17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 511 MAYIS 2019 CUMARTESİ Seçmenle yüz yüzeCHP, 23 Haziran için İstanbul’daki seçmen bilgilerini içeren bir veri bankası kurdu CHP seçmene hem doğduğu memleketi üzerinden hem de yaşadığı semt üzerinden ulaşarak iki ayrı koldan kampanya yürütecek CHP, 23 Haziran için İstanbul’daki seçmenlere, oluşturulan bilgi bankasıyla hem yaşadığı adres hem de doğduğu memleketi üzerinden ulaşarak iki ayrı koldan kampanya yürütecek. Seçmene memleketinden gelen kanaat önderleri aracılığıyla seslenecek CHP, sahada ise mitingler yerine doğrudan vatandaşmahmut larla bire bir iletişim kulıcalı racağı bir yöntem izleyecek. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’da yapılacak çalışmalara ilişkin “Büyük İstanbul İttifakı” tanımlaması yaptığı belirtildi. Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) İstanbul seçimlerini tartışmalı bir şekilde yenileme kararı almasının ardından CHP, 23 Haziran’da seçmenlere ulaşmak için bu kez farklı bir yöntem izlemeye hazırlanıyor. Edinilen bilgiye göre, İstanbul’daki seçmenleri takip etmek için çok büyük bir bilgi bankası oluşturan CHP, seçmenlere hem yaşadıkları semt üzerinden hem de doğdukları memleketleri üzerinden ulaşarak kampanyayı iki farklı koldan yürütecek. Seçmenler gruplar halinde memleketlerinden İstanbul’a gelen kanaat önderleriyle buluşturulacak. Bu kapsamda 80 ilde çalışma grupları oluşturulurken, her grup İstanbul’daki kendi hemşeri grubuna yönelik özel bir çalışma yapacak. Çalışma grupları bünyesinde kampanyaya aktif bir şekilde katılacak her memleketin kanaat önderleri de, kendi hemşerilerine Ekrem İmamoğlu’nun uğradığı haksızlığı anlatacak. Doğrudan iletişim CHP’nin seçmenlere ulaşacağı ikinci kol ise doğrudan yaşadığı semt üzerinden olacak. İstanbul’daki 39 ilçe ve 970 mahalleyle ilgili yapılacak görevlendirme kapsamında eski ve mevcut milletvekilleri, il başkanları, parti yönetimi ile kampanyaya destek verecek başta İYİ Parti olmak üzere diğer siyasal partiler sahada seçmenler bire bir iletişim halinde olacak. Kampanya boyunca ramazan ayı dolayısıyla seçmenlerle doğrudan iletişimin iftar sonrası olmasına yönelik bir programlama yapılacak. l ANKARA KILIÇDAROĞLU: Büyük İstanbul İttifakı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eski bakanların yer aldığı Temiz Seçim Platformu’na uygulanacak stratejiyi anlattığı öğrenildi. Kılıçdaroğlu’nun, “Her seçmenle ilgili detayları görebildiğimiz bir veri tabanımız var. Bunun üzerinden seçmene ulaşacağız” dediği belirtildi. Her ilde ekipler oluşturulacağını ve ekiplerin CHP’li olmayacağını ifade eden Kılıçdaroğlu’nun “Bu ekipler kendi memleketinde sevilen sayılan insanlar olacak. Tokatlı ise Tokatlıların, Sivaslı ise İstanbul’daki Sivaslıların ayağına gidecek. İmamoğlu’nun haksızlığa uğradığını düşünen, vicdanı olan herkes bu kampanyaya katkı da bulunacak” değerlendirmesini yaptığı bildirildi. Seçim kampanyasında büyük mitinglere pek yer verilmeyeceğine işaret eden Kılıçdaroğlu’nun, “Seçmenle bire bir temas kuracağız. Vatandaşın ayağına gideceğiz. Bir “Büyük İstanbul İttifakı’nı hayal ediyoruz” diye konuştuğu öğrenildi. İMAMOĞLU’NDAN YILDIRIM’A ‘MAĞDURİYET’ YANITI: KURTULUŞ ARI Aday olarak mağdur oldu LEYLA KILIÇ Yüksek Seçim Kurulu’nun tartışmalı bir kararla iptal ettiği seçimde İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı’nı kazanan Ekrem İmamoğlu, dün cuma namazı için Beylikdüzü Fatih Sultan Mehmet Camii’ne geldi. “Her şey çok güzel olacak” sloganı ile karşılanan İmamoğlu’na, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ve Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün de eşlik etti. Cuma namazının ardından basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Ekrem İmamoğlu, Binali Yıldırım’ın seçimlere ilişkin “Gerçekte mağdur olan benim” sözlerine yanıt vererek, “Kendi söylediklerine kendisi inanıyor mu? Bence kendi de söylediklerine inanmıyor. Aday olmakla mağdur olmuş olabilir. Ramazan ayındayız. Büyük günahlar vardır. Gıybette bulunmak, yalan söylemek, emek hırsızlığı yapmak, çalmak ve iftira atmak gibi. Allah, iftira edenlerden de korusun bizi” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘T.C.’ ibaresinin İBB binasına yeniden eklenmesini “riyakârlık” olarak nitelemesine de tepki gösteren İmamoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti konusundaki hassasiyetimizi, Cumhuriyete olan bağlılığımızı ve inancımızı ve verdiğimiz mücadeleyi herkes biliyor. Bu işlerle uğraşıp kamuyu meşgul etmesinler”dedi. İktidarın sandık çalışanlarına yönelik söylemlerinin ardından soruşturma açılmasına yönelik ise Ekrem İmamoğlu, “YSK, 6 ‘Biz de kampımızı kuracağız’ Ekrem İmamoğlu’nun ardından gazetecilere açıklamalar yapan Muharrem İnce de diğer partililer gibi İstanbul’a kamp kuracağını söyleyerek, “Herkes İstanbul’a kamp kuruyorsa, biz de kampımızı kuracağız tabii. Seçimin galibi bellidir” dedi. İnce, “Türkiye’de bu yaşanan olay, demokrasiden öte para meselesidir. 23 Haziran’da, Ekrem İmamoğlu’nu açık ara farkla seçtirmemiz lazım” diye konuştu. Mayıs’ta siyasi bir karar verdi. 123 sandıkta sandık kurullarında yer alan insanlara ve sandıkta görev alanlara soruşturma açacaklarını söylediler. 4 gün geçti. Soruşturma var mı? İnsanlar ifadeye çağrılmış mı? Yapılmış olsaydı malum medyada bunlar çarşaf çarşaf yazılmış olurdu. Bu toplumu aldatmasınlar. O 123 sandık nerede? Gerçek mağduriyet 16 milyon insanın mağduriyetidir” ifadelerini kullandı. İmamoğlu, 23 Haziran seçimleri için CHP’nin başlattığı bağış kampanyasına ilişkin, “Süreç, bir demokrasi mücadelesi, ülke adına bir mücadele. Destek verenlere de vermeyenlere de teşekkür ediyorum” dedi. Muharrem İnce de “Türkiye’de bu yaşanan olay, demokrasiden öte para meselesidir. 23 Haziran’da, Ekrem İmamoğlu’nu açık ara farkla seçtirmemiz lazım” diye konuştu. l İSTANBUL CHP’Lİ FAİK ÖZTRAK: Kabataş gibi o görüntüleri de hâlâ bekliyoruz CHP Sözcüsü Faik Öztrak, YSK’nin İstanbul’da seçimin yenilenmesine ilişkin kararının ayrıntılı gerekçesinin yayınlanmadığını hatırlatarak, “AK Parti yetkililerinin adayının kısa kararda yazan gerekçelerin çok ötesine giden gerekçeleri söylüyor olması üyelerin yazacağı gerekçeli kararın müellifinin kim olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Gerekçeleri dillendirenler YSK’yi bu darbeye azmettirenlerdir” dedi. Parti genel merkezinde konuşan Öztrak, İstanbul seçiminin misket oynamaya benzemediğini söyleyerek, “YSK, iktidarın azmettirmesiyle İstanbul seçimini iptal etmiş, Saray ve YSK el ele verip sandık darbesi yapmıştır” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya’ya gitmeden önce kameraların tespit ettiği usulsüzlükler olduğunu söylediğini hatırlatan Öztrak, “Aynı Kabataş’ta üstü çıplak adamların bir kadına saldırdığı iddiası gibi bu görüntüleri de hâlâ bekliyoruz” diye konuştu. Öztrak, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile gizli görüşme yaptığı yönündeki iddianın sorulması üzerine “Eğer gizli saklı bir görüşme yapsaydı herhalde birilerinin yatında oturup, görüşmezdi. İstihbarat örgütlerinin kendi ellerindeki materyalleri alıp, yandaş medyaya servis edip bunun üzerinden bizleri itibarsızlaştırmaya dönük hikâyeler yazdırmaya kalkmaları gerçekten ayıptır. Teşkilatın ve bağlı olduğu makamların ne hale düştüğünü ortaya koymaktadır” yanıtını verdi. l ANKARA AKP SÖZCÜSÜ ÇELİK ‘Seçim tekrarı ileri demokrasilerde olur’ AKP Sözcüsü Ömer Çelik, AKP MKYK toplantısı sonrası açıklama yaptı. YSK’nin İstanbul seçimini yenileme kararını değerlendiren Çelik, “ABD’den ve AB ülkelerinden YSK kararlarına ilişkin çeşitli değerlendirmeler görüyoruz. Sanki seçimin tekrarlanması demokrasinin yokluğuymuş gibi açıklamalar var. Demokrasinin olmadığı ülkelerde herhangi bir seçimin tekrarlandığını göremezsiniz. İleri demokrasilerde tekrarlanma imkânı vardır” dedi. l ANKARA AKP’de İmamoğlu’nun 23 Haziran’da farkı daha da artırarak İstanbul’u kazanabileceği konuşuluyor Kazanamama korkusu sardı YSK, AKP’nin istediği gibi İstanbul seçimini iptal etti, ancak parti içinde büyük riske girildiği, seçimin kazanılamayabileceği görüşleri dile getiriliyor EMİNE KAPLAN İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararı, AKP içinde büyük bir coşku ve memnuniyet yaratamadı. Parti içinde çok iyi bir seçim çalışmasıyla Binali Yıldırım’ın kazanabileceğine inanan bir kesim olsa da seçimin yenilenmesiyle çok büyük riskin alındığı, 23 Haziran’da da kazanılamaması durumunda yıkımın çok daha büyük olacağı, koşullarda bir değişiklik olmaması nedeniyle kaybetme riskinin bulunduğunu düşünenlerin sayısı da az değil. “Şu an seçime gidilse İmamoğlu 5 puan fark atarak seçimi kazanır” görüşünü dile getirenler, ‘İmamoğlu mağdur edildi, hakkı gasp edildi’ algısının kırılamaması, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) seçimi neden iptal ettiğinin anlatılamaması durumunda seçimin kazanılmasının çok zor olduğuna dikkat çekiyor. AKP kulislerinde, iptal edilen İstanbul seçimiyle ilgili şu değerlendirmeler yapılıyor: n İyi bir çalışmayla seçim kazanılır: YSK’nin kararıyla İstanbul’u kazanmanın yolunun açıldığını düşünenler, iyi bir seçim çalışması ve algı yönetimi ile Binali Yıldırım’ın kazanacağı görü şünü dile getiriyor. İstanbul’da sandığa gitmeyen 1.7 milyon seçmenin büyük çoğunluğunun küskün ve kızgın AKP seçmeni olduğunu, bu seçmenlerin yarısının bile sandığa gitmesinin sağlanması, özellikle Kürt kökenli seçmenin tepkisini çekecek söylemin bir kenara bırakılması, daha kucaklayıcı bir seçim stratejisinin yürütülmesi, teşkilat ile Binali Yıldırım arasında uyumun sağlanması durumunda AKP’nin lehine bir durum yaratılabileceği görüşü dile getiriliyor. n İmamoğlu’nun oyu 5 puan arttı: Hem seçim öncesi hem de seçim sonrasında süreç kötü yönetildi. Sürecin bu Erdoğan’dan Gökçek’e teşekkür! Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kuzey Ankara Kentsel Dönüşüm Bölgesi’nde inşa edilen Diyanet Bilim ve Kültür Merkezi ile Büyük Ankara Camisi’nin açılış törenine katıldı. Yaklaşık 80 dönümlük araziye inşa edilen caminin, 15 bin cemaat kapasitesi, misafirhanesi, bedesteni, el sanatları dükkânları, 5 bin kişilik kongre ve kültür merkezi olduğu belirtildi. Erdoğan’ın cami açılışında görevinden istifa ettirdiği eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e teşekkürü de dikkat çekti. Erdoğan, “Başta Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığımıza, önceki Başkanlarımız Melih Gökçek ve Mustafa Tuna Beyefendi’ye özellikle teşekkür ediyorum. Onların vizyonu ve gayretleri olmasaydı Ankaramız böyle muazzam bir külliyeye kavuşamazdı” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet kadar uzatılması, İmamoğlu’nun hakkının gasp edildiği algısına yol açtı. Bu da İmamoğlu’nun oyunu artırdı. ‘Şu an seçime gidilse İmamoğlu kazanır, Binali Yıldırım ile arasında en az 5 puan fark var’ diyen bazı AKP’liler, bundan sonraki sürecin yönetilme biçiminin bu farkı kapatıp Yıldırım’ı öne geçirebileceği gibi farkı daha da açabileceğini düşünüyor. n ‘Mağdur algısı’ kırılmazsa zor: 23 Haziran’a kadar geçecek sürede ‘İmamoğlu mağdur’ algısının kırılması çok önemli. YSK’nin iptal kararının gerekçesi, AKP’nin bu konudaki iddiası çok iyi anlatılmalı. Eğer algı kırıla maz ve AKP kendini iyi anlatamazsa Yıldırım’ın işi zorlaşır. Bu süreçte partiye diğer parti seçmeninden oy gelme ihtimali oldukça zayıf. Sandığa gitmeyen AKP’li seçmen açısından da koşullarda bir değişiklik yok, tavırlarında değişiklik yapmaları da mümkün olmayabilir. Bu kapsamdaki seçmene ‘Mesajınızı verdiniz, biz de aldık. İkinci kez cezalandırmayın” söyleminin işe yaraması için seçmenin ikna edilmesi gerekiyor. Seçimin yenilenmesiyle risk alındı. 31 Mart’ın ardından 23 Haziran’da da seçimin kaybedilmesi, AKP açısından daha büyük bir yıkım olur. l ANKARA İş inada bindi, sahura da kalacağız Rahmetli Doğan Avcıoğlu’nun politik literatürümüze armağanıdır “cici demokrasi” deyimi. Türkiye’deki parlamenter sistemi “sandıksal demokrasi” ya da “cici demokrasi” kavramlarıyla tanımlayan Doğan Avcıoğlu’na göre, bu sistemde halkın büyük çoğunluğu tutucu güçler koalisyonunun diktası altında yaşamaktaydı. Sandığa atılan genel oy, bu tutucu güçler koalisyonunun diktasına göre biçimlenmekte ve sandıktan devamlı bu gericiler koalisyonu çıkmaktaydı. Dikta altındaki milyonların oyu, kendi oyu değil, şeyhin, ağanın, beyin, tefeci, aracı ve kompradorların oyuydu. Sandıksal demokrasi, ilericiliğin değil, gericiliğin aracı olmuştu. Cici demokraside önseçimlerde milli irade satışa çıkarılıyor, parayı veren düdüğü çalıyordu. Demokrasinin sağcısının da solcusunun da paylaştığı, “halkın halk eliyle, halk için yönetimi” tanımının bizim “cici demokrasi” pratiğine uymadığını savunan Avcıoğlu, işbirlikçi sermayenin diktasına demokrasi etiketi yapıştırmanın yanlış olduğunu, cici demokrasi de en ileri iddialı partilerin, sandıktan çıkmayı başarsalar bile, sermaye diktasını yıkmakta aciz kalacaklarını söylüyordu. Yukarıdaki saptamalarda Avcıoğlu’nun elbette haklı olduğu yönler vardı. O yıllarda nüfusunun yarıdan fazlasının kırsalda yaşadığı, feodal yapının kırılamadığı, bırakın sosyalist partileri CHP’nin bile “Allah’sız, kitapsız komünist” parti suçlamasına maruz kaldığı, Nurculuğun milli tarikat muamelesi gördüğü bir düzende, sandıksal demokrasinin milli iradeyi yansıtmadığı açıktı. Ayrıca Avcıoğlu’nun belirttiği gibi en ilerici partinin sandıktan çıkmayı başarsa bile sermaye diktasını yıkması şöyle dursun, tam tersine sermaye diktası sandıktan çıkan iktidarları alaşağı edebiliyordu. Ecevit’in 1979’daki hükümetini sermayenin stokçuluk, karaborsa ve TÜSİAD ilanlarıyla savaş açarak düşürmesi hâlâ belleklerde. Ancak bu olumsuz yönlerine karşın “cici demokrasi”de iktidarın sandıkla gönderilmesi mümkün olabiliyordu. Ağa, şeyh, patron düzeninde bile seçimlere gidilirken iyi kötü hukuk işliyor, rekabet ahlakı yerlerde sürünmüyordu. Seçimlerden üç ay önce Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları istifa ediyor, yerlerine dışarıdan atama yapılıyor, hükümet üyeleri seçim sathına girildikten sonra makam araçlarını kullanamıyor, tek kanal olan TRT’de en küçük partiye konuşma hakkı veriliyordu. “Cici demokrasi” diye küçümsediğimiz o güdümlü demokrasiyi bile arayacağımız aklımıza gelir miydi? “Dinci demokrasi” geldi, “cici demokrasi”yi mumla arar olduk. 2002’den bu yana dudak büktüğümüz sandıksal demokrasinin zaten eşit olmayan koşullarının adım adım iktidar lehine bozulduğu, 2010 referandumundan sonra hukukun da ırzına geçilmek suretiyle milli iradenin sadece iktidar partisinin galip gelmesi halinde işleyeceğini hep birlikte test etmiş olduk. Anayasa değişikliğinin oylandığı 2010 referandumunda, o zaman mütteffikleri AKP’nin tezlerine destek veren, “12 Eylül cuntasıyla hesaplaşacağız şekerim” diye yürüyüşler yapan, AKP’yi bile kıskandıracak görkemde kampanyalar düzenleyen “Yetmez ama Evet”çi eski dostlarımıza, “Yapmayın, yargıyı iktidarın emrine verirseniz hiçbir güvencemiz kalmaz” dediğimizde aldığımız yanıt şöyleydi: “Aa, öyle yaparsa seçimlerde değiştiriveririz n’olcek?” “Yahu yargıyı emrine verdiğin iktidar, YSK’nin hâkimlerini de atayacak. O YSK’ye mi güveneceğiz” diye sorduğumuzda ise çok uçuk örnekler verdiğimiz söyleniyordu. Geldik mi zurnanın zırt dediği yere. Şimdi döv dizini dövebildiğin kadar. Çocukluğumuzda mahallede misket oynayan çocuklar arasında illa ki mızıkçı biri çıkardı. Yenilip bilyelerini kaybedince ya bilyeleri alıp kaçar ya da “Bana ne bunu saymıyorum, bilyeleri de vermiyorum, hadi bir daha” diye yeniden oynamak isterdi. AKP de bu mızıkçı çocuklar gibi, hem 24 Haziran seçimlerini hem de İstanbul için 31 Mart seçimlerini saymadı. Şimdi ne mi yapacağız? Bektaşinin yaptığını. Madem iş inada bindi, sonuna kadar gideceğiz. Bektaşi oğluyla birlikte pazardan alışveriş yapıp eşeğinin sırtına yüklemiş eve dönüyor. Tam caminin önünden geçerken cemaatten tanıdıkları “Yahu Baba erenler, caminin önünden geçiyorsun, bari şu mübarek ramazan ayında biriki rekat namaz kıl” demiş. O da “nasılsa iki rekat kılıp çıkarız” diye düşünerek girmiş camiden içeri. Teravih namazı başlamış, birikidört derken namaz devam ediyor. Geriye dönüp cami önünde bekleyen oğluna seslenmiş: “Oğlum sen eve git, anana söyle iş inada bindi. Bu gidişle sahura geleceğim de şüpheli.” ‘terörist değiller’ dedi Yıldırım halcilerin gönlünü almaya çalıştı AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı Binali Yıldırım, dün Bayrampaşa’da bir iftar programına katıldı. Yıldırım, burada, daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te mağaraların içinde işini bitirdiysek; halde terör estirenlerin işini de biz en kısa zamanda bitiririz” dediği hal esnafına seslendi. Yıldırım, “Hal komisyoncusu tefeci değildir, terörist değildir. Halciler alnının teriyle ekmeğini kazanır. Ben hallerdeki çalışmaları çok yakından takip ederim. Vergiler düşünce hal komisyoncusunun yüzde 4 kazancı vardır. Biz hal esnafını, haldeki komisyoncuları üreticinin mallarının semt pazarlarına gitmesinde garantör olarak görüyoruz. Sebze ve meyve fiyatlarındaki dalgalanmanın işi özü mevsim şartlarıdır. Üretim arz talep dengesinin bozulmasıdır” ifadelerini kullandı. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle