19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABer TASARIM: İLKNUR FİLİZ 92 HAZİRAN 2019 PAZAR Taşerona her şey yasakSağlık Bakanlığı’nın hazırladığı taşeron işçilere cezai yaptırım çizelgesi tepki çekti: Sağlık Bakanlığı, bünyesinde çalıştırdığı taşeron işçilere iliş kin cezai yaptırım çizel gesi hazırladı. Buna göre, kusurlu fiil ve davra ŞEYMA PAŞAYİĞİT nışlar; işveren ve amirler le uyum, ahlaki davranışlar, iş arka daşlarıyla ve diğer kişilerle ilişkiler, iş kurallarına uyum, mesai düzeni, sağ lık kuralları ve kılık kıyafet olarak sı ralandı. n İşveren aile üyesine sataşan atılacak: İşveren ve amirlerle uyum başlığı al tında; amirlerle kavga eden, işveren ai le üyelerinden birine sataşan perso nel direkt ihraç edilecek. “Ağırbaşlılı ğa uymayan” davranışlarda bulunan, amirler tarafından verilen görevlere itiraz eden personelin önce yevmiyesi kesilecek tekrarlanırsa ihraç edilecek. n Şarkı söyleyen önce ihtar son Sağlık Bakanlığı’nın taşeron işçilere ilişkin hazırladığı cezai yaptırım çizelgesinde, “işveren aile üyesine sataşmak”, “şarkı söylemek”, “hiyerarşiye uymamak”, “tedavi edilmeyen hastalığa tutulmak”, “makyaj yapmak” ihtar, yevmiye kesintisi ve işten atma gerekçesi olarak sayıldı. ra ihraç: Ahlaki davranışlar içinde yedi gün den fazla hapisle cezalandırılmak da işten atılma gerekçesi olarak sayıldı. İşyerinde şarkı söyleyen personelin de önce ihtar ile uyarılması durumun tekrarlanması halinde işten atılmaya kadar varması dikkat çekti. n Hiyerarşiye uymayana önce yevmiye kesintisi sonra ihraç: İşyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan eşyaları otuz günlük ücretinin altında bir tutarla ödenebilecek derecede hasara ve kayba uğratan personel hem hasar bedelini ödeyecek hem yevmiyesinden kesilecek. Tekrarlandığı durumlarda ise işten atılacak. Kendisine tahsis edilmeyen araç gereç ve bilgisayarları izinsiz ve amacı dışında kullanan personel ve mesai içinde dinlenen personelin yevmiyesi kesilecek. Yine tekrarlanırsa ihraç edilecek. Üst makamlara bir konunun iletilmesinde hiyerarşik sıraya uymayan personelin yevmiyesi kesilecek, tekrarlanırsa ihraç edilecek. n Kapı dışında işyerine girip çıkmak ihtardan ihraca: Girilmesi ve oturulması yasak yerlere girmek ve oturmak, çalışma saatlerinde kitap, dergi, gazete okumak, elektrik, makine ve tesisatları tamir etmeye çalışmak, görev başında sigara içmek, işten erken ayrılmak, yemek molasına erken çıkmak, giriş çıkışlara ayrılan kapılar dışındaki yerlerden işyerine girip çıkmak, ihtardan yevmiye kesintisine tekrarlanırsa ihraca varan gerekçeler olarak yer aldı. Gözaltına alınmak direkt işten atılma gerekçesi olarak verildi. n Tedavi edilemeyen hastalığa tutulan ihraç: İşçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilmeyecek nitelikte olması bile direkt ihraç gerekçesi olarak sayıldı. Sürekli rapor almak da yevmiye kesintisinden ihraca kadar gerekçe oldu. n Makyaj yapana önce ihtar sonra ihraç: Kılık kıyafet başlığı altında “dikkat çekecek şekilde makyajlı olarak görev yapmak” önce ihtar, sonra yevmiye kesintisi sonra ihraç gerekçesi sayıldı. l ANKARA 300 işçiye yer bulunamıyorTarihi Numune Hastanesi’nin Bilkent Şehir Hastanesi’ne taşınmasının ardından olan yine emekçiye oldu MUSTAFA ÇAKIR Başkentin tarihi hastanelerinden Numune’nin Bilkent Şehir Hastanesi’nin içerisine taşınmasının ardından 300 işçi ortada kaldı. Şehir hastanesi, “Bu kadar işçiyi alamayız, başka hastanelere dağıtılsın” dedi. Ancak başka hastaneye de gönderilmeyen işçiler, Numune’nin bahçesinde beklemeye devam ediyor. İşçilerin üyesi oldukları TezKoopİş Sendikası Ankara 1 No’lu Şube Başkanı Mustafa Kirman, 300 işçiden sadece Irak ve Afganistan uyruklu olan 2’sinin başka hastanelerde görevlendirileceğini öğrendiklerini söyledi. Diğer işçilerin ise beklemeye devam ettiklerini belirten Kirman, “4550 işçiyi görevlendirme adı altında şehir hastanesinde çalıştırıyorlar. Bu işçilerin de bir kısmını geri göndermişler. Resmi bir şey yok. Sözlü olarak görevlendirme. Böyle bir görevlendirme olmaz” dedi. Kirman, 300 işçinin bilgi işlem ve hasta yönlendirme servislerinde gö rev yaptığını, ancak onların dışında temizlik, hasta destek çalışanlarının da mağdur olduğunu söyledi. Toplamda 700800 çalışanın mağdur olduğuna işaret eden Kirman, “Arkadaşlarımızı hastane bahçesinden de içeri almıyorlar. Sadece tuvaleti kullanabiliyorlar. Bu arkadaşlarımızın yeni görev yerlerinin bir an önce belli olmasını istiyoruz” dedi. Kirman, bu işçilerin taşerondan kadroya geçen işçiler olduklarını belirtti. İşçilerin ücretlerinin eskiye göre düştüğünü, enflasyon farkı da alamadıklarını dile getiren Kirman, “Binali Yıldırım ‘İstanbul’da işçilere enflasyon farkı veriliyor’ diyor. Ancak burada bize bağlı Numune, Dışkapı, Ankara, Dr. Zekai Tahir Burak hastanelerinde hiç kimse enflasyon farkı almıyor. Sadece 6 ayda bir yapılan yüzde 4 zam var. Onun dışında hiçbir şey almadılar” dedi. Kirman, daha önce 20 gün ikramiye alırken, şimdi bunun da 10 güne indirildiğini, işçilerin ücretlerinin kadroya geçmelerinin ardından düştüğü nü kaydetti. ‘Binali Yıldırım, verdik diyor ama biz almıyoruz’ Ücretlerdeki düşmenin üstüne şimdi de işçilerin açıkta kaldıklarına işaret eden Kirman, “Mağduriyetler giderilsin. Bu işçiler sadece yüzde 4 zam alabiliyorlar. Binali Yıldırım ‘İstanbul’da 600 lira verdik’ diyor. Eğer böyle bir ödeme yapılıyorsa her yerdeki işçilere yapılması lazım. İstanbul’daki belediye diye ya da seçim oluyor diye sadece orada mı yapılmalı? İşçiler hem enflasyondan mağdurlar, hem ücretleri düştü. Ortalama ücretler net 2 bin 200 lira civarında. Neredeyse asgari ücret alıyorlar” dedi. Şehir hastanesinin “ben bu kadar işçiyi çalıştıramam, diğer hastanelere dağıtılsın” dediğine işaret eden Kirman, “Şehir hastanesine almıyorlar, başka hastaneye de göndermiyorlar. Günlerdir sıcağın altında bekliyorlar. Seslerini duyuracak kimse yok. Muhatap alan da yok” dedi. l ANKARA Emniyetteki işkence iddiaları TBMM Dışişleri Komisyonu’nda tartışıldı İşkence iddiaları araştırılacak ‘Sözde kalan yargı paketleri’ Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 740. haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmek isteyen Cumartesi Anneleri, bir kez daha polis tarafından engellendi. CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Sezai Temelli ile milletvekilleri Oya Ersoy, Hüda Kaya’nın da destek verdiği eylemde, 1994 yılında Yeşilköy’de bir otelin çıkışında kaçırıldıktan iki gün sonra cenazeleri bulunan Savaş Buldan, Adnan Yıldırım ve Hacı Karay’ın failleri soruldu. Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun, “Yargı Reformu Strateji Belgesi”ne değinerek, “İhtiyacımız, sözde kalan yargı paketleri değil; gerçek adaletin, gerçek demokrasinin, hayata geçirildiği uygulamalardır” dedi. l İSTANBUL Tutuklu Güngör serbest bırakılsın İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu’nca hasta tutukluların serbest bırakılması için İHD’nin Taksim’deki binası önünde açıklama yapıldı. Hastaneye sevki yapılmayan tutuklu ve yüzde 78 engelli İbrahim Halil Güngör’ün (74) durumuna dikkat çekildi. İHD Hapishane Komisyonu üyesi Hatice Onaran, “Güngör’ün hapishane idaresinin keyfi tutumları ile hastaneye sevki yapılmıyor” dedi. l İSTANBUL HÜSEYİN HAYATSEVER Eski Dışişleri Bakanlığı çalışanlarına yönelik 20 Mayıs’ta düzenlenen ve 249 kişinin gözaltına alındığı FETÖ operasyonunda gözaltına alınan şüphelilerin Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde işkence gördüğü iddiaları TBMM Dışişleri Komisyonu’nda da gündeme geldi. Ankara Barosu’nun gözaltındaki eski Dışişleri Bakanlığı çalışanlarına işkence yapıldığı yönünde iddiaların yer aldığı raporunu gündeme getiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz, işkence iddialarının “ibret verici” olduğunu söyledi. AKP Gaziantep Milletvekili Ali Şa hin ise işkencenin hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunu belirtirken işkence iddialarını “FETÖ’yle mücadele sürecini itibarsızlaştırmaya yönelik girişimi” olarak nitelendirdi. Konuyu gündeme getiren CHP’li Çeviköz, “Bir insan olarak ve 21’inci yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti’nin gelmiş olduğu noktayı bu şekilde ibret verici olarak gözler önüne seren bu işkence olayını ve Ankara Barosu’nun açıklamasını dile getirmek istedim. Bu bir insanlık borcu olarak düşündüğüm bir davranış” dedi. Dışişleri Komisyonu Başkanı AKP’li Volkan Bozkır, “Bir gazete haberinden yola çıkarak dile getirdiğiniz bu husus tabiatıyla incelene cektir” dedi. Çeviköz ise işkence iddialarının gazete haberine değil, Ankara Barosu’nun raporuna dayandığını vurguladı. AKP’li Şahin, ise işkence iddialarının “FETÖ soruşturmalarını itibarsızlaştırma girişiminin bir parçası” olduğunu öne sürdü. HDP’li Tülay Hatimoğulları da Şanlıurfa Barosu’nun Halfeti’de tutuklularda işkence izine rastlandığı yönündeki raporunu anımsatarak “Bizim açımızdan kim olursa olsun ve ne olursa olsun hiçbir şekilde işkence asla kabul edilebilir bir şey değildir” diye konuştu. İYİ Parti’li Fahrettin Yokuş, işkence iddialarının araştırılması için TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na başvurdu. l ANKARA NECATİ SAVAŞ Gezi Direnişi’nde katledilişinin 6. yılında Ethem Sarısülük, Güvenpark’ta anıldı Sarısülük için gözyaşı ve karanfil Gezi Direnişi sırasında polis kurşunuyla katledilen Ethem Sarısülük, ölümünün 6. yılında vurulduğu Güvenpark’ta anıldı. Sarısülük’ün vurulduğu yerdeki anmaya annesi Sayfiye Sarısülük ve ağabeyi Mustafa Sarısülük ile birlikte yakınları ve sevenleri katıldı. Sarısülük için yakınları gözyaşları içinde Güvenpark’a karanfiller bıraktı. Anma programına HDP milletvekili Murat Çepni ve CHP Ankara İl Başkanı Rıfkı Güvener de katıldı. Törende yapılan açıklamada, “Ethem yoldaş gibi gelecek düşü kurabilen işçi ve emekçi çocukları, Berkin, Medeni, Mehmet, Hasan Ferit, Ahmet, Abdullah, Ali İsmail, toplumun acıla rını, öfkelerini, özlem ve beklentilerini yüreklerinin içinde hissederek en önde yer aldılar. Geriden gelenlere yol açtılar” denildi. Gezi direnişinde yer alanlara yönelik soruşturma ve yargılamalara dikkat çekilen açıklamada, “Gezi davasında yargılanmaya çalışılanlar sadece birkaç kişi değildir. Yargılanmaya çalışılan ‘Artık yeter’ diyen milyonlardır. 2425 Haziran’da Silivri’de görülecek olan Gezi davasını hepimiz sahipleniyoruz” ifadeleri yer aldı. Sarısülük’ün öldürülmesine ilişkin yargı sürecini anımsatan avukat Kazım Bayraktar da “Bu dava daha bitmedi. Biz bitti demeden de bitmeyecek” dedi. l ANKARA Askerlerden ikinci Sedat Peker videosu Organize suç örgütü liderliğinden hüküm giyen Sedat Peker’e selam veren bir grup askerin videosu sosyal medyada yayınlandı. Bir grup askerin Sedat Peker’in adıyla yürüyüş kararı vermesine ilişkin videonun yeniden gündeme gelmesinin ardından, askerlerin Peker’e selam gönderdiği yeni bir video daha ortaya çıktı. Sedat Peker’e selam veren bir grup askerin, “Devler gelir devler gider, tek dev kalır Sedat Peker, reisimize selam olsun” sözlerini söylediği video, sosyal medyada yayınlandı. Geçtiğimiz günlerde de bir grup asker, Sedat Peker’in adına yürüyüş kararı alırken video çekmiş, videoyu Sedat Peker yayınlamıştı. l Haber Merkezi Ortasından reform  geçen yargı... İktidar ne zaman “büyük bir reform yapıyorum” dese, akla ilk şu geliyor: Acaba nereleri bozacaklar? Yargı reformları on yıldır aynı şekilde seyrediyor; her seferinde yargıyı biraz daha erozyona uğratarak... 2009’da yapılan ilk yargı reformuyla, hukukun her tarafına müdahale edebileceklerini gördüler. 2010’da bu hızla yargıyı, FETÖ15 Temmuz sürecine giden yola soktular. 2010’daki anayasa değişikliklerini de içine alan reform, yargının her tarafında örgütlenmiş olan FETÖ’nün yargıyı yönetme gücü elde etmesini sağladı. Pensilvanya’dan dile getirilen, “Keşke ölüler de mezarından kalkıp oy kullansa” temennisi bir bakıma talimat oldu.  AKP, yargının elden gittiğini 2011’de anladı! Toparlamak için 2015’te bir “reform” daha yapsa da kâr etmedi. 2017’de anayasa değişikliklerini, TBMM’nin işlevinin törensel hale getirilmesini, rejimin altüst edilmesini içeren dördüncü “reform” geldi. Mühürsüz oylarla kabul edilen değişiklikle Hâkimler Savcılar Kurulu (HSK) tümüyle Saray’ın tercihlerine bırakıldı. Üç ayrı kurum üye belirliyor gibi, ama tümünün merkezi aynı. Özetlemek gerekirse; kurulun üçte birini Recep, üçte birini Tayyip, üçte birini Erdoğan belirliyor. HHH Geldik beşinciye... Bu hafta ortasında Saray’da açıklandı. 23 Haziran’da yenilenecek İstanbul seçiminden önce acaba ciddi bir açılım mı, diye baktık. “Strateji belgesi” diye açıklanan reformda her şey var, ama somut bir şey yok. Klasik söylemdir; en iyi yasa bile kötü bir uygulayıcının elinde olumsuz sonuçlar doğurur, kötü bir yasa iyi bir uygulayıcının elinde hukukun işlemesini sağlar. 5. reformda; tutukluluğun zorlaşacağı söyleniyor. Tutuksuz yargılamanın esas olacağı vurgulanıyor. Yasalar zaten böyle. Uygulayıcılar, tercihlerini özgürlükten yana kullansa başka bir Türkiye olur. Reformun açıklanma sürecinde yaşananlara bakınca insan acı acı gülümsemeden edemiyor.  Reformda, avukatların özlük haklarında iyileştirmeden söz edilirken, bir hâkim avukatın etek boyunu zabıtlara geçiriyordu... Reformda, ifade özgürlüğünün genişleteceği, kimsenin düşünceleri nedeniyle soruşturmaya uğramayacağı belirtilirken, Sedef Kabaş meşhur Cumhurbaşkanına hakaret davalarından birinde hüküm giyiyordu... Reformda, yargı sistemimizin tam bağımsız olduğu dile getirilirken, FETÖ’den hüküm giymiş Türk asıllı Amerikan vatandaşı Serkan Gölge tahliye ediliyordu. Olayın özünü de ABD Başkanı Trump duyuruyordu: “Erdoğan’la telefonla konuştum. Serkan Gölge rehin ya da tutuklu değil... Şimdi evinde, yakında ABD’de olacak...” Hem olmuşu öğreniyoruz hem olacağı... Artık özgürlükler için Anayasa Mahkemesi’nden, Yargıtay’dan daha ileri bir kurum daha var: Trumptay! Reformda, AB sürecinin devam ettiği, AB standartlarına ulaşmanın hedeflendiği açıklanırken, Kadri Gürsel hukuksuz yere tutuklandığı gibi, görüntünün de tam anlaşılacağı bir şekilde kelepçeleniyordu... Reformda, hâkim ve savcılara güvencelerden söz edilirken, binlerce hâkim savcının yerini değiştiren kararname yayımlanıyordu. HHH Türkiye’de en önemli sorunlardan birinin hukuk güvenliği olduğu son reformla birlikte iktidar tarafından da kabul edilmiş oldu. Bu reformun son şeklinin ne olacağı belli değil... Meclis’e ne zaman geleceği belli değil... Önceki uygulamalar dikkate alındığında son dakikada ekleneceklerin olup olmadığı belli değil... Öyle anlaşılıyor ki, belli olan tek şey şu: Yakın gelecekte altıncı reform var! Zira bu reformla nelerin bozulduğu anlaşıldıktan sonra yenisini hazırlamaktan başka yol yok... Toplumun beklentisi şu; iktidar vicdanlarındaki mühürlerin bir nebze açılması, özgürlüklerin genişletilmesi... Hayvan hakları için 1.5 milyon imza Meclis’te “Hayvana Şiddet Suçtur” diyen 1 milyon 457 bin 612 kişinin imzaları, TBMM Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu’na teslim edildi. Meclis’teki toplantıda; Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu bileşeni sivil toplum kuruluşları, Deneye Hayır Platformu, Hayvan Kurtarma Derneği, Anadolu Hayvan Hakları Federasyonu, Simorg Derneği, Empati Dohaysa, Patiko Başkent Birliği temsilcileri yer aldı. Deneye Hayır Platformu sözcüsü Yağmur Özgür Güven, hayvanlara yönelik suç işleyenlerin, TCK kapsamına alınarak ertelemesiz hapis cezasına çarptırılması gerektiğini söyledi. Toplantıda avcılık, av turizmi ve hayvan güreşlerinin de yasaklanması gerektiğini ifade edildi. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle