18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ DOLAR [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ avro sterlin FAİZ BORSA 114 ARALIK 2019 ÇARŞAMBA ALTIN CUMHURİYET ALTIN 24 AYAR 5.7320 1.2 kuruş 6.3470 0.6 kuruş 7.4670 1.7 kuruş 12.16 0.03 puan 106.789 1214 puan 1831.38 15.29 lira 272.13 2.14 lira DİSK, insan onuruna yaraşır bir asgari ücretin lütuf değil hak olduğunu açıkladı DİSK 3bin 200 TL istedi DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, asgari ücretin yıllık olarak hesaplanmasını ve tümüyle vergi dışı bırakılmasını istedi. Asgari ücretin, sadece asgari ücret ve buna yakın bir ücretle çalışan 10 milyon işçiyi ve ailesini değil, emeğiyle geçinen herkesi ilgilendirdiğini vurgulayan DİSK Genel Başkanı Arzu Çer DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye’nin Avrupa’da en düşük asgari ücrete sahip dördüncü ülke olduğunu açıkladı. dolar olan asgari ücret, kri lara uyulmasını ve işçinin ai zin etkisiyle 2009’da 339 do lesinin de dikkate alınmasını, kezoğlu, 2020 yılıyla ilgili ta lara, 2016’daki 430 dolar dü miktarın da yıllık olarak he leplerinin net 3 bin 200 lira zeyinden de 2019’da 357 do saplanmasını ve tümüyle ver olduğunu açıkladı. lara düştü. Ülkeyi yönetenle gi dışı bırakılmasını talep et Aile dikkate alınsın ri şimdiden uyarıyoruz: Şirket ti. Yine bütün işçi ve memurkurtarmalara, işveren teşvik lar için tek asgari ücret sap Dün bir basın toplantısı dü lerine devasa kaynakların ay tanmasını öneren DİSK, tespi zenleyerek DİSK Yönetim Ku rıldığı bir ortamda kimse işçi tinde geçim koşulları ve mil rulu adını açıklamalar ya lere ‘fedakârlık’ tavsiyesinde li gelir artışının dikkate alın pan Çerkezoğlu, asgari ücre bulunmasın, kimse işçilerden masını istedi. DİSK asgari üc tin döviz cinsinden son yıllar fedakârlık beklemesin” dedi. retle ilgili toplu pazarlık yolu da ciddi biçimde gerilediği DİSK ayrıca asgari ücret he da önerdi. ni hatırlatarak, “2008’de 371 sabında uluslararası standart l Ekonomi Servisi TÜRKİŞ GENEL KURULU Emekçiler ‘kıdeme dokunma’ diyecek MUSTAFA ÇAKIR Milyonlarca emekçinin dikkatle izlediği asgari ücret pazarlığında, işçi temsilcilerine büyük rol düşüyor. Türkİş yönetimi, hükümetin asgari ücret artışında yine ekonomik krizi gerekçe göstereceğine işaret ederek “Bu krizin sebebi işçiler değil. Krizi kim yaratıyorsa bedelini de onlar ödesin” görüşünü savunuyor. Bu nedenle evli olmayan, çocuksuz çalışanın yaşam maliyeti aylık 2 bin 578 lira olarak belirlenndi. Yarın başlayacak Türkİş’in 23. Genel Kurulu, asgari ücret komisyonunun çalışmaya başladığı, kıdem tazminatının hâlâ gündemde olduğu bir dönemde toplanıyor. Türkİş’in son genel kurullarında “kıdem tazminatına dokunulması halinde yanıtın genel grev olacağı” yönünde genel kurul kararları alınmıştı. “Türkİş gerçekten umutsuzluğa düşen toplumun, çalışanların umudu haline getirilmeli. Umutsuzluğa sebep olan olguları da kaynakları da ortadan kaldırmak için mücadele vermeli” değerlendirmesi yapılıyor. Genel kurulda, yeni yılda kıdem tazminatının “Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi” adı altında yeniden gündeme getirilmesi tehlikesine dikkat çekecek olan Türkİş, kırmızı çizgi vurgusunu bir kez daha ortaya koyacak. 1 milyondan fazla üyeyi temsilen yapılacak genel kurulda, Tek Gıdaİş Sendikası’nın ayrılma kararı da ele alınacak. l ANKARA Ekimde yüzde 8.55’e gerileyen TÜFE, kasımda yüzde 10.56’ya çıktı Otomotivde Enflasyonda mola bittidüşüşyüzde28 Türkiye otomobil ve hafif ticari araç pazarı, 2019 yılının 11 aylık dönemde yüzde 28.47 azalarak 388 bin 560 adede geriledi. Otomotiv Distribütörleri Derneği verilerine göre, bu dönemde otomobil satışları yüzde 25.63 azalarak 316 bin 427 adet, hafif ticari araç pazarı yüzde 38.74 azalarak 72 bin 133 adet oldu. Kasım ayı otomobil ve hafif ticari araç pazarı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 0.05 azalarak 58 bin 176 adet olarak açıklandı. Kasımda otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3.46 artarak 47 bine 803 adede yükselirken, hafif ticari araç pazarı yüzde 13.56 azalarak 10 bin 373 adede geriledi. l Ekonomi Servisi İnşaatta yeni sipariş azaldı Türkiye İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği, beş çeyrektir üst üste küçülen inşaat sektöründe 2019’un üçüncü çeyreğinde küçülme hızının yavaşladığını, ancak son aylarda mevsimselliğin de etkisiyle yeni iş siparişlerinde düşüş gözlendiğini duyurdu. Derneğin kasım ayı sektör raporunda, ekonomideki göreli toparlanma ile faizlerdeki düşüşün de inşaat sektöründeki işlerin kalıcı olarak toparlanmasını sağlayamadığı belirtildi. TÜİK’in dün açıkladığı verilere göre, üçüncü çeyrekte ekonominin genelindeki yüzde 0.9 büyümeye karşın, inşaat sektörü yüzde 7.8 küçüldü. l Ekonomi Servisi Halkbank’tan ek savunma ABD’de New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nde süren Halkbank davasında, kurumun ABD’deki hukuki danışmanı King&Spalding, önceki gün mahkemeye on sayfalık ek bir savunma dilekçesi sundu. Halkbank’ın “duruşmaya katılmayarak kaçak duruma düştüğü” yönündeki savcılık iddiasının reddedildiği dilekçede, mahkeme için yetkisizlik ve duruşmaya sınırlı katılım talepleri yinelendi. 15 Ekim’de Halkbank hakkında ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını paravan şirketler aracılığıyla delmek, banka dolandırmak için komplo kurmak gibi gerekçelerle iddianame hazırlamıştı. Yapışkanlık ortadan kalkmadı TÜFE’yi yorumlayan uzmanlar, yapısal reformlara ve Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun 12 Aralık’ta faizle ilgili yapacağı toplantıya dikkat çekti. Ekonomist Mahfi Eğilmez, TÜFE’de asıl sıkıntının çekirdek enflasyonda ortaya çıktığını, bu enflasyonun para politikasının etkisinin en fazla görüldüğü parametre olduğunu belir terek “Aralık ayında da enflasyonda yükselme olacağı dikkate alınırsa Merkez Bankası’nın faizi bu toplantıda değiştirmemesi gerektiğini düşünüyorum” dedi. Yatırım Finansman Ekonomisti Hilmi Yavaş da, enflasyondaki yapışkanlığın tamamen ortadan kalktığını söylemenin zor olduğunu, özellikle diğer hizmetler, kira gibi unsurlarda yüksek seyrin devam etti ğini vurguladı. Yavaş, şöyle devam etti: “Bundan sonra enflasyonun düşmesi 2019’a kıyasla daha zor olacak. İşin kolay kısmı bitti, bundan sonra kalıcı bir iyileşme için enflasyonun daha yapısal olarak düşmesi gerekiyor.” Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ise yılı yüzde 12 tahmininin altında kapatabileceklerini söyledi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), tüketici fiyatları endeksinin (TÜFE) kasımda bir önceki aya göre yüzde 0.38, ilk 11 ayda yüzde 11.01 ve yıllıkta yüzde 10.56 arttığını açıkladı. 12 aylık ortalama artış yüzde 15.87 oldu. Böylece ekim ayında baz etkisiyle yüzde 8.55’e düşen yıllık enflasyon yeniden çift haneye yükseldi. Ayrıca ocak ayından bu yana süren aylık artışlar kasım ayında da sürdü. ‘Çekirdek’ hızlandı Yine kasımda, endekste kapsanan 418 maddeden,; 33 maddenin ortalama fiyatlarıda değişmedi. 296 maddenin fiyatları arttı. 89 maddenin fiyatları düştü. Aylık olarak en yüksek artış yüzde 16.56 ile domateste görüldü. Bu ürünü yüzde 14.98 ile salatalık izledi. En büyük düşüş ise yüzde 31.49 ile portakalda. Bu ürünü yüzde 28.4 düşüşle ıspanak takip etti. Çekirdek, enflasyon olarak nitelenen, enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler, tütün ürünleri ve altını hariç “C” TÜFE de yıllıkta yüzde 9.25 arttı. Bu oran ekimde yüzde 6.67 idi. l Ekonomi Servisi ‘Arabuluculuk Tahkim’i yurtdışına taşıyacaklar İstanbul Tahkim Merkezi (IS rını açıklayan ISTAC, 1 yıl içinTAC) tarafından “dünyada ilk de bu modeli “İstanbul Ulus kez geliştirilen” ‘Arabuluculuk lararası Arabuluculuk Tahkim Tahkim (MedArb)’ modeli, ti Sözleşmesi”ne dönüştürmeyi cari anlaşmazlıkların zorunlu ve duyurmayı hedefliyor. arabulucu evresi sonrası mah ISTAC Yönetim Kurulu Üyesi keme yoluna gitmeden tahkim ve Adalet Bakanlığı Hukuk İş sistemine taşınmasını ve en leri Genel Müdürü Hakan Öz çok 5 ay içinde çözüme kavuş tatar ise yeni modelin uyuş turulmasını hedefliyor. mazlıklarda ya en başta söz ISTAC Başkanı Prof. Dr. Zi leşmelere yazılarak ya da zo ya Akıncı, Türkiye’de ticari da runlu arabulucukta sorun çö vaların ortalama 1000 gün zülmezse arabulucunun yön de çözümlendiğini belirterek geliştirdikleri bu yeni mode lendirmesi ve tarafların kabulüyle uygulamaya girebileceğini lin hem zaman hem maliyet avantajı sunacağını vurguladı. 15 Kasım’da modelin kuralla açıkladı. Öztatar, bu yıl arabuluculuğa ticari davalarda 138 bin dosya geldiğini, bunların 52 bininde anlaşmaya va rılamadığını hatırlatarak Hakan Öztatar “Yeni modelle bu dosyaların yüzde 5’i ISTAC’a gelse dünyanın en büyük tahkim merkezlerine biri Ziya ne dönüşürüz” dedi. Yeni Akıncı modelin özellikle ulusla rarası yatırımcıların ilgisi ni çekmesi bekleniyor. l Ekonomi Servisi Akaryakıt sektörü yerinde sayıyor Cüneyt Ağca OPET Genel Müdürü Cüneyt Ağca, 2018 yılında yaklaşık yüzde 2.5 daralan akaryakıt dağıtım sektörünün 2019 yılında yatay seyrettiğini, önümüzdeki yıl ise yüzde 1.5’lik bir büyüme gerçekleşmesini beklediklerini söyledi. 2019 yılında pazarın 32.5 milyon metreküp olarak gerçekleşeceğini belirten Ağca, 2020 yılında fiyatlar ve kur aynı kalırsa, akaryakıt sektörünün ekonomik büyüklüğünün 200 milyar lirayı aşacağını vurguladı. Bu yıl yüzde 5 büyüyerek pazar paylarını yüzde 19 seviyesine çıkardıklarını ifade eden Ağca, akaryakıt istasyonlarının artık bir alışveriş noktası haline geldiğini, gelirlerinin yaklaşık yüzde 10’luk kısmının akaryakıt dışı ürün satışından olduğunu söyledi. Gelecek planlarına ilişkin de konuşan Ağca, “Ana hedefimiz 2022 yılına kadar pazar lideri olmak” dedi. l Ekonomi Servisi Varlık Fonu rafineri kuracak Anadolu Ajansı’nın haberine göre, Türkiye Varlık Fonu (TVF), Adana’nın Ceyhan ilçesinde yaklaşık 10 milyar dolar yatırımla (57 milyar 500 milyon TL) rafineri ve petrokimya tesisi kuracak. Tesinin inşasına, tasarım ve mühendislik çalışmalarının tamamlanmasının ardından 2021’de başlanacağı belirtildi. Hazine ve Maliye Bakanlığının 20202022 Yeni Ekonomi Programı kapsamında, TVF’nin özel sektör veya yabancı sermaye iş birliklerine dayanan petrokimya, madencilik ve yerli kaynaklardan elektrik üretimi alanlarında sabit sermaye yatırımlarında yer alması öngörülmüştü. l Ekonomi Servisi Türkiye’nin enerji gerçekleri Kömürle çalışan termik santrallara 2.5 yıl daha havayı kirletme izni veren yasal düzenleme, geçen hafta Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir torba yasa içerisinde oylanarak kabul edilmiş idi. Kamuoyundan ve özellikle çevre örgütlerinden gelen yoğun tepkiler karşısında söz konusu düzenleme Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 2 Aralık Pazartesi günü veto edildi ve Meclis’e geri gönderildi. Kömürle çalışan termik santralların bacalarına filtre takılması ve çevreyle ilgili diğer düzenlemelerin yapılması zorunluluğu aslında 2013’ten bu yana dört kez ertelenmiş durumdaydı. Torba yasa içerisine sıkıştırılan son düzenleme ise bu süreci iki buçuk yıl daha ötelemişti. Yasa üzerine medyada sürdürülen yoğun tartışmalar, Türkiye’nin enerji güvenliği, enerji stratejisi ve enerji üretiminden kaynaklanan çevre kirliliği sorunlarına ilişkin gerçekleri bir kez daha ele almamız gerektiğini hatırlattı. TMMOB Makine Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz, 12 Ekim tarihinde TMMOB tarafından Aydın’da düzenlenen çalıştayda şu sözlere yer vermekteydi: “Türkiye, özellikle son dönemlerde, enerji ihtiyacını esas olarak yeni enerji arzıyla karşılamaya çalışan, plansız ve özel sermaye çıkarlarını gözeten bir politika izlemiştir. İletim ve dağıtımdaki kayıplar ile enerji tasarrufu imkânları göz ardı edilmiştir. Enerji ihtiyacını karşılamak üzere genelde ithal enerji kaynakları kullanılmış, fosil kaynaklı ve ithalata dayalı yüksek maliyetli yatırımlar yapılmış, enerjideki dışa bağımlılık Türkiye için ciddi boyutlara ulaşmıştır.” Yüzde 41 arttı TMMOB, Türkiye’de fosil yakıt (sadece kömür, petrol ve gaz) kaynaklı karbondioksit salımlarının 2018’de 390.2 milyon tona ulaştığını, bu rakamın son on yılda yüzde 41 oranında artış göstermiş olduğunu belirtmektedir. Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF), söz konusu düzenleme sonrası yayımlamış olduğu basın bildirisinde, “Hava kirliliği nedeni ile ülke olarak ağır bir bedel ödüyoruz” saptamasını yaparak, ülkemizde 2018 yılında hava kalitesinin ulusal sınır değerlerine göre değerlendirildiğinde, 81 ilin yarısından fazlasının kirli hava solumakta olduğunu ve Türkiye’de 2017 yılında hava kirliliğinin trafik kazalarından yedi kat fazla can almış olduğunu vurgulamaktaydı. WWF’nin basın bildirisinde aktarılan Temiz Hava Hakkı Platformu’nun hazırladığı “Kara Rapor”a göre, 2017 yılında Türkiye’deki hava kirliliği Dünya Sağlık Örgütü’nün önerdiği kılavuz değerlere indirilmiş olsaydı, ülkemizde yaşanan ölümlerin yaklaşık yüzde 13’ü önlenebilirdi. 2017 itibarıyla Türkiye’de birincil enerji arzı 145.3 milyon TEP (ton eşdeğer petrol) iken bunun yüzde 88.1’inin fosil yakıtlar tarafından üretildiği, ithalatın payının ise yüzde 75.7 olduğu görülmektedir. Ülkemizde kömür üreticilerine verilen doğrudan ve dolaylı teşvikler, yenilenebilir enerjiye dayalı enerji üretimine ayrılan kaynakları kat kat aşmakta, kömüre dayalı enerji üretimi rant kaygılarıyla özendirilmektedir. Boğaziçi Üniversitesi’nden Sevil Acar ve arkadaşlarının 2015 yılına ait bir çalışması kömür üreticilerine sağlanan teşviklerin 730 milyon dolar düzeyine ulaştığını (MWh elektrik üretimi başına 11 ABD Doları) aktarmaktaydı. Sevil Hoca ile birlikte yürüttüğümüz 2030’a değin uzanan bir projeksiyon çalışması ise bu tür teşviklerin sıfırlanması durumunda Türkiye’nin toplam karbon emisyon salımında yüzde 5’e ulaşan bir azaltım elde edilebileceğini, milli gelir kayıplarının ise ihmal edilebilir düzeyde kalacağını öne sürmekteydi. Kaynak özele aktarıldı TMMOB çalıştay sunumundan edindiğimiz verilere göre, 2009’dan beri kurulu güç ve üretim arasındaki makas giderek açılmaktadır. Cumhurbaşkanlığı tarafından yayımlanan 2019 programında mevcut santralların 2018 içinde üretebileceği elektrik 450 TWh olarak hesaplanmış, fiili üretim ise 307 TWh olarak öngörülmüştür. 2019 için de üretilebilecek elektrik 466 TWh, gerçekleşecek fiili üretim ise 317 TWh olarak öngörülmüştür. Bu rakamlar santralların fiili üretimlerinden yüzde 47 daha fazla üretim yapabilecekleri bir kapasiteye sahip olduklarını göstermektedir. Dolayısıyla, elektrik talep tahminlerinde yıllık talep artış oranları ve gelecek yıllardaki ihtiyaçlar yüksek tutulmuş; abartılı ve şişirilmiş talep tahminleri nedeniyle Türkiye’de ihtiyaç olmayan çok sayıda santral yapılmış; yüksek fiyatlı alım garantileri ile kamu kaynakları özel şirketlere aktarılmıştır. TMMOB sözünü ettiğimiz çalıştay raporuyla petrol, gaz ve kömür tekellerinin belirleyici olduğu günümüz dünyasında birincil enerji tüketiminde 2018’de yüzde 84.7’ye ulaşmış bulunan fosil yakıtlara yüksek bağımlılığın, izlenen politikalarda radikal değişiklikler olmadığı sürece, kısa ve orta dönemde kayda değer bir azalma göstermeyeceği uyarısında bulunmaktadır. İklim krizinin değişikliğinin olumsuz sonuçlarının sınırlanabilmesi için enerji üretiminde öncelik ve ağırlığın, fosil yakıtlara değil, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarına verilmesi gereklidir. TMMOB’a göre, enerji kaynaklarının çıkarılması, değerlendirilmesi, iletilmesi ve dağıtımı, toplum çıkarını gözeten kamusal bir planlama dahilinde gerçekleştirilmelidir. Enerji sektörünü özel tekellerin salt kâr egemenliğinden çıkarıp kamusal bir düzleme aktarmak ve yenilenebilir kaynaklara dayalı, düşük karbon emisyonlu bir ekonomiye yönelerek enerjide demokratik bir denetimi gerçekleştirme ihtiyacı iklim kriziyle mücadelenin önkoşulunu oluşturmaktadır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle