24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY / MÜNEVVER OSKAY 35 MART 2019 SALI Doğu Anadolu’nun gece en soğuk kenti 19’la Kars oldu. Bölgede yağmur ve kar yağışı sürüyor. Polis memuru O.G., görevini iyi yaptığını belirterek “Özel hayatımdan kime ne?” diye konuştu Eşcinsel 180/3 0 180/8 0 110/0 0 150/5 0 170/ 1 0 100/ 2 0 20/ 7 0 160/0 0 180/6 0 120/4 0 130/2 0 170/7 0 100/5 0 170/1 0 0 120/5 0 60/1 0 140/6 0 170/9 0 90/2 0 180/5 0 10/ 6 0 140/8 0 TARİHTE BUGÜN 1920: Türkiye Yeşilay Cemiyeti kuruldu. 1946: İkinci Dünya Savaşı’nda ortaya çıkan ve Sovyetler Birliği ile Doğu Avrupa ülkelerini simgeleyen ‘demirperde’ kavramı, ilk kez İngiltere Başbakanı Winston Churchill’in bir konuşmasında kullanıldı. polis ihraç edildi Eşcinsel olan 34 yaşındaki polis O.G., 2017 yılında görev yaptığı Van’da senelik izne ayrıldığı dönemde arkadaşı A.B. ile birlikte oldu. O.G., A.B.’yi yanına alarak polisevine çay içmeye gitti. O.G. kendisine ani bir görev çık ması nedeniyle ‘yarım saate dönerim’ diyerek A.B.’yi polisevinde bırakıp çıktı. Meslektaşları yabancı gördükleri için SEYHAN A.B.’ye kimlik kontrolü AVŞAR yaparak gözaltına aldı. A.B.’nin ifadesinde kendisiyle zorla ilişkiye girdiğini söylemesi üzerine O.G. “nitelikli cinsel saldırı” suçlamasıyla tutuklandı. A.B. ise olayın ardından savcılığa giderek ifadesini baskı altında verdiğini, tutuklanan polis ile rızası dahilinde ilişkiye girdiğini söyledi. İfadenin ardından O.G. tutukluluğunun 8. gününde serbest bırakıldı, savcılık olayla ilgili takipsizlik kararı verdi. Zonguldak’a tayini çıkan polis O.G. hakkındaki disiplin soruşturması 19 Kasım 2018 tarihinde karara bağlandı. O.G. meslekten ihraç edildi. İhraç kararına gerekçe olarak ise “Bir kimseyle gayri tabii mukarenette bulunmak yahut bu fiili kendisine rızasıyla yaptırmak (eşcinsel ilişki)” gösterildi. İhraç kararının ardından O.G. idare mahkemesine verdiği dilekçe ile yürütmenin durdurulmasını talep etti. O.G. dilekçesinde “tüm insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Tüm insan hakları, evrensel, birbirine bağımlı, bölünemez ve sıkı sıkıya bağlıdırlar. Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği her kişinin haysiyetinin ve insanlığının ayrılmaz bir parçasıdırlar ve kötüye kullanma nedeni olmamalıdır” ifadelerine yer verdi. ‘İşsizim’ Cumhuriyet’e açıklamalarda bulunan O.G. ise sesini duyurabilmek için tüm kurumlara başvurduğunu söyleyerek “Benim kimle yatacağıma ben mi karar vereceğim yoksa başkaları mı? Özel hayatımı yaşayamayacaksam ben neden yaşıyorum? Soruşturma kapsamında görüştüğüm yetkililer bana, ‘bu ülkede polislik yapamazsın’ dediler. Neden yapamayacakmışım? Ben mesleğini düzgün yapan bir insanım. Şu an işsizim. İş arıyorum. Mağduriyetimin ise acilen giderilmesini bekliyorum” dedi. l İSTANBUL Evlerin kapısında para dolu zarfla uyandılar Hızır gibi yetişti İstanbul’un Beyoğlu ilçesine bağlı Hasköy’de, gecekonduların bulunduğu bir mahallede bir ay içerisinde, birçok kişi sabah uyandığında ya da işe giderken kapılarından içeri atılmış, içinde bin TL bulunan bir zarfla karşılaştı. Şimdi herkes “Hızır” adını koydukları bu hayırseveri merak ediyor. Mahalle sakinlerinden Paşa Ali Bilgin, sabah namazı vakti dışarda ses duyup baktığını belirterek, “Kapıda birisini gördüm. Ne oluyor, dedim. ‘Amca bir zarf bıraktım pazar parası yaparsınız’ dedi. Zarfta ya 100 ya da 200 lira var sandım. Baktım bin TL var. 3 zarf aldık. ‘Ne reden geldi bu para?’ dedim. ‘Amca karıştırma bu söylenmez. Patronumuz sağ olsun’ dediler” diye konuştu. Bir diğer mahalle sakini Yaşar Bilgin de “Diğer işadamlarına da örnek olsun. Herkes mutlu oldu. Babam da ihtiyacı olan akrabalarına dağıttı” dedi. l DHA Şiddet görene 10 gün izin Vodafone Türkiye, finansal ve psikolojik destek de verecek O BABA SERBEST Şanlıurfa’da kızları 14 yaşındaki Z.N, 18 yaşındaki R.N. ve 23 yaşındaki R.N’ye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla 9 ay cezaevinde kalan işitme engelli baba H.N. tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi. H.N’nin iki kızı, geçen kasım ayında babalarının cezaevinden çıkacağını öne sürerek intihara kalkışmıştı. l DHA Vodafone, tüm dünyada toplumsal ve ekonomik gelişimi olumsuz etkileyen aile içi şiddete karşı, aile içi şiddet konusuna yaklaşımını ve bu konuda çalışanlarına sağlayacağı destekleri içeren ‘Aile İçi Şiddet Prosedürü’nü yayımladı. Buna göre Vodafone Türkiye, şiddete maruz kalan çalışanlarına 10 güne kadar ek izin ve finansal destek verecek. Çalışma arkadaşına aile içi şiddet uygulandığını öğrenen bir çalışan ise talep etmesi halinde şiddet mağduru arkadaşına destek olabilmek için 2 güne kadar izin alabilecek. Ayrıca çalışan, uzman psikologların 7/24 hizmet vereceği Aile İçi Şiddet Destek Hattı aracılığıyla psikolojik ve hukuki destek alabilecek.Mümkün olan hallerde, mağdurun çalışma saatleri değiştirilecek. l Eğitim Servisi Sartre ve biz “Sartre ve biz” türünden deyişler mukayese düşüncesi içerir. Kuşkusuz Sartre’ın yazarlığı ile Türk (“Türkiyeli” değil) yazarlarını mukayese edecek değilim, ama bu yazının içinde bir tür mukayese de var. JeanPaul Sartre (21.6.190515.4.1980) ve Albert Camus (7.11.19134.1.1960) 50’li ve 60’lı yıllarda bizim kuşağın en çok ilgilendiği iki yazardı. “Ne yazmalı”, “Nasıl yazmalı”, “Kim için yazmalı”, “Yazarın sorumluluğu” gibi sorunların yanıtlarını ikisinde arıyorduk. 1980’li yıllarda ortaya çıkardığım gibi (*), Sartre’ın bazı yazıları sünnet edilerek tercüme edilmişti. Bir başka terslik ise “engagé” sıfatının başlangıçta “güdümlü, güdümlenmiş” olarak çevirilmesi ve sözlüklere bu anlamda girmiş olmasıydı. Oysa yazar güdülmüyordu; kendi savının, davasının peşinden gidiyordu. HHH Bugün derdim başka: 1819 yaşımda kendime örnek aldığım Sartre’ı 83 yaşımda hâlâ okuyorum. Geçenlerde “Yetmiş Yaşında Otoportre”yi (**) bir kez daha okurken aklıma bu yazıyı yazmak geldi. Daha önce aklıma gelmemişti. Yakın çevresine bulunan Michel Contat’nın yaptığı söyleşiyi, Le Nouvel Observateur dergisinin 23 Haziran, 30 Haziran ve 7 Temmuz 1975 sayılarında yayımlandığında okumuştum. Michel Contat, “Yetmiş yaşına girdiniz, sağlığınız nasıl?” diye soruyor. Sartre, “İyi olduğumu söylemek güç ama kötüye gittiğini de söyleyemem” diye başlıyor. Sonra, yürüme zorluğundan söz ediyor. On yıl önce de sağ ayağını sürürdü. Görürdüm. Sonra hipotansiyona giden bir hipertansiyonu var. İlaçla idare ediyor. Asıl sorun gözleri. Sağ gözü üç yaşından beri görmüyordu ama şimdi sol gözü de hemen hemen kör. Gerisinde bir kanama var. Şekilleri şöyle biraz farkediyor ama artık okuyamıyor ve yazamıyor. Sadece konuşabiliyor ama konuşmakla yazmak aynı şeyler değil. Bazen halüsinasyona kapıldığı da oluyormuş. Sartre böyle beş yıl daha yaşadı. 15 Nisan 1980 günü öldüğünde Paris’teydim. O günü anlattığım bir yazım vardır. Bir gazete, Sartre’ın ölümüyle 1960’ta ölen Camus’nün yeniden öldüğünü yazmıştı. HHH Gelelim karşılaştırmaya: 83 yaşımdayım. Sartre’dan 13 yıl daha fazla yaşamışım. Önemli bir sağlık sorunum yok sayılır. Kırk beş yıllık bel fıtığı arada bir ziyaretime geliyor. B tipi şekerim denetim altında. Abur cubur yemiyorum; her sabah tartılıp kilomu kontrol altında tutuyorum; zorunluluklar dışında sadece pazar günleri içki içiyorum. İçki de pipo ve sigara gibi Ülker’in gözetimi altında. HHH Bütün kitaplarını sadece Gallimard yayınevinde yayımladı. Hiçbir zaman yayınevi sorunu olmadı. Gallimard batmadı, yayınevi yönetimiyle dalaşmak zorunda kalmadı. Gallimard, Sartre’a “Bu siyasal ortamda sizin yeni kitabınızı yayımlayamam” demedi. 50 yıllık yazarlık hayatında, yazarken “Cumhurbaşkanına hakaret suçu kaygısı” taşımadı. Cezayir Savaşı sırasında Fransa karşıtı “121’ler Bildirisi” imzalayıp önderlik ettiği için kimse yakasına yapışmadı. De Gaulle tarafından hain ilan edilmedi. 68 ayaklanmasında öğrencilerin arasında ve önündeydi; onlarla birlikte devrimci gazete ve dergi sattı. Bu nedenle mahkemelere çıkmadı. Dinbaz basın ve bireyler tarafından tehdit edilmedi. Çünkü Türk yazarı değildi! Bize gelince: İç güveysinden halliceyiz. 12 Mart’ta, 12 Eylül’de gözaltına alındık; işkenceden geçirildik; işlerimizden atıldık, istifa etmek zorunda kaldık; zorla emekli edildik; yazdığımız gazeteden atıldık. Her an başımıza bir şey gelebilir. Yayınevi sorunumuz var! Bir zamanlar, kendi adıma, “Neden öldürmek istiyorsunuz. Nasıl olsa ölmeyecek miyim?” diye yazmıştım.   (*) Mevsimsiz Yazılar, Doğan Kitap 2002; s. 199214 (**) J.P. Sartre, “Politique et Autobiographie, Situations, 10”, Gallimard, 1976, s.133 C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle