştirilmesi. l Soruşturma evresinde, ifade almada en çok üç avukat hazır bulunması şeklindeki kısıtlama. Müdafilik görevinden yasaklama kararı verilebilmesi. l Müdafiin mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemesi veya duruşmayı terk etmesi halinde duruşmaya devam edilmesi. l ANKARA HABERDE DARP EDİLDİ Fethiye’de gazeteciye saldırı Gazetecilere yönelik saldırıların ardı arkası kesilmiyor. Bu kez Gazeteciler Derneği Başkanı, Fethiye’de sualtı dalış tüpü patlaması olayını görüntülerken darp edildi. Dalış teknesi yetkililerinin saldırısına uğrayan gazeteci Mesut Bölük, gözünden ciddi şekilde yaralandı. Aynı zamanda Fethiye Gazeteciler Derneği Başkanı da olan Bölük, hastanedeki tedavisinin ardından aldığı darp raporu ile saldırganlar hakkında suç duyurusunda bulundu. Bölük, “Bu halkın haber alma özgürlüğüne yapılan bir saldırıdır. Son günlerde gazetecilere yapılan saldırılar artık bardağı taşırdı. Gözümden ciddi biçimde yaralandım. Gerekli hukuki işlemleri başlattık” açıklamasında bulundu. Muğla Gazeteciler Derneği ise yayımladığı mesajda saldırıyı kınayarak, “Basın mensuplarına saldırıların artık sona ermesini temenni ediyor, meslektaşımıza geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz” dedi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle