18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 1311 MAYIS 2019 CUMARTESİ Venedik Bienali başladıVenedik Bienali’nde bu yıl Türkiye’yi ‘Biz, Başka Yerde’ adlı eseriyle İnci Eviner temsil ediyor Sanat dünyasının kalbi şu günlerde yoğun bir ziyaretçi akınına uğrayan Venedik’te atıyor. Venedik Bienali 58. Uluslararası Sanat Sergisi bugün kapılarını açıyor Dünyanın en önemli sanat etkinliklerinden biri olarak kabul edilen Venedik Bienali 58. Uluslarara sı Sanat Sergisi bugün kapılarını açıyor. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’nda ise İnci Eviner’in “Biz, Başka Yerde” ad lı eseri yer alıyor. İstanbul Kültür Sanat Poyraz Tütüncü Vakfı (İKSV) koordinasyonunda, 2011 yılından bu yana Tofaş çatısı altındaki Fiat’ın desteği ile gerçekleştirilen Tür kiye Pavyonu, 24 Kasım tarihine kadar Venedik Bienali’nin ana mekânlarından Arsenale’de ziyaret edilebilir. Venedik Bienali 58. Uluslararası Sa nat Sergisi, 11 Mayıs’ta genel açılışı ön cesi profesyoneller için gerçekleştirilen ön izleme günleriyle başladı. Türkiye Pavyonu’nda yer alan “Biz, Başka Yer Cengiz Eroldu, Oya Ünlü Kızıl, İnci Eviner, Bülent Eczacıbaşı. de” adlı eser, sanatçı İnci Eviner ve proje ekibinin katılımıyla, 9 Mayıs Perşembe günü düzenlenen açılışla uluslara Tuhaf Zamanların Bienali rası sanat dünyasına tanıtıldı. Türkiye Pavyonu’nun resmi açılışına, İKSV Yö Bu yıl 11 Mayıs–24 Kasım 2019 tarihleri arasında gerçekleşecek olan Ve nalde, Rugoff’un küratörlüğünü yaptığı ana serginin yanı sıra Arsenale ve netim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, nedik Bienali 58. Uluslararası Sanat Giardini’de Türkiye Pavyonu’nun da Türkiye Pavyonu sponsoru Fiat adına To Sergisi’nin küratörlüğünü Ralph Ru aralarında bulunduğu 90 ülkenin ser faş CEO’su Cengiz Eroldu ve Koç Holding Kurumsal İletişim ve Dış İlişkiler Direktörü Oya Ünlü Kızıl da katıldı. goff üstleniyor. Başlığı “May You Live in Interesting Times” (Tuhaf Zamanlarda Yaşayasın) olarak açıklanan bie gileri yer alıyor. Gana, Madagaskar, Malezya ve Pakistan bu yıl ilk kez ülke pavyonlarıyla bienale katılıyor. Hannah Arendt’in izinde Eviner, “Biz, Başka Yerde”yi toplu yer değiştirmelerin sonucunda ortaya çıkan mekânlara dair bir yapıt olarak tanımlıyor. Siyaset kuramcısı Hannah Arendt’in 1943 yılında kaleme aldığı Biz Mülteciler metninin “Evimizi kaybettik, yani günlük yaşamın aşinalığını. İşimizi kaybettik, yani bu dünyada bir işe yaradığımıza dair inancı. Dilimizi kaybettik, yani tepkilerin doğallığını, jestlerin sadeliğini ve duyguları olduğu gibi ifade etmeyi” cümlelerinden hareketle Eviner, insanların dünya ile ilişkisinin doğallığını kaybetmesi durumuna odaklanarak temel insanlık durumunun ne olduğu soru sunu soruyor. Eviner, “İnsanların dünya ile ilişkisinin doğallığını ve jestlerin basitliği kaybetmesi ve günlük insani ihtiyaçların siyasallaşması hâlâ büyük kitlesel yer değiştirmelerin yaşandığı günümüzde aciliyetini koruyor. Ve belli ki yeni bir insancanlı tanımına, hatta bunlar arasında farklı bir ilişkiselliğe ihtiyaç var. Ben ve biz olanla başka bir yerde buluşmanın ve aynı zamanda burada olanla hafıza arasındaki eksik ve kayıplarla karşılaşmanın zamanı geldi diye düşünüyorum” diyor. İnci Eviner’in zamandan, coğrafyadan ve zihinden bağımsız bir mekân yarattığı “Biz, Başka Yerde”, içine giren iz leyicileri de bu yerinden edilmiş, hafızası silinmiş çılgın topluluğun bir parçası haline getiriyor. Ortadan ikiye yarılmış mekânın farklı duyusal ve görsel katmanları, “arada kalanların” dünyasını tüm şiddetiyle görünür kılarken, izleyiciler de yarım kalan hikâyelerini ve eksik olan bir parçalarını sürekli arayıp duran bu hayali karakterler arasında, zihinlerinin bilinmeyen köşelerine yolculuk ediyor. Böylece Biz, Başka Yerde, Türkiye Pavyonu ziyaretçilerini Venedik Bienali’nden koparıp yeraltıyla yerüstü arasındaki hayalifiziksel bir yerde, bilinç ve bilinçdışı arasında kayıp, silinmiş bir (başka) yerde olma hissini yaşatıyor. ‘Biz, Başka Yerde’ kitabı Sergi kapsamında hazırlanan “Biz, Başka Yerde” başlıklı kitapta İnci Eviner’in desenlerine ve yapıtı için oluşturduğu karakterlere, Orhan Pamuk’un sergiye özel olarak kaleme aldığı ve Eviner’in yarattığı hayali karakterlerine ses verdiği bir metin eşlik ediyor. Kitapta ayrıca küratör Zeynep Öz’ün önsözü ile İstanbul Bienali ve İKSV Güncel Sanat Projeleri Direktörü Bige Örer ile Eviner’in bir söyleşisi yer alıyor. Yayının tasarımı Okay Karadayılar ve Ali Taptık’a ait. Dağıtımı Yapı Kredi Yayınları tarafından üstlenilen kitap, Türkiye Pavyonu’nun açılışıyla birlikte Venedik’te satışa sunulacak. Kitap, Türkiye’de mayıs ortasından itibaren seçili kitabevlerinden edinilebilir. İthaki’den Pulitzer ödüllü roman Amerikalı edebiyatçı Andrew Sean Greer’in Pulitzer ödüllü son romanı “Bay Less”, İthaki Yayınları etiketiyle 17 Mayıs’ta raflarda olacak. Kitap elli yaşına basacak, başarısız romancı Bay Less’in, eski erkek arkadaşının düğününe gitmemek için çıktığı Meksika, İtalya, Almanya, Fransa, Fas, Hindistan, Japonya yolculuklarını anlatıyor. Andrew Sean Greer, “turist Amerikalı”yla alay ederken kültürün, cinsiyetin, yaşın ötesinde bir aşk hikâyesini, dehanın yakınında olmanın ama o yüceliğe asla erişememenin acısını, mizahı asla unutmadan anlatıyor. Pera’da küratörlerle sergi turu İstanbul Araştırmaları Enstitüsü, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren sosyal, ekonomik ve fiziksel anlamda çok boyutlu bir dönüşüm geçiren Pera bölgesine bir bakış sunan “Aralıktan Bakmak” sergisi kapsamında küratörler ile sergi turu düzenliyor. Katılımcılar bu turda, sergiyi Dilara Tekin Gezginti ve Eda Özgener eşliğinde gezme fırsatı bulurken, bölgenin yüz yıllık dönüşümüne dair detaylı bilgi edinecek. Tur kapsamında ayrıca, 19. yüzyıl sonundan 20. yüzyıl sonuna doğru uzanan döneme ait fotoğraf ve belgeler de incelenebilecek. Katılımcılar tur kapsamında, bugün Pera Müzesi olarak kullanılan Bristol Oteli’nin sanal gerçeklik teknolojisiyle yeniden hayat bulmasını sağlayan VR projesini de deneyimleyebilecek. Tur, 16 Mayıs Perşembe günü saat 18.30’da ücretsiz yapılacak. İlhan Koman heykeli Seğmenler’e dönüyor Heykeltıraş İlhan Koman’ın, 1991 yılında Ankara Seğmenler Parkı’na dikilen ve 2016 Mayısı’nda ortadan kaybolan heykeli ait olduğu yere geri dönecek. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin “Kaybolan değerlerimizin yeniden üretimi için bir tuğla da siz koyun” çağrısı ile başlayan bağış kampanyası, heykelin orijinal kalıbından tekrar üretilmesini sağladı. Heykelin kaidesini tasarlayan mimar Ali Artun’un girişimleri ile İlhan Koman heykelinin İtalya’dan getirilmiş kalıplarının, heykeltıraş Erdal Duman’ın koordinas yonunda heykeltıraş İbrahim Şafak ve Selim Kamer tarafından yeniden dökümü gerçekleştirildi. Hatırlanacağı üzere 2017 yılının son günlerinde heykelin Seğmenler Parkı’nda bir açılışı yapılmış, fakat belediye tarafından izin verilmediği için tekrar Mimarlar Odası Ankara Şubesi’ne kaldırılmıştı. Mimarlar Odası ev sahipliğinde bulunan Koman heykeli, bugün saat 11.00 de Seğmenler Parkı’nda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın katılımı ile düzenlenecek törenle ait olduğu yere konulacak. Kaan Boşnak ve Anıl Piyancı aynı şarkıda Yüzyüzeyken Konuşuruz grubundan tanıdığımız alternatif müziğin sevilen ismi Kaan Boşnak ve rap müziğin bilinen isimlerinden Anıl Piyancı’nın “Varsın” isimli yeni şarkısı tüm dijital platformlarda yerini aldı. Beste, altyapı ve mix – mastering’in Can Volkan’a; şarkı sözlerinin ise Anıl Piyancı ve Kaan Boşnak’a ait olduğu “Varsın”, iki farklı müzik türünün harmanlıyor ve Anadolu kültüründen esintiler sunuyor. DasDas’ta her pazar klasik müzik konserleri Tiyatro oyunları, konserler ve çeşitli workshoplara ev sahipliği yapan DasDas, pazar günleri öğle saati klasik müzik konser serisini dinleyiciyle buluşturacak. Flütist Zeynep Keleşoğlu ve piyanist, kompozitör ve orkestra şefi Orçun Orçunsel’in oda müziği projesi “Duo Fidelis”, 20. yüzyıl flüt / piyano eserlerinden derlenen “dans temalı” programla yarın saat 15.00’ta DasDas’ta müzikseverler ile buluşacak. Adamlar ‘Dünya Günlükleri’ (Garaj Müzik) Evveliyatı Halimden Konan Anlar’a uzanan Adamlar, giderek olgunlaşan, olgunlaştıkça melankolikleşen bir topluluk. Üçüncü albümleri “Dünya Günlükleri”nde kırmızı topu ince gören snooker oyuncusunun potları devam ediyor. İlk iki albümdeki ezber ve beklentilerle dinlemek hata olur. Nasıl ki ikinci albümü ilkini unutarak dinlemek gerekiyorsa, üçüncü albümü hızlıca kavramak için ikinciyi unutmakta fayda var. Güçlü sözcük oyunları sergileyen açılıştaki “Zombi” ve dans duygusu yüksek “Yoruldum”, farklılığın net hissedildiği şarkılar. Çalgısal pasajlarla birlikte albümün söz ve mü zik açısından en yüksek noktası ise yedi dakikalık “Doldum”. Albümün iyi taraflarından biri, konuştukça iti raf eden zanlı misali, dinledikçe kendini ele verişi. Şarkıları yazan söyleyen Tolga Akdoğan’ın üslubunda Duman’ı ve Mor ve Ötesi’ni anımsattığı yerlere rağmen bir özgünlük var. Soundu inceden deneysel elektronik renklerle flört halinde. Bu başkalaşma yolculuğuna arada dudak bükenler mutlaka olacaktır; ancak o da muhakkak ilk iki albümün oluşturduğu yüksek beklenti sebebiyle. Aslında ilk üç Adamlar albümü birbirleriyle ilişkilerinde ne eklektik, ne de kel alaka; aynı çizgi üzerinde yapılmış çeşitlemeler bunlar. [email protected] Matmazel ‘Artık Susmalıyız’ (CES Yapım) İkinci albümlerini çıkardıklarına bakarak yeni topluluk sanmayın, neredeyse 20 yıldır sahne tozu yutuyor Matmazel. Buddha Bar, Riddim, Pulp, Mojo gibi İstanbul gece hayatının mabedi olmuş mekânlarda kâh düzenli kâh arada bir çalıyorlar. “Ne Dersin” adını taşıyan ilk albümü 2011 yılında çıkardığında da yeni bir topluluk değildi Matmazel, ama gerek iş ve aile hayatı, gerekse de İstanbul dışı da dahil sahip oldukları konser takvimi, stüdyoya girmelerinin önünde ciddi bir engel teşkil ediyordu. Albüm sonrası kendi besteleri konusunda ivme kazanan topluluk, aradan geçen zaman zarfında birkaç single kaydetmiş, yeni bir albüm yapacaklarına dair müjdeyi vermişti. “Artık Susmalıyız” adını taşıyan ikinci albümden iki şarkı daha önce single olarak dijital platformlarda yer almıştı: “Antik Acılar” ve “Müsterih”. 10 parçadan oluşan albümde dokuz şarkının söz ve müziği gitarcı Bülent Şenkul’a ait. “Vazgeçtim” ise sözleri Sezen Aksu, bestesi Ara Dinkjian’a ait olan bir yorum. Mahzun, hüzünlü ve kırılgan bir ruh haline sahipler, kentli adlarının aksine genç bir erkeğin dünyasından seslenen şarkıların, doksanlara ait BritPop etkili tipik bir alternatif poprock soundları var. Dönemsever kuşağın ilgisine... Edebiyatçıların anıları Anıların zenginliğindeki bir edebiyat yeni ufuklar açar. Edebiyatçılarla ilgili anılarla yakın geçmişi ayrıntılarıyla kavrarız. Anılardan birçok edebiyatçımızın yaratma serüvenini öğrenir, onların yapıtlarını kavramada anahtarlar yakalarız. Örneğin Aziz Nesin’in Ben de Çocuktum, Salkım Salkım Asılacak Adamlar, Böyle Gelmiş Böyle Gitmez, Bir Sürgünün Anıları, Poliste, Bir Vicdan Davası, Benim Delilerim, Birlikte Yaşadıklarım Birlikte Öldüklerim gibi kitaplarında yer alan anıları ülkemiz kültür ve siyasasının yakın tarihini anlamamız için önemli veriler sunar. Cumhuriyet ve Sami Karaören Fethiye’de Azime Korkmazgil, İbrahim Can Demircioğlu, Sabri Kuşkonmaz dostlarla 95. yaşını kutladığımız Cumhuriyet gazetemizle özdeşleşen 94 yaşındaki Sami Karaören, Güzel Günlerimiz Oldu’da (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları) anılarını paylaşıyor. P. Şükran Sabanuç, Mukadder Özgeç ve Ömer Özgeç’le günlerce süren söyleşilerinde Atatürk, Cumhuriyet, dil ve şiir sevdasıyla yaşadıklarını olanca içtenliğiyle anlatıyor. FethiyeKayaköy’de doğan Karaören, Antalya Lisesi’nde öğrenciyken Tütengil ve Külebi’nin öğrencisi olur. Ömür boyu birlikte olacağı Mehcure’yle aşkı ve ezberine yüzlerce şiir katan şiir tutkusu burada başlar. İÜ Edebiyat Bölümü’nde okuduğu yıllarda solu keşfeder. Okulu bitirince sigortacılık yapar. Adnan Benk, onu Dünya gazetesinde Bedii Faik’le tanıştırınca gazeteciliğe adım atar. Kısa süre sonra yazıişleri müdürüdür ve Türkçeye özen gösteren bir özgünlüğü onu Türk Dil Kurumu üyeliğine götürür. 27 Mayıs’tan sonra Falih Rıfkı’nın 27 Mayıs karşıtı yazıları üzerine gazeteden ayrılıp işsiz kalır. Nadir Nadi’nin çağrısıyla Cumhuriyet’te Anadolu muhabiri olarak başladığı görevini, Nadir Nadi ve İlhan Selçuk’un dostluğuyla 32 yıl yazıişleri müdürü olarak sürdürür (19601992). Sonraki yıllarda “makaleler redaktörü” olarak ikinci sayfa yazılarını özenle hazırlar. Birçok aydının (benim de) ilk gazete yazıları orada çıkar. “Çağdaş Yayınları” ile birçok kitabı gün ışığına kavuşturur. Karaören’in Cumhuriyet yıllarından Muhsin Ertuğrul, Yahya Kemal, Dıranas, Ataç, Orhan Veli, Melih Cevdet, Oktay Rifat, Külebi, Necatigil, Bedri Rahmi, Dağlarca, Günyol, İlhan Selçuk, Akbal, Bezirci, Tahsin Yücel, Başaran ve daha birçok aydınımızla ilgili anılarından alacağımız çok ipucu var. Nusret Ertürk’ün “Onun sanattan kanatları var” dediği Karaören’in yıllarca süren Cumhuriyet anılarını ve Türkçe tutkusunu Güzel Günlerimiz Oldu’da okuyoruz. Remzi İnanç ve Naim Tirali Ankara’nın simge kültür odaklarından Zafer Çarşısı’ndaki Toplum Kitabevi’nde hep kitaplarla, aydınlarla dolu dolu sürdürdüğü yaşamından yazın ve kültür dünyasıyla ilgili damıttıklarını Gün Gördüm Yüzler Gördüm, Kar Altında Güller Var, Ortak Belleğimizdir Dostlar adlı kitaplarında sunan Remzi İnanç, anılarını Yazmak Anımsamaktır’ı (Ürün Yayınları) ekledi. Geçmiş Zaman Külleri: Edebiyatımızdan Portreler, Tartışmalar ve Fısıltılar’da (haz. Özcan Özen, H2O kitap), usta öykücümüz Naim Tirali’nin Ahmet Emin Yalman ve Şevket Süreyya Aydemir’den başlayarak Sait Faik, Necatigil, Yaşar Kemal, Dağlarca, Salâh Birsel, Nezihe Meriç, Salim Şengil, Cemal Süreya’ya 1940’lardan, edebiyatımızın yarım yüzyılından süzülen anılarını okuyoruz. HHH 11 Mayıs Cumartesi, saat 17.00’de, Nevzat Metin’in çağrısı, Gülsen Tuncer’in sunumuyla Osman Şahin ve Kemal Kocabaş’la birlikte UKKSA’nın (Uluslararası Knidos Kültür Sanat Akademisi) YakaköyDatça’da düzenlediği, Köy Enstitülerinin Kuruluşunun 79. Yılında Aydınlanma Işığı Sönmeyecek panelindeyiz. Yerli yazarlara teşvik geliyor Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yerli yazarları desteklenmesi için 32 bin TL’ye kadar teşvik miktarı belirlendi. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü tarafından yerli yazarları ve eserleri teşvik etmek amacıyla repertuvara alınan ve ilk kez sahnelenecek eserler için her yazara bir eserle sınırlı olmak şartıyla nakdi destek verilebilecek. Kurumun bütçesinden karşılanacak olan destek tutarı Sanat ve Yönetim Kurulu kararı ile 32 bin TL’ye kadar ulaşacak. Desteğe ilişkin esaslar Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü tarafından belirlenecek. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle