23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr TASARIM: SERPİL ÜNAY 1126 HAZİRAN 2019 ÇARŞAMBA İğneden ipliğe ZAMİstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin bitmesiyle zamlar da ardı ardına geldi Seçim öncesi zamlarla gündeme gelmek istemeyen hükümet, İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi de bitince zamma sarıldı. Şekere yüzde 16, çaya yüzde 15 zam gelirken, sırada yeni ürünler var. Seçimlerin bitmesinin ardından zam dalgası başladı. Önceki gün motorine 29 vuk bagetin fiyatı 8 liradan 13 liraya, tavuk göğüsün fiyatı 12 liradan 18 liraya, tavuk kanatın kuruş zam geldiği; pompa fiya fiyatı 13 liradan 20 liraya kadar tına bu zammın 21 kuruş olarak yükseldi. yansıyacağı haberi gelmişti. Yıl 31 Mart seçimlerinin bit başından bu yana başta benzin mesiyle birlikte ilk zam habe olmak üzere akaryakıt ürünleri ri de elektrikten gelmişti. Ener ne 11 kez zam geldi. ji Piyasası Düzenleme Kurumu Dün sabah ise çay ve şeke (EPDK), 1 Nisan 2019’dan itiba re yüksek oranda zam yapıldı. ren geçerli olmak üzere Elekt Çay İşletmeleri Genel Müdürlü rik Üretim AŞ’nin (EÜAŞ) ak ğü (ÇAYKUR) kuru çaya yüzde tif elektrik enerji toptan satış 15 zam yaptı. Çaykur, artan yaş tarifesi belirlendi. Dağıtım şir çay ürün, işçi ve işletme mali ketlerine yapılan satışların fi yetlerini göz önünde bulundura yatı yaklaşık yüzde 37 zamlan rak kuru çaya zam yapma kara mış oldu. rı aldı. Zam dün fiyatlara yansıdı. Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Enflasyonu artırır bir süredir çay sektörü temsilci Zamlar enflasyona yukarı leri maliyet artışları nedeniyle yönlü etkileri açısından da ya kuru çaya zam talebinde bulunuyordu. AKP 31 Mart ve 23 Haziran seçim süreci kampanyasında çay dağıtmıştı. kından takip ediliyor. Uzmanlara göre, peş peşe yapılan zamlar enflasyon oranlarını yukarı çekecek. Enflasyonun yüzde 20’ler ALIM GÜCÜ DÜŞÜYOR Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ şekere yüzde 16 zam yapıldığını açıkladı. Türk Şeker’in resmi internet sayfasından yapılan açıklamada, “50 kg’lık polipropilen torbalarda ambalajlı kristal şekerin fabrika çıkışı satış fiyatı, 25.06.2019 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yüzde 16 artırılarak (KDV hariç) 3.57 TL/Kg olarak yeniden tespit edilmiştir” denildi. Süt ve süt ürünleri ile kıyma, sucuk, salam gibi ürünlere yalnızca mayıs itibarıyla yüzde 20’yi aşan zam yapıldı. Eylül 2018’den bu yana fiyatı yüzde 150 artan beyaz et, geçen günlerde yeniden zamlandı. Son 3 ayda yüzde 50 zamlanan tavuk eti cep yakıyor. Tüm piliç ve ta civarında seyretmesi ve üretici fiyat endeksi (ÜFE) ile tüketici fiyat endeksi arasındaki makasın açılması da endişe yaratıyor. Uzmanlara göre geçen yıl mayısta yüzde 20.16 olan ÜFE’nin bu yıl mayısta yüzde 28.71’e çıkması da üreticinin fiyatlarına zam yapmasını kaçınılmaz kılıyor. Hükümet seçimlerden önce “Enflasyonla Topyekun Mücadele” kampanyası kapsamında üreticilere ve perakendecilere zam yapmayın baskısı yapmıştı. Ancak şimdi birçok ürüne yüklü zamların gelmesi gündemde. Temmuz başı itibarıyla tütün ve alkol ürünlerine uygulanan ÖTV tutarlarına ilk 6 aylık ÜFE artışı oranında zam yapılacak. l Ekonomi Servisi Asgari ücretle çalışan yurttaşlar, son bir yılda yüzde 26 artan açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türkİş) verilerine göre, 2019 Mayıs’taki açlık sınırı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25.9 artarak 2 bin 124 TL’ye, yoksulluk sınırı da 6 bin 919 TL’ye yükseldi. Dört kişilik bir ailenin sadece gıda için yapması gereken zorunlu harcama tutarı, yılın ilk beş ayı sonunda 183 TL arttı. Birleşik Metal İş Sendikası Sınıf Araştırmaları Merkezi’nin hesaplamalarına göre ise asgari ücretli mayıs ayında gıda karşısında alım gücünü reel olarak bir yılda yaklaşık yüzde 8 oranında kaybetti. Söz konusu ücretlinin geliri ile 2018 Mayıs’ta alabildiği kadar sebze alabilmesi için maaşının mevcuttan 763 TL daha fazla olması (3 bin 263 TL) gerekiyor. Aynı miktarda meyve alabilmesi için ücretinin mevcuttan 322 TL (2 bin 822 TL) fazla olması şart. Kamu çalışanları temmuz ayında enflasyon farkından kaynaklı zam alacak, ancak zam vergi kesintileri nedeniyle maaşına yansımadan gidecek. Çalışanlar haziran ayından itibaren yüzde 20’lik vergi dilimine girdiği için, kamu çalışanlarının ücretlerindeki ar tışlar, daha zam cebine girmeden artan vergiyle geri alınacak. Kamu çalışanlarının aylık ücretlerinden ocak ayında yüzde 15 oranında gelir vergisi kesilirken bu oran diğer aylarda yüzde 20’ye çıkıyor. Bazı kamu çalışanları yıl içinde yüzde 27 oranındaki dilime de giriyor bu da kesinti miktarını artırıyor. 2018 ve 2019 yıllarını kapsayan sözde toplusözleşme görüşmesine göre 2019 Temmuz ayında devlet memurları yüzde 5 zam ve enflasyon farkı alacaktır. Kamu çalışanlarının ücretlerdeki artışlar, daha zam cebine girmeden artan vergiyle geri alınacak. Asıl tehlike ekonomide VW’nin yatırımı Erdoğan’a bağlı Handelsblatt gazetesi, Alman otomotiv devi Volkswagen’in (VW) yeni üretim tesisini muhtemelen Türkiye’de kuracağını öne sürdü. Haberde, VW yönetiminin Türkiye’yi tercih ettiği ancak kesin kararın henüz verilmediği vurgulandı. Habere göre, Türkiye’nin tercih edilmesinin nedenleri arasında finansman bulunuyor. Yeni fabrikanın kurulması için Türk hükümetinin üç basamaklı milyonlarca Avro’luk teşvik vereceği iddia edildi. Böylelikle de yaklaşık 1 milyar 300 milyon Avro tutarındaki yatırımın bir bölümünün karşılanacağı belirtildi. Haberde, siyasi nedenlerle Türkiye’nin tercih edilmeme ihtimaline de yer verildi. Handelsblatt’a açıklama yapan üst düzey bir VW yöneticisi “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan”ın tartışmalı olması nedeniyle birçok Avrupalı şirket Türkiye’ye yatırımlarında ihtiyatlı bir tutum izlemesinin” verilecek kararı etkileyebileceğine işaret etti. l Ekonomi Servisi Otomotivde ‘ÖTV sıfırlansın’ talebi Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bilaloğlu, 2019 sonuna kadar otomobil grubunda motor hacmi 1.600 cc’yi aşmayan araçlarda ve ticari araç grubunda ÖTV’nin sıfırlanmasını ve KDV indiriminin yüzde 1 olarak devam ettirilmesini önerdi. Bilaloğlu, “Ülkemiz ekonomisi ve istihdamı yönünden otomotiv ekosisteminin devamlılığı büyük önem taşıyor. Ayrıca mevcut yatırımların korunması ve yeni yatırımların gelmesi bakımından iç pazarın önemini daima vurguluyoruz. Tüm bu önlemlere rağmen Türkiye otomotiv sektörü toplam pazarı 2018 yılında yüzde 35 daralırken, 2019 OcakMayıs döneminde ise önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 50 azalarak 156 bin 990 adet oldu” dedi. l Ekonomi Servisi Nihat Özdemir Seçimden yorulduk Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği (TÇMB) ve Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, seçim sürecinin geride kalmasının ardından ekonomiye odaklanılması gerektiğini söyledi. Bloomberght’ye konuşan Özdemir, “Türkiye’nin önünde 44.5 yıl gibi çok önemli bir zaman var. Hepimiz seçimden yorulduk. İş dünyası da bu seçimlerden yoruldu. Artık Türk ekonomisini tekrar ayağa kaldırmaya odaklanmalıyız” diye konuştu. Öte yandan, inşaat sektöründeki krize paralel olarak 2019’un ilk üç ayında iç pazarda yüzde 34 daralma yaşayan çimento sektörü, çıkışı beton yol ve bariyerlerde görüyor. Uluslararası Çimento Konferansı’nda (Intercem) konuşan Özdemir, beton yol ve beton bariyerlerin yaygınlaşmasını talep ettiklerini söyledi. Özdemir, çimento fabrikalarında Avrupa’da yüzde 3040 seviyelerinde olan atıktan enerji elde etme oranının Türkiye’de yüzde 6’da kaldığını, oranı artırmayı hedeflediklerini de dile getirdi. l Ekonomi Servisi Uzmanlar İstanbul seçim sonuçlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’a siyasi bir darbe olsa da iktidar için esas riskin Türkiye’nin kötüye giden ekonomisi olduğuna dikkat çekiyorlar. Londra’daki düşünce kuruluşu (think tank) Chatham House’un Türkiye uzmanı Fadi Hakura, “Cumhurbaşkanı Erdoğan Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) seçimleri iptal etmesi için baskı yapıp İstanbul’un önemini abartarak stratejik bir hata yaptı” dedi. Deutsche Welle’ye konuşan Hakura, “Erdoğan’ın iktidarı için asıl tehlike kötüye giden Türkiye ekonomisi ve İstanbul seçimini kimin kazandığı yerine buna odaklanmalı. Ancak asıl sorun Türkiye ekonomisinin artık hızlı düzeltmelerle canlandırılamaması” diye konuştu. Hakura, Türkiye ekonomisinin derin yapısal reformlarla inşaat harcamaları ve tüketime dayalı modelden ihracat ve kurumsal yatırıma dayalı modele yeniden yönlendirilmesi gerektiği görüşünde. Ancak Hakura hükümetin gereken reformları yapacak konumda olmadığını söyledi. Rabobank stratejisti Piotr Matys de “Erdoğan yönetiminin birinci önceliği ekonomiyi düzeltmek olmalı. İstanbul seçim sonucu enflasyonu düşürmek ve ekonomiyi dengelemek için gereken cesur reformları yapmak konusunda bir teşvik olmalı” dedi. IMF uyardı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin ardından siyasi bir belirsizliğin de ortadan kalkmasıyla TL dün gün boyunca hareketliydi. Dolar dün gün içerisinde 5.775.83 TL arasında dalgalandı. Güne yüzde 0.12 düşüşle başlayan Borsa İstanbul Endeksi (BİST100) ise günü 95 bin 421 seviyesinde tamamladı. Bloomberg HT’ye konuşan Commerzbank Gelişen Piyasalar Kıdemli Ekonomisti Tatha Ghose Türk Lirası’nda ralli beklediğini, ABD’nin S400 meselesi nedeniyle Türkiye’ye yaptırım ihtimali olduğunu söyledi. Öte yandan IMF Başkanı Christine Lagarde, ticari gerilimlerin, borçlarda artışın ve finansal şartlarda belirsizliğin global ekonomi için ağır aşağı yönlü riskler ortaya çıkarmakta olduklarını bildirdi. IMF, ABDÇin tarife savaşlarının global GSYH’yı 2020’de yüzde 0.5, 455 milyar dolar azaltacağını tahmin ediyor. l Ekonomi Servisi Suudi Arabistan’da Türk işçilerden grev Türkiye’den Suudi Arabistan’a çalışmaya giden inşaat işçileri, birikmiş ücretlerinin ödenerek memleketlerine dönme talebiyle 9 gündür iş bırakma eylemi yapıyor. Baytur firması tarafından üstlenilen otel ve villa inşaatında çalışan işçiler, Suudi polisinin kendilerine silahlı saldırıda bulunduğunu ancak Ciddi Başkonsolosluğu’nun sal dırıya ses çıkarmadığını, konsolosluk yetkililerinin şantiyeye gelerek grevi bitirmelerini istediğini belirtti. İşçiler tarafından yapılan açıklamada, yetkililerin talepler doğrultusunda herhangi bir adım atmadığı ifade edilirken, “Bizler burada rehin tutuluyoruz. Ödenmeyen ücretlerimizi ve haklarımızı alıp memleketimize dönmek istiyoruz. Bunu alana kadar grevimiz devam edecek. İşçiler kö le değildir” denildi. İnşaat ve Yapı İşçileri Sendikası tarafından yapılan açıklamada, “Şirketin işçileri turist vizesiyle yurtdışına çalışmaya götürdüğü, işçilerin en temel besleme ve barınma ihtiyaçlarını insanlık dışı koşullarda karşıladığı” belirtildi. l Ekonomi Servisi ‘Aşk ve Kapital’ ve ‘İmkânsız Sermaye’ Her şeyin çok güzel olacağına inancımızın çelikleştiği bir yaz var önümüzde. Sıcak yaz günlerinde serin bir yel misali, iki kitap birden masama ulaştı. Her ikisi de Yordam Kitap’tan. Sizlerle paylaşma heyecanımı engelleyemedim. İlki Aşk ve Kapital: Karl ile Jenny Marx ve Bir Devrimin Doğuşu. Mary Gabriel tarafından 2011 yılında kaleme alınan bu eser, Benan Eres tarafından Türkçemize kazandırıldı. Mary Gabriel’in Marx ailesinin on binlerce sayfayı bulan mektuplarından, günlük yazışmalarından, Marx’ın makalelerinden, kitaplarından derlenmiş devasa bir devrim kitabı. Kitabın tanıtım yazısında da vurgulandığı üzere, “Tarihe yeni bir gözle bakıp bambaşka bir gelecek gören Marx ve Engels’le birlikte dünyayı, kurulu düzeni değiştirmeye çalışan insanlar ve tarihin hızla aktığı 19. yüzyılda Avrupa...” Karl ve Jenny Marx, kızları Jennychen, Laura ve Tussy, en yakın dostları ve dava arkadaşları “General” Friedrich Engels... Mary Gabriel, Marx’ın geniş ailesinin hikâyesini, dönemin önemli olayları ışığında ve Marx’ın önemli eserleriyle harmanlayarak anlatıyor. Gabriel, aile üyelerinin hayat hikâyelerini kaleme aldıkça, Marx’ın dünyayı değiştiren metinlerinde yazılanlar kadar bu metinlerin yazım süreçlerinin ve zamanındaki etkilerinin de önemli olduğunu keşfediyor. Yazara göre, Jenny ve Karl arasındaki özveriye dayalı ilişkinin doğası anlaşılmadan, Kapital’in yazım sürecini hakkıyla değerlendirmek zor olacaktır. Mary Gabriel, kitabının ilk satırlarını yazmaya koyulduğu günlerde daha henüz 2008’in yaşanmamış olduğunu; ve dolayısıyla, periyodik genişleme dönemlerinden birini yaşamakta olan küresel kapitalist sistemin işleyişini sorgulayanların çok azınlıkta olduğunu dile getiriyor. Ama Gabriel’in araştırmaları derinleştikçe, sistemin sonsuzluğuna ilişkin dogmatik inançların yerini sorgulamaların başladığını ve 2008 finansal kriziyle birlikte, kapitalizmin ve “serbest” piyasa ekonomisinin geleceğinin açıkça tartışılır hale geldiğini okuyoruz. Marx, daha modern kapitalizmin doğuşunun ilk yıllarında, 1850’lerde, bu kaçınılmaz çöküşün izlerini sürmekteydi. Marx ve ailesi, hep birlikte, hayatları boyunca bu izi sürdüler; yoksulluğu, acıyı, ölümleri ve sevinçleri birlikte paylaştılar; sosyal, politik ve ekonomik bir devrimi birlikte soludular. Bizzat Mary Gabriel’in sözleriyle, “Marx ailesindeki kadınlar olmasaydı Karl Marx var olmazdı ve Karl Marx olmasaydı, dünya bugün bildiğimiz dünya olmazdı.” HHH 1850’lerden bu günlere; ve giderek 21. yüzyılın ikinci yarısına ilişkin dinamikler, tarihsel birikimin yönlendirdiği tahayyüller... Bunlar da elimizdeki ikinci çalışmanın konuları: İmkânsız Sermaye: 21. Yüzyılda Kapitalizm, Sosyalizm ve Toplum. Yazarı Alp Artınörs. “Sermaye düzeninin krizini sadece dünya pazarı ekseninde değil, İstanbul’un ‘Salı Pazarı’ndan görüp değerlendiren bir çalışma”. Kitabın tanıtım yazısında Altınörs, amacını açıkça ortaya koyuyor: “kapitalizmin tükenişi ve iflasının, bizzat kapitalistlerce bu denli yüksek sesle itiraf edildiği başka bir dönem yaşanmamasına rağmen, kapitalizmi aşan yeni bir toplum tahayyülünün bu denli kısır ve cılız olmasının üzerine giden bir çalışma...” Aslında çelişkilerin özü son derece yalın ve gerçek; Marx’ın Aşk ve Kapital’in ilk sayfalarında yer alan deyişiyle, “sefaletini azaltamadan servetini artıran her toplumun esas nüvesinde çürümüş bir şey vardır”. Forbes: Libra doların yerini alabilir Forbes Media’nın genel yayın yönetmeni Steve Forbes, sosyal medya devi Facebook’un gelecek yıl piyasaya süreceğini duyurduğu kripto para birimi ‘libra’nın ‘küresel para’ olarak doların yerini alabileceğini öne sürdü. “Kendine ait para” fikrinin yeni olmadığını belirterek hava yolu şirketlerinin mil programları vb. uygulamalarını işaret eden Forbes, Mark Zuckerberg’in Libra konusunda kartlarını doğru oynaması durumunda otomobiller için Henry Ford ne ise kendisinin de para ve finansın için aynısı olabileceğini söyledi. Çayda birinciyiz Dünya Çay Komitesi’nin hazırladığı ‘Dünya Çay Raporu’ sonuçlarına göre, yılda kişi başı en çok çay tüketen ülkeler sıralamasında 3.5 kilogram ile ilk sırada yer alan Türkiye’de çay tüketimi arttı. Yıllık ortalama 240 bin ton çayın tüketildiği Türkiye’de bu rakam 260 bin ton seviyelerine çıktı. Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan, çay tüketiminin arttığını belirterek “Geçen yıldan Çaykur’un deposunda 70 bin ton civarında bir stok var. Önceki yıl da bu 65 bin ton civarındaydı. Özel sektörde geçen yıl 3035 bin ton civarında bir stok vardı. Çok fazla değişmedi” dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle