18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ECE KURTULUŞ DURSUN 518 ARALIK 2019 ÇARŞAMBA Başkan Yavaş, peşkeş çekilen kamu malları için kampanya başlatacak ‘Belediyenin malını geri verin’ Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş, eski başkan Melih Gökçek döneminde, Gökçek’in yakınlarına verilen otopark ve mal teminlerine ilişkin “Belediyenin malını geri verin kampanyası başlatacağız. Kimlere ne kadar peşkeş çekilmiş hepsini geri alacağız” dedi. Yavaş, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde “Mülkiyeliler Konferansları”na konuşmacı olarak katıldı. Prof. Dr. Ruşen Keleş’in, Mülkiyelilerin sorularını Yavaş’a yönelttiği oturuma, öğrenciler yoğun ilgi gösterdi. Yavaş, bugüne dek Ankara’ya çok fazla ölü yatırım yapıldığına dikkat çekerek “Ben, Ankara halkının maaşımı ödediği bir memurum. Sizin paranızı siyasi hesaplara kurban edemem” dedi. Eski başkan Gökçek döneminde, Gökçek’in yakınlarına verilen otopark ve mal teminlerine ilişkin de konuşan Yavaş, “Belediyenin malını geri verin kampanyası başlatacağız. Kimlere ne kadar peşkeş çekilmiş hepsini geri alacağız” diye konuştu. Yavaş, belediyedeki araç tasarrufunu 2020’de artıracaklarını da duyurdu. “Kentteki kalkınmayı nasıl artıracağına” ilişkin soruya da yanıt veren Yavaş, kalkınmayı ve üretimi artırmak için en çok önem verdiği projenin “kırsal kalkınma projesi” olduğunu belirtti. Yavaş, köylerdeki su fi yatlarını azalttıklarını, güneş enerjisi kullanımını artırmayı hedeflediklerini de dile getirdi. Çevre Koruma ve Peyzaj Daire Başkanlığı’nın bütçesinin 2 milyar 38 milyon TL olduğunu kaydeden Yavaş, “Bunun 500600 milyonu yurtdışından bitki getirmeye kullanılmış. Biz bunları Ankaralı üreticiden alacağız. Kırsal kalkınma bizim en büyük projemiz. 4 yıl sonra bunun Ankara’ya ne getirdiğini göreceksiniz” diye konuştu. ‘Gençler yönlendirsin’ Belediyenin “sosyal yardım” anla yışında da değişikliklere gidileceğini dile getiren Yavaş, “Ankara’da sosyal yardım için ‘kart’ uygulamasına geçiyoruz. Halk Marketi yeniden marka değeri haline getireceğiz. Belki adı ‘Başkent Market’ olabilir. Vatandaş, yardım kartı ile buralardan alışveriş yapabilecek. Kimse kimsenin ne kadar yardım aldığını bilmeyecek. Yardımlar insan onurunu zedelemeyecek şekilde yapılacak” dedi. Yavaş, gençlerin sosyal yaşamlarını da iyileştireceklerini belirterek “Konser, tiyatro, kütüphane isteklerinizin hepsine karşılık vereceğiz. Biraz zaman verin belediyeyi toparlayalım. Mobil uygulamamızı indirin ve bizlere ulaşın. Gençler bizi yönlendirsin” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Pelikan’ demek yasakİddiaları soruşturmak yerine emekli yargıca ‘iftira ve hakaret’ suçlarından soruşturma başlatıldı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yargıdaki “İstanbul Grubu/Pelikan” örgütlenmesine ilişkin açıklama yapan eski Yargıçlar Sendikası Başkanı, emekli yargıç Mustafa Karadağ hakkında “iftira ve hakaret” suçlarından soruşturma başlattı. Karadağ, talimat uyarınca Ankara’da şüpheli sıfatıyla ifade verdi. Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) Yargıç Ali Haydar Yücesoy’a yargıdaki İsALICAN tanbul Grubu yapılanmasına ilişULUDAĞ kin sözleri nedeniyle başlattığı soruşturmanın yankıları sürerken, benzer bir soruşturma daha açıldı. Gazeteci Yavuz Oğhan’ın youtube’da yayımlanan “BideBunuİzle” programına konuk olan Karadağ, şunları kaydetmişti: “Pelikan grubu temsilcisinin İstanbul Başsavcısı’nın odasının yanında odası var. Böyle dedikodular dolanıyor. Biz biliyoruz bunu. O kata bizim çıkmamız yasak ama. O kişi bir avukat, yargı çevrelerinin de yakından tanıdığı bir avukat. Pelikan grubunun avukatı gölge başsavcı olarak çalışıyor. Başsavcı ile istişare ediliyor ve eski Sovyetler’deki siyasi komiser gibi, onun oluru olmadan İstanbul Başsavcısı hiçbir şey yapamıyor. Bu şaibeyi Türk yargısı artık içinden atmak zorunda. Bunu atamadığı sürece hukuk işlemez.” İstanbul Başsavcılığı ise iddiaları soruşturmak yerine Karadağ hakkında soruşturma açtı. Ankara Başsavcılığı’na 12 Aralık’ta talimat yazan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Celal Sarıdere, Karadağ’ın söylemlerinin iftira ve kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçlarını oluşturabileceğini kaydetti. Ankara’ya yazılan talimat yazısında, Karadağ’ın ifadesi alınırken, şu soruların sorulması istendi: “Beyanınızda bahsettiğiniz ‘pelikan grubu’ nedir ve temsilcisi olarak bahsettiğiniz kişi kimdir? Temsilci olarak bahsettiğiniz kişinin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın odasının yanında tahsis edilmiş bir odası oduğunu belirtmektesiniz. Söz konusu odanın varlığına ve nerede olduğuna dair somut olarak bildiklerinizi açıklayınız? Ne zaman ve kim tarafından o kata çıkmanızın yasaklandığını açıklayınız? Pelikan grubunun avukatının gölge başsavcı olarak çalıştığı, İstanbul Başsavcısı ile iştişare ettiği, onun oluru olmadan İstanbul Başsavcısı’nın hiçbir şey yapmadığı iddiasında bulunmaktasınız. Somut olarak iştişare edilen bir konu, yer, zamanı gibi hususlarda bildikleriniz nelerdir? ” Gül ve Davutoğlu tanıklık yapsın Karadağ, ifade daveti üzerine dün Ankara Adliyesi’ne giderek savcıya şüpheli olarak ifade verdi. İfadesinde Pelikan grubununun kimlerden oluştuğunu bilmediğini, bu grubun varlığından Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ile eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun bahsettiğini anımsatan Karadağ, bu kapsamda Gül ve Davutoğlu’nun tanık olarak dinlenmesini istedi. Karadağ ayrıca İstanbul Başsavcısı’nın odasında bulunan kamera kayıtlarının son 6 aylık bölümü ile ziyaretçi kayıtlarının incelenmesini talep etti. Karadağ’ın avukatı İlhan Cihaner, “Pelikan grubu kimdir sorusunun muhatabı müvekkilimiz değil, bu yapılanmayı soruşturması gereken savcılıktır” dedi. l ANKARA Çocukların kaderiyle oynamayın Ankara, Gaziantep ve Bursa’da Doğa Koleji eylemi: Müşteri değil veliyiz Doğa Koleji’nde görev yapan öğretmenlerin ve personellerin maaşlarını alamadıkları gerekçesiyle başlattıkları eylemlere Ankara, Bursa ve Gaziantep’de ki veliler de destek verdi. l İSTANBUL’daki Acarkent Doğa Koleji’nde de bugün sabahtan itibaren öğretmenler ve veliler eylem yapacak. l ANKARA CHP’nin Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya, Ankara’daki Doğa Koleji önünde velilerle bir araya geldi. Kaya, “Eğer Ziraat Bankası 500 milyon dolarla Simit Sarayı’nı kurtarıyorsa o simidi yiyecek çocuklar burada ve bunlar Türkiye’nin geleceği” dedi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a da seslenen Kaya, “Simit Sarayı’nı kurtardın, İstanbul’a bir ihanet şebekesi şeklinde bir darbe daha vuruyorsun. Tank Palet Fabrikası’nı Katarlılara peşkeş çektin. Katarlılarla var olan ilişkilerini ya da bu ülkenin çocuklarının verdiği vergilerle şu okulları kurtar. Gelin, bu çocukların kaderiyle oynamayın. Oynadığınız kader, bu çocukların kaderi değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderi” dedi. l GAZİANTEP’te, kolejin devriyle ilgili açıklamaların ertelenmesi veliler tarafından protesto edildi. Veliler adına açıklama yapan Sibel Kaya, toplandıkları yerin bir inşaat firması ve kendilerinin de mağdur müşteriler değil, veli olduklarını vurguladı. l BURSA Bazı illerde görev yapan öğretmenler maaşlarını alamadıkları gerekçesiyle derslere girmeme kararı alırken, Bursa Hamitler’deki öğretmenler ise eğitime devam ediyor. Öğretmenlere destek olmak için okulun önünde toplanarak yönetimi protesto eden velilerden Canan Engin, “Aylardır maaş almayan fedakârca çalışan herkese minnettarız. Ancak bıçak kemiğe dayandı” dedi. Sibel Alim ise, her gün açıklama yapılacak diyerek kandırıldıklarını belirtti. l Haber Merkezi Diyanet’in, 11 aylık harcaması altı bakanlığı geride bıraktı Diyanet harcamalarda uçtu ‘Yem’ tartışması TBMM Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanlığı bütçe görüşmelerinde ‘yem’ tartışması yaşandı. CHP’li Mahir Başarır Saray’ın sadece hediye paketlerine, boş kutulara, 800 bin TL ayırdığını dile getirdi. Başarır, “Saray’ın 145 bin lira yem gideri var. Bu Cumhurbaşkanı ne besliyor? Aslan? Timsah? Sırtlan? Ne besliyor bu adam? Sonra aklıma geldi, beyefendi organik besleniyor. Yani yumurtası, tavuğu, eti, koyunu, sütü, peyniri; beyefendi organik beslenmesinin yem parasını halkın vergisinden alıyor” diye konuştu. AKP’li Recep Özel ise, “Şehit cenazesinde gülerek şarlatanlık yapan kim” dedi. AKP’li Öznur Çalık da “Tam bir şarlatansın” diye bağırdı. CHP’li Özgür Özel, “şarlatan” sözünün hakaret olduğunu belirterek, AKP’li iki vekile ceza verilmesini talep etti. l ANKARA MUSTAFA ÇAKIR Hükümetin gelecek yıla dair program ve planlarında toplumsal problemlerin çözümünden, kadına yönelik şiddetle mücadeleye kadar yeni görevler verdiği Diyanet İşleri Başkanlığı 11 aylık bütçe harcaması ile 6 bakanlık ile birçok başkanlık ve müdürlüğü geride bıraktı. Gelecek yıl için 11.5 milyar lira bütçe ayrılan Diyanet’in bu yılki 11 aylık harcaması da netleşti. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın kasım ile ocakkasım dönemi bütçe gerçekleşme sonuçlarına göre, Diyanet İşleri Başkanlığı kasım ayında 880 milyon lira harcama yaptı. Diyanet’in yıl başından bu yana 11 ayda yaptığı harcama ise 9.6 mil yar liraya ulaştı. Diyanet’in bütçe başlangıç ödeneği 10.4 milyar liraydı. Ancak daha sonra ödenek toplamı 7.4 milyar liraya indirildi. Buna karşın Diyanet 11 ayda yaptığı 9.6 milyar liralık harcama ile ödenek toplamını aştı. Diyanet 11 aydaki harcaması ile daha yıl bitmeden Cumhurbaşkanlığı ve 6 bakanlığı geride bıraktı. Diyanet’in, 11 ayda yaptığı harcama ile geride bıraktığı bakanlıkların aynı süredeki harcamaları şöyle: Dışişleri Bakanlığı 3.9 milyar lira. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 2.3 milyar lira. Kültür ve Turizm Bakanlığı 5.2 milyar lira. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 6.4 milyar lira. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 6.5 milyar lira. Ticaret Bakanlığı 4.1 milyar lira. l ANKARA Bir ihtimal daha var... Bir televizyon programında, yandaş gazetecilerden cengâver biri... Başka kimsenin dile getirmediği bir endişeyi... Hatta kimsenin o ana kadar sanki akla bile getirmediği bir olasılığı... Nedense (!)... Karşısındakilerin kanını dondurma pahasına dobra dobra söyledi. Beden dilinin tüm imkânlarını sergileye sergileye... Bu arada kendi adını da zikrede zikrede... Olası bir iktidar değişiminde, yandaşları beklediğini düşündüğü tehlikeleri bir bir sıraladı. Dedi ki: “Erdoğan karşıtı herhangi biri seçilirse, insanlar ‘abartıyor’ diyor ama bir kere biz dahil herkes yargılanır. Seri bir tutuklama yaparlar.” Sonra iştahla anlatmaya devam etti. Avrupa bize sahip çıkmaz, dedi. İnsan Hakları Mahkemesi yüzümüze bakmaz, demeye getirdi. Evrensel yasalar ve ölçüler bizi kollamaz, dedi. Kaçsak kaçarız ama hemen suçlu bulunup iade ediliriz, bile dedi. Biz, bu cengâver gazetecinin bir solukta saydığı olasılıkları, bir itiraf zinciri olarak algıladık. Suçlarının ve cezalarının farkında olduklarına yorduk. Ama asıl önemli noktanın üzerinde pek durmadık. Bu gazeteci; “Darbe olursa” demedi üzerine basa basa, “seçim olursa” dedi; Devrilecek bir liderden ve onun tahtına çıkacak bir darbeciden bahsetmedi... Seçimle gidecek bir lideri ve onun yerine yine seçimle gelecek bir başka lideri kastetti. İktidar hukuksuz bir şekilde el değiştirirse olacakları değil... Aksine, hukuki bir değişimde, evrensel hukukun işleyeceği bir düzende kendi başlarına gelebilecek felaketleri işaret etti. Üstelik aklından geçenleri ağzını şapırdata şapırdata sanki lezzetli bir tehlike gibi ortaya döktü. “Arkadaşlarına” bu ülkede seçim sonucunda, hukuki bir çerçevede gerçekleşmesi muhtemel bir değişimden, akılları varsa, ölümüne korkmalarını önerdi. Onlar da hemen ikna oldular. İradesine hâlâ kıymet verilen halkın, bir başkasını cumhurbaşkanı seçme ihtimalinden korktular. Olağanüstü koşullarda gerçekleştirilen bir referandumla tek kişiye verilen sınırsız yetkinin “muhalif” bir başka tek kişiye transfer olma olasılığından akılları gitti. Mevcut iktidarın gözümüzün içine baka baka el koyduğu gazetelerin, televizyonların ellerinden alınması ihtimali kanlarını dondurdu. Kontrol altında tuttukları hukukun, kontrollerinden çıkma ve bağımsızlığını, tarafsızlığını elde etme ihtimali tüylerini diken diken etti. Çoğu, sadece muhalif olduğu için asılsız iddialarla içeride tutulan insanların özgürlüğe kavuşma ihtimallerinin kendi başlarına açabileceği dertleri hemen sezdiler. Çoğu, sadece muhalif olduğu için asılsız iddialarla işinden edilen insanların işlerine yeniden geri dönme ihtimallerinin nelere yol açacağını hemen hissettiler. Ne idüğü belirsiz bir darbeyi bahane ederek kanun hükmünde kararnamelerle kendisine en baştan yeni bir hukuk yaratan... Hatta neredeyse “şahsi” bir ülke kuran... Bu uğurda muhaliflerini hapse tıka tıka kendine alan açan... Yandaş olmayan herkesi “terörist” olarak damgalayan... Eski ortaklıklarıyla yeni ortaklıkları arasındaki karanlık bir mağaraya gizlenerek, yeri geldiğinde en yakınlarını bile ateşe atacak kadar gözü kara olan bir iktidarın kendilerine yapabileceklerinden korkmayıp... Ülke halkının uyanma, demokratik haklarını anımsama ve yeniden laik bir hukuk devletinde yaşamanın daha iyi olacağına karar verme ihtimalinden korkar gibi görünen bu yandaşların acemice rol aldığı bu performans bize biri iyi biri kötü iki haberi müjdeliyor. İyi haber, değişimin seçimle olacağı. Kötü haber, kim seçilirse seçilsin, ülkeyi bu hale getirenlerin yeni maskeleriyle yine sahnede olacağı. KURULUŞ TAKVİMI NETLEŞİYOR Babacan’ın partisi için tarih verilecek EMİNE KAPLAN Ahmet Davutoğlu’nun Gelecek Partisi’ni kurmasının ardından Ali Babacan’ın partisinin kuruluş takvimi de büyük oranda netleşti. Yıl sonu planının ocak ayı başına sarktığı belirtilirken, Babacan’ın 31 Aralık’a kadar partinin kurulacağı tarihi açıklayacağı, 15 Ocak’a kadar da partinin kurulacağı kaydediliyor. Babacan ekibi, Davutoğlu’nun 13 Aralık’ta kurulan partisine işaret ederek, bir yarış içine giriliyormuş gibi hava oluşmaması için parti kuruluşunun yeni yılın başına bırakıldığını belirtti. Babacan’ın partisinin Kurucular Kurulu’nda yer alacak isimlerle ilgili çalışmalar da sürüyor. AKP’den ihraç edilen İstanbul milletvekili Mustafa Yeneroğlu’nun, Babacan’ın partisinde yer alacağı belirtiliyor. l ANKARA AKŞENER’İN 20 VEKİL VERİRİM SÖZÜ PARTİYİ İKİYE BÖLDÜ İYİ Parti’de ‘Davutoğlu’ ayrışması SELDA GÜNEYSU İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu “Gelecek Partisi’ne gerekirse 20 milletvekili verebileceğine” yönelik sözleri, partiyi ikiye böldü. Partide, çoğunluğunu MHP’den ayrılan isimlerin oluşturduğu bir grup, “Davutoğlu’na 20 milletvekili vermek demokrasi mi? Davutoğlu iktidar olsa demokrasi mi diyecek” diye so rarken, çoğunluğunu merkez sağdan ayrılan isimlerin oluşturduğu ikinci grup ise “Davutoğlu’nun yüzde bir oy almasının tüm ittifak sistemini yeni baştan oluşturacağını, parlamenter sisteme geri dönüş kapısının aralanacağını” savunuyor. Öte yandan Akşener, ABD’nin Ankara Büyükelçisi David Satterfield’ı makamında kabul etti. Akşener, ardından YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ı kabul etti. l ANKARA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle