22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr. 1115 TEMMUZ 2019 PAZARTESİ ‘Gidişattan kaygılıyız’3 ay sonra nasıl bir Türkiye olacak kimse öngöremiyor. Olağanüstü önlemler şart ZAF Şirketler Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Necati Yağcı: Trenin hangi kompartımanında olduğumuz hiç önemli değil, her sabah uyandığımızda hepimizi olumsuz etkileyebilecek gelişme Yurtdışına bakıyoruz var mıdır yok mudur, faizler, döviz, işsizlik ne olacak diye bu kaygıyı hep beraber yaşıyoruz. Bünyesinde Zafer İnşaat, Mardin Boru Sanayi, Concor raber yaşıyoruz. Öngörülebilir bir ortamı hep beraber yakalamamız gere de De Luxe Resort, Duru kiyor” diye konuştu. su, Enersis Elektrik Üretim, Z.T Enerji Üretim, Yeni Belen Enerji Elektrik ŞEHRİBAN KIRAÇ Ekonomide yaşanan sorunlar nedeniyle turizm ve enerji dışındaki işlerde n Enerji şu anda Türkiye’deki en sıkıntılı sektörlerden biri olarak görünüyor, siz neden orada büyümek istiyorsunuz, riskli değil mi? Sadece Türkiye’de değil yurtdışında da enerji projelerine bakıyoruz. Yurtiçinde proje geliştirebildiğimiz oranda bakıyoruz, ama kısa vadede gerçekleştireceğimiz bir enerji projesi yok. Rüzgâr ve hidroelektrikte Üretim’i barındıran ZAF Şir küçülme ya da çıkma stratejile 120 MW kurulu gücümüz var. ketler Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Necati Yağcı, bir yurttaş olarak ekonominin gidişatından kaygı duyduğunu belirterek, “Diyelim ki ekonomi şu andaki durumda kaldı, hasta 39 derece ateşle yanıyor, rini değerlendirdiklerini kaydeden Necati Yağcı ile iş dünyasının yaşadığı sorunları ve ZAF Grubu’nun yatırımlarını, hedeflerini konuştuk. n Bu sene grup açısından nasıl geçiyor, bir genel değer Özbekistan başta olmak üzere Orta Asya ülkelerinde, Avrupa’da bazı bölgelerde ve GÜney Amerika’da rüzgar ve güneş enerijsi yatırımları için araştırma yapıyoruz. şimdi 41 derece olsa ne olacak lendirme yapabilir misiniz? deniyor, zaten şimdi hastanın Antalya’daki turizm işimiz tüm organları felç olmuş” ifade Concorde De Luxe Resort açı sini kullandı. sından sorun yok. KKTC Baf Necati Yağcı Ekonomide bir türbülans ya ra’daki otelimizi 150 milyon do şadığını, burada bu dönemde larlık yatırımla geçen yıl devre herkesin yatırımlarda dikkatli ye aldık. Otel henüz yeni olma olmaya çalıştığını anlatan Yağ sına rağmen yüzde 100 dolu cı, “Trenin hangi kompartıma luk oranlarına ulaştık. Girne ta nında olduğumuz hiç önemli değil, her sabah uyandığımızda hepimizi olumsuz etkileyebilecek gelişme var mıdır yok mudur, faizler, döviz, işsizlik ne olacak diye bu kaygıyı hep be Ağırlık turizm ve enerjide n Bundan sonraki süreçte odağınızda hangi sektörler olacak? Sanayi, turizm ve enerji, inşaat sektörlerinde varız. İşimizi yönetebilir büyüklükte tutmak istiyoruz. İşlerimizi biraz sadeleştirip turizm, enerjide büyümek istiyoruz. Sanayide biraz küçülebiliriz. Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin en önemli fabrikalarından Mardin Boru Sanayi ve Ticaret AŞ ile üretim yapıyoruz. Ama sanayide maalesef arzu edilen kârlılıkları bırakın verimi elde edemiyoruz şu anda. İhracatta ciddi sıkıntılar var, o nedenle bu alandaki yoğunluğumuzu biraz azaltmayı düşünüyoruz. Fabrikayı kapatma gibi bir planımız yok. Bir sektöre girdiğiniz zaman o sektörü geliştirmeniz lazım. Eğer o sektörü yaygınlaştırıp o sektörde bir büyüme stratejisi ve değişik yatırımlar yapamıyorsanız o işte kalmanın rasyonel bir tarafı olmuyor. Belli sektörlere daha fazla ağırlık vererek bazı sektörlerden de çıkmayı planlıyoruz. Inter Yatırım’dan çıkmıştık. Sa rafında da yeni bir otel yatırımı yapmak için arayışlarımız var. Kıbrıs’da turizm Türkiye’ye göre daha zor, çünkü ulaşım konusunda sıkıntılar var. Türkiye turizminde de 23 sene önce yaşanan krizin hasarları yeni yeni atlatılıyor. Kişi başı harcamalar arzu edilen noktalarda değil. Ama turizm tarafında umut verici gelişmeler var. İhtiyatlı davranıyoruz n Turizmde yeni yatırımlar olacak mı? Hem yurtiçinde hem yurtdışında bu anlamda planlarımız var. Bodrum’da bir otel yatırımımız var. 40 milyon dolarlık bir proje. Ama Türkiye’deki mevcut ekonomik durum ve bu durumun finansman üzerindeki etkisi gelir gider durumunu da olumsuz etkiliyor. Faizlerin, kurun yüksekliği ve bu gibi gelişmeler yatırımları olumsuz etkiliyor. Bunun önümüzdeki dönemde tüketicinin alım gücü üzerindeki etkileri nasıl gelişecek, diğer sektörlere nasıl yansıyacak birtakım soru işaretleri var. Bu da bizi daha ihtiyatlı davranmaya sevk ediyor. Herşey normal gitseydi Bodrum’daki oteli gelecek yıl devreye alacaktık. Şu anda bir yıllık gecikme var, ekonominin nasıl şekilleneceğine göre de iki yılı da bulabilir. Sonuçta yatırım yaparken ülkenin genel ekonomik koşullarını, gideceği yolu gözetmek durumundasınız. Bu türbülansta uzun süre kalmamalıyız n Bu dönemde yatırımlarda ağırlığı neden yurtdışına veriyorsunuz? Türkiye’de yatırım yapmak kârlı değil mi? Ekonomide bir türbülans yaşanıyor. Bu türbülansta yatırımlarda hepimiz dikkatli olmaya çalışıyoruz. Yeni gelişen pazarlarda daha uygun maliyetlerde yatırımlar yapılabiliyor. Enerjide birtakım fiyatlamalar fizıbıl olmaktan çıkmış. n Ekonomi bu türbülansa uzun süre dayanır mı? Bu türbülans içerisinde uzun süre kalmamalıyız, bunun için de hepimize çok büyük görevler düşüyor. Sürekli türbülansta ve yüksek ateşte kalamayız. Her alanda somut, günlük politikadan uzak adımlar atmamız gerekiyor. Orta ve uzun vadeli çözümler geliştirilmeli. Seçim ortamı da bizi çok hırpaladı, belirsizlikler arttı. Bu türbülans daha uzun sürmemeli, yoksa hepimize daha fazla zarar verir. Bu kadar tür bülansa şirketlerin dayanması çok kolay olmayabilir. Onun için şiddetle piyasaların normalleşmesi biraz daha öngörülebilir bir ortam oluşturmak için ciddi adımların ivedilikle atılması gerekliyor. Sorunları erteleyerek günü geçirerek, yol alamayız. Yüzleşme şart n İş insanı olarak, bu dönemde en çok sizi neler endişelendiriyor, ileriye dönük plan yapabiliyor musunuz? Bir yurttaş olarak ekonominin gidişatından kaygı duyuyorum. Diyelim ki ekonomi şu andaki durumda kaldı, hasta 39 derece ateşle yanıyor şimdi 41 derece olsa ne olacak deniyor, zaten şimdi hastanın tüm organları felç olmuş. Trenin hangi kompartımanında olduğumuz hiç önemli değil, her sabah uyandığımızda hepimizi olumsuz etkileyebilecek gelişme var mıdır yok mudur, faizler, döviz, işsizlik ne olacak diye bu kaygıyı hep beraber yaşıyoruz. Öngörülebilir bir ortamı hep beraber yakalamamız gerekiyor. Olağanüstü önlemler alınmadan ekonomide düzelme olmayacak. Türkiye yaşadığı tüm sorunlarla yüzleşmek zorunda, faizlerin düşmesi gerekiyor ama ben düşürdüm demekle olmuyor. 3 ay sonra nasıl bir Türkiye olacak kimse öngöremiyor. Türkiye’nin bir sürü alanda sorunu var, ama ekonomi bunların en önemlisi. Ekonomi hepimiz için. Sadece yatırımcı için değil, sokaktaki vatandaş için, çalışan için herkes için önemli. Türkiye’nin ekonomide bir stabilizasyonu yakalaması şart. Bununla ilgili top yekun bir mücadele vermemiz gerekiyor. Özellikle Kürt sorunun artık çözüm bulması lazım. Çünkü ülkenin enerjisini alıyor. Bir arada yaşanabilir bir ortam nasıl yaratılır bunu konuşmak gerekiyor. panca’daki su şişeleme şirketi Durusu’da büyümeyi tercih etmiyoruz. n Mardin Boru’da ne gibi sorunlar var, neden küçülme planınız var? Mardin’deki fabrikada 300 civarı kişi çalışıyor. Fabrikada en önemli pazarlarımız Suriye ve Irak’tı maalesef o pazarlar tıkandı. Bu da yatırımın verimliliğini çok olumsuz etkiledi. Bi KIBRIS’TAKİ MİSAFİRLERİN YÜZDE 50’Sİ YABANCI Karayipler’de otel n Turizm alanında yurtdışında nerede yatırım planlıyorsunuz? Karayipler’de Antigua’da fizibilite çalışmalarımız var. Oradan gelen birtakım teklifler var. Gelecek birkaç ay tırım yapılabilecek bir ortam var mı? Faiz bir yere kadar anlam ifade eder. Faiz bir sebep değil sonuçtur. Faizlerin artmasıyla düşürülmesiyle bir şeyi regüle et zim o fabrika için hedefimiz içerisinde bir noktaya gele mek çok mümkün değil. Fa yüzde 50 iç pazar 50 ihracat ceğimizi düşünüyoruz. 400 iz böyle mekanik biçimde, tı. Ama şu anda ihracatın payı yüzde 5’lerde. Şu anda Mardin Boru Fabrikası’nın kapasitesinin yüzde 20’si bile çalışmıyor. n Teşvik yok mu o bölgedeki yatırımlarda? Teşvikler yatırım yapmak için önemli unsur ama yaptığınız yatırımla ürettiğiniz ürünleri satamazsanız her şey anlamsız kalıyor. ZAF Şirketler Grubu’nda dönemsel olarak 3 ile 5 bin arasında kişi çalışıyor. Ana iş kollarımızdan biri inşaat ve gayrimenkulde, ABD’de projelere bakıyoruz. Kıbrıs’taki otelimizin enrerji ihtiyacı için üretim başvurumuz var. Kıbrıs’taki otelimizde şu anda ağırladığımız misafirlerin yüzde 50’si yabancı. Concorde Luxury Resort otelimiz 569 oda ve 43 farklı villadan oluşuyor. odalı bir otel, 49 yıllığına alın diyorlar. Toplamda 200 milyon doları bulabilecek bir proje. n İş dünyası sürekli faizlerin yüksekliğinden ve bu nedenle yatırım yapamadığından şikâyet ediyor. Faizler istenilen seviyeye düşse gerçekten ya şöyle düştü yatırımlar oldu, böyle bir şey olmaz. Ekonominin ve piyasanın dengeleri içerisinde faiz bir sonuç olarak düşmeye başladığı anda diğer alanlarda da düzelmeler olur. Şu anda Türkiye’de mevcut borçlar nasıl döndürülecek bunun netleşmesi gerekiyor. Emekliler kira yardımı istedi Türkiye Emekliler Derneği (TÜED) Başkanlar Kurulu, emeklilere “kira ve yakacak yardımı” adı altında ek bir ödeme yapılması talebinde bulundu. Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen 108 şube başkanının katılımıyla toplanan TÜED Başkanlar Kurulu, emeklilerin büyük bir bölü münün ev sahibi olmadığı ve emekli aylıkları içerisinde ev kirasının önemli bir gider kalemi olduğu tespitinde bulundu. TÜED Başkanlar Kurulu “Kira fiyatlarındaki artış ve ısınma giderlerinin yükselmesi, emeklilerimizin hane halkı tüketim harcamalarını yükseltmekte ve bu harcamalar 1000 lira aylık alan bir emeklinin gelirinin yaklaşık yüzde 60’ına denk gelmektedir. Emeklilerimizin bilhassa kış aylarında yakıt ve kira desteğine ihtiyaç duyduğu açıkça ortada. Hükümetten talebimiz, zorlu kış koşullarında geçimlerine katkı sağlayacak şekilde emeklilere ‘kira ve yakacak yardımı’ adı altında ek bir ödemenin yapılmalı” ifadesini kullandı. l Ekonomi Servisi Kuraklık için hazırlık yapmalı Türkiye’de yıllık ortalama 1920 milyon ton civarı buğday üretimi yapıldığını belirten Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Eren Günhan Ulusoy, “Türkiye buğdayda kurak seneler için hazırlık yapmalı. Kurak bir senede bu rakam yüzde 20 azalabilir. Üretimimizi 21 milyona çıkarmamız ve 5 milyon tonluk emniyet stoku oluşturmamız gerekiyor” dedi. AA’ya konuşan Ulusoy, buğday üretim alanları daralırken verimin artması ile buğday üretiminin aynı kaldığını fakat mevcut duruma göre yeni politikalar belirlenmesi gerektiğini söyledi. 2001’de 9.3 milyon hektar buğday ekim alanı olduğunu belirten Ulusoy, 2019’da bu alanın 7 milyon hektarın al tına düştüğünü ifade ederken, “Tarım sal alanın tarım dışına çıkması ve çift çinin alternatif ürünlere kayması en önemli etkenler. Yol geçen yer tarımdan kopuyor. Bu rakam artık kırılma noktası, daha aşağı düşmemeli” diye ko nuştu. Ulusoy, 1 dekarda ki buğday veriminin son 15 yılda 200 kilogramdan 270 kilograma kadar yükseldiği ni fakat kuraklık du rumunda bu verimin azalarak Türkiye için bir risk oluş turacağını be lirtti. l Ekonomi Servisi Eren Günhan Ulusoy Syriza dersleri: Yılgınlığa yer yok! Yunanistan’da genel seçimlerde Syriza’nın oyları yüzde 31.5’e geriledi. Yeni hükümeti yüzde 39.8 oy alan Yeni Demokrasi Partisi (YDP) kuracak. Şimdi, ana akım medya her yerde, “bakınız bir kez daha kanıtlandı: Yönetemiyorlar. Boşuna oy vermeyin” davulunu çalacak. Bardağın yarısından fazlası hâlâ dolu Bu davulun sesini dinleyerek, sonuçları düşünürken yılgınlığa kapılmamak gerekiyor. Çünkü, durum, aslında o kadar kötü değil! Meclisteki iskemle sayısı, “bardağın yarısından fazlasının hâlâ dolu” olduğunu söylüyor. Seçim sonuçları YDP’ye 108, yabancı düşmanı Yunan Seçeneği isimli partiye de 10 iskemle getirdi. Faşist Altın Şafak barajın altında kalarak meclise giremedi. Sağın oyları toplam 118 iskemle ediyor. Buna karşılık mecliste “sol”un, Syriza (86), Pasok (22), Komünist Parti (15), Varufakis’in partisi MeRa25 (9) toplam 132 iskemlesi var. Yunan seçim sistemi, en yüksek oyu alan partiye mecliste, fazladan 50 iskemle verdiği için sağın oyları 118’den 168’e çıkıyor. Dahası, İsrail’de sosyal demokrat Haarezt’in aktardığına göre, 2012’de Altın Şafak yerine, YDP’ye katılan Voridis, Georgiadis, Plevis gibi Yahudi düşmanı faşist politikacıların, YDP’nin Samaras hükümeti ve sonra Miçotakis başkanlığı döneminde, parti içinde popülaritelerinin artmasına, görüşlerinin kabul görmeye başlamasına paralel, faşist Altın Şafak’tan YDP’ye geçişler hızlanmış. Özetle, Yunanistan’da hükümeti, Altın Şafak yağına bulanmış bir sağ kuracak, ama sol yelpaze içindeki partilerin ve akımların aldıkları oyların toplamı yüzde 51.35; toplumda hâlâ güçlü bir desteğe sahipler. Şimdi, Yunanistan toplumunu etkilemeye devam eden ekonomik kriz içinde, sol partiler ve hareketler, üzerlerine gelecek saldırıya direnebilir, Syriza yükselirken yaptıkları hataları tekrarlamazlarsa, yeniden hükümete gelme olasılığını yakalayabilirler. Yanılgı ve fırsat Syriza yükselirken, ekonomik ve toplumsal krizin içinde, ortaya çıkan bir “tarihsel blok” kurma fırsatı kaçırıldı. Bu fırsatın kaçmasında solun Syriza’nın niteliğini kavramaktaki yetersizliği yatıyordu. Syriza, klasik sosyal demokrasiye benzeyen (kapitalizmi emekçi sınıflar için daha katlanılır kılmak isteyen), içinde radikal (kapitalizmin ufkunun ötesine geçmek isteyen) unsurları da barındıran, henüz evrimini tamamlamamış bir partiydi. Syriza’nın dışındaki sosyalist hareket açısından doğru olanı Syriza’yı desteklemek, birlikte bir “tarihsel blok” oluşturmanın yollarını arayarak, hükümete daha güçlü biçimde gelmesini, bu evrimin sola doğru devam etmesini sağlamaktı. Bu hareketler Syriza’yı hedef alarak, sürekli sağ yanını vurgulayarak zayıflatmaya böylece kendilerini güçlendirmeye çalıştılar. Syriza’yı zayıflattılar, ama kendileri de güçlenemediler. Yalnız kalan Syriza, Yunanistan’ın ve Avrupa’nın egemen sermayesiyle pazarlık sürecinde giderek daha sağa kaydı, egemen sermayenin programını, seçmenin yüzde 61’inin “Hayır” demesine karşın benimsedi. Solreformist damarı da kimlik siyaseti arkasına sığındı. Syriza dışındaki solun tutumu, kendi arzularıyla tarihsel “durumu” (güçlerin dizilişinin mekaniğini) birbirine karıştıran, Hegel’in “Güzel Ruh”, Lenin’in “çocukluk hastalığı” olarak nitelediği zaaftan kaynaklanıyordu. Syriza’nın liderliği de kendi arzularını gerçeklik sanıyordu. Bu liderliğin, “ekonomiyi işletmeye”, kriz içinde iyileştirmek için gereken kaynakları bulmaya ilişkin, borç erteleme, daha fazla borç alma dışında bir fikirleri yoktu. Varoufakis dahil, hiçbiri, bu yolun teslimiyetle sonuçlanacağını göremiyordu. Böyle bir teslimiyete yol açmayacak bir kaynak transferi, “Grexit”, gündeme getirerek, sermaye sınıfının en güçlü kesimi hedef alarak gerçekleştirilebilirdi. O zaman da Syriza’nın karşısına kapitalizmin egemen sınıfları, bunların uluslararası destekçileri, devletin elindeki şiddet araçları, kilise ve sağ faşist partiler çıkacaktı. Daha iyi bir gelecek vaat eden tek yol, Syriza’nın evriminin sola doğru ilerlemesini, daha geniş kitlelerin politize olmasını sağlayacak bir “tarihsel blok”un yaratılması için çalışmaktı. Bu fırsat o zaman kaçtı. Şimdi, yeni “durum” içinde yılgınlığa düşmeden, yeniden denemek gerekiyor. FETÖ ile bağlantılı 885 şirket TMSF’ye geçti FETÖ darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredilen şirket sayısı 885 olurken, söz konusu şirketlerin aktif büyüklüğü 60 milyar liraya dayandı. AA’nın haberine göre, soruşturmalar kapsamında bugüne kadar aralarında Boydak, Koza İpek, Aydınlı Giyim, Uğur Soğutma gibi şirketlerin de bulunduğu Türkiye’nin 38 kentinden şirketlere kayyımların yetkileri TMSF’ye devredildi veya Fon, bu şirketlere kayyım olarak atandı. l Ekonomi Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle