25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 19 HAZİRAN 2019 ÇARŞAMBA 5 Saray Lale Devri’ndeCHP lideri Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında Erdoğan’ı ve hükümeti eleştirdi: Ege’deki 16 Türk adasının Yunanistan tarafından işgal edildiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Uluslararası sözleşmelerin bize verdiği hakları kullanmaktan aciz bir hükümet var” dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu’nun (BDDK) 50’den fazla isim hakkında “Kriz var” dediği için suç duyurusunda bulunmasına tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Ne desinler, her şey güllük gülistanlık mı desinler? İçlerinde Mustafa Sönmez, Merdan Yanardağ var. Asıl suç duyurusunda bulunacaksan memleketi bu hale getirenler hakkında suç duyurusunda bulun. Enflasyon almış başını gidiyor. TL’nin değer kaybı ortada. Mutfaklarda yangın var” diye konuştu. Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında özetle şunları dile getirdi: n Defin muamelesi doğru değil: Darbelere karşıyız, demokrasi ve insan haklarından yanayız. Muhammed Mursi; Mısır’ın cumhurbaşkanıydı. Bir darbeyle devrildi. Kendisi mahkeme salonunda hayatını kaybetti. Allah’tan rahmet diliyoruz. Gönül isterdi ki Mursi bir cumhurbaşkanı çerçevesinde bir törenle defin edilsin. Hızlı ve gizli bir törenle defin yapıldı. Bunu demokrasi kültürü, inançlarımız ve ahlak açısından doğru bulmadığımı ifade etmek isterim. Mursi’yle dünyamız çok farklıydı, siyasi dünyalarımız da çok farklıydı. Mısır’ın dostluğuna, kardeşliğine ihtiyacımız var. Ortak tarihimiz, ortak kültürümüz var. n Hâkim, hÂkimi ayıplıyor: Barış bildirisine imza atmış bir akademisyene 30 ay hapis öngörülüyor. Avukatı, “Benzer davalarda mahkemeler bunlara beraat verdi” diyor. Hâkimin verdiği cevap; ‘O beraat o mahkemenin ayı bıdır’. Bir hâkim bir başka hâkimi aşağılıyor. Benim üzerinde durduğum; bu hâkim denen kişinin böyle bir cümleyi kullanmasının yargıya düşürdüğü gölgedir. Başka bir mahkemenin verdiği kararı, gerekçesini bilmeden beraat kararı verdiği için hâkimi ayıplıyorsan, aşağılıyorsan, kötülüyorsan, senden daha ayıplı bir hâkim yoktur. Bu tür insanlar yargıyı mahvediyorlar, adaletin içini boşaltıyorlar. n Krizi yaratanlar için suç duyurusu yap: Bu memlekette kriz var demek yasak. Ülkenin önemli düşünürleri, ekonomistleri krizi biliyorlar. Günlük hayatın bir parçası artık. Bir yabancı haber ajansının muhabiri de dahil olmak üzere 50’den fazla isim hakkında BDDK suç duyurusunda bulundu ‘neden kriz var diyorsun’ diye. Ne desinler, her şey güllük gülistanlık mı desinler? İçlerinde Mustafa Sönmez, Merdan Yanardağ var. Asıl suç duyurusunda bulunacaksan memleketi bu hale getirenler hakkında suç duyurusun da bulun. Enflasyon almış başını gidiyor. TL’nin değer kaybı ortada. Mutfaklarda yangın var. n 16 ada işgal altında: Kıbrıs politikasının artık değişmesi lazım. Yeni bir sürecin yeni bir hamlenin atılması gerekiyor. Bu yapılmazsa ileride çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağız. KKTC’nin artık tanınması lazım. Türkiye’nin yeni bir siyaseti ve yeni bir hamleyi sürdürmesi gerekiyor. Ege adaları... 16 adayı göz göre göre kaybettik. Bize ait olan 16 ada Yunanistan’ın işgali altında ve ses çıkaramıyorlar. Niçin? Süleyman Şah Türbesi’ni kaçırdılar. Üç tane çapulcunun baskısıyla kendi topraklarımızı terk ettik. Lozan’a göre silahsızlandırılması gereken adaların tamamı silahlandırıldı. Nerede bu hükümet? Nerede bu Saray? Nerede Türkiye’nin çıkarları? Her gün bir şeyler kaybediyoruz. Uluslararası sözleşmelerin bize verdiği hakları kullanmaktan aciz bir hükümet var. Lozan’a göre adalarda tek bir silah ‘Tefecilerin kapısında Dileniyorlar’ n Ne yapacaklarını bilmiyorlar: Program açıklıyorlar. Ekonomiyi düzeltecekler. 1, 2, 3, 4, 10 program... Düzelmiyor. Çünkü yanlış yapıyorsunuz. Gömleği yanlış iliklediniz, yapamazsınız. 15 Mayıs 2019’da bir karar aldılar. “Biz döviz işlemlerinde binde bir oranında vergi getirdik” dediler. Bir ay sonra Erdoğan sanayicileri topladı, onlara müjde verdi “Binde bir vergiyi kaldırdık” dedi. Niye getirdin, niye kaldırdın? Ne müjdesi kardeşim. Ne yapacaklarını bilmiyorlar. Faiz aldı başını gidiyor, 82 milyon faize çalışıyor. Dünyada en yüksek faiz 6.5 bizde 24. Alıyorlar vergiyi doğru faize koşuyorlar. Tefecilerin kapısından da ayrılmıyorlar, dileniyorlar. lı birlik olmaması lazım. Yunanistan’a ait adaların tamamında silahlı birlikler var. Nerede bu Saray? Lale Devri’nde. n Gençlerimiz şehit, Suriyeliler tatilde: Suriye ile ortak takımlarımız maç yapıyordu, ortak bakanlar kurulu yapıyorduk. Birden bire Suriye bir numaralı düşman oldu. AK Partili kardeşim sen önüne gelen AK Partili milletvekillerine önce bu soruyu sor. 3 milyon 600 bini aşkın Suriyeli var Türkiye’de. Her ay çoğalıyorlar. Sen başımıza bu belayı açtın, bir de Suriyeliler için 35 milyar dolar para harcadığını söyledin. Millet açlıktan kırılıyor. Benim gencecik filinta gibi evlatlarım Suriye’de şehit olacak, onların gençleri denize girecekler, tatil yapacaklar, eğlenecekler. Ben bunu söylediğim zaman da kızacaklar. Vay efendim sen Suriyelilere düşman mısın? Hayır efendim hiç kimseye düşman değilim. Ben Türkiye’yi bu hale kimler getirdi onu sorgulamak istiyorum. l ANKARA/Cumhuriyet Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Yavaş, hakkındaki davaya ilişkin açıklama yaptı: Çirkin kampanyanın kalıntıları Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, hakkında açılan davaya ilişkin yaptığı açıklama da, “Savcılığın ‘soruşturma açılmasına gerek yoktur’ dediği hukuki süreç ile il gili, Adalet Bakanlığı’nın yaptığı görev değişiklikleri sonrası konunun seçim sonrası da yeniden gündeme gelmesi oldukça üzücüdür. Çirkin kampanya nın kalıntılarını yaşıyoruz” dedi. Ankara Batı 4. Ağır Ceza Mahkeme si önceki gün açıkladığı kararında, 31 Mart seçimleri öncesinde hazırlanan iddianame üzerine Yavaş hakkında “gö revi kötüye kullanmak” ile “kişilerin huzur ve sükununu bozmak” iddiasıy la son soruşturma açılmasına karar ve 20 Eylül’e duruşma tarihi vermişti. Ya vaş, yaptığı yazılı açıklamada, benzer süreci 31 Mart yerel seçimleri öncesin de yaşadıklarını belirterek, “Olayın asıl mağduru şahsım ol masına rağmen, se çimi kaybedeceği ni anlayan rakibi min ve bazı çevre lerin algı oluştur ma adına yürüttük leri çirkin kampan yanın kalıntıları Mansur Yavaş nı yaşıyoruz” dedi. Savcılığın “soruş turma açılmasına gerek yoktur” demesine karşın Adalet Bakanlığı’nın yaptığı görev değişiklik leri sonrası konunun seçim sonrası ye niden gündeme geldiğinin altını çizen Yavaş, “Yaptığı sahtekârlıklar kanıtlan mış, hakkında yüz kızartıcı suçlar dahil olmak üzere birçok konuda dava açıl mış olan bu şahsa yapılan her desteğin, toplum vicdanında büyük yaralar açtığı ortadadır. Nitekim, bu mesnetsiz iddia lara en büyük cevabı 31 Mart günü aziz milletimiz vermiş ve tüm bu karalama kampanyalarına karşı şahsımı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı göre vine getirmiştir” dedi. Yavaş, açıklama sında şunları kaydetti: “Gelişmeler hakkında yakında kamu oyuna detaylı bilgi vereceğimizin altı nı çiziyorum. Tutturduğumuz helal yol dan asla ayrılmayacağız. Artık onlar da halkımızın takdirine saygı duyma lı ve Ankara’yı bundan böyle hazımsız lığın, komploculuğun, adaletsizliğin de ğil; dürüstlüğün, şeffaflığın, adaletin ve kardeşliğin yöneteceğini bilmelidir.” l ANKARA/Cumhuriyet ‘Çaldılar ifadesi hukuki değil siyasi’ Yine İmamoğlu’nu tehdit etti! Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Sultangazi Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde düzenlenen toplu açılış töreninde halka hitap etti. Seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yüklenen Erdoğan, “Ordu Valimize ‘it’ diyor, ondan sonra ‘İt demedim’ diyor. ‘Basit dedim’ diyor. ‘Basitleşme dedim’ diyor. Kayıtlarda hepsi var. Seçimden sonra da bunun hesabını vereceksin, dur bakalım, bitmedi iş” ifadelerini kullandı. Erdoğan ayrıca İmamoğlu’nun tepki gösterdiği “oylar çalındı” ifadesini ise “Çaldılar ifadesi hukuki değil siyasi” diyerek savundu. Mursi’nin ölümü ile ilgili Batı’nın sessizliğini eleştiren Erdoğan, “Mursi’nin darbeyle indirilmesini, hücrede eziyet çektirilmesini seyreden Batı dünyasını ve tüm insanlığı esefle kınıyorum. Bize Mursi’yi hatırlatanlarla şu anda yarışıyoruz. Pazar günü yapılacak seçimde bir tarafta bize Mursi’yi hatırlatanlar var diğer tarafta adaletle bu yolda yürüyecek olanlar var. Zalimler için yaşasın cehennem. Ölüyor, onun şu anda ölümü vesilesiyle onun merhum halinden bile korkuyorlar. Niye korkuyorsunuz?” dedi. Dün akşam Trabzon Yaşlıları Koruma Derneği Yemeği’nde yaptığı açıklamada da İmamoğlu’nu hedef alan Erdoğan, “Yarın medyada çok daha önemli bir şey göreceksiniz. Bu televizyon programıyla alakalı olarak. Program öncesi moderatörle nasıl ve nerede buluştular bunu göreceksiniz. Hiçbir şey dürüst ve samimi değil” dedi. l İç Politika Sevim: AKP, Saadet Partisi’ne ‘adayını çek’ baskısı yapıyor Saadet Partisi İstanbul İl Başkanı Abdullah Sevim, dün Gazete Duvar’da Bahadır Özgür ve Hakkı Özdal’ın hazırlayıp sunduğu programa katılarak muhafazakâr seçmenin durumunu değerlendirdi. Seçimden çekilmeleri için AKP’nin kendilerine baskı yaptığını belirten Sevim, “Bizim seçimlere girmememiz için de, girdikten sonra çekilmemiz için de çok ciddi bir baskı var AKP cenahından. Sadece tabana yönelik olsa neyse. En üst kademeden genel başkana, yöneticilere varıncaya kadar. Sanki biz parti değiliz, AKP’nin varlığını sürdürmek için kurulmuş bir aracız. 31 Mart seçim lerinde biz particiktik, teröristtik şimdi mi kardeş parti olduk? Dün kardeş değil miydik? Arkadaşların ne kadar savruldukları ortada” diye konuştu. AKP’nin oy oranındaki düşüşe dikkat çeken Sevim, “Seçmen tereddüte düştü. AKP’nin icraatlarından dolayı ülkenin iyiye gitmediğini, hem madden hem manen bir çöküşün yaşandığını gördüler ve gidecek adres aradılar. Son çare olarak sandığa gitmemekte çözümü buldular. Milli Görüş’ten gelen taban hâlâ AKP’den bir şeyler umuyor. Ama bir kere kırdıktan sonra tamir etmek zordur” değerlendirmesinde bulundu. l Haber Merkezi Ağbaba: İstanbul seçimi manipüle edilmeK İSTENİYOR CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Ekonomi Masası yöneticileri ile Tuzla’daki Türkİş’e bağlı Deriteks Sendikası Genel Merkezi’ni ziyaret etti. Ağbaba’ya CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi, eski DİSK Başkanı ve CHP İzmir Milletvekili Kani Beko ve CHP Emek Bürosu üyeleri eşlik etti. Ağbaba, Hakİş’e bağlı Hizmetİş’in, Bolu Belediyesi’ndeki işten çıkarmaları protesto etmek amacıyla düzenlediği “Emek ve Adalet Yürüyüşü”ne ilişkin yaptığı açıklamada, “CHP olarak sendikalar arasında bir taraf değiliz. Bütün sendikaların örgütlenmesinden yanayız. Bolu Belediye Başkanımız da daha önce işçilerle konuşmuş, ‘Bayramdan sonra hemen girişinizi başlatayım. Kalanını da parti parti başlatayım’ demiş. Bunu onlara söyledik, çok makul karşıladılar. Ama maalesef bir adım atılmadı. Sanki bir talimatla yürüyüş yapılıyormuş gibi bir his var içimizde. İstanbul seçimlerini manipüle etmek için bir eylem yapılıyor” dedi. l İç Politika Okul müdürÜNden ‘Terör kokteyli’ propagandası! Mersin’in Toroslar ilçesinde bulunan İbni Sina Özel Eğitim Meslek Lisesi Müdürü Levent Temel, sosyal medya hesabından CHP ve diğer muhalefet partilerine ağır hakaretler ve iftiralarda bulundu. Temel, 11 Haziran’da yaptığı paylaşımda, CHP, İYİ Parti, HDP ve Saadet Partisi’ni terör örgütleriyle işbirliği yapmakla suçladı ve PKK, PYD, IŞİD ve DHKPC’nin CHP’den talimat beklediğini, CHP’nin talimat vermesi durumunda bu örgütlerin harekete geçeceğini iddia etti. Okul müdürünün sosyal medyada herkese açık olarak yaptığı paylaşımlar CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen tarafından TBMM gündemine taşındı. Antmen, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından yazılı olarak yanıtlanması istemiyle verdiği önergede, “Bir okul müdürünün görevi; öğrencilerin başarısı ve yönettiği okulun kalitesini artırmak mıdır yoksa iktidar partisinin ilçe başkanı gibi çalışmak mıdır” diye sordu. l ABİDİN YAĞMUR/MERSİN Biz pazar akşamı ne izledik? Sanki zorla bir araya getirilmiş üç insan. Bir gazeteci iki politikacı. Yersiz ve gereksiz ve gerekçesiz bir seçim tekrarına bir hafta kala, sözde bir tartışma programı için ekranlara çıktılar. Hapishanede gözetim altında yakınlarıyla görüşen mahkumlar gibi... Üçü de saatlerce kendilerini tuttular da tuttular. Derin derin nefesler aldılar ve dikkatli cümleler kurdular. Söylemek istediklerini değil, söylemeleri gerekenleri söylediler. Cımbızla seçilmiş kelimeler... Sansürlü gerçekleri gizlemekten yorgun gözler... Ne gülerken içtendiler; ne itiraz ederken. Sorulamayan sorular ve verilemeyen cevaplar, sorulan sorulardan ve verilen cevaplardan daha anlamlıydılar. HHH O yüzden biz... Pazar akşamı televizyonda seçim öncesi gerçek bir tartışma programı izlemedik, izleyemedik. Biz o akşam bu ülkenin başına geleni izledik. Mevcut iktidarın tehditkâr varlığı yerini daha demokrat bir iktidara bırakmadığı sürece, bu ülkenin başına gelecekleri, gelebilecekleri izledik. Biz pazar akşamı bir gazetecilik marifeti de izlemedik. Gazeteciliğin, haberciliğin, televizyonculuğun ne hale geldiğini izledik. İktidarın son yirmi yıl içinde, bu ülkenin tarihi boyunca güçlükle elde ettiği zaten kısıtlı olan kazanımlara ne kadar büyük bir zarar verdiğini izledik. Haber alma özgürlüğümüzün, tartışma kültürümüzün elimizden alınıp nasıl çöpe atıldığını izledik. Dayatılanlarla yetinmenin, korkularla biçimlenmenin felaketini izledik. Politikanın gelebileceği en çirkin noktayı ayan beyan izledik. Bu ortamda yapılan tüm seçimlerin aslında seçim olmadığını, olmayacağını izledik. Ve daha da önemlisi, kendimizi izledik. Yaşadığımızı sandığınız ülkede... aslında yaşamadığımızı, her gün yavaş yavaş öldüğümüzü canlı canlı izledik. Son yirmi yıl içinde nelerden taviz verdiğimizi... Düşünce yapımızın nasıl değiştiğini, değişmek zorunda kaldığını... Eski önceliklerimizin artık yerini bambaşka önceliklere bıraktığını... Hayallerimizden tasarruf edişimizi... Doğru bildiklerimizi bir kenara atışımızı... İdeallerimizin yıkılışını, o yıkıntıların altında nefessiz kalışımızı... Yetinişimizi... izledik. Yıllarca farkına varmamakta direnilen tehlikenin artık bizim bünyemize de nüfus etmiş sonuçlarıyla çok ama çok sert yüzleştik. HHH Sandığın başına bu ağır yüzleşmeyle gideceğiz. Aslında başımıza gelen bu kötü şey... iyi bir şey. Çünkü net bir şekilde gördük, bu ülke dini siyasete fütursuzca alet eden iktidarın verdiği zararı bugünden yarına kolayca onaramayacak. Her şey de öyle hemen çok güzel olmayacak, olamayacak. Çünkü hâlâ “her şey” nedir, “güzel” nedir bir muamma. O yüzden biz pazar akşamı izlediğimiz o “tartışmama” programında kendimizden bile gizlediğimiz çok önemli bir gerçeği izledik. Ülke bu seçimde sandığa, her şey güzel olsun diye gitmiyor. “Her şey”in güzel olmasını isteme özgürlüğünü geri almak için gidiyor. Ki her şey bir gün gerçekten güzel olsun. SAYIŞTAY’DAN İBB AÇIKLAMASI: Raporda kamu zararı değerlendirmesi yok AKP adayı Binali Yıldırım ile CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun katıldığı açık oturumda, Yıldırım’ın “Okumadım” dediği Sayıştay’ın İstanbul için hazırladığı rapor bir kez daha gündeme gelmişti. İmamoğlu ekranlarda Sayıştay’a ait Ekim 2018’de yayınlanan İBB’nin 2017 faaliyetlerini kapsayan raporunu göstererek kurumun zarara uğratıldığını iddia etti. Sayıştay, İmamoğlu’nun iddialarına dair açıklamada bulundu. Açıklamada şunlar kaydedildi: “Sayıştay kamu idarelerinin hesaplarını denetlemekle görevli olup merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin denetim raporları TBMM’ye ve belediyelere ilişkin denetim raporları ise belediye meclislerinde görüşülmek üzere belediyelere gönderilmektedir. Bu çerçevede 2017 yılı hesaplarının denetimine ilişkin Denetim Raporları TBMM’ye ve ilgili idarelere gönderilmiştir. TBMM’ye, belediyelere ve ilgili kamu idarelerine gönderilen raporlar yıllık hesap ve işlemlerin denetimi sonucunda hazırlanan mali denetim raporları olup söz konusu raporlarda yer verilen bilgiler esas alınarak kurumlar hakkında kamu zararına neden olunduğuna ilişkin değerlendirme yapılması söz konusu olamaz.” l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle