28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET 33 HAZİRAN 2019 PAZARTESİ 290/1 7 0 340/2 1 0 310/1 7 0 270/1 8 0 310/1 6 0 300/1 3 0 280/1 0 0 290/1 6 0 300/1 8 0 350/1 9 0 310/1 8 0 270/1 5 0 320/1 6 0 270/2 2 0 200/1 2 0 210/1 4 0 230/1 7 0 330/1 9 0 200/1 4 0 240/1 5 0 200/1 4 0 250/1 6 0 TARİHTE BUGÜN 1912: İstanbul’un İshakpaşa semtinde çıkan yangında 1111 ev, 118 dükkân, 6 cami kül oldu. 1963: Şair Nâzım Hikmet (Ran), Moskova’da 61 yaşında öldü. Yargı reformu, şiddet içermeyen uyuşmazlıkları arabuluculara yolluyor Şiddetin 50 tonu var Hukukçular kadının gördüğü şiddetin yalnızca fiziksel olmadığını, psikolojik ya da ekonomik şiddetin göz ardı edildiğini söylüyor: Kadın erkek şiddetine bizzat yargı eliyle itilir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde yer alan, “Şiddet içermeyen uyuşmazlıklarda aile arabuluculuğu getirilecek” maddesi ka dın hukukçuların tepkilerine neden ol du. İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı ve İstanbul Ka dın Kuruluşları Birliği Koor dinatörü (İKKB) avukat Na zan Moroğlu, Aile Hukuku SEYHAN AVŞAR na arabulucu uygulamasının getirilmesinin hak ihlal lerine yol açacağına dikkat çekerken avukat Diren Cevahir Şen ise bu maddenin kadının sistematik erkek şiddetine bizzat yargı eliyle itilmesi an lamına geleceğini söyledi. Ülke gerçekleri Avukat Nazan Moroğlu, Aile Hukukuna arabulucu uygulamasının getirilmesinin hak ihlallerine yol açacağını belirterek şöyle konuştu: İdeali ararken ülke gerçekleri göz ardı edilmemelidir. Arabulucuk konusunda düzenleme yapılırken öncelikle şiddetin yalnızca fiziksel şiddetten ibaret olmadığına dikkat çeken Moroğlu, Aile Hukuku uyuşmazlıklarında ülkemizde mağdur olan tarafın genellike kadınlar olduğunun unutulmaması gerektiğini söyledi. Aile Hukuku ihtilaflarının tamamında şiddet uygulandığı gerçeğinin unutulmaması gerektiğini vurgulayan Moroğlu, özetle şunları kaydetti: “Buna anlaşmalı boşanmalar da dahil. Bu nedenle, bir Aile Hukuku uyuşmazlığı arabulucuya gönderilmeden önce kadına yönelik şiddetin tanımı özenle dikkate alındığında, zaten gönderilemeyeceği de görülecektir. Kadına yönelik şiddet, kadının fiziksel, ruhsal, sosyal, cinsel ve ekonomik açıdan zarar görmesine, acı çekmesine, onurunun zedelenmesine, özgüvenini yitirmesine, bu nedenle kadınlara karşı ayrımcılığın sürmesine yol açan bir insan hakları ihlalidir. Mağdur kadın, arabulucunun önünde kendisini mağdur eden erkekle konuşmak, onu dinlemek zorunda bırakılacaktır. Arabulucunun kadının güvenliğini ve hatta kendi güvenliğini de temin edebilme imkânı olmayabilir. Bu gerçek ortadayken Aile Hukukunda arabuluculuk düşünülmesi başta Türkiye’nin tarafı olduğu, uygulamayı taahhüt ettiği İstanbul Sözleşmesi’nin 48. maddesine de aykırıdır.” Yalnızca fiziksel değil Avukat Diren Cevahir Şen ise arabuluculuk uygulamasının “sözde bir çözüm yolu” olduğunu belirterek bu uygulmanın kadının sistematik erkek şiddetine bizzat yargı eliyle itilmesi anlamına geleceğine dikkat çekti. Şen, “Yargı reformunda ‘Eğer şiddet içermiyorsa hâkim arabulucuya götürebilir’ diyor. Bunun kriteri nedir? Kadının dayak yememesi mi? Şunu herkes biliyor artık. Aile Hukukundan doğan uyuşmazlıkların neredeyse tamamı erkek şiddeti içeriklidir. Kaldı ki şiddet sadece fiziksel değildir. Psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddet kadınların yaşamlarını bir cehenneme çevirmektedir. Bu düzenleme bu haliyle diğer şiddet biçimlerini görmezden geliyor, hatta yol veriyor” dedi. İstanbul Sözleşmesi’ne aykırı Mahkemeye başvuran kadının kuvvetle muhtemel fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik şiddet iddiası olacağını aktaran Şen, şunları dile getirdi: “Şimdi bu durumda biz kadına bu meseleyi arabulucu vasıtasıyla mı çöz diyelim? Bu durum kadın için ne kadar gerçekçi olacaktır?” Türkiye’de şiddet içermeyen boşanma davası neredeyse yok. Anlaşmalı boşanmalarda taraflar bir protokol ile anlaşma yoluna gidebiliyor. Peki, neden zorunlu arabuluculuğa ihtiyaç duyuluyor? Zorunlu arabuluculuk sadece kadın açısından büyük mağduriyete neden olacaktır. Ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi’ne aykırıdır bu durum.” l İSTANBUL eşini çocuklarının önünde öldürdü Diyarbakır’da, Recep Günler (40), 20 yıllık eşi Aygül Günler’i (39), 3 çocuğunun gözleri önünde bıçaklayarak öldürüp cesedini yol kenarında bırakıp kaçtı. Zanlı, jandarma tarafından yakalandı. Bismil Üçyol mevkiinde önceki gece meyadana gelen olayda, tartışma sürerken Recep Günler, otomobili durdurup eşini aşağıya indirdi. Otomobilin dışında da süren tartışmada Recep Günler, üzerindeki bıçağı çıkarıp eşine sapladı. Aygül Günler olay yerinde yaşamını yitirirken Recep Günler otomobile binerek kaçtı. Kaçan zanlı dün öğle saatlerinde yakalandı. l DHA KURTULUŞ ARI Ali Sirmen’e Pilav Günü’ne gazeteci Kadri Gürsel de katıldı. Etkinlikte akademisyenlere özgürlük pankartı açıldı. Galatasaraylılık ödülü ZEHRA ÖZDİLEK Galatasaraylılar Derneği’nin her yıl organize ettiği Geleneksel Pilav Günü’nün 85’incisi Galatasaray Lisesi’nde yapıldı. Gazetemiz yazarı Ali Sirmen’e “Galatarasaylılık” ödülü verildi. Geleneksel Pilav Günü etkinliğinde Eskişehir Cezaevi’nde tutuklu bulanan Füsun Üstel ve Balıkesir Kepsut Cezaevi’nde tutuklu bulunan Tuna Altınel unutulmadı. “Akademisyenlere Özgürlük Füsun Üstel ve Tuna Altınel’e özgürlük” pankartı açılan eylemde “Hocama Dokunma” atkıları ve içi pilav dolu olan sefertasları taşındı. Dayanışma sürecek Alkışlarla biten eylemin ardından yapılan açıklamada Tuna Altınel’in cezaevinden gönderdiği mesaja yer verildi. Altınel mesajında, “Barış, adalet, demokrasi mücadelesi beni Lyon’dan Kepsut Cezaevi’ne kadar getirdi. Bundan sonra nerelere götürür bilemiyorum. Ama şunu Galatasaraylılar Derneği’nin 2019 Galatasaray Ödülü gazetemiz yazarı Ali Sirmen’e verildi. Ödülü daha önceki yıllarda Dr. Ahmet Gül, Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Hıfzı Topuz, Prof. Dr. Işıl Karakaş, Ferhan Şensoy, Şükrü Elekdağ ve Fuat Diriker almıştı. biliyorum: Bu yolda birlikte yürüdüğüm o bütün yoldaşlarımla aynı tutarlığı göstermeye devam edeceğiz. Dayanışmamız hep sürecek” ifadelerine yer verdi. Etkinliğe, Galatasaray Kulübü Başkanı Mustafa Cengiz ve yönetim kurulu üyeleri, Di van Kurulu başkanı Eşref Hamamcıoğlu, 1905 Galatasaraylı Yönetici ve İş İnsanları Derneği (GSYİAD) Başkanı İbrahim Hatipoğlu, akademisyenler, gazeteci Kadri Gürsel ile lisede eğitim gören çok sayıda eski ve yeni öğrenci katıldı. l İSTANBUL Öykü Arin’e babasından nakil işlemi başlatıldı Disneyland’e gidecek Antalya’da löseminin ender görülen türü Juvenil Miyelomonositik Lösemi (JMML) ile savaşan Öykü Arin (4) için annesi Eylem Şen Yazıcı’dan yarı uyumlu ilik tutmayınca baba Çağdaş Yazıcı’dan yarı uyumlu nakil işlemi dün başlatıldı. 10 gün boyunca süreç takip edilecek. Babasının paylaştığı Arin’in yapılacaklar listesinde ise Disneyland’a gitmek var. Baba Çağdaş Yazıcı, Öykü Arin’in yapılacaklar listesini sosyal medya hesabından paylaştı. Listede yer alan maddeler şöyle: “Babamdan kök hücre toplanacak. Ben fazla inat etmeyeceğim, onları iliklerime yerleştirip çalıştıracağım. Babamın pasaportu geri alınacak. Önce Disneyland’a, sonra Legoland’a gidilecek.” l Haber Merkezi 15 Temmuz’u kaça satıyorlar? Kapının deliğinden dışarı baktı. Sarı polis yelekli bir adam gördü. Hemen açtı. Polis sandığı kişi aslında kendi katiliydi. Onun evde olduğunu biliyordu. Zira Ahmet Kurtuluş ev hapsinde tutuluyordu. Bileğinde elektronik kelepçe vardı. Polis kılıklı adam kimliğini sordu. Kurtuluş, “bir saniye” diyerek içeriye gitti. Peşinden geldi. 5 yaşındaki oğlunun önünde 8 kurşun sıktı. Kurtuluş, başına isabet eden kurşunla hayata veda etti. Türkiye, “FETÖ Borsası” denen rezaleti geçen perşembe akşamı işlenen cinayetle bir kez daha konuşmaya başladı. Kurtuluş, FETÖ’den sanık kaçırma suçlarının da işlendiği 69 sanıklı davada yargılanıyordu. Fazla konuşmuştu. Belli ki daha da konuşacaktı. Susturuldu. Milyon dolarlar dönüyor Aslında “FETÖ Borsası” yalnız muhalefetin bir suçlaması değil. “FETÖ Borsası kurmuşlar” diyen Şamil Tayyar, henüz AKP milletvekiliyken, “Milyon dolarlar dönüyor, itirafçı adı altında işadamlarını serbest bırakıyorlar” diye devam etmişti. Kastettiği Antep’ti, ama Türkiye’nin her yerinden benzer haberler geliyordu. Bir ucunda FETÖ sanıklarının öbür ucunda yargının olduğu davalarda aracılar kimdi? Tabii ki kimi siyasetçi, kimi hukukçu, kimi mafya olan “hatırlı kişiler”. Kurtuluş’un katli aklıma Metastaz’da yazdığımız bir dosyayı getirdi. Ahmet Kurtuluş haberlerde yazılmasa da “eski AKP İzmir İl Başkanı Yardımcısı”ydı. Ve görülüyor ki AKP İzmir teşkilatının sicili pek de temiz değil. Bu köşeyi okuyanlar, FETÖ zenginlerinden Ahmet Küçükbay’ı hatırlıyordur. Küçükbay, sonunda etkin pişmanlıktan yararlanmış ve tahliye edilmişti. AKP’nin İzmir Teşkilatı ile öyle iç içeydi ki, avukatının 22 Ağustos 2017 tarihli duruşmadaki konuşmasını tutanaklardan aktaralım: “AKP örgütü hep Küçükbay’ın binasında çalıştı, Küçükbay’ın binasını kullandı. 2014 yerel seçimleri dahil. O yerel seçimlerde hatta bir şey daha oldu. Bugünkü Başbakan Binali Yıldırım’ın büyükşehir belediye başkan adaylığı için, ona bir çalışma ofisi olarak, üst katın da tahsisi istendi. 2014 yerel seçiminden sonra AKP iki katı kullanmaya başlıyor. Sonra bu 2014 yerel seçimlerinden sonra, 2015 Haziran, kasım seçimleri de dahil, 15 Temmuz darbesi dahil, darbe yapıldıktan sonra dahil, AKP o iki katta çalışmaya devam ediyor. Dolayısıyla 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra da AKP’ye destek kesilmedi.” Belki de bu “faydalı ilişki” nedeniyle, AKP İzmir Teşkilatı, Küçükbay’ı kurtarmak için seferber olmuştu. Durum, Küçükbay’ın yargılandığı iddianameye de girmişti: “Ahmet Küçükbay’ın Niyazi Memur vasıtası ile iş yaptığı anlaşılan avukatın kendisinden 250 bin dolar aldığını, karşılığında hiçbir şey yapmayıp daha fazla para talep ettiğini, parasını da geri vermediği...” Hepsi AKP yöneticisi Peki, kim bu Küçükbay’a aracı olup avukat bulan Niyazi Memur? O da AKP’nin İzmir İl Başkan yardımcısı ve İl Genel Meclisi üyesidi. Peki, bulduğu “kurtarıcı” avukat? Polisin 12 Ocak 2017 tarihli inceleme tutanağında yer alıyor. Polis, Küçükbay’ın farklı kişilerle mesajlaşmalarını inceleyip bir rapor haline getirmişti. Yazışmalardan “Avukat Yunus” diye geçen kişinin, Küçükbay’dan, “onu kurtaracak kişilere vermek” için 3 milyon dolar istediği, 250 bin dolarını da aldığı anlaşılıyor. Polis, bu kişinin “Yunus Kalkan” olduğunu not ediyor. O da kim mi? Bir başka AKP İzmir İl Başkan Yardımcısı. Kalkan, Küçükbay’ı kurtarmak için avukatlık mesleğinin gerektirdiği hukuki savunmalardan “fazlası”nı yapıyor. “Abi” denilen “önemli” kişilerle konuşma mı dersiniz, yoksa Küçükbay’ın parasını ödediği biletlerle Ankara’daki isimlerle görüşme mi? Küçükbay’dan istenen para öyle noktaya varıyor ki Ahmet Küçükbay, avukat Kalkan’a şu mesajı atıyor: “Sizi bize tanıştıran Niyazi Bey’in sizin hakkınızdaki referansı ve alacağınız bedelle ilgili bize söylediği ile sizin abes ve hiçbir mantığa, insafa sığmayan talepleriniz bizi şaşkına çevirdi. Biz de sizi tanıştırana havale ettik.” Binali Yıldırım ile buluşma Polis raporunda AKP İl Başkan Yardımcısı Yunus Kalkan ile Ahmet Küçükbay arasındaki 16 Şubat 2016 tarihli şu görüşme meseleyi bir başka noktaya taşıyor: “Yunus Kalkan: Son durumdan farklı bir durum, henüz yok. Sıkıntı edeceğiniz bir durum da yok şu anda. Siz Binali Bey’le görüştünüz. Asıl sizde farklı bir durum söz konusu mu? Ahmet Küçükbay: Doğrudur, Cumhurbaşkanımız kendisi aramış. ‘Ahmet Bey’in sıkıntılarını giderin, sahip çıkın, kurda kuşa yem etmeyin’ demiş. Binali Bakanım da beni aradı biraz dertleştik. Selim’den bahsettik, Emniyet Müdürümüzden biraz bahsettik. Gayet güzel şeyler olmuş çok şükür.” Ahmet Küçükbay’ın o dönem İzmir Emniyeti’ni yöneten şimdiki Emniyet Genel Müdürü Celal Uzunkaya’dan şikâyetçi olduğunu, İzmir’den gönderilmesini istediğini hatırlatayım. Peki, Küçükbay ile Binali Yıldırım polis raporunda not edildiği gibi görüşüyorlar mı? İzmir’de konuştuğum kaynaklar yer ve zaman vererek bu görüşmeyi doğruluyor. Küçükbay’ın “kurda kuşa” yem olmadığını da söyleyeyim. Bu köşeyi okuyanlar hatırlıyordur. Ahmet Küçükbay, en değerli şirketlerinden Reka Bitkisel Yağlar AŞ’nin yüzde 51 hissesini iktidara yakın Topbaşlar’a satarak rahatladı. Bir süre sonra etkin pişmanlıktan yararlanan Küçükbay, örgüt üyeliğinden 5 yıl 5 ay hapis cezası alarak tahliye oldu. 15 Temmuz’u pazarlayanlar Bu arada Yunus Kalkan ile yol alamayan Ahmet Küçükbay’ın “Yunus Bey benden aldığın emanet 250’yi bu hafta iade et” dediğini, “Bir daha size cevap vermeyeceğimi bilmenizi isterim” yanıtını aldığını da polis raporundan aktaralım. 250 bin dolar yanmış, bitmiş, kül olmuştu. AKP İzmir İl Teşkilatı yöneticileri bir örnek. Görülüyor ki meydanlara çıkınca FETÖ ile mücadelede mangalda kül bırakmayanlar, arka odalarda başka işler çeviriyor. Yargı düzeni zenginlerin; mafya, siyasetçi, hukukçu eliyle kurtulduğu sisteme dönüşünce de şikâyet ediyorlar. Ahmet Kurtuluş’un katli bize bir şey öğretecek mi? 15 Temmuz’da darbeyi durdurmak için canını verenlerin hatırasını, dolarla pazarlayanları tanımakla başlayabiliriz. Deprem korkuttu Sakarya’nın Hendek ilçesinde orta şiddette bir deprem meydana geldi. Çevre iller ile İstanbul’da da hissedilen depremde ilk belirlemelere göre can ve mal kaybı yaşanmadı. Yerin 7,06 kilometre derin liğinde olan deprem, kısa süreli paniğe neden oldu. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü depremin büyüklüğünü önce 4.7; daha sonra 4.4 olarak bildirdi. l DHA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle