Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 3 ŞUBAT 2019 PAZAR TASARIM: SERPİL ÜNAY HABER/Yorum Bir Ebabil* hikâyesi Türbanın tarihsel macerası hakkında bir yazı yazıyorum, anında yandaş medyanın kışkırtmasıyla acımasızca ve en bayağı biçimde linç ediliyorum, hemen hakkımda soruşturma başlıyor. Yılmaz Özdil’in kitabının kapağında “Gazi” sözcüğünü atmasını ve Fazıl Say’ın konser sonrası kendi naif hatalarıyla Erdoğan’ın naif olmayan hatalarını karşılaştıran açıklaması hakkında yazı yazıyorum, gene linç ediliyorum. Nedir bu linç etme kültürü! Ben de bugün en iyi bildiğim işi, hikâye anlatmayı seçiyorum: Nereden duymuşsa duymuş adını Ebabil koymuştu, Ebabilin bir kuş olduğunu o amca söylemişti, onu evine alan, yıkayan, koklayan amca. O küçücük bir çocuktu, eve gelen adamların hangisinin babası olduğunu hiç bilmedi, merak da etmedi, ağabeyler, amcalar eve geldiğinde sevinirdi, çünkü o zaman annesi ona gofret alması için para verip önce bakkala yollar, ardından da eline bir paket ıslak mendil verip kapının önünde oturmasını sımsıkı tembihlerdi. Ağabeyler, amcalar da bonkördü, evden çıkarken, kapının önünde oturan Ebabil’e onlara ıslak mendil uzattığı için beş lira verirlerdi, Ebabil bu beş liraları annesine hiç söylemezdi, biriktirirdi, çünkü en çok bir bisiklet almak isterdi. Ebabil dokuz yaşına geldiğinde, annesi ona “artık kendi paranı kendi kazanmalısın, sana bu evde yemek yok” demiş, onu sokaklara salmıştı. Ebabil ilk gece ölesiye korkmuştu. Nerede ne yapacağını bilememişti, neyse ki o sokakta başka Ebabiller de vardı. Ona ilk gün olduğu için arka çıktılar, onu çökmek üzere olan bir eve götürdüler. Ev Ebabil’e benzeyen oğlanlarla doluydu, kimse ona hoş geldin demedi, ama biraz peynir ekmek verdiler ve en köşedeki yeri gösterip, “burada uyursun” dediler. Böylece Ebabil, yeni hayatına başladı. Ebabillerden biri bir gün “yürü benimle geliyorsun” dedi, Ebabil yürüdü, uzun bir yol gidip, ara sokaklardaki bir sinemanın kapısından içeri girdiler, ortalık karanlıktı. İki Ebabil karanlıkta yan yana iki koltuğa oturdular, deneyimli olanı “bunu hemen yut, yoksa çekilmez” diyerek ona pembe renkli bir hap uzattı. Ebabil aceleyle hapı yuttu. Hap hemen etkisini gösterdi, Ebabil oturduğu yerde uyuklamaya başladı, perdede oynayan filmi tam göremiyordu, bir süre sonra diğer Ebabil kalktı onun yerine kocaman bir adam oturdu. Ebabil öyle gevşemişti ki, sadece adamın eline on lira sıkıştırdığını anımsadı. Sonra başka bir adam daha geldi. Bir on lirası daha oldu Ebabil’in ve o bu işi sevdi. Sonra Ebabil büyüdü, büyürken aldığı para da arttı. Ama hâlâ bir bisikleti olmamıştı. Bir gün Ebabil’in yanına oturan elli yaşlarında bir adam ona sordu: “Hayatta en çok neyi istersin?” “Bisiklet” dedi, adam memnun başını salladı, benimle evime gelirsen sana bisiklet alırım. Ebabil dellendi, “hemen gelirim” dedi. O gün elli yaşındaki adamla Ebabil sinemadan birlikte çıktılar. Adam onu bir arabaya bindirdi, kentin ışıklı sokaklarında yol aldılar. Adam bir mağazanın önünde durdu, Ebabil mağazaya baktı, resmen uçtu. Mağaza her çeşit bisikletle doluydu. Adamla birlikte arabadan inip mağazaya girdiler, adam “en beğendiğini seç” dedi, Ebabil bunun bir rüya olmasından korktu, kendini çimdikledi ve bisikletlere bakmaya başladı. Adam gülerek onu izliyordu. Ebabil sonunda iki tekerlekli kırmızı bir bisiklette karar kıldı. Adam satıcıya parayı uzattı ve Ebabil’e bisikleti arabaya yüklemesini söyledi, Ebabil bisikleti arabanın bagajına güzelce yerleştirdi. Araba yeniden ışıklı yollardan geçmeye başladı. Bir süre sonra bir evin önünde durdular, Ebabil eve bakınca gözleri kamaştı, bu iki katlı, kapısı kocaman, camları üzüm salkımı biçiminde kabartmalarla süslü bir evdi. Adam kapıyı açtı, Ebabil’e bisikleti almasını söyledi, Ebabil bagajdan bisikleti aldı, eve girdiler. Salona girdiklerinde Ebabil şaşırdı, hiç böyle bir şey görmemişti. Her taraf kitaplıktı, kitapların arasında çıplak heykeller vardı. Ebabil elinde bisiklet öylece durdu, adam “bisikleti buraya bırak” dedi, Ebabil bıraktı... Adam Ebabil’i süzmeye başlayınca Ebabil utandı, başını önüne eğdi, adam ona yaklaştı, saçlarını karıştırıp, “şimdi banyo zamanı” dedi. “Gel benimle.” Adam önde Ebabil arkada banyoya doğru gittiler. Bu arada Ebabil eski pantolonun cebinden hapını çıkarıp kaşla göz arasında yuttu ve hapın da etkisiyle olanları daha sonra hayal meyal anımsadı. Ebabil böylece yeni hayatına başladı. Ebabil artık aranan bir erkek seks işçisi olmuştu. Peki ne yapsaydı Ebabil? Sokak böyle bir şeydir. Sokak acımazsızdır... Sokakta herkesin bir işi vardır. Sokakta kimse kimseyi ayıplamaz. Ama sokakta ölünür. Ölmeyeceksin, Ebabil’e kimse bunu öğretmedi. Bir gün Ebabil’in önünde bir Mercedes durdu. Arabadan inen üç adam, “ibnelere ölüm” diyerek Ebabil’i ölesiye dövdü. Öldüğünde 21 yaşındaydı. TEK EŞYASI KIRMIZI BİR BİSİKLETTİ. * Ebabil Kuran’da adı geçen bir kuş türüdür. Ebabil kuşları Kâbe’yi yıkmak için gelen; dönemin en acımasız ve İslam düşmanlığı yapan Ebrehe ve kalabalık fil ordusunun gagalarıyla taşıdıkları taşları atarak yenilmelerine neden olmuşlardır. Bu kuşlarla ilgili bilgi Kuran’ın Fil suresindedir. 3 şubat 2019 SAYI: 34087 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Hafta Sonu: Hilal Köse l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l İzmir Temsilcisi: Hakan Dirik Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur. l Okur Temsilcisi: Cengiz Yıldırım cengiz.yildirim@cumhuriyet.com.tr l Mali ve İdari İşler Müdürü: Hasan Talay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:43 06:27 06:49 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:11 13:22 15:59 07:53 13:07 15:46 08:13 13:29 16:12 Akşam 18:23 18:10 18:36 Yatsı 19:46 19:31 19:55 Macar doktor Semmelweiss’ın tıpta sterilizasyonun temelini atan Dünyanın her yanındaki meslektaşlarını “asepti” tekniğinin saçmalık, Dr. “asepti” buluşu, tümüyle ampirik Semmelweiss’ın da beş para gözleme dayanır. etmez bir şarlatan olduğuna 1818 yılında Budapeşte’de inandırırlar. doğan Semmelweiss, önce kendi HHH ülkesinde, ardından Avusturya tıp fakültelerinde eğitim görmüş, gelecek vaat eden çok başarılı bir hekimdir. Çalıştığı Viyana Hastanesi’nde, Ta ki Louis Pasteur, ucube ve kıskanç YANLIŞ’ın Bilginin temizliği, karanlığına gömüp sakladığı DOĞRU’yu, Dr. cehaletin kiri... Semmelweiss’ın ampirik göz iki kadın doğum ünitesi vardır. lemle yakabildiği çoban ateşin Hastanenin 1846 yılı kayıtlarına den çok daha güçlü bir ışıkla bakıldığında, Prof. Klin’in yönettiği Ama Semmelweiss, ısrarları aydınlatana kadar... doğum ünitesinde tıp öğrencilerinin sonunda üçüncü bir kadın doğum Ama Pasteur, 1865’ten 1877’ye doğum yaptırdığı kadınların yüzde ünitesi kurup başına geçmeye hak kadar sürdürdüğü çalışmaların 96’sı lohusa hummasından ölürken; kazanır. sonucu olan “mikro organizmalar” Prof. Bartch’ın ebelere doğum Yönettiği birimde doğuma gire keşfini dünyaya kabul ettirene ka yaptırdığı ünitede ölüm oranının cek tüm hekim ve hekim adayları dar aradan geçen yarım yüzyılda; çok daha düşük olduğu görülmek nın ellerini kireç suyuyla yıkatarak; milyonlarca kadın daha “kirli hekim tedir. lohusa hummasından ölüm oranını elleri” yüzünden ölür. Yaşadıkları Dr. Semmelweiss, henüz 28 ya günümüzün en iyi dünya hastane nın sonucunda akıl sağlığını yitiren şındadır. lerindeki yüzdeye düşürmeyi başa Dr. Semmelweiss ise, Pasteur’ün Pasteur’ün iltihap taşıyıcısı mikro rır: Yüzde 0.23! “mikrop” ihtimalini henüz adlan organizmaları keşfine daha otuz yıl Temizlikle enfeksiyon arasındaki dıramadan düşünmeye başladığı vardır. Mikrop, basil, virüs bilinme ilişkinin bu kör kör gözüm parma 1865 yılında, Viyana’da kapatıldığı mektedir. ğına açıklığına rağmen, Viyanalı tıp akıl hastanesindeki bakıcılar tara Genç doktor, hastanedeki diğer otoriteleri “kendilerine gölge ede fından dövülerek öldürülmüştür. hekimlerin ebelerin “uğuruna” ve cek” genç doktora karşı cepheleş İnsanlık tarihi, doğruları yanlışın tıp öğrencilerinin “uğursuzluğuna” mekle kalmaz, Semmelweiss’ı ezer, pençesinden çekip çıkaran kişile yordukları lohusa hummasının, yok ederler. rin, cehaletin karanlığından besle öğrencilerin kadavraları kestikten Binlerce anneyi ölümden kurta nen gerici ve tutucular tarafından sonra kirli ellerle doğum yaptırdık ran, milyonlarcasını da kurtarabile mahvedildiği örneklerle doludur. larına bağlı olduğunu anlar. cek olan “asepti” buluşunu yapan Kopernik, Galileo, Giordano Bru Bulgusunu, meslektaşlarına da genç bir tıp dehasına reva gördük no ve daha yüzlerce bilim insanı, aktarmaya çalışır. Kimi ilgilenip din leri infaz ve hatta kendi meslekleri buldukları doğruları hayatlarıyla ler, kimi saçmalık deyip reddeder. ne yaptıkları ihanetle de yetinmez, ödemiş; ancak uygarlık da onların HHH bu tıp otoriteleri... hep sonradan kabul gören bulgula rıyla ilerlemiştir. Dr. Semmelweiss da sadece iki yüzyıl önceki tıp bilimindeki cehaletin kurbanıdır. Onu ölümsüz kılan ise, bilim değil edebiyat olmuştur. HHH Kendisinden yüzyıl sonra Fransa’da dünyaya gelen ve Fransız edebiyat dilinde devrim yapan Louis Ferdinand Celine de doktordu. Tıp diploma tezi, kısaca Semmelweiss başlığını taşıyor ve sonradan sayısız baskı yapan incecik kitap, büyük bir yazarın doğuşunu muştuluyordu. Apaçık Yahudi düşmanlığı başta, siyasal duruşu son derece tartışılır bir kişilik olan Celine’i, İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda “vatan haini” olarak yargılanıp infaz edilmekten; bugüne kadar çapına kimsenin erişemediği yazarlığı kurtardı. Celine, edebiyat dili ve biçeminde devrim niteliğinde bir değişim yapmıştı. Yazıyla yakaladığı vuruculuk, dün de büyülüyordu, bugün de büyülüyor. Dr. Semmelweiss’ı da unutulmuşluğun karanlığından Celine’in kalemi çekip çıkardı. Onun doktorluk tezinden öteye dünya tıpta “temizliği” icat eden Semmelweiss’ı keşfetti ve bilim insanları, hakkında Celine’in yazdığından çok daha ayrıntılı araştırmalar yayımladılar. Doğru, böyle bir şeydir. Biri bulur, diğeri gömmeye çalışır, öteki gömüldüğü yerden çıkarır, beriki ilerletir. Sonuçta herkesin işine yarar. Alo... Gönül Belediyesi Şehzadebaşı’nda büyüyenler, Kasımpaşa’yı da oralardaki sloganları da bilirler: Bul karayı al parayı... Hasan almaz basan alır. Şansın varsa gelir Hint’ten, Yemen’den... Yoksa ne gelir elden... Yok ağam, pis yedili kalmadı. Keşkül, muhallebi, sütlaç var. Kasımpaşa’dakiler de elbet Şehzadebaşı’nı bilir ki: AKP, bu seçim için “Köprü altı cam cam, Başkan oluyor amcam!” kıvamında slogan üretmiş: Tevazu, samimiyet, gayret! Önce milletönce memleket! Sonrası? Onu da, AKP Sözcüsü Mahir Bey açıklıyor: “Gönül Belediyeciliği!” Kavramların on yedi yıldır içi önce boşaltılıyor. “Gönül Belediyeciliği”nin içini doldurmak da elbette Cumhurbaşkanımız ve Başbelediye Başkanımız Erdoğan’a düşüyor: “Tüm canlılara kucak açan şehirler!” HHH Tüm canlılar? Yani, insaniyet... Namı diğer eşrefi mahlukat. İlaveten de bilcümle mahlukatmevcudat... Reis’in açıklaması, akla ister istemez, Melih Gökçek’in “itibar projesi” AnkaPark Hayvanat Bahçesi’ni getiriyor. “Yatan Yatırım Projesi” geçen aylarda yıllığı 26.4 milyon TL’den GBM şirketine 29 yıllığına devredilebildi. 99 yıllığına verilse belki “Gönül Belediyeciliği”nden kâra geçerdik. Ama nafile. Ağlayanın projesi, gülene fayda etmiyor. HHH Proje demek ne yazık bazen arsızlık yolsuzluk. Başkent de buna çoğu kez sahne oldu. Anayollarındaki direkler söküldü, parantez “(” biçiminde eğri direkler dikildi. Bu değişiklik “Modern görüntü sağlamak için!” diye açıklandı. Aslında iktidar belediyeciliğinin daha doğrusu yönetim anlayışının bir simgesi idi bu eğrilik. Çünkü “direk” adı üstünde, dimdik olur. Ama kimseye açıklama yapılmadan Ankara’nın dört bir yanı bu yamuk direklerle çevrelendi. Seçime gidilirken o “direğimsiler” dipten çürüyor. Evet “çürüyor”! Resimdeki direkler Atatürk Bulvarı üzerindeki yüzlerce direkten bazılarının “dibi”!.. Kimi cadde ve sokaklardaki direklere ise hiç dokunulmadı. Çünkü bu direklerin direk gibi kalması şarttı ki, GSM şirketlerine “baz istasyonu” olarak kiralansın. “Cep şirketleri” de getirip kaldırımların ortasına kalın demirden kendi güçlü direklerini diktiler. Bunlar elbette çürümüyor. Ama yaydıkları radyasyon ile belki de çevredeki “canlıları” içten çürütüyor. Resimdeki direkler Rahşan Ecevit ile Deniz Baykal’ın artık oturmadığı evinin önündeki “özelleştirilen” ama “aydınlatmayan” aydınlatma direkleri. “Avrupa Yaya Hakları Bildirgesi”ne imza atmışız. “Yaya hakkı insan hakkıdır!” diyor. Bu görüntü “Gönül Belediyeciliği”nin neresinde. Ve sorması ayıp ve suç değilse, Reis’in gönlü bu işe razı mı? KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com 5 GAZETECİYE HAPİS CEZASI Ocak ayında 100 gazeteci yargılandı Özgür Gazeteciler İnisiyatifi (ÖGİ), ocak ayını kapsayan “Gazetecilere Yönelik Hak İhlal Raporu”nu açıkladı. Rapora göre,169 gazetecinin tutuklu bulunduğu Türkiye’de, ocak ayı içerisinde 4 gazeteciye dava açıldı, 100 gazeteci yargılandı, 5 gazeteciye ise toplamda 21 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası verildi. 1 gazeteci ise sınır dışı edildi. Hükümettin basın çalışanlarına yönelik baskı, sindirme ve saldırı politikasının çok daha sistematik bir hal aldığının belirtildiği raporda, haber peşinde koşan gazetecilerin gözaltına alındıkları, haklarında açılan davalarla mahkeme kapılarında bekletildikleri, “adli kontrol” şartıyla gözdağı verildiği, sahada ağır psikolojik baskı altına alındıkları veya tutuklanarak çalışma haklarının ortadan kaldırıldığı ifade edildi. Bir taraftan iktidar tekeline alınan kitle iletişim araçlarının sahiplerine kaynak aktarımı devam ederken, diğer yandan emeğiyle geçinen ve mesleğin vicdanını koruyan gazetecilere baskı yapılarak halkın haber alma hakkının engellendiğinin vurgulandığı raporda, “Toplumsal barışı bozan, özgür ve bağımsız gazeteciliği çıkmaza sokan bu siyaset tarzı terk edilmelidir” denildi. l Haber Merkezi Faili meçhulleri parmak izi çözdü Olay yerinde ve deliller üzerinde yapılan incelemeler sonucu elde edilen parmak izlerinin Emniyet Genel Müdürlüğü ile Jandarma Genel Komutanlığı arasında geçen yıl başlatılan paylaşımı sayesinde çok sayıda faili meçhul olay aydınlatıldı. İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre parmak izi paylaşımı sayesinde son üç ayda, PKK soruşturmalarında 231, FETÖ soruşturmalarında 61 olay çözüldü. 62 cinayet, 145 uyuşturucu, 1685’i hırsızlık olayı ile farklı soruşturmalardaki 581 olay da aydınlatıldı. Darbe girişiminden sonra çöp ve boş arazilere atılan FETÖ’ye ait kitaplar ve dokümanlar ile PKK/KCK terör örgütü operasyonlarında ele geçirilen materyaller kriminal laboratuvarlarda tek tek incelendi. l ANKARA/Cumhuriyet DHKP/C ve PKK’ye üst düzey operasyon İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ile Milli İstihbarat Teşkilatı İstanbul Bölge Başkanlığı ekiplerince, DHKP/C’nin üst düzey sorumlularından “mavi” kategoride yer alan Hatice Ruken Kılıç ile Serkan Örs’ün Avcılar’da yakalandığı bildirildi. Mersin Cumhuriyet Başsacılığı’nca yürütülen terör örgütü PKK/KCK soruşturması kapsamında, örgütün sözde Kürdistan Yürütme Konseyi ile ilişkili olduğu ve örgütte üst düzey görev üstlendiği saptanan Davut Baghestani de Adana kent merkezinde yakalandı. Baghestani ile beraberindeki Mahmenur A., Hakkı A. ve Enes Y. gözaltına alındı. l Haber Merkezi C MY B