17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 5 MAYIS 2019 PAZAR EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER/yorum Vicdanlarımız ve türkülerimiz meydanlardaydı! Yıllar önce bir yazı yazmıştım “Vicdanlarımız Meydanlara Çıkmalı!”, diye işte oldu. 1 Mayıs 2019’da meydanlara çıkan vicdanlarımızdı, türkülerimizdi, şimdi yazımı fiil değiştirerek bir kez daha sizlere sunuyorum. Her zaman yeni bir başlangıç vardır, Siirt gibi küçücük ve devletin ve cümle ahalinin uçan kuştan haberi olduğu bir ilimizde iki yıl süren, ilkokul çağındaki küçük kızların fuhuşa zorlanmalarını yüreği kaldıramayanlar, “ne olacak canım terörist olacaklarına fuhuş yapsınlar daha iyi,” diyen kamu görevlileri tarafından yönetilmek canına yetenler, bir yandan itibarlı esnaf, itibarlı memur olarak ortalıkta poz kesen ama küçücük kızlara üç ya da beş kuruş karşılığı, şeytana uyduklarını söyleyen, gerçek şeytanlardan daral getirenler, hak yemenin ve çocuk tacizinin en kötü suç olduğunu söyleyen, Kuran’a el basıp arka tarafta fuhuş parasını bile tam ödemeyen sahte dinciler nedeniyle dinden soğuyanlar, yedi askerin öldüğü mayın patlamasını gizleyen bir askeri örgütü artık inandırıcı bulmayanlar, adalete bit kadar güveni kalmayanlar, canından, tırnağından artırıp bilgisayar mühendisi yaptığı oğlunun, işsizlikten majör depresyona girmesiyle kendini kahredenler, çocuğu hastanede açlıktan bayılan babanın hastane damına çıkıp intihar ettiğini öğrendiklerinde elinden bir şey gelmediği için kahrolanlar, beş yılda altı bin çocuğun fuhuş ve organ mafyasının elinde umutsuz bir hayata ya da ölüme terk edildiğinin nasıl bir dehşet olduğunu kavrayanlar, çocuk pornosunda ilk beş dünya kenti içinde ilk üçün bizim kentlerimiz olduğunu bilenler ve bundan utananlar, her gün işe atılma tehlikesiyle gidip, “oh bugün atılmadım,” diye derin bir soluk alıp gökyüzüne bakmak canına yetenler, ölüm oruçlarında çocukları ölen ya da asla iyileşmeyen, insanı bir çocuktan beter kılan Korsakof hastalığından muzdarip olan yakınlarını görmemek için artık yol değiştirmek ağrına gidenler, birdenbire kentte kaybolan tinerci çocukların nereye götürüldüklerini merak edenler, ensest ilişkilerinin üstü örtüldüğü için içinden “artık yeter,” diye haykırmak isteyenler, dayak yemiş bir kadını kucaklamanın onu teselli etmeye yetmediğinin ayırdına varanlar, töre töre diye haykıran ama aslında hepsinde erkek egemen bir feodal yapının sorumlu olduğu genç kadın ölümlerinden umutsuzca örselenenler, baba parasıyla alınmış arabalarını her yer benim ahlakıyla kullanan bu nedenle otobüs duraklarına dalıp iş yorgunu annelerin, okul çıkışı öğrencilerin ölmelerine neden olanların, ertesi gün serbest bırakılmaları karşısında içi kıyılanlar, eski şarkıları, aşkları özleyenler, hayatında anı biriktirmek gibi muhteşem bir yeteneği olanlar, kanlı 1 Mayıs’ta kızını yitirmiş ve aklı dengesi bozulmuş çok yaşlı bir adama rastlamak ve onun elini tutmak isteyenler, içinden Tuzla tersanelerinde ölen işçilere bir ağıt yakmak geçenler, biri bir dağda, öteki, öteki dağda ölüm korkusuyla bekleyen gencecik insanlarının artık ölüm korkusunu hissetmemelerini, sevdiklerine kavuşmalarını yürekten dileyenler, Tekel işçilerine sıkılan o korkunç biber gazının tadını bir yerlerden anımsayanlar, her yurtdışı seyahatten döndüklerinde, böylesine güzel, böylesine güneşli, böylesine dost, böylesine yüzlerce uygarlığın geçtiği topraklarda yaşadığı için şükredenler ve ardından bunların dünya milletleri tarafından bilinmemesi nedeniyle kahrolanlar, bir zamanlar kendine yetebilen toprakları zengin bir ülkeyken, ithal tohum alan bir ülke durumuna düşmek, haşhaşın, buğdayın, ay çiçeğinin ve daha pek çok ürünü ekmeleri yasaklandığı için oğluna, kızına düğün yapamadıkları için başı eğik gezenler, sulardaki zehirli atıklardan ötürü guguk kuşları azalıp çam iğne haşeresinin çamlarımızı öldürmeye başladığından içinden “durun, durun,” diye haykıranlar, onları tek tek torbalara toplamak isteyenler, aklına su altında kalan uygarlıkları kurtarmak için gönüllü yazılmak düşenler, kısaca hayatı, aşkı, neşeyi ve çocukları sevenler 1 Mayıs 2019’da meydanları doldurdular, korku bizim uzağımızda durdu ve şaşkınlıkla baktı, bu ülkede her an yeni bir başlangıç olabilir. 5 MAYIS 2019 SAYI: 34178 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l İzmir Temsilcisi: Hakan Dirik Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04:10 04:00 04:29 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:51 13:06 16:58 05:38 12:50 16:41 06:04 13:13 17:02 Akşam 20:11 19:53 20:13 Yatsı 21:44 21:24 21:41 Hepimizin bildiği ‘eşkıya’ sözcüğünün tekili ‘şaki’dir. Dünya dillerinde her sözcük, uygun olduğu topraklarda yeşerdiği için Arapça ‘şekavet’ kökünden gelir. Şekavet’in Latince karşılığı haydutluk olsa da; tıpkı balığın şaraptan çok rakıyla iyi gittiği gibi, bizim topraklarımızda başta dağlar, kırsal alanda yol kesip adam soyan ve öldüren açık hava hırsızlarına haydut demek ağızda yarım bir tat bırakır. Yaşadığımız coğrafyada bu haydutlara ‘Şaki’ ve takımına ‘eşkıya’ demek, en azından benim açımdan daha doyurucu... Genç kuşak gazetecileri arasında en sevdiğim, umudumu ve güvenimi çekincesiz bağladığım üç oğuldan biri olan Murat Ağırel, olağanüstü bir belgesele imza attı ve Şaki başlıklı bir kitap yazdı. Şaki, tepeden tırnağa yağmalanan, talan edilen bir ülkenin anatomisi. Kapatılan Akşam Sanat Okulları’na MEB tarafından atanan ve çalışmadan maaşa bağlanıp, üstüne hayali ‘ek ders’ ücreti verilen öğretmenlerden; yandaş müteahhit ve belediye ve bakanlıklara kadar Türkiye’nin kimler tarafından ölümcül bir doyumsuzlukla soyulduğuna dair sadece Sayıştay raporlarına dayanan bir durum saptaması. İşte bize bir örnek: HHH birlikte, mamül lerin bas¸ka bir ihale kapsamında söküldügˆünü an latmaya çalıs¸tı! Bunun üzerine Sayıs¸tay, kontrol tes¸kilatı görevlile rinden “söz konusu Kanımızı emen, mamüllerin imalatının yapıldığı, ancak inceleme canımızı sömüren sırasında yerlerinde mevcut olmadıkları” tanıklığını içeren bir tutanak aldı. Şaki’ler... Durum saptaması, Sayıs¸tay’ın belediye yetkili leri ile yazıs¸malarının sonuç Köprü Nerede, Para Nerede? Konya Belediyesi “Beys¸ehir Akyokus¸ Yaya Köprüsü I·ns¸aatı” is¸ini 7 Milyon 765 bin TL bedel karşılığı ihale etti. Sayıs¸tay yapılan is¸i yerinde görmek isteyince ortalık karıs¸tı. Denetçilerden oluşan bir inceleme heyeti, ins¸aatın yapıldıgˆı yere gitti. Sayıs¸tay incelemeye gitti gitmesine, ama ihale konusu arazide kısmına şöyle yansıdı: “Kamu idaresi cevabında özetle, yaya köprüsü yüksekligˆinin standart yükseklik olan 4.60 metre olarak ins¸a edildigˆi hâlde as¸ırı yükleme yapılmasından dolayı yüksekligˆi fazla olan araçların köprüye çarptıkları görüldügˆünden köprüyü koruma amaçlı olarak yol kotunun 5060 cm indirildigˆini, yol kotunun oto yapılması gereken işlerin yerinde yel park kotunun altına düs¸mesinden ler estigˆini gördü. dolayı yoldaki su tahliyesinin Denetçiler “Bu ne hal, inşaat nere yapılamadıgˆını, bu nedenle oto de, ne yaptınız?” diye sorduğunda, parkın kaldırılarak drenaj sistem alınan yanıt hayli ilginçti: leri eklenmis¸ yeni bir düzenleme Sayıs¸tay denetçilerine eşlik eden yapıldıgˆını belirtmis¸lerdir. kontrol teşkilatı görevlileri, köprü Karayolları Trafik inşaatı için gereken imalatın yapıldı Yönetmeligˆi’nin 128’inci madde ğını, her bir mamülün bitmis¸ hâlinin sinin “b” bendine göre karayo fotogˆraflarının mevcut olmakla lunda seyredecek araçların azami yüksekliğinin 4 metre olarak belirlendigˆi göz önüne alındıgˆında 4,60 metre yüksekligˆi bulunan yaya köprüsünün yüksekligˆini arttırmak için yol kotunun 5060 cm indirilmesi sebepleri anlas¸ılamamıs¸tır.” Nasıl, güzel espri değil mi? Özetle köprü yapılıyor alçak kalıyor, yol indirilip tepe yüksekliği ayarlanınca drenaj sistemi devre dışı kalıyor. Bu sefer de otopark yükseltilerek yeniden drenaj sistemi kuruluyor… Yahu en bas¸ta köprüyü düzgün yapsaydınız ya! Asgari ücretli vatandas¸ın ödedigˆi vergiler ile toplanan paralar, hesap hataları ile israf ediliyor. Kamu zarara ugˆratılıyor. Raporda belediye yetkilileri, “I·sraf yok sökülen parçalar bas¸ka yerlerde kullanılmıs¸tır” diyor. Ancak parası ödenen parçaların ne kadarının degˆerlendirildigˆi, kullanılan parçaların TL degˆerleri, bas¸ka yerlere taktırma is¸i için bedel ödenip ödenmedigˆi ise hiç belirtilmiyor.* HHH Murat Ağırel’in Şaki’si, bir gün mahkemelerde iddianame olarak okunacak ve eşkıyanın Türkiye’nin talanından edindiği ganimete el konulmasını sağlayacak! * Murat Ağırel’in Şaki (İnkilap Yayınevi, 2019) başlıklı kitabından alıntıdır. Azez ve Hakkâri’den yürek dağlayan haberler geldi 4 şehit, 2 yaralı Suriye’nin Halep kentine bağlı Azez ilçesi kırsalında PKK/YPG’li teröristler ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasında çıkan çatışmada, 1 binbaşı ile 1 yüzbaşı yaralandı. Kilis’e getirilerek tedaviye Özdemir alınan yaralılardan yüzbaşı, kurtarılamayarak şehit oldu, hafif yaralı olduğu açıklanan binbaşının ise tedavisinin sürdüğü bildirildi. Hakkâri sınır bölgesindeki üs bölgesine PKK/YPG’li teröristler tarafından yapılan havan atışları sonucunda 3 asker şehit oldu, 1 asker yaralandı. Tel Rıfat ve Hakkâri’deki saldırıların ardından TSK ayrı ayrı operasyonlar başlattı. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Saldırıları gerçekleştiren 28 teröristi etkisiz hale getirdik” açıklamasında bulundu. Hakkâri’de şehit olan Piyade Söz Barış Akkuş Erdoğan leşmeli Er Ethem Barış’ın Konya’nın Ilgın ilçesindeki baba ocağına acı ha ber ulaştı. Barış’ın nişanlı olduğu, Ra mazan Bayramı’ndan sonra düğün yapmayı planladığı öğrenildi. Şehit Pi yade Sözleşmeli Er Servet Akkuş’un acı haberi ise Afyonkarahisar’ın İsce hisar ilçesi Çalışlar köyünde oturan ailesine askeri yetkililerce verildi. Şe hit Sözleşmeli Er Mehmet Erdoğan’ın Adana’nın İmamoğlu ilçesi Sevinç li köyündeki baba ocağına acı ha ber ulaştı. Şehit Erdoğan’ın 3 ay ön ce evlendiği belirtildi. Azez’de şehit olan Deniz Piyade Yüzbaşı Celalettin Suriye’de rejim, TSK gözlem noktasına saldırdı Suriye’de İdlib ve Hama kentleri arasında bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ait 10 No’lu gözlem noktası yakınlarına Suriye rejim güçleri tarafından topçu atışı ile saldırıda bulunuldu. Saldırıda iki asker hafif yaralandı. l AA Özdemir’in (35) Konya’nın Meram ilçesindeki ailesine acı haber ulaştı. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, taziye mesajı yayımlayarak, “YPG/PKK’li teröristlerin alçakça saldırıları sonucu şehit olan askerlerimize Allah’tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı ve sabır diliyorum” dedi. MHP lideri Devlet Bahçeli ve AKP Sözcüsü Ömer Çelik de Twitter’dan yaptıkları paylaşımlarda saldırıları kınadı, şehitlere başsağlığı diledi. l ANKARA/Cumhuriyet Türkiye’ye F35 uyarısıABD Savunma Bakanı Vekili Shanahan’dan S400 açıklaması ABD Savunma Bakanı Vekili Patrick Shanahan, Türkiye’nin Rusya’dan S400 füze sa vunma sistemlerini satın aldığı takdirde, F35 projesinin Türkiye’den çıkarılacağı uyarısında bulundu. Washington’da basın mensuplarına açıklama yapan Shanahan, ABD hükümetinin NATO ortağı Türkiye’nin Rus silahı satın al Shanahan masına ilişkin tutumunda değişiklik olmadığını vurguladı. Shanahan, “Baskı uygularsak so run daha da karmaşıklaşır. Ama bir planımız var” dedi. Sha nahan F35 programından çıkarılması durumunda Türkiye’nin İncirlik Üssü’nü ABD’ye kapatmasından endişeli olup olmadı ğı yönündeki soruya da “Hayır. Bakan (Hulusi) Akar ve benim vurguladığımız şeylerden biri bu. Onlar bizim stratejik orta ğımız. Önemli olan bu. Buna uzun vadeli bir ilişki olarak bak mak zorundasınız. l Haber Merkezi Dışişleri’nden AB’ye Doğu Akdeniz tepkisi Dışişleri Bakanlığı tarafından AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon arama faaliyetlerine ilişkin yaptığı açıklamaya karşı “Bölgede güvenlik ve istikrarı sorumsuzca riske atmaktan çekinmeyen, Kıbrıs Adası’nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türklerinin doğal kaynaklar üzerindeki asli haklarını hiçe sayan, iş birliği tekliflerini reddeden ve tüm uyarılarımıza rağmen tek taraflı faaliyetlerinden vazgeçmeyen GKRY’dir” açıklaması yapıldı. Mogherini, “Türkiye’nin Kıbrıs açıklarında sondaj yapma planlarını gözden geçirmesi gerektiği” yönünda açıklama yapmıştı. l ANKARA/Cumhuriyet KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Damatname... Onun gönlü bir tuhaftır. Gönlünü siyaset pazarına sürmesi bundan. İstanbullu tuhaflığa hiç oy verir mi? Bugün 35. gün doluyor, o ise hâlâ oy verdiğini sanıyor; saydırıyor da saydırıyor! Denizde kum onda tuhaflık. En tuhafı da, çocuklarından çok damadına hayranlığı! Amerika’larda okuttuğu, vakıflar, dernekler kurup gemilere vesaireye mükerreren sahip olmuş gül gibi dört evladı dururken, devletin kasasını Damat’a teslim etmesi tuhaftan da acaip bir şeydir. Parantez açmanın ise tam yeridir: (Alçak FETÖ’nün “Sıfırladın mı oğlum!” iftirasının etkisinde kalıp, bu kez sanki ülkenin maliyesini, Hazine’sini “sıfırlama işini” topyekun damada vermiş gibi bir manzara içindeyiz. Allah muhafaza.) Rahmetli anneciğine olan sevgisini ilan etmesi çok hoştur. Ama nedense babasını andığına hiç tanık olamıyoruz! Bu acaba, cennet üzerinde babaların hiçbir tasarrufu olmamasından mıdır? HHH Gönlünde Atatürk’e yer olmadığı dünyaca malumdur. Tarihte hasmına hayran olan kimse yok ki! Bu boşluğu padişahlarla doldurmaya çalışıyor.. Batı’nın “Muhteşem Süleyman” dediği Kanuni’den de bizim renkkörü aydınların “Kızıl Sultan” dediği 2. Abdülhamid’den de çok etkilendiği bilinir. Bunu Kanuni’nin 46; Abdülhamid’in ise 33 yıl saltanat sürmesine bağlayanlar çoktur. İşin aslı iki padişahın da damatlarıdır. Kanuni’yi kanunlarla geçemeyeceğini bildiğinden KHK’lere ağırlık veriyor. HHH Kızı Mihrimah ile evlenmek isteyince Paşa hakkında “cüzzamlı” iddiası ortaya atıldı. O tarihte, cüzzamlılarda bit (kehle) olmayacağına inanılıyordu. Kanuni’nin emri ile evine baskın düzenlenen Paşa’nın üstü başı arandı. Ve saçında gömleğinde bit bulununca cüzzamlı olmadığına hükmedildi. Mihrimah Sultan’a evlenmesine izin çıktı. Paşa, sonunda sadrazamlığa yükseldi. Kimi tarihçiler Kanuni için “Rüstem Paşa’nın Kayınpederi” de derler. Öylesine zengin öylesine cerbezelidir. HHH Aynı risk bugün de Reyiz için söz konusudur. Damadının çok bilmişliği, döviz ile kurduğu hastalıklı ilişkisi “burası çok önemli” vurguları yüzünden “dünya kayınpederler tarihi”ne geçecektir. HHH Rüstem Paşa padişahın kızıyla evlenince hızla bahtı açıldı ve sadrazamlığa yükseldi. Bu durumu tarihçiler şöyle kâğıda döktü: “Olucak bir kişinin bahtı kavi talihiyar. Kehlesi (biti) dahi mahallinde onın işe yarar.” HHH Bu hadise 1539 yılı ve devamında gerçekleşti. Damatlarda şimdi bit aranmıyor. Ama talihleri tıpkı 480 yıl önceki gibi aynen tekerrür ediyor. HHH Damatlık aşağı yukarı her erkeğin alın yazısıdır. Damat Berat’ın alın yazısı ise “adı” nedeniyle daha doğuştan çifte kavrulmuş lokumdur. Berat Arapça “imtiyaz, nişan, rütbe” demektir. Yani, daha ismi konulduğunda imtiyaz, rütbe ve makam kaderine yazılmıştır. Reyiz’in 2.Abdülhamid’i de “rol modeli” aldığı biliniyor. Sultan Abdülhamid kızını değil de, kız kardeşini Ferit Bey’e vermiş. Onu bir anda Damat Ferit haline getirmiştir. Damat Ferit’i bizim okurlar iyi bilmez, ama çok iyi tanırlar... Bazı damatların kaderi biraz böyledir: Ya göklere çıkarılırlar, ya yerin dibine batırılırlar. Ama bizim gazete Berat Bey, 2015’te ilk Enerji Bakanı olduğunda, “Damat Ferit’ten sonra kabineye giren ilk damat oldu” diye yorumsuz yazdı. Yoruma gerek yoktu. Damat Ferit’i İlhan Selçuk’tan Uğur Mumcu’ya öteden beri Cumhuriyet yazarları bir vesile ile anlatır dururlar. Ama örneğin, Murat Bardakçı ise aksi görüştedir: “O, hain olamayacak kadar aptaldır”. Yeni çipli kimlik kartımı 01.04.2019 tarihi itibarı ile kaybettim. Hükümsüzdür. HİKMET YILDIZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle