18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR TASARIM: İLKNUR FİLİZ 1528 ARALIK 2019 CUMARTESİ 2020’ye İDSO ile Merhaba İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası (İDSO), yeni yıl konserini bugün sa gitta Wetzl (soprano) yer alacak. Prog müzik akşamı yaşayacağız. Gerçekleşramda seçkin uvertürler ve valsler sa tireceğimiz konserimizi dinlemek için at 20.00’de Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda verecek. Konseri Japon Orkestra Şefi Toshiyuki natseverlerle buluşacak. İDSO Müdürü Bülent Evcil, “Dünyanın önemli bestecilerinin birbirinden güzel uvertür ve İstanbullu müzik ve sanatseverleri Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki Yeni yıl öncesindeki bu Söyleşiler Shimada yönetecek. Solist olarak Bir valsleriyle birlikte unutulmaz bir klasik konserimizde görmek istiyoruz.” diyor. ‘Piaf’ı, Piaf olmadanBirgittaWetzl Toshiyuki Shimada 1960’lı yıllarda Yaşar Nabi Nayır’ın Edebiyatçılarımız Konuşuyor, Mustafa Baydar’ın Edebiyatçılarımız Ne Diyorlar, Mehmet Seyda’nın Edebiyat Dostları adlı kitapları o dönemin edebiyatçılarını tanıtan söyleşi kitaplarıydı. Geçen yıllarda iz bırakan Doğan Hızlan’ın Söyleşiler’inde edebiyat dünyamızın usta kalemleriyle söyleşileri yer OYNAMAK! ‘Kaldırım Serçesi’ yılın en çok ilgi gören oyunu olmayı hak ediyor alıyordu. Zeynep Oral Konuşa Konuşa, Sözden Söze kitaplarında sanatın tüm dallarından ustalarla yaptığı söyleşileri sunuyordu. Enver Ercan Şair Çünkü Onlar ve Şiir Uçar Söz Olur’da 40’lı yıllardan bu yana usta şairlerimize sorduğu aydınlatıcı soruları ve yanıtlarıyla dönemi anlamamıza ipuçları veriyordu. Feridun Andaç’ın Söz Uçar Yazı Kalır, Yüzyılın Paris’in sokaklarında minik ama kocaman sesli bir kadın. Şöhret olmaya çok yakınken serçe anla 1950’ler Fransası’ndan Son Tanıkları, Edebiyatımızın Kadınları, Osman Bozkurt’un Umutlu Söyleşiler’i 80’li yıllar edebiyatımızın bir çeşit tanıklığıydı. mına gelen Piaf takma adını 20’li yaşlarında alan “Kaldırım Serçesi”nin ha 80’ler Türkiyesi’ne Söyleşmek ayna tutmaktır yatı tam anlamıyla “Piaf” bir yaşam... uzanan Fransız Hikmet Altınkaynak Yeni Bin Yılın Edith Piaf, tam da bu ayda 1915 tarihinde Paris’in Belleville sokak larında doğmuş. Paris’in sokaklarını evi ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK bilen, para kazanmak için kaldırımlarda şarkı söyle yen Fransız şarkıcı Edith Piaf, yoksulluk ve hastalıklarla do lu yaşamında küçük yaşta kör olmuş. şarkıcı Edith Piaf’ın hayatı Tülay Günal’ın etkileyici yorumuyla yeniden sahnede... Magnum fotoğrafçısı Bob Henriques tarafından çekilmiş fotoğraf, 1959 New York Edebiyatçıları’nda Melih Cevdet Anday, Tahsin Yücel, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Vedat Günyol, Aziz Nesin, Şükran Kurdakul, Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Demirtaş Ceyhun, Yüksel Pazarkaya, Sulhi Dölek, Bekir Yıldız gibi 53 edebiyatçıyla yıllardır yaptığı söyleşileriyle edebiyatımızın 1940’lı yıllardan beri gelen birikimine ayna tutuyor. Erdal Atıcı Anadolu’da Aydınlanma Ateşini Yakanlar adlı 3 ciltlik “Köy Ensti Sonrasında tekrar görmeye başlamış. şar Sabuncu, Engin Cezzar ve Gülriz tülülerle Söyleşiler”inde tümü de kültürü Küçük yaşta hamile kalıp bir kız ço Sururi’ye ait. müzün vazgeçilmezi olan 35 kişiyle yıllar cuğu dünyaya getiren şarkıcı, kızını İlk 1982’de sahnelen bugünün “Kal önceki ve sonraki yaşamlarını konuşur iki yaşında hastalıktan kaybetmiş. Gülriz Sururi’ye saygı... Edith Piaf’ı gördüm! Dün akşam sahnede... Ne güzel bir ses, kısa ama ne güzel bir nefes... Acılarla dolu bir hayat, klişeni kullanmak yerine aşklarla geçen acı bir yaşam daha doğru olur. Zira Piaf’ın başına ne geldiyse dırım Serçesi Edith Piaf” aynı zamanda da Gülriz Sururi’ye saygı niteliğini taşıyor. Ben de Sururi’den Edith Piaf rolüyle ilgili o dönemde söylediği bir cümleten alıntı yapmak isterim: “Ben artık Piaf yiyor, Piaf içiyor, Piaf yaşıyorum. Çok kolay oldu benim için Piaf olmak; çünkü ben daha ilk günden Piaf olmadan oynamaya karar vermiş ken tarihimizin aydınlık eğitim kurumunu günümüze getiriyor. Ayşe Kaygusuz Düşe Yazanlar’da Mehmet Aydın, Talip Apaydın, Yusuf Ziya Bahadınlı, Emin Özdemir, Osman Bolulu, Adnan Binyazar, Muzaffer İlhan Erdost, Remzi İnanç, Turgut Koçak, Celal İlhan’la söyleşirken Bedriye Korkankorkmaz Tinsel Söyleşiler ve Ruhlarla Söyleşi adlı kitaplarında Goet yaşadığı aşklardan gelmiş. Ama der tim rolü. Ancak Piaf’ın düşkünlük dö he, Thomas Hardy, Balzac, Pir Sultan, dini ve kendisini şarkılarıyla anlatan neminde, saçları dökülmüş, beli bü Fuzuli, Charlotte Bronte gibi yazarlar şarkıcı diyor ki: “Hiç, hiç mi hiç, ben külmüş, eli ayağı romatizmadan çar la düşsel söyleşiler yapıyor, onları günü pişman olmadım hiç...” Tülay Günal’ın duru, doğal ve akıcı oyunculuğunun yanı sıra güzel sesiyle de hayat bulmuş Edith Piaf. Günal taklide hiç kaçmadan Edith Piaf’ı öyle insan haliyle yorumluyor ki alkışın en coşkulusunu hak ediyor. “Altıdan Sonra Tiyatro” tarafından sahnelenen “Kaldırım Serçesi” ad başarılı bulduğum dekorda, sahne geçişlerinde ufak tefek değişikler yapılıyor. Oyunun birinci perdesinde oyuncak bir bebekle Edith Piaf’ın doğumu ve çok kısa olarak çocukluğu anlatılıyor. Bu kısma gerek var mıydı diye sormadan edemeyeceğim doğrusu. Işık geçişleri ve kostüm tasarımı Yıl 1981, Zeynep Oral’ın fikriyle başlıyor Gülriz Sururi’nin Piaf’ı oynaması. Sonrasında Londra’dan şarkıcının yaşamını anlatan bir oyun teksti getirtiyorlar. Çeviri için gittikleri Sevgi Sanlı, Simone Bertaud’nun “Kaldırım Serçesi” kitabından yararlanarak yeni bir oyun yazmayı öneriyor. Tam pılmış döneminde Piaf olacaktım. Öyle de oldum. Şarkılarda ise, Piaf’ı bir an bile taklit etmeyi düşünmedim...” Oyunda Tülay Günal’ın yanı sıra, Yeşim Sarı, Burcu Halaçoğlu, Can Deniz Erzaim, Ozan Erdönmez, Aytek Şayan, Levend Yılmaz rol alıyor. Orkestrada ise Mutlu Ödemiş (akordeon, keman ve ukulele), Güneş Bu müz dünyasına konuk ediyor. Nuray SalmanHaydar Eroğlu 12’den Söyleşiler’de Ahmet Günbaş, Gültekin Emre, Hüseyin Yuttaş, Nevzat Çelik, Özkan Mert, Özge Sönmez, Salih Bolat, Tekin Gönenç, Yelda Karataş, Yılmaz Odabaşı gibi ve Nuray Salman Sanattan Hayata Söyleşiler’de Mustafa Öneş, Eray Canberk, Refik Durbaş, Deniz Kavukçuoğlu, Abdülkadir Bu lı oyunun yönetmenliğini Yiğit Sert başarılı. Canlı müziğin kullanıldığı da burada devreye Başar Sabuncu gi lak (klarnet, alto saksofon), Sarper dak, Şükrü Erbaş, Turgay Fişekçi, Na demir üstleniyor. Dekor tasarımını da oyunda enstrüman çalanlar sahnede riyor. Uzun bir çalışmanın ardından Kaynak (piyano), Doğan Doğangün lan Çelik, Ayhan Bozkurt gibi günümüz üstlenen Sertdemir, kafelerle dolu Pa farklı noktalara dağıtılmış. yazıyor oyunu. Şarkılardan biri Can (kontrbas), Mustafa Kemal Emirel (da şair ve yazarlarıyla söyleşilerini sunuyor. ris sokaklarını sahneye taşımış. Çok Oyun metnine gelecek olursak. Yücel’e, diğerlerinin çevirisi ise Ba vul ve glockenspiel) yer alıyor. Fotoğrafçı ve ‘DOĞANIN KALBI’ gazeteci gözüyle Fotoğraf deyince akla gelen Kadir İncesu Dile Gelen Kalem’de Pakize Tür sanatseverlerle buluştu koğlu, Güngör Gençay, Nihat Ziyalan, Ülkü Tamer, Metin Demirtaş, Ayla Kutlu, Afşar Timuçin, Refik Durbaş, Necati Tosuner, Feyza Hepçilingir Kedi ‘Kaldırım Serçesi’nin peşinde ‘Kayıp Bahçe’, 2018 Ercan Kesal ‘Nasipse Adayız’ ler, Osman Bozkurt ile yaptığı söyleşileri yayımlıyor. Yunus Yaşar Edebiyat Söyleşileri’nde eline aldığı fotoğrafların çağrışımlarıyla İlhan Selçuk, Vecihi Timuroğlu, Leyla Erbil, Osman Şahin, İnci Aral, Erdal Öz, Necati Güngör, Ali Balkız, Sunay Akın gibi edebiyatçılarla özgün söyleşiler yapıyor. Bir kedi olarak bu soğuk ve yağmurda Ataşehir’de oyun seyretmeye gitmek zor ama madem “serçe” kaldırımda dolaşıyor, kolay yakalanır diye hem de meraktan Duru Sahne’deyim. Rotterdam’da Ercan Kesal’ın yazıp yönettiği, ilk uzun met diyenin başkan aday adayı olan doktor Kemal Güner’in Tuba Emlek’in Halk TV’de yaptığı programdaki söyleşilerin bir kısmını içeren İz Bırakanlar’da Hıfzı Topuz, Rutkay Aziz, İlyas Salman, Ataol Behramoğlu, Ayşe Kulin, Işık Öğütçü, Buket Uzuner gibi yazarlarla derinlikli söyleşiler okur Bizim “serçe” Edith Piaf olabilmiş mi raj filmi “Nasipse Adayız”, bir günde geçen trajikomik ken gazeteci Özlem Özdemir’in Cum bakalım? Hep mi bana denk gelirler, Avrupa’nın önemli festival hikâyesini konu alıyor. Baş huriyet Işığında Söyleşiler’inde Muaz oyun başlayacak, arkamda bir kadın, cep telefonuyla bağıra çağıra, ışıklar sönene kadar konuşuyor, bir kedi ba Ressam ve Heyeltıraş Kerem Ağralı’nın 4. kişisel sergisi latımlar, insan doğası ve insanın doğa içinde kendini arayışı gibi lerinden Uluslararası Rotterdam Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapa rollerinde Ercan Kesal, Selin Yeninci, İnanç Konukçu ve Muttalip Müjdeci’nin yer zez İlmiye Çığ, Hıfzı Topuz, Cahit Berkay, Yıldız Kenter, Genco Erkal, Mehmet Güleryüz, Emre Kongar, Zülfü Li kışı attım, ama tırnak atsam susmaz! “Doğanın Kalbi” Bozlu Art Gal konular üzerinde şekillenen Ke cak. Film 22 Ocak2 Şubat aldığı filmde Nazan Kesal ve vaneli, Mine G. Kırıkkanat, Nazlıcan Oyuncular sahnede yok ama mik lery ev sahipliğinde açıldı. Res rem Ağralı, “Et cor natura / Do 2020 tarihlerinde yapıla Valeriu Andriuta da konuk ve Tuncay Özkan, Fazıl Say, Barbaros rofonları açılmış, fısıltıyla konuştuk samın mistik evren, doğa, ya ğanın Kalbi” isimli sergisinde in cak, 49. Uluslararası Rotter oyuncu olarak karşımıza çı Şansal, Metin Uca, Soner Yalçın gibi larını sanıyorlar, ses aynen salonda. şam ve metafizikten yola çıka sanoğlunun kendi varlığını do dam Film Festivali’nde Vo kıyor. “Nasipse Adayız”, Rot kültür dünyamızın çeşitli alanlarından in “Çelenk yok, yerine konmamış, ta rak resmettiği “Doğanın Kalbi” ğanın üzerine konumlandırma ices Bölümü’ne davet edil terdam’daki dünya galasının sanlarla baş başa oluyoruz. mam...” hepsini duyduk! Oyun başladı iyi gidiyor, zorla alkışlayan seyirciyi başlıklı sergi 8 Şubat’a kadar zi çabasına gönderme yaparken yarete açık olacak. Çalışma pra doğa ve insanın da ayrılmaz bir di. Kesal’ın aynı adlı romanından uyarlanan ‘Nasipse ardından 2020’nin ikinci yarısında Türkiye’de sinemase H Söyleşi yaşama yolculuktur. hiç sevmem, bu da bugün bana denk tiği olarak mitler, sembolik an bütün oluşuna vurgu yapıyor. Adayız’, İstanbul’da bir bele verlerle buluşacak. geldi, en önde oturanlar oyunun so nuna kadar hiç alkışlamadılar, kesin ağır protokol. Mum gibi oturuyorlar. Serçeyi de göremedim zaten? Ben kızmıştım ama herkesin keyfi yerin [email protected] deydi, karısına “üşüdün mü. bana soğuk geliyor” diye soran bir bey, evet cevabını alınca ona sımsıkı sarıldı, “Bak hiç de soğuk değil” diye. Anlaşı Burak Bedikyan ‘Istanbul Junction’ (SteepleChase LookOut) Burak Bedikyan eski komşum. 2017 yı swing duygusu ve soundu ile çok şey kalında ailecek Amerika’ya göçene ka tan Amerikalı basçı Matt Hall da caz cami Aycan Teztel “After A Dream” (Lin Records) Aycan Teztel’in sahip olduğu sıfatları burada listeleyecek olsam, editö mayı ancak nasip etmiş. Sadece tromboncu olarak değil: bas ve piyanosunun da ay lan aşk şarkıları etkisini gösteriyordu! dar, Kurtuluş’ta arada bir buluşur sohbet amızın fahri vatandaşı. Üçlüye üç parçada rümden tüm sayfayı rica etmem gerekir. nı ortamda yer alabileceği hayalindeki pro ederdik. Bestecilik ve do eşlik eden Macar tenor sakso O nedenle tromboncu, multienstrüman jeyi (virtüöz müzisyen dostlarıyla birlikte) Gürbüz’den yeni şarkı ğaçlama konusunda kuşağının en iyi piyanistlerinden foncu Gabor Bolla ise yaratıcı ve talist, besteci, düzenlemeci, eğitkeşifçi tarzı ile arkadaşlarına ko men, müzik direktörü, orkestra hayata geçirmiş. Trompette Şenova Ül Taha Gürbüz’ün elektronik ile rock müziği öğelerini harmanladığı yeni teklisi “Öldür Beni” yayımlandı. Gürbüz, bu şarkıda aynı zamanda solo kariyerindeki ilk düetini, alternatif müzikte sesini duyurmaya başlayan Ceren Kaan ile yaptı. 2017’de ilk solo albümü “Manyak”ı yayımlanan Gürbüz, 2018’de paylaştığı “Söz mü?” parçasındaki “sound” değişikliğine 4. teklisi “Öldür Beni” ile devam ediyor. biriydi. Çok da çalışkandı. Yurtdışından yaptığı albümleri postalamayı da ihmal etmezdi. Beşinci albümü “Istanbul Junction” onun memleketi terk eylemesinden kısa bir süre evvel, yakından ve uzun süredir tanıdığı müzisyenlerle iki oturumda kaydedilmiş. Usta davulcu Can Kozlu, Burak’ın önce Bilgi Üniversitesi’nden hocası, sonra çalış caman kocaman alanlar açıyor. Farklı kökenlere sahip, dün yanın farklı coğrafyalarından çıkıp gelip, buluşmuş müzisyenler bu müziğe üst düzey dinleyiciyi rahatsız etmeyecek oranlarda lokal ve folklorik tatlar katıyor. Bu simya Burak’ın cesur, risklerle dolu müziğine klasik Avrupa müziği ve cazdan ibaret olmayan bir hava veriyor. Onu bu raddede Schönberg, Aydın Esen ve Jarrett’ler ile aynı kulvarda değerlendirir şefi demekle yetinelim. Ancak bir koltukta iki karpuz, dört kol çengi, yetenekli ve çalışkan bir adamın neden 50 yıllık müzik mesaisine bir albüm sığdıramadığı konusuna açıklık getirelim. Aycan hayatı boyunca önemli projelerde, yurtdışında birbirinden büyük müzisyenlerle çalışmış; yetiştirdiği insanları ekleyecek olursak, önceliğini hep başkalarına faydalı olmaya adamış, bencillikten uzak bir adam. Hayat ona kafa ker, saksofonda Batuhan Şallıel, davulda Volkan Öktem, gitarda Okan Ersan, Ercüment Ateş ile Erdem Sökmen, perküsyonda ise Mehmet Akatay... 11 parçalık “After A Dream” bir tek tarzda yoğunlaşmıyor. Aycan’ın kuşağının içinden geçtiği neredeyse tüm tarzlara dokunuyor: popcazdan fusion’a, bebop’tan modern caza... ma arkadaşı ve yakın dostu. Albüme eşsiz sek sanırım abartmış olmayız. sını kaldırıp kendi hesabına bir albüm yap Yarım asırdan damıtılmış, usta işi...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle