23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
yorum / Haber EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: SERPİL ÜNAY 1319 MAYIS 2019 PAZAR ‘Haberin olsun karnını doyurmam!’ Cumhurbaşkanımız artık iyice 80 milyon Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının babası rolüne soyundu. Küçükken çocukları “bak bunu yemezsen iğneci gelip iğne yapacak” diye korkuturlar, Cumhurbaşkanımız da bizi “bak bana oy vermezseniz karnınızı doyurmam” diye korkutmaya çalışıyor. Bu konuşmaları Allah aşkına kimler yazıyor ve kaç para alıyorlar, gerçekten merak ediyorum. Birincisi sayın Cumhurbaşkanım siz (yalakalarınız dışında) kimsenin karnını doyurmuyorsunuz. Sadece sosyal bir devletin yapması gereken yardımları yapıyorsunuz. Çünkü karnını doyurduğunuz ve her ihtiyaçlarını karşıladığınız kesim, çok aç, siz de devletin bütçesini kendi paranız olarak gördüğünüz için ha bire onları besleyip duruyorsunuz. Biraz fazla beslediniz, sandınız ki, para hiç suyunu çekmeyecek, gökyüzünden para yağacak, bunu da düşünmüş olabilirsiniz, çünkü beslediğiniz tarikat yöneticileri içinde kendilerinin Allah’la konuştuklarını iddia edenler var. Bu durumda Allah’la konuşanlar para da yağdırabilirler. Böyle düşünebilirsiniz. Bilmelisiniz ki, danışmanlarınız size hatırlatmalı (bir iş yapsınlar bari) insanların karınlarını doyuramıyorsunuz, bir kısım yurttaşınız şu ramazan günlerinde evine ekmek götüremediği için sessizce bir odaya geçip kendini asıyor, bir kısım yurttaşınız E5’e çıkıp müşteri bekliyor, kadın erkek fark etmiyor, bir kısım yurttaşınız işsizlikten bunalım içinde bu nedenden gençler arasında uyuşturucu kullanımı hızla tavan yaptı. Onların karınlarını doyuramıyorsunuz, benden söylemesi. Gökten para yağmayınca, Merkez Bankası’nın ihtiyat akçesini bütçeye kattınız. Şimdi bunu harcıyorsunuz ve karşılıksız para basıyorsunuz. Şu İhtiyat Akçesi meselesini biraz açalım, Anadolu kültüründe biz buna “kefen parası” diyoruz. Annelerimiz, büyük annelerimiz mutfak harcamalarından artırdıklarını hep bir köşede saklarlar. Ve buna hiç dokunulmaz ne zaman ki, aileden biri hastalanır, depremde ev yıkılır bu para o zaman harcanır. Merkez Bankası’ndaki ihtiyat akçesi de doğal afetler, savaş ve salgın hastalıklar zamanında kullanılmak üzere bir köşede durur. Şimdi sıra bu akçeye geldi. Yani bizim kefen paramızı, özellikle İstanbul’u geri almak için fütursuzca harcıyorsunuz. Ve ‘bak bana oy vermezsen karnını doyuramam’ diyerek de bizleri tehdit ediyorsunuz! Oysa bizim vergilerimizle Osmanlı Padişahlarının bile oturmadığı muhteşem bir sarayda oturuyorsunuz. Diyanet’e yurtdışında cami yaptırsın diye (gösteriş için) 30 milyon dolar veriyorsunuz. Üç mü dört mü özel uçağınız var, iki bin tane de korumanız. Yalakalarınız da öyle, psikolojide şöyle bir tez var; sürekli harcama yapmak, sürekli para para demek, beynin sağ lupunu etkiliyor, bu lup hazlarla ilgili, kumar, uyuşturucu ve aşırı seks beynin bu lupunda geri dönmesi mümkün olmayan hasarlar oluşturuyor, avantadan para kazanmak da, beynin bu kısmını etkiliyor, beyin “daha daha” diyor ve sonuçta ağır bir bağımlılık gelişiyor. Bu Amerika’da yüzlerce deneyi yapılmış bir tez. Neden siz ve size yakın olanlar bir türlü doymuyor. “Hep bana, hep bana”, diyor. Oysa doyurmam diye tehdit ettikleriniz, her türlü ihtiyaçlarını karşıladık dedikleriniz sadece daha iyi bir hayat istiyorlar, kendilerinden vazgeçtiler çocukları için istiyorlar. Çünkü siz onların vergileriyle doymak bilmeyenleri doyuruyorsunuz, yoksa tehdit ettiğiniz onlar mı? Bugün 19 Mayıs, Mustafa Kemal Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak için Samsun’a ayak bastığı gün. Ülkenin her yerinde binlerce insan bugün yeniden bir Kurtuluş Savaşı başlatıyor. Onlar emekleriyle geçinen, yoksulluk çeken emekçiler, işinden atılan işçiler, atanmayan öğretmenler, çocukları için daha güzel bir hayat isteyenler. “Her şey Güzel olacak!” sloganlarıyla birbirlerini selamlıyorlar. Onların karınlarını siz doyurmuyorsunuz, kimi kâğıt toplayarak, kimi organik tarım yaparak, kimi annesinin babasının evine sığınarak yaşamaya çalışıyorlar. Onları tehdit edemezsiniz, çünkü onlar emeğin ne olduğunu biliyorlar ve insanları kefen parasına bile muhtaç ettiğiniz bu güzel ülkede daha adil, daha eşit yaşamak istiyorlar. Ve en çok da yargının artık ayyuka çıkan kararlarından hicap duyuyorlar. Bilin istedim. 19 mayıs 2019 SAYI: 34192 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l İzmir Temsilcisi: Hakan Dirik Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03:42 03:39 04:09 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:36 13:06 17:02 05:24 12:50 16:44 05:50 13:13 17:05 Akşam 20:25 20:07 20:26 Yatsı 22:05 21:44 21:59 Bazı kurgular, açığa çıkması zaman alan gerçeğin önünde giderler. 2013’te PKK’lı üç kadın militanın Paris’te öldürülmesiyle sonuçlanan gizemli suikastı yüzlerce haber okuyarak didikledikten sonra; tümüyle altıncı duyuma ve Kartallı Kazım diye andığım uzmandan aldığım teknik bilgilere dayanarak Hiç Kimse* başlıklı bir casusluk romanı yazdım. 2016 yılında yayımlanan romanın kurgusunda, söylenemeyeni dillendirdiğim için sosyal medyada PKK’lıların yanı sıra iktidarın çakma kurtlarının da saldırısına uğradım. Ancak Hiç Kimse susturulamıyor, romanın doğrulanması sürüyor. Paris’teki suikastın sahte katil zanlısı, tıpkı öngörüp romanın sonunda yazdığım gibi mahkemeye çıkarılamadan 2016 yılında hapisanede öldü ve adli dosya kapandı. Sıra, MİT’in suikasta dahil olduğu kurgusunda. Fransa’nın saygın gazetecilerinden, arkadaşım Sylvie Braibant, 17 Mayıs’ta Le Monde gazetesinde konu hakkında yayımlanan bir makaleyi, “Yoksa Hiç Kimse, MİT miydi?” sorusunu ekleyerek gönderdi. İşte Jacques Follorou imzalı makalenin bire bir çevirisi: Türk gizli servisleri cinayet suçlamasıyla Fransız yargısının hedefinde Casusluk dünyasında yazılı olmayan bir kural vardır: Yabancı örgütlerin eylemleri, ancak gelip sizin toprağınızda cinayet işlemezlerse görmezden gelinir. Fransız yargısını, kapanmış sanılan bir dosyayı 14 Mayıs 2019 itibarıyla Türk gizli servisleri MİT’e ilişkin kuşkular 2014 yılında açığa çık tı. Dosyadan sorumlu savcı, zamanında “Yargı soruşturması bu üçlü cinayetin katil zanlısı Ömer Güney’in Fransa’da Türk gizli ‘Hiç Kimse’ MİT mi? servisleri MİT’in bünyesinde yaptığı muhtemel işlerle bağlantılı ol duğunu ortaya koyuyor” yeniden açmaya kuşkusuz bu kuralın demişti. ihlali itti. Savcılık, 9 Ocak 2013’te Paris’te öldürülen üç PKK militanı Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Söylemez’in katline ilişkin yeni bir soruşturma başlatmış bulunuyor. Soruşturma konusu üçlü infazda yegâne Türk sanık Ömer Güney, Paris Özel Ağır Ceza mahkemesinde yargılanacağı ilk duruşmanın arefesinde, beynindeki kanser tümörü yüzünden hapisanede ölmüştü. MİT’le sıkı ilişkiler Suikastın gerçekleştiği tarihte Ömer Güney’in Fransa’daki Kürt topluluğuyla bağlantıları çok yeni görünüyor ve azmettirilmiş bir sızma hareketini akla getiriyordu. Cinayetlerden bir yıl önce Güney’in Türkiye yolculuklarında büyük artış gözlenmişti. Öte yandan, Fresnes cezaevindeyken ziyaretçileriyle yaptığı görüşmelerin sesli MİT’in cinayetlerdeki olası rolü kayda alınması, zanlının Almanya ve Belçika’daki MİT casuslarıyla sıkı ilişkiler içinde olduğunu gösterdi. Al “Bir terör örgütüyle bağlantılı ci man polisinin yaptığı baskınlar; Ömer nayetlere ortaklık ve organize terör Güney’in Salpetriere hastanesindeki suçu şebekesiyle işbirliği” gerekçe tedavi seanslarından birinde MİT’in siyle açılan yeni soruşturma infaz lojistik desteğiyle kaçırılma planını larda Türk gizli servisleri MİT’in olası suya düşürdü. sorumluluğuna odaklı olup; bir anti Son olarak, zanlıya atfedilen cinai terör savcısı tarafından yürütülüyor. tasarımlara dair ve MİT’e ait olduğu Kurban aileleri tarafından 2018’de Alman polisi tarafından doğrulanan yargıya yapılan yeni şikâyet başvuru bir “görev emri” Fransa’daki soruş su ve dilekçeye ekli pek çok belge, turma dosyasına eklendi. MİT’in cinayetlerdeki muhtemel ro lünü işaret ediyor. Kendi ülkelerinde Kürt sorumluların katli ya da katil girişimiyle karşılaşan Belçika ve Al Suikast koordinatörü Türk diplomat mıydı? man yargıları tarafından teslim edilen Bu belge, Fransa’daki bir Türk suç kanıtları da Fransa’daki dosyaya diplomatın Avrupa’ya sığınan PKK eklendi. yöneticilerine karşı girişilen gizli servis eylemlerini koordine ettiğine işaret ediyor. Diplomata yönelik suçlamalar, 2016 yılında Belçika polisinin PKK yöneticilerinden Remzi Kartal’a gönderilen ölüm tehditlerine değin topladığı bilgilere dayandırıldı. Belçika polisi, 14 Haziran 2017’de Fransa plakalı bir arabayı durdurup içindeki üç şüpheliyi denetledi. Şüphelilerden ikisinin Fransız numaralı cep telefonu kullandıkları, ancak Belçika polisine Türk polis kimlikleri verdikleri görüldü. Arabanın sürücü ve sahibi, Fransa’da Argenteuil (Paris çemberindeki Val d’Oise bölgesi) kentinde oturuyordu. Belçika yargısının verdiği bilgiye göre, Belçika’daki kontrole takılan iki Türk polisin, Paris’te dört başka Türkle buluştukları saptandı. Bunların arasında, yüksek rütbeli bir Türk emniyet mensubu ve bir “keskin nişancı” vardı. Ankara, Türkiye’yi ve MİT’i hedef alan tüm suçlamaları 2014’ten beri yalanlıyor. Bugüne değin Türk gizli servislerinin hiçbir yetkilisi yargı tarafından sorgulanmadı, dolayısıyla ithamlara yanıt vermek zorunda kalmadı. Le Monde gazetesinin görüşme talebinde bulunduğu Türkiye’nin Paris büyükelçisi İsmail Hakkı Musa, olay hakkında konuşmak istemedi. HHH Bazen hiç kimse herkes, bazen herkes hiç kimsedir, değerli okurlarım. Tarihin en bağımsız ve seçkin lideri, aziz Atatürk’ün İstiklal Savaşı’nı başlattığı 19 Mayıs’ın kutsal 100. yılı Türkiye’ye yeniden, mutlu bir başlangıç olsun! * Kırmızı Kedi Yayınevi, 2016 19Mayıs 1919’un özüözeti Gençliğe Hitabe’dir. Destansı bir sesleniş, bir kitabedir. Devletin kurucusunun vasiyetnamesidir. Anlatımın zenginliğini, şiirselliğini, ifadenin derinliğini, daha iyi hissetmek için belki biraz Osmanlıca sözlük bilgisi de gereklidir. 100 yıl önceki şu basirete, şu ferasete bakar mısınız? “Bütün bu şerâitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.” H Çok şükür milletimiz fazla fakr ü zaruret içinde değil...  Ve iktidara sahip olanlar da açık bir hıyanet içinde değil... Ama fazlasıyla gaflet ve çokça dalalet içinde oldukları da açık!. Bu yüzden de milletin en azından yarısı bin türlü hukuksuzluğa, türlü hoyratlığa maruz kalmaktan harap ve bitap düşmüş durumda. Bu nedenle de çoğu kez yanlış söylenen, “bedhah”ı açmanın tam yeri ve zamanı. “Bedhah, kötülük isteyen, kötü yürekli, kötü dilekli (TDK).”            Çoğu kez de bu sözcük kötü bahtlı, “bedbaht” ile karıştırılıyor. Bu karışıklık iktidar sahiplerinin kötü niyetlerinden ve kötülük dileklerinden ve kötü yüreklerinden değildir, demekle yip durdu.  Bu bile, Huniligillerin ne “malın gözü” olduklarının kanıtıdır. Hayranlarındaki Hunili sevdası Atatürk’e olan nef Bu unvan da reti, onlar adına vekâleten yürütmüş ve seslendirmiş olmasındandır. yakındır! Tepelerdeki ise, hiçbir zaman “Kamal” demeye cesaret edemedi. Ama “Türk” sözcüğü yetinelim. ile bozuk ilişkisinden mi Seçim boyunca “gönül” lafı nedir, ağzının dolusu ile hiçbir etmelerini bunun farkında ol zaman Atatürk de diyemedi. duklarına verelim. Devletin kurucusunu H “Gazi”liğe indirgemekle yetindi! Gençliğe Hitabe’nin yazıldığı Cumhuriyetin ve devrimlerinin dönemde ülkemiz işgal altın altını oymak ise Hunililere kaldı. dadır. H “Dahili ve harici bedhahlar” 15 Temmuz’da Meclis’i bom ise iç ve dış düşmanlardır. balayan tiyatrocu ve kör nişancı Ülkemizin dört bir yanı düş hainlerin “şerri”nden bile “hayır” manla sarılı ve düşmanla işbirli üretmeye kalkıldı. ği yapanlarla doludur. “Gazi Mustafa Kemalsiz” bir Çok şükür, şimdi işgal yok. Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı Ama belli bir “mişgal” var ki, söylemi geliştirmeye yöneldiler. iktidar sahipleri milletimizi “beka Bir ara “Gazi Meclis” falan da tehdidi” ile  korkutuyorlar. dediler! Dileyelim bu da sadece bed Oysa Gazi Meclis, 100 bahtlıktan ve gafletten olsun yıl önce, tam da bugün, da, “bedhah”lıktan , kötü yü Samsun’da fitili ateşlenen İstik reklilikten olmasın! lal Savaşı’nın karargâhı idi. H Devletini kurmadan önce, Zırnık sempatileri varsa o da, parlamentosunu kurmuş olan göbek adı Mustafa’ya! dâhi bir komutanın Meclisi’ydi. Oysa TBMM tutanakları Ve dünyada bir benzeri daha tanıktır ki, İnönü de Mustafa yoktu. İsmet’tir; Ecevit de Mustafa Gerçi şu sıralar “sandık ve Bülent!. marangoz hataları” yüzünden Yani Atatürk’ün anne baba “Niyazi” olmuş durumda. sını geçtik, İnönü ve Ecevit’in Ama benzer hıyanetlere kur ailesi de Hz. Peygamber’e olan ban edilen İstanbul ile birlikte inançlarının zekâtını verebilse Meclis’in de yazgısı değişecektir. lerdi, bunlar arasında bir tek Türkiye Cumhuriyeti yaşadık zındık kalmayacaktı! ça, Gazi Meclis olarak kalacak; Küfrettiği TC’nin kutsal bay gün gelip bu iktidarı tarihe gö rağına sarılıncaya dek, “Hunili münce de halkımız “Gazi Millet” Kadir”, Atatürk’e, “Kamal” de sıfatı ile anılacaktır. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ANNELER 738’İNCİ KEZ BİR ARADA Ahmet Tekin’in akıbeti soruldu Cumartesi Anneleri gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerinin yargılanması talebiyle dün 738’inci kez bir araya geldi. Anneler bu haftaki eylemlerinde 1994 yılında Diyarbakır’dan Lice’ye giderken askerlerce gözaltına alınan ve kendisinden bir daha haber alınamayan 29 yaşındaki beş çocuk babası Ahmet Tekin’in akıbetini sordu. Galatasaray Meydanı’na izin verilmediği için İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta düzenlenen eyleme CHP milletvekilleri Ali Şeker ve Sezgin Tanrıkulu, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP milletvekilleri Oya Ersoy, Hüda Kaya katıldı. Haftanın açıklamasını 1993 yılında Bitlis’teki evinden çıktıktan sonra gözaltına alınan ve cesedi 10 gün sonra bir göl kıyısında bulunan Özgür Gündem gazetesi muhabiri Ferhat Tepe’nin kız kardeşi Ayşe Tepe okudu. 1731 Mayıs’ın Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası olduğunu anımsatan Tepe, “İnsanlığa karşı İşlenmiş sistematik suçlar, yalnız bu suça maruz kalan kişi ve gruplar için ağır bir travma yaratmakla kalmaz, toplumun tamamını derinden etkileyen toplumsal bellek yaraları da oluşturur. Bu yaraları sarmak, inkâr edilen, üzeri örtülen suçları açığa çıkarmak ve yüzleşip hesaplaşmakla mümkündür” dedi. Öte yandan, bu haftaki F oturmasında hasta mahkum Mesude Pehlivan’ın durumuna dikkat çekildi. l İSTANBUL AKHİSAR BELEDİYESİ Görevsiz 70 kişiye maaş AKP’den görevi devralan Manisa Akhisar Belediye Başkanı CHP’li Besim Dutlulu, AKP döneminde Akhisarspor Kulübü’nden 70 kişiye belediyeden maaş ödendiğini açıkladı. 31 Mart yerel seçimlerinde Akhisar Belediye Başkanı seçilen Dutlulu, AKP’den devraldığı belediyenin Akhisarspor’un bünyesinde yer alan 70 kişiye maaş ödendiğini duyurdu. Sosyal medya hesabından konuya ilişkin açıklama yapan Belediye Başkanı Dutlulu, “Muhteşem bir belediyecilik anlayışımız var, canla başla çalışan arkadaşları işe alamadığımız için para ödemiyoruz, ne iş yaptığını bilmediğimiz onlarca kişiye her ay para ödüyoruz. Artık Akhisarsporumuz için yeni bir başlangıç ve yeni bir başkan zamanı. Kastettiğim Akhisarspor bünyesinde çalışan görevlerini bilmediğimiz ve her ay maaş ödediğimiz yaklaşık 70 kişi” dedi. Yapılan açıklamanın ardından Akhisarspor taraftarı da Dutlulu’ya sosyal medyadan destek verdi. l İç Politika ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com BAŞSAĞLIĞI Çizerimiz Zafer Temoçin, kayınvalidesi BELMA BİLGE’yi yitirmiştir. Ailesi ve tüm sevenlerine başsağlığı dileriz. çalışanları
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle