Katalog

HABER EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 32 HAZİRAN 2019 PAZAR 9 günlük bayram tatiline çıkanlar havada, karada ve denizde trafiğe takıldı Adım adım kaçış Dokuz günlük bayram tatili için yollara çıkan milyonlarca kişi trafiğe takıldı. Feribot iskelelerinde, havalimanlarında ve otobüs terminallerinde uzun kuyruklar oluştu. Trafik çilesini yine en çok İstanbullular çekti. Akşam saatlerine doğru, Mahmutbey gişelere ve köprülere çıkan yollar kilitlendi. Deniz yoluyla Ege yönüne gitmek isteyen yurttaşların Bandırma Feribot İskelesi’ni kullanması, ilçede yoğunluk oluşturdu. Çanakkale üzerinde de yoğunluk oluşurken Balıkesir’i Edremit Körfezi’ne bağlayan karayollarında da uzun araç kuyrukları meydana geldi. Sıcakla katlandı İstanbul’dan Bursa’ya yapılan birçok feribot seferinde biletler tükendi. Çok sayıda firma ek sefer koydu. TEM Otoyolu Kocaeli kesimindeki trafik yoğunluğu arttı. Ankara istikametinde bazı kesimlerde trafik durma noktasına geldi. Derince ile İzmit’te yaklaşık 10 kilometrelik kuyruklar oluştu. Yolculuk için uçağı tercih eden yurttaşlar, İstanbul Havalimanı Dış ve İç Hatlar terminalleriyle Sa ÇANAKKALE İstanbul yönü Ankara yönü İSTANBUL Çanakkale Feribot İskelesi’nde tatilin ilk gününde uzun araç kuyrukları oluştu. İstanbul Havalimanı’nda dün 180 bini aşkın yolcu ağırlandı. Kocaeli’nde Ankara yönünde araç kuyruğu 10 km’ye ulaştı. l DHA, AA biha Gökçen Havalimanı’nda, uzun kuyruklar oluşturdu. Sıcaklığın 30 derecelere ulaştığı yerlerde kuyruklar çekilmez hale geldi. İstanbul Havalimanı’nda dün 180 bin 713 yolcu ağırlanırken THY uçaklarının doluluk oranı yüz de 85.4’e vardı. THY, bayram tatilinde 1 milyon 930 bin yolcunun uçmasını hedefliyor. Bodrum’a ise yerli turist akın etti. İlçedeki oteller doldu, sahillerde adım atacak yer kalmadı. Ulaştırma Bakanı Cahit Tur han, Şeker Bayramı süresince 10 Haziran Pazartesi saat 07.00’ye kadar yapişletdevret modeliyle yapılanlar hariç, Karayolları Genel Müdürlüğü’nce işletilen otoyollar ile köprülerin ücretsiz olacağını açıkladı. l Haber Merkezi Samatya’da ırkçı saldırı İstanbul’da Ermeni ve Rum yurttaşların yoğun yaşadığı Samatya’da Ermenistanlı bir kadın, maskeli iki kişinin bıçaklı saldırısına uğradı. Agos’un haberine göre, saldırganların “Bu başlangıç” diyerek olay yerinden kaçtıkları belirtildi. Önceki sabah saatlerinde Arpine T., eşi Sarkis T’nin evden çıkmasından kısa bir süre sonra zilin çal ması üzerine kapıyı açtı. Kimliği belirsiz iki kişi kadını bıçakla yaralayıp kaçtı. Hastaneye kaldırılan kadının hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi. Türkiye Ermeni Patrikliği’nden Başrahip Zakeos Ohanyan, evin duvarına nefret söylemi içeren yazıların bulunduğu kâğıtlar yapıştırıldığını ve haç çizildiğini ifade etti. l Haber Merkezi Trafik magandaları darp etti Başarılı oyuncu Halit Ergenç, dün saat Ergenç, “Trafik kurallarını ihlal ederek, toplumun 10.00 sıralarında İstan güvenliğini tehdit eden bul Etiler’de aracıyla iler bu davranış biçimiyle il lerken dikiz aynasından gili tüm yasal haklarımı gördüğü, makas atarak kullanarak, konunun ta hızla gelen otomobilin Halit Ergenç kipçisi olacağımın bilin yavaşlayarak durmasını mesini isterim” dedi. Gö sağladı. Araçtan inen Y.E.A. ve zaltına alınan 2 kişi ifadelerinin M.A, Ergenç’e yumruk attıktan ardından serbest bırakıldı. sonra araçlarına binerek kaçtı. l Haber Merkezi ne Rab derler. İçlerinden biri reisine bir şey danışırsa, ona ‘Ey Rabbim, şu hususta ne yapayım’ derler. Aralarında ki işleri meşveretle halleder ler. Bununla beraber bir şey de ittifak edip onu yapmaya Eski Türklerde karar verirlerse, içlerinden en aşağı ve en değersiz olan demokrasi ve milli irade biri gelip ittifaklarını bozabilir.” (S.30) Orta Asya’daki atalarımız demokrattı. Kadınlar örtünmezdi. Kadın ve erkek eşitti. Bugün, Başyüce ve kabilesinin “atalarımız” dediği insanlar Türkler değil, Emevi Araplarıdır. Bahçeli Devlet’in demokrasisiz, kültürsüz ve bilgisiz milliyetçiliği ise ırkçıdır, “hayali” irredantisttir.  HHH İbn Fazlan’ın atalarımla ilgili yaptığı bu tanım gururlandırıyor beni. Siz onun Oğuzları başıboş eşeklere benzettiğine bakmayın. Oğuzların özgür ruhlarını, özgür tavırlarını anlamamış. Dinsiz dediğine de bakmayın, o zamanlar Türkler Şaman dinine inanmaktaydı, Uygurlar da Mani dinine (manikezime) inanıyorlardı. HHH “İbn Fazlan (Fadlan) Seyahatnâmesi” benim kült kitabımdır. 1983 yılında Paris’te Fransızcasını da (Voyage chez les Bulgars de la Volga, Ed. Papyrus) bulmuş, bütün dostlarıma satın aldırmıştım. Kitaptan kısaca söz edeceğim, çünkü konu başka. İbn Fazlan (Faldan), Abbasi halifesi MuktedirBillâh’ın 920921 yıllarında Bulgar hükümdarı İlteber Almuş’a gönderdiği sefaret heyetinde yer alan bir divan kâtibiydi. Sefaret heyetinin geçtiği Türk topraklarında gördüklerini seyahatnâmesine yazmıştı. Bu küçük kitap Türk tarihi bakımından çok önemli kaynaklardan biridir. Zeki Velidi Togan, kitabın tek nüshasını 1923 yılında Meşhed Kütüphanesi’nde buldu. Bundan sonra Yahudilik tarihi biraz değişti. Kitabın bendeki nüshası Bedir Yayınevi tarafından 1975 yılında yayımlanmış. Yeni bir çeviri de “Bin Yıl Önce Türkler ve Ötekiler” adıyla İstiklal Kitabevi tarafından yayımlandı. Şimdi birlikte okuyalım: Olan Müslümanlıktan sonra oldu! Önemli saptamalar var: İşlerinde akıllarına başvurmaları. Bir de demokrasi anlayışları. Bir tek oy bile çoğunluğun oy toplamına eşit. Yani atalarımız Oğuz Türklerinin “milli irade” denen safsataya en küçük bir saygıları yok. Gerçek demokratlar yani. İslamcılar anlayamaz! Bir süre sonra Müslüman olup demokrasi aşklarından uzaklaşacaklar ve 150 yıl sonra Anadolu’ya gelecekler. Siyasetnâme adlı kitabımda bu “Çocuk atalarım”a övgüler düzmüşümdür. HHH İbn Fazlan’ın kitabı, Doğu Avrupa’nın Eşkenaz toplumunu oluşturan Musevi Hazar Türkleri için çok önemlidir. Arthur Koestler, İbn Fazlan ve Zeki Velidi Togan’dan yola çıkarak “On Üçüncü Kabile” adlı kitabını yazdı. Bu kitap bir zamanlar İsrail’de yasaklanmıştı. Yazımı İbn Fazlan’ın Oğuz kadınlarının iffetleriyle ilgili gözlemini aktararak bitirmek istiyorum: “Kadınları yerli ve yabancı erkeklerden kaçmazlar. Aynı şekilde, kadın, vü HHH “Bu dağdan geçtikten sonra Oğuzlar diye bilinen bir Türk kabilesinin bulunduğu yere ulaştık. Onlar, kıl çadırlarda oturan ve konup göçen Yörüklerdi. Göçebelerde âdet olduğu gibi sık sık yer değiştirdikleri için, yer yer onlara ait çadırlar görülüyordu. Çok güç şartlar altında yaşıyorlardı. Bunlar yolunu kaybetmiş eşekler gibidirler. Bir dine inanmazlar, işlerinde akıllarına başvururlar. Hiçbir şeye ibadet etmezler. Aksine büyükleri cudunun hiçbir yerini insanlardan gizlemez.” (S.31) Neoliberal ve eski solcuların (!), türbansız ve “milli irade”yi umursamayan demokrat atalarımdan öğrenecekleri çok şey var. Çünkü hiçbiri İbn Fazlan’ı okumamıştır! (Hürriyet, 23 Nisan 2008) Orta Asyalı Şaman atalarımı çok seviyorum. Adamlar kendi akıllarını kullanıyorlar ve Ortak Akıl’ın kaprislerine, takıntılarına teslim etmiyorlar. Başyüce, Tek Adam falan takmıyorlar.