18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 28 ARALIK 2019 CUMARTESİ l İbrahim Tuncay l Burak Ergin l Saadet Demir Yalçın l Menekşe Çam EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY Hızır, nar ağacınılMusaGümüş aramaya gidiyor l Cemalettin Güzeloğlu l Birol Çün CUK’LARBir yönetici ken disini çoban olarak adlı romanını okumadan Os görüyorsa, bir patronu olduğunu Günel ALTINTAŞ manlıcılık fikrini sahiplenmek, da itiraf ediyor pıtraklı bir yolda demektir. Çünkü sürü sahipleri yalınayak yürümek gibidir. çobanlık yapmaz. H H Ne alacaksan şimdi al. Gele İvo Andriç’in Drina Köprüsü cek yıl pahalanacak! Günhan AYDIN Güne nasıl başladınız? Aklınızda uğuldayan evhamlarla mı, kalbinizde dingin bir ferahlıkla mı, mutfaktan gelen tıkırtılarla mı, camları sarsan rüzgârla mı, buz gibi bir yalnızlıkla mı, kedinin patileriyle mi, babanızın öksürükleriyle mi merak etmeyin iyileşecek, başınızda bir ağrıyla mı, iliklerinizde bir özlemle mi? Nasıl başladınız güne sahiden? İyi ki başladı mı cumartesi sabahı? Sever misiniz cumartesi sabahlarını? Yoksa bugün doğum gününüz mü? İyi ki doğdunuz o zaman. Alışabildiniz mi dünyamıza? Zamanla alışıyor insan, telaş etmeyin. Bugün Ankara, Çayyolu Alacaatlı Caddesi başlangıcındaki zincir kahvecilerden birinde temizlik işçisi olan Siirt Kurtalanlı Hızır’ın da doğum günü ve güne her sabah olduğu gibi beş buçukta, avuçlarında artık gözlerinin rengi gibi bir parçası olmuş aynı sızıyla başladı. Hızır’ın avuçlarındaki sızı; küçücükken o nar ağacının altında neredeyse tüm zerrelerini her zerresinde duyduğu yaşam sevinci gibi, dinmek bilmiyordu. “Belki duymuşsunuzdur” der, eğer sorarsanız, “Siirt’in meşhur zivzik narı…” En büyük gücü de bu yaşam sevinciydi Hızır’ın, nar ağacının altında dadanan, bir türlü yakasını bırakmayan, sızlayan avuçlarıyla. Birçoklarının çoktan yitirdiği, yitirdiğini bilemediği ışık; birçoklarının hiç kavuşamadığı, kavuşamayacağını hiç anlayamayacağı güven, Hızır’ı nar ağacının altında bulmuştu. Yoksa kolay değildir bir adam için yeni yıl yaklaşırken karısına onu sevindirecek bir eşarp alamayacağını, o nar ağacının varlığı kadar mutlak bir kesinlikle bilmek. Doğum gününde, cumartesi sabah karanlığında babaannesinin sandığındaki kelebekleri, nar ağacını ve hiç bu kadar parasız kalmadığını düşünüyordu; yine parasız olsaydı ama hiç değilse geçen seneki kadar parasız olsaydı karısına eşarp, biraz da babaannesinin kelebek sandığından çıkarıp verdiği tarçınlı akide şekerlerinden alırdı. Tarçınlı akide şekerlerini kendisi için istiyordu, hep sevmiştir. Bir günlük kazancı yetmez Hızır güne işte böyle başladı; hemen yataktan fırlayıp, akşamdan kalma çorbayı ısıtıp evden çıkmazsa geç kalacak. Akdere’den Çayyolu epey mesafe… Saat yedide en geç, zifir karanlık, çalıştığı zincirde olacak; küresel tahakküme tabi Hızır. Okyanus ötesi plantasyonlarda, şimdi Anadolu’nun tam ortasında Hızır’ın çalıştığı dükkânda satılan kahveyi üreten ırgatların o dükkânda bir fincan “flat white” içmeye bir günlük kazançları yetmez. Hızır o dükkânda sabahın karanlığından gecenin karanlığına paspas yapacak, hela yıkayacak. Doğum günün kutlu olsun Hızır, okyanus ötesi ırgatlarla beraber, nice yıllara, Soylu sebeplerle kurulan tiranlıklar, piyasa ve demokrasi, her krizden semizleşerek çıkıyordu ve Kurtalanlı Hızır’ın kendisinin bile olmayan nar ağacından başka hiçbir şeyi yoktu. Ama o ağacın altında başlayan bir ışık da var. O “ışık”tan doğan sevinç, “sevinç”ten doğan güven. Nar ağacı büyüyecek, daha da büyüyecek, koskocaman olacak, dalları geceyi gündüzü saracak… Buna inanıyordu Hızır, avuçlarındaki sızıya inandığı gibi ve babaannesinin sandığındaki kelebeklere ve tarçınlı akide şekerlerine ve karısının uykusundaki huzura... Bugün Hızır’ın doğum günü. İyi ki doğdun Hızır, nar ağacının altında avucunda sızıyla. DAMDAKİ MİZAHÇI Cihan DEMİRCİ Bitirdin Bizi 2019 Bulunduğum dam üstünden, son 3 gününe giren ve bitmek üzere olan 2019’a çok fena bakışlar atıyorum! Zira dam üstünde durmakta bile zorlandığım berbat bir yıl oldu gene!.. Aslında biten 2019 filan değil, biten biziz!.. Ülkenin son 17 yılında yıllar 31 Aralık gecesi biter gibi rol yapsa da aslında bitmiyor ve hep bizi bitiriyor!.. Alzheimer hastalığından 2004’te yitirdiğim rahmetli annem 1999’un sonlarına doğru çok kuşkucu olmuştu. O dönemler henüz fazla bilinmeyen bu ağır hastalığın onu tam olarak teslim almadığı 1999’un son günlerinde annem de bir telaş başlamıştı. 2000’e girme sonrasında bilgisayarların, teknolojinin çökeceğine ve her şeyin aksayacağına dair haberleri duyan annem, sık sık beni arıyor; “Cihan evladım, 2000 yılı çok tehlikeliymiş, aman dikkatli ol, bilgisayarlar çökecekmiş, çok endişe ediyorum, bu 2000’ler bize yaramayacak evladım!..” Amansız bir hastalığın pençesine düşmekte olan annemin tüm öngörüleri ne yazık ki çok doğru çıktı!.. Sonrasında 2000’lerle birlikte hastalığı hızla ilerledi ve onu 2004’te henüz 69 yaşındayken, yaşlandığını bile göremeden yitirdim! Sonuçta anneler hep haklıdır! O, AKP düzeninin başladığı dönemde artık bir bakıcıyla yaşıyordu ve kendisini tanımaz bir haldeydi, bu yüzden giderek zalimleşecek, koca bir ülkeyi bitirecek bir iktidarın derdini ve çilesini pek hissetmeden erkenden göçüp gitti bu dünyadan!.. 2002’nin sonlarında başlayan bir kara film, ahtapotun kolları gibi bizi sarmaladı ve giderek yabancısı haline geldiğimiz koca bir ülke 17 yıllık bu süreçte adım adım bitirildi!.. Geldiklerinde yılın son iki rakamı “02” ile bitiyordu şimdi tersine bir süreçte “20” oluyor!.. O gün doğanlar 18 oldu ve toplumun ulaştığı nokta annemden bile daha umutsuz!.. Ülkenin 500 yıl geri gittiği bir dönemde gelen yıla “yeni” bir yıl diye nasıl bakabilirsiniz ki?.. Tamam, benim başucu sözüm, ta lise yıllarından beri “hayat olduğu sürece umut vardır” sözüdür ama o umudun oluşması için toplumu oluşturan fertlerin hayatta olduğunu bize göstermesi gerekiyor!.. Yaşam belirtisi için tepki gerekiyor!.. Yoksa gerisi, yeni bir yıl adı altında, 3 gün sonra hemen eskiyecek olan 365 günlük haybeye bir hikâyedir!.. l Zafer Temoçin l Oğuz Gürel l İsmet Lokman l Ercan Baysal l Ahmet Öztürklevent l Alinur Uğurpakkan YÜKSEK YERİLİM HATTI KAFA DENGİ birini bulmak zor, ortalık CAFE DENGİ insanla dolu! HHH İşin KOLAJına kaçıyoruz. Kopyala/kes yapıştır hayatları yaşıyoruz... Erdinç UTKU HHH “Devlet baba” devri kapandı. Devir şimdi, “Ali Baba ve Kırk Haramiler” devri! HHH Kanar İstanbul! HHH Türk usulü diyet: Birbirinizin başının etini yeyin! HHH Rüşvet iyice yaygınlaştı: Yemiyoruz, içmiyoruz, yediriyoruz! HHH Siyasi partiler tarikatların DİNlenme TESİSLERİ mi? l Şevket Yalaz 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle