15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 3 ŞUBAT 2019 PAZAR TASARIM: İLKNUR FİLİZ hafta sonu Latin Amerika’nın sıcak coğrafyasına sanal ve gerçeklik penceresinden farklı bir bakış Gerçek Venezüella’nın kapısını çalıyor Twitter Ceo’su Jack Dorsey, akşam yemeği için Facebook Ceo’su Mark Zuckerberg’in evine gider. Ana yemek Zuckerberg’in kendi elleriyle ha Ne doğal kaynaklar, ne ticaret yolları, ne de ekonomik hegomonya. Dünyada artık yeni bir güç mücadelesi var. O mücadele de tek bir şey zırladığı bir keçidir. Dorsey, pek de alışıldık olmayan bu mönünün üzerine Zuckerberg’in keçiyi kendi öldürdüğünü öğrenir. Hem de bir lazer silahıyla! Aslın deniz ülkütekin için, gerçeğe hâkim olmak. Gerçek ve hakikat arasındaki sorgulamalar eşliğinde, sanal ve gerçek dünya birbirine daha çok yakınlaşırken da bahsi geçen lazer silahı keçiyi sadece yeni paralel evrenler üretti. Farklı evrenlerin merkezinde sersemletmiştir. Zuckerberg baygın keçiyi bıçakla öldürmüştür. Dorsey, meslek ise orta halli bir Latin Amerika ülkesi vardı... Nicolas Maduro taşına “daha önce keçi yedin mi” diye sorar, “evet bayılıyorum” cevabını alır. Hatta Zuckerberg’in beş keçisi daha vardır. Yemekte keçiye salatanın eşlik edeceğini öğrenir. Keçi ise fırındadır. Yarım saat geçer, Zuckerberg yemeğin hazır olduğunu söyler. Yemek odasına geçerler, Ev sahibi, keçiyi misafirinin önüne koyar. Keçi soğuktur. Dorsey keçinin tekrar fırına konup konmadığını bile merak etmez. Gecenin geri kalanında salata ile idare eder. Dorsey, Rolling Stone dergisine verdiği söyleşide bir başka sosyal medya devi Facebook’un yaratıcısı Zuckerberg’le yaşadığı en sıra dışı hikâye sorulduğunda bu anıyı anlattı. Zuckerberg’in beslenme alışkanlıkları yazının asıl konusu değil, ama işin ucunda da dünyanın en bilinen markaları olan sosyal medya platformlarının gerçeğe müdahale çabaları olunca, bu sıradışı akşam yemeğinden bahsetmemek olmazdı... kahraman mı, yoksa ülkesini demokrasiden uzaklaştıran, popülist, klişe bir Latin Amerika siyasi figürü mü? Onun siyasi rakibi Guaido, ülkesindeki otoriter iktidar tarafından mağdur edilmiş bir demokrasi havarisi mi, yoksa kiblesi Washington olan, işbirlikçi bir emperyal piyon mu? Dünya çapında oluşmaya başlayan yeni kutuplaşma ekseninde bu güne kadar bölgesel, dinamikler, ticari zorunluluklar ve kısa vadeli gereklerle hasır altında edilen ittifak listesi, dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip ülkesi Venezüella’daki tartışmada ortalığa döküldü. Bu andan itibaren Maduro ve Guaido’yu destekleyen siyasi yapılar üzerinden 21. yüzyılı ve hatta ötesini belirleyecek dinamikler hakkında oldukça sağlıklı veriler elde edilebilir. Sorduğumuz soruların cevaplarından önce ise şu soruyu da diğerlerine ilave etmemiz gerekir. Gerçek nedir? ama dünyaya bireysel anlamda hâkim olmuş sosyal medya platformlarının zaten bir yanıtı vardı. Farklı kaynaklardan yapılan gözlemler, Facebook, Twitter ve Instagram’da Maduro karşıtı gösterilere yönelik içeriklerin kullanıcı profillerindeki yansımalarında ani artışlar olduğunu gösteriyordu. Kullanıcı profillerine yönelik önerilerini algoritma hesaplarıyla belirleyen sosyal medya platformları, kullanıcıya uygun içerik kriterlerine düzenli olarak farklı hesaplama yöntemleri ekliyorlar. Bu yöntemlerin, size en uygun içeriği önermek için uygulansa da size en uy gun içeriğin, zihninize, değer yargılarınıza ve siyasi görüşlerinize egemen olmak isteyen güç odaklarının isteğiyle paralel olması gerektiğine yönelik bir düşüncenin ürünü olduğu, sır değil. Ekonomik ve Politik Reform Merkezi Başkanı Nikolai Mironov bu teknolojinin çok sık kullanıldığını söylerken şu ifadeleri kullanıyor: “Sosyal medya, tabii ki bu yöntemleri var olan bir durumu daha da istikrarsız hale getirmek için kullanıyor. Bunun (Venezüella özelinde) güvenlik güçleri ile ordu arasında bir provokasyon yaratmak için kullanıldığını söyleyebiliriz. Facebook bu yöntemleri çok sık uyguluyor, özellikle, ABD hükümeti resmi olarak bir siyasetçiye destek verdiğini açıkladığında.” Alıntı yapılan kaynağın tarafsız olduğunu iddia etmek mümkün değil. Nitekim, kutuplaşma ekseninin diğer ta rafı da sosyal medya platformlarının Maduro’ya ait hesaplardaki (meşruluk göstergesi olan) mavi tık isimli Venezüella muhalefet liderini destekleyen ve içerik olarak bir ülkenin yerel siyasetini ilgilendiren etiketlerin sosyal medya dünya gündeminde uzun süre üst sıralarda yer bulmasını ise organik bir ilgiyle açıklamak pek mümkün görünmüyor. Bunun üzerine Wikipedia’nın muhalefet liderini, kendi sayfasında Venezüella’nın geçici devlet başkanı ilan etmesi, dünya siyasetine yeni bir kavram kazandırdı; sanal darbe! Gerçek ve güvenilirlik Gerçek hayatta, ülkesinde fiili idareyi elinde bulundurmayan bir politikacının, dünyanın en çok takip edilen bilgi içeriği internet sitesinde resmi otorite olarak gösterilmesi, kitlelerin gerçek ve sanal dünya arasındaki farkları ayırt edebilme yetenekleri üzerinde, ne gibi etkiler yaratır bilinmez, ama Venezüella’nın gerçek(!) başkanı Maduro bu durumdan pek de hoşlanmışa benzemiyordu, nite Güç mücadelesi Venezüella’daki siyasi krizin dünya çapında bir hal almasıyla birlikte, bugüne kadar masa altında yürütülen itti Gerçek nedir? Elbette bu yazıda fak çalışmaları birden gün yüzüne çıktı. 20. yüzyılda bırakıldığı sanılan iki kutuplu dünya siyaseti, Maduro ve Guaido ara böylesi evrensel bir soruya yanıt aramayacağız, sındaki yerel iktidar çekişmesi eksenin de yeniden hortlarken akıllara, Kore’den, Vietnam’a uzanan komünizm kapitalizm soğuk (bazen de sıcak) savaş, tarihini ge tirdi. Soğuk savaştan, küreselleşmeye, çatışma ve ittifaklar ticari, askeri, coğra fi ve ideolojik pek çok sebebe da yanıyor, ama Venezüella mesele si gösterdi ki, tüm bu sebeplerin ötesinde bir güç mücadelesi dün yadaki gelişmeleri belirliyor; gerçe ğe hâkim olma isteği! Maduro, Hugo Chavez’in mirasını sürdüren, antiemperyalist bir Venezüella’da Maduro ya da Guaido taraftarları sosyal duklarını söyledikleri sistemin, kullanıcı odaklı olduğunu medya üzerinden de belirtseler de aslında ları kaldırdığına yönelik dezenformatif haberler yayarken, durumu gerçeğe yakınlaştırmak için çaba göstermiyordu. Öte tarafta #GuaidoChallenge ve #TodosSomosGuaido kim kendisi, ülkemizde de yasaklı olan Wikipedia’ya erişimi kaldırarak darbenin sanal kısmını bertaraf etmiş görünüyor. Gerçekte ise iktidarını ne kadar sürdüreceğini zaman gösterecek. Sosyal medyanın gerçekle oynadığı bu tehlikeli oyun, Facebook’un geçen yıl kullanıcıları için uygulamaya koyduğu güvenilirlik derecelendirmesini akla getirdi. Sahte içeriklerin engellenmesi için baş latılan uygulama ile platform her kullanı cı için bir güvenilirlik seviyesi belirliyor ve kişisel hesabının güvenilirliği paylaşılan içeriğe göre sınıflandırıyor... Biz gizem li akşam yemeğine geri dönelim ve birkaç soruyla bitirelim; Zuckerberg’in neden bir lazer silahı vardı? Keçi fırından çıktıysa neden soğuktu? Acaba hiç pişmemiş miydi? Diğer beş keçiyi kimler yiyecekti? çarpışıyor. Facebook, Twitter ve Instagram’ın algoritmalarını kur kullanıcılara “büyük biraderin” istediği yönlendirmeleri yapabiliyor. ‘Saray’daki müsveddeler, şünse gerek! RTE ilginç bir yol tutuyor, halkın sahici kaygılarını yüksek perdeden dile getiriyor: “Çocukluğumdaki İstanbul’u özledim” dedi geçende! Ben kaynaksız biyografiler ve Arto Usta’ deözledim!İstanbul’ubuhalegetiren birinin bundan şikâyet etmesi benzeri görülmemiş bir tavır! Özellikle dikey yapılaşmaya pek öfkeli RTE! İstanbul ölüm döşeğindeyse bunun ilk sorumlu su RTE diyemiyor kimse. 1 Akaretler’de Blum kahvesinde son satırlarını okudum Roger Scruton’un “Akıllı Kişiler İçin Felsefe Rehberi”nin. Bir yerde şöyle diyor; “Sadece adil kişi kendi çıkarları ile çelişse de tarafsız bir hükme uygun davranabilir; sadece cesur kişi başkaları alay ederken ahlaki yasayı destekleyebilir; sadece ölçülü kişi hak ve ödevlerini isteklerinin üstünde görebilir. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Kısacası, geleneksel erdemler, bize hak ve görevlerin hesabını onaylayan bir ahlaki akıl yürütme çerçevesi sunarlar. Ahlaki yasayı kabul etme gerekçelerimiz, insanlarda erdemleri yerleştirme ve geliştirme gerekçelerimizle aynıdır.” Genç ve âşık biri dertliyken bu paragrafı okusa kavrar mı? 2 Meslek gereği siyasal İslamcılarla tanışma olanağım oldu, düşünme biçimlerini kavradım. Genel olarak haksızlığa uğradıklarına inanıyorlar. Tüm dav şacak? Hukukun askıya alındığı, ifade/ basın özgürlüğünün rafa kaldırıldığı süreçte bu türden söylemler, saraydan dilenmek anlamına gelir. Onun iradesine, insafına bırakılan ilişkiye “uzlaşı” denemez, açık teslimiyettir bu. Saray yolu görünenler iki kere düşünmeli. 3 RTE beğenmediği sanatçılara “müsvedde” diyor. Yanıt verme olanağı bulunmayan insanlar ya sessiz kalıyor, ya da cezayı göze alarak ses veriyor. Bu koşullarda sarayda sinemacılar toplandı. “Sinema sanat mıdır, salt eğlencelik bir disiplin midir?” tartışması bence halen geçerlidir. Kimi eserlerin sanata çok yakın olduğunu düşünmekle birlikte, işin içine kamera girdiği için, teknolojik olanakların aşırı kullanımıyla daha çok eğlenceye kaydığını düşünürüm sinemanın. Karşıt türlü görüşler, örnekler çıkacaktır. Sarsıcı ve hayli yetkin çalışmalar anımsatılacaktır. Ben yine de ısrarlıyım durduğum yerde. tifa edeydi. Çürüme açısından bu buluşma önemliydi. Müsveddelerin Saray ziyareti ibretlikti! Unutmadan basın toplantısı yapan sansürcüler listesi; Cem Olan Yılmaz Yılmaz olan Erdoğan Onlara öykünen Şahan Tümüne bedel Mahzun 4 B  üyük heyecanla Serhan Bali’nin “Müzikte Romantik Dönem Bestecileri” adlı kitabını aldım. Bali meslekten gelmiyor, ancak müzik yayıncılığı ko men “kıskanç”, “ikinci Cumhuriyetçi”, “hain” deniyor. Oysa gelecek kuşaklara Mustafa Kemal’i sağlıklı anlatmak herkesin görevi değil mi? İslamcı/karşıdevrimci biri çıkıp beş yüz sayfa Mustafa Kemal’e hakaret etse ve “o adam böyleydi” diye yazsa, biz de ona kaynak sorsak ve “Nereden uydurdun bunları?” desek, yanıtı ne olurdu acaba? Şeyhmürit ilişkisi memleketin sorunu, eleştiri yazarı, sanatçıyı güçlendirir. 5 Dünyaya bir daha gelsem orkestra şefi olmak isterdim. Müzik sevgim artarak sürdü. Zamanla oda müziği tutkunu oldum. Olanaklarım doğrultusunda bir de arşiv edindim. Yıllar önce aldığım müzik setime cd’leri koyup düşlere, düşüncelere dalardım. Aygıt sıkça bozulmaya başladı, eh insanın ömrü sonlu da set niye ölmesin? Artık kimseler bu aygıtlara yüz vermediği için çöpe atılıyorlar, oysa ben cd’lerimi seviyorum ve müzik setime de bağlıyım. Tamirci ara Nerden tutsan elinde kalıyor memleket. CHP koltuk kavgasını içinde halletmeyi beceremedi yine. Olaylı toplantı sonrasında istifalar, dedikodular, adam kayırma sonucu ortaya çıkan hazin tablo. Bir kez bulundum o mecliste ve yaşamımdaki en büyük yanlış olduğunu gördüm. Pek safmışım. Sosyalistleri içine alan bir sosyal demokrat parti olacağına kanmışım(!) demek. Öyle bir parti meclisi sonunda bastım istifayı, geri dönüp bakmadım. Eğer istifa ilkeselse geri adım atılmamalı diye düşünürüm. Tüm düzen partileri kapitalizme hizmet eder doğası gereği ve çıkar ilişkileriyle biçimlenir. Binali Yıldırım İstanbul’u yönetmeye kalkıyor da, yaşamını Ankara’da geçirmiş Erdem Gül neden Adalar’ı yönetmesin(!) Doğma büyüme İstanbullu olanlar bile Adalar’ı yönetmeyi heves etmekten çekinir, oranın geleneği başkadır, özel dili, kültürü vardır. Siyasette “ben yaptım oldu” dedikçe, herkes küçük reisliğe soyunur, sınırlı çıkar kapısını bölüşmek için birbirini ezer geçer. ranışlarını meşru sayan “ahlak” tarifleri var. Ürkütücü seviyede yararcılar. Siyasal İslamcıların; kavramları, simgeleri, değerleri bizle aynı değil. Ortak dil kurmak, uzlaşmak söz konusu değil o yüzden. Adı konmamış yasaları var. Lidere, tanrı tarafından seçilmiş, özel yetilerle nusunda emeği çok. Andante’yi çıkarıyor çok zamandır Bali, değerli klasik müzik dergisi. Bizim gibi ülkelerde maalesef bu türden verimler pek az. İyi basılmış kitap, okuma lezzeti veriyor. Geçen hafta dım, yetkili servis “geçmiş olsun” dedi. Bir dostum Arto Usta’dan söz etti. Feriköy’de yaşayan eski İstanbullu, her türlü aygıtın derdine deva. Bin zorla buluştum ustayla. Meğer dünyanın dört yanından davet alır, pikap 7 Roger Scruton’un kitabından altını çizdiklerim, itiraz ettiklerim; “Özgürlük çelişki demektir, toplum bu çelişkinin barışçı yollarla çözümlenmesini gerektirir. Buradan da bü donatılmış o kişiye tam teslimiyet esas. Elbette bu yoksullar için böyle. Kapita Cumhuriyet’te Evin İlyasoğlu haklı bir uyarı yazısı kale ları, radyoları tamir edermiş. Kü tün başarılı insan toplumlarının temeliçük dükkân tıka basa terk edil ni oluşturan müzakereler, uzlaşmalar ve lizme uygun yaşayan iktidar paydaşları, me aldı. 550 sayfalık kitaba miş, unutulmuş cihazlarla dolu. anlaşmalar çıkar.” tamamen iktisadi çıkarları için biat edi kaynakça eklenmemişti. El Dışarıdan bakan eskici zanne Benim gibi bünyesi pek uzlaşmaya yorlar. Kapalı yapı. O yüzden günün bi bette iyi okur, bilgilerin bi der Arto Usta’yı. Bu digital or uygun olmayan kişiler ne halt edecek? rinde aforoz edilseler bile susuyorlar. limsel zemine oturmasını is Serhan Bali tam belleğimizi eksiltiyor san Uzlaşı nedense bana teslimiyet gibi ge (Gerçi Bush ve Trump örneğinde oldu Bu işle meşgul kimi tipler tıpış tıpış ter. İlyasoğlu müziğe verilen ki. Ben inatla basılı gazete oku lir, insan ilişkileri tamam da, büyük ka ğu gibi kapitalizm tanrısal görevli oldu Saray’a gittiler. Görüntüler yayımlandı, emeğe saygısını korumuş, özeni mut yorum, kitap kokusuna tutkunum ve labalıklarla nasıl uzlaşır insan? Kalaba ğunu varsayan meczup bulmak konu manzara hazindi. Ülkenin en çok güldü lu etti beni. cd’lerimi dokunarak seviyorum. Çağa lık vahşidir, bireyin özgürlüğünü ezmek sunda pek mahir. Hemen her din kulla ren(!) isimleri, Saray’a bağlılıklarını bil Benzer tartışma başka bir kitap için ayak uydurmak zorunda değiliz ya hu! ister. Felsefe bununla delirmeden başa nışlı.) Kaç zamandır Saray’a gidenleri gözlü yorum. Hayatının herhangi bir döneminde ilkesel tavır takınmamış kimseye “ne dirmek için bize acı acı tebessüm ettirdiler. Bir kısmını tanıyorum, yaşam biçimlerini biliyorum. Kendi varlıklarını ortadan kaldıracak olan düzene can suyu sürüyor. Ancak orada dokunulmazlık söz konusu, eleştiriden muaf bu kitap! Murat Sevinç, Diken’de bir soru yöneltti yayıncıya. 498 sayfalık “Mustafa Ke 6 Binali Yıldırım’ın şakaları pek tatsız. RTE; “bakan ol” diyor, oluyor, “İzmir’e bele çıkma yolları önerir mi? Belli yere dek, ardından delilik kaçınılmaz! Augustinus; “Öyle ise nedir zaman? Bana kimse sormazsa, biliyorum. Biri den Saray’a gittin?” diye sorulamaz. An oluyorlar. Acıklı halleri. mal” kitabının sonunda kaynakça yok diye başkan adayı ol” diyor, olu si ne olduğunu açıklamamı isterse, bil cak varlığını aydınlanmaya adamış, ora Oyuncular Sendikası başkanı sıfatıy tu. Yazara bu bilgiler nasıl geldi merak yor, “başbakan ol”, diyor, oluyor, miyorum” diyor. Zamanın yönü üstü dan beslenen kimse için durum böyle la poz veren Demet Akbağ’ın fotoğra ediyordu Sevinç. Biyografi yazarı tanıklı “dükkânı kapa” diyor, kapıyor “Meclis ne bitip tükenmeyen tartışmalar içinde değildir. Kimi sanatçılara, belki kendi ta fına uzunca baktım. Sanırım neyi temsil ğını dile getirebilir ya da kimi kaynaklar başkanı ol” diyor, oluyor! Şimdi de İs yiz, her kişinin kendine özgü zamanı ol lip olmasa bile, simgesel anlam yüklenir. ettiğini unutmuş, emekçilerin, oyuncu dan yararlanır, bir de vahiy gelme olası tanbul belediye başkanı adayı! Muhte duğunu söylemek pek mi kolaycı? Şiirin Onların söylemleri, tavırları kitleleri etki ların hakkını savunma görevinden vaz lığı var elbette! Yandaşların popüler bir melen Reis İstanbul’u kimseye bırakma alanına mı girer? ler. Bugünlerde “uzlaşı” lakırdısı ortada geçmiş, adı Yılmaz olan Erdoğan’ın pe yazara açıktan saldırması haklı eleştiri yacağı için, o da dert etmiyor: “Nasıl Scruton’un muhafazakâr tezleri beni dolaşıyor. Nedir uzlaşı, kimle kim uzla şine düşmüş. Keşke duyarlı davranıp is lerin önünü tıkıyor. Eleştiren kişilere he sa Reis yönetecek İstanbul’u” diye dü sıktı sona doğru. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle