19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Haber EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: İLKNUR FİLİZ Ders gibi karar ‘hak ihlali’ var diyen AYM, polis ŞİDDETİNİ ‘EZİYET’ OLARAK NİTELENDİRDİ Anayasa Mahkemesi (AYM), yolda kimlik kontrolü sırasında gözaltına alınan 4 gencin karakola götürülerek darp edilmesi olayını “eziyet” olarak nitelendirerek hak ihlali kararı verdi. Açılan davada polislerin 1500 TL adli para cezası alarak kurtulması kararını, “kamu görevlilerinin karıştığı bu tür eylemlere müsamaha gösterildiği veya kayıtsız kalındığı izlenimi oluşturabileceği, adalete ve hukuk devletine olan güvenin sarsılmasına yol açabileceği” diye değerlendiren yüksek mahkeme, davanın yeniden açılarak polislerin daha yüksek ceza almasını istedi. AYM, ayrıca bir mağdura 25 bin TL, diğer 4 gence ise 15’er bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi. 10 polis tarafından... Ankara’nın Altındağ ilçesinde araçla yol alan Edip Elma, Murat Tavşan, Naim Erdoğan ve Yunus Demir, Demirfıkra Polis Karakolu’nun bulunduğu sokakta Motosikletli Timler Amirliği’nde görevli polislerce şüphe üzerine durduruldu. 1 Ekim 2014’te yaşanan olayda polisler, 4 gence kimlik kontrolü yaptı. Bu sırada bir gencin öğrenci kimliğini cüzdanının içinden göstermesine sinirlenen bir polis, hakaret ederek gencin üzerine yürüdü. Diğer polislerin de müdahalesi sonucu darp edilerek gözaltına alınan gençler, 19 Mayıs Stadyumu içinde bu Alican uludağ lunan polis merkezine götürüldü ve burada 10 polis tarafından 5 dakika boyunca darp edildi. Yunus Demir ise farklı bir polis merkezine götürülerek darp edildi, kafasına ve burnuna darbe aldı, burnu kanadı. Takipsizlik kararı verildi Gençlerin şikâyeti üzerine polisler hakkında hakaret ve Yunus Demir’e yönelik yönelik kasten yaralama suçundan dava açıldı. Asliye Ceza Mahkemesi, polislerin hakaret ve yaralama suçundan adli para cezası ile cezalandırılmasına ve her iki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdi. Savcılık, diğer 3 gencin darp edil Gerekçe: Ceza caydırıcı olmalı mesine ilişkin ise takipsizlik kararı verdi. Bunun üzerine 4 genç, AYM’ye başvuruda bulundu. AYM, yaptığı değerlendirme sonucunda Yunus Demir’e yapılanın eziyet, diğer 3 kişiye yönelik eylemin ise kötü muamele olduğuna hükmetti. Bu kapsamda Demir’e 25 bin TL, diğer üç kişiye 15’er bin TL manevi tazminat ödenmesi kararlaştırıldı. AYM, kararın bir örneğini Yunus Demir’i darp eden polisler hakkında daha yüksek ceza verilmesi amacıyla asliye ceza mahkemesine, diğer 3 kişi yönünden ise polisler hakkında soruşturma açılması amacıyla Ankara Başsavcılığı’na gönderilmesine hükmetti. Kararın gerekçesinde Yunus Demir’in sağlık raporuyla tespit edilen yaralanmalarının, polis memurlarınca açıklanamadığı, maruz kaldığı eylemin süresi, amacı, etkisi ve sonuçları birlikte değerlendirildiğinde eylemin eziyet olarak nitelendirilebileceği belirtilerek şu değerlendirme yapıldı: “Anılan eylem nedeniyle ceza kovuşturması yürütüldüğü dikkate alınarak yargılama sonucunun mağduriyeti ortadan kaldırıp kaldırmadığı incelenmiş, eziyet suçu karşısında gerek adli para cezasına hükmedilmesi gerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanıklar açısından caydırıcılık ve başvurucu açısından etkili giderim sağlayacak yeterlilikte olmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan, polis memurlarının 1500 TL para cezası ile cezalandırılmasının ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin, kamu görevlilerinin karıştığı bu tür eylemlere müsamaha gösterildiği veya kayıtsız kalındığı izlenimi oluşturabileceği, adalete ve hukuk devletine olan güvenin sarsılmasına yol açabileceği değerlendirilmiştir. Bu nedenle derece mahkemelerince verilen kararın sorumluların fiilleriyle orantılı ceza almaları koşulunu yerine getirmediği, başvurucu açısından uygun ve yeterli bir giderim sağlamadığı görülmüştür.” l ANKARA Nazlı Masatçı Masatçı146 gün tutuklu kaldı serbest Oynadığı bir oyun nedeniyle 146 gündür tutuklu yargılanan Nazlı Masatçı, önceki gün denetimli serbestlikten yararlanarak serbest bırakıldı. OHAL kararnamesi ile kapatılan Yenikapı Tiyatrosu oyuncularından Nazlı Masatçı, “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılandığı davadan 1 yıl 6 ay ceza aldı. Masatçı, verilen cezanın infazı için 30 Ocak’ta tutuklanarak İzmir Kadın Kapalı Hapishanesi’ne gönderildi. 146 gün tutuklu bulunan Masatçı, önceki gün denetimli serbestlikten yararlanarak serbest bırakıldı. Masatçı, “vicdani ret” konulu bir etkinlikte Gogol’ün ‘Palto’ adlı oyununda oynamıştı. l Haber Merkezi 5 kişi yaşamını yitirmişti Zırhlı araç kazasında takipsizlik Jandarmanın tespit tutanağında, sürücü Demirbaş’ın asli kusurlu, polis N.İ’nin ise tali kusurlu olduğu belirtildi. Diyarbakır Lice’de zırhlı aracın çarptığı 5 kişinin ölümüyle sonuçlanan olaya ilişkin 2 yıllık soruşturmada, takipsizlik kararı verildiği ortaya çıktı. 20 Haziran 2017’de yaşanan olayda, polis N.İ’nin kullandığı zırhlı polis aracı, karşı yönden gelen Fikri Demirbaş’ın şoförü olduğu özel otomobile çarptı. Zırhlı aracın altına giren otomobilde bulunan şoför Demirbaş’ın (53) yanı sıra annesi Zeynep Demirbaş (74), Mahmut Öner (74), Mevlüt Dağtaş (64) ile Abdulhamit Dağtaş (63) yaşamını yitirdi. Olayda ayrıca zırhlı araç içindeki 5 polis de yaralandı. l DİYARBAKIR / Cumhuriyet Gezi davasının ikinci gününde Aksakoğlu’nun tahliyesine karar veren mahkeme, Kavala’nın tutukluluğunun devamına hükmetti Atalay: Gezi bir itiraz hareketidir Duruşma tutuklu sanıklar Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu’nun duruşma salonuna getirilmesiyle başladı. Kavala ve Aksakoğlu, izleyicilerin alkışlarıyla karşılandı. Silivri’de görülen Gezi davasının ikinci gününde yoğun güvenlik önlemleri dikkat çekti. l DHA Gezi Direnişi’ne ilişkin aralarında iş insanı Osman Kavala’nın da bulunduğu 2’si tutuklu 6’sı firari, 16 kişinin yargılandığı dava ya dün Silivri Cezaevi karşısında bulunan duruşma salonunda devam edildi. Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti oySEYHAN çokluğuyla tutuklu sanık AVŞAR Yiğit Aksakoğlu’nun adli kontrolle tahliyesine karar verirken, 603 gündür cezaevinde tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala’nın tahliye talebini reddetti. Duruşma temmuz ayına ertelendi. ‘İddianame yamalı bohça’ Duruşmada savunmasını yapan avukat Atalay, en sonda söyleyeceğini en başta söyleyeceğini belirterek “Bu iddianame Türkiye tarihinin, bu toprakların en onurlu toplumsal olaylarından birini karalama çabasının en güncel örneği. Uzun yıllar boyunca siyasi ve toplumsal hayatı, ceza yargılamasını basit bir aracı haline getiren bir örnektir. Yamalı bir yalan bohçadır” dedi. “İddianame eksiktir, yamalı bohçadır, esaslı bir yöntem sorununa sahiptir” diyen Atalay, “Böylesi bir iddianamede, savcılık bizler için ağırlaştırılmış müebbet istiyor. Ama kendi tezinde cebir ve şiddet unsuru o kadar zayıf ki Türkiye’nin dört bir yanında kırılan camı çerçeveyi, öldürülen kuşu, köpeği, hayvanları bizim hanemize yazıyor” dedi. Atalay’ın ardından Taksim Dayanışması üyesi mimar Tayfun Kahraman savunma yaptı. Savunmasında yeşil alanı korumak için İBB’ye yaptık ‘Gerilim fayının kırılmasıdır’ Savcılığın esas motivasyonunun Gezi Direnişi’ni kı kullananların itiraz hareketidir. Gezi direnişi bu ülke karalamak olduğunu ileri sü nin en önemli toplumsal de ren avukat Can Atalay özet neyimidir. Gezi, Türkiye’de bi le şunları söyledi: “Gezi Dire riken gerilimin fayının kırıl nişi esas olarak iki ana kav masıdır. Biz kırmadık o fayı. ramla özetlenebilir. Gezi Di Gerilime karşı her şeyi yap renişi kurucu bir iradedir. De Can Atalay tık. Taksim Dayanışması hiç mokrasinin yeniden kurulma bir şiddet çağrısı yapmadan sının, nasıl olması gerektiğinin bir ira tercümanlık vazifesi yaptı... Taksim desidir. Gezi Direnişi Anayasal hak Dayanışması’nın gerçekliği bu değil.” ları başvurunun reddedildiğini aktaran Kahraman özetle şunları söyledi: ‘Gezi kurgu değildir’ “Meslek odası yöneticisi olarak kent merkezinin son yeşil alanlarından birindeki ortaya çıkması muhtemel tahribata karşı süreç başlattık. Çabamız İBB tarafından göz ardı edildi. Bu projeden vazgeçmeyip imar planları askıya çıkarıldı. Gezi de öngöremediğimiz bir şey oldu. Gezi toplumun vicdanı haline geldi. Gezi’yi büyüten unsur destek çağrıları değil, hükümetin gerilimi yatıştırmaktan uzak açıklamaları olmuştur. Gezi Parkı yaşanan olaylarla birlikte kendiliğinden oluşmuştur. Bilinçli bir kurgu değildir. İddianame başarısız bir senaryodur. Taksim Dayanışması tarafından yapılan açıklamalar demokratik hak talepleri, toplumsal sağ duyuya sahip açıklamalardır. Bu taleplerle ilgili darbeye teşebbüs suçlaması geliştirmek akıldışıdır.” Mine Özerden savunmasında “Gezi onurlu ve toplumsal bir olaydır. Bu radaki 16 kişinin omzuna yüklenemeyecek kadar büyük bir harekettir. Yiğit Ekmekçi ile yaptığım konuşma Gezi ile ilgili değildir. Ancak konuşmada sırf kaos sözcüğü geçtiği için iddianameye girmiştir. Suçlamaları reddediyorum” diye konuştu. Ali Yiğit Ekmekçi ise savunmasında şunları söyledi: “Gençlere yapılan şiddete karşı çıktım. Yanlış buldum. İddianamede yer alan 12 kişiyle hiç tanışmadım. Çiğdem Mater ile iki kez konuştum. 37 yıllık arkadaşım ile Osman Kavala ile birçok kez görüştüm. Bu görüşmelerden nasıl bir sonuç çıkarıldığına anlam veremedim.” Kararın ardından CHP milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Mahmut Tanal basın açıklaması yaptı. Osman Kavala’nın tahliye edilmemesine tepki gösteren Tanrıkulu, “Maalesef yargı bağımsız ve tarafsız değil. Bugün (dün) parlementoda Sayın Erdoğan’ın davanın görüldüğü gün görüşlerini ortaya koyması doğrudan yargıyı baskı anlamı taşımaktadır” dedi. l İSTANBUL 926 HAZİRAN 2019 ÇARŞAMBA Önce insan... 31Mart 23 Haziran seçim sürecinde iktidarın propaganda unsuru olarak gündeme getirdiği konuların başında Kürtler geliyordu. AKP’nin başından beri iki temel görüşü var: seçimden önce ve seçimden sonra! Hani Nasreddin Hoca’ya sormuşlar ya; iki kere iki kaç eder diye. Hoca da soruya soruyla karşılık vermiş: Satın alırken mi satarken mi? AKP de iki kere ikinin kaç ettiği kadar net sorulara bile seçimden önce ayrı, seçimden sonra ayrı yanıt verir. Seçimden önce şefkatli iktidar, seçimden sonra şiddetli iktidar... Seçimden önce kucaklama, seçimden sonra kovalama... Seçimden önce eve dönüş yasası, seçimden sonra başa dönüş yasası... Seçimden önce aktivist, seçimden sonra terörist... Seçimden önce ortak organizasyon, seçimden sonra her yere operasyon... Bazen bunlar tersi de olabiliyor... HHH Ancak son seçimlerde biraz daha farklı bir tutum gördük. İş, seçimden önce seçimden sonra aşamasını geçti; propaganda süreci içinde birbiriyle çelişen diller kullanıldı.  31 Mart sonrasında seçimi yeniletip kazanmak için her şeyi mubah gören iktidar, “Türkiye’de Kürdistan yok, Irak’a gidin” söyleminden, “Atatürk de Kürdistan mebusu demişti” söylemine geçti.  Halkı bu kadar “anlamaz” sanan bir iktidarın böylesi aymazlığına pes... Seçime  birkaç gün kala Öcalan’a bir devlet üniversitesinin akademisyenini gönderip mesajını Anadolu Ajansı’na yayımlatmak ve Öcalan’ı seçime sokmak da işin tam tuzu biberi oldu. Bunu yaparken de şunu söylemeyi ihmal etmediler: “Öcalan, seçimi boykot edin diyor, Demirtaş da tersini söylüyor. Demek ki aralarında liderlik yarışı var! Biz bunlarla meşgul değiliz, CHP bunlarla ilişki içinde...” Hem organizasyonu yap, hem bunun ne anlama geldiğini ilan et, hem AA’dan TRT’ye devletin yayın organlarını devreye sok, sonra da CHP’yi öne sür... Ne diyelim? Bir söz vardır; densize densiz deme, çorabı başına geçirir! HHH Ekrem İmamoğlu bütün bu planların dışında durdu. HDP’li seçmenin tercihi ya da benzer sorular sorulduğunda genel olarak şu karşılığı verdi: “Ben herkesin oyuna talibim. Ben İstanbulluları öncelikle insan olarak görüyorum. Kimliğine göre davranmıyorum...” Aslında çözümün özü bu; herkesi önce insan olarak görmek, eşit insan olarak görmek. İnsanların sadece inancını, sadece kökenini, sadece dilini öne aldığınızda ya da bunlara dayalı olarak ötelediğinizde ayrım başlıyor. Türkiye’de nüfus olarak en çok Kürt kökenli yurttaşımızın yaşadığı şehir İstanbul. İmamoğlu’nun tüm İstanbullulara eşit yurttaşlık temelinde yaklaşması, zaten var olan bir arada yaşama kültürümüzü daha da güçlendirecek. İstanbul seçimi bu yanıyla da umut içeriyor. Yapılan kimi sosyolojik araştırmalardan çıkan sonuca göre, ülkemizdeki her on evlilikten biri farklı kökenler arasında gerçekleşiyor. Düğünü yapan... Düğümü çözer... Basın Kartı Yönetmeliği Danıştay, Saray’dan savunma istedi Danıştay 10. Da iresi, Basın Kartı Yönetmeliği’nde gazeteciler aleyhinde yapılan değişikliklerin iptali talebiyle açılan davada Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan savunma istedi. Yeni Basın Kartı Yönetmeliği’nin, toplumsal özgürlükleri, halkın gerçekleri öğrenme ve haber alma hakkını doğrudan etkileyecek bir düzenleme içerdiğinin unutulmaması gerektiğini belirten Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD), “Geldiğimiz aşamada Danıştay’ın basın özgürlüğünü esas alarak karar vereceğini umuyoruz” dedi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından Basın Kartı Yönetmeliği’nde 14 Aralık 2018’de değişiklik yapıldı. Yapılan değişiklikle basın kartı verilmesi zorlaştırılırken iptal edilmesi ise kolaylaştırıldı. Basın kartı veren komisyondan gazeteci örgütleri çıkarıldı. l ANKARA / Cumhuriyet 4 avukat tutuklandı Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu’ndan avukatlar dün ifadeleri alınmak üzere Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne getirildi. 20 Haziran sabahı Halkın Hukuk Bürosu’na yapılan polis baskınıyla gözaltına alınan avukatlar Ebru Timtik, Görkem Ağdede, Nadide Özdemir ve Ayşegül Çağatay tutuklandı. l İSTANBUL / Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle