23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 5 MART 2019 SALI olaylar ve [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ görüşler ‘Endüljans Avrupası’na uyum! Cumhurbaşkanları, bakanlar, Meclis komisyonu başkanları, milletvekilleri, belediye başkanları, müsteşarlar, genel müdürler, velhasıl seçilmiş ya da atanmış, devleti temsil eden, devlet adına vatandaşla muhatap olan bütün insanlar yetkileri oranında, yaptıkları işler, söyledikleri sözler açısından eleştiriye açık olmak zorundadırlar. Onlara yöneltilen eleştiriler, şahıslarıyla değil, makamlarıyla, yaptıkları işler, söyledikleri sözlerle ilgilidir. Bu nedenle bugünkü yazımda söyledikleri sözleri eleştireceğim kişilerin sadece makamlarını belirtmekle yetineceğim ve isimlerini rumuz halinde yazacağım. HHH Bir AKP milletvekili, aynı zamanda TBMM Milli Savunma Komisyonu Başkanı. Eskiden Milli Savunma ve Milli Eğitim Bakanlığı da yapmış. Yani hem milli güvenliğimizin hem de evlatlarımızın kendisine emanet edilmiş olduğu bir politikacı İ.Y. bakın ne diyor: “H.B.’ye vereceğiniz destek, yarın ruzi mahşerde (kıyamet gününde) berat belgelerinizden (temiz kâğıdı, kurtuluş belgesi) biri olacak diye düşünüyorum” Bu sözleri eleştirilince bir açıklama yapıyor: “ ‘Cennet beratı alır’ demedim, ‘ruzi mahşerdeki beratlarınızdan bir berat olacaktır’ dedim” diyor. Kamuoyu, bir oy pusulası nasıl be rat belgesi olur, kefenin cebi olmadığına göre acaba tabutun içine mi konacak diye merak ediyor! HHH Bir başka AKP milletvekili, aynı zamanda TBMM Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Başkanı. Yani Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne taşımak görevi yüklenmiş olan M.K.G. seçim konuşmasında şöyle demiş: “Allah sizden emaneti ehline vermenizi emrediyor, bu emir hepimiz için geçerli, sadece yöneticiler için değil, herkes için, halk için de geçerlidir. Halk emaneti nasıl verir? Halk sandığın başına gider, oyunu atar ve emanetini verir. Allah size bir emir veriyorsa, illaki bunun hesabını soracak demektir. Vicdan rahatlığıyla size diyorum ki, yarın inşallah mahşerde Allah’ın karşısına çıktığınız zaman, Allah o emaneti bize verdiğinizden dolayı, size inşallah hiçbir hesap sormayacak.” Kamuoyu, bu milletvekilinin Allah adına konuşma yetkisini kimden aldığını merak ediyor. HHH Seçim konuşmalarında mensup oldukları parti adına oy isterken siyasete Allah’ı karıştıran bu iki milletvekili de ülkemizin Milli Savunması, Milli Eğitimi ve Avrupa Birliği’ne katılması gibi konularda kilit noktalarda sorumluluk ve görev yüklenmiş olan çok önemli politikacılar: Hiç kuşkusuz ülkemizi Avrupa düzeyine, hatta o düzeyin de üstüne çıkarmaya çalışıyorlardır. Ama galiba hedefin tarihinde bir yanlışlıkları var: Söylediklerine bakılırsa, “Yirmibirinci Yüzyıl Avrupası” yerine “Ortaçağ’daki Endüljans (cennete gitmek için Papa’nın sattığı af belgesi) Avrupası”nı hedefliyorlar! HHH UNUTMAYIN, AVRUPA KİLİSENİN BASKISINDAN KURTULUNCA UYGARLAŞTI! AKP’nin kariyer diplomatları tasfiye planı Amerikan rüyası bitiyor. Yeni bir dünya kuruluyor! /kirmizikediyayinevi kirmizikedi.com /kirmizikediyayinevi /krmzkedikitap Dışişleri teşkilatının hizmet hafızasını öğrenmemiş, kendini devlet işlevi ve görevleri konusunda geliştirmemiş, devletin işleyişini kavramamış “kurum dışından büyükelçilerin” yukarıdaki perspektifte yeri olabilir mi? Elbette olamaz. Bir partiye değil, devlete ve ulusa sadık ve vasıflı diplomat yetiştirmek birincil görev ve önceliktir. HASAN KEMAL GÜR/ Emekli Büyükelçi Dışişleri Bakanımızın dışarıdan Büyükelçi tayinlerini, bazı büyükelçilere cömertçe puan vererek savunmasını, Dışişleri’nde kariyer diplomat geleneğinin tedricen terk edilmesini ve partili diplomat yaratılmasını amaçlayan bir planın aşaması olarak görmek gerekir. Bu yöndeki idari ve yasal değişiklikler 2002’den bu yana yapılmaktadır. Mesela büyükelçiler, Cumhurbaşkanı adına sadece devleti değil, hükümeti de temsil etmekle görevlendirilmiştir. Peşinden, Dışişleri Bakanlığı’nda Meslek Memurluğu için düzenlenen sınavlarda mutadın dışında disiplinlere ve yabancı dillere yer verilmekle kariyer diplomasi için aranan niteliklerin dışına çıkılmıştır. Tayinlerin kıstası Dışişleri Bakanlığı’nın üst yönetim kadrolarına diğer kamu kurum ve kuruluşlarından “yatay geçiş”e imkân veren bir düzenleme hazırlandığı da göz ardı edilmemelidir. Sayın Bakan Çavuşoğlu, kurum dışından büyükelçilerin başarısına gerçekten inanıyorsa, bu tayinlerin hangi kıstaslara göre yapıldığını da açıklamalıydı, başarı ölçütlerini de. Bakanımızın, yaşamı boyunca diplomasi deneyim ve terbiyesi edinmemiş, Dışişleri Bakanlığı’nın kurumsal hafıza ve kültüründen beslenmemiş, diplomasi tarihi hakkında fikri olmamış, diplomasinin hukuksal dayanağını teşkil eden uluslarası mevzuat ve teamülle hiçbir irtibat tesis etmemiş büyükelçilerden beklentisi kayda değer değilmiş ki doyurucu bir açıklama yapmadı. Günümüzdeki sorun, büyükelçilik gibi yasalarımızda istisnai diye tanımlanan memuriyetlerin sıradanlaştırılması ve kadrolaşma fırsatı olarak kullanılmasıdır. Dışişleri Bakanlığı’nda kariyer yapan, pişen, deneyim kazanan yetenekli kadroların iş heyecanı ve çalışma şevki üzerinde ziyadesiyle olumsuz etkilere yol açan  tüm uygulamalardan vazgeçilmesi gerekmektedir. Türk diplomasi gelenekleri köklüdür Türk diplomasi gelenekleri köklüdür, kişiliklidir. Bunlar Osmanlı’ya hatta Selçuklu’ya kadar dayanır. Türk dış politikası ihtiyatlıdır. Temkinli planlama ve tutum gerektirir. Zira 1683’deki İkinci Viyana bozgunundan, 1921’deki Birinci ve İkinci İnönü Savaşlarına kadar milletimizin yüzünü güldürecek, cesaretlendirecek, aynı zamanda yüreğini soğutacak ve gelecek için siyasi kazançlara yol açacak bir galibiyet yüzü görmemişiz. Kaybettiğimiz topraklar derin bir travmaya yol açmış ve ulusumuz bunu bilinçaltından söküp atamamıştır. Ayağımızın altından dev bir imparatorluk kayıp gitmiştir. Dünya petrol ve doğalgaz rezervlerinin bugünkü hesaplara göre yüzde kırka yakın bir kısmı bizden gasp edilmiştir. Üç asır boyunca zulme ve tasalluta uğramışız. Kapitülasyon boyunduruğu görmüşüz. İhaneti tatmışız. Dış politikamızın gelenekleri işte bu etkenlerin ışığında şekillenmiştir. Geleneklerimize Horasan erleri el vermiştir. Vasıflı diplomat Diplomasi geleneğimizi Fener Rumlarından, Balat Musevilerinden, ilaveten Dersaadet Ermenilerinden edindiğimiz acı deneyimlerin süzgecinden geçerek bugünlere getirdik. Selçuklu’dan, Osmanlı’dan tevarüs ettiğimiz gelenekleri, Cumhuriyet Türkiyesi’nde zenginleştirdik. Diplomasideki geleneklerimiz zamanın önümüze koyduğu sınavlarla hayli demlenmiştir. Dış politika kodlarımız teamülden ötedir, mutlak doğruya yakın mesabededir. Ezcümle, diplomasi düsturumuza duyarlı olunması şarttır. Devletimizin diplomasi geleneğinin aşınmaya, yıpranmaya tahammül eşiği düşüktür. Peki, Dışişleri teşkilatının hizmet hafızasını öğrenmemiş, kendini devlet işlevi ve görevleri konusunda geliştirmemiş, devletin işleyişini kavramamış “kurum dışından büyükelçilerin” yukarıdaki perspektifte yeri olabilir mi? Elbette olamaz. Bir partiye değil, devlete ve ulusa sadık ve vasıflı diplomat yetiştirmek birincil görev ve önceliktir. Kariyer diplomatlığı ortadan kaldırırsanız, “Adana Mutabakatı”nı da Putin’den öğrenirsiniz... 17X52,5amerikanhegemonyasininsonu.indd 1 01/03/2019 17:09 C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle