28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 320 ARALIK 2019 CUMA Doğu Anadolu Bölgesi’nde gece en düşük hava sıcaklığı, sıfırın altında 21 dereceyle Ardahan’ın Göle ilçesinde kaydedildi. Parçalı Bulutlu Açık Sağanak Bulutlu Karlı Yağmur Karla K. Yağmur Sisli İstanbul 15/8 Ankara 8/1 İzmir 18/9 Antalya 18/11 Mersin 19/12 Trabzon 16/11 Kars 9/4 Diyarbakır 16/3 Bursa 170/6 0 Adana 190/6 0 Artvin 120/5 0 Çanakkale 180/1 3 0 Balıkesir 130/0 0 Sivas 90/ 2 0 Erzurum 40/ 6 0 Eskişehir 90/ 1 0 Aydın 170/2 0 Gaziantep 190/6 0 Konya 110/2 0 Atina 190/1 1 0 Berlin 100/6 0 Girne 200/1 0 0 Londra 120/7 0 Moskova 20/ 2 0 Paris 120/6 0 Madrid 120/1 0 0 Amsterdam 120/5 0 Roma 160/1 3 0 New York 10/ 5 0 Tokyo 140/7 0 TARİHTE BUGÜN 1964: İstanbul Ali Sami Yen Stadı’nın açılışında facia yaşandı. TürkiyeBulgaristan maçı öncesinde izdiham sonucu açık tribünlerden birinin demir parmaklıkları parçalandı, 83 kişi yaralandı. 1993: Hulusi Kentmen, 81 yaşında öldü. MILYONLUKUTANÇ İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre son 5 yılda koruma altında olan 94 kadın öldürüldü İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre son 5 yılda devlet koruması altında olan 94 kadın ha leyman Soylu tarafından yanıtlandı. İçişleri Bakanlığı’nın yanıtında; 2015 yılında 18 kadın, yatını kaybederken aynı dönem 2016 yılında 21 kadın, 2017 yı de meydana gelen 1 milyon 15 bin 337 farklı kadına karşı şiddet MAHMUT LICALI lında 16 kadın, 2018 yılında 22 kadın, 2019 yılının ilk 10 ayında olayında, toplam 1890 kadın öl ise 17 kadının koruma altında ol dürüldü. masına karşın hayatını kaybettiği be CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi lirtildi. Buna göre son 5 yıl içerisinde Gürer’in kadına şiddet konusunda yön 94 kadın koruma altında olmasına kar lendirdiği soru önergelerine İçişleri Ba şın öldürüldü. kanlığı tarafından verilen yanıtlar dev CHP’li Gürer’in meydana gelen aile letin kadınları koruyamadığını da gös içi şiddet ve kadına karşı şiddet olayla terdi. CHP’li Gürer’in son 5 yıl içerisin rı ve bu nedenle hayatını kaybeden ka de koruma altına alınan kadınlardan dınların sayısına ilişkin sorusuna veri hayatını kaybedenlerin sayısına ilişkin len yanıt kadına karşı şiddet olayları yönlendirdiği soru, İçişleri Bakanı Sü nın boyutunu gözler önüne serdi. İçiş leri Bakanlığı’nın yanıtında; 2014 yılından bu yana toplam 1 milyon 15 bin 337 adet kadına karşı şiddet olayının meydana geldiği, bu olaylarda 1890 kadının hayatını kaybettiği belirtildi. Yaptırım yetersiz Bakanlığın yanıtına göre, 2014 yılında 146 bin 756 olay, 2015 yılında 145 bin 213 olay, 2016 yılında 162 bin 110 olay, 2017 yılında 180 bin 307 olay, 2018 yılında 219 bin 801 olay, 2019 yılının ilk 10 ayında ise 157 bin 150 kadına karşı şiddet olayı meydana geldi. Kadına karşı şiddet olaylarında artış eğilimi dikkat çekerken, İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre kadı na karşı şiddet nedeniyle 2014 yılında 306 kadın, 2015’te 360 kadın, 2016’da 304 kadın, 2017’de 353 kadın, 2018 yılında 279 kadın ve 2019 yılının ilk 10 ayında 288 kadın hayatını kaybetti. CHP’li Gürer, İçişleri Bakanlığı’nın kadına karşı şiddetle ilgili açıkladığı verilere ilişkin “Sadece son 5 yıl içerisinde devletin koruduğu 94 kadın öldürüldü. Şiddet gören 1 milyon kadından 2 bine yakını hayatını kaybetmiştir. Fiziksel ya da cinsel şiddete uygulanan yaptırımın yetersizliği yanında bir de duygusal ve ekonomik şiddet vardır ki bu bağlamda da yapılması gereken çok düzenleme olduğu bir gerçektir” dedi. l ANKARA UĞURLANDILAR Anne Zümrüt Alpaslan oğlu için gözyaşı döktü. İki dağcı hipotermiden ölmüş Uludağ’a zirve tırmanışı yaparken 1 Aralık gecesi kaybolan Mert Alpaslan (31) ve Efe Sarp (37) ile ilgili sürdürülen aramakurtarma çalışmalarının 17’nci gününde amatör dağcıların cesetlerine ulaşıldı. Bursa Adli Tıp Kurumu’nca yapılan otopside vucutlarında kırıklar olmasına rağmen hipotermi sonucu yaşamını yitirdiği saptanan Sarp ve Alpaslan’ın cenazeleri aileleri tarafından alındı. Alpaslan, dün sol yolculuğuna uğurlanırken Sarp bugün Aydın’da son yolculuğuna uğurlanacak. Alpaslan’ın eşi Burcu Alpaslan’ın taziyeleri kabul ettiği sırada güçlükle ayakta durduğu görüldü. Törenin ardından Alpaslan’ın cenazesi, TÜYAP Mezarlığı’nda toprağa verildi. Sarp’ın ise bugün Aydın’ın Karacasu ilçesinde toprağa verileceği bildirildi. l Haber Merkezi DOĞA KOLEJI İTÜ: Müzakere sürüyor İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Doğa Koleji’nin satış işlemlerinin tamamlandığı iddialarına yönelik olarak müzakerelerin devam ettiğini ve satış işleminin gerçekleştiğine dair net bir bilgi olmadığını bildirdi. Aylardır eğitim öğretim ödenekleri ile maaşlarını alamayan Doğa Koleji öğretmenlerinin ve velilerin protestoları ile gündemde olan Doğa Koleji’nin satış işlemlerinin gerçekleştiği, okulun İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Vakfı tarafından resmen satın alındığı iddia edilmişti. Okulu satın aldığı iddia edilen İTÜ Vakfı, konuyla ilgili bir açıklama yaparak satışın gerçekleştiği iddialarının gerçeği yansıtmadığını bildirdi. İTÜ’nün sosyal medya hesabından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Dün (önceki gün) kurumumuzca yapılan bilgilendirme geçerlidir. İTÜ Vakfı ile Doğa Koleji arasındaki müzakere süreci devam etmektedir. İTÜ resmi kanalları dışındaki kaynaklardan yayılan haberler, son durumu yansıtmamaktadır. Süreç sonlandığında bilgilendirme resmi kanallardan yapılacaktır.” l Haber Merkezi İNTERNETTE CINSEL IÇERIKLERLE KARŞILAŞIYORLAR, RAHATSIZ EDICI YORUMLAR İNCİTİCİ Öğrencilerin yüzde 16.7’sinin “Cinsel içerikli fotoğraf video veya mesajlar alıyorum” ifadesine farklı sıklıklarda maruz kaldığı, fotoğraf veya videoları kendisinden izinsiz olarak paylaşılmış olanların oranının ise yüzde 16.2 olduğu belirlendi. Araştırmada, siber zorbalık olarak değerlendirilen üç kategorideki durumlara (incitici yorum alma/izinsiz fotoğraf video paylaşımı/cinsel içerikli mesajlar alma) düzenli olarak uğrayan çocukların oranının yüzde 4 civarında olduğu görüldü. MESAJLAR ALIYORLAR INTERNET ÖNEMLI “İnternetin sizin için önem derecesini belirtiniz” sorusuna, çocukların yüzde 84’ü “önemli” yanıtı verdi. Zorba gizli kalıyor OZAN ÇEPNİ Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) ortaokul öğrencilerine yönelik araştırmasında, çocukların yarısına yakınının siber zorbalığa maruz kaldığı tespit edildi. Öğrencilerin yüzde 31’inin yaşadıkları olumsuzlukları hiç kimse ile paylaşmaması da dikkat çekti. RTÜK’ün 5, 6, 7 ve 8. sınıf ortaokul öğrencilerine yönelik “Yeni Medya Kullanımı ve Siber Zorbalık” başlıklı araştırmasında çarpıcı sonuçlar yer aldı. RTÜK’ün 26 ilde, 99 ortaokulda, 3 bin 29 öğrencinin katılımı ile yaptığı araştırmadan dikkat çeken başlıklar şöyle: TAMAMINDA TELEFON: Öğrencilerin yüzde 98.4’ünün klasik veya akıllı televizyonun evlerinde veya odalarında bulunduğunu, yüzde 41.6’sı ise kendi odalarında bilgisayar, yüzde 38.3’ü ise tablet bilgisayar olduğunu belirtti. Cihaz kullanım sıklıklarına bakıldığında ise yüzde 16.2’sinin bilgisayarı, yüzde 12.5’inin tableti, yüzde 3.7’sinin oyun konsolunu ve yüzde 56.6’sının da cep telefonunu her gün kullandığı belirlendi. YARISI ZORBALIK MAĞDURU: Öğrencilerin yüzde 42.4’ü, internet kullanırken hoşlanmadıkları kişi veya içerikle karşılaşıp karşılaşmadıkları yönündeki soruya “evet” yanıtı verdi. Çocukların yüzde 42.4’ü hoşlanmadıkları bir kişi veya içerikle karşılaştıklarında aileleriyle, yüzde 38.2’si arkadaşlarıyla, yüzde 3.8’i öğretmenleriyle ve yüzde 2.4’ü polisle paylaştıklarını bildirdi. Buna karşın çocukların yüzde 31.4’ünün bu durumu hiç kimseyle paylaşmadığı ortaya çıktı. İLK SIRADA SIBER ZORBALIK: İnternette rahatsız olunan konuların başında yüzde 34.8 ile siber zorbalık geldi. Öğrencilerin sürekli olarak cinsel içerikli fotoğraf ve video görüntülerle karşılaştıkları, tanımadıkları insanlardan rahatsız edici mesajlar aldıkları ve hesabın ele geçirilmesi/dolandırıcılık gibi durumlara maruz kaldıkları ortaya çıktı. l ANKARA Bulunan ampuller raporda yok, deliller laboratuvara taşınmamış Olay yerinde olay var SESSIZ ÇIĞLIK Katledilen 406 kadın için yürüdüler Çekmeköy Kadın Platformu, bu yıl erkekler tarafından katledilen 406 kadın anısına önceki gün sessiz çığlık yürüyüşü düzenledi. Platform üyeleri, katledilen 406 kadının isimlerinin yazdığı sembolik mezar taşlarını taşıyarak Şahinbey Caddesi kavşağından, Doğa Parka’na doğru yürüdü. Yürüyüşe, 19941995 yıllarında Kadın, Aile ve Sosyal Hizmetler’den sorumlu Devlet Bakanlığı görevi yapan Zehra Önay Alpago, cinayete kurban gitmiş bir kadının hikâyesinden beste yapan İdil Çağatay ve baterist Aslı Polat katılarak destek verdi. Üyeler, kadın cinayetlerinin son bulması için mücadeleye devam edeceklerini dile getirdi. l Haber Merkezi SELDA GÜNEYSU Ankara’da, erkek arkadaşı Uzman Dr. Özgür T’nin evinde ölü bulunan anestezi teknikeri Ayşe Karaman olayında, olay yeri incelemesinde yapılan skandallar gün yüzüne çıktı. Olayla ilgili mütalaa yazan Erciyes Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Çağlar Özdemir, “olay yerinde bulunan enjektör ve ilaç ampullarının olay yeri raporunda bulunmadığını, ampulların üzerindeki ilaç isimlerinin olay yeri fotoğraflarında okunamadığını, dosyaya da bu isimlerin işlenmediğini ve olayı aydınlatacak delillerin laboratuvara taşınmadığını” vurguladı. Elbiseler incelensin Öte yandan komisyonda, Mersin Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Kar, Rabia Naz vakasında da “psikolojik otopsi yapılması” gerektiğini belirtti. Kar, “Aileyle yakınları, görgü tanıkları, doktor medikal kayıtları, hepsi bir arada değerlendirilip, kaza mı intihar mı olduğunun ayrımı yapılmaya çalışılır. Rabia Naz vakasında da psikolojik otopsi yapılmalı” dedi. Rabia Naz’ın elbisesi üzerinde “lastik izine benzeyen izler” ile ilgili yeni bir inceleme yapılması gerektiğini de ifade eden Kar, elbiselerdeki izlerin ne olduğunu ortaya çıkarabileceğini söyledi. l ANKARA ‘İslamı merkeze almalıyız’ Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca bir otelde düzenlenen 6. Din Şurası’nın kapanış programında yaptığı konuşmasında, “Din, kişinin hayatına nüfuz etmezse, kişi zamanla yapıp ettiklerini dinleştirme yanlışına düşer. Bunun için İslam bize göre değil, biz İslama göre hareket edeceğiz” diyor. Sanki acemi bir Osmanlı şeyhülislamı mübarek! Konuşmanın tamamını çok dikkatli okudum. Neredeyse her cümle kendinden öncekiyle çelişiyor. “Kendi meselelerini özgürce konuşmayan, tartışmayan Müslümanlar, maalesef başkalarının yönlendirmesine, kimi zaman da manipülasyonuna açık hale gelmiştir. İstişare kültüründen uzaklaştıkça vahdetin yerini giderek tefrika almıştır. Ne yazık ki İslam ümmeti zamanla bir araya gelme, ortak iş yapma, sorunlarına müşterek çözüm üretme zeminlerini de kaybetmişlerdir” diyor ve kimseye danışmadan, anayasa ve yasalara karşın laik okulları şeriat okullarına dönüştürüyor; laik Cumhuriyette bir halife gibi davranıyor. HHH Oysa Hazreti Peygamber Mekke’yi fethettikten sonra Huneyn Savaşı’na giderken devlet işlerine yirmili yaşlarda olan Attap’ı, diyanet işleri için de Muaz’ı bırakmıştı.(1) Bunu AKP’nin “güya” uleması bilmez, bilemez. Devlet ve dini halife kurumu birleştirdi. R.T.Erdoğan şimdi bu sapkın geleneğin leşini canlandırmaya çalışıyor. HHH Adliye vekili Mahmut Esat Bozkurt’un 1926 yılında yazdığı Medeni Kanun Genel Gerekçesi (Esbabı Mucibe Lâyihası) günümüz Türkçesi ile şöyledir: “Günümüzde Türkiye Cumhuriyeti’nin tedvin edilmiş ve Medeni Kanunu yoktur (...). Mecelle’nin kuralı ve ana çizgileri dindir. Halbuki insanlık yaşamı, her gün hatta her an esaslı değişikliklerle karşı karşıyadır. Bunun değişikliklerini, yürüyüşünü hiçbir zaman bir nota çevresinde saptamak ve doldurmak mümkün değildir. Kanunları dine dayalı olan devletler, kısa bir zaman sonra ülkenin ve ulusun ihtiyaç ve isteklerini karşılayamazlar. Çünkü dinler değişmez hükümler belirtirler. Yaşam yürür; ihtiyaçlar hızla değişir, din kanunları, kesinlikle ilerleyen yaşamın önünde biçimden ve ölü sözcüklerden fazla bir değer, bir anlam ifade edemezler. Değişmemek dinler için bir zorunluluktur. Bu bakımdan dinlerin sadece bir vicdan işi olarak kalması günümüz uygarlığının esaslarından ve eski uygarlıkla yeni uygarlığın en önemli ayırt edici özelliklerinden birisidir. Esaslarını dinlerden alan kanunlar uygulanmakta oldukları toplumları indikleri ilkel dönemlere bağlarlar ve ilerlemeye engel belli başlı etken ve nedenler arasında bulunurlar. Türk ulusunun kaderini yüzyılımız içinde bile ortaçağ hükümleri ve kanunlarına bağlamakta, dinin değişmez hükümlerinden esinlenilen ve tanrısallıkla sürekli ilişki içinde bulunan kanunlarımızın en güçlü etken olduklarından şüphe edilmemelidir.” HHH Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İslam bize göre değil, biz İslam’a göre hareket edeceğiz” diyor. Bu nasıl iş? Oysa, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 103. maddesine göre görevine başlarken Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde aşağıdaki şekilde and içmişti: “Cumhurbaşkanı sıfatıyla, devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma büyük Türk milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim.” HHH R.T.Erdoğan’ı (olabilirse) Cumhurbaşkanı sıfatından arındırarak iki eşit vatandaş gibi konuşalım: “Çağ” ve “uygarlığın gidişi”ne kimse karşı duramaz; insanları, toplumları, devletleri silindir gibi ezip geçer. Osmanlı’yı ve İslam devletlerini ezip geçtiği gibi. Size bu nedenle “Yolunuz açık olsun!” diyemeyiz. Bindikleri uçaklar, çağının çağdaşı ama pilot deveye bindiğini sanıyor.   (1) Mahmut Esat Bozkurt, Atatürk İhtilali III , Kaynak Yayınları, s.223 Küçük Leyla’nın davasında tahliye Ağrı’da, 1.5 yıl önce kaybolan ve 18 gün sonra cansız bedeni bulunan Leyla Aydemir’in (4) öldürülmesine ilişkin dava dün Ağrı 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 2’si tutuklu 5 sanığın tutuksuz yargılandığı davada, “mevcut delil durumu, tutuklulukta geçen süre” dikkate alınarak baba Nihat Aydemir’in kuzeni Mehmet Ali Aydemir’in adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verildi. Tutuklu amca Yusuf Aydemir’in ise tutukluluk halinin devamı kararlaştırıldı. l Haber Merkezi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle