19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABer EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 923 HAZİRAN 2019 PAZAR SGK’yi batırdılarİktidar ile muhalefet arasında sık sık tartışma konusu olan SGK’nin bütçe açığı katlandı Hükümetin politikaları Sosyal Güvenlik Kurumu’nu (SGK) iyice çıkmaza soktu. Bütçe açığı her yıl artan SGK, bir türlü toparlanamıyor. Bütçedeki görev zararları içerisinde en büyük pay SGK’ye ait. Ancak geçen yılla kıyaslandığında hızla artan zararın boyutu da dikkat çekiyor. Ayrıca Hazine’den mustafa SGK’ye yapılan yardım çakır da geçen yıla göre hızla artmış durumda. 2016 yılında 20.6 milyar lira açık veren SGK, 2017 yılını 24.1 milyar lira açıkla kapattı. SGK’nin 2018 bütçesinde öngörülen açığı 34 milyar liraydı. Bu yıl sonunda ise SGK’nin 47.6 milyar lira açık vermesi bekleniyor. Ayrıca bütçedeki beklentiler çoğu zaman tutmuyor. Gerçekleşme beklenenin üzerinde oluyor. Bütçeye göre SGK’nin bu yıl toplam geliri 414.6 mil Geçen yılın 5 ayında 22.9 milyar lira olan kurumun görev zararı bu yılın aynı döneminde 35.4 milyar liraya yükseldi. Aynı dönemde Hazine’den yapılan yardım ise 29.1 milyar liradan 48.2 milyar liraya çıktı. yar lira, toplam gideri ise 462.3 milyar lira olacak. Hükümet ise muhalefetin “SGK batıyor” eleştirilerine SGK’nın gelirlerinin giderlerini karşılama oranının arttığı ve SGK açığının GSYH’ya oranının düştüğü savunusu ile yanıt veriyor. Hükümete göre gelirlerin giderleri karşılama oranı 2002 yılında yüzde 71.5 iken, bugün yüzde 93.6. SGK açığının GSYH’ye oranı ise yüzde 0.66 olarak açıklanıyor. Ancak bu yılın ilk 5 ayındaki bütçe gerçekleşmelerine bakıldığında durumun hükümetin açıklamalarından farklı olarak çok da iç açıçı olmadığı ortaya çıkıyor. Bütçeden yapılan cari transferler incelendiğinde görev zararları içerisinde en büyük pay SGK’ye ait. Bütçe gider tab lolarına göre, bu yılın ilk 5 ayında oluşan görev zararları toplamı 38.1 milyar lira. Bunun 35.4 milyar lirası SGK’ya ait. Geçen yılla karşılaştırıldığında ise zarardaki tablo daha net ortaya çıkıyor. Bütçe gider tablolarına göre geçen yılın ilk 5 ayında SGK’nin görev zararı 22.9 milyar liraydı. Bu yıl ise aynı dönemde zarar 35.4 milyar liraya yükselmiş durumda. Hazine yardımı arttı Hazine’den yapılan yardımlar içerisinde de aslan payı SGK’ye ait. Bu yılın ilk 5 ayında tüm kurumlara yapılan Hazine yardımlarının toplamı 71.1 milyar lira. Hazine’den 5 ayda SGK’ye yapılan yardımın miktarı ise 48.2 mil yar liraya ulaşmış durumda. Oysa geçen yılın ilk 5 ayında Hazine’den SGK’ye yapılan yardım miktarı 29.1 milyar li raydı. 2018’in tamamında ise Hazine’den SGK’ye 75.2 milyar lira yardım yapıldı. Bu yılın ilk 5 ayında Hazine’den SGK’ye yapılan yardım, geçen yılın tamamında yapılan yardımın yarısını çoktan aşmış durumda. Daha yılın yarısı bile olmadan bu rakama ulaşılmış olması, yılın sonuna kadar Hazine’den SGK’ye yapılacak yardımın daha da artacağını gösteriyor. Bu arada sosyal güvenlik kurumlarına Hazine yardımları kapsamında Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) Genel Müdürlüğü’ne bu yılın ilk 5 ayında 173.4 milyon lira yardım yapıldı. İŞKUR’a yapılan Hazine yardımı, SGK’ye yapılan yardımın büyüklüğünü de ortaya koydu. l ANKARA İŞ İNSANI ILICAN’IN ÖLDÜRÜLMESİ Adalete siyasi gölge ALİCAN ULUDAĞ Ankara’da geçen yıl iş insanı Ömer Faruk Ilıcan’ı öldürmeye azmettirmekten aranan firari Kadooğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu, skandal bir süreç sonunda serbest kaldı. Soruşturma sürecinde AKP Gaziantep Milletvekili Ahmet Uzer’in bizzat başsavcı ile görüşmesi, tutuklanan Kadooğlu soyadlı şüphelileri serbest bırakmayan hâkimlerin sürülmesi, yerine bakan hâkimin tetikçiler karşılığında bunları bırakması, adliye kulislerinde soruşturmaya ilişkin dolaşan “rüşvet” iddiaları dava üzerinde şaibe yarattı. Kale Gaz’ın sahibi Ömer Faruk Ilıcan, 21 Mart 2018’de evinin önünde vurularak öldürüldü. Ankara Emniyet Müdürlüğü ekipleri, arasında Kadooğlu Holding Onursal Başkanı Cemal Kadooğlu, Yönetim Kurulu üyeleri Veli, Şanser ve Abdulbaki Kadooğlu’nun bulunduğu 8 kişiyi gözaltına alındı. Adliyede ifadesi alınan Cemal Kadooğlu serbest bırakılırken, diğer üç Kadooğlu tutuklandı. Polisin yaptığı operasyonu, önceden haber aldığı iddia edilen Tarkan Kadooğlu, yarım saat farkla kaçtı. n AKP’li vekil aradı: Tutuklamalar yaşanınca soruşturmaya “siyasi” müdahale geldi. Cemal Kadooğlu’nun yakın arkadaşı olan AKP Gaziantep Milletvekili Ahmet Uzer, bir bakanın yönlendirmesi ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ile görüşerek Kadooğlu ailesinin tümünün soruşturmada şüpheli haline getirilmesinden duyduğu rahatsızlığı iletti. Uzer bir görüşmesinde de Cemal Kadooğlu’nu yanına alarak adliyeye gitti. Doğu ve Güneydoğu Hemşehri Dernekleri Platformu Başkanı olan Cemal Kadooğlu, serbest kaldıktan sonra 24 Haziran seçimleri öncesinde Gaziantep’te AKP lehine yemek düzenledi. Bu aşamadan itibaren tutuklu Kadooğlu soyadlı şüphelilerin serbest bırakılması yönünde sulh ceza hâkimlerine baskı yapıldı. Tahliye kararı vermeyen iki sulh ceza hâkimi görevden alındı. İlk soruşturma savcısısı da Zile Başsavcılığı’na gönderildi. n Tetikçilerle takas: 28 Ağustos 2018’de Ankara 1. Sulh Ceza Hâkimi, Şanser ve Veli Kadooğlu’nu tahliye etti. Aynı gün firardaki iki tetikçi Şemsettin Özcan ve Abdurrahman Doğala, adliyeye gelerek savcıya teslim oldu; Ankara Emniyeti devre dışı bırakıldı. Adliye kulislerinde, hâkimin tahliye kararı vermeden önce şüpheli avukatlarına, “Bari tetikçileri getirin, öyle bırakalım” dediği iddia edildi. n Korsan iddianame: Soruşturma sürecinde bir bankanın genel müdür yardımcısı tarafından dosyaya “korsan iddianame” getirildi. Cumhuriyet’in bir örneğine ulaştığı ve Kadooğlu ailesinden kimsenin adının yer almadığı bu iddianameyle olay tetikçiler ile maktul arasında basit bir alacak verecek meselesi olarak gösterilmek istendi. n İki iddianame iade edildi: Soruşturma sürecinde 3 kez iddianame hazırlandı. Bu iddianamelerden ikisi beğenilmeyerek iade edildi. Üçüncü iddianamede, aralarında Tarkan Kadooğlu’nun da bulunduğu 9 şüpheli yer aldı. Cemal ve Veli Kadooğlu ise dışarıda tutuldu. n Saklandığı yerden çıktı: Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın 24 Mayıs’ta yapılan ikinci duruşmasında, firari Tarkan Kadooğlu hakkındaki tutuklamaya yönelik yakalama kararı avukatların talebi üzerine kaldırıldı ve ifadesinin alınması amacıyla yakalama kararı çıkardı. Bu karardan sonra Tarkan Kadooğlu, İzmir Adliyesi’ne giderek teslim oldu. Ramazan Bayramı öncesinde SEGBİS ile Ankara’daki mahkemeye bağlanan Kadooğlu, ifade verdi. Mahkeme, dosyada aleyhinde deliller bulunmasına karşın ifadenin ardından Tarkan Kadooğlu’nu yurtdışı çıkış yasağı koyarak serbest bıraktı. Takipsizlik kararı Öte yandan 2. duruşmada mahkemenin sorusu üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, şüpheliler Cemal Kadooğlu ve Veli Kadooğlu hakkında takipsizlik kararı verdiğini bildirdi. Tüm bu yaşananlar sonunda gözler şimdi; Ankara’da yargı, emniyet ve siyasiler tarafından tüm süreci bilinen ancak “üç maymunun” oynandığı Ömer Faruk Ilıcan cinayeti davasının nasıl biteceğinde... l ANKARA Fabrika yangını: 4 ölü Yanan fabrikada işçilerin kaçak çalıştırıldığı ve daha önce yangına müdahale tedbirlerinin uygun olmadığı gerekçesiyle mühürlendiği ve ruhsatsız olduğu ortaya çıktı. İstanbul Büyükçekmece’de Cumhuriyet Mahallesi Hadımköy Yolu Caddesi üzerindeki bir fabrikada dün sabah saat 03.00 sıralarında, bin 500 metrekarelik alana sahip tekstil ve plastik malzemeleri üreten 4 katlı fabrikanın en üst katında henüz belirlenemeyen bir nedenle yangın çıktı. Alevleri fark eden işçiler durumu hemen itfaiye, polis ve sağlık ekiplerine haber verdi. Bu sırada kısa sürede büyüyen alevler, tüm fabrikayı sardı. Yangın nedeniyle gece vardiyasında olup büyük korku yaşayan işçiler çatıya çıkarak kurtarılmayı bekledi. Kurtarma esnasında dumandan etkilenen 2 işçi ile 4 itfaiye eri ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. Yangın sonrasında fabrikaya giren itfaiye personeli ise yabancı uyruklu 4 işçinin cansız bedeni ile karşılaştı. Yangından sağ kurtulan ve kaçak oldukları iddia edilen yabancı uyruklu 15 işçi ifadeleri alınmak üzere karakola götürüldü. İran, Afganistan ve Özbekistan uyruklu işçilerin kaçak çalıştırıldığı öne sürülen fabrikanın daha önce yangına müdahale tedbirlerinin uygun olmadığı gerekçesiyle mühürlendiği ve ruhsatsız olduğu öğrenildi. Yangının ardından işyeri sorumlusu Abdül G. gözaltına alındı. l Haber Merkezi İtfaiye ekipleri fabrikanın çatısında bulunan işçileri merdivenle kurtardı. Türkiye’de 2018 yılında 3 bin 161 kişi yaşamına son verdi 25 bin kişidenTEGTDİEEKÇRLİDİMYİOR biri intihar ediyor MAHMUT LICALI Türkiye’de başta ekonomik kriz olmak üzere çözüm bekleyen sorunlar intiharı tetiklerken, geçen yıl resmi verilere göre 3 bin 161 kişi yaşamına son verdi. Bu durum ortalama her 25 bin kişiden birinin intihar ettiğini gösterdi. CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, hazırladığı raporla Türkiye’de son 10 yılda yaşanan intihar vakalarını mercek altına aldı. Emir’in hazırladığı raporda şu tespitler yer aldı: n 2018’de 3161 kişi yaşamına son verdi: Türkiye genelinde geçim sıkıntısı nedeniyle intihar haberleri artarken, ekonomik krizin başladığı 2018’de resmi verilere göre 3 bin 161 kişi yaşamına son verdi. 2018’de ortalama her 25 bin kişiden biri intihar etti. n 4 kişiden 3’ü erkek: 2018’de gerçekleşen intiharların yüzde 24.4 oranıyla yaklaşık 760’ını kadınlar, yüzde 75.6 oranıyla yaklaşık 2 bin 380’ini ise erkekler oluşturdu. n Geçim zorluğu ikinci sırada: İntiharlarda “bilinmeyen” ve “diğer” kategorisinde toplam 2 bin 16 vaka yer aldı. Nedenleri bilinen intiharlarda “hastalık” nedeniyle 677 intihar vakası ilk sırada yer alırken “geçim zorluğu” nedeniyle gerçekleşen intiharlar 246 vakayla ikinci sıraya yerleşti. Üçüncü sırada aile geçimsizliği nede CHP’Lİ EMİR: TOPLUMSAL SORUN CHP’li Murat Emir, Türkiye’de yaşanan intihar vakalarıyla ilgili “İnsanlık tarihinin her döneminde görülen intihar olgusu, çağımızda gün geçtikçe artarak önemli bir toplumsal sorun haline gelmiştir. Son 1 hafta içinde önce İstanbul’da havalimanında güvenlik görevlisi olarak çalışan bir gencimizin ve Denizli’de KHK’lı bir kadın öğretmenimizin yaşamlarına kıy niyle 129 intihar vakası yer aldı. n Gençler intihar ediyor: 2018 verilerine göre 15 yaş altı 69 çocuk, 1519 yaş grubundandan da 304 genç yaşamına son verdi. Son 10 yılın verileri incelendiğinde 15 yaş altı 918 çocuk intihar etti. Son 10 yılda 1519 yaş aralığında intihar edenlerin sayısı ise 3 bin 523 oldu. Emir dığı haberlerini aldık. Bunlar sadece basına yansıyan ve takip edebildiklerimiz. Ayrıca TÜİK verilerinin ne kadar gerçeği yansıttığı da ayrı bir tartışma konusu. İşsizliğin gün be gün arttığı, vatandaşın yoksullaştığı AKP iktidarında yaşanan intihar vakaları ve nedenleri titizlikle incelenmeli ve bir an evvel çözüm odaklı politikalar üretilmelidir” değerlendirmesini yaptı. n Ekonomik kriz intiharı tetikliyor: 20092018 yılları arasında ölümle sonuçlanan intihar sayısı resmi verilere göre 30 bin 984 olarak kayıtlara geçti. Son 10 yılda geçim zorluğu gerekçesiyle İstanbul’da 379, İzmir’de 248, Ankara’da 216, Bursa’da 136, Adana’da 93 intihar vakası gerçekleşti. l ANKARA Gün ardından gün doğar... Değişim üzerine pek çok söz söylenmiştir. Değişmeyen tek şey, değişimdir, sözü çok kullanılır. 2500 yıl önce Heraklit, akıp giden insanlığın en kalıcı sözlerinden birini söylemiştir: “Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz!” Mevlana 8 asır önce dünle bügünü ne güzel ayırmıştır: “Dünle birlikte gitti, cancağızım. Ne varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek lazım!” 5 asır önce de Machiavelli, yaşamın kuralını bir cümleye indirmiştir: “Her değişim, bir başka değişimi getirir...” Bu sözler değişimin sürekliliğini çok güzel ortaya koyan, damıtılmış cümleler. Beni en çok etkileyen ise Kazak şair Abay’ın bir dörtlüğü oldu. 1995 yılı Abay’ın doğumunun 150. yılıydı. BM de 1995’i “Abay yılı” ilan etmişti. O günlerdeki bir Orta Asya gezisinde karşılaştım Abay’ın şu dizeleriyle: “Gün ardından gün doğar İlerleme değişmez Fikir fikri kovalar Yele binsen yetişmez.” HHH Bugün İstanbul’da seçim var. 31 Mart gecesinden bu yana İstanbul özelinde devam eden seçim tartışması 17 Nisan’da Ekrem İmamoğlu’na mazbatanın verilmesiyle biter gibi oldu. Aynı gün AKP’nin olağanüstü itiraz kararı ile yeni bir bekleyiş başladı. 6 Mayıs’ta YSK seçimin yenilenmesine karar verdi. Bu kez bir yandan 23 Haziran süreci başladı, bir yandan da bu kararın hangi gerekçelere dayandığı merakı büyüdü. 23 Mayıs’ta açıklanan gerekçeli karar tarihteki yerini aldı. Geldik bugüne... 6 Mayıs’ta fiilen başlayan propaganda süreci yasal olarak dün akşam saat 18.00’de sona erdi. Bugün seçmene, “Şu adaya oy ver, gerisini koyver” deme hakkımız yok. Başlıca hakkımız şu: Seçmenin mutlaka oyunu kullanmasını istemek! Bunu demokrasi için, geleceğimiz için, İstanbul için istiyoruz... Dün deyim yerindeyse, bütün yollar İstanbul idi. Doğduğu topraklara gitmiş, tatil yörelerinde yaza başlamış İstanbullu seçmenin büyük bölümü demokrasi görevi için döndü. Şimdi mühür seçmende... Sevgili İstanbullu seçmen kardeşim... Sandığa üç temel duyguyla gidilir; korku, öfke, umut... Korkunun gözleri çoktur. İnsan korkuyla hareket etmeye başlarsa, her şeyi korku olarak görür. Korku insanı gerçeklerin dışına çıkarır. Öfke baldan tatlıdır, derler ama bütün meyveleri zehirlidir. Atalarımız, öfkeyle kalkan zararla oturur, sözünü bu nedenle bize miras bırakmış olmalı. İnsana öfke geldiği an, akıl bedeni terk eder. Geriye umut kalıyor... Sandığa umutla git seçmen kardeşim, umutla git. Umut insanı geleceğe bağlar, hayata bağlar. Umudun içinde pek çok karışım vardır; yaşam sevinci vardır, enerji vardır, en önemlisi umudun yarısı cesaretten oluşur. HHH Değişime dönersek... Umudun içinde “yeni” vardır, “değişim” vardır. Değişimin bir özelliği de şudur: İçeriden açılan bir kapıdır! Dışarıdan kimse zorla bir kişiyi, bir toplumu değiştiremez. İçte olması gerekir. Sen karar ver İstanbullu kardeşim, sen iste. Kimsenin seni, senin oyunla tehdit etmesine izin verme... Korku salmak isteyenlere, içinde öfke yaratmak isteyenlere izin verme... İçindeki umut, kara bulutları da dağıtacak... Bugün özgür birey ol... Bi rey ol! Cumartesi Anneleri yine meydanlarda Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini arayan Cumartesi Anneleri dün 743’üncü kez bir araya geldi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri’nin bu haftaki eylemine HDP milletvekili Hüda Kaya, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu ve çok sayıda yurttaş katıldı. Anneler bu hafta Şırnak’ın Cizre ilçesinde 1994 yılında kaybedilen Ahmet Üstün’ün akıbetini sordu. “Ahmet Üstün’ün gözaltında kaybedilmesine ilişkin suç ihbarında bulunuyoruz” diyen anneler, “Zamanaşımına tabi olmayan bu suçla ilgili kamu davası açılabilmesi için gerekli şartlar mevcuttur” dedi. Öte yandan İHD İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu üyeleri hapishanelerdeki hak ihlallerine, hasta mahpusların sağlık durumuna ve F tipi hapishanelerdeki tecrit koşullarına dikkat çekmek amacıyla dün 378’inci F oturmasında bir araya geldi. Bu haftaki eylemde prostat kanseri ve kalp ritim bozukluğu bulunan hasta mahpus Soydan Akay’ın durumuna dikkat çekildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle